Translate

10 Eylül 2013 Salı

Rp: Toplumsal değişim!

Social Medicine dergisinin son sayısında Jaime Breilh* (1) imzasıyla bir editoryal yayınlandı (2).  Yazısında kapitalist yaşam tarzı ile sağlığımızın ve doğanın korunmasının bir karşıtlık içinde olduğuna vurgu yapan Breilh, insan sağlığını ve doğayı mahveden kapitalist yaşam tarzı ortadan kaldırılmadıkça, insan yaşamı ve sağlığı için mücadelenin ne yeterli, ne sürdürülebilir ve hatta ne de olanaklı olduğunu belirtiyor.


Breihl, Ekvador’da hükumet tarafından engellilere yönelik bir ulusal program (3) başlatıldığını ve ekibiyle birlikte kendisinin engellilere daha eşitlikçi koşullar sağlayan ve sağlık hizmetlerine erişimlerini arttıran bu programı desteklediklerini, fakat bu programın kazanımlarının ülkenin “engellilik yaratan” süreçlerine dokunulamadıkça başarıya ulaşabilme şansının olmadığını aktarıyor:

“Örneğin, işyerlerinde, çevredeki mahallelerde ve gıda temininde pestisidlere yoğun maruziyet,  kronik zehirlenme, doğumsal malformasyonlar, genetik kararsızlık, binlerce çocuğun nörodavranışsal gelişimi üzerine etki ve birçok tarım işçisinin fiziksel olarak engelli hale gelmesi yoluyla engellilik insidansını arttırmaktadır”.

Breilh, kapitalist ekonominin insan haklarının ve doğanın buldozeri olarak bilinen ve patojenik olarak tanımlanan, hiçbir sağlık sisteminin karşısında duramayacağı doymak bilmez kar güdüsünü durduramadıkça “başka bir dünya mümkün” sloganının (4) içi boş bir retorik haline gelebileceğine ilişkin endişelerini dile getirmektedir. Sağlıkçılar olarak bu ölüm makinesine karşı mücadelede bizlerden beklenen, tıpta biyomedikal modelin egemenliğine son vermektir. Tıpta biyomedikal modelin egemenliğine son verilmedikçe, bu modelin beslediği sağlık üzerinde kapitalist tıbbi-sanayi kompleksin egemenliğine son vermek de olanaklı değildir.

Sağlık krizinin tıpsallaştırılmış (medikalize edilmiş) yorumu, sağlık hakkını bireyin sağlık hizmetlerine (özel veya kamusal) erişebilmesi hakkı olarak değerlendirmektedir. Yani birey ücretini ödeyerek, primleri karşılığında veya genel vergilerden finanse edilen sağlık hizmetlerine erişebiliyorsa, sağlık hakkını kullanabiliyor demektir. Öncelikle bu indirgemeci yaklaşımla mücadele edilmelidir.

Sağlık hakkı, sağlık hizmetlerine erişebilme hakkı değildir (5). Sağlık hakkı, ancak yeni bir uygarlık altında olanaklı olan sağlıklı yaşam alanlarının çoğaltılmasıdır. Sağlıklı işyerleri, sağlıklı mahalleler, sağlıklı evler, sağlıklı okullar, sağlıklı kamusal ulaşım, sağlıklı oyun alanları, sağlıklı spor sahaları, sağlıklı pazar yerleri ve sağlıklı doğal çevre için, yeni bir yaşam tarzı için mücadele edilmelidir. Yeni yaşam tarzı, insanın onurluca çalışma, beslenme,  kültürel kimliğini yaşayabilme, rekreasyon (eğlen-dinlen) ve spor olanaklarından yararlanma, bütüncül biyogüvenlik, gereksinimine uyumlu olmalıdır. Yeni yaşam tarzı insan beden ve ruh sağlığını koruyan ve pekiştiren ekosistemlerle uyumlu olmalıdır. Sağlık hakkı mücadelesi, bunların hepsini kapsamalıdır.

Dizginsiz tüketim ve sınırsız mala sahip olmakla ölçülen bireysel başarı kavramı kapitalist toplumun açgözlü
işadamının gereksinimlerine hitap etmektedir. Tarihsel toplumsal gelişim süreci içinde insan başarısı yalnızca merkantilizmden beri bu şekilde kavranmaya başlanmıştır (yani başarının bu tür kavranışı insan doğasının bir parçası değildir). Başarının böyle tanımlanması artık dünyayı ve insan türünü yok olmanın eşiğine getirmiştir. Bu ortamda “Milenyum Kalkınma Hedefleri” gibi süslü başlıklar, gerçeklikle hiçbir şekilde örtüşmemektedir. Kapitalizm geçen yüzyılda döngüsel krizlerini aşabiliyor ve sosyal yetmezliklerini teknolojide ilerlemeler ve çalışma yaşamında düzenlemelerle gizleyebiliyordu. Yirmi-birinci yüzyılda kapitalizmi telafi mekanizmaları artık işlemez hale gelmiştir. Kapitalist ekonomiler giderek daha fazla “göçmen emeğine” dayanırken, gelişmiş kapitalist ülkelerin halkları “işgal” eylemlerine başlamışlardır. Tarihte kapitalizm ilk kez bu kadar geniş halk yığınları tarafından sorgulanmaya başlamıştır.

Kar hırsıyla biyoteknoloji, nanoteknoloji, suni yaşam ve sinirbilimde çok tehlikeli uygulamalara gidilmektedir. Daha fazla kar için tarımda uygulanan yeni teknikler ve çok büyük ölçekli tarım ve hayvancılık etkinlikleri, her gün yeni sağlık sorunları yaratmaktadır. Genetiği değiştirme ve antibiyotik kullanımı uygulamalarının insan sağlığı üzerine etkileri korkutucudur.

2012 yılında 6 – 11 Haziran tarihleri arasında Cape Town’da toplanan Üçüncü Halkların Sağlık Meclisi, bu değerlendirmeler ışığında bir eylem çağrısı yapmıştır (6). Bu çağrıda kapitalist sistem ile sağlığın uyuşmazlığının açıkça ilan edilmesi ve alternatif toplumsal-biyolojik merkezli kalkınma modelleri sunulması öngörülmektedir:
     ·        Her bölgenin “iyi yaşamı” yeniden üretmek ve garanti altına almak için gereksinim duyduğu maddi ve manevi nesneleri bağımsız olarak üretebilme kapasitesi ve sürdürebilmesi
·     Sağlık yönetiminin kamusal ve sosyal izlemi ve otoritenin demokratik kullanımını olanaklı kılmak için örgütsel dayanışma
·      “Doğa hakkını” koruma ve onarmayı garanti altına alacak politika ve normlarla birlikte teknik uzmanlığı, ulusal sistemleri (sosyalleştirme) ve sağlığı pekiştirmek ve korumak için vazgeçilmez olan normları, biyolojik bakımdan güvenli senaryo/süreçleri (işyerlerinde, evlerde, toplumsal örgütler ve sendikalarda, kültürel ve sanatsal alanlarda ve toplumsal etkileşim ve iletişimin geliştiği yerlerde) oluşturmak.  
Günümüzde çok büyük ölçekli ekonomilerle (özellikle madencilik tarım ve ticaret alanlarında, büyük fabrikalar, büyük gıda imalathaneleri, büyük hayvan çiftlikleri vb) sağlık hakkının uyuşmazlık içinde olduğu apaçık ortadadır. Bundan kaçınmak için bölgesel entegrasyon projelerinin insan sağlığının ve çevresel sürdürülebilirliğin teşviki ile birlikte, tarım, madencilik ve ticari tekellerin dağıtılması için kurumsal mekanizmalar ve kuralları kapsaması ve uygulanabilir bir ölçekte düzenlenmiş ekonominin teşviki talep edilmelidir. Aynı zamanda küçük ve orta ölçekli birimleri korumak ve güçlendirmek için yeni mali yapılanmalara gidilmelidir. Bağımsız, ekolojik ve biyolojik bakımdan güvenli işletmeleri desteklemek için teşvikler sağlanmalıdır.

Bugün önümüzdeki Gordion düğümü, kamusal hizmetlere ekonomik kaynak sağlamak için gerekli olan ekonomik büyüme ile kapitalizmin ivmelenmiş “pazar uygarlığının” dönüşümüne izin verecek ekonomi ölçeğini sınırlandırma ve düzenleme gereksinimi arasındaki çelişkidir.
   
Akif Akalın

* Breihl, sosyal epidemiyoloji ve kollektif sağlık alanında önde gelen Ekvadorlu bilim insanı ve Ekvador Tıp Akademisinin başkanıdır.

KAYNAKLAR

1. http://www.ghrp.ubc.ca/about/associated-faculty/international-faculty/jaime-breilh-bio/

2. Breilh, J. (2013). Beyond the Current Crisis: Mobilizing for Health for All Urgent Agreement and Agenda for Life: Towards an Organic & Cohesive World Health Movement. Social Medicine, 7(2): 42 – 46. http://www.socialmedicine.info/index.php/socialmedicine/issue/view/62 (Erişim: 10 Eylül 2013).

3. National Program for the Disabled of the Vice Presidency of Ecuador.

4. 2005 yılında Ekvador’un Cuenca kentinde toplanan Halkların Sağlık Meclisi yayınladığı bildiride “Başka bir dünya mümkün” sloganını benimsemiştir. 

5. Bu konuda detaylı bir analiz için bkz: Akalın, MA. (2012). Sosyalleştirmenin İdeolojisi. Ankara: TTB Yayınları (Türkiye’de Sosyalleştirmenin 50 Yılı – Füsun Sayek TTB Raporları / Kitapları – 2011 içinde, Sayfa: 19 – 27). http://www.ttb.org.tr/kutuphane/fsrpr2011.pdf (Erişim: 10 Eylül 2013).

6. Eylem çağrısı metni için bkz: http://www.phmovement.org/sites/www.phmovement.org/files/Call%20to %20Action%20FINAL_0.pdf. (Erişim: 10 Eylül 2013). 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder