Şu sırada eski bir kitabı okuyorum. Sağlık,
eğitim, gündelik yaşam ve toplumsal sistemler üzerine çok sayıda kitap yazmış,
bir büyük düşünür İvan İllich'in türkçe'de "Şenlikli Toplum" adıyla
yayınlanan (Ayrıntı Yayınları, 1988) kitabında yazdıkları, İstanbul Tıp Fakültesi'nde
bu dönem başlatılan "Toplumcu Tıp" dersinde anlatılanlarla çok
örtüşüyor.
İllich bireye ve iyileştirmeye
(tanı-tedavi) yönelmiş "profesyonel tıbbın sağlık için en büyük tehdit haline geldiğini" söylüyor.
Bir sağlık hakkı/hasta hakları
savunucusu olarak, hem kendi mesleki pratiğimden yola çıkarak, hem de bir
"sağlık hizmeti kullanıcısı" olarak, onun bu kitapta ortaya koyduğu
gerçekleri yakından biliyor görüyorum.
Her ne kadar herkesçe fark edilmesine
ve değişim için bir talebin oluşmasına daha çok zaman olsa da içinde
yaşadığımız bu durumun böyle gitmesinin olanaksız olduğu çok açık.
Sağlık sistemini kurgulayanlar,
gereklerini yerine getirmek için hem hizmet sunanları, hem de hizmetten
yararlananları, eğiten ve koşullayanlar da böyle olduğunun farkında.
"Başka bir sağlık ve tıp ortamı
ve uygulaması" olabileceğini öngörenler, düşünenler, isteyenler bunun
nasıl olacağı konusunda daha çok kafa yormalı, mevcut örnekleri bilmeli,
paylaşmalı ve duyurmalı, dahası küçük küçük de olsa kimi örnekler yaratmalı.
Tıbbın sosyal yanı
Beş yıldır sevgili arkadaşım Prof.
Dr. Selma Karabey'in kontrol ve denetiminde tıp fakültesinin birinci sınıf
öğrencilerine yönelik olarak sürdürülen "tıbbın sosyal yanı"nı ele
alan derslerden birisini de,
"sağlık hizmetlerinde hak temelli yaklaşım" başlığıyla ben
veriyorum.
Bu dersler bir bütün olarak geleceğin
hekimlerinin, hem de daha tıbbı öğrenmeye başladıkları sırada, tıbba, sağlığa
ve sağlık hizmetine nasıl bakılması gerektiğini tartışmak bakımından oldukça
önemli.
Bu yıl bu bağlamda önemli adımlardan
birisi daha yine İstanbul (Çapa) Tıp Fakültesi'nde atıldı.
Sevgili arkadaşım Prof. Dr. Zeynep Solakoğlu'nun
başkanlığını sürdürdüğü İÜ Tıp Fakültesi Tıp Eğitimi Anabilimdalı
"Toplumcu Tıp" adı altında seçmeli bir dersi, tıp eğitimi müfredatına
koymayı başardı.
Dr. Akif Akalın'ın koordinatörlüğünde
sürdürülen bu dersin amacı, "tıbbın toplumun gereksinimlerine göre
örgütlenme ilkeleri hakkında bilgi sahibi olmak" olarak belirlenmiş.
Dersin öğrenim hedeflerinin içinde de
"tıbbın tarihsel ve toplumsal gelişim süreçleri içinde nasıl
geliştiğinin", "tıbbın toplumun gereksinimlerine göre örgütlenmesinin
ilkelerinin neler olması gerektiğinin", "mevcut toplumcu tıp
deneyimlerinin" ve "tıbbın örgütlenmesine ilişkin eleştirilerin"
öğrenilmesi var.
Ders çerçevesinde ele alınacak bu
konu başlıklarının, öğrencilerin yapacakları araştırma çalışmalarıyla
etkileşimli bir şekilde sunulup tartışılması da dersin uygulamasının temel
unsurlarından birisi.
Dr. Akalın ilk oturumu "8
kasım"da gerçekleştirilen bu dersi seçen öğrenci sayısı çok fazla olmadığı
bilgisini paylaştı. O derste öğrencilerin bu ders için gerekli bilgi alt
yapıları yönünden bazı eksiklikler olduğu da ortaya çıkmış. Yine de belirttiğim
gibi bence bu ders çok önemli bir adım.
Üniversite bünyesinde belki çok
mümkün değil ama, bu dersleri konuya ilgi duyan ve sağlık hizmetini dert edinen
herkese açmak, mevcut bilgileri paylaşmak, dahası toplu bir tartışmayla
"başka bir sağlığın mümkün olduğunu" göstererek, bunun nasıl
olabileceğini birlikte bulmak da önemli ve gerekli.
Üstelik bu tür paylaşım ve çalışmalar
için, özellikle elektronik ortam ve iletişimin sağladığı çok büyük olanaklar da
var. Derslerin ve sunumların bir web
sitesinden canlı olarak yayınlanması, sosyal ağlar aracılığıyla bunun
etkileşimli bir şekilde gerçekleştirilmesi, sonrasında da herkesin izleme,
katkı ve katılımına açık halde tutulması olası ve "doğru"yu bulma konusunda
çok önemli bir çaba olabilir.
"Toplumcu Tıp örgütlenmeli"
Zeynep Solakoğlu konuyla ilgili
olarak, farklı bir tıp anlayışına, teknik bilgiyi uygulamanın dışında daha
toplumcu, sorumluluğu bireyden çok topluma veren bir bakış açısına ihtiyaç
olduğunu, toplumcu tıbbın toplumsal örgütlenmesinin 'korumayı' hedeflediğini,
belirterek şöyle diyor: "toplumcu bakış, kendi yaşadığınız ortamdaki
sağlığınızı bozan faktörleri görün ve bunlar için mücadele edin diyor. Aslında
vurgu biraz daha içinde yaşanılan ortamın sizi hasta etme niteliklerinin
farkına varılmasıdır. Başka bir ifadeyle politikada ona göre oy kullan,
işyerinde toza veya başka bir şeye maruz kalıyorsan, işyeri hekiminden önce
işverene ya da bağlı olduğun sendikaya git. Yani işyeri koşullarını değiştirmek
için mücadeleyi sen yap. Toplumcu tıp daha çok sağlık politikasıyla
ilgileniyor. Bireysel boyuta inişi, kişinin kendi sağlık sorumluluğunu bir
hekimin üstüne atmaksızın basit geleneksel sağlık uygulamaların kapsamını
genişletmektir. Aslında sağlık bilgisini herkese açmak olarak ifade
edebiliriz"
Onlara kolaylıklar diliyor, bu süreci
toplumla paylaşması için sağlık medyasının dikkâtini çekiyorum.
Mustafa Sütlaş (15 Kasım 2012)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder