Translate

7 Nisan 2020 Salı

Buruk bir “Dünya Sağlık Günü”


Bu yıl Dünya Sağlık Günü, bütün hızıyla devam eden bir virüs pandemisinin gölgesinde kutlanıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ilk kez 1950 yılında kutlanan ve bugün yetmişincisini kutladığımız günü, COVID 19 mücadelesinde en ön safta yer alan hemşire ve ebelere adadı.
DSÖ insanlardan, daha sağlıklı bir dünyada yaşamamıza yardımcı olan hemşirelere ve ebelere teşekkür etmelerini istiyor. Binlerce kez teşekkür ederiz.


Elbette kuru bir teşekkür yetmez. Bugün hemşirelerin ve ebelerin ekonomik ve özlük haklarının güçlendirilmesi gerektiğini de hatırlamak gerek. Sağlık emekçileri içinde emeklerinin karşılığını en az alabilen kesimlerin hemşireler ve ebeler olduğunu unutmamak gerek.

DSÖ bugün yayınladığı “Dünya’da Hemşireliğin Durumu” raporunda, hemşire ve ebe sayısının ne kadar yetersiz olduğuna dikkat çekiyor.  Dünya’da 10 bin kişiye düşen hemşire sayısı 36,9 iken, Afrika’da bu rakam sadece 8,7. Türkiye’nin de bu alanda sicili oldukça kötü, ortalamada 3 hemşire ve ebenin işini bir emekçi yapıyor.

Diğer yandan son 5 yıldır “resmi” Dünya Sağlık Günü’ne “alternatif” olarak “Sağlığın Ticarileştirilmesine Karşı Eylem Günü” oluşturan Halkların Sağlık Hareketi (People’s Health Movement), bu yıl “Sağlığımız Satılık Değil” sloganıyla bugünü yine bir mücadele gününe çevirmeye çalışıyor.

Ancak bu yıl COVID 19 pandemisi nedeniyle geçen yıllarda olduğu gibi toplantı ve gösteriler, salonlar ve meydanlardan “dijital” ortamlara taşındı. Halkların Sağlık Hareketi 3 Nisan’da yayınladığı bir bildiride, “Özel, kâr amacı güden hastaneler COVID 19 tehdidine karşılık verebilir mi?” diye soruyor.

Özel sigorta şirketlerinin koronavirüse karşı koruma sağlamadıklarını ve yoğun bakım ihtiyacı olacaklara öncelik vermeyeceklerini belirten Halkların Sağlık Hareketi, sağlıkta kapitalizmin asla çözüm olamadığını, aksine kendisinin bir sorun olduğunu bir kez daha görmemizi sağlıyor.

Akif Akalın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder