Translate

6 Haziran 2013 Perşembe

Asgari ücretliler yeşili sevmiyor mu?

Eylemler birinci haftasını tamamladı fakat hala Türkiye İşçi Sınıfı’nın YARISINI oluşturan (SGK verilerine göre) asgari ücretliler (yani 800 TL ile geçimlerini sağlayanlar) alanlara in(e)medi. New York’tan, Hamburg’dan bile eylemlere katılım oldu, bizim asgariciler bir türlü katılamadılar. Asgariciler doğayı sevmiyor mu acaba?



Bu soruyu yanıtlamak için önce asgariciler kim, nerede ve nasıl yaşıyorlar, çalışıyorlar sorularına yanıt vermek lazım.

Türkiye İşçi Sınıfının YARISINI oluşturan asgariciler, son 10 yıldır mesainin günde 12 saate (HAFTADA 6 GÜN)  çıktığı işyerlerinde (çoğu 50 işçiden az işçi çalıştırır) çalışıyorlar. Fazla mesaiden falan bahsetmiyorum, asgariciler sanayi sitelerinde NORMAL olarak günde 12 saat çalışıyor, eğer fazla mesaiye kalınacaksa 12 saatin üzerine kalıyorlar. Yani günde 12 saat eşşek gibi çalıştıktan sonra Taksim’e kadar gelmeye MECALLERİ KALMIYOR, gece saat 9’da evde olabiliyorlar.

Türkiye İşçi Sınıfının yarısını oluşturan asgariciler ev kiralarının en çok ayda 400 TL olduğu semtlerde (kullanacak başka kelime bulamadığımızdan semt dedik) oturmak zorunda kalıyorlar. Bu semtler asgaricilerin çalıştığı yerlere yakın, ama Taksim meydanına (veya eylemlerin yapıldığı diğer meydanlara) uzaktır. Belediye otobüsü ücreti 1.95 TL’dir. Asgaricilerin büyük çoğunluğu Taksim’e TEK BİLETLE ulaşamayacakları semtlerde oturuyor. Yani asgaricilerin Taksim’e kadar gelmeye PARALARI YETMİYOR.

(Bir parantez: Böyle konuştuğumda genellikle şu tepkiyi alıyorum; “sen bilmezsin, onlara köyden tarhana bulgur geliyor, durumları o kadar kötü değil”. Bu belki 10 yıl öncesine kadar doğruydu, fakat bugün artık bu bağlar koptu, asgariciler de bizler gibi pazardan alış veriş yapıyorlar).

Lütfen yanlış anlaşılmasın. Ben ısrarla TÜRKİYE İŞÇİ SINIFI’ndan bahsediyorum, KENT/KIR YOKSULLARI’ndan (varoşlardan değil). Resmi rakamlara göre geçimlerini DEVLET YARDIMLARIYLA sağlayan bu 10 MİLYON insandan değil, emeğini asgari ücrete satmak zorunda kalan diğer bir 10 MİLYON insandan bahsediyorum.

(Bir parantez de burada gerekli: Sanıldığının aksine toplumun tabanını YEŞİL KARTLI tabir edilen bu kesimler değil, yukarıda betimlemeye çalıştığımız asgariciler oluşturur. Bunun nedeni devletin yeterli denetimi olmaması nedeniyle bu kesimlerin devlet yardımı alırken informel sektörde çalışmaları ve böylece gelirlerini ayda 800 TL üzerine çıkartabilmeleridir).

Bu 10 milyonların YEŞİLİ ÇOK SEVDİKLERİNİN kanıtı, pazar günleri yeşil gördükleri her yere HÜCÜM etmeleridir. Yeşile aşık oldukları, her fırsatta E - 5 boyunca ölümü göze alarak çimenlere yayılmalarından bellidir. Ancak bunu ifade etmeye MECALLERİ ve PARALARI yok.

Eğer bu 10 MİLYONLARIN eylemlere (sosyal yaşama) katılmalarının gerekli olduğuna inanıyorsak, ev kiralarının ayda 400 TL’nin altında olduğu semtlere biz gitmeliyiz. Hem biz oralara İNDİRİMLİ PASOLARIMIZ sayesinde daha ucuza (1.35 TL) ulaşabiliriz. Korkmayalım, Taksim’i koruyacak yeterince insan var. Biz solcular, bize gerçekten ihtiyaç duyulan yerlere gidelim.

Akif Akalın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder