Eylemlere
katılan ve destek veren metal işçilerin üç talebi var:
1.
Eylemler nedeniyle kimsenin işten
atılmayacağının garanti edilmesi
2.
Bosch fabrikasında Türk Metal ve MESS
arasında imzalan sözleşmenin baz alınarak ücretlerde iyileştirmeye gidilmesi
3.
Türk Metal sendikasının fabrikadan
gitmesi
İlk bakışta ekonomik
ve özlük haklara ilişkin talepler olarak değerlendirilebilecek bu talepler
aslında “sağlık” talepleridir.
Dünya Sağlık
Örgütü'nün oluşturduğu Sağlığın Toplumsal
Belirleyicileri Komisyonu tarafından 2008 yılında yayınlanan “Closing the Gap in a Generation: Health
Equity through Action on the Social Determinants of Health” başlıklı raporun
üçüncü bölümü, “Gündelik Yaşam Koşulları” başlığı altında “Adil İstihdam ve
İnsana Yaraşır İş” kısmında çalışma yaşamının insan sağlığı üzerine etkilerini
değerlendirmektedir. İnsanların sağlığı ve iyiliği ile çalışma yaşamı
arasındaki ilişkileri tartışan kısımda sunulan Komisyon’un tavsiyeleri ile
direnişçi metal işçilerinin talepleri bire bir örtüşmektedir.
İŞ GÜVENCESİ TALEBİ
“İş güvencesizliği
hisseden işçiler fiziksel ve mental sağlıkları üzerinde önemli istenmeyen
etkiler yaşarlar” (CSDH, 2008: 72).
Komisyon’un
çalışma yaşamı üzerine ilk tavsiyesi (Tavsiye 7.1):
“Tam ve adil
istihdam ve insana yaraşır çalışma, uluslararası kurumların ortak bir amacı ve
ulusal politik ajandalar ile kalkınma stratejilerinin merkezi yapılmalıdır”.
Raporun “İstikrarsız
Çalışma” başlığı altında iş güvencesinin olmayışının sağlıksızlık ve sağlıkta
eşitsizliklere önemli katkı yaptığı ifade edilmektedir.
İstikrarsız çalışma genel
olarak düşük ücretler, güvencesiz istihdam, işçiler için iş korumasının
olmayışı anlamına gelmektedir. Geçtiğimiz yıl (2014) Beneach ve meslekdaşları
tarafından yayınlanan bir makalede istikrarsız çalışmanın sağlık üzerine
olumsuz etkileri ayrıntılı olarak değerlendirilmiştir:
Fiziksel sağlık:
Fiziksel sağlık
üzerine istenmeyen etkiler, hastalıklarda ve kronik hastalıklarda artış ve işçiler
tarafından beyan edilen sağlık durumunda azalma
Kardiyovasküler
risk faktörlerinde artış: Beden Kitle İndeksi, kan basıncı, total kolesterol,
HDL kolesterol ve kardiyovasküler mortalite
Fizyolojik
göstergeler üzerine istenmeyen etkiler (örneğin: serum kortizol, prolaktin)
Sağlık
hizmetleri kullanımında artış
Dışsal
nedenlerle mortalite artışına ilişkin kanıtlar (tütün ve alkolle ilişkili)
Mental sağlık:
Psikolojik
sağlıksızlık, minör psikiyatrik veya psikolojik morbiditeyle ilişkili
Psikolojik
sağlık üzerine istenmeyen etkiler: anksiyete, tükenmişlik, psikolojik sıkıntı,
kötü akıl sağlığı, intihar
Daha yüksek
yorgunluk ve bitkinlik bildirme olasılığı
Daha fazla
anridepresan kullanım riski
Sağlıkla ilişkili çıktılar:
Sağlık
hizmetleri kullanımında artış
Uyku
bozuklukları
İş tatmininde
azalma
Mesleki sağlık ve güvenlik çıktıları:
Hastalık
nedeniyle daha uzun süre işten kalma
Hasta olduğu
halde çalışma
Daha büyük
fiziksel tehlike riski
Kas-iskelet
sistemi yakınmaları
Geçici (hastalık
nedeniyle uzun süre işten kalma) ve kalıcı malüllük ve erken emeklilikte artış
ÜCRET TALEBİ
Komisyon’un
çalışma yaşamı üzerine ikinci tavsiyesi (Tavsiye 7.2):
“Ulusal
hükumetler güvenceli çalışma ve sağlık için gerçek ve mevcut yaşam maliyetini
hesaba katan bir yaşam ücreti sağlayan ekonomik ve sosyal politikalar
geliştirmeli ve uygulamalıdır”.
Rapor’da
“Sağlıklı Yaşam Ücreti” başlığı altında şu ifadeler yer almaktadır:
“Sağlık için
gerçek ve mevcut yaşam maliyetini hesaba katan yaşam ücreti sağlamak, düzenli
olarak güncellenen ve yeterli, besleyici gıda, barınma, su ve sanitasyon ve
sosyal katılımı kapsayan sağlık gereksinimlerinin maliyetine dayanan
destekleyici ekonomik ve sosyal politikalar gerektirir”.
Mikkonen ve Raphael’e
göre gelir sağlığın en önemli
toplumsal belirleyicisidir. Gelir düzeyi bütün yaşam koşullarını şekillendirir,
psikolojik işlevselliği etkiler ve diyet kalitesi, fiziksel aktivite sıklığı,
tütün kullanımı aşırı alkol kullanımı gibi sağlıkla ilişkili davranışlar
üzerinde etkilidir. Gelir aynı zamanda gıda güvencesi, barınma ve sağlığın
diğer temel önkoşulları gibi sağlığın diğer sosyal belirleyicilerinin
niteliğini de belirler.
Bir toplumda
gelir dağılımının eşitlik düzeyi ile toplumun toplam sağlığı arasında doğru
orantı olduğu birçok çalışmayla gösterilmiştir. Toplumlarda gelir eşitsizliği arttıkça
bütün sağlık göstergeleri bozulmaktadır.
Düşük gelir
insanların maddi ve sosyal yoksunluklarına zemin oluşturmaktadır. Yoksunluk
arttıkça, bireylerin gıda, barınma ve giyim gibi sağlığın temel önkoşullarını
sağlayabilme olasılıkları azalmaktadır. Yoksunluk aynı zamanda sosyal
dışlanmaya da katkı yapar ve uzun erimde sağlığı olumsuz etkiler. Düşük gelirli
ailelerin yaşadığı mahallelerde intihar hızlarının yüksek gelirli ailelerin
yaşadığı mahallelere göre iki kat daha yüksek olduğunu gösteren araştırmalar
vardır. Yine araştırmalarda erişkin diyabeti ve kalp krizlerinin düşük gelirli
bireylerde daha yüksek olduğu gösterilmiştir.
TEMSİL TALEBİ
Komisyon’un
çalışma yaşamı üzerine ilk tavsiyesi (Tavsiye 7.1):
“İstihdam ve
çalışmayla ilgili politika, mevzuat ve programların oluşturulmasında işçilerin
temsili güçlendirilmelidir”.
İşçi sınıfının “doğal”
ekonomik – demokratik mücadele örgütleri sendikalardır. Tarihsel olarak işçi
sınıfının örgütlülük ve mücadelesi ile sağlık ve sosyal güvenlik alanında elde
ettiği kazanımlar arasındaki ilişki Navarro tarafından gösterilmiştir. Sendikalar
işçi sınıfının ekonomik – demokratik hakları için mücadele yoluyla işçilerin
gündelik çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmekle kalmaz, aynı zamanda
işyerlerindeki sağlık ve güvenlik koşullarının iyileştirilmesinde de önemli
işlevler üstlenirler.
Sendikaların
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çerçevesinde işçilerin sağlığının
korunması ve geliştirilmesi bağlamında çok önemli görevleri vardır. İş Sağlığı
ve Güvenliği Kurulları içinde yer alan sendika temsilcileri, bu kurullarda işyerindeki
işçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin politikaların belirlenmesi, uygulamalar ve
denetimde işçiler adına müdahil olmaktadır.
Akif Akalın
Kaynaklar
Beneach, J. ve ark.
(2014). Precarious Employment: Understanding an Emerging Social Determinant of
Health. Annu. Rev. Public Health, 35: 229 – 253.
CSDH. (2008).
Closing the gap in a generation: health equity through action on the social determinants
of health. Final Report of the Commission on Social Determinants of Health. Geneva:
World Health Organization. Sayfa: 72 – 83.
Mikkonen, J., Raphael,
D. (2010). Social Determinants of Health: The Canadian Facts. Toronto: York
University School of Health Policy and Management.
Navarro, V.
(1989). Why Some Countries Have National Health Insurance, Others Have National
Health Services, and The US Has Neither. Social Science and Medicine, 28(9):
887 – 898.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder