Afganistan’da bütün dünyanın gözleri
önünde tarihin en korkunç insanlık dramlarından biri yaşanıyor. 21. yüzyılda dünyayı
ve insanlığı yeniden karanlığa hapsetmeye çalışan güçler, Kabil’de zaferlerini
kutluyorlar.
Fakat Afganistan’dan yer yer direniş
sesleri de yükseliyor ve Taliban’ın Afganistan’ı o kadar kolay ele geçiremeyeceği
anlaşılıyor. Muhtemelen Taliban bu nedenle kendisini dünyaya “itidalli ve
ılımlı” mesajlar vermek zorunda hissediyor.
Fakat sorun yalnızca Afganistanlıların sorunu mu? Biz sadece Taliban’a lanetler yağdırıp, olup bitenleri “dışarıdan” gözlemekle mi yetineceğiz?
BİR ZAMANLAR DÜNYA
Kimilerine inanması güç gelebilir
fakat sadece birkaç kuşak öncesine kadar dünyamız bu kadar bencil, bu kadar
bana dokunmayan yılan bin yaşasıncı bir dünya değildi. İnsanlar yalnızca
kendileri ve ailelerine değil, içinde yaşadıkları dünyaya ve diğer insanlara
karşı da sorumluluk hissederlerdi.
Bunun en somut örneklerinden biri “Uluslararası
Tugay” deneyimidir. 1936 Eylül’ünde Fransız lider Maurice Thorez, Franko’ya
karşı İspanyol Cumhuriyetçilerin yanında savaşmak için gönüllülerden oluşan bir
“uluslararası tugay” kurulmasını önermiş, İtalyanların desteğiyle uluslararası
tugay kurulması için çalışmalar başlatılmıştı.
Ekim ayında birçok ülkede İspanyol
Cumhuriyetçilere yardım komiteleri örgütlenmiş ve gönüllüler toplanmıştı. Çeşitli
ülkelerin emekçileri ve aydınlarından oluşan gönüllüler önce Fransa’ya, buradan
da tren ve gemilerle İspanya’ya geçtiler. Böylece 53 ülkeden 35 bin gönüllü
uluslararası tugaya katıldı.
Acaba bugün Afganistan için böyle bir
çağrı yapılamaz mı?
ULUSLARARASI TUGAY DÜNYAYI AYDINLATMIŞTI
Savaş Franko güçlerinin lehine
gelişti ve faşistler karşısında 10 bin kadar kayıp veren Uluslararası Tugay
dağıldı ama yaşanan deneyim daha sonraki yarım yüzyıl boyunca dünyayı
aydınlattı.
Tugay’da görev alanlar, hemen bir yıl
sonra patlak veren İkinci Paylaşım Savaşı’nda faşistlerin yenilmesinde büyük
katkılarda bulundular. Yine birçok Tugay gönüllüsü, İkinci Savaş sonrasında
daha eşitlikçi ve adil bir dünyanın kuruluşuna katıldılar.
1970’li yıllarda sermayenin Reagan –
Thatcher ekürüsi eliyle başlattığı neoliberal saldırı, Uluslararası Tugay
geleneğinin bütün kazanımlarını yok etti ve dünyayı 21. yüzyılda IŞİD’le,
El-Kaide’yle, El Nusra’yla, Taliban’la, Boko Haram’la ve karanlığın diğer
güçleriyle tanıştırdı.
KRİZİ FIRSATA ÇEVİREBİLİR MİYİZ?
Bilindiği gibi sermayenin sözlüğünde “krizi
fırsata çevirmek” diye bir deyim vardır. Örneğin pandemi çıkar, sermaye hemen
fırsattan istifade esnek çalışma modellerini güçlendirir; orman yanar, sermaye
hemen yanan alanları imara açtırmaya çalışır; sel veya deprem felaketi olur,
sermaye borçlarını erteletir veya sildirir…
Acaba dünya halkları ve emekçiler de
Afganistan krizini, dünyayı kurtarabilmek, neoliberal saldırıyı durdurup, 21. yüzyılda
yeniden daha adil ve eşitlikçi, daha yaşanılası bir dünya kurabilmek için bir
fırsata çevirebilir mi?
Hep sermaye mi krizleri fırsata
çevirecek? Afganistan krizi karanlık güçlerle hesaplaşmak için bir fırsata
çevrilemez mi?
Bugün aynı İspanya İç Savaşı’nda
olduğu gibi Afganistan için bir Uluslararası Tugay örgütlenmesi talebi çok “meşru”
bir taleptir. Dünyanın her yerinden daha iyi bir dünya için bir araya gelecek
binlerce “gönüllü”, Taliban’ından Boko Haram’ına bütün karanlık güçleri
temizleyebilir, geleceğimizi aydınlatabilir.
Gelin Afgan göçünü tersine çevirelim,
biz Taliban’a ve ardındaki kapitalist – emperyalist güçlere haddini bildirmek
için Afganistan’a gidelim. Dedelerimizin yaptığını biz de yapalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder