Lancet dergisinin 2 Mayıs 2015
tarihli 9979 sayılı online nüshasında derginin editörleri Richard Horton ve Zoë
Mullan tarafından araştırmacılara bir çağrı yapıldı. Birleşmiş Milletler Genel
Kurulu’nun önümüzdeki 15 yıla ilişkin kalkınma hedeflerine yönelik
çalışmalarını beş aydan daha kısa bir süre içinde sonuçlandıracağını belirten editörler,
araştırmacıları “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri” başlığı altında toplanan
hedeflere ilişkin çalışmalarını dergiye göndermeye davet etti. http://www.thelancet.com/pdfs/journals/langlo/PIIS2214-109X%2815%2900002-9.pdf
KALKINMA HEDEFLERİ
Birleşmiş Miletler’in (BM) 2000
yılında belirlediği “Binyıl Kalkınma
Hedefleri - BHK” (Millenium Development Goals) 2015 yılında hedeflerin çoğunun
yakınına dahi gelinemeden son buldu (bkz. DSÖ değerlendirmesi). BM 2015 sonrası
15 yıllık dönem için yeni hedefler belirlemek amacıyla 2012 Rio +20 zirvesini
toplayarak, “Sürdürülebilir Kalkınma
Hedefleri - SKH” (Sustainable Development Goals) taslağını belirledi. BM
Genel Kurulu 2013 Eylül’ünde bu hedeflerin BKH’nin yerini almasına karar verdi.
25 – 27 Eylül 2015 tarihlerinde New York’ta gerçekleştirilecek Birleşmiş
Milletler Zirvesi’nde taslakta birtakım değişikliklerin yapılabileceği ve kesin
karara varılacağı öngörülüyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA HEDEFLERİ
2012 Rio +20 zirvesinde belirlenen
SKH 17 başlıkta toplanıyor:
1- Yoksulluğun her biçimine her yerde
son vermek.
2- Açlığa son vermek, gıda güvencesini
ve beslenmenin iyileştirilmesini sağlamak ve sürdürülebilir tarımı teşvik etmek.
3- Sağlıklı yaşamlar sağlamak ve her
yaşta iyiliği teşvik etmek.
4- Kapsamlı ve eşitlikçi nitelikli eğitim
sağlamak ve herkes için yaşam boyu öğrenme fırsatlarını teşvik etmek.
5- Toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmak
ve bütün kadınları ve kız çocuklarını güçlendirmek.
6- Herkes için su ve sanitasyonun
sürdürülebilir yönetimini ve bulunurluğunu sağlamak.
7- Herkese ucuz, güvenilir,
sürdürülebilir ve modern enerjiye erişimi sağlamak.
8- Herkese sürekli, kapsamlı ve
sürdürülebilir ekonomik büyüme, tam ve üretken istihdam ve saygın iş sağlamak.
9- Dayanıklı altyapı oluşturmak, kapsamlı
ve sürdürülebilir sanayileşmeyi teşvik etmek ve yeniliği güçlendirmek.
10- Ülkeler içinde ve arasındaki
eşitsizliği azaltmak.
11- Şehirleri ve insan yerleşim
yerlerini kapsamlı, güvenli, dayanıklı ve sürdürülebilir kılmak.
12- Sürdürülebilir tüketim ve üretim biçimleri
sağlamak.
13- İklim değişikliği ve etkileriyle
savaşmak için acil eyleme geçmek.
14- Sürdürülebilir kalkınma için
okyanuslar, denizler ve deniz kaynaklarını korumak ve sürdürülebilir şekilde
kullanmak.
15- Ekosistemlerin korunması, yeniden
oluşturulması ve sürdürülebilir kullanımının teşviki, çölleşmeyle savaş ve
toprak bozulmasını durdurmak ve geri çevirmek ve biyolojik çeşitlilik kaybını
durdurmak.
16- Sürdürülebilir kalkınma için barışçıl
ve kapsayıcı toplumları teşvik etmek, herkesin adalete erişimini teşvik etmek ve
her seviyede etkili, sorumlu ve kapsayıcı kurumlar oluşturmak.
17- Uygulama araçlarının güçlendirmek
ve sürdürülebilir kalkınma için küresel ortaklıkları yeniden canlandırmak.
Hedeflerin aslında BKH’den çok farklı
olmadığı ve aynı neoliberal söylemin egemen olduğu hemen görülebilmektedir.
DSÖ’NÜN BKH’NE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMESİ
Sağlıkla ilişkili BKH’nde ilerlemeye
ilişkin bir değerlendirme yapan DSÖ şu sonuçlara ulaşmıştır:
1- 1990 – 2015 arasında açlık çeken
insan oranını yarıya indirmek: Geri bıraktırılmış ülkelerde düşük kilolu çocukların
oranı 1990 – 2013 arasında yüzde 28’den yüzde 17’ye inmiştir. Ancak iyileşme
bölgeler içinde ve arasında eşitsiz dağılmıştır.
2- 1990 – 2015 arasında beş yaş altı
mortaliteyi üçte iki azaltmak: 1990’da beş yaş altında 12 milyon çocuk
ölmüşken, 2013 yılında bu rakam 6.3 milyona inmiştir (yüzde 49).
3- 1990 – 2015 arasında ana ölüm
oranını dörtte üç azaltmak; 2015 yılına kadar herkesin üreme sağlığı
hizmetlerine erişimini sağlamak: 1990’da 523 bin ana ölümü varken, 2013’de bu
rakam 289 bine inmiştir. 2012 yılında 15 – 49 evli veya eşi olan yaş kadınların yüzde 64’ü bir tür
korunma yöntemi kullanmış, 2007 – 2014 döneminde doğum öncesinde 4 kez izlenen
kadın oranı yüzde 64’de kalmıştır. Doğumlara sağlık personelinin yardımının
sağlanabilmesi yalnızca altı DSÖ bölgesinden üçünde yüzde 90’ın üzerine
çıkmıştır (Afrika’da yüzde 51).
4- HIV/AIDS yayılmasının 2015’e kadar
yarıya indirilmesi ve geri dönüşün başlaması; 201 yılına kadar gereksinim duyan
herkesin tedaviye erişiminin sağlanması; sıtma ve diğer ana hastalıkların
insidansının 2015’e kadar yarıya indirilmesi ve geri dönüşün başlaması: 2001’de
yeni HIV vakaları 3.4 milyon iken, 2013’de 2.1 milyondur. 2013 yılı sonunda
12.9 milyon kişi antiretroviral tedavi almış olacaktır. 2005 yılında HIV
ölümleri 2.4 milyon iken, 2013’de 1.5 milyondur. 2000 – 2013 döneminde sıtma
insidansı yüzde 30, mortalitesi yüzde 47 azalmıştır.
5- 2015 yılına kadar güvenli içme
suyu ve temel sanitasyona erişemeyen insanların oranının yarıya indirilmesi:
1990’da insanların yüzde 76’sı iyileştirilmiş bir içme suyu kaynağı
kullanırken, 2012’de yüzde 90’a çıkmıştır. Ancak ilerleme farklı bölgeler, kır
ve kent, zengin ve yoksul arasında eşitsizdir. 2012 yılında 2.5 milyar insanın
iyileştirilmiş sanitasyon tesisleri yoktur, 1 milyar insan “dışarıda”
dışkılamaktadır.
6- İlaç şirketleriyle işbirliği
içinde geri bıraktırılmış ülkelerde temel ilaçlara ucuz erişimin sağlanması:
2007 – 2013 arasında yapılan araştırmalar 21 düşük gelirli ülkede seçilmiş
jenerik ilaçların ortalama temin edilebilirliğinin kamu sektöründe yalnızca
yüzde 55 olduğunu göstermiştir.
SAĞLIKÇILAR İLE SOSYAL BİLİMCİLERİ BİR ARAYA GETİRME FIRSATI?
Derginin çağrısının, Türkiye’de
sağlıkçıların ve sosyal bilimcilerin “ortak” bir çalışmada buluşması için bir
fırsat yaratabileceğini düşünüyoruz. Lancet dergisi Nisan 2016’da
“sürdürülebilir kalkınma” başlıklı özel bir sayı yayınlamayı planladığını ilan
etmektedir. Araştırmacıları bu sayı için çalışmalarını göndermeye çağıran
dergi, çalışmaların SKH’nin en az iki
disiplinini kapsaması gerektiğini belirtiyor: yoksulluk, beslenme, sağlık,
eğitim, ekonomi, toplumsal cinsiyet eşitliği, su ve sanitasyon, enerji, şehir
planlama, koruma ve iklim değişikliği. Araştırmaların çok-disiplinli olmasını şart koşan dergi, çalışmaların son
gönderilme tarihini 15 Eylül 2015 olarak belirlemiş.
Araştırmalar Türkiye’nin hastalık
yükü içinde Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların (BOH) hızla arttığı (kalp
hastalıkları, diyabet, astım, obezite ...), hatta “salgın” halini almaya
başladığını ortaya koymaktadır. Geçtiğimiz yüzyılda hastalık yükünün ağırlığını
oluşturan Bulaşıcı Hastalıklar (BH) ile mücadelede etkili olan biyomedikal araç
ve yöntemlerin (aşılar, kemoteröpatik ajanlar vb), BOH ile mücadelede yetersiz
kaldığı görülmektedir. Bunun ana nedeni BOH’ın etiyolojisinde daha çok sosyal
etmenlerin belirleyici bir rol oynamasıdır.
BOH’ın “sosyal” doğası, diğer bir
deyişle bu hastalıkların oluşumunda ve gelişiminde “insan etkinliklerinin” ağır
basması nedeniyle, BOH’ın önlenmesinde ve tedavisinde tıbbi tedbirlerden çok,
sosyal, ekonomik, kültürel ve politik girişimler önem kazanmaktadır. SKH’nin
hemen hepsi BOH’ın oluşması, gelişmesi, gidişatı ve olumsuz sonuçları ile bir
şekilde ilişkilidir. Bu durum bu hastalıklarla mücadelede sektörler arası
işbirliği ile birlikte çok-disiplinli yaklaşımları, sağlıkçılar ve sosyal
bilimcilerin “birlikte” çalışmalarını zorunlu kılmaktadır. BOH’ı üreten ve
yeniden üreten toplumsal koşullara hitap etmeyen, salt biyomedikal
yaklaşımlarla bu hastalıkların üstesinden gelinebilmesi olanaklı değildir.
BİRLİKTE ÇALIŞMAK MÜMKÜN
Sağlık alanında başarılı sonuçlar
elde edilen ülkelerde sağlığın sosyal tedbirlerle desteklendiği, sağlığın
biyolojik belirleyicileri yanında, toplumsal belirleyicilerine hitap eden
yaklaşımların benimsendiği görülmektedir. Bunun sağlanabilmesi için
sağlıkçıların ve sosyal bilimcilerin “birlikte” çalışabilecekleri ve
üretebilecekleri ortamlara gereksinim vardır.
Ülkemizde bu alandaki çalışmalar çok
sınırlıdır. Sağlıkta Sosyal Bilimler
Derneği (SASBİL) sağlıkçılar ile sosyal bilimcileri çeşitli etkinliklerde
buluşturmayı başarmıştır. İnsan Sağlığı
ve Eğitimi Vakfı da (İNSEV) sağlıkçılar ve sosyal bilimcilerin
düşüncelerini paylaşabilecekleri toplantılar düzenlemekte ve sağlığın sosyal
boyutunu irdeleyen çalışmalar yayınlamaktadır. Bir yıla yakın bir süredir aylık
toplantılar halinde süren Toplumcu
Sağlık Söyleşileri, çeşitli mesleklerden insanların sağlıkçılarla birlikte
sağlık sorunlarını tartışabileceği bir platform sunmaktadır.
Lancet dergisinin çağrısının bu
çabaların daha örgütlü bir hale getirilmesine, somut bir proje üzerinde bir
araya gelinmesinde fırsat yaratabileceğini umuyoruz.
Akif Akalın
http://haber.sol.org.tr/blog/sinifin-sagligi/akif-akalin/saglikci-ve-sosyal-bilimci-arastirmacilara-cagri-116863
Teşekkür: Konuya dikkatimizi çeken, materyal desteği sağlayan ve çağrıya önerileriyle katkıda bulunan Boğaziçi Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi
Sayın Profesör Belgin Tekçe'ye değerli katkıları için çok teşekkür ederiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder