Kaliforniya Üniversitesi tarafından
geçtiğimiz yıllarda yayınlanan bir kitapta Amerikalı yazarlar Küba
izlenimlerini anlatıyor. Yazarlardan biri olan Alissa Bernstein, genç bir
akademisyen. Lisans eğitimini tıbbi antropoloji üzerine yapmış. Daha sonra halk
sağlığı yüksek lisansı yapan Bernstein, doktorasını yine tıbbi antropoloji
alanında almış.
Halen akademik yaşamını Kaliforniya
Üniversitesi Sağlık Politikaları Enstitüsü ve Küresel Akıl Sağlığı
Enstitüsü’nde sürdüren Bernstein, 2009 yılında doktora öğrencisiyken ziyaret
ettiği Küba’da, Latin Amerika Tıp Fakültesi’nin mezuniyet törenine katılmış.
Törende tanıştığı yeni mezunlardan biri olan Bolivyalı delikanlıyla sohbeti
sırasında Küba hakkında çok şey öğrenmiş.
KÜBA’DA TIP FAKÜLTESİ YALNIZCA TIP ÖĞRETMİYOR
Bolivyalı genç stajlarını Cienfuegos
eyaletinde bir kırsal poliklinikte yaparken, yalnızca Kübalı aile hekimleriyle
çalışmakla kalmamış, onlarla birlikte yaşamış. Bu sayede tıbbi bilgi ve
beceriler yanında hekimlerin yaşamı hakkında da çok şey öğrenmiş. Genç bu
deneyimin yaşamını da değiştirdiğini anlatmış:
“Buraya gelmeden önce bencildim ve en
iyi olmak istiyordum. Burada mesleğimizin etiği üzerine birçok ilkeyi öğrendim:
alçak gönüllü, kibar olmak, insanlara iyi davranmak, hastalarla ilişki kurmak.
Yeni bir sağlık sistemi yaratmaya çalışan Evo Morales hükumetinin yönetimde
olduğu ülkemde, öğrendiklerimle değişimler yapmaya çalışmak istiyorum. Bugün
birçok değişimin mümkün olduğunu hissediyorum”.
Bernstein Bolivyalı gence bunları
nasıl yapmayı düşündüğünü sorduğunda, çiçeği burnunda hekim, ülkesine
döndüğünde bir grup hekimle birlikte başlatmak istediği projesini anlatır.
Toplum temelli bir çalışma içinde insanlara önleyici tıp yoluyla hastalıklarla
nasıl başa çıkabileceklerini öğreteceklerdir. Ayrıca Küba’da öğrendiklerini
Bolivyalı gençlere aktarabilmek için tıp fakültesinde de çalışmak istemektedir.
Bernstein Bolivyalı genç hekimden çok
etkilenir ve iki yıl sonra Bolivya’yı ziyaret eder. Bu kez El Alto’da Kübalı
doktorların çalıştığı Hospital Francisco Amistad Cuba-Bolivia’nın beşinci
kuruluş yıldönümü şenliğine katılır. 2010 yılından itibaren Küba’da Latin
Amerika Tıp Fakültesi’nde ilk 4 yıllarını tamamlayan öğrenciler, eğitimlerinin
son iki yılı için ülkelerindeki bu hastaneye gelmektedir.
Hastane yöneticileri Bolivya’daki
hastalık örüntüsünün Küba’dakinden çok farklı olduğunu, bu nedenle Bolivyalı
gençlerin stajlarını kendi ülkelerinde yapmalarının daha faydalı olacağını
söyler. Örneğin Küba’da hekim adayları tek bir tüberküloz veya şagas hastası
görmeden mezun olmaktadır. Oysa bunlar Bolivya’nın ciddi sağlık sorunları
arasındadır.
Bernstein buradaki öğrencilerle
görüştüğünde, bu öğrencilerin de Küba’da tanıştığı genç gibi yalnızca hekim
olmak değil, aynı zamanda ülkelerini değiştirmek istediklerini görür.
Bolivya’da tıp alanında çalışarak, ülkelerinin dönüşümüne hizmet edeceklerdir.
Böylece ileride kendilerinin tasarladığı ve kurduğu bir yaşamı sürdürmek
isteyen gençler, kendilerini bir “değişim ajanı” olarak görmektedir.
TOPLUMCU TIBBIN HEKİMLERİ
Toplumcu tıp sağlık emekçilerine
tıbbi rolleri yanında, hatta tıbbi rollerinin önüne geçen bir “sosyal” rol
atfeder. Bu rol toplumcu tıbbın kurucularından Rudolf Virchow tarafından
“yoksulların avukatlığı” olarak tarif edilirken, Küba devriminin efsanevi
önderi Ernesto Che Guevara hekimlerin sosyal rollerini bir adım daha ileri
taşıyarak hekimleri “sosyal değişimin aracı” olarak tanımlamıştır.
Küba’da tıp eğitimi, mezunlarını
ileride yalnızca hekim değil, aynı zamanda “sosyal değişim ajanları” olarak hizmet
sunabilmeleri için gerekli bilgi ve becerilerle donatmaktadır. Bu konuyu daha
önce Sınıfın Sağlığı’nda işlediğimizden ayrıntılara girmeyeceğiz. Ancak Küba’nın
Boelen tarafından tanımlanan “5 Yıldızlı Hekim” kavramına, hekimlere eğitim
becerileri kazandırarak “altıncı yıldızı” eklediğini ve hekimlerini aynı
zamanda “eğitimci” olarak yetiştirdiğini anımsatmakta fayda var.
Toplumcu hekimin ayırt edici
özelliği, mesleğini “toplum temelli” bir pratik içinde icra etmesidir. Burada
hekim aynı zamanda “toplum lideridir”. İnsan sağlığını belirleyen sosyal
faktörler barınmadan beslenmeye, istihdamdan çalışma ve yaşam koşullarına kadar
çok geniş bir yelpazeye yayıldığından, toplumcu hekim bu alanların hiçbirine
sırtını dönemez. Yaşamın bütün alanlarını “sağlık” yönünden değerlendirir ve
insanlara sağlıklı seçenekler sunar.
TÜRKİYE BUNLARA YABANCI DEĞİL
Bugün gençlere inanılmaz görünebilir
fakat Bernstein’ın 1970’li yıllarda Türkiye’yi ziyaret etme şansı olsaydı ve
bir mezuniyet törenine katılsaydı, yeni mezun hekimlerin çoğundan, Bolivyalı
gençlerden işittiği tümceleri duyardı.
Türkiye’de sosyalleştirme, çok farklı
bir bağlamda da olsa, bugün Küba’da ve birçok Latin Amerika ülkesinde esen
rüzgarlara benzer bir rüzgar yaratmıştı. O yıllarda genç hekimler, o güne kadar
hiç hekim görmemiş yerlere gittiklerinde, beraberlerinde bugün tıbbi
enternasyonalist dayanışma çerçevesinde dünyanın dört bir yanında hizmet sunan
Kübalı hekimlerin ruhunu götürüyorlardı.
Türkiye’de yalnızca hekimlerin değil,
birçok mesleğin kendisini bir “değişim ajanı” olarak gördüğü 1970’li yıllardan
bugün geriye çok şey kalmamış olabilir. Bu gelenekleri günümüz gençliğine
aktarmakta çok başarılı olamadığımız da söylenebilir. Buna 12 Eylül gibi
bahaneler bulmak mümkün ve çok kolay.
Fakat umutlar tükenmiş değil. Hafta
sonu İzmir’de Küba’nın biyoteknolojiye toplumcu yaklaşımını anlattığım bir
toplantıdan sonra yanıma iki genç hekim geldi. Aydın’dan mezun olmuşlar, biri
Muş’ta, diğeri Sakarya’da çalışıyormuş. İzmir’e gezmeye gelmişler ve tesadüfen
bizim toplantının afişini görüp katılmışlar. Kendilerini tanımaktan çok mutlu
oldum.
Gençlerimizin bugün Venezuela veya
Bolivya’daki gençler gibi kendilerini yeniden birer değişim ajanı olarak
hissetmelerini istiyorsak, hala geç kalmış sayılmayız. Hiç değilse onlara
toplumcu hekimlik gibi bir seçeneğin de olduğunu gösterelim.
Akif Akalın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder