Translate

24 Temmuz 2014 Perşembe

Tıp fakülteleri ne yetiştiriyor?

Tıp fakülteleri esas olarak hekim yetiştirmek amacıyla kurulmuş eğitim kurumlarıdır. Eğitim sürecinde hekim adaylarına ileride mesleklerini icra ederken gereksinim duyacakları bilgi ve beceriler kazandırılır. Bu beceriler arasında mesleki klinik beceriler önemli bir yer tutar. Tıp fakülteleri hekim adaylarının bu mesleki klinik becerileri kazanabilmeleri için kendi bünyelerinde sağlık hizmetleri de sunarlar. Bu bağlamda tıp fakültesi hastanelerinin asıl amacı topluma sağlık hizmeti sunmaktan çok, hekim adaylarının eğitimlerine katkıda bulunmaktır. Ancak Türkiye’de Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın bir parçası olarak tıp fakültesi hastaneleri sıradan hizmet kurumlarına dönüştürülmüş ve asli görevleri olan hekim eğitimi geri planlara atılmıştır. Kuşkusuz bunun önemli sonuçları vardır ve bu durum artık araştırmalarla dokümante edilmeye başlamıştır.


İstanbul Tıp Fakültesi’nde eğitim gören 283 son sınıf öğrencisi üzerinde yapılan bir araştırmada öğrencilere “Enjeksiyon ve Cerrahi Dikiş Uygulamaları Konusundaki Deneyimleri” başlıklı 18 beceriyi içeren bir geri bildirim formu uygulanmıştır. Geri bildirim formunda, öğrencilerin uygulamalar için yeterli zaman bulma durumu, kendilerini yeterli ve yetersiz buldukları uygulamalar, yetersizliğin nedenleri ve daha iyi bir eğitim için önerilerin de bulunduğu sekiz maddelik açık uçlu soru sorulmuştur.

Çalışmada öğrencilerin %89.6’sının intravenöz kan alma, %71.6’sının cerrahi dikiş ve düğüm atma, %71.6’sının intramüsküler ilaç uygulama, %69.4’ünün anjiokat pansumanı yapma, % 68.1’nin serum takma, %66.1’inin intravenöz kanül takma, %64.6’sının intramüsküler ilaç hazırlama, %62.9’unun intravenöz ilaç hazırlama, %60.2’sinin intravenöz ilaç uygulama, %57.1’nin serum solüsyonu hazırlama uygulamasını en az 1 kez yaptığı görülmüştür. Öğrencilerin yalnızca %36’sı yaptıkları uygulamalarda kendilerini yeterli bulmuştur.

İstanbul Tıp Fakültesi’nde yapılan başka bir çalışmada son sınıf öğrencileri intörn eğitimleri ile ilgili teorik ve klinik bilgileri en çok klasik kitaplardan, daha sonra asistanlardan, üçüncü sırada da hocalardan öğrendiklerini belirtmişlerdir. Yine aynı çalışmada son sınıf öğrencilerinin %27.6’sı teorik konularda yeterli ancak pratik konularda yetersiz, %46.6’sı hem teorik hem pratik uygulamalarda yetersiz olduklarını belirtmişlerdir. Öğrenciler uygulama yapamama nedenlerini; uygulamayı bilmemek, gereksiz işler yaptırılması, öğretecek kimsenin olmaması, uygulamaları yapmanın zorunlu olmaması olarak sıralamışlardır.

Çalışmada öğrencilerin %63’nün çeşitli beceriler açısından kendilerini yetersiz hissettiklerini belirtmeleri kısa bir süre sonra pratisyen hekim olarak çalışacak olmaları açısından düşündürücüdür. Oysa hekim adayının tıp fakültesini bitirdiğinde, hekimlik mesleğini icra edebilecek ve birinci basamakta kendisine başvuran insanların sorunlarını çözmeye yardımcı olacak bütün bilgi ve becerilerle donanmış olması gerekir. Bu başarılamadığında hekimler mesleki yetersizlikleri nedeniyle kendilerine başvuranlara yardımcı olamayacak ve sevk etmek zorunda kalacaklardır. Böylece birinci basamak hizmet kurumları işlevsizleşmekte ve hastanelerdeki yoğunluk daha da artmaktadır. 

Dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye’de yapılan araştırmalar, bir toplumdaki sağlık sorunlarının yüzde 90’ının bireylerin sağlık sistemiyle ilk temas noktası olan birinci basamakta çözülebileceğini göstermektedir. Şüphesiz bunun için hekimlerin tıp fakültelerinde bu sorunları çözebilecek bilgi ve becerilerle donatılmış olmaları gerekir. Tıp fakültelerinin eğitim kurumları olmaktan çıkartılıp, kar amaçlı hizmet kurumlarına dönüştürülmesiyle birlikte tıp fakülteleri de hekim yetiştiren kurumlar olmaktan çıkmış, birer ticari kuruluşa dönüşmüşlerdir. Bunun sonucu olarak bu kurumlarda mesleklerini icra edebilmek için gerekli bilgi ve becerilerle donatılamayan hekimler, hekimlik yapabilmek için bu eksiklerini tamamlayabilecekleri bir uzmanlık eğitimine yönelmektedirler.

Sonuç olarak Türkiye’de tıp fakültelerinin artık hekim yetiştirmekten çok, uzmanlık eğitimine aday tıp fakültesi mezunları yetiştirdiğini söyleyebiliriz.

Akif Akalın


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder