Translate

15 Eylül 2014 Pazartesi

Sendikalar ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Eğitimleri

Geçtiğimiz aylarda kamu ve özel işyerlerinde bir “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) eğitimi” furyası başladı. İşverenler 6331 sayılı yasa gereği işçilerine (çalışanlarına) bu eğitimi vermek zorunda. Aksi halde işyerini denetime gelen iş müfettişleri, işverenlere para cezası kesiyor. İşverenler de para cezası ödememek için İSİG eğitimlerini hızlandırdılar.

Okurlar, “ne var bunda, ne güzel işte, işçiler eğitilsin” diye düşünebilir. Ancak verilen eğitimlere bakıldığında, bu eğitimlerin yasa ve yönetmeliklerde bu eğitimler için belirlenen amaçlara hizmet etmedikleri ve sırf “yapılmış görünsün” diye yapıldıkları anlaşılıyor. Kuşkusuz burada sendikaların da büyük eksikliği var; sendikalar “en azından” buna göz yumuyor ve üyelerinin eğitimden gerekli faydayı sağlamaları için üstlerine düşeni yapmıyorlar.

İşçilerin eğitimi yeni mi zorunlu oldu?

Aslında işçilerin eğitimi konusu, 6331 sayılı yasanın çıkmasıyla ortaya çıkmış bir konu değildir. ILO’nun 3 Haziran 1981 tarihinde kabul edilen 155 sayılı Sözleşmesi (İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin Sözleşme), “tüm çalışanların eğitim gereksinimini karşılayacak şekilde, tüm seviyelerde eğitim ve öğretimin örgütlenmesi için gerekli önlemlerin alınması” zorunluluğu getirmiştir. İşverenler, yeterli sağlık ve güvenlik düzeyine ulaşılması amacıyla bütün çalışanların ileri düzeyde eğitimini, kalifikasyonunu ve motivasyonunu sağlayan bir eğitim sunmak ve işletmelerindeki işçi ve işçi temsilcilerine İSİG konusunda yeterli eğitim vermekle yükümlüdür (Madde 5, 14 ve 19).

Türkiye bu Sözleşme’yi 2004 yılında imzalamıştır, fakat daha bu sözleşmeyi imzalamadan önce de, kendi mevzuatında işçilerin eğitimine ilişkin bazı değişikliklere gitmiştir. 1983 yılında 1475 sayılı İş Kanunu’nda (eski yasa) değişiklik yapılarak, “işverenler, makinaların kullanılmasından doğacak tehlikelerden ve bu hususta önceden alınabilecek tedbirlerden işçileri münasip bir şekilde haberdar etmek zorundadırlar” hükmü getirilmiştir (Madde 73).

2003 yılında kabul edilen “yeni” İş Kanunu (4857 Sayılı Kanun), eski yasadaki işverenin işçilerini eğitme yükümlülüğünü daha da genişletmiştir:  “İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar” (Madde 77).

Bu arada Avrupa Birliği (AB), İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği alanındaki mevzuatına temel olmak üzere 1989 yılında 89/391 sayılı “İSİG Çerçeve Direktifi” yayınlamıştır. Bu Direktif de, işverenlere işçilerine İSİG konularında eğitim yükümlülüğü getirmiştir. Türkiye her ne kadar bir AB üyesi ülke olmasa da, AB’ne girmeyi hedeflediğinden, kendi mevzuatını AB mevzuatı ile uyumlaştırma çabası içindedir ve dolayısıyla Direktifte yer alan hükümleri iç hukukuna yansıtmaktadır.

Özetle, işverenlerin işçilerine İSİG konularında eğitim verme yükümlülüğü, “gösterilmeye” çalışıldığı gibi “yeni” bir yükümlülük değildir. Bu yükümlülük en azından son 10 yıldır fiilen mevzuatta olmasına rağmen, hatta 4857 sayılı yasa ile bu yükümlülüğünü yerine getirmeyen işverenlere 500 milyon TL (dönemin parasıyla) ceza öngörülmesine rağmen, eğitimlerin yaygın olarak yapılmadığını, denetlenmediğini ve sendikaların yasanın bu hükmünün yerine getirilmesi noktasında talepkar olmadıklarını biliyoruz.

6331 sayılı Yasa ne değiştirdi?

2012 yılında 6331 sayılı Yasa kabul edilince, diğer yasalardaki İSİG hükümleri iptal edildi ve İSİG ile ilgili bütün hükümler tek bir yasa altında toplandı (bu bağlamda 4857 sayılı Kanun’un 77. Maddesi de kaldırıldı).

6331 sayılı yasanın 16. Maddesi “işçilerin bilgilendirmesi” başlığını taşımaktadır. Bu maddeye göre işveren, çalışanları ve çalışan temsilcilerini işyerinin özelliklerini de dikkate alarak aşağıdaki konularda bilgilendirir:

a) İşyerinde karşılaşılabilecek sağlık ve güvenlik riskleri, koruyucu ve önleyici tedbirler.

b) Kendileri ile ilgili yasal hak ve sorumluluklar.

c) İlk yardım, olağan dışı durumlar, afetler ve yangınla mücadele ve tahliye işleri konusunda görevlendirilen kişiler. 

Ayrıca işveren;

a) 12 nci maddede belirtilen ciddi ve yakın tehlikeye maruz kalan veya kalma riski olan bütün çalışanları, tehlikeler ile bunlardan doğan risklere karşı alınmış ve alınacak tedbirler hakkında derhal bilgilendirir.

b) Başka işyerlerinden çalışmak üzere kendi işyerine gelen çalışanların birinci fıkrada belirtilen bilgileri almalarını sağlamak üzere, söz konusu çalışanların işverenlerine gerekli bilgileri verir.

c) Risk değerlendirmesi, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili koruyucu ve önleyici tedbirler, ölçüm, analiz, teknik kontrol, kayıtlar, raporlar ve teftişten elde edilen bilgilere, destek elemanları ile çalışan temsilcilerinin ulaşmasını sağlar.

6331 sayılı yasanın 17. Maddesi de “çalışanların eğitimi” başlığı taşımaktadır:

İşveren, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini almasını sağlar. Bu eğitim özellikle; işe başlamadan önce, çalışma yeri veya iş değişikliğinde, iş ekipmanının değişmesi halinde veya yeni teknoloji uygulanması halinde verilecektir. Eğitimler, değişen ve ortaya çıkan yeni risklere uygun olarak yenilenir, gerektiğinde ve düzenli aralıklarla tekrarlanır. Çalışan temsilcileri özel olarak eğitilir. Mesleki eğitim alma zorunluluğu bulunan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde, yapacağı işle ilgili mesleki eğitim aldığını belgeleyemeyenler çalıştırılamaz.

İş kazası geçiren veya meslek hastalığına yakalanan çalışana işe başlamadan önce, söz konusu kazanın veya meslek hastalığının sebepleri, korunma yolları ve güvenli çalışma yöntemleri ile ilgili ilave eğitim verilir. Ayrıca, herhangi bir sebeple altı aydan fazla süreyle işten uzak kalanlara, tekrar işe başlatılmadan önce bilgi yenileme eğitimi verilir.

Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde; yapılacak işlerde karşılaşılacak sağlık ve güvenlik riskleri ile ilgili yeterli bilgi ve talimatları içeren eğitimin alındığına dair belge olmaksızın, başka işyerlerinden çalışmak üzere gelen çalışanlar işe başlatılamaz. Geçici iş ilişkisi kurulan işveren, iş sağlığı ve güvenliği risklerine karşı çalışana gerekli eğitimin verilmesini sağlar.

Bu madde kapsamında verilecek eğitimin maliyeti çalışanlara yansıtılamaz. Eğitimlerde geçen süre çalışma süresinden sayılır. Eğitim sürelerinin haftalık çalışma süresinin üzerinde olması hâlinde, bu süreler fazla sürelerle çalışma veya fazla çalışma olarak değerlendirilir.

Çalışma Bakanlığı bu eğitimlerin nasıl yapılacağına ilişkin bir Yönetmelik yayınlamıştır. Buna göre;

Eğitim programı “en az” aşağıdaki konuları kapsayacaktır (Ek – 1):

1. Genel konular

a) Çalışma mevzuatı ile ilgili bilgiler,

b) Çalışanların yasal hak ve sorumlulukları,

c) İşyeri temizliği ve düzeni,

ç) İş kazası ve meslek hastalığından doğan hukuki sonuçlar

2. Sağlık konuları

a) Meslek hastalıklarının sebepleri,

b) Hastalıktan korunma prensipleri ve korunma tekniklerinin uygulanması,

c) Biyolojik ve psikososyal risk etmenleri,

ç) İlkyardım

3. Teknik konular

a) Kimyasal, fiziksel ve ergonomik risk etmenleri,

b) Elle kaldırma ve taşıma,

c) Parlama, patlama, yangın ve yangından korunma,

ç) İş ekipmanlarının güvenli kullanımı,

d) Ekranlı araçlarla çalışma,

e) Elektrik, tehlikeleri, riskleri ve önlemleri,

f)İş kazalarının sebepleri ve korunma prensipleri ile tekniklerinin uygulanması,

g) Güvenlik ve sağlık işaretleri,

ğ) Kişisel koruyucu donanım kullanımı,

h) İş sağlığı ve güvenliği genel kuralları ve güvenlik kültürü,

ı) Tahliye ve kurtarma

Eğitimler, değişen ve ortaya çıkan yeni riskler de dikkate alınarak aşağıda belirtilen düzenli aralıklarla tekrarlanır:

a) Çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde yılda en az bir defa.

b) Tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde iki yılda en az bir defa.

c) Az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde üç yılda en az bir defa.

İş kazası geçiren veya meslek hastalığına yakalanan çalışana işe dönüşünde çalışmaya başlamadan önce, kazanın veya meslek hastalığının sebepleri, korunma yolları ve güvenli çalışma yöntemleri ile ilgili ilave eğitim verilir. Herhangi bir sebeple altı aydan fazla süreyle işten uzak kalanlara, tekrar işe başlatılmadan önce bilgi yenileme eğitimi verilir.

Özel politika gerektiren grupların ve özel görevi bulunan çalışanların eğitimi:

İşyerinde onbeş yaşını bitirmiş ancak onsekiz yaşını doldurmamış genç çalışanlar, yaşlı, engelli, gebe veya emziren çalışanlar gibi özel politika gerektiren grupların özellikleri dikkate alınarak gerekli eğitimler verilir. Destek elemanlarına ve çalışan temsilcilerine, görevlendirilecekleri konularla ilgili de eğitim verilir. İş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin maliyeti çalışanlara yansıtılamaz. Eğitimlerde geçen süre çalışma süresinden sayılır.

Eğitim programlarının hazırlanması:

İşveren, yıl içinde düzenlenecek eğitim faaliyetlerini gösteren yıllık eğitim programının hazırlanmasını sağlar ve onaylar. Eğitim programlarının hazırlanmasında çalışanların veya temsilcilerinin görüşleri alınır. İşe yeni alımlarda veya değişen şartlara göre yeni risklerin ortaya çıkması durumunda yıllık eğitim programlarına ilave yapılır. İlgili mevzuatın değişmesi veya çalışma şartlarına bağlı olarak yeni risklerin ortaya çıkması halinde yıllık eğitim programına bağlı kalmaksızın çalışanların uygun eğitim almaları sağlanır.

Eğitim süreleri ve konuları:

Çalışanlara verilecek eğitimler, çalışanların işe girişlerinde ve işin devamı süresince belirlenen periyotlar içinde;

a) Az tehlikeli işyerleri için en az sekiz saat,

b) Tehlikeli işyerleri için en az on iki saat,

c) Çok tehlikeli işyerleri için en az on altı saat olarak her çalışan için düzenlenir.

Eğitim sürelerinin konulara göre dağıtımında işyerinde yürütülen faaliyetler esas alınır. Eğitim sürelerinin bütün olarak değerlendirilmesi esas olmakla birlikte dört saat ve katları şeklinde işyerindeki vardiya ve benzeri iş programları da dikkate alınarak farklı zaman dilimlerinde de değerlendirilebilir.

Eğitimin temel prensipleri:

Eğitimin verimli olması için, eğitime katılacakların ihtiyacı olan konuların seçilmesine özen gösterilir. Eğitim, çalışanların kolayca anlayabileceği şekilde teorik ve uygulamalı olarak düzenlenir. Eğitimler çalışanlara bireysel ya da gruplar halinde uygulanabilir. Çalışanların, iş sağlığı ve güvenliği konusunda sahip olması gereken bilgi, beceri, davranış ve tutumlarının ayrı ayrı ve ölçülebilir bir biçimde ortaya konması esastır.

İşverenin kendi belirleyeceği bir yöntem ile bireysel seviye tespiti yapılarak çalışanların eğitim öncesi seviyesi ve Ek-1’de yer alan konular (konular yukarıda verilmiştir) dışında almaları gereken eğitimler belirlenir. İş sağlığı ve güvenliği eğitimleri; çalışanlarda iş sağlığı ve güvenliğine yönelik davranış değişikliği sağlamayı ve eğitimlerde aktarılan bilgilerin öneminin çalışanlarca kavranmasını amaçlar.

Verilen eğitimin sonunda ölçme ve değerlendirme yapılır. Değerlendirme sonuçlarına göre eğitimin etkin olup olmadığı belirlenerek ihtiyaç duyulması halinde, eğitim programında veya eğiticilerde değişiklik yapılır veya eğitim tekrarlanır.

Çalışanlara işe başlamadan önce verilecek iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri hariç olmak üzere, Ek-1’de (yukarıda verilmiştir) birinci bölümde belirtilen genel konular işverence gerekli ve yeterli sistemin kurulması halinde uzaktan eğitim şeklinde verilebilir.

Eğitimi verebilecek kişi ve kuruluşlar:

a) İşyerinde görevli iş güvenliği uzmanları ile işyeri hekimleri tarafından,

b) İşçi, işveren ve kamu görevlileri kuruluşları veya bu kuruluşlarca kurulan eğitim vakıfları ve ortaklaşa oluşturdukları eğitim merkezleri, üniversiteler, kamu kurumlarının eğitim birimleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile Bakanlıkça yetkilendirilmiş eğitim kurumları ve ortak sağlık ve güvenlik birimleri tarafından, eğiticilerin Ek-1’deki eğitim programında yer alan konulara göre uzmanlık alanları dikkate alınarak belirlenmesi kaydıyla verilir.

Eğitim verilecek mekânın nitelikleri:

Eğitimler, uygulamaların da yapılmasına imkân verecek uygun ve yeterli bir mekânda yapılır. Eğitim mekânlarında, uygun termal konfor şartları ve yeterli aydınlatma sağlanır. Eğitimde kullanılacak araç ve gereçlerin, günün teknolojisine uygun olması sağlanır.

Sendikaların rolü

Sendikaların “öncelikle” 6331 sayılı Kanun’un 16. Maddesi’nde kendilerine tanınan hakkı kullanarak işverenlerden “iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili koruyucu ve önleyici tedbirler, ölçüm, analiz, teknik kontrol, kayıtlar, raporlar ve teftişten elde edilen bilgileri” talep etmeleri gerekir. Eğer bunlar yoksa veya erişmelerine izin verilmiyorsa, işverenlerini Çalışma Bakanlığı’na şikayet etmeleri mümkündür.

İkinci olarak, sendikaların eğitimlerin yasanın 17. Maddesine uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetlemeleri ve işvereni bu konuda uyarmaları gerekir. Sendikalar bu görevlerini yaparken eğitimlerin Yönetmeliğe uygun yapılamasına dikkat edeceklerdir.

Yönetmelikte “eğitim programlarının hazırlanmasında çalışanların veya temsilcilerinin görüşleri alınır” hükmü bulunmaktadır. Sendikalar işvereni bu hükmü yerine getirmesi noktasında zorlamalı ve eğitim programının hazırlanmasına katkıda bulunmalıdır. İşverenin sendikaların eğitim programına katkısını reddetmesi durumunda, Çalışma Bakanlığı’na şikayet mümkündür.

Eğitimler nasıl olmalı? Sendikalar neler yapmalı?

Kuşkusuz yasanın yeni olması nedeniyle bir “geçiş süreci” yaşanacaktır. Yasa çıkmadan önce işe alınan çalışanların da bu eğitimden geçmeleri zorunludur. Ancak yasaya göre eğitim “çalışan işe başlamadan önce” verilmelidir. Bu nedenle sendikaların yeni işe giren çalışanların işe başlamadan önce İSİG eğitimi almaları noktasında müdahil olmaları gerekir.

İSİG eğitimleri “sürekli” eğitimlerdir. Sendikaların, işyerinin tehlike sınıfına göre eğitimlerin yinelendiğini takip etmeleri gereklidir. Ancak burada belirlenen periyotlarda verilecek “en az” eğitim sayısı tanımlanmaktadır. Sendikaların işverenleri belirlenen sayıların üzerine çıkmaları için zorlamaları yararlı olacaktır. Yine eğitim sürelerinin “en az” ne kadar olacağı da tehlike sınıfına göre belirlenmiştir. Eğitim programı yapılırken sendika temsilcisi işverene, bu en az sürelerin uzatılması için demokratik baskı uygulamalıdır.

Yasa ve Yönetmelik incelendiğinde, eğitimde amacın çalışanları “kendi işyerlerindeki” sağlık ve güvenlik risklerine karşı korumak olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Bu anlamda halen yapılmakta olduğu gibi bütün işçiler için “genel” bir eğitim programı olamaz. Eğitimin “işyerine özgü” olması zorunludur. Sendikaların işyerinin risk değerlendirmesini inceleyerek, işçilerin maruz kalabilecekleri etmenleri değerlendirmesi ve işçilere “öncelikle” bu risklere ilişkin eğitim verilmesini sağlamaları gereklidir. Aksi halde çalışanlar eğitimden gerekli faydayı sağlayamayacaklar, eğitimler yasak savmak için yapılmış olacaktır.

Son olarak sendikaların Yönetmeliği çok iyi okumaları ve çalışanların hiçbir ayrım gözetmeden bir salona toplanıp eğitim yapılmasının Yasa’ya ve Yönetmeliğe aykırı olduğunun farkında olmaları gerekir. Yönetmelik açıkça “özel politika gerektiren grupları” tanımlamış ve eğitimlerin hangi özel koşullarda ve nasıl yapılacağını belirlemiştir. Bunlara uyulmasını sağlamak sendikaların görevi ve sorumluluğudur.


Akif Akalın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder