Önce üç aylık bir dönem için ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) uygulaması, ikinci bir üç aylık dönem için uzatıldı. Ancak liderlerin konuşmalarından OHAL uygulamasının önümüzdeki dönemlerde de uzatılacağı, belki “kalıcı” bir hal alacağı anlaşılmaktadır. En yetkili ağızlar bunun sinyallerini vermekte, toplumu OHAL yönetimine alışmaya hazırlamaktadır.
OHAL kısaca demokrasinin askıya alınması ve yürütmenin “olağanüstü” yetkilerle donatılmasıdır. Kuşkusuz birçok okur OHAL öncesinde de Türkiye’nin çok tartışmalı bir demokrasisi olduğunu, OHAL’in bu anlamda çok fazla bir değişiklik getirmediğini de düşünebilir ve bir ölçüde haklıdır. Ancak göstermelik burjuva demokrasisinin dahi ortadan kaldırılması ve yönetime keyfi uygulamaların önünün açılması emekçiler açısından daha olumlu bir ortam yaratmamıştır. Biz bu makalede OHAL’i, diğer bir deyişle göstermelik de olsa demokrasinin askıya alınmasını sağlık yönünden değerlendirmeye çalışacağız.
DEMOKRASİ İLE SAĞLIK ARASINDAKİ İLİŞKİ
Demokrasi ve sağlık arasındaki “doğrudan” ilişkiyi ortaya koyan çok sayıda yayın vardır. Bu yayınlar toplum sağlığının ülke yönetiminin demokratikleşmesi ölçüsünde iyileştiğini, demokrasiden uzaklaşıldığı oranda kötüleştiğini tartışmasız bir şekilde ortaya koymaktadır. Literatürde demokrasiden uzaklaşılırken sağlığın iyileştiğini gösteren tek bir yayın yoktur.
Demokrasinin hangi mekanizmalar üzerinden sağlık üzerine etkili olduğu da bütün açıklığı ile ortaya konmuştur. Özellikle Dünya Sağlık Örgütü’nün Sağlığın Toplumsal Belirleyicileri Komisyonu’nun çalışmaları, sağlığın “yapısal” belirleyicileri üzerinden demokrasinin sağlık üzerindeki etkilerini belgelemiştir.
SAĞLIK İLE DEMOKRASİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN KAYNAĞI
Sağlık ile demokrasi arasındaki ilişkinin kaynağı, sağlığın Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilen tanımındaki “sosyal iyilik” kavramıdır. Daha önce Sınıfın Sağlığı’nda yayınlanan makalelerimizde “sosyal iyiliğin” ne anlama geldiğini detaylı olarak tartıştığımız için burada tekrara düşmemek adına ayrıntılara girmeyeceğiz. Yalnızca sosyal iyiliğin insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için gereksinim duydukları temel ihtiyaçlarla (barınma, beslenme, eğitim vb) ilişkili olduğunu anımsatmakla yetineceğiz.
Bu konuda daha detaylı bilgi için Yazılama Yayınevi tarafından yayınlanan Sağlığa ve Hastalığa Toplumcu Yaklaşım başlıklı kitabımıza başvurulabilir.
DEMOKRASİ YAŞAMI UZATIYOR
Demokrasi ile sağlık arasındaki ilişki kendisini en belirgin biçimde “doğuştan yaşam beklentisi” göstergesinde gösterir. Bu oldukça “güçlü” (koşullayıcı) bir ilişkidir. Başlangıçtaki sosyoekonomik durum ve insanların tarihinin kontrol edildiği çalışmalarda dahi demokratikleşme düzeyi ile doğuştan yaşam beklentisi arasındaki “güçlü” ilişki gösterilmiştir.
Diğer ilginç bir nokta, sağlık alanındaki müdahalelerin başarı şansı ile demokrasi arasındaki ilişkidir. Birçok uluslararası karşılaştırmalı çalışma, sağlıkta aynı müdahalenin demokratik ülkelerdeki başarısı ile demokratik olmayan ülkelerdeki başarısı arasındaki açık farkı ortaya koymaktadır. Sınıfın Sağlığı’nda yayınlanan bazı makalelerimizde bu duruma da Türkiye’den örnekler sunmuştuk.
OHAL SAĞLIĞIMIZI OLUMSUZ ETKİLEYECEK
Aslında OHAL’in sağlık üzerine etkilerini şimdiden işçi cinayetlerindeki artışta gördük. Basında OHAL’in ilk ayında işçi cinayetlerinde ölümlerin arttığına ilişkin haberler yer aldı. OHAL öncesi Temmuz ayında işçi cinayetlerinde 134 işçi yaşamını yitirirken, OHAL sonrası Ağustos ayında 199 emekçi hayatını kaybetti. 2015 Ağustos’unda işçi cinayetlerinde yaşamını yitiren emekçi sayısı ise 162 idi. OHAL dönemi sonunda işçi ölümlerinin daha da artacağını öngörmek kehanet sayılmaz.
OHAL uygulamalarının insanların sağlığı üzerindeki etkileri işçi cinayetlerinde artışla sınırlı değildir. Kanun Hükmünde Kararnameler ile işten çıkartılan on binlerce insanın sağlığının kısa süre içinde bozulacağını öngörmek de kehanet sayılmaz. Bu insanlar yalnız gelirlerinden değil, buna bağlı olarak sosyal güvencelerinden de yoksun kalmışlardır. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na göre OHAL Kararnamelerinden mağdur olanların sayısı 1 milyona ulaşmıştır.
Ancak OHAL’in sağlık üzerindeki daha büyük etkilerini bebek ölümlerinde ve doğuştan yaşam beklentisi göstergesinde göreceğiz. İnsanların çalışma ve yaşam koşullarını kötüleştiren OHAL uygulamaları (Kanun Hükmünde Kararnameler) kendilerini belki 2016 sağlık istatistiklerinde dahi gösterebilir. 2017 sağlık istatistiklerinde ise durumu net olarak göreceğimize kuşku yoktur.
Akif Akalın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder