ABD’de 16. yüzyılda kurulan sigara endüstrisi ilk kez yirminci
yüzyılın başlarında reformcular, hijyenistler ve halk sağlıkçılardan oluşan ve
sigaranın hastalıklara, fizyolojik işlev bozukluklarına, mental ve bedensel
etkinlikte azalmaya yol açtığını savunan sigara karşıtı bir cepheyle yüzyüze
gelmiştir. Tütün kullanımının bireysel
bir tercih ve tüketici seçimi
olmaktan çıkartılıp, yalnız tütün kullananları değil, aynı zamanda
kullanmayanları da ilgilendiren bir halk
sağlığı sorunu haline getirilmesi mücadelesinde Surgeon General raporlarının* çok önemli bir rolü vardır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) tütünün sigara halinde
kitlelerin tüketimine sunulmaya başlanmasıyla birlikte sigaranın zararları kamusal
bir tartışma konusu haline gelmiştir. Sigara üreticileri sigaranın insan
sağlığına zarar vermek bir yana, yararlı olduğunu savunurken, hekimler, bilim
insanları ve politikacılar arasında da çok sayıda yandaş bulmuşlardır.
ABD’de 16. yüzyılda kurulan sigara endüstrisi ilk kez yirminci
yüzyılın başlarında reformcular, hijyenistler ve halk sağlıkçılardan oluşan ve
sigaranın hastalıklara, fizyolojik işlev bozukluklarına, mental ve bedensel
etkinlikte azalmaya yol açtığını savunan sigara karşıtı bir cepheyle yüzyüze
gelmiştir. Tütün kullanımının bireysel
bir tercih ve tüketici seçimi
olmaktan çıkartılıp, yalnız tütün kullananları değil, aynı zamanda
kullanmayanları da ilgilendiren bir halk
sağlığı sorunu haline getirilmesi mücadelesinde Surgeon General raporlarının* çok önemli bir rolü vardır.
Sigaranın sağlık üzerine olumsuz etkileri 1930’lu yıllarda
bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Sigaranın akciğer kanseri, bronşit, amfizem ve
koroner arter hastalıklarına neden olduğu sayısız araştırmalarla kanıtlanmış,
fakat bu çabalar sigaraya karşı tedbirler alınabilmesi için yeterli olamamıştır. Sigara endüstrisi
bilim çevrelerinden gelen iddialar karşısında bu hastalıklara hava kirliliği,
asbestozis veya radyoaktif maddelerin de yol açmış olabileceğini öne sürmüş,
fakat çalışmalar tütün kullanımının bu olası nedenlerin hepsini geride
bıraktığını ortaya koymuştur. Bu gelişmeler üzerine 12 Haziran 1957’de Surgeon
General Leroy E. Burney ABD Halk Sağlığı Dairesi’nin tütün kullanımı ile
akciğer kanseri arasında nedensel bir ilişki bulunduğu yolundaki resmi görüşünü
açıklamıştır.
Surgeon General açıklaması sigara ile mücadelede önemli bir
adımdır, fakat yalnızca bir görüş olması,
bu konuda herhangi bir girişim için yeterli değildir. Yine de Surgeon General
desteğini arkalarına alan Amerikan Kanser
Cemiyeti, Amerikan Kalp Cemiyeti,
Ulusal Tüberküloz Birliği ve Amerikan Halk Sağlığı Birliği, 1961
Haziran’ında Başkan John F. Kennedy’ye
bir mektup yazarak ulusal bir tütün komisyonu kurmasını istemişlerdir. Kennedy yönetimi
7 Haziran 1962’de Surgeon General Luther L. Terry’nin tütün sorunu üzerine
kapsamlı bir literatür taraması yapmak üzere bir uzmanlar komitesi atayacağını
açıklamıştır. Terry, yukarıdaki dört kuruluşla birlikte Gıda ve İlaç İdaresi, Federal
Ticaret Komisyonu, Amerikan Tabipler
Birliği ve Tütün Kurumu’na (tütün
endüstrisinin lobi organı) komite için aday göstermeleri çağrısında bulunmuştur.
Komiteye tıp, cerrahi, farmakoloji ve istatistik alanlarından on üye
seçilmiştir (psikoloji ve sosyal bilimlerden hiç üye alınmamıştır). Üye
seçimindeki ana ölçüt, adayın daha önce tütün kullanımı üzerine hiç görüş
belirtmemiş olmasıdır.
Komite 1962 – 1964 yılları
arasında Maryland – Bethesta’da Ulusal Sağlık Kurumu kampusundaki Ulusal Tıp
Kütüphanesi’nde toplanarak 150’den fazla danışman yardımıyla 7 binden fazla
bilimsel makaleyi gözden geçirmiştir. Terry, komisyonun
çalışmalarını 11 Ocak 1964’de bir rapor (Sigara
ve Sağlık) halinde yayınlamıştır. Cumartesi gününe denk gelen bu tarihin
seçiminde titizlik gösterilmiştir. Böylece raporun borsa üzerindeki etkisi azaltılacak,
fakat gazetelerin Pazar nüshalarında konuya geniş yer vermeleri sağlanacaktır.
Plan başarılı olmuş ve rapor Amerikan kamuoyuna bir bomba gibi düşmüştür. Rapor
ABD’de ve yurt dışında birçok gazetede kapak olurken, radyo ve televizyonlarda
ilk haber olarak yayınlanmıştır. Bu nedenle 11 Ocak 1964 tarihi sigaraya karşı
mücadelenin başladığı tarih olarak kabul edilmektedir.
Sigara karşıtı
mücadelede önemli kilometre taşları
Sigara endüstrisi için çok pahalıya mal olacak olan Sigara ve Sağlık başlıklı raporda, tütün
kullanımımın sağlık üzerine zararlı etkilerinin altı çizilmiştir: tütün kullanımı
sigara içenlerde, içmeyenlere göre mortalite hızında yüzde 70’lik bir artıştan
sorumlu tutulmaktadır. Rapora göre ortalama içiciler, içmeyenlere göre 9 – 10 kat,
çok sigara içenler ise en az 12 kat daha fazla akciğer kanseri gelişme
şanssızlığına sahiptir. Risk sigara kullanım süresinin uzamasıyla artmakta,
sigaranın bırakılmasıyla azalmaktadır.
Rapor tütün kullanımının aynı zamanda kronik bronşitin en önemli
nedeni olduğunu belirtmektedir ve tütün kullanımı ile amfizem ve koroner kalp hastalığı
arsındaki ilişkiye dikkat çekmektedir. Gebelikte tütün kullanımının, düşük
doğum ağırlığına neden olduğu da ifade edilmektedir.
Rapor bütün bu olumlu yönlerine karşın çok kritik bir konuda yalpalamaktadır:
tütün bağımlılığı. Rapor, tütün
bağımlılığı yerine, tütün alışkanlığını
öne çıkartmaktadır. Buna neden olarak kısmen nikotinin bağımlılık yapıcı
özelliklerinin tam olarak “anlaşılamadığı”, kısmen de bağımlılık sözcüğünün
anlamı üzerine görüş farklılıkları gösterilmektedir. Kuşkusuz bu yalpalama
Komisyon içindeki Tütün Kurumu temsilcilerinin “başarısıdır”.
Sigara ve Sağlık raporu bu önemli eksikliklerine karşın Amerikalıların
sigaraya karşı tutumları üzerinde çok büyük etki yaratmıştır. 1957 yılında
yaptığı bir araştırmada Amerikalıların yüzde 44’ünün sigaranın kansere yol
açtığına inandığını gösteren Gallup, 1968 yılında bunun yüzde 78’e yükseldiğini
açıklamıştır. On yıl içinde Amerikan toplumunda sigaranın sağlığa zararlı
olduğu genel bir kanı haline gelmiştir.
Sigara endüstrisinin diğer bir “başarısı” ise, raporda açıkça
sağlık için bir tehlike oluşturduğu belirtilen sigaraya karşı hükumetin uygun tedbirler alması gerektiğinin
belirtilmesine karşın, bu uygun tedbirlerin neler olabileceğinin somut olarak sıralanmamasıdır.
1965 yılında Kongre yalnızca sigara paketleri üzerine sigaranın sağlığa zararlı
olduğuna ilişkin yazı konulması zorunluluğu getirmiştir.
Surgeon General William H. Stewart’ın 1967 – 1969 arasında üç
bölüm halinde yayınlanan Tütün
Kullanımının Sağlık Sonuçları başlıklı raporu konuyu sürekli gündemde
tutmaya yardımcı olmuş ve sigara karşıtlarının da baskılarıyla 1970 Eylül’ünden
itibaren radyo ve televizyondan sigara reklamı yapılması yasaklanabilmiştir. Bu
raporlardan birinde gebelik sırasında tütün kullanımının kendiliğinden
düşüklere, ölü doğuma ve yenidoğan ölümüne yol açabileceği belirtilmektedir.
Surgeon General Julius B. Richmond’un 1979 raporu tütün
kullanımının başka bir boyutuna dikkat çekmektedir: gençlerin tütün kullanımı. 1980 yılında Tütün Kullanımının Kadınlar İçin Sağlık Sonuçları başlıklı bir
rapor yayınlanmıştır. Raporda tütün kullanımının Ani Bebek Ölümü Sendromu’na ve bedensel ve bilişsel gelişmeye ket
vurabileceğine dikkat çekilmektedir. 1983 yılında yayınlanan bir rapor, sigara
kullanımının ABD’de koroner kalp hastalıkları için bilinen en önemli değiştirilebilir risk etmeni olduğunu
ilan etmiştir. 1988 yılında ise 1964 raporunun yarım bıraktığı bir iş
tamamlanarak nikotinin bağımlılık
yaptığı ve bu bağımlılığın eroin ve kokain bağımlılığına eşdeğer olduğu
açıklanmıştır.
Sigara karşıtı mücadele, sigara endüstrisinin yirminci
yüzyılda Amerikan bireyciliğinin sembolü
olarak lanse ettiği sigaranın, yirmi birinci yüzyılda kişinin kendi sağlığını
önemsememesinin bir sembolü haline gelmesini sağlamıştır. Buna karşın sigaranın
ardındaki toplumsal etmenlerin altı
yeterince çizilmediğinden, sigara ABD’de hala bir bireysel seçim sorunu olarak görülmeye devam etmektedir. Sigara
içmenin ardında yatan toplumsal – ekonomik etmenler, diğer bir deyişle
kapitalist üretim ilişkileri göz ardı edildiğinden, hala sigaradan zarar gören
mağdurlar, sigara içmeleri nedeniyle suçlu gösterilmeye devam edilmektedir. Mağduru suçlayan bu yaklaşım, sigarayı
bırakmayı da bireysel bir tutuma
indirgediğinden, bu konuda yeterli kamusal politikalar geliştirilmesini uzun
süre engellemiştir.
Sigara endüstrisi, 1980’lerin sonunda sigara kullanımının bireye
zararlı olduğunu kabullenmek zorunda kalmıştır. Fakat zararın bunun ötesine
geçtiğinin kabul edilmesi sigara endüstrisinin sonunu getirebilecektir. Sigaranın
birey düzeyindeki zararı, eğer birey zorlu bir hukuk mücadelesine girebilirse,
en çok birey düzeyinde tazmin edilebilir.
Oysa sigara kullanımının, sigara kullanan bireyler ötesinde, kullanmayanların
da sağlığına zararlı olduğunun kabul edilmesi durumunda sorun bireysel bir
tercih sorunu olmaktan çıkıp, toplumsal bir sorun haline gelebilecektir.
Sigara endüstrisi için sonun
başlangıcı
Pasif içicilik sorunu ilk kez adı konarak ve detaylı bir şekilde, Surgeon
General C. Everett Koop'un 1986 yılında yayınladığı İstem Dışı Sigara Kullanımının Sağlık Sonuçları başlıklı raporunda ele
alınmıştır. Uzun süre ikinci el tütün maruziyetinin, günde iki adet sigara
içmeye eşdeğer olduğu ve akciğer kanseri ile diğer hastalıklara yakalanma
riskini arttırdığı gösterilmiştir. Bu raporla birlikte sigaranın zararları
toplumsal bir boyut kazanmış ve toplumu
korumaya yönelik önlemler tanımlanması zorunlu hale gelmiştir.
Kuşkusuz sigara endüstrisinin en büyük korkusu sigara kullanımının
yasaklanmasıdır, fakat korkunun ecele faydası yoktur. İlk olarak kısa iç hat
uçuşlarında sigara yasağı getirilmiş ve zamanla yasağın sınırları kamusal
alanları kapsayacak şekilde oldukça genişlemiştir.
Bütün bu çabalara karşın sigara mücadelesinin 50. yılında sigara ABD’de
önlenebilir hastalık, engellilik ve ölümlerin önde gelen nedeni olmayı
sürdürmektedir. Sigara endüstrisi insan sağlığına karşı direnişini sürdürmekte
ve ne yazık ki kısmi yenilgilerine karşın direnişine devam etmektedir.
Sigara endüstrisinin son
direniş hattı sigara üretimine yasak getirilmemesidir. Bu sayede henüz sigaranın
zararlı etkileri üzerinde yeterli bilinç seviyesine ulaşamayan toplumlar için
kitlesel üretim sürdürülebilmekte ve karlar korunmaya çalışılmaktadır. Sorunun
gerçek çözümü sigara üretiminin küresel ölçekte yasaklanmasıdır, ancak kapitalist üretim tarzı sürdüğü sürece
bu yasağın getirilebilmesi pek olanaklı görünmemektedir.
Akif Akalın
* Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD)
tıp esas olarak hastaların / hastalıkların tedavisine yönelmiştir, ancak
hastalıkların önlenmesi ve sağlığın teşviki de ihmal edilmemiş, bu hizmetler devlet tarafından sunulmuştur. ABD’deki
ilk kamusal sağlık kurumu 1798 yılında, esas olarak ülkeye dışarıdan bulaşıcı
ve salgın hastalıkların girmesini önlemek ve hasta / yaralı denizcilerin tedavisi
amacıyla kurulan Deniz Hastanesi’dir (Marine
Hospital Service).
1871 yılında federal hükumet, halk sağlığı konularında hükumet sözcüsü olarak görev yapmak üzere Surgeon General adı altında (Türkçe’ye
başcerrah veya başhekim olarak tercüme edilebilir) bir makam olarak Deniz
Hastanesi başhekimliğini kullanmaya başlamıştır. Senato’nun öneri ve onayı ile
Başkan tarafından Deniz Hastanesi’ne atanan Surgeon General, Deniz Hastanesi’nin
1912 yılında ABD Halk Sağlığı Dairesi adı altında yeniden örgütlendikten sonra
bu kurumun başı olarak atanmaya devam edilmiştir.
Geçen yüzyılın ilk yarısında Surgeon General mesaisinin büyük
bölümünü bulaşıcı hastalıkların eradikasyonu, kırsal sanitasyon, tıbbi
araştırma, Sahil Güvenlik ve Ticari Denizcilik için tıbbi ve hastane bakımı
sağlanması ve diğer halk sağlığı etkinliklerine ayırmıştır. 1968 yılında bir
yönetsel reform çerçevesinde Surgeon General’in yönetsel rolü azaltılmış, Halk
Sağlığı Dairesi’nin yönetimi Sağlık Bakanlığı’na devredilmiştir. Böylece
Surgeon General’in rolü halk sağlığı konularında Sağlık Bakanı’na danışmanlığa
indirgenmiştir. Ancak Surgeon General, Sağlık Bakanlığı gibi politik bir vasfı olmaması nedeniyle,
halk sağlığı konularında tarafsız bir
otorite olarak saygın bir makam olarak işlevini sürdürmüştür.
Sigara karşıtı mücadelenin
zaman-dizini
1913 R. J. Reynolds modern kitlesel sigara üretimine geçti
(Camel)
1917 Dünya Savaşı sırasında Amerikan askerlerine sigara istihkak olarak verilmeye başlandı
1928 Herbert L. Lombard ve Carl R. Doering aşırı sigara
tüketenlerde akciğer kanserinin kontrol grubuna göre daha yüksek oranda
görüldüğünü istatistiksel olarak gösterdi
1928 Surgeon General Hugh S. Cumming (1920-1936), sigaranın
özellikle kadınlarda sinirlilik ve uykusuzluğa neden olduğunu açıkladı
1938 Raymond Pearl sigaranın yaşam beklentisini kısalttığını
istatistiksel olarak gösterdi
1942 Tarın (katı kısmen yanmış tütün parçacıkları) hücreler
üzerine doğrudan etki ile kanser oluşturduğu in-vitro deneylerde gösterildi
1953 Ernest Wynder sigaranın hayvanlarda tümör oluşturduğunu
gösterdi
1957 Surgeon General Leroy E. Burney (1956-1961), sigara ile
akciğer kanseri arasında nedensel bir ilişki bulunduğunun ABD Halk Sağlığı
İdaresi’nin resmi görüşü olduğunu açıkladı
1964 Surgeon General Luther L. Terry (1961-1965) Sigara ve Sağlık başlıklı bir rapor
yayınladı
1965 Kongre sigara paketleri üzerine sağlık uyarısı yazılması
zorunluluğu getirdi
1968 Surgeon General’in yönetsel rolü azaltılarak, ABD Halk
Sağlığı Dairesi’nin yönetimi Sağlık Bakanlığı’na devredildi
1969 Kongre 1970’den itibaren radyo ve televizyonda sigara
reklamını yasaklayan ve Surgeon General’in her yıl sigara kullanımının sağlık
üzerine etkilerine ilişkin son bilimsel bulguları raporla yayınlamasını emreden
Halk Sağlığı Sigara Kullanımı Yasası’nı
kabul etti
1973 Arizona eyaleti kamusal alanlarda sigara içilmesi için ayrı
alanlar oluşturulmasına yönelik yasa kabul etti
1979 Surgeon General Julius B. Richmond, sağlığı iyileştirmek
için beslenme, egzersiz, çevresel faktörler ve mesleki güvenliğin rolüne vurgu
yapan Sağlıklı Halk başlıklı bir
rapor yayınladı
1980 Surgeon General tarihinde ilk olarak federal sosyal
politikaları konu alan Ana Çocuk Sağlığı
raporunu yayınladı
1983 Kadınlarda akciğer kanserinden ölümler, meme kanserine bağlı
ölümleri geçti
1987 Surgeon General yeniden ABD Halk Sağlığı Dairesi’nin
gözetmenliğine getirildi
1987 Kongre süresi iki saatten kısa iç hat uçuşlarında sigara
yasağı getirdi (1989’da yasak tüm iç hat uçuşlarına genişletildi)
1992 Çevre Koruma Ajansı pasif
içiciliği ana karsinojenler listesinin başına yerleştirdi
2000 California bar ve lokantalarda sigarayı yasaklayan ilk
eyalet oldu
2001 Kadın ve Tütün Kullanımı raporu yayınlandı
2004 Tütün Kullanımının Sağlık
Sonuçları raporu yayınlandı
2006 Tütün Sumanına İstam Dışı
Maruziyetin Sağlık Sonuçları raporu
yayınlandı
2010 Tütün Kullanımı Nasıl
Hastalığa Neden Oluyor: Sigara Kullanımına
Atfedilen Hastalıkların Biyolojik ve Davranışsal Temeli raporu yayınlandı
2012 Geçler ve Genç
Erişkinler Arasında Tütün Kullanımının Önlenmesi raporu yayınlandı
KAYNAKÇA
The Reports of the Surgeon General
http://profiles.nlm.nih.gov/ps/retrieve/Narrative/NN/p-nid/58 (Erişim:
15 Ocak 2014)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder