Translate

15 Şubat 2014 Cumartesi

Geniş çalışma mamografilerin değeri üzerine şüphe düşürüyor

Mamografi üzerine 90 bin kadının katıldığı ve çeyrek yüzyıl süren, bugüne kadar yapılmış en geniş ve en titiz çalışmalardan biri, her yaştan kadınlara tarama testi yapılmasının değeri üzerine yeni güçlü şüpheler kattı.


Çalışma, mamografi yaptıran ve yaptırmayan kadınlarda meme kanserinden ve bütün nedenlerden ölüm hızlarının aynı olduğunu buldu. Ve tarama zarar veriyordu: mamografi ile bulunan ve tedavi edilen beş kanserden biri kadının sağlığı için bir tehdit oluşturmuyordu ve kemoterapi, cerrahi veya radyasyon gibi bir tedaviye gerek yoktu. 

Salı günü British Medical Journal’da yayınlanan çalışma, modern daha etkin meme kanseri tedavisi çağında yapılan birkaç titiz mamografi değerlendirmesinden biri. Çalışma Kanadalı kadınları, düzenli mamografi çektirmeleri ve eğitimli hemşireler tarafından meme muayenesi olmaları veya yalnızca meme muayenesi yaptırmaları şeklinde iki gruba rastgele atadı.

Araştırmacılar tümör henüz ele gelmek için çok küçük iken meme kanserini tespit etmekte bir avantaj olup olmadığını araştırdılar.

Çalışma birçok meme kanseri hastası ve destekçileri dahil düzenli mamografinin yaşam kurtardığına inananlarla, kanıt olmadığını veya en azından kanıtların bulanık olduğunu söyleyen sayıları giderek artan araştırmacılar arasında daha da derin bir kutuplaşmaya yol açacak gibi görünüyor.

Chapel Hill’de North Carolina Üniversitesi’nde tıp profesörü ve bu çalışmaya katılmamış bir tarama uzmanı olan Dr. Russel P. Harris, “çalışma kadınları rahatsız edecek ve kadınların rahatsız olması gerekli” dedi. “Mamografi çektirme kararı kolayca verilebilecek bir karar olmamalı”.

Bulgular mamografi rehberlerinde herhangi bir hızlı değişime yol açmayacak ve kuşkusuz birçok mamografi savunucusu ve uzman, mamografinin faydasız, hatta zararlı olduğu düşüncesine karşı çıkacaklar.

Amerikan Kanser Cemiyeti kanser kontrol şefi Dr. Richard C. Wender, cemiyetin Kanada çalışması dahil mamografi üzerine yapılmış bütün çalışmaları değerlendiren bir uzmanlar paneli topladığını ve bu yıl gözden geçirilmiş rehberleri yayınlayacağını söyledi. Wender klinik mamografi çalışmalarından bir araya getirilen verilerin mamografinin meme kanserinden ölüm hızını 40’lı yaşlardaki kadınlar için en az yüzde 15 ve daha yaşlı kadınlar için en az yüzde 20 düşürdüğünü gösterdiğini ekledi.

Dr. Harris bunun, 40’lı yaşlarında tarama yaptırmaya başlayan bin kadından birinin,  50’li yaşlarında tarama yaptırmaya başlayan bin kadından ikisinin ve 60’lı yaşlarında tarama yaptırmaya başlayan bin kadından üçünün meme kanserinden ölümden kaçındığı anlamına geldiğini söyledi.

Dr. Wender gelişmiş tedavilerin meme kanserinden ölüm hızlarını azaltmaya açıkça yardımcı olduğunu, mamografinin de kanserleri erken yakalayarak buna yardım ettiğini söyledi.

Ancak yeni çalışmaya eşlik eden bir editoryal, mamografinin kadınlara yardımcı olduğunu bulan eski çalışmaların, meme kanserinden ölüm hızını keskin biçimde düşüren tamoksifen gibi ilaçların rutin kullanıma girmesinden önce yapıldığını söyledi.   
    
Ek olarak, editoryalin yazarı Dr. Mette Kalager ve diğer uzmanlar birçok çalışmanın, klinik çalışmanın altın standardını (kadınların tarama yaptıran ve yaptırmayan gruplara rastgele atanması) kullanmadığını belirttiler.

Oslo Üniversitesi’nde ve Harvard Halk Sağlığı Okulu’nda bir epidemiyolog ve tarama uzmanı olan Dr. Kalager, eski çalışmalarda farklı sonuç alınmasının bir nedeni olduğunu söyledi. Tamoksifen gibi daha iyi tedavilerle kanserlerin erken bulunması daha az önemliydi. Kalager aynı zamanda Kanada çalışmasındaki kadınların, daha önceki çalışmalara katılan ve muhtemelen yumruları ihmal eden kadınların aksine meme kanserinin ve tehlikelerinin farkında olduklarını söyledi.

Kalager “hastalığın farkında değilseniz (farkındalık) mamografi taramasının işe yaramış olması mümkün” dedi.

Kanada çalışması aynı sonuca ulaştı: 11 – 16 yıl izlemden sonra mamografinin bir yararı yoktu. Ancak bazı uzmanlar zaman geçtikçe avantajların ortaya çıkabileceğini öngördüler.

Bu gerçekleşmedi, fakat zamanla araştırmacılar ilk kez kadınları asla öldürmeyecek kanserleri bulmanın, cerrahi, kemoterapi ve radyasyonu kapsayan tedavilere yol açtığını ve aşırı teşhisin boyutlarını hesaplayabildiler.

Bugün araştırmacılar birçok kanserin yavaş büyüdüğünü veya hiç büyümediğini ve tedavi gerektirmediğini kabul ediyorlar. Hatta bazı kanserler kendi kendilerine küçülüyor ve kayboluyor. Fakat kanser bir kez tespit edildiğinde, kanserin tehlikeli olup olmadığını bilmek mümkün değil ve bu nedenle hekimler bütün kanserleri tedavi ediyorlar.

Çalışmanın önde gelen yazarlarından Toronto Üniversitesi’nden Dr. Anthony B. Miller, araştırmacılar duktal karsinoma in situ denen prekanseröz bir durumu da kapsama alsalardı, aşırı teşhis hızı üçte bire yakın olurdu dedi. Duktal karsinoma in situ (DKİS) yalınzca mamografi ile bulunuyor, süt kanallarıyla sınırlı ve meme içine açılabilir veya açılmayabilir. Fakat genellikle mastektomi veya memenin alınması dahil cerrahiyle tedavi ediliyor.

Mamografinin faydaları uzun zamandır tartışılıyor fakat İsviçre dışında hiçbir ülke taramanın durdurulmasını önermedi. Yakınlarda yayınlanan bir raporda bölgesel halk sağlığı bakanları tarafından oluşturulan bir İsviçre Tıp Kurulu (uzman paneli), ülkede yeni mamografi programlarının başlatılmamasını ve var olanların süresinin sınırlanmasını (ancak süre belirtilmemiş) tavsiye etti. 26 İsviçre kantonundan veya ilçesinden 10’unun düzenli mamografi tarama programları var.

Yakın zamanlara kadar İsviçre Tıp Kurulu’nun bir üyesi olan Dr. Peter Juni, mamografinin hastalık nedeniyle toplam ölüm hızını azaltmamasının, fakat aşırı teşhisi arttırmasının ve yanlış pozitifliklere ve gereksiz biyopsilere yol açmasının bir kaygı olduğunu söyledi.

Bern Üniversitesi’nden klinik epidemiyolog Dr. Juni, “mamografi öyküsü kolay bir öykü değildir” dedi.

Mamografinin faydalarını sorgulayan Darmouth’da bir tıp profesörü olan Dr. H. Gilbert Welch gibi uzmanlar dahi İsviçre’nin mamografinin yaygın kullanımını tartışmak için adımlar atmasına şaşırdılar.

Dr. Welch, “Vay! Zaman değişiyor” dedi.

Gina Kolata (Çeviri: Akif Akalın)
The New York Times, 11 Şubat 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder