Türkiye’de sol daha çok “büyük” siyasetle ilgilenir ve siyaset yaparken insanların gündelik yaşamlarında karşılaştıkları sorunları “ayrıntı” olarak görür. Bu yaklaşım, solun insanların gündelik sorunlarını Mills’in “sosyolojik imgelemi” içinde görmesinden kaynaklanır ve doğru bir yaklaşımdır. Solcular sorunların ardında yatan gerçek nedenleri görür ve insanları gölgeler yerine perde arkasındaki güçlerle mücadeleye çağırırlar.
GÜNDEM
Herhangi bir TV kanalından veya günlük gazeteden bugünkü manşetlere baktığımızda, üç aşağı beş yukarı şu başlıkları görüyoruz: 2017 bütçesi, Kışanak’ın gözaltına alınması, Bylock meselesi, "FETÖ" gözaltıları, emniyet müdürleri kararnamesi…
Peki, emekçilerin gündeminde ne var? Sıradan vatandaş ne konuşuyor? Sokaktaki insan hangi sorunları yaşıyor? Bu insanlar yukarıda sıralanan başlıklardan hangisini kendisine “gündem” yapıyor, dostlarıyla konuşuyor? Gerçekten insanların kendilerine neleri “dert” ettiğini, gündemlerinde neler olduğunu biliyor muyuz?
SİYASET TARZI
Siyaset tarzımızı belirleyen, neyi siyasi gördüğümüz, siyasi olarak neye önem verdiğimizdir. Gün içinde gelişen birçok olay arasında “önemli” gördüklerimizi öne çıkartır, bunlar üzerinden siyaset yaparız. Ancak bizim önem verdiğimiz konular ile toplumun önemli bulduğu konular arasındaki açı büyürse, “toplumdan kopma” yaşanmaya başlar. “Kendi” gündemimizi topluma dayatmaya çalıştıkça, toplumdan uzaklaşırız.
Bir solcunun siyaset yaparken “toplumun” gündemine öncelik vermesi kritik önemdedir. Çevremizdeki insanlara gündem dayatmak yerine, onları dinlemek, onların gündemini anlamak ve bu gündem üzerinden siyaset yapmak, siyasette başarının anahtarıdır. Yoksa kendiniz çalar, kendiniz oynarsınız; kendiniz söyler, kendiniz dinlersiniz.
İNSANLARIN GÜNDEMİ OLARAK SAĞLIK
Herhangi bir ortama girip insanların konuşmalarına kulak kabartırsanız, konuşulan konular arasında sağlığın düşündüğünüzden çok daha fazla yer bulduğunu görürsünüz. Hemen herkesin sağlıkla ilgili bir sorunu vardır ve bu sorun bir türlü çözülemeyen bir sorundur.
İnsanların sağlıkla ilgili sorunları çok çeşitlidir. Kimi gereksindiği hizmete erişimde sorun yaşarken, kimi eriştiği hizmetin kalitesinden memnun değildir. Sorunu nedeniyle dolaşmadığı doktor, hastane kalmayanlar vardır. Konuşanların hepsinin yaşadığı duygu ortaktır: çaresizlik!
AKP VE SAĞLIK
Birçokları AKP’nin toplum içinde bulduğu desteğin önemli bir bölümünün sağlık alanındaki icraatlarından kaynaklandığını söylüyor. Açıkçası bu konuda yapılmış bilimsel bir araştırma var mı bilmiyorum, fakat AKP’nin insanların sağlık konusunda “çok duyarlı” olduğunun farkında olduğunu gösteren çok sayıda veri var.
Bugünkü haberler arasında solcuların çok “siyasi” bulmayabileceği bir haber var: “Kağıt reçeteye başhekim onayı şartı kalkıyor.”
Gerçekten manşetlerin öne çıkarttığı 2017 bütçesi veya Kışanak’ın gözaltına alınması gibi gündemler arasında, kağıt reçetede başhekim onayının kalkmasının esamisi okunur mu? Fakat zahmet eder haberin ayrıntısına bakarsanız, orada “farklı” bir siyaset görürsünüz.
Olay Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 15 Ekim’de, yani 10 gün önce hastanelerde yazılan kağıt reçetelere başhekim onayı zorunluluğu getirmesiyle başlamıştır. Böylece eczaneler üzerinde başhekim mühür ve imzası olmayan kağıt reçeteleri kabul etmemeye başlamıştır.
Bu durum ilk bakışta küçük bir ayrıntı gibi görünebilir, fakat “başına gelen” için çok ciddi bir sorundur. Hekime gittiniz, muayene oldunuz, bilgisayar ortamında bir sorun çıktı ve hekim reçetenizi kağıda yazmak zorunda kaldı. Şimdi reçetenizi yüzlerce insanla birlikte kuyruğa girip başhekime onaylatmanız lazım. Hastanız da ilacını bekliyor… Ya da uygulamadan haberiniz yok, reçeteyi alıp eczaneye gittiniz ve “başhekime onaylat gel” dediler. Hastanız hala ilacını bekliyor.
Sonunda ne oldu? Uygulamanın fiilen 17 Ekim (Pazartesi) başladığını ve yalnızca 1 hafta içinde gelen tepkiler sonucu alelacele kaldırıldığını gördük. Çünkü biz ne dersek diyelim AKP “toplumun gündemini” yakından takip ediyor ve kendisine oy kaybettirebilecek gelişmeleri kısa zamanda görüp, tedbir alıyor.
Bu konuda çok sayıda örnek vardır. “Sevk zincirini” anımsayın. Aile hekimliği uygulaması başladığında, “artık aile hekiminden sevk alınmadan hastaneye gidilemeyecek” denmişti. Toplumdan gelen tepkiler karşısında AKP, aslında aile hekimliği sisteminin belkemiği olan bu uygulamayı 1 (yazı ile bir) günde kaldırdı.
POLİTİKA GENİŞ ÖLÇÜDE TIPTAN BAŞKA BİRŞEY DEĞİLDİR
Toplumcu tıbbın kurucularından Rudolf Virchow, “tıp bir sosyal bilimdir, politika geniş ölçüde tıptan başka bir şey değildir” demişti.
Çoğumuz kabul etmek istemeyebiliriz fakat sağlık sandığımızdan çok daha “politik” bir konudur. Sağlık sorunları her şeyden önce “politik” sorunlardır. Dahası Sınıfın Sağlığı’nda yayınladığımız bütün makalelerimizde altını çizdiğimiz gibi sağlık sorunlarının çözümü de “politiktir.”
Erdoğan, Bahçeli, Demirtaş veya Kılıçdaroğlu’nun beyanatlarını çok daha üzerine konuşmaya değer görebilir, öne çık(artıl)an manşetleri çok daha siyasi bulabilirsiniz. Oysa gerçek siyaset başta sağlık olmak üzere hayatın diğer alanlarında yürüyor.
Akif Akalın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder