Translate

17 Temmuz 2023 Pazartesi

Orman yangınları ve sağlık


 

Yaz geldi, orman yangınları yine başladı. Kimileri bu yangınların küresel ısınma nedeniyle arttığını söylerken, kimileri de “rant” için kasıtlı olarak çıkartıldığını söylüyor. Öyle ya da böyle yanıyoruz. Yanmakla kalmıyoruz, aynı zamanda yangına yakın yerlerde yaşayanlar da, yangının ateşi kendilerine ulaşmasa da, dumanından etkileniyorlar. Aslında çok basit tedbirler alınarak insanların yangının dumanından etkilenmeleri önlenebilir. Fakat insanları yangından koruyamadığımız gibi, yangının dumanından da koruyamıyoruz.

28 Haziran 2023 Çarşamba

Kapitalizmin yoksullara 21. yüzyıl "armağanı": Ötanazi


 

Ötanazi, eski Yunanistan’da şairlerin “eu” (güzel/kolay) ve “thanatos” (ölüm) sözcüklerini birleştirilerek türettikleri ve “ıstırapsız ölüm” anlamında kullandıkları bir terim. Günümüzde genellikle “tıbbi yardım ile ölümü” ifade etmek için kullanılıyor. Tedavisi mümkün olmayan ve dayanılmaz acılar çeken hastaların yaşamlarına tıbbi yardımla, genellikle damarlarından ölümcül bir ilaç enjekte edilerek son verilmesi anlamına geliyor.


Ötanazi geçen yüzyıla kadar, hekimlerin hastalarının yaşamlarının sonlandırılmasına yardımcı olmasının “etik” olup olmadığı bağlamında tartışılıyordu. Yoksul yaşlı ve engellileri kamu üzerinde yük olarak gören neoliberal ideoloji topluma egemen olunca, ötanazi de yoksulları elimine etmek için kullanılan bir “sosyal politika aracı” haline geldi. Günümüzde kronik hastalıkları olan yoksul yaşlılar ve engelliler, yaşamlarına ötanazi ile son vermeye teşvik ediliyorlar.

10 Haziran 2023 Cumartesi

Doğal afetlere hazırlık: Sağlık


 

DOĞAL AFETLERE HAZIRLIK: SAĞLIK (*)


Türkiye Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremiyle yine çok sayıda “önlenebilir” kayıplar yaşadı, yine tedbirsizlik ve ihmal milyonlarca insanımızı perişan etti. “Resmi” açıklama can kaybının 50 bin civarında olduğunu söylüyor, fakat hepimiz pandemide olduğu gibi gerçek kayıpların açıklananın kat kat üzerinde olduğunu biliyoruz.

26 Mayıs 2023 Cuma

AK Parti’ye kim oy veriyor?

 


Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda oyların yüzde 49,52’sini (27 milyon 133 bin 849 oy), kabaca geçerli oy kullanan seçmenlerin yarısının oyunu aldı diyebiliriz. Kuşkusuz bu rakam çok şaibeli ve TÜİK rakamları gibi güvenilirliği çok tartışmalı. Ancak hemen herkes Türkiye’de AK Parti’nin 15 milyonun üzerinde “kemikleşmiş” bir seçmen tabanı olduğunu kabul ediyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı verilerine göre AK Parti’nin Ocak 2023 itibariyle 11 milyon 241 bin 230 üyesi bulunuyor ki bu rakam en yakın rakibi CHP’nin üye sayısının neredeyse 10 katı.

19 Mayıs 2023 Cuma

Yanılsama içinde yanılsama


 

Başlık garip geldiyse “rüya içinde rüya” gibi de okuyabilirsiniz, fakat bu başlıkla yanılsama içinde yanılsama yaratma üstadı Fellini’ye atıf yapmak istedik.


Çünkü seçim kararı alındığından beri kendimizi bir Fellini filminde gibi hissediyoruz. Her şey hem çok gerçek, hem çok gerçek üstü. Gerçek ile gerçek üstü birbirine öyle girmiş ki, aradaki sınırı ayırt edebilmek olanaksız.

29 Nisan 2023 Cumartesi

Başka bir yaşam: fabrika mutfakları


Geçmişte sosyalistler sosyalizmi, yalnızca kapitalizmin sağladığı olanakların herkese daha eşit dağıtıldığı bir düzen olarak değil, gündelik yaşamın emeğin gereksinimlerine göre yeniden örgütlendiği ve insanlara “başka bir yaşam” sunan bir düzen olarak düşlüyorlardı. 

 

Sosyalistler Ekim Devrimi ile Emperyalistler-arası İkinci Savaş arasındaki dönemde, başta eğitim (Makarenko) ve sağlık (Semaşko) olmak üzere yaşamın birçok alanında düşlerini gerçekleştirebilmek için savaştılar.


Bu süreçte yaşanan deneyimler kısa sürede büyük başarılar kazandı ve “başka bir yaşamın” mümkün olduğu, karşı düşüncede olanların dahi inkar edemeyeceği bir şekilde kanıtlandı. Ancak 1940’lı yıllarda sekteye uğrayan bu deneyimlerden pek azı günümüze erişebildi. Sovyetler Birliği’nde 1920’li ve 1930’lu yıllarda yaşanan “Fabrika Mutfakları” deneyimi de “sosyalist bir yaşam” düşlerinden biriydi.

7 Nisan 2023 Cuma

Dünya sağlık gününde parası olana sağlık

 


Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) bu yıl 7 Nisan Dünya Sağlık Günü’nü, “Herkese Sağlık” (Health for All) teması altında kutluyor. Aslında anımsanacağı gibi “Herkese Sağlık” sloganının orijinali “2000’e kadar Herkese Sağlık” (Health for All by the Year 2000 – HFA - 2000) idi. Olmadı. Dolayısıyla DSÖ’nün bu yıl yeniden önümüze koyduğu “Herkese Sağlık”, örgütün yarım asırlık hedefidir.

23 Mart 2023 Perşembe

What made the October Revolution a "revolution"?

 


What made the October Revolution a "revolution" in the literal sense of the word was its radical change in people's daily lives, the reorganization of everything that had historically been organized according to the interests of the ruling class, according to the needs of society.

One of the best examples of this is the revolution carried out by the October Revolution in the field of “health”.

Ekim Devrimini “devrim” yapan neydi?

 


Ekim Devrimi’ni sözcüğün tam anlamıyla bir “devrim” yapan, insanların gündelik yaşamını köktenci bir biçimde değiştirmesi, tarih boyunca egemen sınıfın çıkarlarına göre örgütlenmiş olan her şeyi, toplumun gereksinimlerine göre yeniden örgütlemesidir.


Bunun en iyi örneklerinden biri Ekim Devrimi’nin “sağlık” alanında gerçekleştirdiği devrimdir.

10 Mart 2023 Cuma

Çin Halk Cumhuriyeti’nde sağlık hakkı

 


Çin Halk Cumhuriyeti’nin (ÇHC) 1982 yılında kabul edilen Anayasa’sı, sağlığı yurttaşları için bir hak ve devlet için bir yükümlülük olarak görüyor ve sağlık hizmeti sunumunda her türlü ayrımcılığı (ırk, toplumsal cinsiyet vb) yasaklıyor. Ancak ÇHC yurttaşlarının ezici çoğunluğunu oluşturan, geçimlerini emek güçlerini satarak sağlayan kesimler için sağlık hakkı “kağıt üzerinde” kalıyor.


Bunun başlıca iki nedeni var. Birincisi, ÇHC’de tıbbın ve sağlık hizmetlerinin sağlığın “sosyal” belirleyicilerine hitap etmemesi ve ikincisi, toplumun maddi durumu iyi olan kesimleri gereksindikleri hizmetleri bedelini ödeyerek “özel” sağlık sektöründen sağlayabilirken, emekçilerin büyük bir bölümünün bu olanaklardan yoksun kalması.

5 Mart 2023 Pazar

Bu dünyadan bir Chávez geçti

 


Bugün Hugo Chávez’i aramızdan ayrılışının 10. yıldönümünde, Venezuela’da “herkesten maddi durumuna göre, herkese tıbbi gereksinimi kadar” ilkesine dayalı bir sağlık sistemi kurma çabasını anımsayarak anacağız.

4 Mart 2023 Cumartesi

Yeniden “Yeni Uluslararası Ekonomik Düzen”

 


Depremden birkaç gün önce, 27 Ocak’ta, e-posta kutuma Progressive International adına Varsha Gandikota-Nellutla ve David Adler tarafından kaleme alınmış bir mektup geldi. Mektup Havana’da, Palacio de las Convenciones’de, Küba Devlet Başkanı Miguel Díaz-Canel ve Dışişleri Bakanı Bruno Rodríguez Parrilla dahil, 26 ülkeden 50'den fazla delegeyle “Yeni Uluslararası Ekonomik Düzen”  kongresi düzenlendiği anlatılıyordu.

25 Şubat 2023 Cumartesi

Kübalı sağlıkçılar depremzedelerin yaralarını sarıyor

 


Türkiye 6 Şubat sabahında tarihinin en büyük “doğa” felaketlerinden birine uyandı. Ancak deprem felaketi çok kısa süre içinde bir “sosyal” felakete dönüştü ve insanlar günlerce enkaz altında kalan yakınlarının ölümünü izlemek zorunda kaldılar.

20 Şubat 2023 Pazartesi

Kurtuluş yok tek başına

 


Yine bir felaket, yine bildik ekran profesörleri, yine yetkililerin hiçbir kusurları olmadığına ilişkin açıklamaları, yine acılı ağıtlar eşliğinde yürek yakan görüntüler ve yine gözyaşı.

 

Psikolojide bir olayı daha önceden yaşamışlık duygusunu ifade eden “déjà vu” diye bir kavram vardır. İki haftadır ekranları izlerken şimdiye dek kaç defa bu duyguyu yaşadık diye düşünmeden edemiyor insan. Şahsen ben sayısını hatırlayamıyorum.

 

Öyle ki, emin olun kanallardan biri yanlışlıkla “6 Şubat” yerine “17 Ağustos” depreminin enkaz görüntülerini veya depremden sonra uzmanların ve siyasetçilerin yaptıkları konuşmaları yayınlasaydı, hiçbirimiz fark etmezdik.

6 Şubat 2023 Pazartesi

Solun 1970’li yıllarda işçi sağlığına yaklaşımı

 


1980’li yıllardan sonra liberal ideolojinin etkisi altına giren sol, bugün genelde sağlık ve özelde işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunlarında, 1970’lerde kıyasıya eleştirdiği sermaye güdümlü “teknik çözümleri” benimsiyor. Siyasi yelpazenin solunda yer aldıklarını, emekten yana olduklarını ifade eden siyasi partiler, emek örgütleri ve meslek kuruluşları, bugün işçi sağlığı alanında 1970’li yıllarda savundukları fikirlerin çok uzağına düştüler.

 

1970’li yıllarda sol, işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunlarının “siyasal” olduğunu ve teknik düzenlemelerle çözülemeyeceğini savunuyordu. Diğer bir deyişle 1970’li yıllarda sol, sağlığa ve işçi sağlığına “sınıfsal” bir yaklaşım benimsiyordu. 1980’li yıllardan sonra solun “sınıftan” ve dolayısıyla sorunlara “sınıfsal yaklaşımlardan” uzaklaşması, liberal ideoloji etkisinde “kimlik” siyasetine yönelmesi, bugünlere gelen yolların taşlarını döşedi.

17 Ocak 2023 Salı

Pandemi zengini nasıl daha zenginleştirdi?

 


Bugüne kadar yazılarımızda son on yıllarda patlak veren salgınların etiyolojisinde kapitalizmin (sermaye birikiminin) rolü üzerinde durduk. Kapitalizmin COVID-19’un ortaya çıkması ve yayılmasında rolü büyük. Fakat aynı zamanda COVID-19 da kapitalist sömürünün artmasına ve derinleşmesine hizmet ediyor. Geçtiğimiz gün yayınlanan Oxfam Raporu (Survival of the Richest) dikkatimizi pandeminin çok tartışılmayan bu yönüne çekiyor: pandeminin sermaye birikimine katkısı.

10 Ocak 2023 Salı

Çin sıfır vaka politikasını terk etti

 


Çin üç yıldır devam eden karantina tedbirlerinin bir ögesi olan yurtdışı seyahat kısıtlamalarını kaldırarak sınırlarını açtı. Bu tutum Çin’in “sıfır vaka” politikasını terk ederek, ABD ve Avrupa ülkelerinde yaygın olan “COVID ile birlikte yaşamak” politikasını benimsemesi anlamına geliyor. Diğer bir deyişle Çin de “ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” kervanına katıldı.

3 Ocak 2023 Salı

Sermayenin CDC’sine karşı Halkın CDC’si

 


CDC, ABD’nin Sağlık Bakanlığı altında faaliyet gösteren federal bir halk sağlığı kurumu olan Centers for Disease Control and Prevention (Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri) örgütünün adının ilk harflerinden oluşan bir kısaltmadır. Örgütün internet sitesinde yer alan vizyon ve misyon ifadelerine baktığımızda, kendisini yurtta ve dünyada Amerikalıların sağlığının koruyucusu olarak gördüğünü anlıyoruz. 1946 yılında kurulan örgüt, COVID 19 pandemisine kadar ABD’de ve dünyada halk sağlığı alanında oldukça saygın bir yere sahipti. Ancak 2020 yılında patlak veren pandemi karşısında sergilediği kötü performans ile içeride ve dışarıda bütün itibarını yitirdi.

24 Aralık 2022 Cumartesi

2023’e girerken tıp ve sağlık

 


Yeni yıl yazıları geleceğe ilişkin umutlar taşır. Oysa insanlık sağlık alanında yirminci yüzyıl boyunca elde ettiği bütün kazanımları yitirirken geleceğe umutla bakabilmek kolay değil. Tarihte ilk kez bir neslin anne – babalarından daha “kısa ve sağlıksız” bir ömür sürdüğüne tanık oluyoruz. Ancak çok daha vahim olan ise günümüzde tıbbın hızla siyasallaşması ve bu durumun kendisini hekimlerin mesleki pratiklerinde apaçık göstermesidir.

1 Aralık 2022 Perşembe

İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar

 


Son günlerde Brezilya’da seçimleri kıl payı farkla kazanan Lula’nın “Biliyoruz ki cennetin kapılarını açmadık, ama en azından cehennemin kapısını kapatmayı becerdik” deyişi, Türkiye’de solun diline pelesenk oldu. Söze “hele bir AKP gitsin de…” diye başlayan bu kesimlerin “ehven-i şer” politikası güttükleri apaçık ortada. Fakat ehven-i şer politikası başarı getirebilir mi?

17 Kasım 2022 Perşembe

Karanlıkta körebe oynamak

 


Attila İlhan’ın Aynanın İçindekiler dizisi içinde yayınladığı “O Karanlıkta Biz” başlıklı romanında Ahmet Ziya, “...ne amansız bir körebe oynamaktayız bre, hem gözlerimiz bağlıdır, hem etraf zifirî karanlık; kimin kim olduğunu kestirebilmek, imkân harici...” der. İlhan’ın günümüzden seksen yıl öncesini tarif ederken kullandığı bu tanımlama, bugünü de mükemmel anlatıyor.

9 Kasım 2022 Çarşamba

DİSK – TÜSİAD elele, mutlu günlere!

 


19 Ekim akşamı internet siteleri TÜSİAD Genel Başkanı Orhan Turan ve beraberindeki heyetin DİSK’i ziyaretini, iki örgütün başkanlarının “yanyana” oturdukları bir fotoğraf karesiyle haberleştirmişlerdi. O günlerde tatilde olduğumuzdan ele alamadığımız konuyu, çok önemli olduğu için gecikmeli de olsa değerlendirmek istedik.

15 Ekim 2022 Cumartesi

Bilimsel kapitalizm ve müteşebbis bilim insanları

 


New Left Review’un son sayısında Marco D’Eramo imzasıyla “Bilimsel Kapitalizm” başlıklı bir yazı yayınlandı. Kulakları bugüne kadar “bilimsel sosyalizm” terminolojisine aşina olanlar için gerçekten ilgi çekici bir başlık.

 

D’Eramo yazısında aslında hepimizin bilim dünyasında tanık olduğumuz kimi gelişmeleri ele alıyor, fakat bu gelişmeler “ayrı” bir başlık olarak ele alındığında oldukça farklı bir içeriğe bürünüyor ve bizi nasıl bir dünyada yaşamak istiyoruz sorusuna götürüyor.

20 Eylül 2022 Salı

İtalya’da yüz yıl sonra yine, yeniden faşizm

 


Son günlerde medyaya düşen bir haber tüyleri ürpertiyordu:

“1922 İtalya’sı Ekim ayının son günlerinde, ülkenin ve kıtanın tarihini değiştirecek bir eyleme tanıklık ediyordu. Benito Mussolini liderliğindeki Ulusal Faşist Parti iktidarı ele geçirmek için binlerce kara gömlekliyle başkente yürüyordu… Roma Yürüyüşü’nün 100. yıldönümüyle aynı günlerde İtalya yine tarihi bir değişime tanıklık edebilir”.

15 Eylül 2022 Perşembe

Engels’in Manchester’a üçüncü gelişi

 


Toplumcu tıbbın mimarı Friedrich Engels ömrünün büyük bir bölümünü İngiltere’de geçirmiş bir Alman’dır. 1842 yılında, henüz 22 yaşındayken, ailesinin İngiltere’deki tekstil işletmesinde çalışmak üzere Manchester’a gelir. Burada kaldığı 21 ay boyunca işçilerin ve emekçilerin maruz bırakıldıkları çalışma ve yaşam koşullarını gözlemler ve 1845’de ülkesine döndüğünde, Almanlara kapitalist sanayileşmenin nelere yol açtığını göstermek için “İngiltere’de İşçi Sınıfının Durumu” başlıklı kitabını yayınlar.

 

Engels’in Manchester’a ikinci gelişi beş yıl sonra, 1849’da gerçekleşir ve bu kez aile işletmesinden emekli olduğu 1870 yılına kadar Manchester’da kalır. 1870’de Londra’ya taşınan Engels, 1895 yılında ömrünü bu şehirde tamamlar. Engels’in Manchester’a üçüncü ve son gelişi ise ölümünden 122 yıl sonra, 2017 yılında gerçekleşir.

9 Eylül 2022 Cuma

Belirsiz zamanlar, tedirgin hayatlar

 




Yazımızın başlığı Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın dün kapkara sayfalarla yayınlanan “İnsani Gelişme Raporu 2021/2022” için seçtiği başlık: “Uncertain times, unsettled lives”. Çok doğru bir seçim. Bugün içinde yaşadığımız çağı hiçbir başlık daha iyi özetleyemezdi. Gerçekten de bütün dünya muhtemelen tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar “belirsiz” bir dönemden geçiyor ve herkes tedirgin.

7 Eylül 2022 Çarşamba

Küba’da maymun çiçeği virüsüne karşı alınan tedbirler

 


Küba bir yandan COVID 19 salgını ile mücadeleyi sürdürürken, diğer yandan da 15 Ağustos’ta adaya gelen bir İtalyan turistin getirdiği maymun çiçeği hastalığına karşı tedbirler alıyor. İtalyan turist 17 Ağustos’ta rahatsızlanmış ve 18 Ağustos’ta şikayetlerinin geçmemesi üzerine bir sağlık kurumuna başvurmuştu. Sağlık kurumunda durumunun ağırlaşması (kalp durması) üzerine hastaneye nakledilerek, yoğun bakıma alınmıştı.

 

Elbette bu aşamada hemen halk sağlığı ekipleri devreye girmiş ve İtalyan turistin adada bir ev kiraladığı ve adanın batı eyaletlerinde dolaştığı öğrenilmiş, bunun üzerine temaslıları arama etkinlikleri bu bölgelere yoğunlaştırılırken, ada genelinde de daha kapsamlı tedbirler alınmaya başlanmıştı.

2 Eylül 2022 Cuma

Tıpta sermaye ideolojisinin içimize nasıl işlediğine ilişkin bir örnek

 


Sayfamızdaki tablo Frida Kahlo tarafından Meksika’da 1954 yılında yapılmış, “Marxism will Give Health to the Sick”, yani “Marksizm Hastalara Sağlık Verecek” isimli tablodur (1).

 

Oysa Türkiye “sol” medyanın tablonun başlığını nasıl dilimize çevirdiğine bakarsanız, birçok yerde “Marksizm Hastaları İyileştirecek” diye çevrilmiş olduğunu görürsünüz.

 

Çeviriyi yapan solcuların (sağcı biri zaten bu tabloyla ilgilenmez), “Marxism will Give Health to the Sick” cümlesinin Türkçesinin “Marksizm Hastalara Sağlık Verecek” olduğunu bilmemeleri mümkün değildir.

 

Fakat zihinleri tıpta ve sağlıkta burjuva ideolojisiyle yıkanmış “solcu” dostlarımız, maalesef sağlık hizmeti dendiğinde sadece “iyileştiriciliği” anlamaktadır. 


Kesinlikle “ezberlerinde” sosyalist toplumda sağlıkta “önleyiciliğe” ağırlık verileceği vardır. Hatta sınavda sorsanız bu yanıtı verirler. Fakat bunlar “bilince” çıkmaz ve hep ezberde kalır.  

 

Öyle ya, birine “sağlık vermek” ne demek? Ancak “iyileştirilir”.

 

Hastaları antik çağlarda şamanlar da “iyileştiriyordu”. Sosyalist (toplumcu) tıbbın marifeti hastaları iyileştirmek değil, hastalıkları “önlemek” ve insanları “sağlıklı kılmaktır”. 


Hastaları şu veya bu şekilde her tıp iyileştirir, fakat toplumcu tıp hastalanmamaları için çaba harcar.

 

Ancak günümüz solcularının bu kavrayışsızlığı yeni değil. Tarihte de bu kavrayışsızlık nedeniyle Sovyetler Birliği’nde Lenin ve yakın dostu Sağlık Bakanı Nikolay Semaşko tarafından örgütlenen, “önleyici” hizmetlere öncelik veren “toplumcu” sağlık anlayışı, 1960’lı yıllarda terk edildi ve kapitalist ülkelerdeki gibi “iyileştiriciliğe” öncelik verilmeye başlandı (2). Yani toplumcu tıp, toplumcu düzenden yirmi yıl önce yıkıldı (3).

 

Oysa marifet hasta olanı iyileştirmek değil (hatta bazı hastalıklar hiçbir müdahale olmaksızın kendiliğinden de iyileşebilir), insanın hasta olmaması için çaba harcamaktır.

 

1. https://www.fridakahlo.org/images/paintings/marxism-will-give-health-to-the-sick.jpg

2. https://www.yurtseverlik.com/dr-akif-akalin-yazdi-devrimciler-ve-iktidarcilar.html

3. Bu konuda daha detaylı bilgi için:  https://toplumcutip.blogspot.com/2020/04/sscbde-saglk-hizmetinin-orgutlenmesi.html

28 Ağustos 2022 Pazar

Faşizm Kanada’yı teslim alabilecek mi?

 


Pandemi başladığında dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Kanada’da da faşizm çoktan tırmanışa geçmişti. Özellikle ABD’de Trump’ın başkan seçilmesinden sonra gündelik yaşamda daha fazla hissedilmeye başlayan faşizm, geleneksel olarak örgütlendiği asker ve polis çevrelerinin dışına çıkarak, siviller ve gençler arasında da yaygınlaşmaya başladı.

 

Pandemi öncesinde daha çok “göçmen karşıtlığı” üzerinden taraftar toplamaya çalışan faşistler, Kanada hükumetinin pandemiye yönelik kısmi kapanma ve maske zorunluluğu gibi tedbirlerine karşı halkı örgütlemeye başladılar. Liberal Trudeau hükumetini sokağa çıkma yasaklarıyla halkın özgürlüklerini ortadan kaldırmaya çalışan bir “gizli komünist diktatörlük”, kendilerini de “özgürlük savaşçıları” olarak tanımladılar.

26 Ağustos 2022 Cuma

Paarl İşçi Kliniği – Sınıfın mücadele tarihinden notlar

 


Afrika Gıda ve Konserve İşçileri Sendikası 1981 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti’nin başkenti Cape Town’a 60 kilometre uzaklıktaki Paarl kasabasında üyeleri için sendikanın Tıbbi Yardım Fonu ile bir klinik açtı.

22 Ağustos 2022 Pazartesi

Emekçi halkın sağlığı ve akademisyenler

 


Komünist Manifesto’nun başlangıcında yer alan “Burjuvalar ve Proleterler” bölümü, “Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf mücadeleleri tarihidir" tümcesiyle başlar. Buradan hareketle komünistler karşılaştıkları bütün toplumsal olayları ve olguları “sınıf mücadelesi” içinde anlamaya ve anlamlandırmaya çalışırlar.

16 Ağustos 2022 Salı

İşçi sınıfı sermayenin diz çöktürdüğü bilimi ayağa kaldırabilecek mi?

 


COVID 19 salgınının daha ilk ayları. Rob Wallace ve arkadaşları Monthly Review’un Mayıs 2020 nüshası için “ayın değerlendirmesi” bölümünü kaleme alıyorlar. “COVID-19 and Circuits of Capital” başlıklı makalelerinde Imperial Kolej epidemiyologlarının salgınla mücadelede hangi yol izlenirse kaç kişinin öleceğine ilişkin hesaplamalarına yer vermişler.

14 Ağustos 2022 Pazar

Bertolt Brecht'in Çağrı'sı (Appell)


Bertolt Brecht’i 66 yıl önce bugün yitirdik. Yirminci yüzyıl Alman şiiri ve tiyatrosunun en önemli ismi olan Brecht’in sağlığa ve hastalığa “toplumcu” yaklaşımı mükemmel yansıtan şiirleri vardır. Hekimleri “sağlığın toplumsal belirleyicileri” konusunda uyaran Brecht, onlardan hastalıkların biyolojik nedenlerine takılıp kalmamalarını, “toplumsal” nedenlerine inmelerini ister.

 

“Bir işçinin hekime çektiği söylev” şiirinde kendisini neyin hasta ettiğini bilen işçi, hekime ders verir: “elbiselerimizi yıpratan neyse, vücudumuzu yıpratan da odur”.

 

Bedenindeki ağrının “rutubetten” olduğunu söyleyen hekime evinin duvarındaki lekenin de rutubetten olduğunu söyleyen işçi sorar: “Rutubet nereden”?

11 Ağustos 2022 Perşembe

Ölümlerden ölüm beğenmek

 


Bu hafta Çanakkale - Ayvacık Belediyesi’nin davetiyle, Ayvacık ve Küçükkuyu Belediyelerinin yöneticileriyle ve bölgedeki Muhtarlarla “Uranyum Madenciliği” üzerine konuşmak için Küçükkuyu’daydık. Fırsattan istifade ederek MTA’nın geçtiğimiz ay uranyum aramak için sondaj çalışmalarına başladığı Arıklı köyünde Kaz Dağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği ve Arıklı Dayanışması’nın düzenlediği bir söyleşiye de katıldık.

7 Ağustos 2022 Pazar

Engels and socialist medicine

 


Friedrich Engels was only twenty-four years old when he wrote “The Condition of the Working Class in England”. Even though he was a high school drop-out, Engels developed the concept of social determinants of health and diseases 150 years before the World Health Organization (WHO) defined it. The dialectical materialist approach he employed in his analyses proved a useful way of interpreting the “causes of the causes” of diseases. Rudolf Virchow, the prominent German physician, translated Engels’ ideas into medical language and promoted socialist medicine in Europe. His famous report on Upper Silesia typhus epidemic became the masterpiece of socialist medicine.

29 Temmuz 2022 Cuma

Uranyum madenciliğinin sağlık etkileri

 


Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün (MTA) 25 Haziran’da Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Arıklı Köyü yakınlarında Uranyum ve Toryum madenleri için 3.800 hektarlık bir alanda sondaj çalışmalarına başlaması bölgede yaşayanları tedirgin etti.

 

Kısa sürede “Arıklı Dayanışması” adı altında örgütlenen bölge halkı, çalışmaların Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu olmadan yürütülmesi nedeniyle 6 Temmuz’da Kaymakamlığa dilekçe verdi ve Savcılığa suç duyurusunda bulundu. Bölgede yaşayanlar Uranyum madenciliğinin kendi sağlıklarını tehlikeye atacağını ve çevreye (doğaya) zarar vereceğini düşünüyorlar. Haksız da sayılmazlar.

21 Temmuz 2022 Perşembe

Sonbaharda okullar açılacak mı?

 


Pandeminin başından beri “aç – kapa” yapa yapa bir hal olduk. Şimdi vaka sayılarının yeniden tırmanışa geçmesiyle birlikte sonbaharda okulların açılıp açılmayacağı konusu tekrar gündem oldu. Sermayenin has profesörlerinden Osman Müftüoğlu bile Hürriyet gazetesindeki köşesinde “rakamlar net ve açık olarak bizi uyarıyor ve yeni bir COVID-19 dalgasının ayak sesleri giderek netleşiyor” diyorsa vay halimize.

17 Temmuz 2022 Pazar

Devrimciler ve iktidarcılar

 


Siyasetçileri kabaca devrimciler ve iktidarcılar olarak ikiye ayırabilirsiniz. Devrimcilerin amacı “dünyayı değiştirmek” iken, iktidarcıların amacı “iktidar olmaktır”. Elbette devrimcilerin de amaçlarını gerçekleştirebilmek için iktidara gereksinimi vardır, fakat iktidarcılar için iktidar “amaç”, devrimciler için ise yalnızca bir “araçtır”.

 

Kuşkusuz siyasetçilerin devrimcilik ve iktidarcılık tutumları zaman içinde değişebilir. Yola devrim için çıkan biri, iktidara geldikten sonra iktidarda kalabilmek için ideallerinden ödünler verebilir veya bu durumun tam tersi de mümkündür. Hatta bazı siyasetçiler yaşamları boyunca devrimcilik ile iktidarcılık arasında defalarca gidip gelebilirler. Ancak bunlar devrimciler ile iktidarcılar arasındaki farkı asla ortadan kaldırmaz.

30 Haziran 2022 Perşembe

ABD’li bilim insanları da hesap soruyor

 


COVID 19 pandemisi muhtemelen “en kötü yönetilen” pandemi olarak tarihe geçecek. Hükumetlerin salgını “sermayenin” gereksinimlerine göre yönetmeleri, bugüne kadar dünyanın her yerinde yarım milyardan fazla insanın hastalanmasına ve 6 milyon 350 binden fazla insanın yaşamını yitirmesine neden oldu.

 

Gerçi pandemi henüz bitmedi fakat dünya halkları şimdiden bu “kötü yönetimlerden” hesap sormaya başladılar. Anımsanacağı gibi daha önce “Öğretmenler hesap soruyor” ve “Vietnam halk sağlığı tedbirlerini gevşetenlerden hesap soruyor” başlıklı yazılarımızda halk sağlığı tedbirlerini gevşetenlerden nasıl hesap sorulduğunu aktarmıştık. Bu yazımızda da, ABD’li bilim insanlarından yükselen sesleri aktaracağız.

24 Haziran 2022 Cuma

Vietnam halk sağlığı tedbirlerini gevşetenlerden hesap soruyor

 


Çok sevdiğim bir atasözümüz vardır: “keser döner sap döner, gün gelir hesap döner”.

 

Dünkü yazımızda Kanadalı öğretmenlerin, pandemi sürecinde virüsün sınıflarda yayıldığının anlaşılmasına rağmen, öğretmenlerin ve öğrencilerin sağlığı için hiçbir şey yapmayan öğretmenler sendikasından nasıl hesap sorduğunu aktarmıştık. Bugün de Vietnam’ın geçen yıl halk sağlığı tedbirlerini gevşetip binlerce insanın hastalanmasına ve ölmesine neden olanlardan nasıl hesap sorduğunu aktaracağız.

 

Darısı başımıza elbette.

23 Haziran 2022 Perşembe

Öğretmenler hesap soruyor

 


Birkaç gündür sosyal medyada çok ateşli bir tartışma sürüyor. Tartışmanın fitilini “Canada Educators' Rank-and-File Safety Committee” veya “Kanada Eğitimcileri Sıra ve Dizi Güvenlik Komitesi” tarafından ortama atılan bir tweet yaktı:

 

“Kendinize hiç sordunuz mu, neden sınıflarda yayılan bir virüsün 48 binden fazla Kanadalıyı öldürdüğü iki yıl içinde hiçbir öğretmen sendikası öğretmenlerin ve öğrencilerin korunması talebiyle greve gitmedi”?

14 Haziran 2022 Salı

15 – 16 Haziran’dan kalanlar

 


Yarın Türkiye tarihinin belki de Kurtuluş Savaşı’ndan sonra en önemli olaylarından birinin, 15 – 16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi’nin yıldönümü. Cumhuriyet tarihinin “siyasi” nitelikli ilk işçi hareketidir 15 – 16 Haziran.

 

Kuşkusuz “bugüne” bakıldığında, bu topraklarda bir zamanlar bir Kurtuluş Savaşı ve bir 15 – 16 Haziran Büyük İşçi Direnişi gibi olayların yaşanmış olabileceğine inanabilmek çok güç. İnsan kendisine “gerçekten 1920’lerde emperyalizme, 1970’lerde sömürüye kafa tutanların torunları, çocukları mıyız” diye sormadan edemiyor. Fakat inanması güç de olsa bu bizim tarihimiz ve ancak bu tarihe sımsıkı sarılabilirsek geleceğimize güvenle bakabiliriz.

11 Haziran 2022 Cumartesi

The Battle of Medicare is not over

 


(The following article is from the May 1-15/2005 issue of People's Voice, Canada's leading communist newspaper. Articles can be reprinted free if the source is credited. Subscription rates in Canada: $25/year, or $12 low income rate; for U.S. readers - $25 US per year; other overseas readers - $25 US or $35 CDN per year. Send to: People's Voice, 706 Clark Drive, Vancouver, Canada, V5L 3J1.)

7 Haziran 2022 Salı

3 Haziran 2022 Cuma

Neden tedavi önleyiciliğin önüne geçiyor?

 


Aklı başında herkes hastalandıktan sonra şifa aramak yerine, hastalanmamak için tedbir almanın daha iyi olacağını, bu nedenle tıbbın ve sağlık hizmetinin önceliğini “önleyiciliğe” vermesi gerektiğini söyleyecektir. Ancak tarih boyunca tıbbın ve sağlık hizmetinin birkaç istisna dışında önceliğini hiçbir zaman önleyiciliğe vermediğini, her zaman tedavi hizmetlerine ağırlık verdiğini biliyoruz. Acaba neden tedavi her zaman önleyiciliğin önüne geçiyor? Neden kaynaklarımızı hastalıkları önlemeye değil, tedavi etmeye harcıyoruz?

30 Mayıs 2022 Pazartesi

TOPLUMCU TIP KİTAPLIĞI

 


Merhaba,

 

Geçtiğimiz günlerde Toplumcu Tıp – Sınıfın Sağlığı blogunun indeksini tamamlayıp okurların hizmetine sunmuştuk.

 

Uzun süredir dijital ortamda bir Toplumcu Tıp Kitaplığı oluşturmaya çalışıyorduk. Elimizdeki kitapların bir bölümünü pdf formatında internet ortamında paylaşmaya başladık. Diğer kitaplar da zaman içinde paylaşılacak.

 

https://toplumcutip.blogspot.com/p/toplumcu-tip-kitapligi.html

 

Dostlarımıza katkıları için teşekkür ederiz.


14 Mayıs 2022 Cumartesi

Egemen ideoloji, egemenlerin ideolojisidir

 


Geçtiğimiz günlerde Taylan Kara’nın “Edebiyatla Ahmaklaştırma Felsefeyle Çökertme” dizisinin dördüncü cildi Bulut Yayınları’ndan yayınlandı ve okurlarına ulaştı.

 

Geçen yılın sonuna doğru Yurtseverlik.com’da yayınlanan Genetiği Değiştirilmiş Sol başlıklı makalemizde Kara’nın kitap dizisinin ilk üç cildinden, özellikle “sosyal nanoteknoloji” kuramından örnekler vermiştik. Kara dördüncü ciltte de sermayenin sol düşünceyi nasıl kuşatma altına alarak kendi gereksinimleri doğrultusunda şekillendirdiğini, iğdiş ettiği sol düşünceyi işçi sınıfı için toplumsal kurtuluş mücadelesinde bir kılavuz olmaktan nasıl çıkardığını  anlatıyor.

27 Nisan 2022 Çarşamba

Türkiye’de iki hafta çok uzun bir süredir

 


Sıcaklara hiç tahammülümüz olmadığı için tatillerimizi genellikle bahar aylarında yapmayı tercih ediyoruz. Eskiden daha çok Mayıs ayında tatile çıkardık. Muhtemelen küresel ısınmanın da etkisiyle artık Mayıs ayları da çok sıcak geçmeye başladığından, tatilimizi Nisan’a çektik. Fakat artık Nisan’ın ikinci yarısında da Ege’de sıcaklıklar 25 dereceyi geçmeye başladı. Bakalım ileride ne yapacağız.