Kamu kesiminde örgütlü sendikalarımızın çok önemli
işleri olduğunu ve muhtemelen bu nedenle işçi sağlığı ve güvenliği gibi
konulara ayıracak zamanları olmadığını biliyoruz. Bu yazının amacı kamu
kesimindeki çalışanlara, sendikaların ilgilenemediği bu alanda 6331 sayılı yasa
ile getirilen yenilikleri ve haklarını özetlemektir.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 20 Haziran 2012 tarihinde kabul
edilmiş ve 30 Haziran 2012’de Resmi Gazete’de (28339 sayılı) yayınlanmıştır. Kanunun
amacı işyerlerinde
iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev,
yetki, sorumluluk, hak ve yükümlülüklerini düzenlemektir (Madde 1).
Kamuda örgütlü sendikacılarımız bu yasanın “sadece özel sektörde çalışan
işçileri ilgilendirdiğini” sanmalarına
karşın, yasanın 2. Maddesinde kanunun kamu
ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin
işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dâhil olmak üzere tüm çalışanlarına
faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanacağı
belirtilmektedir. İstisnalar ise fabrika, bakım merkezi, dikimevi ve benzeri işyerlerindekiler hariç Türk Silahlı Kuvvetleri, genel kolluk kuvvetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının faaliyetleri; afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetleri; ev hizmetleri; çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlar; hükümlü ve tutuklulara yönelik infaz hizmetleri sırasında, iyileştirme kapsamında yapılan işyurdu, eğitim, güvenlik ve meslek edindirme faaliyetleri olarak
sıralanmıştır.
Özetle kamu kesiminde örgütlü sendikalarımız hiç üstlerine alınmasalar da,
yasa açıkça kamu kesimini de kapsamı altına almaktadır. Sendikacılar kamuda
çalışanların “işçi olmamaları”, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu veya diğer
özel kanunlara bağlı “memur” olmaları nedeniyle bu yasanın kendileriyle ilgisi
olmadığını sanmaktadır. Oysa yasanın
3. Maddesi “işçi” veya “memur” sıfatları yerine “çalışan” sıfatı kullanmaktadır.
Çalışan, kendi özel kanunlarındaki
statülerine bakılmaksızın kamu veya özel işyerlerinde istihdam edilen gerçek kişidir.
Yani sendikalarımızın da anlayabileceği şekilde ifade etmek gerekirse 657
sayılı yasaya tabi devlet memurları da “çalışan” olarak bu yasanın
kapsamındadır.
Kamu kesiminde birim amirlerinin
yükümlülükleri
Yasanın 4. Maddesi işverenlere iş sağlığı ve güvenliği alanında bazı
yükümlülükler getirmektedir. İşveren, çalışanların işle ilgili
sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olup bu çerçevede;
a) Mesleki risklerin önlenmesi, eğitim ve bilgi verilmesi dâhil her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik
tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar
yapar.
b) İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izler,
denetler ve uygunsuzlukların
giderilmesini sağlar.
c) Risk değerlendirmesi yapar veya yaptırır.
ç) Çalışana görev verirken, çalışanın sağlık ve güvenlik yönünden işe uygunluğunu göz önüne alır.
d) Yeterli bilgi ve talimat verilenler dışındaki çalışanların hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.
Sendikalarımız kamu sektöründe “işveren” olmadığını, herkesin memur
olduğunu düşünebilirler. Yasa sendikalarımızın böyle düşünebileceklerini hesaba
katarak bu konuya da 3. Maddesinde açıklık getirmiştir: İşveren adına hareket eden, işin ve işyerinin yönetiminde görev alan işveren vekilleri, bu Kanunun uygulanması bakımından işveren sayılır. Yani
işveren aramak için uzaklara gitmeye gerek yok, çalışılan birimin amiri
(başhekim, müdür vb) bu kanunda işveren vekili olarak tanımlanmıştır ve
yukarıda sayılan yükümlülüklerin yerine getirilmesinden “şahsen” sorumludur.
Yukarıdaki (a) ve (b) bentlerinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen
işverene her bir yükümlülük için ayrı ayrı ikibin Türk Lirası para cezası verilmesi hükme
bağlanmıştır (Madde 26).
İşveren bu yükümlülüklerini yerine getirirken aşağıdaki ilkeler göz önünde
bulundurur (Madde 5):
a) Risklerden kaçınmak.
b) Kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek.
c) Risklerle kaynağında mücadele etmek.
ç) İşin kişilere uygun hale getirilmesi için işyerlerinin tasarımı ile iş
ekipmanı, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçiminde özen göstermek,
özellikle tekdüze çalışma ve üretim temposunun sağlık ve güvenliğe olumsuz
etkilerini önlemek, önlenemiyor ise en aza indirmek.
d) Teknik gelişmelere uyum sağlamak.
e) Tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek.
f) Teknoloji, iş organizasyonu, çalışma şartları, sosyal ilişkiler ve
çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlı ve genel bir
önleme politikası geliştirmek.
g) Toplu korunma tedbirlerine, kişisel korunma tedbirlerine göre öncelik
vermek.
ğ) Çalışanlara uygun talimatlar vermek.
Burada geçen tehlike ve risk kavramları yasanın 3. Maddesinde
tanımlanmıştır:
Tehlike: İşyerinde
var olan ya da dışarıdan gelebilecek, çalışanı veya işyerini etkileyebilecek zarar veya hasar verme potansiyelidir.
Risk: Tehlikeden kaynaklanacak kayıp, yaralanma ya da başka zararlı sonuç meydana
gelme ihtimalidir.
Yasanın 6. Maddesi işverene iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin sunulması
için işverene iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli
görevlendirme yükümlülüğü getirmektedir, fakat yasada 12 Temmuz 2013 tarihinde
yapılan bir değişiklikle yasanın bu maddesinin yürürlüğe girmesi 1 Temmuz 2016
tarihine ertelenmiştir. Ancak bu durum işverenin yukarıda sayılan diğer
yükümlülüklerini yerine getirmesine engel
değildir.
Risk değerlendirmesi
Yasa uyarınca işverenin yapması gereken ilk iş risk değerlendirmesidir. Madde 3’de risk değerlendirmesi işyerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu
tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilerek
derecelendirilmesi ve kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması amacıyla yapılması gerekli çalışmalar olarak tanımlanmaktadır. Yasanın 10. Maddesine
göre işveren, iş sağlığı ve güvenliği yönünden risk değerlendirmesi yapmak veya
yaptırmakla yükümlüdür.
Risk değerlendirmesi yapılırken aşağıdaki hususlar dikkate alınır:
a) Belirli risklerden etkilenecek çalışanların durumu.
b) Kullanılacak iş ekipmanı ile kimyasal madde ve müstahzarların seçimi.
c) İşyerinin tertip ve düzeni.
ç) Genç, yaşlı, engelli, gebe veya emziren çalışanlar gibi özel politika
gerektiren gruplar ile kadın çalışanların durumu.
İşveren, yapılacak risk değerlendirmesi sonucu alınacak iş sağlığı ve
güvenliği tedbirleri ile kullanılması gereken koruyucu donanım veya ekipmanı
belirler. İşyerinde uygulanacak iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri, çalışma
şekilleri ve üretim yöntemleri; çalışanların sağlık ve güvenlik yönünden
korunma düzeyini yükseltecek ve işyerinin idari yapılanmasının her kademesinde
uygulanabilir nitelikte olmalıdır. İşveren, iş sağlığı ve güvenliği yönünden
çalışma ortamına ve çalışanların bu ortamda maruz kaldığı risklerin
belirlenmesine yönelik gerekli kontrol, ölçüm, inceleme ve araştırmaların
yapılmasını sağlar. Risk değerlendirmesi yapmayan veya yaptırmayan işverene
üçbin Türk Lirası, aykırılığın devam ettiği her ay için dörtbinbeşyüz Türk
Lirası ceza verilir. Ölçümleri yaptırmayan işverene binbeşyüz Türk Lirası ceza
verilir (Madde 26).
Sağlık gözetimi
İşveren yasanın 15. Maddesi uyarınca çalışanların işyerinde maruz
kalacakları sağlık ve güvenlik risklerini dikkate alarak sağlık gözetimine tabi
tutulmalarını sağlar. Aşağıdaki hallerde çalışanların sağlık muayenelerinin
yapılmasını sağlamak zorundadır:
1) İşe girişlerinde.
2) İş değişikliğinde.
3) İş kazası, meslek hastalığı veya sağlık nedeniyle tekrarlanan işten
uzaklaşmalarından sonra işe dönüşlerinde talep etmeleri hâlinde.
4) İşin devamı süresince, çalışanın ve işin niteliği ile işyerinin tehlike
sınıfına göre Bakanlıkça belirlenen düzenli aralıklarla.
Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde (örneğin
hastaneler) çalışacaklar, yapacakları işe uygun olduklarını belirten sağlık
raporu olmadan işe başlatılamaz. Bu kanun kapsamında alınması gereken sağlık
raporları, işyeri sağlık ve güvenlik biriminde veya hizmet alınan ortak sağlık
ve güvenlik biriminde görevli olan işyeri hekiminden alınır. İşverene sağlık gözetimine
tabi tutulmayan veya sağlık raporu alınmayan her çalışan için bin Türk Lirası ceza
verilir (Madde 26).
Bilgilendirilme
hakkı
İşyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması ve sürdürülebilmesi
amacıyla işveren, çalışanları ve çalışan temsilcilerini işyerinin özelliklerini
de dikkate alarak aşağıdaki konularda bilgilendirir (Madde 16):
a) İşyerinde karşılaşılabilecek sağlık ve güvenlik riskleri, koruyucu ve
önleyici tedbirler.
b) Kendileri ile ilgili yasal hak ve sorumluluklar.
c) İlk yardım, olağan dışı durumlar, afetler ve yangınla mücadele ve
tahliye işleri konusunda görevlendirilen kişiler.
Bu yükümlülükleri
yerine getirmeyen işverene, bilgilendirilmeyen her bir çalışan için bin Türk Lirası ceza verilir.
Eğitim
hakkı
Yasanın 17. Maddesine göre işveren, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini
almasını sağlar. Bu eğitim özellikle işe başlamadan önce, çalışma yeri
veya iş değişikliğinde, iş ekipmanının değişmesi hâlinde
veya yeni teknoloji uygulanması hâlinde verilir. Eğitimler, değişen ve ortaya çıkan yeni risklere uygun olarak
yenilenir, gerektiğinde ve düzenli aralıklarla tekrarlanır. Çalışan temsilcileri özel olarak eğitilir. Mesleki eğitim alma zorunluluğu bulunan tehlikeli ve çok
tehlikeli sınıfta yer
alan işlerde, yapacağı işle ilgili mesleki eğitim aldığını belgeleyemeyenler
çalıştırılamaz. İş kazası geçiren veya meslek hastalığına yakalanan çalışana işe başlamadan önce, söz konusu
kazanın veya meslek hastalığının sebepleri, korunma yolları ve güvenli çalışma yöntemleri ile ilgili ilave eğitim verilir. Ayrıca, herhangi bir sebeple altı aydan fazla süreyle işten uzak kalanlara, tekrar işe başlatılmadan önce bilgi yenileme eğitimi verilir. Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde; yapılacak işlerde karşılaşılacak sağlık ve güvenlik riskleri ile ilgili yeterli bilgi ve talimatları içeren eğitimin alındığına dair belge olmaksızın, başka işyerlerinden çalışmak üzere
gelen çalışanlar işe başlatılamaz. Geçici iş ilişkisi
kurulan işveren, iş sağlığı ve güvenliği
risklerine karşı çalışana gerekli eğitimin verilmesini sağlar. Bu madde kapsamında verilecek eğitimin maliyeti çalışanlara yansıtılamaz. Eğitimlerde geçen süre çalışma süresinden
sayılır. Eğitim sürelerinin
haftalık çalışma süresinin üzerinde olması hâlinde, bu süreler fazla sürelerle çalışma veya fazla çalışma olarak değerlendirilir. Bu yükümlülükleri
yerine getirmeyen işverene her bir çalışan için bin Türk Lirası ceza
verilir.
Kamuda
örgütlü sendikaların görevleri
Yasanın 18. Maddesine göre işveren, görüş alma ve katılımın sağlanması
konusunda, çalışanlara
veya iki ve daha fazla çalışan temsilcisinin bulunduğu işyerlerinde varsa işyeri yetkili sendika temsilcilerine yoksa çalışan temsilcilerine aşağıdaki imkânları sağlar:
a) İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda görüşlerinin alınması,
teklif getirme hakkının tanınması ve bu konulardaki görüşmelerde yer alma ve
katılımlarının sağlanması.
b) Yeni teknolojilerin uygulanması, seçilecek iş ekipmanı, çalışma ortamı
ve şartlarının çalışanların sağlık ve güvenliğine etkisi konularında
görüşlerinin alınması.
İşveren, destek elemanları ile çalışan temsilcilerinin aşağıdaki konularda
önceden görüşlerinin alınmasını sağlar:
a) İşyerinden görevlendirilecek veya işyeri dışından hizmet alınacak işyeri
hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer personel ile ilk yardım, yangınla mücadele
ve tahliye işleri için kişilerin görevlendirilmesi.
b) Risk değerlendirmesi yapılarak, alınması gereken koruyucu ve önleyici
tedbirlerin ve kullanılması gereken koruyucu donanım ve ekipmanın belirlenmesi.
c) Sağlık ve güvenlik risklerinin önlenmesi ve koruyucu hizmetlerin
yürütülmesi.
ç) Çalışanların bilgilendirilmesi.
d) Çalışanlara verilecek eğitimin planlanması.
Çalışanların veya çalışan temsilcilerinin, işyerinde iş sağlığı ve
güvenliği için alınan önlemlerin yetersiz olduğu durumlarda veya teftiş
sırasında, yetkili makama başvurmalarından dolayı hakları kısıtlanamaz. Bu yükümlülükleri
yerine getirmeyen işverene, her bir aykırılık için ayrı ayrı bin Türk Lirası ceza verilir.
Çalışan
temsilcileri
İşveren yasanın 20. Maddesine göre işyerinin
değişik bölümlerindeki riskler ve çalışan sayılarını göz önünde bulundurarak
dengeli dağılıma özen göstermek kaydıyla, çalışanlar arasında yapılacak seçim
veya seçimle belirlenemediği durumda atama yoluyla, aşağıda belirtilen
sayılarda çalışan temsilcisini görevlendirir:
a) İki ile elli arasında çalışanı bulunan
işyerlerinde bir.
b) Ellibir ile yüz arasında çalışanı bulunan
işyerlerinde iki.
c) Yüzbir ile beşyüz arasında çalışanı bulunan
işyerlerinde üç.
ç) Beşyüzbir ile bin arasında çalışanı bulunan
işyerlerinde dört.
d) Binbir ile ikibin arasında çalışanı bulunan
işyerlerinde beş.
e) İkibinbir ve üzeri çalışanı bulunan
işyerlerinde altı.
Birden fazla çalışan temsilcisinin bulunması
durumunda baş temsilci, çalışan temsilcileri arasında yapılacak seçimle
belirlenir. Çalışan temsilcileri, tehlike kaynağının yok edilmesi veya
tehlikeden kaynaklanan riskin azaltılması için, işverene öneride bulunma ve
işverenden gerekli tedbirlerin alınmasını isteme hakkına sahiptir. Görevlerini
yürütmeleri nedeniyle, çalışan temsilcileri ve destek elemanlarının hakları
kısıtlanamaz ve görevlerini yerine getirebilmeleri için işveren tarafından
gerekli imkânlar sağlanır. İşyerinde
yetkili sendika bulunması hâlinde, işyeri sendika temsilcileri çalışan
temsilcisi olarak da görev yapar.
İş sağlığı
ve güvenliği kurulu
Elli ve daha fazla çalışanın bulunduğu ve altı
aydan fazla süren sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde işveren, iş sağlığı ve
güvenliği ile ilgili çalışmalarda bulunmak üzere kurul oluşturur. İşveren, iş sağlığı
ve güvenliği mevzuatına uygun kurul kararlarını uygular. Altı aydan fazla süren
asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunduğu hallerde;
a) Asıl işveren ve alt işveren tarafından ayrı
ayrı kurul oluşturulmuş ise, faaliyetlerin yürütülmesi ve kararların
uygulanması konusunda iş birliği ve koordinasyon asıl işverence sağlanır.
b) Asıl işveren tarafından kurul oluşturulmuş
ise, kurul oluşturması gerekmeyen alt işveren, koordinasyonu sağlamak üzere
vekâleten yetkili bir temsilci atar.
c) İşyerinde kurul oluşturması gerekmeyen asıl
işveren, alt işverenin oluşturduğu kurula iş birliği ve koordinasyonu sağlamak
üzere vekâleten yetkili bir temsilci atar.
ç) Kurul oluşturması gerekmeyen asıl işveren ve
alt işverenin toplam çalışan sayısı elliden fazla ise, koordinasyonu asıl
işverence yapılmak kaydıyla, asıl işveren ve alt işveren tarafından birlikte
bir kurul oluşturulur.
Aynı çalışma alanında birden fazla işverenin
bulunması ve bu işverenlerce birden fazla kurulun oluşturulması hâlinde
işverenler, birbirlerinin çalışmalarını etkileyebilecek kurul kararları
hakkında diğer işverenleri bilgilendirir. Bu yükümlülükleri
yerine getirmeyen işverene her bir aykırılık için ayrı ayrı ikibin Türk Lirası ceza verilir (Madde 26).
Sonuç
Elden geldiğince özetlemeye ve sendikalarımızın
da anlayabilecekleri şekilde ifade etmeye çalıştığımız yasanın yukarıdaki
hükümleri 1 Ocak 2013 tarihinden beri, bir başka deyişle 11 aydan fazla bir
süredir yürürlükte olmasına karşın, kamu kesiminde örgütlü sendikalarımız
yasada belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverenlere karşı herhangi
bir girişimde bulunmamışlardır. Kuşkusuz bu durum kamu kesiminde örgütlü
sendikalarımızın geçtiğimiz yıl hiçbir şey yapmadığı anlamına gelmez. Aksine
kamuda örgütlü sendikaların çoğu için 2013 yılı oldukça hareketli geçmiştir.
Sendikalarımız bu yoğun uğraşları arasında üyelerinin sağlık ve güvenliğine
ayıracak zaman bulamamışlardır.
Kamuda görevli çalışanlara düşen kendi
göbeklerini kendilerinin kesmesi ve yukarıda sayılan yükümlülüklerini yerine getirmeyen
işverenleri bu yükümlülüklerini yerine getirmeye zorlamaktır. Bunu kendi sağlık ve güvenlikleri için
yapmaları gerekir.
Ülkemizde kamuda örgütlü sendikaların da
üyelerinin sağlığı ve güvenliğini gündemlerine alacağı günleri görebilmek
dileğiyle...
Akif Akalın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder