Translate

TOPLUMCU TIP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TOPLUMCU TIP etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Nisan 2024 Cumartesi

Disease as a Social Phenomenon


 

Known as the father of social medicine, Rudolf Virchow owes this title to his Upper Silesia Typhus Epidemic Report, where he elucidated the social-economic causes of diseases and deaths, in other words, explaining under which societal conditions morbidity and mortality arise (Virchow, [1848] 2006). Embracing Hegel's dialectical method in the analysis of health problems, Virchow presents a successful example of dialectical approach to biological and social issues in his report.


Master of the dialectical approach, Hegel, argued that life couldn't exist without disease; every organism is born with the "germ of death," and treatment sees disease not as the complete loss of health but rather as a conflict within or between physical forces.


However, Virchow, rejecting Hegelian idealism, embraced materialism. In his efforts to form a dialectical materialist approach in biology, he extensively utilized Friedrich Engels' work "The Condition of the Working Class in England" to demonstrate the relationship between poverty and disease (Engels, 1994).

12 Nisan 2024 Cuma

Disease as a Malfunction of the Machine

 


The understanding of health and illness has evolved and changed throughout historical and societal development processes, reaching the present day. For thousands of years, humans perceived illnesses as "divine punishment" and sought solutions to health problems through offerings, sacrifices, magic, and prayers. During periods when the influence of religion/metaphysics on societal life relatively weakened and rationality began to strengthen, science became dominant in medicine, and health issues began to be associated with earthly causes.


By the nineteenth century, the monumental advancements in science and technology completely transformed traditional medicine and the understanding of health. The discovery of the microscope made infectious agents visible, and new models explaining health problems began to be developed (von Engelhardt, 1999: 1 – 7).

11 Nisan 2024 Perşembe

Disease as a Divine Punishment


As human societies evolved from primitive classless communities where health knowledge production and utilization were for everyone and by everyone, towards class-based societies where medicine entered the service of the ruling class, the first stop was shamanic communities. With the ability of human societies to produce more than they consumed over historical periods, those who seized this surplus became dominant and enslaved others.

6 Nisan 2024 Cumartesi

Halk sağlığında gündem


 

Son aylarda Türkiye’de siyasetin yerel seçimlere kilitlenmesi nedeniyle “halk sağlığı” gündemini biraz ihmal ettik. Bu yazımızda halk sağlığı alanında yayınlanan önemli makaleleri değerlendirerek gündemi yeniden yakalamaya çalışacağız.

13 Şubat 2024 Salı

Elli yıl sonra Zavallılar

 


Yılmaz Güney’in “Zavallılar” filmini ilk izlediğimde ortaokulu yeni bitirmiştim. Yaz tatiliydi. Her yerde “çirkin kralın” insanın yüreğini bakışlarıyla deldiği afişleri asılıydı. Mutlaka izlemeliydim, fakat babam izin vermiyordu. Güney’in “katil” olmasından değil, faşistlerin Zavallılar filmini gösteren sinema salonlarını basıp, izleyicilere saldırmasından korktuğundan. Ama ben yine de sinemaya gizlice gitmiş, şansıma başıma bir iş gelmeden filmi izleyebilmiştim.

6 Şubat 2024 Salı

6 Şubat depreminin yıldönümü


 

6 Şubat depreminin üzerinden bir yıl geçti. Acılarımız hala taze. Geçtiğimiz bir yıl içinde ne yaralarımız sarılabildi, ne de ondan fazla ili etkileyen depremlerde gerçekten kaç canımızı yitirdiğimizi öğrenebildik. Deprem bölgelerinde yaşayan yoksul insanlar hala perişan, çaresizlik içinde yardım bekliyorlar.


Peki, 6 Şubat depreminden doğrudan etkilenmeyenler? Biz de aynı çaresizlik içinde olası yeni büyük depremleri bekliyoruz. Nasıl 17 Ağustos 1999 Marmara depremi sonrasında, depremin yıl dönümlerinde ekranlardaki hamasi konuşmalar dışında hiçbir hazırlık yapılmadıysa, şimdi de 6 Şubat depreminden sonra ciddi bir hazırlık yapılmıyor.

23 Ocak 2024 Salı

Başka bir doktorluk


Doktor dendiğinde zihnimizde hastaların ağrısını dindirmeye, rahatsızlığını geçirmeye veya yarasını iyileştirmeye çalışan biri canlanır. Gerçekten de doktorluk mesleği binlerce yıl böyle icra edildi. Hastalar doktorlardan (büyücülerden, şamanlardan, şifacılardan) dertlerine çare aradı, onlar da kendilerine başvuran hastaları iyileştirmeye çalıştılar.


Doktorların çoğu kendilerine biçilen “iyileştiricilik” rolünü benimseyerek, mesleki pratiklerini kendilerine başvuran hastaları iyileştirmeye çalışmakla sınırlarken, bazı doktorlar yalnızca kendilerine başvuran hastaları iyileştirmeye çalışmakla yetinmeyip, hastalıklara yol açan koşulları da iyileştirmek istediler ve böylece “başka bir doktorluk” doğdu.

21 Ocak 2024 Pazar

İki, üç, daha fazla Lenin


Bugün (21 Ocak) Lenin’in aramızdan ayrılışının 100. yıldönümü.


2024 yılını Lenin’in anısına “Lenin Yılı” olarak anacağımızı duyurmuştuk. Sloganımız “İki, üç, daha fazla Lenin”, çünkü Rosa Luksemburg’un “ya sosyalizm, ya barbarlık” öngörüsünün bütün acımasızlığıyla doğrulandığı günümüzde, dünyanın yeni Leninlere yüz yıl öncesinden çok daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz.

Türkiye'de 1940'lı yıllarda Toplumcu Tıp kitabına Önsöz

 


ÖNSÖZ

İkinci Emperyalistler-arası Paylaşım Savaşı yıllarında iki toplumcu hekim, Dr. M. Hulusi Dosdoğru ve Dr. Sâbire Dosdoğru, Türkiye’de toplumcu tıp düşüncesine ses oldular ve ülkemizde sağlık sorunlarına “toplumcu” yaklaşımın ilk örneklerini sundular.

Dr. Sâbire Dosdoğru, Tan Gazetesi’nde yayınlanan bir yazısında toplumcu tıbbın kurucusu Friedrich Engels’e atıf yaparken, Dr. M. Hulusi Dosdoğru da Sendika Gazetesi’nde yayınlanan bir makalesinde, yirminci yüzyılın ilk yıllarında toplumcu tıp düşüncesinin Avrupa’da yayılmasını sağlayan Dr. Alfred Grotjahn’dan alıntı yapıyordu.

7 Ocak 2024 Pazar

Toplumcu Tıp / Sınıfın Sağlığı blogu 2023 indeksi yayında

 


Muhtemelen 2023 yılı gelecekte en çok anımsayacağımız ve en çok atıf yapacağımız yıl veya birkaç yıldan biri olacak.


2023 yılı Türkiye’yi derinden sarsan olaylara sahne oldu. Bunların büyük bir bölümünü blogumuzda “toplumcu tıp” bakış açısıyla ele almaya çalıştık.


Yılın ilk aylarında yaşadığımız deprem, muhtemelen 1999 Gölcük depremi gibi uzun yıllar hafızalardan silinmeyecek.


Ardından 14 Mayıs depremi yaşandı. Her soydan ve her boydan muhalefetin 20 yıllık AKP iktidarı karşısında uğradığı hazmedilemez hezimet de yıllarca unutulamayacak.


Üçüncü deprem yaz ortasında geldi ve Türkiye’nin “emeklilerini” vurdu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde emeklilerin maaşları ilk kez arttırılmadı. Bu da en azından emekli yurttaşlarımızın ömürlerinin sonuna kadar unutamayacağı bir olay.


Çanakkaleliler de muhtemelen Çanakkale’nin önümüzdeki onyıllarına damga vuracak orman yangınını asla unutamayacak, çünkü yangında tam da önümüzdeki yıllarda imara açılması beklenen “parseller” yakıldı.


Yılın son aylarında son deprem Gazze’den geldi ve bizi derinden etkiledi. Türkiye bir taraftan sözde Filistinlilerin yanında görünürken, diğer yandan İsrail’e ihracatını kesintisiz, hatta arttırarak sürdürdü. Muhtemelen bu utanç da uzun süre unutulmayacak. Belki de biz unutmak istesek dahi, Filistinliler unutturmayacak...


2023 BLOG İNDEKSİ İÇİN TIKLAYINIZ


20 Aralık 2023 Çarşamba

Kapitalojen hastalık: Kapitalizm hastalıkları

 


Geçtiğimiz günlerde British Medical Journal - Global Health dergisinin online nüshasında Guddi Singh ve Jason Hickel imzasıyla “Capitalogenic disease: social determinants in focus” başlıklı bir editoryal yayınlandı. Makalede kapitalizmin insanları nasıl hasta ettiği, hastalıklarını sürdürdüğü ve sağlıkta eşitsizlikler yarattığı anlatılıyor.


Şüphesiz kapitalizmin insanları nasıl hasta ettiği Friedrich Engels’in “İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu” başlıklı kitabını okuyanlar için sır değil. Engels günümüzden 178 yıl önce emekçiler arasında yaygın olan hastalıkların ve vakitsiz ölümlerin nedenlerinin yoksulluk veya kötü çalışma ve yaşam koşullarında değil, bunlara da neden olan üretimin kapitalist örgütlenmesinde ve sosyal çevrede aranması gerektiğini söylüyordu.


Birkaç yıl sonra Engels’in ifadelerini tıbba tercüme eden Rudolf Virchow da, işçilerin ve emekçilerin yaşam koşullarının, kötü barınma ve beslenme koşullarının onları hastalıklara “daha yatkın” hale getirdiğini, diğer bir deyişle hastalıkların oluşması ve gelişmesi için “yeterli” koşulu yarattığını savunmuştu.


Yazarların makalelerinde Engels ve Virchow’a hiçbir atıf yapmadan, iddialarını günümüzde yeniden dünyanın en prestijli dergilerinden birinde gündeme taşımaları “ahlaki” yönden tartışılabilir, fakat makalenin sağlık sorunlarının kökeninde kapitalist üretim tarzını araması takdire değer.

16 Aralık 2023 Cumartesi

Çevreyi kim kirletiyor, bedelini kim ödüyor?

 


Dün “İda Madra Temiz Deniz Platformu” tarafından Edremit Atatürk Gençlik Merkezi’nde düzenlenen “Edremit Körfezinde Deniz Kirliliği ve Halk Sağlığı” başlıklı panele katıldık.


İda Madra Temiz Deniz Platformu’nu körfez bölgesinde örgütlü Ayvalık Tabiat Platformu, Burhaniye Çevre Platformu, Edremit Çevre Platformu, Kazdağı Koruma Derneği ve Körfez Siteler Birliği Derneği oluşturmuş.


Son zamanlarda çevre konusunda duyarlı, kendilerini parçası oldukları doğaya karşı sorumlu hisseden birçok insanın, çeşitli örgütlerde bir araya gelerek, çevre sorunlarını tartıştığını ve çözüm yolları aradığını biliyoruz.

4 Aralık 2023 Pazartesi

TTB’ye kayyım atanmasına hekimler ve toplum neden sessiz kalıyor?

 


Kasımın son gününde akşama doğru sosyal medyadan Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi’ni görevden aldığını ve TTB’ye kayyım atadığını öğrendik. Gece ana-akım medya haberi hiç görmezken, birkaç muhalif kanal da “sıradan” bir olay gibi verdi.


Mahkeme kararına karşı bir “refleks” tepkiye tanık olunmadı. İzleyen günlerde de bazı Tabip Odaları tarafından az sayıda hekim katılımıyla yapılan basın açıklamaları dışında hekimlerden dişe dokunur bir tepki görmedik. 100 binden fazla hekim, üyesi oldukları meslek kuruluşunun yöneticilerinin görevden alınmalarına sessiz kaldılar demek abartı olmaz.

23 Kasım 2023 Perşembe

Sovyetler Birliği'nde toplumcu sağlık sisteminin çöküşü

“Toplumcu Tıp: Sovyetler Birliği Deneyimi” başlıklı kitabımızda, Sovyetler Birliği’nin ilk yıllarında “toplumcu” sağlık hizmetinin nasıl örgütlendiğini incelemiş, kitabımızı “Tıbbı ve sağlığı emeğin gereksinimlerine göre örgütlemek kadar, bu alanlardaki kazanımların kalıcılığını sağlamanın da önemli olduğu gerçeği kendisini sosyalistlere çok acımasız bir biçimde öğretmiştir” cümlesiyle bitirmiştik. Bu yazımızda Sovyetler Birliği’nde 1920’li yıllarda örgütlenen toplumcu sağlık hizmetinin, 1930’lu yıllarda nasıl çözülmeye başladığını ve 1950’lerde nasıl tamamen çöktüğünü incelemeye çalışacağız.

15 Kasım 2023 Çarşamba

Nerede hata yaptık?

 


Bugün Gazze’de dünyanın gözleri önünde bir soykırım yaşanıyor. Büyük bir bölümünü kadınlar ve çocukların oluşturduğu ölümlerin 11 bini aşmasına rağmen, kırk gündür yalandan dahi bir “ateşkes” çağrısı yapıl(a)madı. Yirminci yüzyılın başta Birleşmiş Milletler olmak üzere bütün uluslararası kurumları çaresizlik içinde soykırımı seyrediyor. Ütopyalar tarihe karışırken, distopyalar gerçekleşiyor.

 

Oysa daha elli, bilemediniz altmış yıl öncesinde 2000’li yıllar pırıl pırıl görünüyordu. Hemen herkes 2000’li yıllarda dünyaya barışın egemen olacağından, yirminci yüzyılın bütün hastalıklarının iyileştirileceğinden emindi. Uygarlığı Ay’a, Mars’a, Venüs’e taşıyacacağız derken, kendimizi kapitalist ortaçağ karanlığına gömülü bulduk. Peki, nerede hata yaptık?

2 Eylül 2023 Cumartesi

Güvencesiz istihdam erken öldürüyor

 


Bugüne kadar güvencesiz istihdamın işçilerin sağlığı ve iyiliği üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin birçok araştırma yayınlanmış ve biz de bu konuyu birçok makalemizde ele almıştık (1 – 5). Geçtiğimiz hafta İsveç’in Karolinska Enstitüsü, bu konuda çok çarpıcı bir araştırma daha yayınladı (6). Araştırmacılar güvencesiz çalışan emekçilerin, güvenceli çalışmaya geçmeleri halinde vakitsiz ölüm risklerinin yüzde 20 azaldığını ortaya koydular.

24 Ağustos 2023 Perşembe

Sosyal sorunlar mağdur suçlanarak çözülmez

 


Türkiye’nin yıllardır çözülemeyen ve artık kanıksadığımız, nesilden nesile miras bıraktığımız birçok sosyal sorunu var. Örneğin Türkiye “ezelden beri” iş kazalarında ölümde açık ara Avrupa birincisi ve dünya üçüncüsüdür (1). Trafik kazaları nedeniyle ölümlerde de durum farklı değil (2). Türkiye kadınların Avrupa’da ve OECD ülkeleri arasında en çok fiziksel şiddet gördüğü ülke (3).


Bu sorunların çözülemeyişinin elbette birçok nedeni vardır, fakat bu nedenlerden en önemlisi topluma egemen “bireyci ideolojinin” ürünü olan “mağduru suçlama” kültürüdür.

27 Temmuz 2023 Perşembe

Özel hastaneler emekçilere ölüm getiriyor

 


İngiltere merkezli Oxford Committee for Famine Relief veya kısaca Oxfam, geçtiğimiz ay yine oldukça provokatif iki rapor yayınladı. Gerçi 21. yüzyılda insanlık çok da provokasyona gelecek gibi görünmüyor, fakat Oxfam raporları gündem oluşturamasalar da tarihe tanıklık ediyorlar.