Göç son yıllarda gündelik
yaşantımızın önemli bir parçası haline geldi. Eskiden TV ekranlarında gördüğümüz
göçmenler, artık mahallemizde, işyerimizde. Bugün sokağa çıktığınızda bir
göçmene rastlamamanız mümkün değil, çünkü ülkemizde “resmi” rakamlara göre 4
milyona yakın göçmen yaşıyor. Yani etrafımızdaki her 20 kişiden biri göçmen.
Daha bunlara alışamadan, bizim
gençlerimizin de en büyük hayalinin başka ülkelere göçmek olduğunu öğreniyoruz.
SODEV Raporu ülkemizdeki gençlerin yüzde 62’sinin yurtdışına gitmek istediğini
söylüyor. Bazı araştırmalarda bu oran yüzde 76’ya kadar çıkıyor.
Yani göç olgusuyla artık hepimiz bir şekilde yüzleşiyoruz.
RAKAMLARLA GÖÇ
Dün gece (15 Eylül) Çanakkale Düşünce
Topluluğu, Kepez Belediyesi’nin işlettiği Halk Kafe’de gerçekleştirdiği ikinci
söyleşisinde “göç” konusunu ele aldı.
Göç olgusunun günümüzde eriştiği
boyutlar için Birleşmiş Milletler’in 2019 yılında yayınladığı Dünya Göç Raporu’ndan
yararlanıldı. Rapor, dünyada 272 milyon göçmen bulunduğunu ve bunun 180 milyon
kadarının “emek göçü” olduğunu tahmin ediyor.
İlk bakışta dünya nüfusunun sadece
yüzde 3,5’uğunu oluşturan bu rakam önemsiz gibi görünüyor, fakat daha önceki
raporlarda 2050 yılında dünyada 230 milyon kadar göçmen olacağının tahmin edildiği
düşünüldüğünde, göçün tahmin edilenden daha hızlı büyüdüğü anlaşılıyor.
DÜNYADA HER 30 KİŞİDEN BİRİ GÖÇMEN
2000 yılında dünyada yalnızca 150
milyon göçmen varmış ve dünya nüfusunun yüzde 2,8’ini oluşturuyormuş. 20 yılda
bu sayı neredeyse ikiye katlanmış.
Daha eskilere gittiğimizde, 1970’de
dünyadaki göçmen oranının yüzde 2,3 olduğunu görüyoruz. Bu oran 1990’lara kadar
bu düzeyde kalıyor. 1990’larda sosyalizmin çözülmesiyle birlikte eski sosyalist
ülkelerden kaynaklanan büyük bir göçle bu oran yüzde 2,9’a yükseliyor ve 2010’a
kadar bu düzeyi koruyor.
2000’li yıllarda göçü tetikleyen
başlıca nedenler arasında savaşlar ve şiddet olayları olduğu görülüyor.
Dünyadaki göçmen nüfus oranı artık yüzde 3’ün üzerine çıkıyor ve 2019’da yüzde
3,5’e ulaşıyor.
Dünyada en çok göç veren ülkeler
Hindistan (17,5 milyon), Meksika (11,8 milyon) ve Çin (10,7 milyon). En çok göç
alan ülke ise ABD (50,7 milyon). Son yıllarda yüksek gelirli ülkelere göç
sayısında büyük değişim olmazken (111 milyon), üst – orta gelirli ülkelerdeki
göçmen sayısı 17,5 milyondan 30,5 milyona fırlıyor.
MÜLTECİLER
2000 yılında dünyada 14 milyon
mülteci varken, 2018 yılında 25,9 milyona çıkmış. 2020 yılı verilerine göre
Suriye’den 6,7 milyon, Venezuela’dan 4 milyon, Afganistan’dan 2,6 milyon, Güney
Sudan’dan 2,2 milyon ve Myanmar’dan (Rohingyalar) 1,1 milyon kişi başka
ülkelere iltica etmiş.
Bu süreçte Türkiye 3,7 milyon (“resmi”
rakam), Kolombiya 1,7 milyon, Pakistan 1,4 milyon, Uganda 1,4 milyon ve Almanya
1,2 milyon mülteci almış.
Toplamda göçmenlik olgusu içinde
yüzde 10’dan daha küçük bir oran oluşturmalarına rağmen, üzerine en çok konuşulan
ve tartışılan kesim mülteciler. Her yıl on binlerce göçmen kabul eden ABD ve nüfusunun
önemli bir bölümü göçmenlerden oluşan Katar (yüzde 79), Singapur (yüzde 37),
Kanada (yüzde 21,3) ve İsveç (yüzde 20) gibi göçmen ülkeleri dahi “mültecileri”
almak istemiyor.
İÇ GÖÇ
Diğer yandan artık çok konuşulmayan “iç
göç” olgusu da devasa boyutlara ulaşmış durumda. 2009 yılında dünyada 740
milyon insanın, diğer bir deyişle dünya nüfusunun onda birinin kendi ülkesi
içinde göç ettiği hesaplanmış.
İç göç olgusunda da en büyük etmen,
uluslararası göçte olduğu gibi “ekonomik”. İnsanlar ülkelerinin iş
olanaklarının daha fazla olduğu bölgelerine göç etmek zorunda kalıyorlar.
Böylece bir yandan kırsal kesimler boşalırken, diğer yandan milyonlarca insanı
bir araya getiren megapoller oluşuyor.
GÖÇMEN EKONOMİSİ
Bu süreçte göçenlerin geride
bıraktıklarına maddi yönden destek sağlamalarıyla muazzam bir göçmen ekonomisi
oluşmuş.
2000 yılında göçmenlerin
memleketlerine gönderdikleri para 126 milyar dolarken, 2020 yılında bu miktar
689 milyar dolara yükselmiş. Bu rakam Türkiye’nin GSMH’na yakın veya
Türkiye’nin bütçesinin 5 katından fazla.
Bu ekonominin en belirgin özelliği “kayıt
dışı” olması. Uluslararası Çalışma Örgütü’ne göre göçmenlerin yüzde 92’si kayıt
dışı çalışıyor. Artık sık sık yetkililerin, “göçmenler olmasa ekonomimiz çöker”
biçiminde ifadelerine tanık oluyoruz.
BU KONUYU DAHA ÇOK KONUŞACAĞIZ
Burada çok ana hatlarıyla resmetmeye
çalıştığımız göç konusu muhtemelen önümüzdeki yılların en önemli gündemi
olacak.
Bu tartışmalarda özellikle insanların
durduk yere evlerini, ailelerini, sevdiklerini bırakıp göç etmediklerinin,
onları göçe “zorlayan” faktörlerin özellikle yaratıldığının altını çizmek
önemli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder