Eminim hepiniz
benim gibi yakınınızdaki geri bıraktırılmış bir ülkeye veya belki ABD gibi
“gelişmiş” bir ülkeye, bir Kübalı hekimler ordusu olan muazzam ölçekte birinci
basamak bakımın nasıl götürüleceğini merak ediyorsunuz. Kuşkusuz asıl soru,
bunların bedelini kim öder?
Paranın nereden
geldiğini anlamak için bir adım geri atmak ve Hugo Chavez’in başkanlığının ilk
yıllarında Venezuela’da ekonomik ve politik duruma bakmamız gerekir.
Anımsayacağınız gibi Hugo Chavez 1998 yılında seçildi ve başkanlıktaki ilk
birkaç yılı, dünya pazarında Venezuela petrolünün fiyatının düşük olması, büyük
sermaye liderlerinin ve ulusal yargı ve Yüksek Mahkeme’deki temsilcilerinin
politik muhalefeti gibi kısmen ekonomik güçlüklerle çok zorlaştırıldı. Gücünün
halk desteğinde yattığını bilen Chavez, Venezuela Anayasası’nı yeniden yazmak
için bir kurucu meclis topladı. Temsilciler seçildi, proje hızla tamamlandı ve
yeni Anayasa 1999 Aralık ayında ulusal bir oylama ile onaylandı; böylece
Venezuela’da Beşinci Cumhuriyet, resmi olarak Venezuela Bolivarcı Cumhuriyeti
kuruldu. Yeni Anayasa diğerleri yanında barınma, eğitim, sağlık bakımı, gıda
hakkını, yerlilerin toprak hakkını, kadın haklarını, emekçilerin haklarını
garanti altına aldı.
2001 yılında
Chavez yeni Anayasayı Barrio Adentro Misyonu dahil bir dizi sosyal misyon
yaratmak ve aynı zamanda toprak reformu yasaları ve petrol gelirlerinin
dağıtımına ilişkin yasalar çıkartmak için kullandı. Bu yasalar Venezuela
oligarşisini paniğe düşürdü ve zenginliklerini korumak için hemen eyleme
geçtiler. Chavez’i devirmek için tekrar tekrar girişimlerde bulundular: ekonomik
huzursuzluk, çok hatırlanan ve Chavez’in 24 saatten biraz fazla bir süre için
iktidardan alındığı 2002’deki darbe. İzleyen aylarda büyük işadamları
konfederasyonu işyerlerini ve fabrikaları kapatarak ekonomiyi felç etmeyi
denedi ve sonunda devletin petrol işletmesini - Petroleos de Venezuela, S.A.
(PDVSA) – kapatan yönetim grevini ateşledi. Bütün petrol ihracatının hemen
hemen yarısı durunca Chavez harekete geçerek PDVSA’nın üst düzey yöneticilerini
ve kapatma sürecinde işbirliği yapan çalışanları işten çıkarttı. Daha sonra
Chavez petrol gelirleri üzerindeki kontrolü konsolide etti ve karları doğrudan
Barrio Adentro Misyonu gibi sosyal projelere yatırmaya başladı.
Barrio Adentro
Misyonu, Başkan Chavez hükumetinin icraatı olarak yürürlüğe konan 20’den fazla
sosyal misyondan biridir. Bunlar Robinson, Ribas ve Sucre gibi erişkin
okuryazarlığı, lise eğitimi ve erişkinler için yüksek öğrenime odaklanan eğitim
inisiyatiflerini kapsar. Robinson Misyonu aracılığıyla 1,5 milyon Venezuelalıya
okuma-yazma öğretildi ve Venezuela 2005 yılında UNESCO yöneticisi tarafından
okuma yazma bilmeyen insan olmayan ülke ilan edilerek sertifika verildi. Diğer
inisiyatifler başkaları yanında tarım, gıda, istihdam, yerli hakları, çevre, barınma,
bilim ve kültüre odaklanmıştır. Bu toplumsal projelere yatırım, takiben
Venezuela ekonomisinin büyümesi ile birlikte yoksulluk hızında önemli bir
düşüşle (2003 yılında % 61 iken, 2008 yılında yarı yarıya azalarak % 31,5 oldu)
semeresini verdi. Venezuela’nın üst sınıflarının kazançları 1998’den 2006’ya
yüzde 194 artarken, alt sınıfların kazançları yüzde 445 arttı.
Bir varil
Venezuela petrolünün kaç hekim satın alabileceğini sorabilirsiniz. Ah, fakat
bir ekonomiyi yeniden inşa etmek, hatta sağlık hizmeti sunmak hekimden çok
fazlasını gerektirir. 30 Ekim 2000’de Küba - Venezuela Kapsamlı İşbirliği
Anlaşması Fidel Castro ve Hugo Chavez tarafından imzalandı ve Venezuela Küba’nın
“Venezuela Bolivarcı Cumhuriyeti’nin geniş ekonomik ve sosyal kalkınma
programına destek” olarak sunacağı mal ve hizmetler karşılığında günde 53.000
varil ham petrol vermeye başladı. Yıllar içinde bu ticaret önemli ölçüde
genişledi. 2009 yılında değiş-tokuşun değeri yılda 3 milyar doları aştı.
Kübalı hekimler
Venezuela’nın ekonomik kalkınmasına katkıda bulunan birçok profesyonel arasında
yalnızca az sayıda profesyonel. Kübalı diğer birçok uzman yanında öğretmenler, ziraatçılar,
teknisyenler, mühendisler Venezuela’nın hemen hemen 12 yıllık işbirliği
süresinde büyük sıçramalar yapmasına yardımcı oldular. Her bir klinik grubunun
Kübalı oftalmologlar, cerrahlar, kadın doğumcular, pediatristler, hemşireler, beden
eğitimi öğretmenleri ve rehabilitasyon uzmanları gibi uzmanlarla birlikte
laboratuvar ve radyoloji teknisyenleri, diş hekimleri, optometristlerle
donatıldığı bir tanı merkezi tarafından desteklendiği tıp alanındaki katkılar
hayret verici. Özellikle hükumet, Temmuz 2004’de başlayan ve ülkenin her
yerinde Kübalı göz uzmanlarının görev aldığı merkezlerde sağlanan 300 binden
fazla göz operasyonu gerçekleştirilen Mucize Operasyonu’nun başarılarıyla
övünmektedir. Sürdürülebilirlik planı: kuşkusuz kendi barriolarında Kübalı hekimlerle birlikte çalışacak yüzlerce
Venezuelalı hekim eğitmek.
Her ülkenin Küba
ile böyle büyük bir ticareti destekleyebilecek kaynağı yok, fakat bir ülke
ihtiyaç duyduğunda, Küba bu ülkeye destek göndermeye ve bunu üzün süre
sürdürmeye hazır. Belki de dünya üzerinde Haiti – Küba işbirliğinden daha iyi
bir örneği yoktur; Kübalılar burada ALBA üyesi ülkelerden (Amerika kıtası
Bolivarcı Birlik; Antigua ve Barbuda, Bolivya, Küba,
Dominik, Ekvador, Nikaragua, Saint Vincent ve Grenadinler ile Venezuela) temin
edilen kaynakların katkısıyla bir birinci basamak sistemi kurulmasına ve
Haitili hekimlerin eğitilmesine yardımcı olmuşlardır.
Misyonları bir –
üç yıl süren Kübalı profesyonellere gelince, bunların en büyük yakınmalarının
gıda olduğunu söyleyebilirim. Misyon Niño Jesus’da (hamile kadınlar için bakım ve barınma olanağı sağlamaktadır) görevli Kübalı hemşire Alicia “Arepa, arepa,
arepa. Venezuelalıları yediği tek şey arepa (hamur işi)” diyor. “Bu nedenle
kolesterolleri çok yüksek”. Alicia Küba pirinci ve siyah fasulye ile pişiriyor (con
gris).
Venezuelalılar
da pilav ve fasulye yiyor fakat bunları pişirirken karıştırmıyorlar. Venezuelalıların
da Kübalıların beslenme alışkanlıklarına ilişkin düşünceleri benzer görünüyor.
Sanare’de belediye yöneticisi Maria Cassanova da “con gris, con gris” diyor. “Bir
keresinde Küba’ya gitmiştim, bütün yedikleri con gris,con gris, con, gris;
bütün öğünlerde con gris yiyorlar”.
Pilav ve
fasulyenin en uygun nasıl yeneceğinin detayları benim uzmanlık alanım
dışında... Ben her türlü yerim ve hem misyondaki Venezuelalı görevlilerin, hem
de akşamları Kübalı hemşirelerin pişirdikleri yemeklerden hoşlanırım. Ben de
onlara bir Lübnan yemeği hazırladım; 50 yıl önce Ramallah’tan Venezuela’ya göçen
bir Filistinli dükkan sahibinin verdiği baharatlarla yaptığım tavuklu pilav. Gebe
evindeki güvenlik görevlisi, Sanare’de Niño Jesus Misyonu’nu yöneten Petra’ya yemeğim
üzerine şaka yaptı: “Dün gece yemeği doktor pişirdi ve harikaydı. Beni tedavi
etti”. Kübalı hemşirelerden biri olan Wilma onaylayarak başını salladı: “Bütün
o baharatlarla koca bir tabak yedim ve dün gece mükemmel uyudum. Si, era
curativo (evet şifa oldu).”
Lara Jirmanus
KAYNAK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder