Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda oyların yüzde 49,52’sini (27 milyon 133 bin 849 oy), kabaca geçerli oy kullanan seçmenlerin yarısının oyunu aldı diyebiliriz. Kuşkusuz bu rakam çok şaibeli ve TÜİK rakamları gibi güvenilirliği çok tartışmalı. Ancak hemen herkes Türkiye’de AK Parti’nin 15 milyonun üzerinde “kemikleşmiş” bir seçmen tabanı olduğunu kabul ediyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı verilerine göre AK Parti’nin Ocak 2023 itibariyle 11 milyon 241 bin 230 üyesi bulunuyor ki bu rakam en yakın rakibi CHP’nin üye sayısının neredeyse 10 katı.
AK PARTİ SEÇMENLERİ
AK Parti’nin hayatımıza girmesinin üzerinden 22 yıla yakın bir süre geçti. Kurulduktan bir yıl sonra iktidar olan ve iktidarını kesintisiz 21 yıldır sürdüren AK Parti’ye oy verenlerin “kim” oldukları ve “neden” AK Parti’ye oy verdiklerine ilişkin hemen herkesin bir “fikri” var. Oysa bu konu üzerine yapılan araştırma ve bilimsel çalışma yok denecek kadar az.
Piyasada adı duyulmuş araştırma şirketleri arasında yirmi yıldan beri AK Parti’ye oy verenlerin kimler olduğunu merak eden şirket sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Yine üniversitelerimiz, aydınlarımız ve diğer siyasi partiler de AK Parti seçmeniyle pek ilgilenmiyor. Bu konuda araştırma yapan akademisyen yok gibi veya en azından kamuoyuna yansı(tıl)mıyor.
Gerçi acele bir kuş bakışı gözlem AK Parti’ye oy veren seçmenlerin Türkiye’nin sosyo-ekonomik düzeyi daha düşük, daha eğitimsiz ve daha yoksul kesimleri olduğunu gösteriyor, fakat bu konuda ciddi bir çalışma yok.
Erişebildiğimiz kaynaklara göre AK Parti’ye oy verenlerin kimler olduğunu ilk merak eden araştırmacı Sezgin Tüzün olmuş. AK Parti’nin üst üste 2002, 2007 ve 2011 seçimlerini kazanmasından sonra konuyu araştıran Tüzün, 2012 yılında yayınladığı bir makalesinde AK Parti’nin seçmen kitlesini şöyle tanımlamış:
Kırsal kesimde “bucak ve köylerde yaşayan tarım, hayvancılık ve benzer faaliyetlerle yaşamlarını sürdüren köylüler” ve kentlerde “orta alt ve daha alt statülü mahallelerde yaşayan, kentlerin düşük gelir - harcama potansiyeline sahip ve ortalama öğrenim süresinin altında eğitim görmüş kentliler”.
Tüzün’ün bir başka bulgusu “en üst”, “üst” ve “orta üst” statülü mahallelerde yaşayan kentli seçmenlerin AK Parti politika ve uygulamalarına en az destek veren toplumsal kesim olduğu yönünde. Daha sonra yapılan araştırmalar da Tüzün’ü büyük ölçüde doğruluyor.
DEMOGRAFİK VERİLER
KONDA Araştırma ve Danışmanlık tarafından Mayıs 2018’de yayınlanan “Seçmen Kümeleri: Ak Parti Seçmenleri” (Beren Alp Uncu) başlıklı çalışmaya göre AKP’ye oy veren seçmenlerin demografik özellikleri şöyle:
Cinsiyetleri yönünden farklı olmayan, yüzde 33’ü 15 – 32 yaş (Türkiye ortalamasının altında) ve yüzde 35’i 33 – 48 yaş grubunda (Türkiye ortalamasının üzerinde), daha çok kırsal kesimde yaşayan, eğitim düzeyi daha düşük (yüzde 66’sı lise mezunu değil), yüzde 88’i işçi, esnaf, çiftçi, emekli, ev kadını, öğrenci ve işsiz ve ortalama gelir düzeyi Türkiye ortalamasının altında bir toplam.
Toplumsal Etki Araştırmaları Merkezi tarafından 2020 yılında yayınlanan “Türkiye Seçmen Araştırmaları” başlıklı çalışma, AKP’ye oy verenlerin demografisini şöyle bulmuş:
Kadınlar biraz daha fazla, gençler daha az, eğitim ve gelir düzeyi daha düşük. Burada da AK Parti yine ev kadını, emekli ve ücretli çalışanların ağırlıkla oy verdiği bir parti görünümü veriyor. Merkezin Kasım 2021’de yayınlanan “Dindar Seçmenler” başlıklı araştırma, kendilerini “dindar” olarak tanımlayanların yüzde 58’inin Cumhur ittifakını desteklediğini ortaya koymuş.
Metropol Araştırma Şirketi’nin Temmuz 2021’de yayınladığı bir araştırmaya göre 55 yaş üstü kesimlerde AK Parti'ye destek yüzde 29,7'ye ulaşıyor. Şirket bu bulguyu AK Parti seçmeninin “yaşlanmakta olduğu” şeklinde yorumluyor.
Area Araştırma’nın 2021 sonunda yayınladığı bir araştırmaya göre 18 – 25 yaş arası seçmenin yüzde 25’inin AK Parti’ye oy vereceğini belirtirken bu oran 26 – 35 yaş arası seçmende 25.5, 36 – 45 yaş arası seçmende 30.6, 46 – 60 yaş arası seçmende 30.6 ve 61 yaş üzeri seçmende ise yüzde 34.4 olarak belirlenmiş. İlkokul ve altı düzeyde eğitime sahip seçmenlerin yüzde 38.4’ü AK Parti’ye oy vereceklerini belirtirken, bu oran ortaöğretim düzeyinde eğitimi olan seçmende 32.9’a ve üniversite ve üzeri eğitim düzeyinde sahip seçmende 20.5’e düşüyor.
AK Parti’nin işçiler ve emekçiler arasında oldukça güçlü bir tabana sahip olduğunu, neredeyse AK Parti’nin “kolları” gibi çalışan sendikalardan da kestirebiliyoruz. AK Parti çizgisindeki HAK-İŞ konfederasyonuna bağlı sendikaların toplam üye sayısı Ocak 2023 itibariyle Kıbrıs hariç 785.297 olarak bildiriliyor.
Kuşkusuz Türkiye’de sendika üye sayıları da güvenilir değil, fakat yine de Türk-İş'in toplam 1.269.725 ve DİSK'in 230.500 üyesi bulunduğu göz önüne alınırsa AK Parti’nin sendikalı işçiler arasında önemli bir tabanı bulunduğu söylenebilir. Yine AK Parti çizgisindeki Memur-Sen 1 milyon 54 bin 642 üye ile en fazla memur üyeye sahip konfederasyon.
ANALİTİK ÇALIŞMALAR
AK Parti seçmeninin “kim” olduğu konusunda yukarıdaki tanımlayıcı çalışmalardan sınırlı da olsa bir fikir edinebiliyoruz, fakat “neden” AK Parti’ye oy verdikleri konusunda hemen hiçbir ciddi “analitik” çalışmaya erişemiyoruz.
Dahası AK Parti seçmeninin AK Parti’ye “neden” oy verdiği konusunda birçoklarının kafası çok karışık, çünkü AK Parti seçmeni “bilinen” seçmen davranışı kalıplarının dışına çıkıyor. Örneğin AK Parti seçmeni, kişi başına milli gelirin bir yıl içinde yüzde 25 civarında azaldığı 2001 krizinin faturasını iktidar partilerine 2002 seçimlerinde kesen seçmenlerin sergilediği davranışı göstermiyor.
Metropoll Araştırma Şirketi’nin Ocak 2022’de 28 ilde yaptığı “Türkiye’nin Nabzı” araştırması, 2020 yılında nüfusun önemli bir bölümünün hissedilir derecede “yoksullaşmasına” rağmen (kişi başına milli gelir 8.600 dolara kadar düştü) AK Parti’nin oy oranının Ocak 2021’e göre 3 puan (yüzde 36,9’dan yüzde 40’a yükselmiş) arttığını gösteriyor.
AK Parti’nin 20 yılı aşkın iktidarı boyunca milyonlarca insanı yoksullaştırdığı kimsenin yadsıyamayacağı bir gerçek. Ancak bu yoksullaştırma, yoksullaştırılanların AK Parti’den uzaklaşmasına değil, AK Parti’ye daha sıkı sarılmalarına yol açıyor. Bunun nedeni de AK Parti’nin “yoksullara sahip çıkma” politikaları.
AK Parti hükumetlerinin “sosyal harcamaları” içinde dul kadınlara, 65 yaş üzerindekilere, engelli vatandaşlara, gazi ve şehit yakınlarına vb. sağlanan imkanlar gerçekten bütçe içinde azımsanmayacak bir büyüklük oluşturuyor. Sosyal harcamaların 2004 yılında GSMH içindeki payı binde 3 iken, 2020 yılında dörde katlanarak yüzde 1,2’ye fırlıyor.
Yakınlarıyla birlikte sayılarının 16 milyona ulaştığı ifade edilen yoksulların (veya en alttakilerin), AK Parti’nin en güçlü seçmen tabanını oluşturduğu düşünülüyor.
Daha önce de belirtildiği gibi Türkiye’de sosyal bilimler alanında çok sayıda “muhalif” akademisyen olmasına rağmen, üniversitelerden AK Parti’nin seçmen tabanı üzerine pek araştırma çıkmıyor.
Akademide AK Parti üzerine yapılmış nadir çalışmalardan birinde, Niğde Üniversitesi’nden iki akademisyen, 2016 yılında “Seçmen Nezdinde Ak Parti’nin Marka Değeri” başlıklı bir çalışmalarını yayınlamışlar.
Çalışmada seçmenin Erdoğan’ı “güçlü lider” olarak algılamasının altı özellikle çiziliyor. Erdoğan’ın, AK Parti’ye oy versin veya vermesin, seçmenlerin büyük çoğunluğunun zihninde “güçlü lider” imajı uyandırdığı belirtiliyor. AK Parti seçmeninin AK Parti’ye oy verme nedenleri arasında Erdoğan’ın “güçlü lider” olarak algılanmasının önemi vurgulanıyor.
Diğer yandan Mayıs 2018 KONDA araştırması, AK Parti seçmenine ilişkin demografik veriler dışında çok ilginç başka bilgiler de sunuyor:
KONDA araştırmasına göre AK Parti seçmenlerinin yüzde 36’sı hiç internete girmiyor (Türkiye ortalaması yüzde 29). AK Parti seçmenlerinin yüzde 8’i internete giriyor fakat sosyal medya kullanmıyor. AK Parti seçmenlerinin yüzde 62’si televizyonda ATV, TRT 1 ve a Haber kanallarını izliyor.
Buradan AK Parti’nin inanması çok zor olsa da kimilerinin “iletişim çağı” olarak kabul ettiği bir çağda AK Parti seçmenlerinin dünya ile iletişimini “kendi medyası” ile sınırlamayı “başardığını” anlıyoruz.
ERDOĞAN VE AK PARTİ NE İFADE EDİYOR?
İbrahim Uslu 2 Ağustos 2022 tarihinde Duvar’da yayınlanan “Erdoğan’a niye oy veriyorlar?” başlıklı yazısında, AK Parti’ye oy verenlerin önemli bir bölümünün “lider için” oy verdiğini söylüyordu. Gerçekten de birçok araştırma Erdoğan’ın oylarının AK Parti oylarından çok daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Yine araştırmalar AK Parti seçmeninin büyük bir bölümünün (bir araştırmaya göre yüzde 68’inin) AK Partiye “lider” ve “parti kimliği” nedeniyle oy verdiğine işaret ediyor. Buradan AK Parti seçmeninin Erdoğan’ı “idolleştirdiği” anlaşılıyor. Diğer bir deyişle AK Parti seçmeni Erdoğan’da “kendisinden” bir şeyler buluyor, AK Parti kimliği ile kendi kimliğini bütünlüyor.
Bu hafta sonu Türkiye yeniden sandık başına gidecek ve Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu için oy kullanacak. Erdoğan muhtemelen karşısındaki adayın işçiler ve emekçiler için bir umut olamaması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı seçimini bir kez daha kazanacak. Kazanamasa dahi Meclis’te hala çoğunluğa sahip olan AK Parti’nin kısa sürede siyaset sahnesinden silinmesi beklenmiyor.
Dolayısıyla Erdoğan’ın ve AK Parti’nin seçmene “ne ifade ettiği” konusu hala daha fazla araştırılmaya muhtaç. Çünkü AK Partiye oy veren on milyonlarca insan için Erdoğan ve AK Parti’nin ne ifade ettiğini anlayamadan bu partiye karşı etkili bir muhalefet yürütebilmek olanaksız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder