Bugünün kutuplu toplumlarında
“eğitim” iki ucu keskin bir kılıçtır. Aslında “beyin yıkama” veya “itaat
eğitimi” daha uygun bir isim olurdu. Bugün kamusal eğitimin ana amacı gençleri
ne kadar adaletsiz olurlarsa olsunlar kurallara uymaya ve yasalara boyun eğmeye
koşullamaktır. Öğrencileri buyurgan bir patronun emri altında sefalet ücreti
karşılığında monoton görevleri yerine getirmeye istekli itaatkar emekçilere
dönüştürmektir. Çocukları böylesi aşağılayıcı işler için hazırlama gereği belki
eğitimin neden çok sıkıcı ve otoriter olma eğiliminde olduğunu açıklar.
Gençler
bağımsız düşünmeye veya yaşam koşullarını irdelemeye yüreklendirilmek yerine,
ne kadar gerçek veya yararlı olduklarından bağımsız, tarih ve veri yığınlarını
ezberlemeye zorlanmaktadırlar. “Eğitim” denen şey, gençleri zengin ve güçlüler
için daha fazla zenginlik ve güç üreten kalpsiz bir makinenin pürüzsüzce
yağlanmış tekerleklerine çevirmenin bilimi haline gelmiştir. Bu tür “eğitim”,
bir sosyal kontrol aracıdır. Kurumlaştırılmış baskının kontrolü.
Fakat eğitimin böyle olması gerekmez.
Eğitim bir özgürleşme aracı olabilir. Gerçekten bir daha adil, daha sağlıklı
bir düzen yanlısı herhangi bir halk hareketi için güçlendirici eğitim yaklaşımı
esastır.
Latin Amerika özgürleştirme
potansiyeli taşıyan bir eğitim yaklaşımı geliştirmekte lider olmuştur. Bu
anlamda eğitim, insanların sağlığın belirleyicilerinin altında yatanları
anlamalarına ve durumlarını birlikte iyileştirmelerine yardımcı olmuştur.
Eğitime özgürleştirici yaklaşımın anahtarı (veya “Değişim için Eğitim”)
herkesin değerli bilgi ve deneyime sahip olduğunun ve hepimizin eşit bireyler
olarak birbirimizden öğrenebileceğimizin anlaşılmasıdır.
Geçen yüzyılda Değişim için Eğitim’in
en önde gelen savunucusu Brezilyalı erişkin eğitimi kolaylaştırıcısı Paulo
Freire idi. Freire’in klasik kitabı Ezilenlerin
Pedagojisi, dünya çapında toplumsal hareketler için bilgi paylaşma ve
“farkındalık yaratma” yönteminde devrim yaratmıştır. Çoğunuzun bildiği gibi Freire iki tür
eğitim tanımlar. Birincisi, her şeyi bilen otoritenin düşünceleri öğrencilerin
boş beyinlerine yatırdığı “bankacılık” yaklaşımıdır. İkincisi,
kolaylaştırıcının düşünceleri öğrenenlerin beyinlerinden çıkarttığı ve onlara
kendi gözlem ve deneyimlerini inşa etmekte yardımcı olduğu “özgürleştirici”
yaklaşımdır.
Freire tarafından savunulan “değişim
için öğrenme” yaklaşımında herkesin düşüncesi ve deneyimi önemlidir. Herkes
birbirinden öğrenir. İnsanlar kolektif olarak yaşadıkları durumu irdeler, ortak
sorunlarını tartışır ve altta yatan nedenleri inceler. Sonra dikkatle
potansiyel riskleri ve faydaları tartarak, kolektif bir eylem planı yaparlar. Freire
böyle bir farkındalık yaratan, eyleme yönelik süreç yoluyla gücünü kendinden
alan bir grup insan “dünyayı değiştirebilir”.
Latin Amerika, Filipinler ve başka
yerlerde sağlık emekçileri Paulo Freire’in düşüncelerini toplum sağlığı
eğitimine uyarlamışlardır. Deneme – yanılma yoluyla sağlıkla ilişkili
gereksinimleri kolektif olarak irdelemek, çözümler üretmek ve çözümleri yerel
durumlara uyarlamak için kendi yaklaşımlarını geliştirmişlerdir.
Guatemala, Nikaragua, Şili ve Meksika’da
sağlık eğitimcileri, insanları iyiliklerini etkileyen kaygılar üzerine
konuşturmak için “tartışma başlatıcısı” olarak “kilit resimlerle” deney
yapmışlardır. Freire bu amaçla kullanmak üzere “kilit sözcükler” kullanılmasını
savunmuştur. Fakat sağlık teşvikçileri kışkırtıcı bir resmin grup tartışmasını
veya ana kaygıyı daha etkili bir şekilde uyarabileceğini bulmuşlardır. Aşağıda
gıda fiyatlarının pahalı olması ve zalim otoritelerin iyiliğin önündeki ana
engeller olarak görüldüğü Meksiko şehrinin eteklerindeki kalabalık Netzahuacoyotl
varoşunda kullanılan “tartışma başlatıcı resimler” yer almaktadır.
Açlık
Neden açlık var? Açlığa son vermek
için ne yapabiliriz?
Televizyon
Polis
Mahkeme
Kızamık Canavarı
İlk kez Guatemala’daki Behrhorst
Hastanesi’nde kullanıldığını gördüğüm bir çizim olan “papağan resmi” güzel bir
örnektir. Sağlık eğitimcisi arkadaşımız Maria Zuniga tarafından tartışma
başlatıcı olarak kullanılmıştır.
Kolaylaştırıcı “bu resimde ne
görüyorsunuz?” veya belki “neden papağan kaçmıyor?” gibi bir şey sorarak
başlar. Bu genellikle bir davranış eğitimi ve sosyal kontrol stratejisi olarak
sınıf-altı kesimlerin psiko-sosyal güçsüzleştirilmeleri hakkında sorulara
yönelten hoş bir tartışmayı tetikler. Kolaylaştırıcı bir noktada “bu papağan
hangi yönden bize benziyor?” gibi bir soru sorabilir, fakat genellikle soru
gruptan gelir. Kolaylaştırıcının katılımcıların tartışmayı istedikleri yere
götürmelerine izin vermeye dikkat etmesi gerekir: bu, onlara düşünce vermek
yerine düşünceyi onlardan almaktır.
Bu papağan resminin dezavantajlı
insanları karşılaştıkları güçlükler, altta yatan nedenler ve kendi sağlıklarını
ve yaşamlarını belirleyen etmenlerde nasıl daha fazla söz sahibi olabilecekleri
hakkında konuşturmak için en kışkırtıcı tartışma başlatıcılardan biri olduğu
kanıtlanmıştır.
Bu atölye çalışmasının yapıldığı
sırada Sandinist Sağlık Bakanlığı kızamığa karşı geniş bir bağışıklama
kampanyası örgütlemişti. Atölyede bizden insanları daha katılımcı ve daha az
şüpheci hale getirmenin yollarını araştırmamızı istediler. O günlerde etkili
bir kampanya önündeki en büyük engel, ABD Merkezi Haberalma Ajansı (CIA)
tarafından tetiklenen bir dezenformasyondu. CIA tarafından finanse edilen
çeşitli muhafazakar evangelik gruplar ve özel ABD hayırsever kuruluşları Nikaragua’da
“aşılamanın kısırlığa (sterilite) ve empotansa yol açtığı” dedikodusunu
yayıyorlardı. Bunu kanıtlamak için aşıyla kullanılan damıtılmış su ampulü
üzerindeki “steril” sözcüğünü gösteriyorlardı. Bu nedenle çok sayıda insan
çocuklarını aşılatmaya korkuyordu.
Bu zararlı dezenformasyonun
üstesinden gelmek ve insanları aşılamanın yaşamsal önemi konusunda eğitmek için
atölye katılımcıları yerel halkı “Kızamık Canavarı” adında bir sokak tiyatrosu
skecini oluşturmaya kattılar.
Kızamık Canavarı
Skeç çocukları kovalayan ve aşısız
çocuklara bulaşan kocaman, korkunç bir canavarla başlıyordu.
Ölmek üzere olan bir çocuk vardı.
Fakat ebeveynleri kısırlık hakkındaki dedikoduların yalan olduğunu anlayınca,
bütün çocukların aşılanmasını istiyorlardı.
Sonra aşıyla korunmuş ve güçlenmiş
büyük bir çocuk grubu Kızamık Canavarı’na saldırıyor ve yeniyorlardı. Skecin
sonunda çocuklar bağırıyordu: Birleşik çocukları hiç bir güç yenemez!
Kızamık Canavarı skeci birçok ülkede
yerel sorunlara ve koşullara uyarlandı. Toplumu güçlendirme süreci bulaşıcıdır.
Toplum Tanısı
Farklı programlar insanların sağlıkla
ilişkili gereksinimlerini analiz etmelerine ve çözümler araştırmalarına
yardımcı olmak için farklı yöntemler kullanmışlardır. Teşvikçilerin çoğu tarım
işçileri, anneler veya öğrenci gruplarıyla bir “durum analizi” yapmak için
“Toplum Tanısı” ile başlarlar.
Grup ortak sağlıkla ilişkili
sorunlarını tanımlar. Bu sorunları Sıklık, Şiddet, Bulaşma ve Süre’ye göre etiketler.
Sonra hangi sorunların diğer sorunlara katkı yaptığına ve nasıl yaptığına
bakarlar.
Bunlar için resimler kullanırlar;
çünkü resimler sözcüklerden daha yüksek sesle konuşur ve çünkü resimlerle okuma
yazma bilmeyen insanlar da eşit olarak katılabilirler. Katılımcılar kendi
Toplum Tanılarının renkli bir sergisini oluşturmak için kendi basit çizimlerini
yaparlar. Son olarak ilk olarak hangi sorunları ele almaya çalışmaları
gerektiğini tartışırlar ve bir eylem planı geliştirmeye çalışırlar. Eylem çok
görsel ve pratik olduğundan, hemen herkes katılır. Bu göz açıcı, eylem yönelimli
bir öğrenme deneyimidir ve eğlencelidir.
Öyküleme, “fakat neden?” oyunu ve “nedenler zinciri”
İnsanların farklı sağlık sorunlarının
birbirleriyle ilişkili nedenlerini öğrenmelerine yardımcı olmak için yaygın
olarak kullanılan bir yöntem, öykücülük, takiben “fakat neden?” oyunu ve
“nedenler zinciri” oluşturmayı kullanır. Önce belki yakınlarda ölmüş bir
çocuğun gerçek öyküsü anlatılır. Öykü içine biri diğerine yol açan nedenler
dizileri inşa edilir. Öykünün anlatılmasından sonra öğrenme grubu öyküyü sondan
başa doğru yeniden anlatır ve bir nedenin ifade edildiği her seferinde herkes
sorar: “fakat neden?”.
Sürecin dört bölümü vardır:
- Öykü bir çocuğun ölümü gibi trajik bir sona yol açan bir dizi olayı ilişkilendirir. Herkesin bildiği yakınlarda meydana gelmiş, yerel olaylar dizisine dayanıyorsa insanların dikkati daha iyi yakalanır.
- Öyküden sonra
katılımcılar çocuğun ölümüne yol açan bir dizi etmeni sıralayıp, analiz
ettikleri “fakat neden?” oyunu oynarlar.
- Sonra kolektif olarak
hasta çocuğu mezara götüren bir Nedenler Zinciri oluştururlar. Bunu daha
canlı ve pratik hale getirmek için kartondan zincir halkaları, çocuk ve
mezar maketleri yapılabilir.
Halkalar başlangıçta 5 neden türünü temsil eden sembolik çizimlerle
etiketlenir: fiziksel (nesneler), biyolojik (parazitler, mikroplar),
kültürel (inançlar, tutumlar), ekonomik (parayla ilgili), politik (güçle
ilgili). Bu kategorilere daha sonra altıncı bir kategori daha eklenmiştir:
çevresel (ekolojik denge ile ilgili). Bu halka son zamanlarda yerel ve
küresel ölçekte ekolojik dengenin bozulmasının sağlık için büyük bir
tehdit haline gelmesi nedeniyle eklenmiştir.
- Son olarak grup, gelecekte benzer bir sağlık ve
yaşam kaybını önlemek için nedenler zincirinin hangi halkasının
kırılabileceğini araştırır. Kendilerine şu soruları sorarlar:
- Hangi halkalar tek bir
kişinin kasıtlı eylemiyle kırılabilir?
- Hangi halkaların
kırılması aile ya da köy/mahalle düzeyinde eylem gerektirir?
- Hangi halkaların
kırılması aile ya da ulusal/küresel düzeyde eylem gerektirir?
- Farklı halkaları
başarıyla kırma şansı nedir?
- Hangi hazırlıklar,
kaynaklar gereklidir? Riskler nelerdir?
- Eyleme geçmek için hangi
halkalarla başlanmalı?
Sağlık Emekçilerinin Öğrenmesine
Yardımcı Olmak el kitabımızda “Nedenler Zinciri”, Piaxtla Projesi’nin ilk yıllarında
çocukların bağışıklanmasına yeni başlandığında bir Meksika köyünde tetanostan
ölen bir çocuğun öyküsüyle (Luis’nin Öyküsü) sunulmuştur. Öykü, toprak kirası,
ortakçılık, ormansızlaştırmaya bağlı seller, sağlık sisteminin başarısızlığı,
kurumsallaşmış yolsuzluk ve ilaç şirketlerinin vurgunculuğu sorunlarının nasıl
Luis’nin ölümüne yol açan nedenler zincirine katkı yaptığına dikkat çeker.
Toplum, bir çocuğun trajik ölümüne
yol açan karmaşık nedenler zincirinin (veya ağının) böyle grafik tahlili
yoluyla geniş bir katkıda bulunan etmenler görüşü kazanır. Önce hangi halkaları
kırmaya çalışabileceklerine ve ne tür bir hazırlık ve eylem gerektiğine ilişkin
gerçekçi bir plan formüle etmeye başlayabilirler. Ve hepimizin zor yoldan öğrendiği gibi,
faydalar karşısında olası riskleri tartmak esastır.
Keşfe dayalı öğrenme
“Nedenler Zinciri”, sağlık
eğitimcilerinin Latin Amerika’da ve başka yerlerde topluma dayalı programlarda
öncülük eden bir yaklaşım olan “Keşfe Dayalı Öğrenme” dedikleri yöntemlerden
biridir. İnsanlar sağlığın birbirine bağlı belirleyicilerini eleştirel olarak
analiz ettikleri ve akılcı bir eylem planına giriştikleri içim, böyle yöntemler
Freire’in “Özgürleştirici Eğitim”iyle uyumludur.
David Werner
Çeviren: Akif Akalın
Kaynak:
Werner, D. (2013). People’s Struggle for Health and Liberation
in Latin America: A Historical Perspective. Cuenca, Ecuador: Arte y Diseño.
Pp. 36 – 47.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder