Translate

26 Şubat 2014 Çarşamba

Yoksullukla mental işlev arasında ilişki var mı?

Toplum içinde yoksulların mental işlevlerine ilişkin olumsuz önyargılar oldukça yaygındır. Yoksulların sağlık alanındaki olumsuz / zararlı davranışları, örneğin bağışıklama gibi önleyici hizmetlerden daha az yararlanmaları, kendilerine önerilen tedavilere uymamaları (yakınmaları azalınca ilacı bırakmak veya hiç kullanmamak), hekim randevularına gecikmeleri veya unutmaları, sigara ve/veya alkol kullanmaları genellikle düşüncesizliklerine bağlanarak açıklanır ve durum çoğu kez eğitimsizlikleriyle de ilişkilendirilir. Daha eğitimli olanların, aynı zamanda daha düşünceli olacakları ve bunu davranışlarına da yansıtacakları varsayılır.

Akademi, yoksulların olumsuz / zararlı davranışları arkasında eğitimsizliklerinin yattığının altını çizmekle birlikte, toplumdan farklı olarak, çevresel faktörlere de dikkat çeker. Örneğin hekim randevularına sürekli geç kalan bir yoksulun davranışı, kamusal ulaşım araçlarının yoksul mahallelerinde, zengin mahallelerinde olduğu kadar dakik olmamasıyla da açıklanabilir. Yine yoksul ailelerin çocuklarının kendilerine rol model bulmakta çok şanslı olamayabilecekleri, özellikle doğru annelik-babalık davranışlarını ailesinde göremeyen çocukların, gelecekte kendi kurdukları ailelerde bu konuda olumlu davranışlar sergileyebilmelerinin çok güç olduğu, böylece yalnızca yoksulluk değil, yoksulluğa bağlı zararlı davranışların da kuşaktan kuşağa miras kalabildiği ileri sürülmektedir.

Öte yandan konunun ideolojik boyutunu da göz ardı etmemek gerekir. Toplumcu düşünce insanların yoksullukları (veya olumsuz maddi yaşam koşulları) nedeniyle hastalandıklarını savunurken, liberal düşünce aksine hastalanan insanların çalışma yeteneklerini yitirdikleri için yoksullaştıklarını ileri sürer. Kuşkusuz yoksulluk ve hastalık çoğu kez bir kısır döngü içinde hem birbirlerini geri – besler, hem de izler fakat bunların hangisinin önce geldiği sağlık politikalarının belirlenmesi bakımından çok önemlidir (1).

Geçen yılın ortalarında yayınlanan bir çalışma yukarıdaki tartışmaya çok farklı bir boyut kazandırmıştır. Araştırmacılar insanların sınırlı bir bilişsel sisteme sahip olmaları gerçeğinden yola çıkarak, yoksulların toplum tarafından düşüncesizlikle açıklanan davranışlarına farklı bir açıklama getirmişlerdir. İnsanların bilişsel sisteminin sınırlı olması, bireylerin zihinlerinin belli bir sorunla dolu / meşgul olması durumunda zihinlerinde başka şeyleri düşünebilmek için yeterli yer kalmaması anlamına gelmektedir.

Araştırmacılara göre yoksulların zihni sürekli olarak düzensiz ve yetersiz gelirlerini yönetmek, giderlerini karşılamak için çeşitli cambazlıklar ve zorlu ödünleşimler yapmakla (bir şeyi elde etmek için başka bir şeyden vazgeçmek) meşguldür / doludur. Öyle ki, yoksulların zihni mali kararlar vermek durumunda olmadıkları zamanlarda dahi bu mali konularla o denli doludur ki, dikkatlerini başka bir konuya yoğunlaştırmakta güçlük çekerler. Potansiyel bir çarpışmaya odaklandığında havadaki diğer uçakları görmezden gelen bir hava trafik kontrolörü gibi, sürekli mali kaygılarına odaklanan yoksul da, diğer sorunlarını “göremeyebilir”.

Araştırmacılar bu hipotezlerini sınamak amacıyla iki farklı tasarım kullanmışlardır. Birinde maddi durumu iyi ve kötü olan deneklere, onları gündelik mali talepler (çok önemli sonuçları olmayacak mali sorunlar) üzerine düşünmeye sevk eden testler uygulamışlardır. Yapılan testlerde zenginlerin yoksullara göre daha az hata yaptıkları gözlenmiştir. Diğerinde ise yıl içinde yalnızca hasat zamanı gelir elde eden şeker kamışı üreticileriyle çalışmışlardır. Üreticiler hasat zamanı zenginliği, diğer dönemde yoksulluğu döngüsel olarak yaşamaktadır. Böylece yazarlar aynı çiftçiyi “zenginken” ve “yoksulken” sınama olanağı bulmuşlardır. Çiftçiler hasat öncesi ve sonrasında teste tabi tutulduklarında, hasat öncesi dönemde daha fazla hata yaptıkları görülmüştür (2).

Yani yoksullar aslında mental işlevleri bakımından (düşünceli olmak) zenginlerden daha geride değillerdir, fakat zenginlere göre zihinlerini kullanabilmek bakımından dezavantajlıdırlar. Dikkatlerini diğer konular üzerinde yoğunlaştırma güçlüğü çeken yoksullar, çevrelerinde düşüncesizlik olarak yorumlanan davranışlar sergilemektedirler.

Akif Akalın
       
Dipnotlar
1. Bu konuda daha detaylı bir tartışma için bkz: Akalın, MA. (2013). Toplumcu Tıbba Giriş. İstanbul: Yazılama. S: 33 – 36.
2. Mani, A., Mullainathan, S., Shafir, E. ve Zhao, J. (2013). Poverty Impedes Cognitive Function. Science, 341: 976 – 980. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder