Pazartesi günü Hilario Perez’e kırsala yaptığı gezilerden birinde eşlik
etmem gerekiyordu. Hilario, Kübalı hekimlerle eğitim gören ilk Venezuelalı
hekimlerden biriydi. Birçokları gibi Hilario da yaşamının büyük kısmını tıp
eğitimi almaya çalışarak geçirmişti. Kırk yaşlarındaydı; geleneksel Venezuela
standartlarına göre tıp eğitimine başlamak için çok yaşlıydı. Venezuela’da tıp
fakülteleri yirmili yaşlarını aşmış olanları kabul etmiyordu. Hilario
itfaiyecilerle birlikte ilkyardım kursları ve diğer birçok kurs aldı, fakat
konuştuğum birçok Venezuelalı öğrenci gibi, tıp eğitimi almak için gerekli
kaynaklara veya bağlantılara asla sahip olamamıştı. Bu durum Barrio Adentro
Misyonu’na kadar sürdü. Hilario Dr. David’in* öğrencilerinden biriydi. Dr.
David, Hilario için “en iyi öğrencim” diyordu. Gerçi David’le kıyaslandığında
çok farklıydılar. Hilario oldukça suskundu, söyleyeceği bir şey olmadıkça
konuşmazdı; David ise sonsuz, canlı öyküler anlatırdı.
Hilario şimdi Sanare’ye kötü bir yoldan bir buçuk saat uzaklıktaki
700’den fazla insanın yaşadığı küçük bir köy olan Escalera’daki iki yıllık
kırsal hizmetini tamamlıyor. Ancak şimdi yağmur mevsimi ve pazar günü muazzam
bir toprak kayması, yolun 100 metresini moloz yığınları altında bıraktı. Ekipler yolu
yeniden açmak için çalışırken, tek seçeneğimiz iki saat
uzaklıktaki Cubiro’dan geçmek ve yolumuzu üç saate çıkartmaktı. Bir pikap
kamyonet arkasında önce asfalt bir yoldan, fakat sonra bir buçuk saat toprak
yollardan gittik. Kamyonetin bir sonraki kaygan çamur birikintisini aşıp
aşamayacağını merak ediyordum. Yolun sonunda bütün bedenim, kamyonet çukurlara
girip çıkarken zıpladıkça, kamyonetin bir yanında dengemi korumaya çalışmaktan
ağrıyordu.
Ayrılmadan önce, Sanare’de kaldığım evde* çalışan Kübalı hemşirelerden
biri olan Vilma, “chipo’nun seni sokmasına izin verme” demişti. “Yanına
böcek spreyi al, kırsalda Şagas hastalığı var”. Chipo, Şagas hastalığını
taşıyan “öpen böcek” için Venezuelalıların kullandığı isimdir. Sıtma etkenine
benzeyen, tek hücreli bir protozoa. Şagas hastalığı genellikle kerpiç evlerin
toprak duvarlarında veya sazdan çatılarında yaşayan böcekler tarafından
bulaştırılır. Yoksulluk hastalık için bilinen bir risk faktörüdür (sağlıkçı
olmayan dostlar, cesaretiniz varsa hastalık hakkında bir şeyler okuyun...).
Böcekler geceleri ortaya çıkar ve genellikle insanların yüzlerinden
beslendiklerinden “öpücük böcekleri” denir. Arkalarında dışkılarındaki Tripanozoma
kruzi parazitinin izlerini bırakırlar. Isırdıkları yer yanında, yüzün
ısırdıkları yanındaki lenf bezleri ve göz kapakları da şişer. Protozoanın
oluşturduğu kronik enfeksiyon, diğer sorunlar arasında genişlemiş
kardiyomiyopatiye (iyi pompalayamayan büyümüş kalp) ve sindirim kanalının
genişlemesine neden olabilir. Oprah ve diğer akai içiciler dikkat – parazitin
akai içeceğinde de bulunduğu bildirilmiş. Her neyse, Hilario Sanare’de eskiden
birkaç Şagas vakası olduğunu söyledi, fakat bir süredir yeni vaka
görmüyorlarmış. Klinik binası metal çerçeveleri ve sağlam çatısı olan betonarme
bir yapıydı ve kendimi oldukça güvende hissettim.
Escalera’daki iki hemşire ve bir hekimin görev yaptığı klinik küçük
fakat yeterli. Hilario bu kliniklerde uzun yıllar yalnızca hemşirelerin görev
yaptıklarını, zaman zaman hekimlerin ziyaret ettiklerini söyledi. Geçmişte yeni
mezunların kırsal zorunlu hizmetleri altı aymış. Şimdi bütün yeni mezun
hekimler, geleneksel Venezuela tıp fakültelerinde veya Barrio Adentro
Misyonu’nda eğitim almalarına bakılmaksızın, ihtisasa başlamadan önce iki
yıllık hizmet süresini tamamlamak zorunda. Kliniğin iki odası, bir eczanesi,
duvarında köyün demografik verilerinin, emzirmeyi, yenidoğanlara test
yaptırmayı (fenilketonüri, hipotiroidi ve galaktozemi için) yüreklendiren
posterlerin asılı olduğu bir bekleme alanı var.
Sabah çoğu soğuk almış çocuklar olmak üzere 10 hasta geldi. Yedi
yaşında bir kız vardı; annesi kızının bacağında leişmanyozise benzer bir yara
olduğunu söyledi. Klinikte leişmanya tedavisinde kullanılan Glucantime adlı
ilacımız olmadığından, çocuğu tedavi için yakınlardaki bir şehre sevk ettik.
Öğleden sonra şiddetli yağmur başladı; bu nedenle hemşire Yoselin’in evinde
öğle yemeği yedikten sonra içeride oturduk ve yağmurun dinmesini bekledik.
Saat 5’den sonra yağmur dindiğinde, Hilario’ya, erişkinlere yüksek
öğretim sunan Bolivarcı yeni bir misyon olan Sucre Misyonu kapsamında ders
verdiği sınıfta eşlik ettim. Hilario köydeki bir dizi insana tarım kursu
veriyordu. Günün konusu bütçeydi ve Hilario öğrencilerinden hazırladıkları
ödevleri sunmalarını istedi. Öğrencilerinden biri 12 sayfalık bir ödevi kalem
sürücüyle verdi ve Hilario dizüstü bilgisayarında belgeyi açarak okumaya başladı.
Kimse tarım araçlarının fiyatlarına ilişkin bilgi edinememişti. “İnternette
yalnız diğer ülkelerdeki tarım araçlarının fiyatları var” diyorlardı. Hilario
çevreye sormalarını veya sormak için yakınlardaki bir şehre gitmelerini önerdi.
“Gerçek bir bütçe oluşturmalısınız. Tam olarak kesin olmak zorunda değil, fakat
ne kadar harcamayı beklediğinizi bilmelisiniz. Projenizin kendisini beş yılda
amorti edeceğini gösteremezseniz, kimse size para vermez” dedi. Projenin nihai
hedefi federal hükumete bağış ve yerel bankalara borç için verilecek yerel
tarımsal projeler için öneriler geliştirmekti.
Escalera kahve yetiştirmek için iyi konumda bir alandır. Aynı zamanda
yol kenarında sıralanmış muz hevenkleri, kakao, mango ve avokado ağaçları
görülür, fakat geleneksel olarak burada yetiştirilen ürün kahvedir. Yine adı
Hilario olan mahalle liderlerinden birinin evinde durduk. Hilario’nun evinde
köylülerin de kullandığı bir telefon var ve aynı zamanda bizi pikap
kamyonetiyle Escalera’dan Sanare’ye götüren kişi. Hilario, kendi kahvesini
işleyip, son ürün olarak satmasının, kendisini çiğ kahve pazarının kaprislerine
daha az duyarlı kıldığını söyledi.
Escalera’ya gittiğimde sormam gerektiği söylenen komün konseylerini
sordum. Yeni Venezuela Anayasası’nın bir parçası olarak, yönetime katılımın
önemi vurgulanmıştır. Bu mahalli konseyler katılımın önemli araçlarıdır. Bir
grup yurttaş, kırsal kesimde 20 aile, yerel bir yönetim seçmek ve yerel
projeler etrafında örgütlenmek için bir meclis oluşturabilir. 15 yaş üzerindeki
herkes oy kullanabilir ve bütün topluluğun meclislerinde ana kararlar
alınırken, kalkınma projeleri için planlama ve lojistikten sorumlu bir yürütme
komitesi seçilir. Escalera’da komün konseyi ulaşım sorununa odaklanmıştır
(kırsal kesimde bu çok doğal) ve yol onarımında kullanılmak üzere bir traktör
ve bir kamyon için para vermeye söz veren hükumete bağış için başvurulmuştur.
Yerel yönetime katılımı yüreklendiren bu yeni deneyim heyecan verici.
Doğrudan demokrasiye çoğunlukla kaynakları çok az olan toplumsal hareketler
içinde alışık bir olarak, yerel katılımcı bütçelemenin nasıl sonuç
verebileceğini hayal edemiyorum. Fakat doğrudan demokrasi ilkelerini çok somut
bir ortamda yürürlüğe koymak heyecan verici görünüyor. Ancak şurası açık ki,
yerel düzeyde insanlara karar yetkisi verdiğinizde, çok uygun ve önemli
projeler ortaya koyuyorlar, çünkü neye gereksinimleri olduğunu onlardan daha
iyi kimse bilemez. İki erkek bana sistemin kesinlikle mükemmel olmadığını
söyledi. Bazen insanlar sadece lider olmak için katılıyor ve kolektif bir
projeye katılmanın ne anlama geldiğine ilişkin bir kavrayışları olmuyor. Başka
durumlarda hükümet fonları geliyor fakat söz verildiği gibi harcanmıyor ve
projeler yaşama geçemiyor. Konseyleri oluşturma sürecinin çok güç olduğunu
hayal edebiliyorum; çünkü etkin bir örgütlenme inşa etmek zaman ve deneyim
ister ve bazen her katılımcı 10 dakika konuşursa, bir toplantı yapmak dahi çok
güç olabilir.
Ertesi sabah Hilario’nun bir hastasını ziyaret etmek için yakın bir köy
olan Cajon’a yürüdük. Ev, aralara ağaç çubuklar serpiştirilerek
kerpiçten yapılmıştı, fakat iç duvarları düzdü ve betonarme yapıya benziyordu. Duvarları
dergilerden kesilmiş resimler süslüyordu ve yatağın başucunun yanında duvara
olumlu mesajlar boya ile yazılıydı. Duvarın çatlaklarında yuvalanmış “öpen
böcekleri” düşündüm. Piliçler mutfaktan hopladı ve civcivler aralıksız öttüler.
Kadına birkaç ay önce inme inmişti ve belden aşağı felçti, bacakları
bükülmüştü. Kadına aile üyeleri bakıyordu; ülser gelişmemesi için her iki
saatte bir kadını diğer yanına çeviriyorlardı. Kızı, kadının dizinin üzerindeki
iyileşmekte olan ülserleri gösterdi. Kızı annesinin bacakları birbirine
sürtünmesin diye bacakları arasına bir yastık koyup, kadını yana yatırırken,
Hilario “daha önce çok daha kötüydü” dedi.
Sevdiklerine bakmak güçtür. Hastanın idrar sondasını, sondanın hasta
için enfeksiyon riski yarattığını açıklayarak çıkarttık. Altına bez koymak daha
güvenli olacaktı, fakat yalnızca 10 bez kalmıştı. Kızı bize kaygıyla baktı; ne
düşündüğünü biliyordum. 10 tane bezim kalmış olsa ve sondanın nasıl
takılacağını bilmiyorsam veya yenisini satın alacak param yoksa ne olurdu?
Boston Tıp Merkezi’ne birçok antibiyotiğe dirençli idrar yolu enfeksiyonuyla
gelen vakaları düşündüm. Burada bir idrar kültürü yapılabilecek bir kurumdan
bir buçuk saat uzakta bir yerdeydik. Ve yağmur boşaldığında, ki yılın altı ayı
en az her iki günde bir yağar, çamur nedeniyle tepeyi yürüyerek çok zor
aşabilirdiniz.
2008 yılında Bethesda’da Fogarty Fellowship için eğitim aldığım günleri
düşündüm. Az sayıda öğrenci, Engelliliğe Uyarlanmış Yaşam Yılları (Disability
Adjusted Life Years – DALY) ölçümü üzerine etik bir tartışma başlatmışlardı.
DALY, bir hastalığın bir hasta üzerine olası bütün etkilerini (yalnızca ölüm
değil, hastalıkla ilişkili morbidite dahil) değerlendirmeye çalışan bir
ölçüttür. Fakat bu değerleri değerlendirdiğimizde, aynı zamanda kişinin ne
kadar yaşamasını beklediğimizi de (bunu verili bir müdahale için belli bir
ülkeye dayalı yaparız) hesaba katmalıyız. O halde tartışma konusu şudur: bir
kişi yaşam beklentisinin 50 yıl olduğu bir ülkede yaşıyorsa (Afganistan gibi),
bu durumda bir hastalığın DALY’si otomatik olarak insanların yaşam
beklentisinin 80 yıl olduğu bir ülkedekinden (İngiltere gibi) daha az
olacaktır. Afganistan’daki birinin daha az yaşayacağını beklediğimizden, verili
bir hastalık için DALY daha az olacaktır. Bir bakıma sıklıkla yaptığımız gibi,
açık açık söylemesek de, bazılarının yaşamının, diğerlerininkinden daha az
değerli olduğunu söylüyoruz sanırım.
Bu resmin hangi kısmı yanlış, emin değilim. Güneşli bir günde en yakın
sağlık merkezine arabayla 2 saat uzaktaki kırsalda yaşayan insanlar mı?
ABD’deki belki bir gün idrar yolu enfeksiyonu nedeniyle yüzlerce hastane yatışı
için milyonlarca dolar harcadıktan sonra yaşamlarını yitirecek idrar sondası
takılmış hastalar mı? Onların hepsi sevilen aile üyeleridir.
* Bkz: Sanare’de
toplum hekimliği
Lara Jirmanus
KAYNAK:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder