Translate

9 Kasım 2022 Çarşamba

DİSK – TÜSİAD elele, mutlu günlere!

 


19 Ekim akşamı internet siteleri TÜSİAD Genel Başkanı Orhan Turan ve beraberindeki heyetin DİSK’i ziyaretini, iki örgütün başkanlarının “yanyana” oturdukları bir fotoğraf karesiyle haberleştirmişlerdi. O günlerde tatilde olduğumuzdan ele alamadığımız konuyu, çok önemli olduğu için gecikmeli de olsa değerlendirmek istedik.

 

AL GÜLÜM, VER GÜLÜM

 

DİSK bu meş’um ziyareti internet sayfasından şu ifadelerle duyuruyordu: "TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve beraberindeki heyet DİSK Genel Merkezi’ni ziyaret ederek DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ve DİSK Yönetim Kurulu üyeleriyle görüş alışverişinde bulundu… TÜSİAD heyeti ‘Yeni Bir Anlayışla Geleceği İnşaa’ raporlarıyla ilgili bilgi verirken, kendilerine DİSK-AR'ın hazırladığı ‘Demokratik bir Türkiye için örgütlenme özgürlüğü ve sendikalaşma hakkı önündeki engeller kaldırılmalıdır’ başlıklı rapor sunuldu".

 

TÜSİAD ise ziyaretini kendi sayfasında şöyle haberleştirdi: “TÜSİAD Geleceği İnşa raporuyla ilgili STK-meslek örgütü temasları kapsamında sendika ziyaretlerine devam ediyor. TÜSİAD Başkanı Orhan Turan bu çerçevede DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nu ziyaret ederek görüş alışverişinde bulundu”.

 

Satır aralarında DİSK’in, patronlar kulübü tarafından muhatap alınmaktan veya “adam yerine konmaktan” çok keyiflendiği, TÜSİAD’ın ise bu ziyareti, “herkese” yapılan ziyaretlerden biri şeklinde tanımlayarak sıradanlaştırmak istediği görülüyordu. Ancak iki tarafın da görüşmenin “içeriği” konusunda oldukça ketum davranmaları dikkat çekiciydi.

 

KONUŞACAK BAŞKA KONU YOK MUYDU?

 

Sol, Evrensel, Birgün gibi bazı yayın organları 19 Ekim günü haberi “yorumsuz” verirken, Politik Yol’dan Özgür Hüseyin Akış birkaç gün sonra “TÜSİAD’ın DİSK ziyareti: Bir ziyaretten ötesi” başlıklı yazısında, işçi ücretleri Cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesindeyken konuşulması gereken başka şeyler de olmalı diyordu.

 

Akış, “… iş sağlığı güvenliği kanunun uygulanmadığı çalışma ortamında çalışan milyonlarca işçinin olduğu Türkiye’de, işçi sendikası ile patron örgütünün birbirine selam veremeyecek bir husumet ortamı olmalıydı” diye devam ediyor, Bartın maden ocağında alınmayan tedbirler nedeniyle 41 işçinin toprağının henüz kurumadığını anımsatıyordu.

 

Gerçek gazetesi ise “Sınıf işbirliğine hayır! TÜSİAD’dan ‘görüşlerini’ değil haklarımızı alacağız!” başlıklı yazısında, “…patron ve işçi temsilcileri etrafa gülücükler saçarak Türkiye’nin geleceğini konuşuyorlarsa burada bir sorun var demektir. Bu sınıf mücadelesinin yerine sınıf işbirliğini geçirmektir. Sınıf işbirliği patronlar için işçi sınıfını pasifleştirmek uysallaştırmak anlamına gelir. İşçi tarafı için ise teslimiyet” deniyordu.

 

Elbette işçilerin de bu ziyarete tepkisi gecikmedi. Umut-Sen Sözcüsü Murat Bostancı, DİSK’in twitter mesajının altına “Biz DGDSEN kod 29’dan işten atılan Migros depo işçileri ile Tuncay Özilhan ve TÜSİAD önüne eyleme giderken, Patronlar size çaya geliyor! Nasıl olacak bu işler? Fabrikalar, depolar sendika üyesi olan olmayan tüm işçiler bu ziyareti izliyor!” diye yazdı.

 

Bu gelişmeler bize DİSK’in kuruluş yıllarını anımsattı. 1967 yılında DİSK aynen bugün tanık olduğumuz süreçlerden geçilerek kurulmuştu.

 

GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ

 

DİSK, adının ilk sözcüğündeki gibi “devrimci” olduğu günlerde “Demokratik Sınıf ve Kitle Sendikacılığı” başlıklı bir kitap yayınlamıştı (Ağustos 1978). Kemal Türkler kitaba yazdığı girişte, “…varolan tüm ayrıcalıkların temelinde, üretici güçler ile üretim ilişkileri arasındaki çelişki yatar. O halde eşitsizliğin bu alanda da ortadan kaldırılması, emek ile sermaye arasındaki uzlaşmaz çelişkinin kaçınılmaz sonucuna ulaşmasıyla olanaklıdır” diyordu.

 

DİSK Eğitim Dairesi imzalı önsözde yer alan şu cümleler de, bugünkü DİSK yönetimine ders niteliğindedir:

 

“Sınıf savaşımı geliştikçe bazı sermaye çevreleri, işçi sınıfı hareketinin sömürü düzenine son verme düşüncesine karşı, köhnemiş kapitalist yapıyı onarma, toplumsal barışı kurma gibi önerilerle ince uzlaşmacı tuzaklar hazırlıyorlar. Tavrımız açık ve kesindir: DİSK'TE EĞİTİM, SINIF UZLAŞMAClLlĞlNA EN UFAK HOŞGÖRÜ TANlMAZ” (vurgular orijinal).

 

Kuşkusuz DİSK bu çizgiye kendiliğinden gelmemişti. 1967 yılında DİSK’i kuran sendikalar, ayrıldıkları TÜRK – İŞ konfederasyonunu “sınıf işbirlikçiliği” yapmakla suçlamışlardı. “TÜRK - İŞ, Türk toplumunun gerçeklerine aykırı ve sosyal sınıflar gerçeğine sırt çeviren bir politika izlemiştir. TÜRK - İŞ bütün haklı grevlere karşı çıkmış, işverenlerin yardımcısı olmuş, bu yüzden TÜRK - İŞ yöneticileri pek çok yerde işçiler tarafından protestolarda karşılaşmıştır” diyorlardı.

 

Hani “bugün” bu cümleler TÜRK – İŞ yerine DİSK yazarak okunsa yeridir. DİSK’in yönetimine çöreklenen sınıf işbirlikçilerinden arınacağı günlerin yakın olduğunu umuyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder