Translate

10 Aralık 2014 Çarşamba

Geleceğin hekimlerine yeni ders: "toplumcu tıp"

Şu sırada eski bir kitabı okuyorum. Sağlık, eğitim, gündelik yaşam ve toplumsal sistemler üzerine çok sayıda kitap yazmış, bir büyük düşünür İvan İllich'in türkçe'de "Şenlikli Toplum" adıyla yayınlanan (Ayrıntı Yayınları, 1988) kitabında yazdıkları, İstanbul Tıp Fakültesi'nde bu dönem başlatılan "Toplumcu Tıp" dersinde anlatılanlarla çok örtüşüyor.

İllich bireye ve iyileştirmeye (tanı-tedavi) yönelmiş "profesyonel tıbbın sağlık için en büyük  tehdit haline geldiğini" söylüyor.

Bir sağlık hakkı/hasta hakları savunucusu olarak, hem kendi mesleki pratiğimden yola çıkarak, hem de bir "sağlık hizmeti kullanıcısı" olarak, onun bu kitapta ortaya koyduğu gerçekleri yakından biliyor görüyorum.

Her ne kadar herkesçe fark edilmesine ve değişim için bir talebin oluşmasına daha çok zaman olsa da içinde yaşadığımız bu durumun böyle gitmesinin olanaksız olduğu çok açık.

Sağlık sistemini kurgulayanlar, gereklerini yerine getirmek için hem hizmet sunanları, hem de hizmetten yararlananları, eğiten ve koşullayanlar da böyle olduğunun farkında.

"Başka bir sağlık ve tıp ortamı ve uygulaması" olabileceğini öngörenler, düşünenler, isteyenler bunun nasıl olacağı konusunda daha çok kafa yormalı, mevcut örnekleri bilmeli, paylaşmalı ve duyurmalı, dahası küçük küçük de olsa kimi örnekler yaratmalı.

Tıbbın sosyal yanı

Beş yıldır sevgili arkadaşım Prof. Dr. Selma Karabey'in kontrol ve denetiminde tıp fakültesinin birinci sınıf öğrencilerine yönelik olarak sürdürülen "tıbbın sosyal yanı"nı ele alan derslerden birisini de,  "sağlık hizmetlerinde hak temelli yaklaşım" başlığıyla ben veriyorum.

Bu dersler bir bütün olarak geleceğin hekimlerinin, hem de daha tıbbı öğrenmeye başladıkları sırada, tıbba, sağlığa ve sağlık hizmetine nasıl bakılması gerektiğini tartışmak bakımından oldukça önemli.

Bu yıl bu bağlamda önemli adımlardan birisi daha yine İstanbul (Çapa) Tıp Fakültesi'nde atıldı.

Sevgili arkadaşım Prof. Dr. Zeynep Solakoğlu'nun başkanlığını sürdürdüğü İÜ Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi Anabilimdalı "Toplumcu Tıp" adı altında seçmeli bir dersi, tıp eğitimi müfredatına koymayı başardı.

Dr. Akif Akalın'ın koordinatörlüğünde sürdürülen bu dersin amacı, "tıbbın toplumun gereksinimlerine göre örgütlenme ilkeleri hakkında bilgi sahibi olmak" olarak belirlenmiş.

Dersin öğrenim hedeflerinin içinde de "tıbbın tarihsel ve toplumsal gelişim süreçleri içinde nasıl geliştiğinin", "tıbbın toplumun gereksinimlerine göre örgütlenmesinin ilkelerinin neler olması gerektiğinin", "mevcut toplumcu tıp deneyimlerinin" ve "tıbbın örgütlenmesine ilişkin eleştirilerin" öğrenilmesi var.

Ders çerçevesinde ele alınacak bu konu başlıklarının, öğrencilerin yapacakları araştırma çalışmalarıyla etkileşimli bir şekilde sunulup tartışılması da dersin uygulamasının temel unsurlarından birisi.

Dr. Akalın ilk oturumu "8 kasım"da gerçekleştirilen bu dersi seçen öğrenci sayısı çok fazla olmadığı bilgisini paylaştı. O derste öğrencilerin bu ders için gerekli bilgi alt yapıları yönünden bazı eksiklikler olduğu da ortaya çıkmış. Yine de belirttiğim gibi bence bu ders çok önemli bir adım.

Üniversite bünyesinde belki çok mümkün değil ama, bu dersleri konuya ilgi duyan ve sağlık hizmetini dert edinen herkese açmak, mevcut bilgileri paylaşmak, dahası toplu bir tartışmayla "başka bir sağlığın mümkün olduğunu" göstererek, bunun nasıl olabileceğini birlikte bulmak da önemli ve gerekli.

Üstelik bu tür paylaşım ve çalışmalar için, özellikle elektronik ortam ve iletişimin sağladığı çok büyük olanaklar da var.  Derslerin ve sunumların bir web sitesinden canlı olarak yayınlanması, sosyal ağlar aracılığıyla bunun etkileşimli bir şekilde gerçekleştirilmesi, sonrasında da herkesin izleme, katkı ve katılımına açık halde tutulması olası ve "doğru"yu bulma konusunda çok önemli bir çaba olabilir.

"Toplumcu Tıp örgütlenmeli"

Zeynep Solakoğlu konuyla ilgili olarak, farklı bir tıp anlayışına, teknik bilgiyi uygulamanın dışında daha toplumcu, sorumluluğu bireyden çok topluma veren bir bakış açısına ihtiyaç olduğunu, toplumcu tıbbın toplumsal örgütlenmesinin 'korumayı' hedeflediğini, belirterek şöyle diyor: "toplumcu bakış, kendi yaşadığınız ortamdaki sağlığınızı bozan faktörleri görün ve bunlar için mücadele edin diyor. Aslında vurgu biraz daha içinde yaşanılan ortamın sizi hasta etme niteliklerinin farkına varılmasıdır. Başka bir ifadeyle politikada ona göre oy kullan, işyerinde toza veya başka bir şeye maruz kalıyorsan, işyeri hekiminden önce işverene ya da bağlı olduğun sendikaya git. Yani işyeri koşullarını değiştirmek için mücadeleyi sen yap. Toplumcu tıp daha çok sağlık politikasıyla ilgileniyor. Bireysel boyuta inişi, kişinin kendi sağlık sorumluluğunu bir hekimin üstüne atmaksızın basit geleneksel sağlık uygulamaların kapsamını genişletmektir. Aslında sağlık bilgisini herkese açmak olarak ifade edebiliriz"

Onlara kolaylıklar diliyor, bu süreci toplumla paylaşması için sağlık medyasının dikkâtini çekiyorum.               

Mustafa Sütlaş (15 Kasım 2012)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder