Hani Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir derler, Can Atalay’ın vekilliğinin düşeceği de 4 Ocak’ta kesinleşmişti. Bugün TİP Milletvekili Can Atalay hakkındaki yargı kararının Meclis Genel Kurulu’nda okunmasıyla Atalay’ın vekilliği düştü.
KİMSELER ÇIT ÇIKARTMAMIŞTI
Okurlarımız anımsayacaklar. 4 Ocak’ta yurtseverlik.com’da yayınlanan “Önce sen bir çıt çıkart” başlıklı yazımızda, Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay hakkında verdiği ikinci ihlal kararının “hukuki değeri olmadığına” karar vererek, “gereğinin takdir ve ifası” için TBMM Başkanlığı’na göndermesinin “toplumda” ciddi bir tepkiyle karşılanmadığını yazmıştık.
Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesinden sonra, önce TİP ve ardından CHP kararın Meclis’te okunmasını protesto ettiler. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesini yine “darbe girişimi” olarak nitelerken, TİP herkesi meydanlara çağırdı.
Anımsanacağı gibi 4 Ocak’taki yazımızda da, “tepelerden” yükselen “sert” protestoların, “tabanda”, toplum düzeyinde bir yanıt bulmadığını belirtmiştik. “Tabanda kimse pek istifini bozmadı, herkes gündelik işlerine devam etti, hatta konu sosyal medyada dahi ‘trend topic’ ol(a)madı” demiştik.
Bu yazının kaleme alındığı saat 23.00 itibariyle en azından bu kez olayın “darbe oldu” haştegiyle tweeterda trend topic olduğu görülüyor. Fakat “meydanlara” bakıldığında, İstanbul Beşiktaş dışında ciddi kalabalıklar toplanmadığı söylenebilir. Yani yine pek “çıt çıkmıyor”.
SOSYAL MEDYADA SİNE-İ MİLLET ÇAĞRISI
Kararın Meclis’te okunmasından sonra “sosyal medyada” güçlü bir talep daha yükseldiği de görülüyor. Seçmenler son seçimlerde seçtikleri vekilleri “geri çağırıyor” ve “artık orada işiniz kalmadı, sine-i millete dönün” diyorlar.
Aslında bu çağrı vekillere yapılan ilk sine-i millet çağrısı değil. Anımsayabildiğim kadarıyla AKP iktidarları sürecinde daha önce de en az üç kez vekillere sine-i millet çağrısı yapılmış, fakat vekiller bu çağrıları duymazdan gelmişlerdi.
Peki Meclis’te Bekir Bozdağ’ın kafasına Anayasa fırlatarak, artık Anayasa’nın hükmünün kalmadığını ifade edenler, bu kez toplumdan yükselen sine-i millet çağrılarına kulak verecekler mi?
Açıkçası vekillerin sırf Anayasa ihlal ediliyor diye ballı maaşlarını, yolluk ve harcırahlarını bırakıp, yurtdışında sınırsız sağlık güvencelerinden, Meclis lokantasında beleşe yakın fiyata kuzu fırın yemekten vazgeçeceklerini, çoğu akrabalardan seçilmiş danışmanlarını işsiz bırakacaklarını düşünmek saflık olur. Elbette hiçbiri asla sine-i milleti aklının ucundan geçirmeyecek.
Fakat ya sine-i millet çağrısı yapan milyonlar? Vekillerden “fedakarlık” beklerken, kendileri Anayasa için mesela bir “genel grev” düşünürler mi? Ya da şöyle milyonluk bir “Anayasa’ya saygı mitingi”?
DAR ALANDA KISA PASLAŞMALAR
Yani yine “dar alanda kısa paslaşmalar” yapılıyor. Özgür Özel ekrana çıkıp, kendisine gelen topu muhteşem bir plase ile “herkesi direnmeye, mücadeleye ve bu darbe girişimine karşı pozisyon almaya, tepki göstermeye davet ediyorum” diyerek halka atıyor.
Atalay’ın partisinin başkanı Erkan Baş da, “Can Atalay'ın milletvekilliğini düşürmek ‘Ben bu ülkenin anayasa ve kanunlarını tanımıyorum, aklıma ne eserse onu yaparım’ demektir. Bunu karşılıksız bırakmayacağız. Darbecilere karşı ülkemize sahip çıkmak için tüm yurtta sokağa çıkıyoruz. Tüm yurttaşlarımızı davet ediyoruz” diyerek Özel gibi pası “halka” atıyor.
Neticede her zamanki gibi top ortada dönüp duruyor. Kimse sorumluluk alıp, kendisini Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi kararının “doğrudan muhatabı” görüp harekete geçmiyor. Bunun yerine biri diğerine sine-i millet çağrısı yaparken, diğeri öbürlerini “mücadeleye davet” ediyor.
Ve ikinci on yılını geride bırakan AKP iktidari üçüncü on yılına doğru ilerliyor!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder