Translate

İŞÇİ SAĞLIĞI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İŞÇİ SAĞLIĞI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ocak 2024 Salı

Başka bir doktorluk


Doktor dendiğinde zihnimizde hastaların ağrısını dindirmeye, rahatsızlığını geçirmeye veya yarasını iyileştirmeye çalışan biri canlanır. Gerçekten de doktorluk mesleği binlerce yıl böyle icra edildi. Hastalar doktorlardan (büyücülerden, şamanlardan, şifacılardan) dertlerine çare aradı, onlar da kendilerine başvuran hastaları iyileştirmeye çalıştılar.


Doktorların çoğu kendilerine biçilen “iyileştiricilik” rolünü benimseyerek, mesleki pratiklerini kendilerine başvuran hastaları iyileştirmeye çalışmakla sınırlarken, bazı doktorlar yalnızca kendilerine başvuran hastaları iyileştirmeye çalışmakla yetinmeyip, hastalıklara yol açan koşulları da iyileştirmek istediler ve böylece “başka bir doktorluk” doğdu.

21 Ocak 2024 Pazar

Türkiye'de 1940'lı yıllarda Toplumcu Tıp kitabına Önsöz

 


ÖNSÖZ

İkinci Emperyalistler-arası Paylaşım Savaşı yıllarında iki toplumcu hekim, Dr. M. Hulusi Dosdoğru ve Dr. Sâbire Dosdoğru, Türkiye’de toplumcu tıp düşüncesine ses oldular ve ülkemizde sağlık sorunlarına “toplumcu” yaklaşımın ilk örneklerini sundular.

Dr. Sâbire Dosdoğru, Tan Gazetesi’nde yayınlanan bir yazısında toplumcu tıbbın kurucusu Friedrich Engels’e atıf yaparken, Dr. M. Hulusi Dosdoğru da Sendika Gazetesi’nde yayınlanan bir makalesinde, yirminci yüzyılın ilk yıllarında toplumcu tıp düşüncesinin Avrupa’da yayılmasını sağlayan Dr. Alfred Grotjahn’dan alıntı yapıyordu.

20 Aralık 2023 Çarşamba

Kapitalojen hastalık: Kapitalizm hastalıkları

 


Geçtiğimiz günlerde British Medical Journal - Global Health dergisinin online nüshasında Guddi Singh ve Jason Hickel imzasıyla “Capitalogenic disease: social determinants in focus” başlıklı bir editoryal yayınlandı. Makalede kapitalizmin insanları nasıl hasta ettiği, hastalıklarını sürdürdüğü ve sağlıkta eşitsizlikler yarattığı anlatılıyor.


Şüphesiz kapitalizmin insanları nasıl hasta ettiği Friedrich Engels’in “İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu” başlıklı kitabını okuyanlar için sır değil. Engels günümüzden 178 yıl önce emekçiler arasında yaygın olan hastalıkların ve vakitsiz ölümlerin nedenlerinin yoksulluk veya kötü çalışma ve yaşam koşullarında değil, bunlara da neden olan üretimin kapitalist örgütlenmesinde ve sosyal çevrede aranması gerektiğini söylüyordu.


Birkaç yıl sonra Engels’in ifadelerini tıbba tercüme eden Rudolf Virchow da, işçilerin ve emekçilerin yaşam koşullarının, kötü barınma ve beslenme koşullarının onları hastalıklara “daha yatkın” hale getirdiğini, diğer bir deyişle hastalıkların oluşması ve gelişmesi için “yeterli” koşulu yarattığını savunmuştu.


Yazarların makalelerinde Engels ve Virchow’a hiçbir atıf yapmadan, iddialarını günümüzde yeniden dünyanın en prestijli dergilerinden birinde gündeme taşımaları “ahlaki” yönden tartışılabilir, fakat makalenin sağlık sorunlarının kökeninde kapitalist üretim tarzını araması takdire değer.

2 Eylül 2023 Cumartesi

Güvencesiz istihdam erken öldürüyor

 


Bugüne kadar güvencesiz istihdamın işçilerin sağlığı ve iyiliği üzerindeki olumsuz etkilerine ilişkin birçok araştırma yayınlanmış ve biz de bu konuyu birçok makalemizde ele almıştık (1 – 5). Geçtiğimiz hafta İsveç’in Karolinska Enstitüsü, bu konuda çok çarpıcı bir araştırma daha yayınladı (6). Araştırmacılar güvencesiz çalışan emekçilerin, güvenceli çalışmaya geçmeleri halinde vakitsiz ölüm risklerinin yüzde 20 azaldığını ortaya koydular.

10 Mart 2023 Cuma

Çin Halk Cumhuriyeti’nde sağlık hakkı

 


Çin Halk Cumhuriyeti’nin (ÇHC) 1982 yılında kabul edilen Anayasa’sı, sağlığı yurttaşları için bir hak ve devlet için bir yükümlülük olarak görüyor ve sağlık hizmeti sunumunda her türlü ayrımcılığı (ırk, toplumsal cinsiyet vb) yasaklıyor. Ancak ÇHC yurttaşlarının ezici çoğunluğunu oluşturan, geçimlerini emek güçlerini satarak sağlayan kesimler için sağlık hakkı “kağıt üzerinde” kalıyor.


Bunun başlıca iki nedeni var. Birincisi, ÇHC’de tıbbın ve sağlık hizmetlerinin sağlığın “sosyal” belirleyicilerine hitap etmemesi ve ikincisi, toplumun maddi durumu iyi olan kesimleri gereksindikleri hizmetleri bedelini ödeyerek “özel” sağlık sektöründen sağlayabilirken, emekçilerin büyük bir bölümünün bu olanaklardan yoksun kalması.

6 Şubat 2023 Pazartesi

Solun 1970’li yıllarda işçi sağlığına yaklaşımı

 


1980’li yıllardan sonra liberal ideolojinin etkisi altına giren sol, bugün genelde sağlık ve özelde işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunlarında, 1970’lerde kıyasıya eleştirdiği sermaye güdümlü “teknik çözümleri” benimsiyor. Siyasi yelpazenin solunda yer aldıklarını, emekten yana olduklarını ifade eden siyasi partiler, emek örgütleri ve meslek kuruluşları, bugün işçi sağlığı alanında 1970’li yıllarda savundukları fikirlerin çok uzağına düştüler.

 

1970’li yıllarda sol, işçi sağlığı ve iş güvenliği sorunlarının “siyasal” olduğunu ve teknik düzenlemelerle çözülemeyeceğini savunuyordu. Diğer bir deyişle 1970’li yıllarda sol, sağlığa ve işçi sağlığına “sınıfsal” bir yaklaşım benimsiyordu. 1980’li yıllardan sonra solun “sınıftan” ve dolayısıyla sorunlara “sınıfsal yaklaşımlardan” uzaklaşması, liberal ideoloji etkisinde “kimlik” siyasetine yönelmesi, bugünlere gelen yolların taşlarını döşedi.

15 Eylül 2022 Perşembe

Engels’in Manchester’a üçüncü gelişi

 


Toplumcu tıbbın mimarı Friedrich Engels ömrünün büyük bir bölümünü İngiltere’de geçirmiş bir Alman’dır. 1842 yılında, henüz 22 yaşındayken, ailesinin İngiltere’deki tekstil işletmesinde çalışmak üzere Manchester’a gelir. Burada kaldığı 21 ay boyunca işçilerin ve emekçilerin maruz bırakıldıkları çalışma ve yaşam koşullarını gözlemler ve 1845’de ülkesine döndüğünde, Almanlara kapitalist sanayileşmenin nelere yol açtığını göstermek için “İngiltere’de İşçi Sınıfının Durumu” başlıklı kitabını yayınlar.

 

Engels’in Manchester’a ikinci gelişi beş yıl sonra, 1849’da gerçekleşir ve bu kez aile işletmesinden emekli olduğu 1870 yılına kadar Manchester’da kalır. 1870’de Londra’ya taşınan Engels, 1895 yılında ömrünü bu şehirde tamamlar. Engels’in Manchester’a üçüncü ve son gelişi ise ölümünden 122 yıl sonra, 2017 yılında gerçekleşir.

26 Ağustos 2022 Cuma

Paarl İşçi Kliniği – Sınıfın mücadele tarihinden notlar

 


Afrika Gıda ve Konserve İşçileri Sendikası 1981 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti’nin başkenti Cape Town’a 60 kilometre uzaklıktaki Paarl kasabasında üyeleri için sendikanın Tıbbi Yardım Fonu ile bir klinik açtı.

22 Ağustos 2022 Pazartesi

Emekçi halkın sağlığı ve akademisyenler

 


Komünist Manifesto’nun başlangıcında yer alan “Burjuvalar ve Proleterler” bölümü, “Şimdiye kadarki bütün toplumların tarihi, sınıf mücadeleleri tarihidir" tümcesiyle başlar. Buradan hareketle komünistler karşılaştıkları bütün toplumsal olayları ve olguları “sınıf mücadelesi” içinde anlamaya ve anlamlandırmaya çalışırlar.

14 Ağustos 2022 Pazar

Bertolt Brecht'in Çağrı'sı (Appell)


Bertolt Brecht’i 66 yıl önce bugün yitirdik. Yirminci yüzyıl Alman şiiri ve tiyatrosunun en önemli ismi olan Brecht’in sağlığa ve hastalığa “toplumcu” yaklaşımı mükemmel yansıtan şiirleri vardır. Hekimleri “sağlığın toplumsal belirleyicileri” konusunda uyaran Brecht, onlardan hastalıkların biyolojik nedenlerine takılıp kalmamalarını, “toplumsal” nedenlerine inmelerini ister.

 

“Bir işçinin hekime çektiği söylev” şiirinde kendisini neyin hasta ettiğini bilen işçi, hekime ders verir: “elbiselerimizi yıpratan neyse, vücudumuzu yıpratan da odur”.

 

Bedenindeki ağrının “rutubetten” olduğunu söyleyen hekime evinin duvarındaki lekenin de rutubetten olduğunu söyleyen işçi sorar: “Rutubet nereden”?

11 Ağustos 2022 Perşembe

Ölümlerden ölüm beğenmek

 


Bu hafta Çanakkale - Ayvacık Belediyesi’nin davetiyle, Ayvacık ve Küçükkuyu Belediyelerinin yöneticileriyle ve bölgedeki Muhtarlarla “Uranyum Madenciliği” üzerine konuşmak için Küçükkuyu’daydık. Fırsattan istifade ederek MTA’nın geçtiğimiz ay uranyum aramak için sondaj çalışmalarına başladığı Arıklı köyünde Kaz Dağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği ve Arıklı Dayanışması’nın düzenlediği bir söyleşiye de katıldık.

19 Aralık 2021 Pazar

Kapanma karşıtları yine sahnede


 

Omikron varyantının yaygınlaşmasıyla birlikte vaka sayıları tırmanışa geçip, yoğun bakım yatakları dolmaya başlayınca, “kapanma” konusu da ister istemez yeniden gündeme geldi. Avrupa’nın birçok ülkesi yılbaşı yaklaşırken yeniden kapanmaya hazırlanıyor. Fransa, Danimarka, İngiltere, İrlanda ve Almanya şimdiden bazı kapanma tedbirlerini uygulamaya başladı bile (1, 2, 3).

 

Bu durum “kapanma karşıtlarını” telaşlandırdı ve kapanma tedbirine başvurulmasına karşı kamuoyu oluşturmak için harekete geçirdi. Dünyaca tanınmış kapanma karşıtı Jay Bhattacharya, 17 Aralık’ta İngiltere’nin sağcı – muhafazakâr Daily Mail gazetesinde bir yazı yayınlayarak hükumetlerden “kapanmayı unutmalarını” istedi (4).

26 Kasım 2021 Cuma

Çılgınlıklar emeğin örgütsüzlüğü sayesinde yapılabiliyor

 


Hükumetin ekonomide aldığı son kararlar birçokları tarafından “çılgınlık” olarak algılandı. Merkez Bankası’nın faizleri hükumetin talebi doğrultusunda indirmeyi sürdürmesi, dahası önümüzdeki aylarda da indirmeye devam edeceğini söylemesi “çılgınlık” olarak değerlendiriliyor. Fakat Cumhurbaşkanı’nın son konuşmalarından bu eleştirileri hiç umursamadığını ve bildiğini yapmaya devam edeceğini anlıyoruz.

14 Kasım 2021 Pazar

Paran yoksa şeker hastası olmayacaksın


Birilerinin insanların hastalıkları üzerinden kazanç sağlamasına izin verilen bir düzende, ancak paranız kadar sağlık hizmeti alabilirsiniz. Bu durum şeker hastalığı gibi etiyolojisinde yaşam tarzının büyük rol oynadığı hastalıklar için daha da belirgindir.

 

Dünya Diyabet Günü’nden birkaç gün önce Dünya Sağlık Örgütü tarafından yayınlanan “100 yıllık sözü tutmak: insüline erişimi evrensel kılmak” başlıklı rapor, bugün dünyada insüline gereksinim duyan en az 30 milyon insanın, kapitalist ilaç şirketleri tarafından üretilen ve pazarlanan insüline “bedelini ödeyemedikleri” için erişemediklerini anlatıyor.

20 Haziran 2021 Pazar

Turizm dördüncü piki erken başlatabilir

 


Daha önceki değerlendirmelerimizde, yaz aylarıyla birlikte vaka sayılarında geçen yıl olduğu gibi bir gerileme yaşanacağını, fakat sonbaharda dördüncü bir pikin mümkün olduğunu belirtmiştik. Ancak bu öngörümüzü yaptığımız günlerde başta İngiltere, Fransa, Almanya ve Rusya olmak üzere birçok ülke Türkiye’ye yurttaşlarının seyahat etmesini zorlaştıracak tedbirler almıştı.

 

Bu hafta Avrupa’da bazı ülkelerin Türkiye’ye seyahat edecek yurttaşları için tedbirleri gevşetmeye başladıklarını gördük. Bu durum bizi sonbahardan daha önce bir dördüncü pik tehdidiyle karşı karşıya bırakıyor. Özellikle hükumetin yurt dışından turist çekebilmek için test ve karantina tedbirlerini tamamen kaldırdığı düşünüldüğünde, bu tehdidin oldukça ciddi olduğunu söyleyebiliriz.

18 Haziran 2021 Cuma

Köle doktorluğuna dönüş

 


Kadim Çin, Hindistan ve Mısır tıbbı, Eski Yunanistan tıbbından binlerce yıl daha gerilere uzanır. Buna rağmen, günümüzde tıp ve hekimlik kendisini Hipokrat’a dayandırır; çünkü tıp, Hipokrat’la “bilimselleşmiştir”.

 

Hipokrat öncesi doktorlar, sağlığı ve hastalıkları “doğaüstü” güçlerle açıklıyorlardı. Bu nedenle ilk hastaneler tapınaklar ve ilk doktorlar din adamları oldu. Hastalık tanrısal bir cezaysa, hastalanmamak veya hastalanınca iyileşmek için tanrıya yakarmaktan başka çare yoktu.

 

Hipokrat sağlığı ve hastalıkları “doğal” süreçlerle açıklayarak tıbbı “bilimselleştirdi”. Ancak Hipokrat tıbbı yalnızca “özgür” insanlar içindi, “köleler” için değil”.

1 Mayıs 2021 Cumartesi

4 saatlik işgünü


 

Bugün 1 Mayıs.

 

Geçimlerini emek-güçlerini satarak sağlayanların, işverenlere 8 saatlik işgünü hakkını kabul ettirdikleri günü kutluyoruz.

 

Ancak işçi sınıfı “bugün” hala 8 saatlik işgününü mü savunmalı?

14 Nisan 2021 Çarşamba

Neden “kısmi” kapanma?

 


Dün akşam Türkiye nefesini tutmuş, Cumhurbaşkanı’nın “resmi rakamlara” göre günde 60 binlere ulaşan vaka sayısı karşısında hangi tedbirleri alacağını merak ediyordu.

 

Başta bilim insanları, sağlık meslek kuruluşları, hekimler ve sağlıkçılar olmak üzere herkes, artık “hayati olmayan” alanlarda mal ve hizmet üretiminin de duracağı bir “tam kapanma” bekliyordu.

 

Heyhat! Ekranlarda Türkiye’nin önümüzdeki iki hafta süreyle sadece “kısmi” bir kapanmaya gireceği söylendi. “Olağan şüpheliler” yani 18 yaş altı ve 65 yaş üstü yurttaşlar yine gözaltına alındı, lokantalar ve kahvehanelere kısıtlamalar getirildi, yani “eski tas eski hamam”…