Geçtiğimiz yıllarda
Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) aralarında New York’un da bulunduğu dört
eyalet, bir pilot program çerçevesinde 3 yıllık tıp eğitimi vermeye başladı
(Humayun, 2013: 2). Eğer proje başarıyla sonuçlanırsa tıp eğitimi bir yıl
kısalacak. Bu durumda diğer ülkelerdeki 6 yıllık tıp eğitiminin de 5 yıla
indirilmesi söz konusu olabilecek. Bu makalede bu çabanın ardında yatan
motifleri irdelemeye çalışacağız.
Bilindiği gibi
modern tıp eğitimi Avrupa’nın önde gelen merkezlerinde onsekizinci yüzyılda
kurumlaşmıştır. Başlangıçta temel bilimler eğitimi ile 3 – 4 yıllık klinik
eğitim ayrı verilirken, zamanla temel bilimler de tıp eğitimi içine alınarak,
tıp eğitiminin süresi 6 yıla uzamıştır (Flexner, 2010: 59 – 72). ABD’de ve Kanada’da
ise temel bilimler klinik tıp eğitiminden ayrı tutulduğundan tıp eğitimi 4 yıl
olarak kalmıştır. Ancak pratikte ABD’de ve Kanada'da da lise sonrasında bir öğrencinin hekim
olabilmesi için kolej eğitimiyle birlikte en az 6 yıl eğitim görmesi gereklidir
(Alkan, 2000: 305 – 306).
Tıp eğitiminin süresinin kısaltılmasının gerekçesi hekim
kıtlığı olarak sunulmaktadır. Özellikle birinci basamakta büyük hekim
kıtlığı olmasına karşın, hekimlerin diğer uzmanlık alanlarına yönelmesi sorunu
daha da büyütmektedir (Hartman, 2013). Tıp eğitiminin oldukça pahalı olması
nedeniyle hekimlerin hayata 150 – 210 bin dolar borçla başlaması da sorunu daha
karmaşık hale getirmektedir. Bu büyük borç hekimlerin kariyer tercihleri
üzerinde belirleyici bir etki göstermektedir. Birinci basamakta (aile hekimliği, kadın-doğum, pediatri veya dahiliye)
çalışarak bu borcu kapatamayacaklarından korkan hekimler, mezun olur olmaz
diğer alanlarda uzmanlaşmaya yönelmektedirler.
George
Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Schroth’a göre hekimlerdeki
uzmanlaşma eğiliminin ardında yatan diğer bir neden, birinci basamak hekimliği
ile diğer uzmanlıklar arasında çok büyük bir prestij uçurumu bulunmasıdır. Bir
yandan tıp eğitiminin “gizli müfredatı” hekimleri uzmanlığa özendirirken, diğer
yandan uzman hekimler de hekim adaylarını birinci basamaktan kaçınmaya
yüreklendirmektedirler. Schroth’a göre göre hekimlerin uzmanlaşma eğiliminin
ardındaki diğer bir etmen de birinci basamakta çalışmanın daha güç oluşudur
(Hartman, 2013). Bütün bu etmenler bir araya gelerek, hekime en çok gereksinim
duyulan birinci basamakta hekim kıtlığı üretmektedir.
Bu soruna çözüm
getirmek amacıyla 2010 yılında ileride aile hekimi, kadın-doğum, pediatri veya
dahiliye uzmanı (birinci basamak hekimi) olmak isteyen hekim adayları için 3
yıllık hızlandırılmış eğitim programları geliştirilmiştir. Tıp eğitimi birinci
yıl sonundaki tatil kaldırılarak ve dördüncü yıldaki rotasyonlar azaltılarak
kısaltılmıştır. Böylece bir taşla üç kuş vurulmakta, hem eğitim süresi
kısaltılarak hekim sayısı göreli olarak arttırılmakta, hem programa giren
hekimlerin ileride birinci basamakta çalışmaları garantilenmekte, hem de tıp
eğitiminin öğrenciye maliyeti azaltılmaktadır (Hartman, 2013).
New York Üniversitesi Tıp Fakültesi resmi web sayfasında 3 yıllık programın avantajları şöyle sıralanmaktadır:
(A)
Öğrencilerin bir yıllık okul ücreti,
barınma giderleri ve masraflardan kurtularak borç yüklerinin azaltılması
(B)
Tıp fakültesinden sonra kesintisiz
olarak mezuniyet sonrası eğitime devam
(C)
NYÜ Langone Tıp Merkezi mezuniyet sonrası
eğitim programına şartlı kabul
(D)
Mezuniyet sonrası eğitim programı
potansiyel mentörlerine erken erişimle tıp fakültesi deneyiminin zenginleşmesi
(NYU, 2013).
Goldfarb ve
Morrison (2013: 1089), tıp eğitiminin kısaltılmasının ve hızlandırılmış
eğitimin belki birkaç istisna öğrenci için sıradışı fırsatlar yaratmış
olabileceğini, fakat ortalama bir tıp öğrencisi için bunun uygun olmadığını
savunmaktadırlar. Özellikle dördüncü yılda yapılan kesintinin, bu yılda verilen
küresel sağlık deneyimlerine erişim, tıbbi etik, hasta güvenliği ve sağlık
politikalarının ilkeleri, ileri klinik deneyimler gibi derslerin sunumunu
olumsuz etkilediğini ileri sürmektedirler.
Tıp eğitiminin 3
yıla indirilmesinin hekimlerin kalitesi ve profesyonellik nosyonları üzerinde
olumsuz etkileri olacağını öne sürenlere karşı, 2. Savaş yıllarında da
zorunluluklar nedeniyle tıp eğitiminin 3 yıla düşürüldüğü ve uygulamanın
oldukça başarılı olduğu savunulmaktadır (Hartman, 2013).
Tartışmanın kaynağı
Aslında
tartışmanın kaynağında tıbba ve sağlığa biyomedikal
yaklaşım yatmaktadır. Sağlık sorunlarının çözümünü sağlık hizmetlerinde ve
özellikle hekimlik hizmetlerinde gören bu yaklaşım, hekim sayısının artışıyla
daha sağlıklı bir toplum yaratılabileceğini ummaktadır. Harvard Halk Sağlığı
Okulu’ndan Ichiro Kawachi sağlıkta biyomedikal yaklaşıma sahip insanların içine
düştüğü mantık (akıl yürütme) hatasını şu örnekle gözler önüne sermektedir:
“Sağlık hizmeti hastalıklarla başa çıkabilir. Fakat sağlık hizmetinin yokluğu hastalıkların nedeni değildir. Bu, aspirinin ateşi düşürdüğü, o halde yüksek ateşe aspirin yokluğunun neden olması gerektiğini söylemeye benzer” (California Newsreel, 2008).
“Sağlık hizmeti hastalıklarla başa çıkabilir. Fakat sağlık hizmetinin yokluğu hastalıkların nedeni değildir. Bu, aspirinin ateşi düşürdüğü, o halde yüksek ateşe aspirin yokluğunun neden olması gerektiğini söylemeye benzer” (California Newsreel, 2008).
Sağlığa ve tıbba
toplumcu yaklaşım ise sağlık
sorunlarının çözümünü toplumun üretim ve bölüşüm ilişkilerinde değişiklikte
arar. Bu anlayışa göre sağlık sorunlarının kaynağı insanların yaşam ve çalışma
koşullarıdır. İnsanların çalışma ve yaşam koşullarında iyileştirmelere
gidilmeksizin sağlık sorunlarının çözümü noktasında bir ilerleme sağlanamayacaktır.
Tıbbi hizmetler ve bunun içinde önemli bir yer tutan hekimlik hizmetlerinde de
öncelik tedavi hizmetlerine değil, önleyici hizmetlere verilmelidir (Akalın,
2013a: 79 – 95).
Gerçek çözüm
Benzer
bir tartışma geçtiğimiz yıllarda Venezuela ve Küba’nın da gündemine gelmiştir.
Bu ülkelerde de hızla hekim sayısını arttırma gereksinimi doğmuş, fakat bu
ülkeler sorunun çözümü için tıp eğitiminin süresini kısaltmak yerine tıp
eğitimine yeni bir yaklaşımla duvarsız
tıp eğitimi modelini geliştirmişlerdir (Akalın, 2013b).
Eğitimin yüzde
80 kadarının birinci basamak kurumlara kaydırılmasını temel alan bu yaklaşımın
ABD’de denenen tıp eğitiminin süresinin kısaltılması yaklaşımına göre
üstünlükleri şöyle sıralanabilir:
(A)
Tıp eğitimine kabul edilen öğrenci
sayısında iki katına varan artış sağlanması
(B)
İleride birinci basamakta hizmet sunacak
hekimlerin eğitimlerinin büyük bir kısmını bu ortamlarda alması sağlanarak
ileride çalışacakları kurumlara uyumlarının kolaylaştırılması
(C)
Eğitimin büyük kısmını hastane ortamı dışına
çıkartarak eğitim maliyetinin azaltılması
Öte yandan iki
yaklaşım arasındaki en önemli farklardan biri de hekimlerin sağlık hizmetleri
içindeki yerine ve işlevine ilişkindir. Biyomedikal yaklaşım hekimi tedavi
hizmetlerinin odağına yerleştirirken, toplumcu yaklaşımda hekim önleyici
hizmetlerde uzmanlaşmıştır. Bu anlamda biyomedikal yaklaşımda daha fazla hekim
daha fazla tedavi hizmeti anlamına gelirken, toplumcu yaklaşımda daha fazla hekim daha
fazla koruyucu ve önleyici sağlık hizmeti anlamına gelmektedir.
Akif Akalın
KAYNAKLAR
Akalın, MA.
(2013a). Toplumcu Tıbba Giriş: Toplumcu Tıp Ders Notları. İstanbul: Yazılama.
Akalın, MA.
(2013b). Venezuela tıp eğitiminde toplumcu model (1 – 5). Toplumcu Tıp
Sayfaları. http://toplumcutip.blogspot.com.tr/p/toplumcu-tip-egitimi.html
(Erişim: 20 Ocak 2014).
Alkan, N. (2000).
Amerika Birleşik Devletleri İle Ülkemiz Tıp Fakültelerinin Öğrenim Gören Kız
Öğrenci Sayıları Yönünden Karşılaştırılması. İstanbul Tıp Fakültesi Mecmuası,
63(3): 305 – 313.
California
Newsreel. (2008). Unnatural Causes: In Sickness and In Wealth. www.unnaturalcauses.org.
Flexner, A. (2010).
Medical Education in Europe: A Report to the Carnegie Foundation for the
Advancement of Teaching. Bulletin No: 6. Kentucky: Bibliolife.
Goldfarb, S. ve
Morrison, G. (2013). The 3-Year Medical School – Change or Shortchange? New
England Medical Journal, 369: 1087 – 1089.
Hartman, B.
(2013). The 3 Year Medical School: Is Shorter Good Enough?. MedPage. http://www.medpagetoday.com/PublicHealthPolicy/MedicalEducation/41651
(Erişim: 20 Ocak 2014).
Humayun, M.
(2013). Are We Ready to Revamp our Undergraduate Medical Education?. Journal of
Medical Sciences (Peshawar, Print), 21(1): 1 – 2.
NYU. (2013). http://school.med.nyu.edu/md-admissions/three-year-md-pathway-faqs#
(Erişim: 20 Ocak 2014).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder