Giriş
Avrupa’da onaltıncı yüzyıldan itibaren sanayileşmeyle birlikte
ortaya çıkan yeni toplumsal düzen (kapitalist toplum düzeni), bu döneme kadar
esas olarak saray ve ordu ile toplumun egemenleri için örgütlenmiş olan, fakat
zaman zaman köylülerin ve kentlerde yerleşik tüccar ve zanaatkarların
yararlanabildiği ortaçağ tıbbının zaman içinde bir ticaret alanı haline
gelmesine neden olmuştur. Hekimler bu gelişmeye uzun süre direnmişler ve
saraylardaki ya da varsıl çevrelerdeki konumlarını korumak, bu kaynaklardan
elde ettikleri gelirle (1) yaşamlarını sürdürürken, yoksullar için “hayır
işleri” (2) çerçevesinde ücretsiz hizmet sunmaya devam etmek istemişlerdir. Diğer
esnaflar gibi yaptıkları iş ya da sundukları hizmet karşılığında kendilerine
para verilmesi onurlarına dokunmuş ve hasta ile hekim arasına paranın girmemesi
gerektiğini savunmuşlardır.
Ancak bütün yaşama egemen olan kurallardan, yaşamın önemli bir
parçası olan tıbbın ve sağlığın uzun süre bağışık kalabilmesi olanaksızdır. Sanayi
toplumuna geçişle birlikte tıpta ve hekimlikte meydana gelen bu değişimi K. Marx
ve F. Engels, Komünist Manifesto’da (1848) şu sözcüklerle ifade etmişlerdir: Egemen
burjuvazi, devleti kendi hizmetine sokmuş ve bütün yaşamı (toplumsal, ekonomik,
kültürel vb) sermayenin çıkarlarına göre yeniden inşa etmeye başlamış, “hekimi, avukatı, rahibi, şairi, bilim
insanını kendi ücretli işçileri haline getirmiştir”.
Bu gelişmenin iki yönü vardır; bir yanıyla eskiden yalnızca
toplumun esas olarak belli bir kesiminin yararlanabildiği tıbbi hizmetler yaygınlaşarak
geniş kesimlere açılmış, fakat diğer yandan sağlık hizmeti pazarda alınır –
satılır bir mal, hekimler de bu mal haline gelmiş (metalaşmış) hizmetin
satıcıları haline gelmişlerdir.
Kuşkusuz buraya kadar anlatılanlar hekimin mesleğini icra edebilmek
için “bilgisinden” başka bir şeye gereksinim duymadığı dönemlere ilişkindir.
Ondokuzuncu yüzyılda tıbbi teknolojinin atılım yapması ve tıbbi teknoloji
kullanımına dayalı uzmanlık dallarının ortaya çıkmaya başlamasıyla birlikte
hekimlik hizmetleri çoğu kez bir hekimin tek başına kurup işletemeyeceği
hastanelerde yoğunlaşmaya başlamış ve gelişmiş batı ülkelerinde bu hastanelerde
“ücret karşılığında” çalışan hekimler ortaya çıkmıştır.
Diğer yandan 1880’li yıllarda Almanya’da işçiler için zorunlu
hastalık sigortası uygulaması getirilmesiyle (3) kurulmaya başlayan işçi
sigorta kurumlarına bağlı hastaneler ve revirler ücret karşılığında hekim
istihdam etmeye başlamışlardır. Ortaçağın sonlarından itibaren belediyeler
bünyesinde ve karantina idarelerinde ve orduda istihdam edilen hekimlerle
birlikte sayıları giderek artan kamu hekimleri, batı ülkelerinde tıbbi
hizmetlerin çoğunu sunmaya başlamışlardır.
1. Rusya’da Devrim Öncesi Durum
Dünyanın sanayinin geliştiği ülkelerinde bunlar yaşanırken, sanayileşmemiş
ülkelerde ortaçağ koşulları hüküm sürmeye devam etmektedir. Topraklarının
önemli bir bölümü Avrupa kıtasında yer almasına karşın, Osmanlı imparatorluğu
gibi komşularının aksine sanayileşmede oldukça geç kalan Rusya, ondokuzuncu
yüzyıla bir tarım ekonomisi olarak girmiştir. Gelişmiş Avrupa ülkelerinde
çoktan tarihe karışmış olan serflik Rusya’da ancak 1861’de kaldırılabilmiş ve böylece
Rusya’da sanayinin gelişiminin önü açılmıştır.
Ondokuzuncu yüzyılda Rusya’nın belli başlı büyük merkezlerinde
kurulmuş olan sanayi, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi işçi sağlığı ve çevre sorunlarını
da beraberinde getirmiştir. 1957 yılında Moskova’da yayınladığı Meslek
Hastalıkları isimli kitapta Rusya’da işçi sağlığı hizmetlerinin tarihini
aktaran A. A. Letavet’e göre 1847 yılında Rusya’da sanayi hijyeni ve meslek
hastalıkları sorunlarının sistematik bir değerlendirmesini yapan A. N. Nikitin bu
ülkede işçi sağlığı ve güvenliği uygulamalarının ilk öncülerindendir.
Letavet, Rusya’da sanayi sağlığı hizmetlerinin örgütlenmesinde
emeği geçenler arasında A.D. Pegozhev, E. M. Dementev, S. M. Bogoslovski’yi
(1870 – 1936) ve fizyolog Ivan M. Sechenov’u (1825 – 1905) saymaktadır (4). 1865
yılında önde gelen Rus hekimlerinden S. P. Botkin (1832 – 1889) tarafından,
sanayi bölgelerindeki yaşam ve çalışma koşullarını belirlemek ve iyileştirmek
için bir komisyon kurulmuştur (5). P. A. Peskov 1875 yılında çevrenin, yaşam ve
çalışma koşullarının insan sağlığı üzerine etkilerini araştıracak hijyen
merkezleri kurulmasının gereğine işaret etmektedir.
Çarlık Rusya’sında işçi sağlığına en önemli katkı, Mesleki Hijyen, Fiziksel ve Mental İş
Hijyeni kitabının yazarı F. S. Erisman (1842 – 1915) tarafından konmuştur. 1882
yılında Moskova Üniversitesi’nde hijyen dersi veren Erisman, otopsi raporlarının
ve istatistiksel çalışmaların, hava kirliliğinin insan bedeninin akciğerler, göz
ve sinir sistemi gibi önemli organlarında etkiler oluşturduğunu belirterek,
sağlığı korumak için havadaki bütün yabancı maddelerin uzaklaştırılması
gerektiğini söylemektedir.
Rusya’da işçi sağlığı ve güvenliği uygulamalarının tarihi, 1866
yılında kabul edilen bir yasayla işverenlere işçileri için tıbbi hizmet ve
istihdam ettikleri her yüz işçi için bir hastane yatağı sağlama yükümlülüğü
getirilmesine uzanır. Ancak bu yasa, arkasında yeterli bir güç bulunmadığından
yaşama geçirilememiş, işçiler için tıbbi hizmetler çok yetersiz kalmıştır.
Öte yandan serfliğin kaldırılmasından sonra hızla gelişmeye
başlayan sermaye, kârın kaynağı olan emeğin en azından sabahları işe gelebilecek
kadar sağlıklı olması gerektiğinin farkına varmaya başlamıştır, fakat bunun
bedelini ödemek istememektedir. Rusya’da sanayi batı ülkelerindeki kadar
gelişmiş ve yaygınlaşmış olmadığından işçi sınıfı da gelişememiş, henüz
Avrupa’daki meslekdaşları gibi örgütlü mücadele gelenekleri oluşturup
işverenleri ve hükümeti sağlık alanında kendileri için düzenlemeler yapmaya
zorlayacak bir eylemlilik içine girememiştir.
Rusya’da işçilerin Avrupalı meslekdaşları gibi hastalandıklarında
sağlık yardımı hakkına sahip olmak amacıyla gerçekleştirdikleri ilk büyük
eylem, 9 Ocak 1905 tarihinde Çar 2. Nikola’ya hitaben bir imza kampanyasıdır.
Bu kampanyada işçiler politik ve ekonomik talepleri yanında sosyal sigorta
taleplerini de dile getirmişlerdir. 1905 devriminin yenilgiye uğramasıyla
birlikte ezilen işçi sınıfı hareketi uzun süre kendisini toparlayamamış,
Rusya’da ilk sosyal sigorta yasası (hastalık ve kaza sigortası) ancak 1912
yılında Duma’dan (6) geçebilmiştir. Fakat yasanın kapsamı çok kısıtlıdır ve
ücretli emekçilerin yalnızca beşte birine uygulanabilmektedir. Yine iş kazası
durumunda tazminat, ancak işçinin kazanın patronun hatası sonucu meydana
geldiğini kanıtlayabilmesi koşuluyla verilebilmektedir. Çoğu kez patron bu
süreç başlamadan işçiye küçük bir miktar ödeyerek olayı kapatmaktadır. Birinci
Paylaşım Savaşı bu tabloyu tamamen değiştirecek ve Avrupa’nın en gerisindeki
Rusya işçileri, savaşın sonuna doğru kendilerini en önde bulacaklardır.
2. 1917 Ekim Devrimi ve İşçi Sağlığı
ve Güvenliği
Sovyetler Birliği’nde (SSCB) işçi sağlığının gelişmesinin temelini
1917 Devrimi ve Sovyet sisteminin ilkeleri oluşturmaktadır. Devrimden sonra
hızla sanayileşen (7) SSCB’de sanayi sağlığına büyük önem verilmiştir. Sosyalist bir ülkede, çalışmak insanlar için hem bir hak, hem de
görevdir. İnsanın insan tarafından sömürülmemesi ilkesine dayanılarak
örgütlenmiş sosyalist bir toplumda insanların emeklerine el koymak yasaklandığı
gibi, kira veya faiz gelirleri elde etme olanakları da ortadan kaldırılmıştır.
Bu nedenle çalışmak, insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için zorunlu bir
eylemdir. Sosyalizmin Anayasası olarak kabul edilen “çalışmayana ekmek yok”
belgisi bu gerçeği yansıtmaktadır.
Bu durumda Sovyet hükümetine iki önemli yükümlülük düşmektedir: herkese iş sağlamak ve insanların
çalışabilmeleri için sağlıklı olmalarını sağlamak. Diğer yandan çalışmanın
zorunlu olduğu bu ülkede, insanların çalışırken sağlıklı kalmalarını sağlamak
da Sovyet hükümetinin bir yükümlülüğüdür. Birçoğu doğası gereği tehlikeli veya
insan sağlığına zarar verebilecek işlerle uğraşılan meslekler, iş yaşamında karşılaşılan
psikososyal etkenler ile fiziksel, kimyasal veya biyolojik risk faktörleri
devletin bu yükümlülüğünü daha da arttırmaktadır.
2.1. Sosyal Güvenlik
Sovyet hükümeti devrimden (8) hemen sonra 13 Kasım 1917 tarihinde
bir kararname yayınlayarak, “Ücretli
Emekçiler için Tam Sosyal Sigorta” getirmiştir:
1. İstisnasız bütün ücretli emekçiler ile köy ve kent yoksulları
için sosyal sigorta
2. Sigorta, hastalık, yaralanma, yaşlılık, gebelik, dulluk,
yetimlik ve işsizlik gibi engelliliğin bütün türlerini kapsar
3. Sigortanın bütün maliyeti işveren tarafından karşılanır
4. Engellilik veya işsizlik durumunda tam tazminat ödenir (9)
5. Sigortalılar sigorta kurumları üzerinde tam bir kontrole sahiptir
Ancak devrim sonrasında birkaç yıl daha devam eden iç savaş
nedeniyle bu kararname, diğer pek çok düzenleme gibi ancak 1922 yılından
itibaren tam olarak uygulamaya girebilmiştir (10). İşçiler için işverenin
ödediği sigorta primi, işin tehlikesine göre işçi ücretinin % 4’ü ile % 10,7’si
arasında değişmektedir.
Sovyetler Birliği’nde örgütlenen sosyal sigorta, 1920’li yıllarda
diğer ülkelerde örgütlenmiş olan sigortalarla karşılaştırıldığında işçilere
hiçbir yerde sunulmayan avantajlar sağlamaktadır:
- Tıbbi bakım
- Geçici engellilik durumlarında (hastalık, kaza, karantina,
gebelik, hasta bir aile bireyine refakat) yardım
- Doğum, ölüm vb. durumlarda ek yardımlar
- İşsizlik yardımları (11)
- İş göremezlik aylığı
- Yaşlılık aylığı
- Aile geçimini sağlayan kişinin ölümü durumunda geride
kalanlara aylık bağlanması
Sigorta yardımları emekçiyle sınırlı olmayıp, bağımlılarına
genişletilmiştir. Geçici iş göremezlik durumlarında işçinin son üç ay kazandığı
aylıkların ortalaması iş göremezlik süresince aylık olarak ödenir. Kalıcı iş göremezlik
durumlarında ise işçiye emekli aylığı bağlanır. Bu aylık iş göremezliğin
nedenine ve derecesine bağlı olarak son aylığın % 40 – 100’ü arasında değişir.
Meslek hastalığı veya iş kazaları durumlarında oran yükselir.
SSCB’de bu yıllarda yürürlükte olan mevzuat dünya ülkelerinin
mevzuatlarına göre işçi yararına son derece ileri hükümler içermektedir. Daha
bu yıllarda işçinin evinden işe gelirken yolda geçirdiği kazalar da iş
kazasından sayılmıştır. Gelişmiş batı ülkelerinde bu tür hükümlerin benimsenmesi
için uzun yıllar geçmesi gerekecektir.
Bütün emekçilere son aylıklarının % 50 – 60’ı oranında yaşlılık
aylığı bağlanmaktadır. Yaşlılık aylığı bağlanma sınırı erkeklerde 60,
kadınlarda 55 yaştır. Ancak maden işçileri gibi ağır ve tehlikeli işlerde çalışanlar
50 yaşında yaşlılık aylığına hak kazanmaktadırlar. Ancak emekli aylığı
bağlanması için erkeklerin 25, kadınların ise 20 yıl fiilen çalışmış olmaları
gerekir.
2.2. İşçi Sağlığı
Çarlık Rusya’sı coğrafyasında sağlık hizmetlerinin merkezi
yönetimi Sovyet Hükümeti’nin getirdiği bir yeniliktir. 18 Haziran 1918’de bir hükümet
kararnamesiyle Sağlık Bakanlığı (Narkomzdraw - Narodnyi Komissariat
Zdrawoochronienija) kurulmuş ve V. İ. Lenin’in yakın arkadaşlarından Dr.
Nikolay Aleksandroviç Semaşko Sovyetler Birliği’nin ilk Sağlık Bakanı olmuştur.
Sovyetler Birliği’ni oluşturan her cumhuriyette de birer Sağlık Bakanlığı
(Gubzdraw-Gubernia Zdrawoochronienija) kurulmuştur.
Sovyet sağlık sistemi “yurttaşlarının
sağlığından devletin sorumlu olması ve sağlık bakımının her yurttaşın hakkı”
olduğu felsefesine dayanır. Bu felsefeye göre önleyici ve iyileştirici sağlık
hizmetleri herkese ücretsiz
sunulmalıdır. Sovyet sağlık sistemi şu ilkelere
dayalıdır:
- Ağırlığın, önleyici sağlık hizmetlerine verilmesi
- Herkese yüksek standartta ücretsiz sağlık bakımı
- Tıbbi araştırma ve uygulama arasında yakın ilişki
- Sağlık sisteminin geliştirilmesine halkın katılımı
- Hijyen bilgisinin toplum içinde yaygınlaştırılması
Sovyetler Birliği’nde sağlık bakımının özellikleri şöyle sıralanabilir:
- Hekimlerin devlet görevlisi, sağlık kurumlarının devlet
kurumları ve hizmetin devlet hizmeti olması
- Sevk zinciri ile birbirlerine bağlı sağlık kurumlarında
hizmet
- Genel bütçeden finanse edilen ücretsiz sağlık hizmeti
- Sanayi ve tarım işçileri ve ailelerine sağlık bakımında
öncelik
- Önleyici ve tedavi edici hizmetlerin bütünleştirilmesi
Sağlık Bakanlığı kurulur kurulmaz ilk iş olarak bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadele etmek için İşçi Komiteleri kurulmuştur. Komitelerin görevi kamusal kurumları temizlik yönünden denetlemek, insanlara temizliği öğretmek, sabun dağıtmak ve bitle mücadele etmektir. 1919 yılında Lenin “ya sosyalizm biti yenecek, ya da bit sosyalizmi” diyerek bu mücadelenin önemini vurgulamıştır.
Moskova’da 10 Haziran 1918’de Birinci Bütün Rusya Tıp-Hijyen Departmanları
Kongresi toplanarak şu kararları almıştır:
- Hijyen yönetiminin merkezileştirilmesi
- Özel bir hijyen müfettişliğinin oluşturulması
- Halkın hijyen hizmetlerine daha kolay erişimini sağlamak
- Hijyen ve sağlık önlemlerinin alınmasında halkın geniş
yardımını sağlamak.
Sovyet yönetiminin sağlık anlayışı ve sağlık hizmetlerinin örgütlenmesine ve sunumuna ilişkin tutumunu en iyi yansıtan belge, Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin 1919 yılında toplanan Sekizinci Kongre’sinde kabul edilen programının sağlığa ilişkin bölümüdür:
Parti, toplum sağlığını koruma çalışmalarını
esas olarak, hastalıkların gelişmesini önlemeyi amaçlayan yaygın sağlık ve
hijyen önlemlerini yürütmek üzerine temellendirmiştir. Bu anlayışla Parti,
çalışanların çıkarlarına hizmet edecek yaygın hijyen önlemleri programını
belirler;
1. a. Kentsel çevrenin temizlenmesi, toprak,
su ve havanın kirlilikten korunması,
b. Hijyenik temelde halk mutfakları kurulması
c. Bulaşıcı hastalıkların gelişmesi ve
yayılmasını önlemek için tedbirlerin alınması
d. Sağlık mevzuatı oluşturulması
2. Toplumsal hastalıklara karşı kampanya:
verem, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, alkolizm vb.
3. Herkese yüksek standartlarda ücretsiz
önleyici ve tedavi edici hizmetler.
Görüldüğü gibi Sovyetik sağlık sistemi esas olarak koruyucu ve
önleyici hizmetlere dayalıdır. Bu alanlar sermaye için karlı olmadığından
kapitalist ülkeler daha çok tedavi hizmetlerine yatırım yaparlar. Örneğin
Çarlık Rusya’sı sağlık bütçesinden koruyucu hizmetlere yalnızca % 5 pay ayırırken,
SSCB’de 1920’li yıllarda bu oran % 60’a yükselmiştir (12).
3. 1920 – 1930 Dönemi
Sosyalist ideoloji işçi sınıfının ideolojisi ve sosyalist devlet
işçi sınıfının devletidir. Bu nedenle nasıl kapitalist ülkelerde sermayedarlar
ve sermayenin egemenliğini sürdürmesinde görev alanlar her alanda olduğu gibi
sağlık alanında da imtiyazlıysa, Sovyetler Birliği’nde devletin sahibi olan işçi sınıfı imtiyazlı olmalıdır. Bu
nedenle bütün sağlık kurumlarında öncelik işçi sınıfınındır. Ancak bununla yetinilmemiş,
sağlık hizmetleri işçi sınıfının sağlık gereksinimlerine göre örgütlenmiş ve
işçi sınıfı için çalıştıkları yerlerde sağlık birimleri oluşturulmuştur.
Sovyetler Birliği 11 Kasım 1917’de (henüz devrimin üzerinden bir
hafta dahi geçmeden) bir kararname ile iş gününü 8 saate indirmiştir (13).
Devrimin 10. yıldönümü olan 1927 yılında ise iş günü ücret aynı kalmak şartıyla
7 saate indirilmiştir. Gece vardiyaları için ise mesai 6 saattir. Daha sonra
ağır ve tehlikeli işlerde çalışan işçiler için mesai günde 6 saate, bazı
kategorilerde (örneğin cıva sanayi) 4 saate indirilmiştir.
1920 yılında Çalışma Bakanlığı tarafından, yerleşim yerlerinin
sanayinin zararlı etkilerinden korunması amacıyla bir kararname yayınlanmıştır.
Bu kararnameyle sanayi bölgelerinin yerleşim yerlerinin uzağında kurulması yasalaştırılmıştır.
İçinde işçi sağlığı ve güvenliği alanında düzenlemeler bulunan İş Kanunu
15 Kasım 1922’de kabul edilmiştir. Yasaya göre hiçbir sanayi tesisi veya işlik,
sendikalar ve sağlık otoritelerinin onayı alınmadan inşa edilemez, tadilat
yapılamaz veya başka yere taşınamaz. Hiçbir tesis iş müfettişi ve hijyen
müfettişi tarafından incelenmeden hizmete giremez. Yine yasa ev işleri ve
zanaatkarlar dahil geçimini karşılığı ücretle ödensin ya da ödenmesin emeği ile
sağlayan herkesi işçi kabul ederek kapsamına almıştır.
Yasanın uygulanmasını denetlemekten sorumlu olan iş müfettişleri sendikalar
tarafından işçiler arasından seçilmekte ve özel iş müfettişliği okullarında
eğitilmektedirler. Her işlikte Yerel Komiteler (fabkom veya mestkom) tarafından
temsil edilen sendikalar, işyerindeki işçi sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarına
katılır ve denetler (14).
İşçi sağlığı alanında standartların belirlenmesi ve bunların
uygulanmasında Sovyetler Birliği öncülük etmiştir. Hava kirliliği standartları 1920’lerde
kullanılmaya başlamış ve işçi sağlığına zararlı 14 maddeyi içeren bir liste
yayınlanmıştır (15). Sovyetler Birliği’nde çalışma ortamlarında toksik maddeler
için azami kabul edilebilir yoğunlukların belirlenmesi için hükümet tarafından
bilimsel bir komite görevlendirilmiştir. Sendikaların bu değerler üzerinde yorum
yapma hakları bulunmaktadır. Komite tarafından oluşturulan işçi sağlığı
standartları her yıl yayınlanmaktadır.
3.1. İşyeri Sağlık Birimleri
Sovyetler Birliği’nde 1922 yılında işyerlerinde “sağlık hücreleri
(16), dispanserler ve poliklinik gruplarından” oluşan sağlık kompleksleri
biçiminde, Sovyetler Birliği’ne özgü bir kurumlaşmaya gidilmiştir. Bu sistemde
sağlık hücrelerinde, işyerlerinde çalışan işçiler arasından gönüllü olarak
sağlık eğitimine katılan işçiler görev almaktadır. Sağlık hücrelerinde bu
işçiler tarafından tespit edilen hasta işçiler, her işyerinde bulunan ve
ilkyardım ve ön-muayene yapılan ayaktan bakım birimlerine gönderilmekte, buradan
da hekim gerek görürse dispanser veya polikliniğe sevk edilmektedir. Bu
sistemin altında yatan felsefe Dr. Semaşko tarafından, “işçilerin sağlığı işçilerin elinde olmalıdır” şeklinde ifade
edilmektedir.
Her dispanser bir tıbbi ve bir sosyal bölümden oluşmaktadır.
Sosyal bölüm hijyen şartlarını denetlemekte, toplumsal ve bulaşıcı
hastalıkların kayıtlarını tutmakta ve sağlık eğitimi vermektedir. Tıbbi bölümde
çocuk sağlığı, gençlik sağlığı, tüberküloz, cinsel yolla bulaşan hastalıklar,
doğum gibi kısımlar vardır. Sağlık hücreleri, dispanserler ve poliklinikler,
dispanser çalışanları, sendika, fabrika ve hükümet temsilcilerinden oluşan
Sosyal Yardım Konseyleri’ne bağlıdır.
3.1.1. Selmashstroy Tarım Makineleri
Fabrikası
Kuzey Kafkasya’da 425 bin nüfuslu bir şehir olan Rostovon - Don’daki
Selmashstroy Tarım Makineleri Fabrikası, her birinde bin kadar işçinin
çalıştığı 18 işlikten oluşmaktadır. Fabrikada, fabrikanın genel sağlık
hizmetlerinden sorumlu bir hekim ve ayrıca her atölyede bir hekim görev
yapmaktadır.
İşe girişte hijyen bürosunda işçilere işe giriş muayenesi ve
koruyucu aşılar yapılır. Daha sonra 3 - 4 ayda bir periyodik muayeneler yapılır.
İşçiler bu muayenelerin sonucunda kendilerine uyan işlere yerleştirilirler.
Fabrikada hastalara tıbbi bakım yapılmamakta, hastalar gerektiğinde
dispanserlere veya hastanelere sevk edilmektedir.
Atölye hekiminin görevleri şunlardır:
- Acil durumlarda ilk yardım
- Genel hijyenik izlem
- Fabrikadaki işçilerin tıbbi tedavilerinden sorumlu dispanser hekimlerinden
rapor almak
- İşe gelmeyen hasta işçilerin listesini işçi yöneticisine
vermek
- Evde istirahat eden işçilerin İşlek Komitesi’nden bir işçi
tarafından ziyaret edilmesini örgütlemek
- Hastalıkları günlük olarak listelemek
- Mutfağa diyet uygulanan işçileri ve uygulanacak diyetleri
bildirmek
- İşçilere hijyen eğitimi vermek.
3.1.2. Harkov Üçüncü Emek Polikliniği
Poliklinik, kentin 90 bin nüfuslu bir sanayi bölgesine hizmet
vermekte olup, 214 hekim görev yapmaktadır. Bir merkez bina ve 4 pavyondan
oluşan poliklinikte, bir gündüz sanatoryumu ve anaokulu olan tüberküloz
dispanseri, zührevi hastalıklar dispanseri, beslenme dispanseri, beslenme
salonu, süt mutfağı ve eczane bulunmaktadır. Pavyonlarda 90 klinik ve 60
fizyoterapi yatağı yer alır.
Merkez bina dört katlı olup:
Birinci katta idari departmanlar, Yerel Komite bürosu, çalışan yemekhanesi ve
röntgen servisi bulunur.
İkinci katta resepsiyon, muayene odası, hekim odası, cerrahi, üroloji,
ortopedi klinikleri ve hastalar için konsültasyon servisi; dört yaş altı
çocuklar için bir dispanser ve laboratuarlar vardır.
Üçüncü katta kadın danışma bürosu, dahiliye, elektro ve fototerapi odaları,
nöropsikiyatri kliniği, beden eğitimi danışma bürosu, jimnastik salonu,
tehlikeli işlerde çalışan işçilerin gözetimi departmanı bulunur.
Dördüncü katta çocuk danışma bürosu, göz, kulak-burunboğaz, diş klinikleri,
boğaz hastalıkları için inhalatoryum ve hijyen danışma bürosu vardır.
Binanın ayrı bir kanadı hidroterapi, çamur banyosu ve diğer tıbbi
banyolara ayrılmıştır. Son olarak bir konferans salonu, sinema salonu, okuma odası
ve kütüphanesi olan sağlık propagandası ve eğitimi departmanı bulunur.
3.2. Meslek Hastalıkları Enstitüleri
1922 yılında ilk Meslek Hastalıkları Kliniği açılmıştır. 1921
yılında Moskova Hijyen Enstitüsü (Erisman Enstitüsü) ve 1923 yılında –daha sonra
İş Hijyeni ve Meslek Hastalıkları adını alacak olan– Obukh Meslek Hastalıkları
Araştırma Enstitüsü (17) kurulmuştur. Enstitü üç bölümden oluşmaktadır:
- Cerrahi, nöroloji ve ergen sağlığı bölümleri de bulunan bir
sağlık departmanı
- Hijyen departmanı
- Deney departmanı
Enstitü hastanesi 155 yataklıdır. Ayrıca Enstitü’nün, bir başka hastanede de mesleki deri hastalıkları için 20 yatağı bulunmaktadır. Belli sanayi dallarında çalışan işçilerin periyodik muayeneleri için de bir dispanseri vardır.
Sovyetler Birliği’nde 1924 yılında mesleki zehirlenmelerin
bildirimi zorunlu kılınmıştır. Mesleki zehirlenme durumunda hastalar araştırma
için Enstitülere sevk edilirken, Enstitülerden de ekipler olayı yerinde
araştırmak için işyerlerine giderler.
Enstitülerin çalışmaları meslek hastalıklarının bütün yönlerini
(etyoloji, proflaksi ve tedavi) kapsar. Enstitüler, Deneysel Tıp Enstitüleri
ile işbirliği içinde çalışırlar ve kendi alanlarında uzmanlık eğitimi
programları sunarlar. Ayrıca 10 günlük sürekli eğitim kursları da düzenlerler.
4. 1930 – 1940 Dönemi
Sovyetler Birliği ismi Sovyet (şura) örgütlenmesinden gelmektedir.
Sovyet, işyeri temelli bir meclis ve işçiler ve emekçilerin kendi kendilerini
yönetme organıdır. 1930’lu yıllarda SSCB’de 70 bin kadar köy sovyeti
(selosoviet) ve bin kadar şehir sovyeti bulunmaktadır. 1931 yılında yayınlanan
bir kararname ile köy sovyetlerine sağlık ve sosyal güvenlik alanlarında önemli
görevler verilmiştir.
Sağlık alanında verilen görevler şunlardır:
·
Selosovyet bütçesinden karşılanan
hastane ve koruyucu hizmet birimlerinin gözetimi
·
Sanitasyon teftişi ve cinsel yolla
bulaşan hastalıklarla mücadele için gerekli bütün tedbirleri almak
·
Kişisel hijyen bilgisinin
yaygınlaşması ve beden eğitiminin geliştirilmesi
·
Akıl sağlığı yerinde olmayan insanlar
için koruyucu atanması
Sosyal güvenlik alanında verilen görevler şunlardır:
- Sigortalıların kaydını tutmak ve yardımları dağıtmak
- İş göremez artelleri oluşturur
- Kızıl Ordu iş göremezleri, İç Savaş gazileri ve kulaklar (18)
ve karşıdevrimcilerden zarar görmüş iş göremezlere özel bakım sağlar ve
bunları kollektif çiftliklere yerleştirir
- Karşılıklı yardım cemiyetlerinin etkinliklerini gözetir
- Görme, işitme ve zihinsel engellilere koruyucular atar.
4.1. Sosyal Güvenlik
1933 yılında sosyal güvenlik alanında önemli bir reforma
gidilmiştir. 28 Haziran 1933 tarihinde SSCB Çalışma Bakanlığı kaldırılarak,
Bakanlığın işlevleri (sigorta dahil) işçi sendikalarına devredilmiştir. Böylece
sosyal sigorta üzerinde işçilerin tam kontrolü sağlanmıştır. Bu uygulama
tamamen Sovyetler Birliği’ne özgü olup, hiçbir kapitalist ülke tarafından
benimsenmemiştir. Sağlık Bakanlığı işçilere eskisi gibi sağlık hizmeti sunmaya
devam ermiştir, fakat artık bu hizmetlerin finansmanı işçilerin kontrolündeki
sigorta fonu tarafından yapıldığından, işçiler Sağlık Bakanlığı tarafından
sunulan sağlık hizmetleri üzerine de kontrol kazanmışlardır. Sovyetler Birliği
sağlık hizmetlerine katılım düzeyi bakımından da benzersizdir.
Böylece Sovyetler Birliği’nde sağlık hizmetlerinin maliyeti,
doğrudan doğruya üretim maliyetinin bir parçası haline gelmiştir. Dahası Sovyet
sigorta sistemi, Sovyetler Birliği’nde yalnızca kapitalist ülkelerdeki gibi
talihsiz olaylarda işçiye destek olacak bir sosyal dayanışma fonu değil, aynı
zamanda işçilerin yaşam ve çalışma koşullarını iyileştirme aracı haline
gelmiştir.
1930’lu yıllarda gelişmiş kapitalist ülkelerde işçi sağlığı
hizmetleri, ülkeler arasında az çok farklılıklar göstermekle birlikte,
ülkelerin “genel” sağlık örgütlenmelerinin dışında, ayrı tutulmuştur. Çoğu kez
fabrikalarda bir revirde görevlendirilen hekim(ler) aracılığıyla sunulan tıbbi
hizmetlerle yetinilmiş, bazı ülkelerde sigorta fonları kendi sağlık örgütlerini
(işyeri hekimlikleri, sigorta istasyonları, sigorta hastaneleri vb) kurmuşlardır.
Yine bu alanın düzenlenmesi genellikle Çalışma Bakanlıklarının görev alanı
içinde düşünülmüştür. Sovyetler Birliği’nde ise işçi sağlığı, başından itibaren
“genel” sağlık hizmetleri içinde değerlendirilmiş ve doğrudan Sağlık
Bakanlığı’nın görevleri arasında sayılmıştır.
4.2. İşçi Sağlığı
Sovyetler Birliği’nde 1930’lu yıllarda birinci basamak (19) sağlık
kurumları olarak farklı isimler altında kurulmuş (dispanser, poliklinik,
ambulatoryum, preventoryum, profilaktoryum) sağlık merkezleri bulunmaktadır
(20). Bu merkezler bir hastaneye bağlı olarak hizmet sunabildikleri gibi
(örneğin hastane içindeki poliklinik), hastane dışında ayrı merkezler olarak da
hizmet sunabilirler.
Sağlık merkezleri bir sanayi tesisine bağlı ise, yalnızca bu
tesiste çalışan işçiler ve ailelerine hizmet sunar. Sanayi tesislerine bağlı
olmayan, mahalle ve semtlerde kurulmuş sağlık merkezleri, bulundukları bölgede
ikamet edenlere hizmet sunarlar. Şehirlerde her bölgenin kendisine ait bir
sağlık merkezi olduğu gibi, bütün büyük kuruluşlarda da bir sağlık merkezi
bulunur.
Sağlık merkezleri hizmet sunduğu insanların sağlığından
sorumludur. Bütün Sovyet yurttaşları bir sağlık merkezine kaydolmak zorundadır.
Yurttaşların hizmet alacakları sağlık merkezini seçmelerinde kıstas işleridir.
Kendi sağlık merkezi bulunan bir kuruluşta çalışan bir işçi bu merkeze
kaydolmak zorunda iken, sağlık merkezi bulunmayan işyerlerinde çalışanlar
bölgelerde kurulmuş sağlık merkezlerine kaydolurlar.
Yasaya göre 250’den fazla işçi çalıştıran kuruluşlarda sağlık
merkezi açılmak zorunluluğu vardır. Ancak aynı bölgede birbirlerine yakın
birden fazla bu tür büyük kuruluş varsa, hepsinin ortaklaşa yararlanacakları
bir merkez açılır ve kuruluşlarda yalnızca rutin çalışmaları ve acil hizmetleri
sunacak küçük tıbbi birimler açılır.
35 – 49 işçi çalışan deniz araçlarında bir hekim yardımcısı
(feldsher), 50 veya daha fazla işçi çalışan deniz araçlarında bir hekim
görevlendirilmesi zorunludur (21). Uzun yol gemilerinde ise işçi sayısına
bakılmaksızın hekim bulundurma zorunluluğu vardır. Yine deniz araçlarında
belirli sürelerde görevlendirilen diş hekimleri, işçilerin rutin ağız
bakımlarını ve tedavilerini yaparlar.
4.2.1. Stalin Otomobil Fabrikası
1935 yılında 30 bin işçinin çalıştığı Moskova’daki Stalin Otomobil
Fabrikası’nda herbiri ayda iki kez baş cerrah tarfından denetlenen 15 ilk
yardım istasyonu bulunmaktadır. Fabrikada ayrıca 6 ambulatoryum hizmet sunmaktadır. Ambulatoryumlarda,
·
Bütün büyük branşlarda uzman hekimler
·
Kadın danışma merkezi
·
Çocuk danışma merkezi bulunmaktadır.
Fabrikada bulunan Merkez
Dispanser, fabrikanın bütün sağlık hizmetlerini koordine etmek ve
denetlemekle yükümlüdür. İlk yardım birimleri ve ambulatoryumlardan karmaşık
vakaların sevk edildiği dispanserlerde baş dahiliyeci, baş cerrah ve baş
oftalmolog görev yapar.
Fabrikada toplam 112 hekim ve 18 diş hekimi ile çok sayıda hemşire
ve teknisyen görev yapmaktadır. Hekimlerin çoğu fabrikanın sanitasyon
koşullarının gözetiminden sorumluyken, bir kısmı da mutfakta
görevlendirilmiştir. Hekimler her gün atölyeleri dolaşarak çalışma koşullarını
kontrol ederler. Durumlarını iyi görmedikleri işçileri muayene olmaya davet
ederler.
Fabrikaya giren bütün işçilere işe giriş muayenesi yapılır ve
kayıtları dosyalarında saklanır. Bu muayene sırasında özel tıbbi gözetim gerektiren
işçiler belirlenir ve bunlarla özel olarak ilgilenilir. Fabrika 3 vardiya
çalıştığından, tıbbi birimler de vardiyalı çalışır.
Fabrikanın kendisine ait bir hastanesi yoktur, fakat çevredeki üç
hastanede bazı koğuşlar bu fabrika için ayrılmıştır -şehir hastanesinde
(dahiliye ve cerrahi yatakları), Clara Zetkin Doğumevi’nde ve Çocuk
Hastanesi’nde toplam 200 yatak.
4.2.2. Krasnoe Znamya Tekstil
Fabrikası
Leningrad’da Krasnoe Znamya Tekstil Fabrikası’nda 1935 yılında 16
bin işçi çalışmaktadır. Fabrika çoğunlukla kadınların çalıştığı ve tehlike
grubu Moskova’daki otomobil fabrikasınınkinden daha düşük bir fabrikadır.
Fabrikada üç ilk yardım istasyonu ve bir dispanser olup, toplam 27 hekim görev
yapmaktadır. Günde ortalama 400 poliklinik yapılan fabrika dispanseri
jinekoloji ve pediatri hizmetleri bakımından zenginleştirilmiştir.
4.2.3. Ordzhonikidze Alet Fabrikası
Moskova’da Ordzhonikidze Alet Fabrikası 1933 yılında açılmış ve
1936 yılında bini kadın 4 bin işçi istihdam etmiştir. Fabrika yanında bir
hastane bulunduğundan, sağlık hizmetlerinin bir kısmı bu hastaneden
sağlanmıştır. Fabrika içinde bir dahiliyeci, bir cerrah, bir jinekolog ve
birkaç pratisyen hekimin görev yaptığı küçük bir poliklinik vardır. Bu
poliklinikte işe giriş muayeneleri ve yılda iki kez periyodik muayeneler
yapılmaktadır.
4.2.4. Diğer Örnekler
Kazan yakınlarında bir film fabrikasında 1936 yılında 6.800 işçi
çalışmaktadır. Fabrikada 140 bebek kapasiteli bir kreş ve 1 – 5 yaş grubunda
250 çocuk kapasiteli bir anaokulu ve 5 – 6 yaş grubunda 160 çocuk kapasiteli
bir okul öncesi sınıf bulunmaktadır. Sağlık hizmetleri tesis yakınındaki 12
konsültasyon odası bulunan bir ambulatoryumdan sağlanmaktadır.
Volodski profilaktoryumu 10 bin kişiye hizmet sunan, hastane, biri
erişkinler diğeri çocuklar için olmak üzere iki gece sanatoryumundan (22) oluşan
bir tıbbi komplekstir.
4.3. İş Güvenliği
Emekçilerin korunması için alınacak tedbirlerin belirlenmesi,
zahmetli ve uzun araştırmalar gerektirir. Batı dünyasında bu tür araştırmalar
daha çok tedavi hizmetleri alanında yoğunlaşmıştır. Sermaye için bir kazanç
vaat etmeyen iş güvenliği alanında yürütülecek çalışmalar için sermayeden
destek bulmak oldukça güçtür.
Sovyetler Birliği’nde 1930’lu yıllarda emekçilerin iş güvenliği
için araştırmalara yoğunluk verilmiştir. 1935 yılında ülkede mevcut 40 bilimsel
araştırma enstitüsü sendikalar tarafından yönetilmekte ve finanse edilmektedir.
İşçiler için güvenlik araçları geliştirmek bu enstitülerin ana amaçlarındandır.
Çeşitli enstitülerin çalışmalarına ilişkin sonuçlar Sendikalar Konseyi Bilim
Bürosu’nda toplanır ve gerekli değerlendirmelerden sonra uygulamaya konur.
Sendikalar yanında emekçilerin iş güvenliğiyle ilgilenen diğer bir
kurum Ağır Sanayi Bakanlığı’na bağlı olan Güvenlik Teknolojisi (Tekhnika Bezopasnosti)
bölümüdür. Bölüm yalnız 1935 yılında 180 farklı güvenlik aracı geliştirmiştir.
Şüphesiz Enstitüler ve Güvenlik Teknolojisi çalışmalarında tıbbi
kuruluşlarla yakın bir işbirliği içindedir. Bilim insanları, mühendisler ve
hijyenistler çalışma yaşamı üzerine etkili fiziksel ve kimyasal faktörler
üzerinde yoğunlaşırken, ülkenin 25 Tıp Enstitüsü de meslek hastalıkları ve
emeğin korunmasının tıbbi yönleri üzerine çalışmalar yürütmektedir.
Leningrad Çalışma Hijyeni Enstitüsü’nde 140’ı bilim insanı olmak üzere
280 görevli bulunmaktadır. Ayrıca Kharkov, Kiev ve Smolensk’te benzer
enstitüler vardır. Bu enstitülerin gayretkeş teknik ve tıbbi çalışmalarıyla
sanayinin sağlığı tehdit eden olumsuzlukları büyük ölçüde
giderilebilmektedir.
16 Kasım 1935 tarihinde yayınlanan bir kararname ile sanayi
kuruluşlarının devletin ve sendikaların müfettişleri tarafından iş güvenliği
yönünden düzenli olarak denetlenmesi zorunlu kılınmıştır. Buna göre kurşun ve
cıva sanayilerinin her 4 ayda ve diğer kimya sanayisinin her 6 ayda bir
denetimi yapılmaktadır. Bunun yanında bu sanayi dallarında çalışan işçilerin
mesai saatleri kısaltılmış ve yıllık izin süreleri arttırılmıştır.
5. 1950 Sonrası
Sovyetler Birliği İkinci Paylaşım Savaşı’nda en büyük zararı gören
ülkelerden biridir. Ülkenin önemli bir bölümü uzun yıllar işgal altında kalmış,
harabeye dönmüş ve genç nüfusunun önemli bir kısmını yitirmiştir. 1945 sonrası
uzun bir onarım dönemi yaşayan SSCB’de işçi sağlığı alanında 1930 – 1940
döneminde ulaşılan yere, savaş sonrasında ancak 1950’lerde yeniden
ulaşılabilmiştir.
1960’larda sosyalist işçi sağlığı ve iş güvenliği kavramı ile
kapitalist işçi sağlığı ve iş güvenliği kavramı arasındaki fark iyice
belirginleşmiştir. 1959 yılında Uluslararası Çalışma Konferansı işçi sağlığı
hizmetlerini şöyle tanımlamaktadır:
“İşyerinde veya işyeri yakınında şu amaçlarla oluşturulan bir
hizmettir:
a. İşçileri işlerinden veya işlerin yapıldığı koşullardan
kaynaklanabilecek tehlikelere karşı korumak
b. İşçilerin fiziksel ve ruhsal uyumuna, özellikle işin işçilere
göre düzenlenmesi ve işçiye göre iş verilmesine katkıda bulunmak
c. İşçilerin olanaklı en yüksek derecede fiziksel ve ruhsal
iyiliğinin oluşturulmasına ve sürdürülmesine katkıda bulunmak”
Ancak Batı Avrupa ülkelerinin çoğunda işyeri hekimleri, genel
pratisyenlerin işlevini yerine getirmektedir ve asıl görevleri hasta işçileri
tedavi etmektir. Oysa daha önce de belirtildiği gibi Sovyetler Birliği’nde
koruyucu, önleyici ve iyileştirici sağlık hizmetleri, Sovyetler Birliği’nin
kuruluş yıllarından itibaren bütünleştirilmiştir.
1960’lı yıllarda Sovyetler Birliği’nde işçi sağlığı hizmetlerinin
ilkeleri şöyle sıralanabilir:
1. İşçi sağlığı hizmetleri bireyle birlikte bireyin çevresine
yöneliktir.
2. Bireye hem sağlıklı iken hem de hasta iken sağlık bakımı
sağlanır.
3. Sağlık bakımı işçilere, özellikle ağır işlerde çalışanlara
öncelikli olarak sağlanır.
4. Çocuklara ve gençlere özel önem verilir.
5. Önleyiciliğe vurgu yapılır.
6. Hizmetler devlet tarafından ücretsiz sağlanır.
İşçi sağlığı hizmetlerinin “bireye ve aynı zamanda çevresine”
yönelik örgütlenmesinin nedeni, Sovyetler Birliği’nde egemen olan toplumcu tıp ve sağlık anlayışıdır. Bu
anlayışa göre bireyin sağlığı üzerine etkili faktörlerin başında bireyin yaşam ve çalışma koşulları
gelmektedir. O halde bireyin yaşam ve çalışma koşullarına hitap etmeyen bir
yaklaşım, tedavi edilen birey yine sağlığını bozan yaşam ve çalışma koşullarına
geri gönderileceğinden, sağlık sorunları için tamamen palyatif bir “çözüm”
olacaktır. Bu anlayış doğrultusunda hekim yalnızca işçilerin rutin
muayenelerini yapmakla yetinmez, aynı zamanda çalışma ortamının sağlık ve
güvenlik bakımından kontrolü çalışmalarına da aktif olarak katılır.
1950’lerde sağlık bakımında gerçekleştirilen reformlar (bütün
sağlık kurumlarının birleştirilerek büyük sağlık komplekslerinde toplanması) işçi
sağlığı hizmetlerinde de gerçekleştirilmiştir. 1960’larda Sağlık Bakanlığı’na
bağlı 12 Sanayi Hijyeni ve Meslek Hastalıkları Enstitüsü bulunmaktadır. Bütün sanayi
tesislerinin bir hastane, bir ayaktan tedavi departmanı ve fabrikaların çeşitli
işliklerindeki bir dizi ilk yardım istasyonundan ve kreşlerden oluşan sağlık
birimleri vardır ve hastane başhekimi tarafından yönetilirler. Küçük işyerleri
rayon veya bölge hastanelerinden yararlanırlar.
İşçi sağlığı programı bütün büyük işyerleri ve fabrikalarda
bulunan mediko-saniter birimde yürütülmektedir. Kırsal alanda kollektif
çiftliklerde de benzer işçi sağlığı hizmetleri bulunmaktadır. Mediko-saniter birim
genellikle uzman servislerin bulunduğu bir poliklinik, büyük işliklerde hemşire
ve hekimlerin görev aldıkları ayaktan bakım üniteleri ve laboratuarlardan
oluşur. Eğer yerel hastane yeterli değilse, büyük fabrikalar için özel
hastaneler kurulur. Mediko-saniter birimin çalışmaları hastane tedavisi, ilk
yardım, ev ziyaretleri ve işliklerin denetimini kapsar. Bütün hastalık ve
kazaların raporları tutulur. Bu birimler sendika ve sosyal çalışmacılarla yakın
işbirliği içinde çalışırlar.
Mediko-saniter birimlerin koruyucu işlevleri şunlardır:
- Departmandaki bütün uzmanlar tarafından yapılan periyodik
fizik muayeneler (10 bin işçinin çalıştığı bir sanayi tesisinde 62 hijyen
hekimi ve 161 hemşire görevlidir.)
- İş güvenliği komiteleri (sendikaların aktif katılım ve desteğinde)
- Sağlık eğitimi
- İlk yardım (her 1200-1500 işçiden 20-30 gönüllü ilk yardım
eğitimi alır.)
- Fizyoterapi ve fizik tedavi
- Profilaktoryumlarda (gece ve gündüz sanatoryumları) özel
tıbbi gözetim gerektiren işçilere gözetim
OKUMA PARÇASI 1: Andrea M. Hricko’nun Sunumu
1975 yılında bir grup Amerikalı işçi sağlığı uzmanı ve emekçisi
ile birlikte Sovyetler Birliği’ni ziyaret eden halk sağlıkçı Andrea M. Hricko,
Sovyet yetkililerle yaptığı görüşmelerden ve yayınlardan derlediği bilgileri,
19 Kasım 1975 tarihinde Amerikan Halk Sağlığı Birliği Kongresi’nde, Sosyalist
Ülkelerde İşçi Sağlığı Oturumu’nda “Sovyetler
Birliği’nde İşçi Sağlığı” başlığı ile sunmuştur. Bir bilim kadını olarak
SSCB’de kadınların durumuna vurgular dikkat çekicidir.
Önleyici Hekimlik
Hricko’ya göre Sovyet işçi sağlığı sisteminin en çarpıcı iki özelliği,
önleyici tıbba ve işçi sağlığı ve güvenliği konularında sendikaların içten
katılımına vurgudur. Sovyetler Birliği’nde sağlık bakımı bütün insanlar için
temel bir haktır. Sağlığa vurgu, Sovyet 5-Yıllık Planları’nın kilit unsurları
olan üretkenlik ve ekonomik kalkınmayla uyum içindedir.
Sovyet sisteminin sağlığa vurgusu kendisini, Sovyetler Birliği’nde
hekim sayısının ABD’dekinin iki katı olması (23), kadın hekim sayısının ABD’dekinin
altı katı olması ve hasta yatağı sayısının ABD’dekinden 3 kat fazla olmasıyla
göstermektedir. Çok sayıda Sovyet hekim önleyici tıp ve çevre sağlığı alanında
görevlidir.
Sovyetler Birliği’nde işçi sağlığı hizmetleri devlet, sanayi kuruluşları
ve sendikalar tarafından bütüncül olarak yürütülmektedir. Bütün büyük
kuruluşların polikliniği olup, bazılarının hastaneleri vardır. Daha küçük
kuruluşlarda sağlık istasyonları bulunmaktadır. Hricko Leningrad’da, optik
donanım üreten altı atölyenin emekçilerine hizmet eden bir 350 yataklı olan ve
100 hekimin görev yaptığı hastaneyi ziyaret etmiştir. Başhekim hastanenin asıl işlevinin,
hizmet sundukları 20 bin emekçinin hastalanmalarını önlemek olduğunu belirtmiştir.
Yani bu hastane, sermayenin egemen olduğu ülkelerde olduğu gibi emekçilerin hastalandıklarında
başvurdukları bir hastane değil, emekçilere hasta değillerken yıllık sağlık muayeneleri
yapan bir “hastane”dir. Ayrıca belli tıbbi sorunları olan veya belli tehlikeli maddelere
maruz kalan emekçilere sıkı bir tıbbi gözetim uygulanmaktadır.
İşlikler hekimler tarafından tehlikeler bakımından teftiş
edilmektedir. Ayrıca her ay atölyelerden hava örnekleri alınmakta, standartlara
uyulmadığı tespit edildiği takdirde tehlikenin kontrolü için SANEPİD
(sanitasyon-epidemiyoloji) istasyonları çağrılmaktadır (24). Saniped
istasyonlar tarafından uygulanan işçi sağlığı standartları, çeşitli araştırma
ve sanayi hijyeni enstitülerinin araştırmalarına dayanmaktadır. Moskova’daki
Tıp Bilimler Enstitüsü’ne bağlı Sanayi Hijyeni ve Meslek Hastalıkları Enstitüsü,
275 bilim insanının görev aldığı ana araştırma kurumudur. Bu kurum tarafından
tespit edilen standartlar, Sendikalar Konseyi’nin onayı ile Makul Azami
Konsantrasyon’lar (MAK) olarak belirlenmektedir (25).
Sovyet standartları, ABD’de kullanılan standartlardan genelde daha
katıdır. Bunun nedeni Sovyet toksikologların, ABD’de standartlar belirlenirken
sıklıkla ihmal edilen davranışsal, nörotoksik ve mutajen etkileri hesaba
katmalarıdır. Ayrıca SSCB’de çevre ve işçi sağlığı standartları genelde mevcut
teknoloji ve ekonomik fizibilite dikkate alınmaksızın, yalnızca sağlık etkileri
temelinde belirlenmektedir. Bu durum ABD’deki standart belirleme politikalarıyla
taban tabana zıttır (26).
Moskova dışında gezdikleri bir halı fabrikasında yönetim,
fabrikalarında esas işçi sağlığı sorununun gürültü olduğunu ifade etmiştir.
Kontrol için çeşitli teknikler (duvara ve tavana emici tuğlalar döşenmesi gibi)
kullanılarak gürültü azaltılmaktadır. Tura katılan üyelerden biri fabrikada
gürültü düzeyinin alt 80 dBA’lerde olduğunu ölçümle doğrulamıştır.
Fabrikalarda hamile kadınlar için özgün istihdam politikaları
bulunmaktadır. Kadın işçinin hamileliği tespit edilir edilmez, fabrikanın
toksik maddelere maruz kalmayacağı daha güvenli bölümlerine nakli
yapılmaktadır. Dahası doğumdan sonra bir yıl ücretsiz izin alabilmekte, daha
sonra eski işine kıdem ve emeklilik haklarında bir kayıp olmadan
dönebilmektedir. ABD’de kadınların çoğu doğmamış bebekleri için iş
güvencelerini riske atmak zorunda kalmaktadırlar.
Sovyetler Birliği’nde kadınların belli işlerde (örneğin kömür
ocakları, metal döküm işleri) ve belli kimyasal maddelerle (örneğin kurşun,
benzen, krom, nikel, zifir) çalışmaları yasaktır. Erkekler emekçiler de, erkek
gonadlara etkili olduğu bulunan kloropren, etilen oksit ve dimetil dioksit gibi
kimyasalların kullanıldığı işlerde çalıştırılmamaktadır.
Sendikaların Rolü
Sendikalar bütün işçi sağlığı hizmetlerinin yürütülmesi ve
kontrolünde ve çalışma yasalarının uygulanmasında, bünyelerinde barındırdıkları
5.500 müfettişle (27) önemli bir rol oynamaktadır. Devletin de ayrıca 20 bin
sağlık ve güvenlik müfettişi bulunmaktadır. Sendika teknik müfettişlerinin
tehlikeli çalışma koşullarının iyileştirilmesini isteme yetkisi vardır. Tehlike
ortadan kaldırılmazsa işyerini kapatabilirler. İhlallerin devamı halinde
yöneticiler cezalandırılabilir veya işten çıkartılabilir.
İşyerlerinde işyerinin büyüklüğüne göre 7 – 17 üyeden oluşan emek
koruma komiteleri vardır. Bu yerel komiteler işyerindeki makine koruyucularını,
havalandırmayı, iş-günü ihlallerini vs. denetleyen (ABD’deki işyeri sendika
temsilcisininkine benzer işlevleri olan) bir müfettiş seçerler.
Devletin işçi sağlığı ve güvenliği araştırma enstitüleri yanında
Sendikalar Konseyi tarafından yönetilen, her biri farklı bir sanayi veya sağlık
sorununa odaklanmış altı emek koruma enstitüsü vardır. Amerikalı grubun
Leningrad’da ziyaret ettiği bu enstitülerden birinde 10 laboratuvar ve 300
çalışan bulunmaktadır. Laboratuvarlardan bir kısmı akustik, klima, sanayi
psikolojisi ve ışıklandırmayla ilgilidir. Solunum sistemleri laboratuvarı yeni
koruyucu araçları denemekte, gürültü laboratuvarında pnömatik matkapların
gürültü düzeyini azaltacak yöntemler geliştirilmektedir. Sendikalara emek
korunmasında rehberlik eden Sendikalar Konseyi, hükümete enstitülerinin
araştırmalarından edinilen bilgilere dayalı yeni sağlık ve güvenlik
düzenlemeleri için öneriler sunmaktadır.
SSCB’deki 25 sendikanın hepsinin Emek Koruma Bölümü vardır.
Bölüm’ün işlevlerinden biri emekçileri işçi sağlığı ve güvenliği alanında
eğitmektir. Örneğin 7.8 milyon üyesi bulunan Eğitim ve Bilim Emekçileri
Sendikası’nın Emek Koruma Bölümü, yeni emekçiler işe başlamadan önce bunlara
eğitim verir ve her yıl 189 bin teknik müfettişi işyerlerini teftiş
edebilmeleri için eğitir.
Sendikalar emekçilerin tazminat anlaşmazlıklarında da rol alırlar.
Engelli işçiler, devletin sosyal sigorta fonundan emekli maaşı alırlar. Teknik
müfettiş kazanın yönetimin kusurundan kaynaklandığına karar verirse, işçi
tazminat talep edebilir. Son karar iş mahkemelerinde verilir.
Sonuç
Sovyet işçi sağlığı sistemi, ülkenin sağlık bakımı sistemiyle
tamamen bütünleşmiştir. Devletin, sanayinin ve sendikaların rolleri
birbirlerine yakından bağlıdır. Sendikaların işçi sağlığı ve güvenliği
konularında karar mekanizmaları üzerindeki etkisi ABD’dekinden önemli ölçüde
daha büyüktür. Toksikolojik araştırmaların, toksik maddelerin davranışsal ve
üreme üzerine etkileri üzerine çalışmalar gibi belli yönleri ABD’dekiler göre
daha ileri görünmektedir. Sovyetler Birliği’nin belirlediği çevre standartları
ABD’dekilere göre çok daha katıdır.
Sonuç olarak, işyerlerinde gözlem grubumuzun Sovyetler Birliği’nde
işçi sağlığına, işten daha fazla vurgu yapıldığına inanmamıza yol açmıştır.
ABD’de durum bunun tam tersidir, fakat geçen birkaç yıldır bu değişmeye
başlamıştır. İki haftalık gezimizde Sovyet toplumunda emekçilerin sağlık ve
refahına büyük vurgu yapıldığını açıkça gördük.
OKUMA PARÇASI 2: Bir Sovyet Oto Tesisinde
Sağlık Hizmetleri
Orta Rusya’nın Volga Bölgesi’ndeki Gorki Otomobil İşleri’nde
atölye hekimi ile yönetim arasındaki karşılıklı anlayış ve iyi ilişkilerin çok
önemli olduğu düşünülür. Tesisin tıbbi hizmetler başhekimi Dr. I. Grinvald bir
röportajda şöyle demiştir: “Fabrika yönetiminin ve kamuoyunun dikkatini işçi sağlığının
çeşitli boyutlarına çekmek için sistematik olarak gücümüzün yettiği her şeyi
yapıyoruz”.
Gorki işletmesi her ay 20.000 işçisinden hatalıkları ve
atölyelerin hijyen koşullarına ilişkin bilgi toplar ve veriler tesisin
bilgisayar merkezinde işlenir. Sonuçlar tesis yönetimine, sendika komitesine,
kaza önleme bölümüne ve atölyeler ve hizmetler yönetimine gönderilir. Üç aylık
ve yıllık üretim raporlarında hastalıklara bağlı işe gelmeme hızı önemli bir
faktördür. Bu nedenle atölye yöneticileri işçiler arasındaki hastalık ve kaza
dinamiklerine büyük önem vererek, bunları üretim gerçekleşmesi grafikleriyle
yan yana koyarlar.
Tıbbi Hizmetler
Fabrika hekimleri modern bir tıbbi tesiste çalışırlar. Tesisin
tıbbi hizmetleri günde 3.200 hastaya hizmet sunabilecek bir poliklinik, 250
yataklı bir hastane, bir radyoizotop tanı laboratuvarı, günde 3.000 hastaya
hizmet verebilecek donanımlı bir ayaktan fizyoterapi kliniği, bir diş
polikliniği ve bir kadın danışma merkezinden oluşur. 24 saat hizmet sunan bir
ilk yardım istasyonu ve travma bölümünde de fabrika hekimleri görevlidir. Bu
tıbbi hizmetlerin hepsi işçiler için ücretsizdir.
Tesiste üretim hatlarının yapısına uygun olarak beş tedavi bölümü
vardır. Her bölüm ilişkili bir mesleki sektör grubunu kapsar ve her biri özgül
bir üretim süreciyle doğrudan ilgilidir. Bu, hekimin özgül üretim süreçleriyle
ilişkili durumları tedavi etmesi anlamına gelir. Atölyenin tıbbi tugayları
(terapist ve diğer uzmanlar dahil) benzer ilkelerle oluşturulmuştur.
Tesis mediklerinin (hekim yardımcısı) ve hekimlerinin amacı
yalnızca hastaları iyileştirmek değil, aynı zamanda hastalıkları önlemektir.
Grinvald “mesleki hastalıkları zamanında tanımlamak ve önlemek için çeşitli
aşılar ve kitlesel tıbbi muayeneler (akciğer filmleri, jinekolojik muayeneler,
diş muayeneleri vb) yapıyoruz” demiştir.
Atölyenin sağlık tesisleri mesleki hastalıkları önlemek için
önleyici tedbirler almıştır. Mesleki tehlikelere maruz kalan işçiler öğle
yemeği aralarında masajlar, termal banyolar, inhalasyon ve ultraviyole ışınlar
gibi fizyoteröpatik tedaviler alırlar. Bu tedavilerin hipertansiyon vakalarının
sık görüldüğü atölyelerde de yararlı olduğu görülmüştür. Bu tedbirlerin
etkinliği bütün beklentilerin üzerindedir – bu atölyelerde hastalık insidansı
geçen birkaç yılda üç kat azalmıştır.
Başhekime göre “tesiste yeni bir istihdam uygulaması
başlatılmıştır”. “Sağlık nedenleriyle mesleğini değiştirmek zorunda kalan bir
işçi başka bir pozisyon seçmesi için tıp-kontrol komisyonuna davet edilir”.
Sakatların rehabilitasyonu yönetimin desteğiyle örgütlenir.
Hastanede bir bölüm kazalardan kaynaklı komplikasyonları olan hastaların
rehabilitasyonu için ayrılmıştır. Bir atölyede hastalar için eğitim ve üretken
emeği birleştiren bir sanayi rehabilitasyon bölümü inşa edilmektedir.
Tesis işçilerin tıbbi muayenelerine çok dikkat etmektedir. Geçen
on yılda tıbbi muayene gören işçi sayısı hemen hemen ikiye katlanmıştır. Tesis
daha önce görülen hastalık veya durumların yinelenmesini önlemek için yılda
20.000 ruble (23.300 ABD doları) ayırmaktadır. Dermatologlar ve venerologlar,
merkez sanayi hijyeni laboratuvarı görevlileriyle işbirliği içinde deri
hastalıklarının önlenmesinde somut sonuçlar elde etmişlerdir.
Emek (Çalışma) Koşulları
Yönetim ve işçiler arasındaki yıllık toplu sözleşmelerin çeşitli
hükümleri çalışma koşullarının iyileştirilmesi, sosyal sigorta sorunları ve
barınmaya ayrılmıştır. Tesisin sendika komitesinin kadın konseyi sözleşmeye ek
olarak, kadınlar için önerilmeyen işlerin bir listesini derlemiştir.
Normal çalışma koşullarının gözetimi tesisin merkez sanayi hijyeni
laboratuvarı tarafından denetlenir. Laboratuvar, bütün atölyelerde kabul
edilebilir çalışma koşullarını sürdürmek için gerekli tedbirleri belirleyen bir
sanitasyon-hijyen el kitabı hazırlamıştır. Örneğin laboratuvarın talebi üzerine
atölyelerde etillenmiş benzin kullanımı yasaklanmıştır. Tesisin diğer bölümlerinde
havalandırma ve ışıklandırma sistemleri yeniden yapılmıştır. Elektromanyetik
alanların gerilimi azaltılmış ve gürültü düzeyini azaltmak için çok şey
yapılmıştır.
Atölye yeniden yapılandırılması ve diğer iyileştirmeler için bütün
yeni projeler, tesisin tıbbi hizmetlerinin bir parçası olan sanitasyon teftiş
komisyonu tarafından değerlendirilir. Geçen yıl böyle 267 proje gözden
geçirilmiştir. 40 proje sanitasyon şartlarını karşılamadığından reddedilmiştir.
Örneğin bir metal kaplama atölyesi kapasitesini arttırmak için modernize
edilirken atık donanımı değiştirilmemiştir. Komisyon renovasyonu, tasarımcılar
donanımın atık kapasitesini 1,5 kat arttırana kadar durdurmuştur.
OKUMA PARÇASI 3: Çekoslovakya’da İşçi Sağlığı
ve İş Güvenliği
İşçi sağlığı alanında en köklü geleneği olan doğu Avrupa ülkesi
Çekoslovakya’dır. Burada işçilere sağlık hizmetleri sunulmaya başlanması
madenciliğin gelişimiyle bağlantılıdır. Onüçüncü yüzyıla uzanan “Jihlava Maden
Yasası” (28) madenciler için ilk güvenlik düzenlemelerini içerir; yasada yaralı
madenci için bir “yara-iyileştirici” yardımı sağlamanın işverenin yükümlülüğü
olduğu belirtilir. Meslek hastalıklarına ilgi de oldukça gerilere uzanır.
Onyedinci yüzyılın sonunda “işçi sağlığının babası” Bernardino Ramazzini Joachimsthal’da
(29) madencilerin akciğerlerinde patolojik değişimler gözlemiştir ve De Morbis
Artificum Diatriba’da (30) bunları madenlerdeki çalışma koşulları ile ilişkilendirmiştir.
Onsekizinci yüzyılın ikinci yarısında Bohemya ve Moravya’da birçok
fabrika açılmış, sanayinin gelişmesi ve işçi sınıfının öneminin artmasıyla
sanayi işçilerinin sağlığına büyük önem verilmiştir. Çekoslovakya’nın da bir
parçası olduğu Avusturya-Macaristan imparatorluğunda 1883 yılında fabrikaların
tıbbi teftişi dahil, iş teftişini tanımlayan yasalar kabul edilmiş ve 1888
yılında sağlık sigortası yasası çıkmıştır. İlk işçi sigortası şirketleri bu
dönemde kurulmuştur. Başlangıçta sunulan hizmetler esas olarak tıbbi
hizmetlerdir, fakat bazı hekimler önleyici hizmetler de sunmuşlardır. Daha
sonra Prag Üniversitesi’nde ilk işçi sağlığı profesörü olan Dr. J. Rambousek
(31), Pribram (32) madenlerinde sigorta şirketi hekimi olarak çalışmış ve
Çekoslovakya’da yayınlanan ilk işçi sağlığı kitabını yazmıştır. İki paylaşım
savaşı arasında (1918 – 1939) büyük fabrikalar, işçilerden gelen baskılar
sonucu ya da kendiliklerinden kendi sağlık hizmetlerini kurmuşlardır.
Çekoslovakya’da işçi sağlığı, Profesör J. Teisinger (33)
rehberliğinde 1931 yılında ayrı bir dal olarak gelişmeye başlamış, ilk işçi
sağlığı merkezi Prag’da kurulmuştur. Merkez işçilerin muayenesi, meslek
hastalıklarının tanısı, tedavisi ve izlemiyle görevlendirilmiştir. Kısa sürede
hekimlerin esas olarak meslek hastalıklarının önlenmesi, tanısı ve tedavisiyle,
sanayi hijyeni ve fizyolojisiyle uğraştığı diğer merkezler açılmıştır. İkinci
paylaşım savaşı öncesi hizmetlerin yönetiminde ve tıbbi görevlilere verilen
sorumluluklarda yapılan önemli değişiklikler sanayi sağlığı hizmetlerinde
hatırı sayılır iyileşmelere yol açmıştır. Ancak en büyük değişiklikler ikinci
paylaşım savaşı sonrasında, 1945 ve 1952 yılında gerçekleşmiş ve bütün sistem
Sovyet sanayi sağlığı kavramına uygun olarak yeniden örgütlenmiştir.
Çekoslovakya’da işyerleri, karşılaşılan mesleki tehlikelere ve
ekonomik önemlerine göre üç gruba ayrılmıştır. İlk grup madenleri,
dökümhaneleri, kimya fabrikalarını, elektrik istasyonlarını, petrol sanayisini,
demiryollarını ve atom santrallerini kapsar. İkinci grupta ağır mühendislik
tesisleri ve üçüncü grupta diğer sanayiler vardır. Bu gruplardan her birinde
işçi sağlığı hizmetleri birinciden üçüncüye yasal gereklilikler hafifletilerek
örgütlenir. Örneğin ilk grupta her 800 işçiye bir hekim gerekli iken, ikinci grupta
1200 ve üçüncü grupta 1600 kişiye bir hekim yeterli görülmektedir.
Çekoslovak işçi sağlığı hizmetleri şu birimlerden oluşmuştur:
A. İyileştirici Hizmetler:
1. Fabrika Sağlık İstasyonu: Bir hekim veya hemşirenin görevli
olduğu, bölge hastanesi veya işçi sağlığı birimine bağlı çalışan en küçük
birimdir.
2. Fabrika Ayaktan Hasta Bölümü (Ambulatoryum): işyeri hekimleri,
hemşireler, diş hekimi, diş teknisyenleri, laborantlar ve genellikle dahiliye
uzmanı, cerrah ve jinekologlardan oluşan bir ekibin görev aldığı
polikliniklerdir.
3. Fabrika polikliniği:Büyük ambulatoryumlardır. Genellikle normal
ambulatoryum ekibine ek olarak bir fizyoterapist, bir göz hekimi, bir KBB
uzmanı, bir dermatolog, bir nörolog ve bir radyolog bulunur. Bazı poliklinikler
fabrika hastaneleri içinde yer alırlar.
4. Fabrika hastaneleri: Bazı büyük tesislerin hastaneleri vardır
ve bunlardan bir kısmı fabrika poliklinikleriyle yakın işbirliği içinde hizmet
sunarken, bazıları doğrudan fabrika poliklinik hizmeti de sunarlar.
5. Gece sanatoryumu: Büyük tesislerde ayaktan bakım hizmetlerini
desteklemek amacıyla, özellikle sağlıkları bozulmuş fakat hala çalışabilen
işçilere hizmet sunarlar. İşçilere sanatoryumda kaldıkları sürede yakın tıbbi
gözetim, tedavi ve diyet uygulanır.
6. Fabrika kreşleri: 3 ay – 3 yaş grubu çocuklara hizmet sunar. En
az 20 çocuk bulunan yerlerde kurulur.
7. Fabrika Ulusal Sağlık Enstitüleri: Büyük tesislerde şimdiye
kadar sayılan ilk altı birimin bileşiminden oluşan kurumlardır.
B. Önleyici ve Koruyucu Hizmetler:
1. İşçi Sağlığı Birimi:
- Ayaktan hasta bakımı
- İşçilerin işe giriş muayeneleri ile periyodik muayeneleri
- Sağlık gözetimi, sağlık için potansiyel tehlikelerin izlemi
- Yönetim ve sendikalarla birlikte işçilerin sağlığı ve ortam
hijyeninin iyileştirilmesi amacıyla kapsamlı bir önlemler listesi
hazırlamak
2. Bölge SANEPİD
istasyonlarının Sanayi Hijyeni bölümü: Hekimler ve işçi sağlığı ile ilgili
alanlarda uzmanlar (kimyagerler, biyologlar, sanitasyon teknisyenleri vb) görev
alırlar. Bölgedeki sanayi hijyeni sorunlarını araştırmalarını sağlayacak
laboratuarları vardır.
·
Tehlikeli işlerin yapıldığı
işyerlerinin listesini tutmak ve bunları yakından izlemek
·
Meslek hastalıklarının kontrolünde
diğer hizmetlerle işbirliği yapmak
·
Bölge SANEPİD ve sanayi hijyeni ve
araştırmalarda görevli işyeri hekimleri için teknik rehberlik
3. Bölgesel Ulusal Sağlık Enstitüsü’nün İşçi Sağlığı Bölümü: Bölge SANEPİD istasyonlarının Sanayi Hijyeni
bölümünü destekler.
- Meslek hastalıklarının tanısı, kaydedilmesi, tedavisi ve
kontrolü
- Çalışma kapasitesinin değerlendirilmesi
- Bölgedeki sağlık kurumlarına konsültasyon hizmetleri
- Epidemiyolojik araştırmalar
Yönetimler, sendikalar ve işçiler tıbbi hizmetlerin çalışmalarına
yoğun olarak katılırlar. Bunların oluşturdukları ortak komitelerin ana kaygısı
hastalıkların ve kazaların önlenmesidir. Sendikalar sosyal sigorta komiteleri
yoluyla sağlık hizmetlerinin çalışmalarını izlerler; işçi sigortası
temsilcileri hastanın iyi bir bakım aldığından ve tedavisine uyduğundan emin
olmak için hasta işçilerle yakın ilişkidedirler.
İşyeri Hekimi’nin İşlevleri
Sanayi sağlığı hizmetlerinin kilit figürü işyeri hekimidir. Bölge
sağlık ocağı hekimi gibi devlet görevlisi olup, işçilerin sağlığından ve
hizmetlerin standardından sorumludur. Bir genel pratisyen ve bir sanayi
hijyenistinin işlevlerini bir arada yürütür. Dahiliye, cerrahi ve hijyen
konularına hakimdir ve dahiliye ve hijyen uzmanları ile iş kazaları için
cerrahlarla birlikte çalışır. Görevleri üç ana grupta toplanabilir:
1. Önleyici ve Tıbbi:
a. Kazalarda, zehirlenmelerde ve akut
hastalıklarda ilk yardım
b. İşçilerin işe uygun olup olmadığını
belirlemek
c. Ayaktan hastaların tedavisi
d. İşçilerin çalışma kapasitelerini
değerlendirmek, sakatlanmaların kaydını tutmak, yönetim ve sendikalarla
işbirliği içinde iş için yetersizlik nedenlerini araştırmak, morbidite ve kaza
hızlarını azaltmak için önlemler önermek
e. İşçilerin sağlığını tıbbi muayenelerle
kontrol etmek (işçinin işe uygunluğunun da değerlendirildiği işe giriş
muayeneleri dahil)
f. Tehlikeli işlerde çalışan işçilerin
periyodik muayenelerini yapmak ve çalışma koşullarının işçilerin sağlığı
üzerine etkilerini araştırmak
g. Düzenli olarak genç işçilerin, kadın
işçilerin ve özellikle hamilelerin sağlıklarını kontrol etmek
h. Bakım önceliği olan işçileri izlemek ve
hasta ya da sağlıkları iyi olmayan işçileri periyodik olarak muayene etmek
i. İşçilerin tıbbi kayıtlarını tutmak ve
hastalanmaya yatkın işçileri düzenli olarak muayene etmek
2. Sanitasyon ve Epidemiyolojik:
İşyeri hekimi SANEPİD ile işbirliği içinde
a. Düzenli olarak işyerini teftiş eder ve
gerekli kayıtları tutar, hijyen ve güvenlik koşullarını iyileştirmek için
önlemler önerir ve bunların yerine getirilmesini sağlar
b. Özellikle yeni işleklerin eklenmesi veya
yeni üretim süreçlerinin uygulanmaya konması durumları olmak üzere yasal sağlık
tedbirlerine uyulmasını sağlamak
c. epidemiyolojik tedbirlerin sanitasyon ve
epidemiyoloji hizmetlerinin tavsiyelerine göre alınmasını sağlamak
3. Sağlık Eğitimi:
a. Bu alandan sorumlu hekimin rehberliğinde
sağlık eğitimi çalışmalarına katılmak
b. Gönüllülerin (özellikle Kızılhaç
gönüllülerinin) çalışmalarına rehberlik etmek ve denetlemek, eğitimlerine
destek vermek
c. Yeni işçilere hijyen ve güvenlik eğitimi
vermek
Dipnotlar
1. Ortaçağda hemen bütün toplumlarda (Osmanlı dahil) hekimlere Saray,
mahkeme, ordu veya yerel derebeyleri tarafından belli bir maaş bağlanır,
hekimler baktıkları hastalardan yarıca bir ücret almazlardı.
2. Hıristiyan
dünyada iyi Hıristiyanların, Müslümanların fitre ve zekat vermesinde olduğu
gibi hayır işlerini desteklemeleri ve bu yolla yoksulların desteklenmesiyle bir
sosyal dayanışma sağlanmaktadır. Tıbbi hizmetler Hıristiyanlığın ilk
yıllarından itibaren bu hayır işlerinin bir parçası olmuştur. Müslüman
ülkelerdekine benzer bir şekilde özellikle yoksullara, düşkünlere ve akıl
hastalarına yönelik sağlık hizmetleri Kiliselerde örgütlenmiş, geçimlerini
Saray’dan aldıkları ödeneklerle sağlayan hekimler de yine bir hayır işi olarak
zamanlarının bir bölümünü bu kurumlarda yoksullara hizmet ederek
geçirmişlerdir.
3. 1871 Paris Komünü sonrasında Avrupa’da emek hareketinin en örgütlü
olduğu ülkelerden biri olan Almanya, 1883 yılında hastalık sigortası yasasını
kabul eden ilk ülke olmuştur. Almanya’yı Avusturya (1888), İsveç (1891),
Danimarka (1892), Belçika (1894) ve Fransa (1898) izlemiştir. 1909 yılında bu
ülkeleri Norveç, 1911 yılında İsviçre ve İngiltere izlemiştir. 1900 yılında bu
sigortanın kapsamı % 4 (Belçika) ile % 26 (Almanya) arasında değişirken, 1913
yılında Danimarka’da kapsam % 42’ye ulaşmıştır.
4. Merkezi sinir sistemi fizyolojisi üzerine çalışmalarıyla ünlüdür.
5. Botkin Avrupa’da dönemin önde gelen bilim insanlarıyla (Claude Bernard ve
Rudolf Virchow gibi) birlikte çalışmıştır.
6. Çarlık Rusya’sında yetkileri oldukça sınırlı olan Meclis.
7. 1957 yılında Sovyetler Birliği’nde
sanayi üretimi 1917 yılına göre 40 kat artmıştır.
8. Sovyet devrimi miladi takvimle 7 Kasım 1917 tarihinde gerçekleşmiştir.
9. Çalışırken aldığı maaşı kesintisiz olarak almayı sürdürür.
10. 1929 yılında 10.9 milyon olan sigortalı işçi sayısı, 1932 yılında 22.6
milyona ve 1934 yılında 23.4 milyona yükselmiştir.
11. 1930 yılından sonra İkinci Paylaşım Savaşına dek geçen dönemde işsizlik
sorunu tamamen ortadan kalkmıştır. Bu dönemde işsizlik ödeneği için ayrılan
paylar diğer hizmetlere kullanılmıştır.
12. Aynı yıllarda ABD’de koruyucu hizmetlere ayrılan pay yalnızca % 3,5’dir.
13. Sovyetler Birliği dünyada 8 saatlik iş gününü yasalaştıran ve uygulayan ilk
ülkedir.
14. Fabkom: fabrika komitesi ve Mestkom: yerel komite.
15. Bu standartlar Birleşik Devletler’de 1937 yılında ve Almanya’da
1938 yılında kabul edilmiştir. İsveç, standartları 1969yılında kabul etmiştir.
16. Fabrika Sağlık İstasyonu (Zdravpunkt): Bir hekim veya hemşirenin
görevli olduğu, bölge hastanesi veya işçi sağlığı birimine bağlı çalışan en
küçük birimdir. SSCB’de 1956 yılında hekimlerin görev yaptığı 6.435,
feldsherlerin görev yaptığı 13.564 fabrika sağlık istasyonu bulunmaktadır.
17. 1935 yılında Sovyetler Birliği’ndeki meslek hastalıkları
enstitülerinin sayısı 25’e ulaşmıştır.
18. Kulaklar: Büyük toprak sahipleri
19. İnsanların sağlık örgütüyle ilk temas noktaları. Bu kurumlarda genel olarak
ayaktan tedavi hizmetleri ve
bireylere ve çevreye yönelik koruyucu, önleyici hizmetler sunulur.
20. Profilaktoryumlar önleyici ve iyileştirici tıbbi hizmetlerin birlikte
sunulduğu sağlık merkezleridir.
21. Feldsher terimi 15. yüzyıl
Almanya’sında orduda görev yapan berber cerrahlardanköken almaktadır. Günümüzde Birleşik Devletler’deki hekim
yardımcısı veya pratisyen hemşire kategorisine karşılık
gelen bir sağlık emekçisidir.Bir hekim gözetiminde hekimlik işlevlerinin çoğunu
üstlenir. Tarihte Avrupa ülkelerinde hekim açığını
tamamlamak için kullanılmıştır. Teknik olarak hemşire ile hekim
arasında bir kategoridir. Genel tıp, hijyen ve
laboratuar feldsherleri vardır. Ebe feldsherler, gebe evlerinde görev alırlar. Feldsher
eğitimi yarım zamanlı (3yıl 10 ay) veya tam zamanlı (2,5
yıl) alınabilir. Feldsherler tek başlarına (hekim
gözetimi olmadan) ilk yardım uygulamaya ve basit sağlık
sorunlarıyla ilgilenmeye yetkilidirler.
22. Gece sanatoryumu Sovyetler Birliği’ne özgü bir sağlık kurumudur. Hastaneye
yatacak kadar hasta olmayan fakat tıbbi gözetim gerektiren hastalar kabul
edilir. Gündüz işyerinde çalışan işçiler, geceleyin bu sanatoryumlarda
tedavilerini sürdürürler. Burada ev ortamında veya dışarıda sağlanması güç olan
özel diyetler sunulur. Vakaya göre hidroterapi, masaj gibi uygulamalardan da
yararlanılır. Gece sanatoryumları hastaların uzun süre hastanede yatmak
istemedikleri psöriasis (sedef hastalığı) gibi hastalıkların tedavisinde çok
kullanılır.
23. Makalenin yayınlandığı dönemde SSCB nüfusu ABD nüfusundan % 18
kadar daha fazladır.
24. SANEPİD istasyonları Sovyet çevre sağlığı sisteminin
belkemiğidir. 1975 yılında Sovyetler Birliği’nde 5.500 kadar SANEPİD istasyonu görev yapmaktadır.
25. Makul Azami Konsantrasyon
(MAK), atmosfer kirleticilerin günde 8 saat maruz kalmak suretiyle emekçilerin
sağlıklarına zararlı etkisi olmadığı kabul edilen en yüksek konsantrasyonudur (Maximum Allowable Concentration).
26. Yazar, gezileri sırasında yalnızca birkaç fabrikayı ziyaret
edebildiklerinden, Sovyet standartlarının uygulandığı izlem aygıtlarının
kalitesi ve varlığını ilk elden gözleyemediklerini belirtmektedir.
27. Bu müfettişler maaşlarını
sendikalardan almaktadır.
28. Jihlava, bugün Orta-Güney Çek Cumhuriyeti’nde, Bohemya – Moravya
yaylalarında, Jihlava nehri yanında bie şehirdir. 1240’dan itibaren gümüş
madenleriyle ünlenen kentte 1260 yılında
kabul edilen madencilik yasası daha sonra başka ülkelere örnek olmuştur.
29. Bugün Jáchymov adıyla Çekoslovakya sınırları içinde kalan bir maden (gümüş
madeni) kasabası.
30. 1713 yılında Latince olarak yayınlanmıştır.
31. Dr. J. Rambousek (1874 – 1917)
fabrika hijyeni alanında Avrupa’nın önde gelen figürlerinden biridir. Gewerbliche Vergiftungen adlı kitabı
1913 yılında İngilizce’ye (Industrial Poisoning from Fumes, Gases, and Poisons
of Manifacturing Processes) çevrilmiştir.
32. Orta Bohemya’da bir şehir.
33. 1902 yılında
Prag’da doğmuştur. 1932 yılında Çekoslovakya’da ilk Meslek Hastalıkları
Merkezi’ni kuran Teisinger, hekimlik yaşamını meslek hastalıkları ve sanayi
toksikolojisine adamıştır. 1948 yılında İşçi Sağlığı Birliği’ni kuran Teisinger,
hekimlerin yanında toksikolog, biyokimyacı, ergonomist, iş fizyoloğu ve diğer
teknik mesleklerden uzmanlarla birlikte disiplinler-arası bir nitelikte olan İşçi Sağlığı isimli bir dergi
yayınlamaya başlamıştır. 1952 yılında Sanayi Hijyeni ve Meslek Hastalıkları
Enstitüsü’nü kuran Teisinger, 1970’lerde işçi sağlığına katkıları nedeniyle
Amerika ve Avrupa’da birçok ödül kazanmıştır.
KAYNAK
Akalın, M.A. (2013). Toplumcu Tıbba Giriş. İstanbul: Yazılama
Yayınları. S: 125 – 159.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder