Cuma günü
Sanare’deki Bütüncül Tanı Merkezi’nde (BTM) Dr. David ile gece nöbetine kaldım. Cuma nöbetleri
genellikle sakindir, hastalar saat 10’dan sonra çok gelmez. Cumartesi ve Pazar
nöbetleri içki alıp kavgaya tutuşan insanlar veya motosiklet kazalarıyla daha
yoğundur. Dr. David travma odasında açık kırıkları tespit ettiğini, akut
miyokard enfarktüsüne (kalp krizi) trombolitik tedavi verdiğini ve birkaç
ateşli silah yaralanmasını da yakındaki hastaneye sevk etmeden önce stabilize
ettiğini söyledi. Sanare göreli sakin, küçük bir şehir, fakat Dr. David’in
söylediği gibi Venezuela Latin Amerika’da Meksika ve Kolombiya’nın ardından
üçüncü en çok şiddet görülen ülkesi.
Dr. David,
“komşu şehirde BTM’nden birinde ayağında şarapnel olan bir cerrah çalışıyor”
dedi. “Bir gece nöbetteyken, ateşli silah yaralanmasıyla gelen bir hastayı
ameliyat ediyordu. Birden silahlı adamlar ameliyathaneye dalarak silahlarını ameliyat
masasına çevirdiler. Cerrah kenara çekilip, arkasını döndü ve DAN, DAN!”.
(David’in öyküleri daima ses efektleriyle tamamlanır). “Kurtarmaya çalıştığı
hastayı öldüren kurşunlardan biri metal masadan sekerek topuğuna girdi”.
Manzarayı gözümün önünde canlandırabiliyordum; bir çift kapıyla korunan
ameliyathane, bir koridor ve diğer bir çift kapı. İlk kapıdan geçerken,
ameliyathaneye giden koridora mikrop bulaştırmamak için başa kep takılır.
Ameliyathanede bulaştan kaçınmak için maske takılır ve kuşkusuz kimse beş
dakika ellerini dirseklerine kadar yıkamadan, steril önlük ve eldivenler
giymeden, steril alana dokunamaz. Tıbbın hastanın bedeni, hastalık ve cerrahın
hazır elinden başka bir şey olmaması gereken alanın kutsallığı aniden barut ve
şarapnelle bozuldu.
David “eskiden
karşılık verirdik” dedi, “fakat dersimizi aldık. İşlerini bitirmedilerse,
ambulansları bile kovalıyorlar. Hastadan elinizi çekip, kenara çekilmek
zorundasınız. Bakmazlar. Yalnızca ateş ederler. Ve asla yaralamak için ateş
etmezler. Kafaya veya kalbe nişan alırlar. Öldürmek için ateş ederler. Buraya
ateşli silah yaralanmasıyla gelen hastalar, geride kimse bırakmazlar... Fakat
Cumaları genellikle sakindir”.
Geçen hafta Sanare’deki
BTM’nin başhekimi Dr. Arley Benitez Ruiz bana merkezi gezdirdi. BTM şehirdeki
birkaç tanı merkezine, temel laboratuar hizmetleri (hemogram, biyokimya,
sedimentasyon, dışkı tetkiki, idrar tetkiki yapılır fakat kültür ve seroloji
yok), röntgen, ultrason, endoskopi, EKG gibi tanı hizmetleriyle birlikte göz, optik
(hastalara gözlük verilir) ve diş hekimliği hizmetleri sunar. İki istatistikçi
çalışmaları yönetmesine yardımcı olmak için Barrio
Adentro misyonunun merkezine göndermek üzere haftalık raporlar düzenler.
Küba’daki BTM’de ise bir istatistik departmanı vardır. Genellikle çevredeki
kliniklerde bulunanlardan daha geniş çeşitlilikte ilaçların bulunduğu bir
merkez eczanesi vardır. Bu hizmetlere ek olarak bina içinde bir travma odası,
bir ilk ve acil yardım odası ve yataklı tedaviye gereksinim duyan hastalar için
üç ve gözlem için dört veya beş yatak vardır. BTM’de astım atakları, toplumdan
edinilmiş pnömoni, kontrol edilememiş diyabet gibi hastalar yatırılır. Travma
odası çeşitli acil medikasyonlarla (akut miyokard enfarktüs için trombolitik
tedavi, acil ilaç arabası, oksijen ve aspiratörler) donatılmıştır. BTM’nde
çocuklar ve hamile kadınlar yatırılmaz, şehir hastanesine veya yakın bir
şehirdeki daha büyük bir hastaneye sevk edilir.
BTM, gözlem
odaları ve travma birimi dışında, Dorchester’da (Massachusetts) çalıştığım Codman meydanı Sağlık Merkezi gibi tam
teşekküllü bir sağlık merkezi. Arley’e çalıştığım klinikte ekografi ve
mamografinin de bulunduğunu fakat yatak olmadığını söyledim. Arley, Küba’daki çevre kliniklere uzmanlık ve
tanı hizmetleri sunan polikliniklerde de sözünü ettiğim hizmetlerin olduğunu söyledi.
Ancak bir ameliyathane ve cerrah, yaşam kurtarabilecek apandisit veya fıtık
gibi ameliyatların çok pahalı olduğu bu bölgede, ekografiden daha önemli. Aslında
yakın bir şehirde şehir hastanesinde bir ameliyathane yokken, BTM’de var.
BTM’ne öğleden
sonra saat 4’de geldik ve eşyalarımızı içinde iki ranza bulunan nöbet odasına
yerleştirdik. Bir laboratuar teknisyeni, yatan hastalara bakan bir hekim, bir
radyoloji teknisyeni ve bir hemşire de nöbetteydi. Ultrason çeken kadın hekim
gecenin bir yarısı gereksinim olması halinde caddenin karşısında bir evde
oturuyor. Ofise yerleştik ve hasta akını başladı. Bir kulak ağrısı, ateşli veya
öksürüklü bir çocuk, dört haftadır dizi ağrıyan biri, test sonuçlarını
değerlendirmemizi isteyen bir hasta.
David, “bir
hekim iyileştirir, iki hekim kafa karıştırır, üç hekim öldürür” dedi. “Bir
önceki gece nöbetçi olan Kübalı hekimlerden biri olan Dr. Yasell gülerek, ”eski
bir Çin deyişi” dedi. Sanırım aile hekimliği mentörlerimin hepsi bu deyişe
katılırlardı.
Bir süre sonra
her yerde acil hekimlerinin mantrası olan söyleve başladı: “Bu klinik acil
hizmetler için. Bu insanların acil odasında ne işi var?” Yalnızca gülerek
başımı salladım. Bu uluslararası bir olgu.
David, “bir
keresinde ben Küba’dayken bekleme odasına acil odası triyajı için bir ölçüt
çizelgesi astım. Hastalara kodları açıkladım: aciller için (kalp krizi, inme,
travma vs) kırmızı ve zor durumlar için (ateşli bebek, pnömoni) sarı. Bekleme
odasındakilere dedim ki; ‘buraya gelirken sizin sağlık merkezlerinizin önünden
geçtim. Hepsi açık ve hekimleriniz masalarında oturuyorlar. Burası yalnız acil
ve zor durumlar için. Geri kalanınızın evine gitmesi gerek’”. Bunu kaç acil
hekimi yapmak isterdi… Herkese ücretsiz
sağlık hizmeti sunulan Küba’da bile insanların hala gece yarısı 3’de üç
haftadır devam eden kabızlık yakınmasıyla acil odasına girdiğini duymak
rahatlatıcı mı, yoksa cesaret kırıcı mı emin değilim.
Barrio Adentro misyonuna
ilişkin en çarpıcı şey, kaynakların dağıtılma şekli. Sistemin temeli
Küba’dakine benziyor; aile hekimleri ve hemşireler. Sonra pediatristler,
kadın-doğumcular, dahiliyeciler, kardiyologlar, göz hekimleri vb gibi
bildiğimiz ve sevdiğimiz uzmanların olduğu tanı merkezleri var. ABD’de pratisyen
olarak kabul edilen pediatristler, kadın-doğumcular ve dahiliyeciler, Küba’da
uzman olarak kabul ediliyor. Hangi uzmanın toplumun gereksinimlerine hizmette
en çok gerekli olduğu da benzer şekilde çarpıcı. Örneğin ben daima göz
hastalıkları uzmanının oldukça lüks bir kaynak olduğunu düşündüm; ancak, biri
bütün toplumun gereksinimlerini karşılamaya yeterli bir sağlık sistemi
planlamayı düşünecekse, örneğin kardiyologdan daha fazla göz hastalıkları
uzmanına gereksiniminiz olur, çünkü kardiyolojinin birçok temel uygulaması iyi
bir birinci basamak hekimi tarafından yerine getirilebilir.
Barrio Adentro projesi aynı
zamanda diş bakımının ve rehabilitasyon hizmetlerinin önemine de vurgu
yapmaktadır. 2009 yılında 1600’den fazla
Barrio Adentro diş ofislerinde 4.767 diş hekimi görevliydi ve 2011 yılında 570
rehabilitasyon merkezi işlev görüyordu. İlerideki mektuplarımda bunun hakkında
daha fazla yazacağım. Giderek daha fazla araştırmanın kötü ağız bakımının
sürekli enfeksiyonlara yol açtığını, ABD
sağlık sisteminin oldukça yetersiz yanıtladığı kalp hastaları ve diyabetikler
gibi kronik hastaların düzenli ağız bakımlarının çok önemli olduğunu göstermesi
çok etkileyici. Çalıştığım kliniğin elektronik tıbbi kayıt sistemi beni
diyabetik hastalarıma son zamanlarda bir diş hekimine gidip gitmediklerini
sormaya zorlarken, ABD’nin kamusal sigorta sistemleri olan Medicare ve Medicaid
erişkinler için önleyici diş sağlığı hizmetlerini karşılamıyor.
Gecenin geri
kalanı birkaç olayla geçti. Bir çiftlik emekçisi yüksek ateş ve soğuk algınlığı
belirtileri ve baş ağrısı ile geldi. Deng veya leptospirozis olabileceği gibi,
belki de yalnızca bir soğuk algınlığı olabilirdi. Gözlem yataklarından birine
alındı. Zaten gözlemde 7 hasta vardı. Soğuk algınlığı ve öksürüğü olan birkaç
çocuk. Annelerden biri benim soğuk algınlığının en iyi tedavisinin çok sıvı
almak, bal ve limonlu çay olduğunu söylediğimi duyup şüpheyle bakarken Dr.
David söze girdi: “Doğru. Antibiyotikler soğuk algınlığını iyileştirmez. En iyi
tedavi limonlu çaydır. Dünyanın iki yarım küresinden iki doktor sana aynı
tavsiyeyi veriyor. Fakat biz aynı tıp okulunun öğrencileriyiz”. Kendi kendime Boston’a döndüğümde ne kadar
çok şey kaçıracağımı düşündüm.
Lara
Jirmanus
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder