Amerikalılar sağlık bakımına 100
dolar harcadığında, bunun yalnızca yüzde 4’ünün onları iyi tutmaya ve yüzde
96’sının başka yerlere gitmesi mümkün mü? Sağlık hizmetlerinin genel bütçeden
karşılanması savunucuları Amerikan sağlık bakımını Batı Avrupa veya Kanada’nın
sağlık bakımıyla karşılaştırıyor ve ABD’de yüzde 20 – 30’luk israf olduğunu
ileri sürüyorlar. Fakat ya ekonomik etkinliği çok düşük ama sağlık bakımı düzeyi Batı’nınkine eşit bir ülke varsa? Her iki ölçütü karşılayan bir ülke var: Küba.
Küba’da yaşam beklentisi 78 yıl kadar
ve ABD’ninkine denk. Ancak 2005 yılında Küba sağlık bakımına kişi başına 193
dolar harcadı, ABD’nin harcadığı 4.540 doların yüzde 4’ü (1). ABD’nin sağlığa
harcadığı dolarların diğer yüzde 96’sı nereye gidiyor olabilir?
PARÇALI BİR SİSTEM
Dollars and Sense dergisinde 2008 yılında yayınlanan ve neden ABD’de
sağlığa harcanan para GSMH’nın yüzde 16’sı iken, İngiltere’de bunun yarısı
kadar olduğunu açıklayan bir makalede şunlar yer alıyordu:
“… ABD dünyadaki en bürokratik sağlık
bakımı sistemine sahiptir; 1.500’den fazla farklı şirket vardır, her biri çoklu
planlar sunar, her birinin kendi pazarlama programı ve sigortalama
prosedürleri, kendi bürokrasi ve poliçeleri, CEO maaşları, satıuş komisyonları
ve diğer klinik olmayan maliyetleri vardır – ve kuşkusuz bir şirket kar amaçlı
ise, kar eder (2)”.
Sağlık harcamalarının genel bütçeden
sağlanması üzerine tartışmalarda çok refere edilen bir makale, sağlık bakımı
maliyetlerinin yüzde 31’ini yönetim giderlerinin yuttuğunu hesaplamıştır.
Pazarda rekabet eden sigorta şirketlerinin sigorta başvurularını tekrar tekrar
değerlendiren kuruluşları vardır ve çeşitli onay ve kesintileri izlemek
zorundadır (3).
ABD hastanelerini inceleyen bazı Kanadalı
hekimler, yüzde 20’ye varan daha yüksek yönetici ikramiyesi veren kar amaçlı
hastanelerin, daha fazla geri ödeme almak için teşhislerle daha fazla geri
ödeme alabilecekleri şekilde oynama eğiliminde olduklarını ve gereksiz cerrahi
uyguladıkları ve sunmadıkları hizmetler için fatura kestikleri için haklarında
çok fazla dava açıldığını bulmuşlardır (4).
AŞIRI TEDAVİ
Kar güdülü aşırı tedavi üzerine en
okunmaya değer kitaplardan biri Stan Cox’un Hasta
Gezegen’idir (Sick Planet). Cox Minnesota – Roseville’de Parker Hughes
Kanser Merkezi’nin, Minneapolis Star Tribune’ün hastanenin “kanser hastalarını
aşırı testlere ve tedaviye maruz bıraktığını” yazmasından sonra nasıl iflas
ettiğini anlatmaktadır (5).
Hekimler ofislerine MRI makineleri
kurduğunda, hastalarını tarama için dışarıya gönderdiklerinden yüzde 23 daha
fazla tarama yapma eğilimindedir. İlk 2 – 3 bin taramayla makinenin parası
çıktıktan sonra yapılan taramalar hemen hemen tamamen kar üretmektedir (5).
Bunlar çürük elmalar mı, yoksa genel
bir eğilimi mi yansıtıyorlar? Avustralya’da yapılan bir çalışmada, 100 hastanın
her biri 10 tanı testine tabi tutulsa, 40’ında gerçekte var olmayan bir sorun
‘bulunacağı’ bildirilmiştir (5).
HASTALIĞIN GENİŞLEMESİ
İlaç endüstrisi ciddi olabilecek bir
sorunu yapay hastalıklara dönüştürmekte oldukça ustalaştı; “bir sürü tıbbi
durumu” yeniden tanımladı ve genişletti: “erektil disfonksiyon, kadın cinsel
işlev bozukluğu, huzursuz bacak, uykusuzluk, bipolar bozukluk, dikkat eksikliği
bozukluğu, sosyal anksiyete bozukluğu ve hassas bağırsak sendromu” (5).
Osteoporoz abartmasını ele alalım. Osteoporoz
gerçek bir tıbbi sorundur. Fakat endüstri taramaların en büyük kırılgan kemik
tehdidi olan kalça kırıklarını tahminde zayıf olmasına karşın kadınlara kemik
taraması yaptırmaları ve anti-osteoporoz ilaçlar almaları için baskı
yapmaktadır (5).
1987 – 2007 arasında ABD’de mental
hastalık olarak sınıflandırılan sorunların hızı iki kattan fazla artmıştır
(1/184 – 1/76) (6). Aynı dönemde çocuklarda (çoklukla erkek) dikkat eksikliği
hiperaktivite bozukluğu için Ritalin gibi ilaçların kullanımı 30 kat artmıştır.
HASTALIK DÖNGÜSÜ
Hastalık Kontrol Merkezleri’ne (HKM) göre
her yıl 2 milyon Amerikalı hastanelerden enfeksiyon hastalıkları kapmaktadır
(5). Amerika’da sağlık bakımında endemik olan yaygın aşırı tedavi maliyetleri 2
yoldan arttırmaktadır: (1) gereksiz tedavinin kendi maliyeti; (2) orijinal
tedaviden kaynaklanan hastalığın tedavisinin maliyeti. Tedavinin geri döngü
yaparak kendisinin daha fazla tedavi gerektirmesine “hastalık döngüsü”
diyebiliriz.
Bu, bütün tıbbi bakımın üçte biri
kadar olan büyük bir tıbbi masraftır (5). En çok satan ikinci kategori, ABD’de
2008’de 14 milyar dolara mal olan proton pompa inhibitörleri (PPI) denen mide
yanması ilaçlarıdır. Fakat hastanede yatan hastalar için yazılan PPI
reçetelerinin yüzde 60’ı gereksiz olabilir. İlaç kalsiyum emilimini
baskıladığından, uzun süre yüksek doz PPI alanlarda kalça kırığı görülme
olasılığı 2.65 kat artmaktadır. Bu hastalarda pnömoni gelişme şansı iki kat ve
potansiyel olarak ölümcül bir enfeksiyon kapma şansları üç kat artmaktadır. En
rahatsız edici olan, bu ilaçlar tedavi etmek amacıyla kullanıldıkları
şikayetlere, mide yanmasına ve asit reflüsüne neden olabilir (7).
Menopozdaki kadınlar için hormon
tedavisinin değerinin tamamen çürütüldüğünü düşündünüz mü? Neticede ne hafızayı
ne de bilişi iyileştiriyor. Fakat artmış demans, inme, pıhtı ve kalp kriziyle
ilişkili. 50 milyon kadın hormon tedavisini kullanmayı bıraktıktan sonra
östrojen pozitif meme kanseri yüzde 15 azaldı. Bu nedenle Martha Rosenberg 2010
yılında endüstrinin yeniden hormon tedavisi reklamlarına başladığını anlatan
bir makale gördüğünde, “sigaranın sağlığınız için iyi olabileceğini öneren bir
makale” gördüğünü sandı (9).
SİGORTA DÖNGÜSÜ
47 milyon sigortasız Amerikalıya
ilaveten 60 milyon Amerikalı yetersiz sigortalıdır (10). Tedavi döngüsü tıbbi
maliyetleri düşüreceğine arttırdığında “sigorta döngüsü” görüldüğünü
söyleyebiliriz.
Bir Sağlık İşleri (Health Affairs) makalesi sigortasızların tedavi
olmama olasılığının daha yüksek olup, bunun hastalığın ilerlemesiyle ve
tedavinin daha da pahalılaşmasıyla sonuçlandığını doğruladı. Başyazar Dr.
Andrew Wilper’a göre “sigortasızlar inme, kalp krizi, amputasyonlar ve böbrek
yetmezliğini önleyecek bakım almıyorlar” (11).
HEKİMLERİN ÜCRETLERİ
ABD dünyada en çok kazanan hekimlere
sahiptir. ABD ile Kanada arasında koroner bypass ameliyatları için hayatta
kalma hızı bakımından fark olmamasına karşın, ABD’li kalp cerrahları en az iki
kat fatura keserler (2).
ABD’li hekimler için 6 veya 7 rakamlı
gelirler, sıklıkla hastalara özel bir faydası olmayan uygulamalardan
kaynaklanır. 1960’larda yapılan bir Kaliforniya çalışması “hekimler röntgen
tesisine sahip olduğunda hastalarının,
röntgen tesisine sahip olmayan hekimlerin hastalarına göre iki kat fazla
röntgen çektirdiğini göstermiştir” (5). Illinois eyaleti “Şikago bölgesindeki
20 MRI işletmecisine, kendilerine hasta gönderen hekimlere rüşvet verdiği
iddiasıyla” dava açmıştır (5).
NEYİN ARAŞTIRILMASI GEREK?
Dünyadaki tıbbi araştırma
harcamasının yarısından fazlası ABD’de yapılmaktadır (2). Bunlar bazı şaşırtıcı
yeni tekniklere yol açmıştır, fakat her on yılda yaşam beklentisindeki artış
azalmaktadır. Gittikçe artan ölçüde nadir görülen hastalıklara odaklanmak, ABD’nin
sağlık harcamalarının yüzde 92’sini yapan en zengin ailelerin yarısına fayda
sağlamaktadır (5).
3 milyar dolarlık İnsan genom
Projesi’nin insan hastalıklarının çoğunun tedavisinde devrim yapacağı
söyleniyordu. Fakat Bilimsel Amerikalı’da
(Scientific American) Stephen Hall, projenin hastalığın çevresel nedenlerinden
çok genetik nedenlerine vurgu yapması nedeniyle tıbbi mucizeler üretmekte
başarısız olduğunu yazıyor (12). Halen ihtiyacı olanların bilinen tedavileri
nasıl alabileceği üzerine bir araştırmadan çok sayıda insan yarar görebilirdi.
HESAPLANMAYAN MALİYETLER
Rakamları incelemek, kar yönelimli
sağlık bakımından kaynaklanan gereksiz irritasyonu, ağrıyı, eziyeti ve ölümü
dışarıda bırakır. 2008 yılında sağlık sigortası olmaması nedeniyle erişimin
azalması 65 yaş üzerindeki 2.200 gazinin ölümüne neden oldu (13).
38 milyon hastası olan 26 bin
hastaneden toplanan verilerin değerlendirilmesi kar amaçlı özel hastanelerin
hastalar için daha yüksek ölüm riskiyle ilişkili olduğunu buldu. Yazarlar kar amaçlı
hastanelerde ek maliyetlerin onları daha az sayıda yüksek becerilere sahip
personel çalıştırarak, hasta bakımından tasarruf yapmaya yönelttiğine dikkat
çektiler (14).
Sağlık bakımı planları üzerine bir
çalışma “50 – 69 yaş arası 23.7 milyon Amerikalı kadın kar amaçlı olmayan
sigortalar yerine yatırımcıların sigortalarına girseydi, tahminen 5.925 ek meme
kanseri ölümü beklenebilirdi” sonucuna vardı (15).
İnsan eziyetinin diğer bir kaynağı
ABD’de kazara ölüm nedenleri içinde ikinci sırayı alan reçeteli ilaçlarda aşırı
dozdur. HKM’ne göre bunlar eroin ve kodein ölümlerinin toplamından daha fazla
aşırı doz ölümüne neden olmaktadır (16).
Kar amaçlı sağlık bakımı gereksiz
eziyete neden olduğundan, maliyet geri döngüleri iç içe girerek daha çok
hastalık ve maliyet döngüleri yaratmaktadır. Hastalık endüstrisinin büyümesi,
insan iyiliğindeki küçük büyümeyi yansıtmaktadır.
KÜBA’DA DEVRİMCİ TIP
Küba’nın sağlık bakımına yaklaşımı
çok farklı olup, ABD’de kullanılan sorunlu kavramlar kullanılarak tanımlanamaz.
Küba’nın
sağlık bakımı karı tıbbın dışına çıkartmanın çok ötesine gider. Küba aşırı
sınırlı kaynaklarla ileri bir sağlık sistemi inşa etmekte tektir.
Başardıkları olağanüstüdür. 1959
devriminde 58.8 yıl olan yaşam beklentisi 1983’de 73,5 yıla ve şimdi 78 yıla
tırmanmıştır. Küba çocuk felcini eradike etmiş, sıtma ve deng hastalığını
kontrol altına almış, bebek, çocuk ve anne ölümlerini ABD’nin sahip olduğu
hızlara eşit olacak şekilde azaltmıştır. Küba tıbbı UNICEF gibi uluslar arası
sağlık grupları tarafından geri bıraktırılmış ülkelerinkinden üstün ve gelişmiş
ülkelerinkiyle karşılaştırılabilir düzeyde olarak kabul edilmektedir (17).
Dönüşümün temelinde devrimin ilk
günlerinde sağlık bakımının bir insan hakkı olarak kabul edilmesi yatmaktadır.
İktidara gelenler yoksulluk ve hastalık arasında güçlü bir bağ olduğuna
inanmışlardır. Daha iyi bakım, barınma, eğitim ve istihdamda iyileştirmelerle iç
içe geçmiş olarak anlaşılmıştır (17).
Küba tıbbındaki en devrimci
gelişmelerden biri “hekimlerin, belli sayıda insandan çok, belli bir bölgede
yaşayan insanlardan sorumlu olması düşüncesidir” (17). Küba’da Birincil Sağlık
Bakımı (Primary Healyh Care) modeli (BSB), hamile kadınlar, çocuklar ve
yaşlıları kapsayan risk gruplarını hedeflemeye dayalıdır.
1989’da Sovyetler Birliği’nin çöküşü
ve çoğu Küba ürünleri için pazarın kaybedilmesi ekonomik çöküşe neden olmuştur.
1998 – 2000 arasında Kübalıların yüzde 13’ü yetersiz beslenmeden mustariptir.
Fakat yeni tıbbi yaklaşım çok etkili olmuştur ve bu “özel dönemde” dahi Küba’da
bebek ölümleri azalmaya devam etmiştir (17).
KÜBA’DA SAĞLIK BAKIMI – “KONSÜLTORİO”
2010 Mayıs’ında Küba’yı ziyaretimde
tıp okulunda son sınıf öğrencisi olan Ivan Angulo Torres ile görüştüm. BSB
modelinin birkaç değişikliğe uğramasına rağmen, bugün Küba’da uygulandığı
biçimiyle bana ana hatlarını anlattı (18).
Sağlık bakımının en temel düzeyi,
Kübalıların yüzde 99’unu kapsayan mahalle konsültoriolarıdır (consultorio).
Genellikle birinci katı tıbbi ofise dönüştürülmüş, ikinci katında ya da
yakınlarda bir hekim ve bir hemşirenin oturduğu evlerdir. Konsültorio
genellikle çevresindeki 150 aileye veya 600 kişiye hizmet sunar fakat Havana’da
5 numaralı konsültorioyu ziyaretimde Dr. Alejandro Fradraga ekiplerinin 3 hekim
ve 2 hemşireden oluştuğunu ve 500 aileye veya 1.800 kişiye hizmet sunduklarını
söyledi. Tipik bir konsültorioda olduğu
gibi, ilk sınıftan son sınıfa kadar konsültorioda görevli tıp öğrencilerinin
isimlerinin sıralandığı bir poster vardı (19).
Dr. Fradraga konsültorioda 08.00’den
14.00’e kadar çalışıyor, sonra 14.00 – 16.00 arası ev ziyaretleri yapıyor.
Sağlıklı bir bireyin konsültorioya yılda 3 kez, eğer risk etmenleri varsa 4 kez
gelmesi beklenir. Aile hekimlerinin kendilerine bağlı nüfusu sağlıklı, hasta,
riskli veya özel gereksinimlere sahip (amputasyon geçirmiş veya akıl sağlığı
sorunlu) olmalarına göre yılda 1 – 4 kez evlerinde ziyaret etmeleri gerekir.
Hekim hastasının evinde 5 – 6 kişi
görebilir ve yalnızca evi gözlemleyerek edinebileceği bilgileri alır. Hekimler
edindikleri bilgileri mahalle için özet verilere döker. 5 numaralı
konsültorionun duvarlarında tütün kullanan, aşırı kilolu, kolesterolü yüksek,
alkol sorunlu, ilaç kullanan ve sedanter yaşam süren sakinlerin sayılarının
bulunduğu posterler bulunuyordu.
Konsültoriolar herkesin sağlık
gereksinimleriyle ilgilenir fakat çalışmalarının çoğu kadın hastalıkları ve
doğum ile pediatride yoğunlaşır. Kadınların gebelikleri boyunca konsültorioya
12 kez gelmeleri beklenir. Küba’da emzirme bir kuraldır. 5 numaralı konsültorionun
duvarlarındaki posterlerde emzirmenin temelleri tanımlanmakta, sık görülen
sorunların üstesinden nasıl gelinebileceği açıklanmakta ve ikizlerin nasıl
emzirilebileceği gösterilmektedir (18 – 19).
KÜBA’DA SAĞLIK BAKIMI – “POLİKLİNİK”
Küba’da 83’ü Havana’da 492 poliklinik
vardır (20). Her poliklinik 30 – 40 konsültorio için programlar geliştirir.
Polikliniklerde konsültoriolardan daha özelleşmiş bakım sunulur ve
poliklinikler konsültoriolarda çalışan aile hekimlerinin mesaileri bittikten
sonra da açıktır. Poliklinikler eğitim, araştırma ve toplum düzeyinde önleyici
sağlık programlarının eşgüdümünde kritik önemdedir (1). Örneğin poliklinikler Küba’da
sık sık salgınlar yapan, sivrisineklerle bulaşan bir hastalık olan deng
ateşinin kontrolüne yardımcı olurlar. Poliklinikler tıp öğrencilerinden oluşan
ekiplerin kapı kapı dolaşarak durgun sulardan örnekler almasını ve insanlara
bunları ortadan kaldırmalarını anlatmalarını düzenlerler.
Bu, sağlık bakımı, yoksulluk ve
barınma arasındaki kritik bağlantıyı gösterir. Sağlık bakımı kampanyaları Küba’da
işe yarar çünkü sağlık emekçileri insanları evlerinde bulur ve mahalleler
istikrarlıdır; ABD’deki düşük gelirli insanlar gibi sık sık ev değiştirmezler.
Poliklinikler Küba topluluklarıyla
kısmen Batı tekniklerini Karayip kültürünün “doğal ve geleneksel tıbbıyla”
birleştirdikleri için tamamen bütünleşmiştir (1). Teresa Frias bana Havana’nın
Üniversite Polikliniği’ni gezdirirken kabul, gözlem, otoklav, laboratuar, aşı,
röntgen, optometri, göz hastalıkları, kadın-doğum, aile planlaması, ultrason,
vakum kürtaj, diş sağlığı, podiatri, psikoloji, sosyal çalışma, ortopedi,
konuşma tedavisi, erişkin jimnastiği, çocuk jimnastiği, akupunktur, masaj
tedavisi, ısı tedavisi, refleks tedavisi, elektromanyetik tedavi ve çamur tedavisi
odaları gördüm. Kübalı hekimler genellikle daha pahalı yüksek teknolojili
seçenekleri kullanmak yerine hastaların kendilerini daha rahat hissedebileceği düşük
teknolojili geleneksel tıbbı deniyorlar. Kuşkusuz ABD ambargosu birçok ileri
teknoloji makinelerin kıtlığına neden oluyor.
KÜBA’DA SAĞLIK BAKIMI – “DİĞER DÜZEYLER”
Küba tıp sistemi sorunların yüzde
80’ini konsültorio ve poliklinik düzeyinde ve yalnızca yüzde 20’sini hastane,
dal hastanesi ve bakımevi gibi uzun erimli bakım tesislerinde ele almayı
amaçlamaktadır. Gerçekten ayaktan konsültasyonların yüzde 74’ü aile hekimleri
tarafından yapılmaktadır. Tahminlere göre Küba’daki tıbbi bakımın yüzde 97’si
aile hekimlerince yapılmaktadır (17).
Küba hastanelerine ilişkin en çarpıcı
fark lüksten uzak olmalarıdır. Küba hastaneleri bana 1950’lerin ABD
hastanelerini anımsatıyor – temiz, çok sade ve TV ve elektronik aletlerle dolu
değil.
Kübalı sağlık profesyonelleri Küba
tıbbi sisteminin düzeylerini tanımlarken Devrim Savunma Komiteleri’ni (DSK)
saymazlar. 1961 Domuzlar Körfezi işgalinden kısa bir süre önce hükumet karşı
devrimci etkinlikleri izlemek için mahalli DSK’leri kurdu (21). Ancak DSK’nin
önleyici sağlık bakımı ile güçlü bir ilişkisi vardır. Küba’da yerel DSK’leri
her evde kimlerin yaşadığını bildiği ve yaşlıları ve sakatları tahliyeye
odaklanabildiği için, kasırga tahliyelerinde can kaybını asgarileştirmekte çok
etkindir.
SAĞLIK BAKIMININ İKİ VİZYONU
Küba, nitelikli bir sağlık sisteminin
pahalı tıbbi teknolojinin sonu gelmez genişlemesine dayanmak zorunda olmadığını
göstermektedir. Tıbbi bakımdan karı çıkartmak idari maliyetleri düşürmekte,
aşırı-tedaviyi azaltmakta, tanıların genişlemesini hafifletmekte, insanlara
önleyici bakım sunmayarak daha hasta hale getirmeyi durdurmakta, hekimlerin
fahiş gelirlerini kontrol etmekte ve araştırmaların gereksinim duyulan alanlara
odaklanmasına yardımcı olmaktadır.
Linda Whitehead ve Laurence Branch,
Primary Health Care in Cuba (2008) başlıklı kitaplarında bir Kübalının misafir
Kanadalı hekimi hipertansiyonlu hastalarının hiçbirinin ilaç tedavisi altında
olmadığını söyleyerek nasıl şok ettiğini anlatmaktadır (17). Kapitalist tıp “diyet
ve egzersizi” bir slogan olarak kullanırken, Küba’da “diyet ve egzersiz” gerçekten
tıbbın uygulanma tarzıdır.
Küba tıbbının ayırt edici özelliği,
diğer ülkelerde slogan olarak kullanılan birincil ve önleyici sağlık bakımı
sistemini tasarlaması ve yürürlüğe koymasıdır. ABD sağlık bakımı harcamalarının
yalnızca yüzde 2 – 3’ü önleyici bakım için harcanmaktadır (5).
İkinci Paylaşım Savaşı’ndan sonra ABD’de
daha iyi sağlığın daha fazla uzmanla ilişkili olduğu miti yükselmiştir (23).
Fakat Küba başarılı bir sağlık bakımının aile hekimi prevalansıyla yakından
ilişkili olduğunu anlamıştır. Kübalı hekimlerin büyük çoğunluğu aile hekimi
iken, ABD’li hekimlerin yalnızca yüzde 11’i aile hekimidir (1). Ek olarak Küba’nın
nüfusa oranla daha fazla hekimi vardır: ABD’de 480 kişiye bir hekim düşerken,
Küba’da 180 kişiye bir hekim düşmektedir (17).
Bu, Küba’da toplum kesimleri arasında
sağlık bakımı göstergeleri arasında fark olmamasının nedenlerinden biridir.
Aksine ABD’de etnik ve coğrafik gruplar arasında bebek ölümleri gibi ölçütlerde
muazzam farklılıklar vardır. Amerika’da eşitsizliğe son verme taahhüdünün
olmayışı, ABD’de “eğitim kampanyaları” olarak bilinen çok az etkili veya uzun
süreli etkisi olmayan boş retorik törenleriyle sergilenmektedir. Aksine Küba’nın
tıp öğrencilerinin, DSK’nin ve genel toplumun coşkusunu cehalet, çocuk felci,
deng hastalığı ve bebek ölümlerine karşı savaşta kullanan “seferberlik
kampanyaları” vardır.
Aile hekimi Alejandro Fragadas ile
konuşurken, ona “Lütfen bunu sorduğuma gülme, fakat hastaların senin ofisine
nasıl geliyor ve sen onları evlerinde ziyarete nasıl gidiyorsun?” dedim. Bana
başka bir dünyadanmışım gibi bakarak, “Bana yürüyerek gelirler ve ben de onlara
yürüyerek giderim” dedi. Kaç Amerikalı aile hekimine yürüyerek gider? Bir yere
araçla gitmek insanı iyi sağlık için gerekli olan fiziksel etkinlikten yoksun
bırakır ve aynı zamanda yol boyunca akciğerlerine hava kirliliği dolar. Bu Batı
kültüründe birbiri içinde geçen sonsuz genişleyen hastalık maliyeti
döngülerinden yalnızca bir tanesidir.
TEZATLAR
Toplumda insanları hasta eden
şeylerden bağımsız iyi bir tıp yaratmak mümkün değildir. ABD sağlık sisteminin
yenilenmesi, sigorta şirketleri tarafından kontrol edilen herkese sağlıksızlık
hakkını talep etmekten çok daha değerlidir.
ABD tıbbi “beyin göçünün” veya Hindistan’dan,
Afrika’dan ve Latin Amerika’dan hekimleri çok yüksek ücretlerle baştan
çıkartmanın en kötü faillerinden biridir. Bu durum dünyadaki en umutsuz
toplumların bir kısmını daha da az hekime terk etmektedir. Tıbbi “beyin göçü”
Gana’da çok kötü olup, ülkede 45 bin kişiyi 1 hekime bırakmıştır (24).
Diğer yandan Küba diğer ülkeler çok
sayıda hekim göndermektedir. Aynı zamanda ABD 2010 depreminden sonra Haiti’ye
550 tıbbi personel gönderirken, Küba’dan 1500 tıbbi personel vardı (25). 70 bin
Kübalı hekimin hemen hemen dörtte biri ülke dışında çalışıyor (26).
Ek olarak Küba 100 ülkeden binlerce
öğrenciyi ücretsiz olarak Latin Amerika Tıp Okulu’nda (LATO) tıp okumaya
getiriyor. LATO’da altı yıldan sonra mezun olan hekimler en çok gereksinim
duyulan birincil ve önleyici sağlık bakımı modelini sıkıntı içindeki toplumlara
götürüyorlar. Bunlar “beyin göçünü”, “beyin kazanımına” çevirmeye yardımcı
oluyorlar.
Don Fitz
Çeviren: Akif Akalın
Notlar
1. Dresang, Lee T., Brebick, Laurie,
Murray, Danielle, Shallue, Ann & Sullivan-Vedder, Lisa. (July–August,
2005). Family medicine in Cuba: Community-oriented primary care and
complementary and alternative medicine. Journal of the American Board of Family
Medicine, 18 (4), 297–303.
2. Harrison, J.A. (May/June, 2008).
Paying more, getting less: How much is the sick US health care system costing
you? Dollars & Sense.
http://dollarsandsense.org/archives/2008/0508harrison.html
3. Woolhandler, S. et al (August 21,
2003). Cost of health care administration in the United State and Canada. New
England Journal of Medicine, 349 (8). 768–775.
4. Devereaux, P.J. et al (June 8,
2004). Payments for care at private for-profit and private not-for-profit
hospi-tals: A systematic review and meta-analysis. Canadian Medical Association
Journal, 170 (12), 1817–1824.
5. Cox, S. (2008). Sick planet:
Corporate food and medicine. Ann Arbor: Pluto Press.
6. Levine, B.E. (September, 2010).
Review of Robert Whitaker’s Anatomy of an epidemic. Z Magazine, 23 (9), 36–37.
7. Moyer, M.W. (July, 2010).
Heartburn headache. Scientific American, 303 (1), 24–26.
8. LaForge, J. (July/August, 2010).
Oversight of dangerous high-dose medical radiation. Z Magazine, 23 (7/8),
10–11.
9. Rosenberg, M. (April 22, 2010).
The Strange Return of Hormone Replacement Therapy.
http://counterpunch.com/rosenberg04222010.html
10. Quint, R.D. (May, 2010). You bet
your life: Why we need a national health program. Slide show presented in
Havana, Cuba.
11. Wilper, A.P. et al (October 20,
2009). Hypertension, diabetes, and elevated cholesterol among insured and
uninsured U.S. adults. Health Affairs, w1151–w1159.
12. Hall, S.S. (October, 2010).
Revolution postponed. Scientific American, 303 (4), 60–67.
13. Woolhandler, S., Himmelstein,
D.U., & Amberg, M. (2009) Physicians for a National Health Program web-site
http://pnhp.org/excessdeaths/health-insurance-and-mortality-in-US-adults.pdf
14. Devereaux, P.J. et al (May 28,
2002). A systematic review and meta-analysis of studies comparing mortality
rates of private for-profit and private not-for-profit hospitals. Canadian
Medical Association Journal, 166 (11), 1399–1406.
15 Himmelstein, D.U., Woolhandler,
S., Hellander, I. & Wolfe, S.M. (July 14, 1999). Quality of care in
investor-owned vs not-for-profit HMOs. Journal of the American Medical
Association, 282 (2). 159–163.
16. Gregorian, C.B. (October 28, 2010).
Addiction to painkillers hobbles more patients. St. Louis Post-Dispatch. B1, B3
17. Whiteford, L. M. & Branch, L.
G. (2008). Primary health care in Cuba: The other revolution. Lanham: Rowman
& Littlefield Publishers, Inc., 28.
18. Interview with Ivan Angulo
Torres, Havana Cuba, May 31, 2010. Excellent descriptions of recent versions of
Cuban health care are available in Dresang, et. al. (2005) and Whiteford &
Branch (2008).
19. Interview with Dr. Alejandro
Fadragas Fernández and Maité Perdomo, Consultorio No. 5, Havana, Cuba, December
30, 2009.
20. Interview with Teresa Frías,
Policlínico Universitario, Havana, Cuba, December 30, 2009.
21. Sweig,J.E. (2009). Cuba: What
everyone needs to know. New York: Oxford University Press, 46.
22. Interview with Deisy León Perez,
Comité de Defensa de la Revolución Hermanos Zais, Havana, Cuba, December 29,
2009.
23. Gorman, C. (October, 2010).
Closing the health gap. Scientific American, 303 (4), 34–36.
24. Fitz, D. (Fall, 2010). ELAM in
2010. Synthesis/Regeneration: A Magazine of Green Social Thought. No. 53,
38–43.
25. Kirk, E.J. & Kirk, J.M.
(Fall, 2010). Cuban medical aide to Haiti: One of the world’s best kept
secrets. Synthesis/Regeneration: A Magazine of Green Social Thought. No. 53,
44–47.
26. Kirk, J. M. & Erisman, H. M.
(2009). Cuban medical internationalism: Origins, evolution and goals. New York:
Palgrave Macmillan, 34.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder