Bu ay Almanya’da ve dünyanın birçok
ülkesinde toplumcu tıbbın kurucularından Alman hekim Rudolf Virchow’un
doğumunun (13 Ekim 1821) 200. yıldönümü nedeniyle çeşitli etkinlikler
düzenleniyor, makaleler yayınlanıyor.
Bu makalelerden birinde Klaus W.
Lange, Virchow’un 1848 yılında yayınladığı Yukarı Silezya Tifüs Salgını Raporu’nda
hastalığın ve ölümlerin ana nedeni olarak belirttiği beslenme yetersizliği,
işsizlik, sağlıksız barınma koşulları, eğitimsizlik ve tıbbi kurumlara yetersiz
erişimin bugün COVID 19 salgınında da geçerli olduğunu belirtiyor: “enfeksiyon
riskinde, hastalığın seyrinde ve vaka/ölüm hızlarında aynı faktörler rol
oynuyor”.
Virchow’un biyografisine ve toplumcu tıbba katkılarına, 2013 yılında yayınlanan “Toplumcu Tıbba Giriş: Toplumcu Tıp Ders Notları” başlıklı kitabımızda genişçe yer vermiştik. Bu yazımızda Virchow’u ülkemizde çok bilinmeyen bir yönüyle tanıtarak anmak istiyoruz.
TRUVA KAZILARI
Çanakkale’nin antik tarihini ortaya
çıkartan kazılar 1800’lü yılların ortalarında başlamıştı.
1830’larda Malta’dan Çanakkale’ye göç
eden Calvert ailesi, satın aldıkları binlerce dönüm toprak üzerinde yetişen
ürünleri Avrupa’ya ihraç ediyor, ayrıca bölgede İngiliz hükumetini temsil
ediyordu. Ailenin yedi çocuğundan biri olan Frank Calvert, topraklarından çıkan
antik eşyaların esrarını çözmek için kazılar yapmaya başlamış ve ilk
bulgularını 1865’te Londra’da akademik çevrelerde paylaşmıştı. Truva’nın
Hisarlık Tepesi civarında olduğuna inanıyor, fakat ciddi bir kazı çalışması
için yeterli maddi kaynak bulamıyordu.
Bu gelişmelerden habersiz, 1864
yılında kendisini iş adamlığından “emekli” ederek dünyayı dolaşmaya başlayan
Alman milyoner Heinrich Schliemann, 1868’de Homeros’un İlyada’sındaki yerleri
görmeye karar verdi. Ancak uzun aramalarına rağmen destanda anlatılan yerleri
bulamadı. Geri dönmek üzereyken Çanakkale’de Calvert ile tanıştı. Calvert meraklı
milyoneri kazılarına Hisarlık Tepesi bölgesinde devam etmeye ikna etti.
Schliemann 1870 Nisan’ında
Hisarlık’ta başlattığı kazılarını 11 Ekim 1871’de oldukça genişletti. Ancak
kazısı sırasında büyük bir sürprizle karşılaştı: kazdığı yerde bir değil,
katmanlar halinde birbiri üzerine kurulmuş birçok şehir vardı. 1873’te de Priamos’un
hazinesini bulduğunu açıkladı. Ancak bulguları Alman bilim çevrelerinde ilgi
görmedi.
Akademik bir geçmişi bulunmayan Heinrich
Schliemann, akademinin karşısına daha güçlü çıkabilmek için Alman bilim
insanlarından yardım aramaya başladı. Bunlardan biri de Almanya’da hücresel patoloji kavramının kurucusu olan Rudolf Virchow’du. Schliemann 1874’de Virchow’la temas
kurarak, çalışmalarına katılmaya davet etti.
Schliemann’ın Virchow’dan yardım
istemesinin nedeni yalnızca Virchow’un Almanya’nın önde gelen tıp otoritesi
olması değildi. Virchow aynı anda birçok şapkayı bir arada taşıyan ender bilim
insanlarından biriydi. Muhtemelen 1869 yılında ilk Almanya Antropoloji
Cemiyeti’nin ve Berlin Antropoloji, Etnoloji ve Tarih Öncesi Cemiyeti’nin
kurucusu olması da önemli bir faktördü.
Schliemann 1878’de Çanakkale’ye
dönerek, Hisarlık’taki kazılarına bu kez aralarında Wilhelm Dörpfeld gibi mimar
ve arkeologların bulunduğu daha donanımlı bir ekiple yeniden başladı. Schliemann’ın
davetini değerlendiren Virchow konuyu ciddiye aldı ve 1879 ilkbaharında
Çanakkale’ye geldi.
Virchow Schliemann’ı kazılardan elde
ettiği Truva Antika Koleksiyonu’nu Berlin Müzesi’ne bağışlamaya ikna etti.
Böylece Schliemann, Virchow’un tanıklığı sayesinde 1881 yılında Berlin
Antropoloji Cemiyeti’ne kabul edildi.
VIRCHOW ÇANAKKALE’DE
Virchow’un Çanakkale’de geçirdiği bir
aylık süreye ilişkin kendi yazdıkları dışında çok kaynak bulunmuyor.
Heinrich Schliemann'ın kazılarına bir
doğa bilimci olarak eşlik eden Rudolf Virchow, Truva yakınlarındaki düzlüklerde
1 – 2 metre derinlikte birkaç kazı yürütmüş fakat bir bulguya rastlayamamıştır.
Çanakkale’de kaldığı kısa süre içine
Schliemann ile birlikte Kaz Dağları’nda at sırtında bir geziyi de sığdırmayı
başaran ve bu gezide birçok endemik bitkiyi toplama şansı bulan Virchow,
Calvert’in de kendisine gönderdikleriyle birlikte 160 kadar bitkiyi Berlin’e
götürmüştür. Berlin’deki Alman botanist Paul Ascherson, Alman bitki toplayıcısı
Paul Sintenis’in 1883 tarihinde Çanakkale’de Thymbra tepelerinde topladığı yeni
bir gelincik (papaver) örneğini Virchow’a ithaf etmiş ve bu yeni türe Papaver
virchowii adını vermiştir.
Virchow tıbbi faaliyetlerine ilişkin
bilgileri, Schliemann tarafından 1880 yılında yayınlanan “Ilios. The City and
Country of the Trojans” başlıklı kitapta paylaşmıştır.
Virchow’un Çanakkale’deki hekimlik
faaliyetleri, Hisarlık kazısı sırasında kazıda görevli işçilerden hasta
olanları muayene etmesinin talep edilmesiyle başlar. Her sabah uyandığında
kapısında 120 – 150 hasta bulan Virchow, Çanakkale boğazından (Hellespont)
Edremit’e (Adramyttium) uzanan bölgede kendisinden başka hiçbir hekimin, hatta
“şarlatanın” (hekimlik eğitimleri olmadığı halde hekim gibi davrananlar) dahi
olmadığını öğrenir. Sadece önüne gelenden kan alan (flebotomi – hacamat benzeri
bir uygulama) Rum keşişin tehlikeli işler yaptığına tanık olur.
Bölgede eczane de yoktur. İlaç
gereksinimi yürüyerek 6 saatte erişilebilen Çanakkale’den (Dardanelles)
sağlanabilmektedir. Virchow Geyikli’de (Ghiekli) bir kadın için yazdığı
reçeteyi, eşinin Bozcaada’dan (Tenedos) sağlayabildiğini öğrenir. İnsanlar
bölgede çok yetişen Papatya (Chamomile) ve Ardıç (Juniper) gibi bitkilerin
tıbbi amaçla kullanılabileceğini bilmemektedir.
Kazıda çalışanları ve yakınlarını
ayaktan muayene eden Virchow, Kalafat (Kalifatli) ve Erenköy – İntepe (Ren
Kioi) gibi Rum köylerinde hastalarını Schlieman’ın tercümanlığıyla evlerinde
muayene ediyordu. Ayrıca Kumkale (Koum Kaleh) ve Çıplak (Chiblak) köylerinden
Türk hastalar ile bölgede yarı göçer yaşam süren Romanlar (Gypsies) muayene
olmaya geliyordu.
Kazıda çalışan işçiler arasında
Türklerin yanında Ermeniler, Bulgarlar ve İranlılar da vardı. Osmanlı İmparatorluğu
Schliemann’ın çalışmalarını gözlemek için Hisarlık’ta 10 jandarma ve bir sivil
memur (Kadri bey) görevlendirmişti.
ÇANAKKALE’DE SAĞLIK
Virchow İstanbul ve Üsküdar’da
(Scutari) gördüğü insanların aksine, Çanakkale’de oldukça güçlü ve sağlıklı bir
nüfus bulduğuna şaşırdığını belirtiyor. Özellikle İstanbul ve Üsküdar’da
gördüğü kadınların “anemik” görünümleriyle kıyaslandığında, Truva bölgesindeki
kadınlar çok sağlıklı görünüyorlardı.
Virchow’un Çanakkale’de bulunduğu
dönem, Rumların 40 günlük oruç döneminin sonlarına rastlamıştı. Rumlar bir
aydan fazla bir süredir et, balık, yumurta gibi hayvansal gıdaları
yemiyorlardı. Eğitimsiz din adamları Rum toplum üzerinde çok etkiliydi ve
hastaların oruçtan muaf tutulmamaları, sağlık durumlarının daha da kötüleşmesine
neden oluyordu.
Virchow’un karşılaştığı ikinci büyük
sağlık sorunu sıtmaydı. Bölge geniş bataklık alanlar ve her yöne uzanan
sazlıklarla doluydu. Virchow Çanakkale’ye gelmeden kısa bir süre önce Kara Menderes
(Scamander) nehri taşmış, Nisan’ın ilk haftasında ovayı su basmıştı. Kalafat (Kalifatli)
Azmağının çeşitli kolları durgun su havuzları halini almıştı. Bu koşullar sıtma
için çok uygun bir ortam yaratıyordu. Ancak bölgede sıtmanın oldukça hafif
seyreden bir formu hâkimdi. Bölgedeki Kumkale, Kalafat ve Kumköy dışında bütün
köyler sıtmadan sakınmak için yüksek yerlerde, tepelerde kurulmuştu. Bu nedenle
sıtma en çok bu köyleri etkiliyordu.
Nisan ayında gündüzleri 20 – 22
derece olan hava sıcaklığı, güneş batar batmaz 10 dereceye kadar düşüyordu.
Yaşamlarının büyük bölümünü açık havada tarım ve hayvancılıkla geçiren
köylüler, sert soğuk rüzgarlara maruz kaldığından, bölgede soğuk algınlığı ve
zatürre de sık görülüyordu.
Virchow bölgede kaldığı sürede hiç
çiçek, kızıl ve kızamık vakasına rastlamadığını ifade ediyor ve bunu bölge
halkının ülkenin geri kalanıyla çok temas etmemesine bağlıyor. Rastladığı tek
frengi (sifilis) vakasının yabancı bir işçi olduğunu, bazı çocuklarda da bit ve
uyuza rastladığını ifade ediyor. Bölgedeki hastaların çok uyumlu olduğunu ve
alışkanlıklarına aykırı önerilerde bulunduğunda dahi, dediklerini yaptıklarını
söylüyor.
Virchow Mart 1890’da Truva’ya tekrar gelmiş ve Schliemann’ın Hisarlık’ta düzenlediği İkinci Truva Konferansı’na katılmıştır. 23 Mart - 7 Nisan arasında gerçekleştirilen konferansta, Osmanlı Devleti’nin Müzeler Umum Müdürü olan Osman Hamdi Bey de vardır.
Konferans dönüşü İstanbul’da La Société Impériale de Médecine’in (Cemiyet-i
Tıbbiye-i Şahane) misafiri olarak, derneğin 25 Nisan 1890 günkü oturumuna
katılmıştır. Virchow cüzzam (lepra) konusunda açılan tartışmalara katılarak lepra
basilinin insandan insana bulaşması ve yerleştiği organlar üzerine konuşmuştur.
Virchow Hisarlık’ta yaptığı arkeolojik
ve antropolojik çalışmaları iki kitap halinde yayınlamıştır: 1879 yılında Beiträge
zur Landeskunde in Troas (Truva Topografisine Katkılar) ve 1882 yılında Alttrojanische
Gräber und Schädel (Eski Truva Mezarları ve Kafatasları). Umarız bu kitapları
dilimize kazandırılır.
2. Hisarlık Konferansı (1890): 1. Rudolf Virchow, 2. Wilhelm Grempler, 3. Heinrich Schliemann, 4. Frank Calvert, 5. Osman Hamdi Bey, 6. Halil Edhem Bey (Osman Hamdi beyin kardeşi), 7. Edith Calvert, 8. Wilhelm Dörpfeld, 9. Henri Babin'in eşi, 10. Charles Louis, 11. Friedrich Von Duhn (Arkeoloji Profesörü), 12. Charles Waldstein (Atina Amerikan Klasik Araştırmalar Okulu Müdürü), 13. Henri Babin (Antropolog).
Rudolf Wirchow (solda) ve Charles Waldstein, Frank Calvert’in Çanakkale'de, Hisarlık'ın 4 mil güneydoğusunda bulunan Thymbra çiftliğinin bahçesinde
(1890).
KAYNAKLAR
Akalın, MA. (2013). Toplumcu Tıbba
Giriş: Toplumcu Tıp Ders Notları. İstanbul: Yazılama.
Allen, SH. (1995). "Finding the Walls of Troy": Frank Calvert,
Excavator. American Journal of Archaeology , 99 (3): 379 – 407.
Baytop, A. (2011). Anadolu'dan bitki
örnekleri toplamış olan arkeolog, antropolog ve diplomatlar. Osmanlı Bilimi
Araştırmaları, 13 (1): 81 – 100.
Çanakkale Kent Müzesi. (2018). https://canakkalekentmuzesi.blogspot.com/2019/01/26-aralk-2018-eski-kent-fotograflar.html
(Erişim: 01.10.2021).
Epöztürk, K. ve Görkey, Ş. (2018). Yaşadığı
çağda efsane olmuş bir tıp insanının işyeri hekimi olarak çalışması: Rudolf
Virchow ve Troya. Lokman Hekim Dergisi, 8 (3): 167 – 171.
James, T. (1979). Rudolf Virchow and
Heinrich Schliemann: An Essay on the Friendship of Two Great Men. S. Afr.
Medical Journal, 56 (3): 111 – 114.
Kayan, İ. (1997). Troia Aşağı Şehir eteklerinde Çıplak vadisinin jeomorfolojik gelişimi ve arkeolojik materyal katkılı alüvyon katmanları. T.C. Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü 19. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu. 26 - 30 Mayıs 1997. XV. Araştırma Sonuçları Toplantısı Bildiriler Kitabı. Cilt 2: 1 - 18.
Lange, KW. (2021). Rudolf Virchow,
poverty and global health: from “politics as medicine on a grand scale ”to
“health in all policies ”. Global Health Journal, 15: 149 – 154.
Latacz, J. (2004). Troy and Homer :
Towards a Solution of an Old Mystery. New York: Oxford University Press.
Robinson, M. (1994). Pioneer,
Scholar, and Victim: An Appreciation of Frank Calvert (1828-1908). Anatolian
Studies, 44: 153 – 168.
Schliemann, H. (2010). Ilios. The City
and Country of the Trojans. Cambridge University Press.
Tildsley, GJ. ve Lakhani, S. (1992). Early
clinical pathologists 4: Rudolf Virchow (1821-1902). J Clin Pathol, 45: 6 – 7.
Uslu, G. (2017). Homer, Troy and the
Turks. Amsterdam: Amsterdam University Press B.V
Virchow, R. (1879). Beiträge zur
Landeskunde der Troas. Abhandlungen der Königlichen Akademie der
Wissenschaften. Berlin’den aktaran:
Pernicka, E., Rose, CB., Jablonka, P. (2014). Troia 1987 - 2012:
Grabungen und Forschungen I. Bonn: Dr. Rudolf Hablet GmbH.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder