Ebola, çözmek karlı olmadığından,
çözülmeyecek bir sorundur.
Geçtiğimiz yıl yayınladığı Socialize Big Pharma başlıklı
makalesiyle tanıdığımız gazeteci Leigh Phillips, bu kez Ebola’nın politik
ekonomisiyle karşımıza çıktı. Yazar makalesine oldukça provokatif bir tümceyle
başlıyor: Ebola sorunu, çözmek karlı olmadığı için çözülemeyecek bir sorundur.
Ebola ilk olarak 1976 yılında
tanımlanmış ve bugüne kadar 2.400 kadar insanın yaşamını almış. Hastalığın
çeyrek yüzyıldan fazla bir süredir biliniyor olmasına kaşın, büyük ilaç
firmalarının bu konuda bir şey yapmamasının nedeni, Ebola için bir tedavi
geliştirmenin maliyetinin yüksek, buna karşın tedaviden elde edilecek gelirin
(karın) çok düşük olması.
Aslında geçtiğimiz on yıl içinde
Ebola tedavisine yönelik araştırmalarda muazzam ilerlemeler sağlanmış. Bu
araştırmalar genellikle kamu sektörünün veya kamudan büyük mali destek alan
özel sektör şirketleri tarafından yapılmış. Nükleik asit tabanlı ürünler,
antikor tedavileri ve bir dizi aşı (bunlardan beşi insan-dışı primatlarda başarıyla
korunma sağlamış) geliştirilmiş.
Ulusal Alerji ve Bulaşıcı
Hastalıklar Enstitüsü başkanı Anthony Fauci, ısrarla Ebola aşısının “iki adım
mesafede” durduğunu, sorunun şirketlerin “cimriliği” olduğunu söylüyor: “kendi
Ebola aşımız üzerine çalışıyoruz fakat şirketlerden hiç destek alamıyoruz” (USA Today).
Fauci bir başka demecinde, konuya
daha da açıklık getiriyor: “bir adayımız var, maymunlarda denedik ve iyi
görünüyor, fakat 30 veya 40 yılda bir görülen küçük salgınları tedavi eden bir
aşı geliştirmek ilaç şirketleri için çok teşvik edici değil” (Scientific
American).
Konuya aşina herkes, sorunun know-how (yapabilme bilgisi) sorunu
olduğunu söylüyor. Salgın çok nadir görülüyor ve çok az sayıda insanı etkiliyor;
bu nedenle büyük ilaç şirketleri için Ebola ile ilgilenmek karlı değil. Peru’dan
bir uzman, Daniel Bausch, “bu salgınlar gezegendeki en yoksul toplumları
etkiliyor. İnanılmaz çalkantı yaratmalarına karşın, göreli nadir olaylar … Bu
nedenle ilaç şirketlerinin çıkarlarına bakarsanız, bir Ebola ilacını denemenin
bir, iki ve üç evresinden geçirmek ve belki birkaç onbin veya yüzbin insanın
kullanacağı bir Ebola aşısı yapmak için muazzam bir coşku yoktur” (Vox).
İngiltere Halk Sağlığı Fakültesi
başkanı John Ashton, Independent gazetesine
yazığı bir makalede ilaç şirketlerinin tedavi ve aşı üretmek için yatırım
yapmakta isteksiz olmalarını bir “skandal” olarak niteliyor ve bunun “etik ve
toplumsal bir çerçeveden uzak davranan kapitalizmin ahlaki iflası” olduğunu
söylüyor.
Bu durum Ebola’ya özgü değil. 30
yıldır büyük ilaç şirketleri yeni sınıf antibiyotikler üzerine araştırma
yapmayı da reddediyorlar. Klinisyenler bu nedenle, önümüzdeki 20 yıl içinde rutin
enfeksiyonlara karşı etkin ilaçların tamamen tükeneceğini söylüyorlar. Dünya
Sağlık örgütü, Nisan ayında ilk kez dünya ölçeğinde antimikrobiyal direnci izleyen
bir rapor yayınladı: “bu ciddi tehdit, artık bir gelecek öngörüsü değil, tehdit
şimdi dünyanın her bölgesinde ve her ülkede, her yaştan, herkesi etkileme
potansiyeline sahip”.
Bunun nedeni apaçık; şirketlerin
kendileri itiraf ediyorlar: insanların yaşamları boyunca yalnızca bir
enfeksiyona yakalandıklarında birkaç kez kullanacakları bir ilaç için 870
milyon dolar (sermaye maliyeti hesaba katıldığında 1.8 milyar dolar) yatırım
yapmanın bir anlamı yok; bu para diyabet veya kanser gibi hastaların genellikle
yaşamları boyunca her gün almak zorunda olduğu yüksek karlı ilaçların
geliştirilmesine yatırıldığında daha fazla kazanç getiriyor. Sonuç olarak ABD Hastalık
Kontrol ve Önleme Merkezine göre, ABD’de her yıl iki milyon insan
antibiyotiklere dirençli bakterilere maruz kalıyor ve bunlardan 23 bini yaşamını yitiriyor.
Aynı durumu aşı geliştirmede de
görüyoruz. İnsanlar örneğin astım ilaçlarını veya insülini onyıllarca satın
alırken, aşıların bütün yaşam boyunca genellikle yalnızca birkaç kez satın
alınması gerekiyor. Bu nedenle birçok ilaç şirketi onyıllardır yalnızca aşılar
üzerine araştırma yapmayı terk etmediler, aşı üretmeyi de bıraktılar. Bugün ABD’de
birçok çocukluk çağı aşısının kıtlığı çekiliyor.
Phillips makalesini, sorunların
çözümünün Socialize Big Pharma makalesinde
savunduğu gibi, ancak ilaç şirketlerinin kamulaştırılmasıyla mümkün olduğunu vurguluyor.
Akif Akalın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder