Translate

SAĞLIK POLİTİKALARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SAĞLIK POLİTİKALARI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Şubat 2024 Salı

6 Şubat depreminin yıldönümü


 

6 Şubat depreminin üzerinden bir yıl geçti. Acılarımız hala taze. Geçtiğimiz bir yıl içinde ne yaralarımız sarılabildi, ne de ondan fazla ili etkileyen depremlerde gerçekten kaç canımızı yitirdiğimizi öğrenebildik. Deprem bölgelerinde yaşayan yoksul insanlar hala perişan, çaresizlik içinde yardım bekliyorlar.


Peki, 6 Şubat depreminden doğrudan etkilenmeyenler? Biz de aynı çaresizlik içinde olası yeni büyük depremleri bekliyoruz. Nasıl 17 Ağustos 1999 Marmara depremi sonrasında, depremin yıl dönümlerinde ekranlardaki hamasi konuşmalar dışında hiçbir hazırlık yapılmadıysa, şimdi de 6 Şubat depreminden sonra ciddi bir hazırlık yapılmıyor.

23 Ocak 2024 Salı

Başka bir doktorluk


Doktor dendiğinde zihnimizde hastaların ağrısını dindirmeye, rahatsızlığını geçirmeye veya yarasını iyileştirmeye çalışan biri canlanır. Gerçekten de doktorluk mesleği binlerce yıl böyle icra edildi. Hastalar doktorlardan (büyücülerden, şamanlardan, şifacılardan) dertlerine çare aradı, onlar da kendilerine başvuran hastaları iyileştirmeye çalıştılar.


Doktorların çoğu kendilerine biçilen “iyileştiricilik” rolünü benimseyerek, mesleki pratiklerini kendilerine başvuran hastaları iyileştirmeye çalışmakla sınırlarken, bazı doktorlar yalnızca kendilerine başvuran hastaları iyileştirmeye çalışmakla yetinmeyip, hastalıklara yol açan koşulları da iyileştirmek istediler ve böylece “başka bir doktorluk” doğdu.

21 Ocak 2024 Pazar

Türkiye'de 1940'lı yıllarda Toplumcu Tıp kitabına Önsöz

 


ÖNSÖZ

İkinci Emperyalistler-arası Paylaşım Savaşı yıllarında iki toplumcu hekim, Dr. M. Hulusi Dosdoğru ve Dr. Sâbire Dosdoğru, Türkiye’de toplumcu tıp düşüncesine ses oldular ve ülkemizde sağlık sorunlarına “toplumcu” yaklaşımın ilk örneklerini sundular.

Dr. Sâbire Dosdoğru, Tan Gazetesi’nde yayınlanan bir yazısında toplumcu tıbbın kurucusu Friedrich Engels’e atıf yaparken, Dr. M. Hulusi Dosdoğru da Sendika Gazetesi’nde yayınlanan bir makalesinde, yirminci yüzyılın ilk yıllarında toplumcu tıp düşüncesinin Avrupa’da yayılmasını sağlayan Dr. Alfred Grotjahn’dan alıntı yapıyordu.

20 Aralık 2023 Çarşamba

Kapitalojen hastalık: Kapitalizm hastalıkları

 


Geçtiğimiz günlerde British Medical Journal - Global Health dergisinin online nüshasında Guddi Singh ve Jason Hickel imzasıyla “Capitalogenic disease: social determinants in focus” başlıklı bir editoryal yayınlandı. Makalede kapitalizmin insanları nasıl hasta ettiği, hastalıklarını sürdürdüğü ve sağlıkta eşitsizlikler yarattığı anlatılıyor.


Şüphesiz kapitalizmin insanları nasıl hasta ettiği Friedrich Engels’in “İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu” başlıklı kitabını okuyanlar için sır değil. Engels günümüzden 178 yıl önce emekçiler arasında yaygın olan hastalıkların ve vakitsiz ölümlerin nedenlerinin yoksulluk veya kötü çalışma ve yaşam koşullarında değil, bunlara da neden olan üretimin kapitalist örgütlenmesinde ve sosyal çevrede aranması gerektiğini söylüyordu.


Birkaç yıl sonra Engels’in ifadelerini tıbba tercüme eden Rudolf Virchow da, işçilerin ve emekçilerin yaşam koşullarının, kötü barınma ve beslenme koşullarının onları hastalıklara “daha yatkın” hale getirdiğini, diğer bir deyişle hastalıkların oluşması ve gelişmesi için “yeterli” koşulu yarattığını savunmuştu.


Yazarların makalelerinde Engels ve Virchow’a hiçbir atıf yapmadan, iddialarını günümüzde yeniden dünyanın en prestijli dergilerinden birinde gündeme taşımaları “ahlaki” yönden tartışılabilir, fakat makalenin sağlık sorunlarının kökeninde kapitalist üretim tarzını araması takdire değer.

16 Aralık 2023 Cumartesi

Çevreyi kim kirletiyor, bedelini kim ödüyor?

 


Dün “İda Madra Temiz Deniz Platformu” tarafından Edremit Atatürk Gençlik Merkezi’nde düzenlenen “Edremit Körfezinde Deniz Kirliliği ve Halk Sağlığı” başlıklı panele katıldık.


İda Madra Temiz Deniz Platformu’nu körfez bölgesinde örgütlü Ayvalık Tabiat Platformu, Burhaniye Çevre Platformu, Edremit Çevre Platformu, Kazdağı Koruma Derneği ve Körfez Siteler Birliği Derneği oluşturmuş.


Son zamanlarda çevre konusunda duyarlı, kendilerini parçası oldukları doğaya karşı sorumlu hisseden birçok insanın, çeşitli örgütlerde bir araya gelerek, çevre sorunlarını tartıştığını ve çözüm yolları aradığını biliyoruz.

8 Aralık 2023 Cuma

2024 yılında emekçileri neler bekliyor?

 


Çevremde geçimlerini ücret veya maaşla sağlayan bir çok insanın, 2024 yılına umutla baktığını görüyorum. İnsanların çoğu, özellikle geçen Temmuz’da maaşlarına zam alamayan emekliler, Mart sonunda yapılacak yerel seçime güveniyorlar. AKP’nin her zamanki gibi seçim öncesinde kesenin ağzını açacağını, işçiye, memura, emekliye para dağıtacağını düşünüyorlar. Bir de enflasyon hesabı yapıyorlar ve geçen beş ayın rakamlarına bakıp, Ocak ayında iyi bir fark almayı bekliyorlar.


Peki, bu beklentiler gerçekçi mi? Ocak ayında asgari ücrete, işçi ücretlerine, memur ve emekli maaşlarına insanlara nefes aldırabilecek bir zam gelecek mi?

4 Aralık 2023 Pazartesi

TTB’ye kayyım atanmasına hekimler ve toplum neden sessiz kalıyor?

 


Kasımın son gününde akşama doğru sosyal medyadan Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi’ni görevden aldığını ve TTB’ye kayyım atadığını öğrendik. Gece ana-akım medya haberi hiç görmezken, birkaç muhalif kanal da “sıradan” bir olay gibi verdi.


Mahkeme kararına karşı bir “refleks” tepkiye tanık olunmadı. İzleyen günlerde de bazı Tabip Odaları tarafından az sayıda hekim katılımıyla yapılan basın açıklamaları dışında hekimlerden dişe dokunur bir tepki görmedik. 100 binden fazla hekim, üyesi oldukları meslek kuruluşunun yöneticilerinin görevden alınmalarına sessiz kaldılar demek abartı olmaz.

23 Kasım 2023 Perşembe

Sovyetler Birliği'nde toplumcu sağlık sisteminin çöküşü

“Toplumcu Tıp: Sovyetler Birliği Deneyimi” başlıklı kitabımızda, Sovyetler Birliği’nin ilk yıllarında “toplumcu” sağlık hizmetinin nasıl örgütlendiğini incelemiş, kitabımızı “Tıbbı ve sağlığı emeğin gereksinimlerine göre örgütlemek kadar, bu alanlardaki kazanımların kalıcılığını sağlamanın da önemli olduğu gerçeği kendisini sosyalistlere çok acımasız bir biçimde öğretmiştir” cümlesiyle bitirmiştik. Bu yazımızda Sovyetler Birliği’nde 1920’li yıllarda örgütlenen toplumcu sağlık hizmetinin, 1930’lu yıllarda nasıl çözülmeye başladığını ve 1950’lerde nasıl tamamen çöktüğünü incelemeye çalışacağız.

28 Ekim 2023 Cumartesi

Cumhuriyetin yüzüncü yılı ve sağlık


Türkiye yüz yıl önce bugün Cumhuriyet rejimini kabul ederek iktidarı gökten yere indirdi. Artık ülkeyi gücünü tanrıdan ve soy bağlarından alan padişahlar değil, “cumhur” tarafından seçilen bir Meclis yönetecekti.  

Aslında Türkiye’yi yönetecek Meclis daha Cumhuriyet ilan edilmeden, 23 Nisan 1920’de açılmıştı. Türkiye’yi artık gücünü ulustan alan bir Meclis yönetiliyordu. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edilerek Cumhuriyet kuvveden fiile çıkartıldı.

İlk hükumetimiz olan İcra Vekilleri Heyeti, Mustafa Kemal başkanlığında 3 Mayıs 1920’de kurulmuştu. 2 Mayıs 1920’de 3 numaralı yasa ile Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı kurulmuş ve Dr. Adnan Adıvar, ilk Bakanlar Kurulu toplantısına Sağlık Bakanı kimliği ile 11 bakandan biri olarak katılmıştı.

24 Ağustos 2023 Perşembe

Sosyal sorunlar mağdur suçlanarak çözülmez

 


Türkiye’nin yıllardır çözülemeyen ve artık kanıksadığımız, nesilden nesile miras bıraktığımız birçok sosyal sorunu var. Örneğin Türkiye “ezelden beri” iş kazalarında ölümde açık ara Avrupa birincisi ve dünya üçüncüsüdür (1). Trafik kazaları nedeniyle ölümlerde de durum farklı değil (2). Türkiye kadınların Avrupa’da ve OECD ülkeleri arasında en çok fiziksel şiddet gördüğü ülke (3).


Bu sorunların çözülemeyişinin elbette birçok nedeni vardır, fakat bu nedenlerden en önemlisi topluma egemen “bireyci ideolojinin” ürünü olan “mağduru suçlama” kültürüdür.

27 Temmuz 2023 Perşembe

Özel hastaneler emekçilere ölüm getiriyor

 


İngiltere merkezli Oxford Committee for Famine Relief veya kısaca Oxfam, geçtiğimiz ay yine oldukça provokatif iki rapor yayınladı. Gerçi 21. yüzyılda insanlık çok da provokasyona gelecek gibi görünmüyor, fakat Oxfam raporları gündem oluşturamasalar da tarihe tanıklık ediyorlar.

22 Temmuz 2023 Cumartesi

Doktorlar kendileri için “iyi doktor” arar hale geldi


 

Dostumuz Bayazıt İlhan’ın Birgün gazetesinde yayınlanan “Tıpta uzmanlık eğitiminde ne durumdayız?” başlıklı yazısı, hekimler arasında uzun süredir tartışılan tıp eğitiminin “niteliği” konusunu yeniden gündemin ilk sıralarına taşıdı. İlhan’ın “iyi hekim yetiştiremezseniz halkınıza iyi sağlık hizmeti veremezsiniz” gibi sağlık hizmetini hekimlik hizmetine endeksleyen kimi tespitlerine katılmasak da, yazısında çok önemli sorunların altını çiziyor.

17 Temmuz 2023 Pazartesi

Orman yangınları ve sağlık


 

Yaz geldi, orman yangınları yine başladı. Kimileri bu yangınların küresel ısınma nedeniyle arttığını söylerken, kimileri de “rant” için kasıtlı olarak çıkartıldığını söylüyor. Öyle ya da böyle yanıyoruz. Yanmakla kalmıyoruz, aynı zamanda yangına yakın yerlerde yaşayanlar da, yangının ateşi kendilerine ulaşmasa da, dumanından etkileniyorlar. Aslında çok basit tedbirler alınarak insanların yangının dumanından etkilenmeleri önlenebilir. Fakat insanları yangından koruyamadığımız gibi, yangının dumanından da koruyamıyoruz.

28 Haziran 2023 Çarşamba

Kapitalizmin yoksullara 21. yüzyıl "armağanı": Ötanazi


 

Ötanazi, eski Yunanistan’da şairlerin “eu” (güzel/kolay) ve “thanatos” (ölüm) sözcüklerini birleştirilerek türettikleri ve “ıstırapsız ölüm” anlamında kullandıkları bir terim. Günümüzde genellikle “tıbbi yardım ile ölümü” ifade etmek için kullanılıyor. Tedavisi mümkün olmayan ve dayanılmaz acılar çeken hastaların yaşamlarına tıbbi yardımla, genellikle damarlarından ölümcül bir ilaç enjekte edilerek son verilmesi anlamına geliyor.


Ötanazi geçen yüzyıla kadar, hekimlerin hastalarının yaşamlarının sonlandırılmasına yardımcı olmasının “etik” olup olmadığı bağlamında tartışılıyordu. Yoksul yaşlı ve engellileri kamu üzerinde yük olarak gören neoliberal ideoloji topluma egemen olunca, ötanazi de yoksulları elimine etmek için kullanılan bir “sosyal politika aracı” haline geldi. Günümüzde kronik hastalıkları olan yoksul yaşlılar ve engelliler, yaşamlarına ötanazi ile son vermeye teşvik ediliyorlar.

29 Nisan 2023 Cumartesi

Başka bir yaşam: fabrika mutfakları


Geçmişte sosyalistler sosyalizmi, yalnızca kapitalizmin sağladığı olanakların herkese daha eşit dağıtıldığı bir düzen olarak değil, gündelik yaşamın emeğin gereksinimlerine göre yeniden örgütlendiği ve insanlara “başka bir yaşam” sunan bir düzen olarak düşlüyorlardı. 

 

Sosyalistler Ekim Devrimi ile Emperyalistler-arası İkinci Savaş arasındaki dönemde, başta eğitim (Makarenko) ve sağlık (Semaşko) olmak üzere yaşamın birçok alanında düşlerini gerçekleştirebilmek için savaştılar.


Bu süreçte yaşanan deneyimler kısa sürede büyük başarılar kazandı ve “başka bir yaşamın” mümkün olduğu, karşı düşüncede olanların dahi inkar edemeyeceği bir şekilde kanıtlandı. Ancak 1940’lı yıllarda sekteye uğrayan bu deneyimlerden pek azı günümüze erişebildi. Sovyetler Birliği’nde 1920’li ve 1930’lu yıllarda yaşanan “Fabrika Mutfakları” deneyimi de “sosyalist bir yaşam” düşlerinden biriydi.

7 Nisan 2023 Cuma

Dünya sağlık gününde parası olana sağlık

 


Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu yıl 7 Nisan Dünya Sağlık Günü’nü, “Herkese Sağlık” (Health for All) teması altında kutluyor. Aslında anımsanacağı gibi “Herkese Sağlık” sloganının orijinali “2000’e kadar Herkese Sağlık” (Health for All by the Year 2000 – HFA - 2000) idi. Olmadı. Dolayısıyla DSÖ’nün bu yıl yeniden önümüze koyduğu “Herkese Sağlık”, örgütün yarım asırlık hedefidir.

23 Mart 2023 Perşembe

Ekim Devrimini “devrim” yapan neydi?

 


Ekim Devrimi’ni sözcüğün tam anlamıyla bir “devrim” yapan, insanların gündelik yaşamını köktenci bir biçimde değiştirmesi, tarih boyunca egemen sınıfın çıkarlarına göre örgütlenmiş olan her şeyi, toplumun gereksinimlerine göre yeniden örgütlemesidir.


Bunun en iyi örneklerinden biri Ekim Devrimi’nin “sağlık” alanında gerçekleştirdiği devrimdir.

10 Mart 2023 Cuma

Çin Halk Cumhuriyeti’nde sağlık hakkı

 


Çin Halk Cumhuriyeti’nin (ÇHC) 1982 yılında kabul edilen Anayasa’sı, sağlığı yurttaşları için bir hak ve devlet için bir yükümlülük olarak görüyor ve sağlık hizmeti sunumunda her türlü ayrımcılığı (ırk, toplumsal cinsiyet vb) yasaklıyor. Ancak ÇHC yurttaşlarının ezici çoğunluğunu oluşturan, geçimlerini emek güçlerini satarak sağlayan kesimler için sağlık hakkı “kağıt üzerinde” kalıyor.


Bunun başlıca iki nedeni var. Birincisi, ÇHC’de tıbbın ve sağlık hizmetlerinin sağlığın “sosyal” belirleyicilerine hitap etmemesi ve ikincisi, toplumun maddi durumu iyi olan kesimleri gereksindikleri hizmetleri bedelini ödeyerek “özel” sağlık sektöründen sağlayabilirken, emekçilerin büyük bir bölümünün bu olanaklardan yoksun kalması.