Translate

SAĞLIK POLİTİKALARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SAĞLIK POLİTİKALARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ekim 2024 Çarşamba

Bana bak – Sana belediye baksın!


 

(Bu yazı Kepez – Çanakkale Belediye Meclisi’nin 2 Ekim 2024 tarihli toplantısında Kepez Kent Konseyi adına yapılan “Belediyecilik ve Halk Sağlığı” başlıklı sunumun metnidir.)


Eskiden “Bana bak” denildiğinde, “Sana belediye baksın!” şeklinde karşılık verilen bir şaka yapılırdı. Bu deyiş aslında belediyelerin işlevlerine atıf yapar. Gerçekten de belediyeler tarih boyunca fakir fukaranın, garip gurebanın sığınağı, kimsesizlerin kimsesi olmuştur.

10 Eylül 2024 Salı

Madencilik ve sağlık

 


(Bu yazı 9 – 10 Eylül 2024 tarihlerinde Çanakkale ve Kepez’de düzenlenen “Kazdağlarında Madencilik Gerçeği: Madenciliğin Tarım, Çevre ve İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri” panelleri için hazırlanmış olup, PPT sunumla birlikte değerlendirilmiştir.)

20 Haziran 2024 Perşembe

İlk Meslek Hastalıkları Enstitüsü’nün kurulmasının 101. yıldönümü

 

İlk “Meslek Hastalıkları Enstitüsü” 101 yıl önce bugün, 20 Haziran 1923’de Vladimir Konoplyankin’in Müdürlüğü altında, Moskova’da Vorontsovo pole Caddesi 14 numarada yer alan eski Evangelik Hastanesi binasında hizmete açıldı. Moskova Halk Sağlığı Departmanı’na bağlı olarak “Meslek Hastalıkları Enstitüsü” adıyla hizmete açılan Enstitüye daha sonra Dr. Vladimir Alexandrovich Obukh’un ismi verildi: “V. A. Obukh Meslek Hastalıkları Araştırma Enstitüsü”.

18 Haziran 2024 Salı

Emekçi kadınlara ücretli adet izni hakkı

 


Bugün Avrupa’da yalnızca İspanya’da (o da 2023 Şubat’ından beri) yürürlükte olan, geçtiğimiz yıllarda İtalya’nın reddettiği, Fransa’da bu hafta örgütlenen “Yeni Halk Cephesi” programında yer alan “ücretli adet izni” hakkı, tarihte ilk kez Sovyetler Birliği’nin emekçi kadınlarına tanınmıştı.

11 Haziran 2024 Salı

Osman Şadi Yenen hocayı yitirdik

 


İstanbul Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı emekli profesörlerinden Şadi hocayı dün toprağa verdik


Şadi hoca tıbba ve sağlığa “toplumcu” bir perspektifle yaklaşan ve çalışmalarında diyalektik – maddeci yöntemi kullanan bir bilim insanıydı. Uzmanlık alanı olan enfeksiyon hastalıklarını “tarihsel – toplumsal süreçler” içinde irdeleyerek, enfeksiyonların yol açtığı sağlık sorunlarını yalnızca tıbbi açıdan değerlendirmekle yetinmez, sosyal, siyasal ve ekonomik boyutlarıyla tartışırdı.

3 Mayıs 2024 Cuma

Fikri takip: Kanada yoksulları katletmeye devam ediyor

 


Okurlarımız anımsayacak, geçtiğimiz Haziranda “Kapitalizmin yoksullara 21. yüzyıl ‘armağanı’: Ötanazi” başlıklı bir yazı yayınlamış, neobiberal ideolojinin ötanaziyi, kamu üzerinde “yük” olarak gördüğü yoksul yaşlı ve engellileri ortadan kaldırmak için kullandığı bir “sosyal politika aracı” haline getirdiğini, kronik hastalıkları olan yoksul yaşlılar ve engellilerin, yaşamlarına ötanazi ile son vermeye teşvik edildiklerini anlatmıştık.


Bugün “harici.com” internet sitesinde yayınlanan “Kanada’da devlet destekli ötanazinin hedefi yoksullar ve engelliler” başlıklı yazıdan, geçen dokuz ay içinde uygulamanın açık bir “yoksul – kırıma” dönüştüğü anlaşılıyor.

13 Nisan 2024 Cumartesi

Disease as a Social Phenomenon


 

Known as the father of social medicine, Rudolf Virchow owes this title to his Upper Silesia Typhus Epidemic Report, where he elucidated the social-economic causes of diseases and deaths, in other words, explaining under which societal conditions morbidity and mortality arise (Virchow, [1848] 2006). Embracing Hegel's dialectical method in the analysis of health problems, Virchow presents a successful example of dialectical approach to biological and social issues in his report.


Master of the dialectical approach, Hegel, argued that life couldn't exist without disease; every organism is born with the "germ of death," and treatment sees disease not as the complete loss of health but rather as a conflict within or between physical forces.


However, Virchow, rejecting Hegelian idealism, embraced materialism. In his efforts to form a dialectical materialist approach in biology, he extensively utilized Friedrich Engels' work "The Condition of the Working Class in England" to demonstrate the relationship between poverty and disease (Engels, 1994).

12 Nisan 2024 Cuma

Disease as a Malfunction of the Machine

 


The understanding of health and illness has evolved and changed throughout historical and societal development processes, reaching the present day. For thousands of years, humans perceived illnesses as "divine punishment" and sought solutions to health problems through offerings, sacrifices, magic, and prayers. During periods when the influence of religion/metaphysics on societal life relatively weakened and rationality began to strengthen, science became dominant in medicine, and health issues began to be associated with earthly causes.


By the nineteenth century, the monumental advancements in science and technology completely transformed traditional medicine and the understanding of health. The discovery of the microscope made infectious agents visible, and new models explaining health problems began to be developed (von Engelhardt, 1999: 1 – 7).

11 Nisan 2024 Perşembe

Disease as a Divine Punishment


As human societies evolved from primitive classless communities where health knowledge production and utilization were for everyone and by everyone, towards class-based societies where medicine entered the service of the ruling class, the first stop was shamanic communities. With the ability of human societies to produce more than they consumed over historical periods, those who seized this surplus became dominant and enslaved others.

6 Nisan 2024 Cumartesi

Halk sağlığında gündem


 

Son aylarda Türkiye’de siyasetin yerel seçimlere kilitlenmesi nedeniyle “halk sağlığı” gündemini biraz ihmal ettik. Bu yazımızda halk sağlığı alanında yayınlanan önemli makaleleri değerlendirerek gündemi yeniden yakalamaya çalışacağız.

6 Şubat 2024 Salı

6 Şubat depreminin yıldönümü


 

6 Şubat depreminin üzerinden bir yıl geçti. Acılarımız hala taze. Geçtiğimiz bir yıl içinde ne yaralarımız sarılabildi, ne de ondan fazla ili etkileyen depremlerde gerçekten kaç canımızı yitirdiğimizi öğrenebildik. Deprem bölgelerinde yaşayan yoksul insanlar hala perişan, çaresizlik içinde yardım bekliyorlar.


Peki, 6 Şubat depreminden doğrudan etkilenmeyenler? Biz de aynı çaresizlik içinde olası yeni büyük depremleri bekliyoruz. Nasıl 17 Ağustos 1999 Marmara depremi sonrasında, depremin yıl dönümlerinde ekranlardaki hamasi konuşmalar dışında hiçbir hazırlık yapılmadıysa, şimdi de 6 Şubat depreminden sonra ciddi bir hazırlık yapılmıyor.

23 Ocak 2024 Salı

Başka bir doktorluk


Doktor dendiğinde zihnimizde hastaların ağrısını dindirmeye, rahatsızlığını geçirmeye veya yarasını iyileştirmeye çalışan biri canlanır. Gerçekten de doktorluk mesleği binlerce yıl böyle icra edildi. Hastalar doktorlardan (büyücülerden, şamanlardan, şifacılardan) dertlerine çare aradı, onlar da kendilerine başvuran hastaları iyileştirmeye çalıştılar.


Doktorların çoğu kendilerine biçilen “iyileştiricilik” rolünü benimseyerek, mesleki pratiklerini kendilerine başvuran hastaları iyileştirmeye çalışmakla sınırlarken, bazı doktorlar yalnızca kendilerine başvuran hastaları iyileştirmeye çalışmakla yetinmeyip, hastalıklara yol açan koşulları da iyileştirmek istediler ve böylece “başka bir doktorluk” doğdu.

21 Ocak 2024 Pazar

Türkiye'de 1940'lı yıllarda Toplumcu Tıp kitabına Önsöz

 


ÖNSÖZ

İkinci Emperyalistler-arası Paylaşım Savaşı yıllarında iki toplumcu hekim, Dr. M. Hulusi Dosdoğru ve Dr. Sâbire Dosdoğru, Türkiye’de toplumcu tıp düşüncesine ses oldular ve ülkemizde sağlık sorunlarına “toplumcu” yaklaşımın ilk örneklerini sundular.

Dr. Sâbire Dosdoğru, Tan Gazetesi’nde yayınlanan bir yazısında toplumcu tıbbın kurucusu Friedrich Engels’e atıf yaparken, Dr. M. Hulusi Dosdoğru da Sendika Gazetesi’nde yayınlanan bir makalesinde, yirminci yüzyılın ilk yıllarında toplumcu tıp düşüncesinin Avrupa’da yayılmasını sağlayan Dr. Alfred Grotjahn’dan alıntı yapıyordu.

20 Aralık 2023 Çarşamba

Kapitalojen hastalık: Kapitalizm hastalıkları

 


Geçtiğimiz günlerde British Medical Journal - Global Health dergisinin online nüshasında Guddi Singh ve Jason Hickel imzasıyla “Capitalogenic disease: social determinants in focus” başlıklı bir editoryal yayınlandı. Makalede kapitalizmin insanları nasıl hasta ettiği, hastalıklarını sürdürdüğü ve sağlıkta eşitsizlikler yarattığı anlatılıyor.


Şüphesiz kapitalizmin insanları nasıl hasta ettiği Friedrich Engels’in “İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu” başlıklı kitabını okuyanlar için sır değil. Engels günümüzden 178 yıl önce emekçiler arasında yaygın olan hastalıkların ve vakitsiz ölümlerin nedenlerinin yoksulluk veya kötü çalışma ve yaşam koşullarında değil, bunlara da neden olan üretimin kapitalist örgütlenmesinde ve sosyal çevrede aranması gerektiğini söylüyordu.


Birkaç yıl sonra Engels’in ifadelerini tıbba tercüme eden Rudolf Virchow da, işçilerin ve emekçilerin yaşam koşullarının, kötü barınma ve beslenme koşullarının onları hastalıklara “daha yatkın” hale getirdiğini, diğer bir deyişle hastalıkların oluşması ve gelişmesi için “yeterli” koşulu yarattığını savunmuştu.


Yazarların makalelerinde Engels ve Virchow’a hiçbir atıf yapmadan, iddialarını günümüzde yeniden dünyanın en prestijli dergilerinden birinde gündeme taşımaları “ahlaki” yönden tartışılabilir, fakat makalenin sağlık sorunlarının kökeninde kapitalist üretim tarzını araması takdire değer.

16 Aralık 2023 Cumartesi

Çevreyi kim kirletiyor, bedelini kim ödüyor?

 


Dün “İda Madra Temiz Deniz Platformu” tarafından Edremit Atatürk Gençlik Merkezi’nde düzenlenen “Edremit Körfezinde Deniz Kirliliği ve Halk Sağlığı” başlıklı panele katıldık.


İda Madra Temiz Deniz Platformu’nu körfez bölgesinde örgütlü Ayvalık Tabiat Platformu, Burhaniye Çevre Platformu, Edremit Çevre Platformu, Kazdağı Koruma Derneği ve Körfez Siteler Birliği Derneği oluşturmuş.


Son zamanlarda çevre konusunda duyarlı, kendilerini parçası oldukları doğaya karşı sorumlu hisseden birçok insanın, çeşitli örgütlerde bir araya gelerek, çevre sorunlarını tartıştığını ve çözüm yolları aradığını biliyoruz.

8 Aralık 2023 Cuma

2024 yılında emekçileri neler bekliyor?

 


Çevremde geçimlerini ücret veya maaşla sağlayan bir çok insanın, 2024 yılına umutla baktığını görüyorum. İnsanların çoğu, özellikle geçen Temmuz’da maaşlarına zam alamayan emekliler, Mart sonunda yapılacak yerel seçime güveniyorlar. AKP’nin her zamanki gibi seçim öncesinde kesenin ağzını açacağını, işçiye, memura, emekliye para dağıtacağını düşünüyorlar. Bir de enflasyon hesabı yapıyorlar ve geçen beş ayın rakamlarına bakıp, Ocak ayında iyi bir fark almayı bekliyorlar.


Peki, bu beklentiler gerçekçi mi? Ocak ayında asgari ücrete, işçi ücretlerine, memur ve emekli maaşlarına insanlara nefes aldırabilecek bir zam gelecek mi?

4 Aralık 2023 Pazartesi

TTB’ye kayyım atanmasına hekimler ve toplum neden sessiz kalıyor?

 


Kasımın son gününde akşama doğru sosyal medyadan Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi’ni görevden aldığını ve TTB’ye kayyım atadığını öğrendik. Gece ana-akım medya haberi hiç görmezken, birkaç muhalif kanal da “sıradan” bir olay gibi verdi.


Mahkeme kararına karşı bir “refleks” tepkiye tanık olunmadı. İzleyen günlerde de bazı Tabip Odaları tarafından az sayıda hekim katılımıyla yapılan basın açıklamaları dışında hekimlerden dişe dokunur bir tepki görmedik. 100 binden fazla hekim, üyesi oldukları meslek kuruluşunun yöneticilerinin görevden alınmalarına sessiz kaldılar demek abartı olmaz.

23 Kasım 2023 Perşembe

Sovyetler Birliği'nde toplumcu sağlık sisteminin çöküşü

“Toplumcu Tıp: Sovyetler Birliği Deneyimi” başlıklı kitabımızda, Sovyetler Birliği’nin ilk yıllarında “toplumcu” sağlık hizmetinin nasıl örgütlendiğini incelemiş, kitabımızı “Tıbbı ve sağlığı emeğin gereksinimlerine göre örgütlemek kadar, bu alanlardaki kazanımların kalıcılığını sağlamanın da önemli olduğu gerçeği kendisini sosyalistlere çok acımasız bir biçimde öğretmiştir” cümlesiyle bitirmiştik. Bu yazımızda Sovyetler Birliği’nde 1920’li yıllarda örgütlenen toplumcu sağlık hizmetinin, 1930’lu yıllarda nasıl çözülmeye başladığını ve 1950’lerde nasıl tamamen çöktüğünü incelemeye çalışacağız.