Translate

17 Eylül 2014 Çarşamba

Tıp bilgisinin metalaşması ve tıp eğitimi

Bir şeyin metalaşması (meta haline veya alınır – satılır bir mal haline) gelmesi için, başkaları için kullanım değeri yaratması ve değişim yolu ile el değiştirmesi gerekir. Yararlı olan veya insanların belli bir gereksinimini karşılayan her şeyin bir “kullanım değeri” vardır. Fakat bu şeyin, bir meta haline gelebilmesi (metalaşması) için, “değişim” (ticaret) alanına girmesi gerekir. Bu nedenle herhangi bir şey değişim (alım – satım) amacıyla üretiliyorsa, artık metalaşmadan söz edebiliriz. 

    Tarih boyunca tıp bilgisi, alınıp – satılmak için değil, insanların yararına “kullanılmak” için üretilmiş ve gereksinimi olanlar tarafından tüketilmiş, böylece bir meta haline dönüşmekten korunmuştur. Lyotard’a (1984: 3 - 6) göre toplumlar postendüstriyel ve kültürler postmodern çağa girerken, bilginin statüsü de değişmiştir. Bugün bilgi sağlayıcıların ve kullanıcıların sağladıkları ve kullandıkları bilgi ile ilişkisi, meta üreticileri ve tüketicilerinin, ürettikleri ve tükettikleri metalarla ilişkilerinin biçimini almıştır. Bilgi artık satılmak üzere üretilmektedir ve yeni bir üretimde fiyatlanmak üzere tüketilmektedir. Her iki durumda da amaç değişimdir. Bilgi, kendi başına bir amaç olmaktan çıkmış ve “kullanım değerini” yitirmiştir.

Kuşkusuz Lyotard burada bilginin “kullanım değerini” yitirdiğini söylerken, mutlak anlamda kullanım değerinin yitirildiğini kastetmemektedir; bu ifadeyle bilginin değişim değerinin öne çıktığını ve metalaştığını vurgulamaktadır. Ancak burada altı çizilmesi gereken asıl nokta, kapitalist üretim tarzının şampuan veya araba üretiminde geçerli olan kurallarının, artık tıp bilgisi üretimi (ve tüketimi) için de geçerli olduğudur.

Yukarıdaki ifadelerden de anlaşılacağı gibi, bir ürünün değişim değeri, esas olarak kullanım değerine bağımlıdır; yani kullanım değeri olmayan, diğer bir deyişle insanın bir gereksinimine karşılık gelemeyen bir şeyin, değişim değeri de olamaz. Fakat bu noktada pazarlama ve reklamcılık gibi başka mekanizmalar devreye sokularak bir ürün için “gereksinim” yaratmak mümkündür. Ürünler çeşitlendirilerek, gerçekte bir gereksinime karşılık gelmeyen ürünler, ihtiyaç gibi gösterilebilir. Kuşkusuz bu durumda daha fazla üretimin amacı, insan gereksinimlerini karşılamaktan çok, tüketimi körükleyerek, daha fazla satış ve dolayısıyla daha fazla kar elde etmektir. Üretilen ürünlere talebin arttırılması için birçok mekanizma devreye sokulur ve amaca ulaşılmaya çalışılır.

Tıpta bu mekanizmalar “aşırı tanı” ve “tıbbileştirme” (medikalizasyon) üzerinden işlemektedir. Geçtiğimiz yıl çevirisini yaptığımız Aşırı Teşhis başlıklı kitapta, aşırı tanı üzerinden aslında sağlıklı olan bireylerin nasıl tıbbi-sanayi kompleks için müşteriler haline getirildiği ayrıntılı bir şekilde aktarılmıştır (Welch, 2013). Tıbbileştirme ise sözcük anlamı olarak bir konu, sorun ya da durumun, tıbbi terimler ve tıbbi dille tıbbi çerçeve içinde, tıbbi müdahale ile tedavi edilecek bir durum olarak ifade edilmesidir (Sezgin, 2011: 59). Bu mekanizma ile aslında hiçbir sağlık sorunu olmayan bireyler önce kapitalist tıp tarafından “hasta” veya “anormal” olarak tanımlanmakta, daha sonra bunlar da tıbbi-sanayi kompleks için müşteriler haline getirilmektedirler.

Tıp dergilerinin günümüzde içine düştüğü durumu oldukça dramatik bir şekilde ortaya koyan Cem Tezi (2010: 372 – 373) araştırma sistemi finansmanı ve en saygın tıp dergilerinin ilaç endüstrisine bağımlı olduğunu belirtmekte ve bu en saygın dergilerde yayımlanan randomize çalışmaların ezici çoğunluğunun endüstri sponsorluğunda gerçekleştirildiğini ifade etmektedir.

Şüphesiz bu gelişmeler tıp eğitimi veren okulları, bütün bu süreçlerde birer “aracı kurum” haline getirmektedir. Tıbbi bilgi üretiminin hemen tamamen tıbbi-sanayi kompleksin denetimine girdiği bir ortamda tıp eğitimi, aslında insanların yararına kullanılmak için değil, piyasada satılmak üzere üretilen bilgileri hekim adaylarına “aşılamakta” ve artık hekimden çok, tıbbi-sanayi kompleks için “satış elemanları” yetiştirmeye başlamaktadır.


Akif Akalın

Kaynaklar

Lyotard, JF. (1984). The Postmodern Condition: A Report on Knowledge. Manchester University Press.

Marx, K. (2004). Kapital. Cilt 1. Ankara: Sol Yayınları.

Sezgin, D. (2011). Tıbbileştirilen Yaşam, Bireyselleştirilen Yaşam. İstanbul: Ayrıntı.

Terzi, C. (2010). Hekimler Geçerli ve Güvenilir Bilgi İçin Tıbbi Literatüre Güvenemezler. Toplum ve Hekim, 25 (5): 346 – 379.


Welch, HG., Schwartz, LM. ve Woloshin, S. (2013). Aşırı Teşhis. Çev. Akif Akalın. İstanbul: İNSEV.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder