Tarih, yeri ve zamanı geldiğinde emperyalizme, faşizme ve
işgalcilere karşı barış, demokrasi, ulusal ve toplumsal kurtuluş için
neşterlerini bırakıp, “kılıç kuşanarak”, emekçi halklara önderlik eden hekimlerle
doludur. Dr. Ernesto Che Guevara, Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Dr. Rudolf Virchow,
Dr. Sun Yat-sen, Dr.Thomas Hodgkin, Dr. Salvador Allende, Dr. Şefik Hüsnü ve
daha niceleri politik kimlikleriyle tarihte önemli roller aldılar.
Kanadalı
hekim Norman Bethune ise diğerlerinden farklı olarak, yaşamının sonuna kadar
bir an elinden bırakmadığı neşterini, emperyalizme ve faşizme karşı savaşımında
ve toplumsal ilerleme yolunda bir “kılıç” olarak kullandı.
Dr. Bethune'un mirası, düşmanlarını o kadar korkuttu ki, adının ülkesi
Kanada dahil hiçbir yerde duyulmaması, barış, demokrasi ve sosyalizm uğruna yaşamını
adadığı savaşımın belleklerden silinmesi için ellerinden geleni artlarına
koymadılar. Oysa güneşi balçıkla sıvamak olanaksızdı. Yakın dostlarının ve
yoldaşlarının yıllarca süren kararlı mücadeleleri sonucu ölümünden 33 yıl sonra
da olsa Dr. Bethune efsanesi dünyanın dört bir yanına yayıldı ve anısı barıştan,
demokrasiden ve toplumsal kurtuluştan yana olan hekimlere örnek oldu.
Dr. Bethune hekimlik yaparak, sadece “iyi hekimlik” yaparak, kısacık
ömründe üç kıtada emekçi halkların savaşımına önder oldu. Hiçbir zaman meslek
kuruluşları dışında, politik önderlik ya da yönetici görevler almadı. Katıldığı
hiçbir savaşta neşterini bırakıp kılıç kuşanmadı. Gerek kendi ülkesinde,
gerekse yardıma koştuğu İspanya ve Çin'de, düşmana karşı sadece “iyi hekimlik”
yaparak savaştı, emekçilerin gönlünde “iyi hekimlik” pratiği ile taht kurdu.
Dr. Bethune'a göre faşizm, tüberküloz (verem hastalığı) gibi
sosyal bir hastalıktı ve faşizme karşı aynı tüberküloza karşı mücadele edildiği
gibi savaşılmalıydı. Nasıl tüberkülozu önlemek olanaklıysa, faşizmi önlemek de olanaklıydı.
Dr. Bethune sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesini parası olmayan insanlara
yardım edebilmek için istiyordu. Dr. Bethune kendisi için ücret talep etmeden
yapacağı ameliyatların masraflarının, devlet tarafından karşılanması için
savaştı.
Dr. Bethune’un bu saf ve soylu düşünceleri, “iyi hekimlik” yapabilmek
için verdiği inatçı ve kararlı savaşımı düşmanlarını o kadar korkuttu ki, ölümünden
12 yıl sonra biyografisini kaleme alan dostları Ted Allen ve Sydney Gordon,
kitaplarını (The Scalpel, The Sword) Kanada'da bastıracak matbaa bulamadılar, Amerika
Birleşik Devletleri'nde (Boston) yayınlamak zorunda kaldılar.
Bu yazı bir yıllık bir arşiv taraması, Dr. Bethune
biyografilerinin gözden geçirilmesi ve elde edilen verilerin, Kanada'da ve dünyada
dönemin tarihsel olayları içinde yeniden değerlendirilmesinin bir ürünüdür.
Yazıda Kanada Komünist Partisi ve Kanada Tabipler Birliği arşivlerinden ve
hayatta olan, Dr. Bethune'u tanıma olanağı bulmuş yaşlı parti üyelerinin tanıklıklarından
geniş ölçüde yararlanılmıştır. Dr. Bethune'un yaşamı hakkındaki kaynakların çoğu
belgelere değil, tanıklıklara dayandığından, kaynaklar arasında kimi çelişkilerle
karşılaşılmaktadır. Bu durumlarda, ya en güvenilir kaynak esas alınmış, ya da
kaynakların çoğunda yer alan bilgilere yer verilmiştir. Ne yazık ki, İngilizce
ya da diğer “batı” dillerine çevrilmemiş Çince eserlerden yararlanılamadığından,
Dr. Bethune'un yaşamının Çin’de geçen bölümü için ikinci elden kaynaklara
başvurulmuştur. Umulur ki, Dr. Bethune'un Çince bilen dostları bu eksikliği kısa
zamanda giderirler.
Bu yazı 2007 yılında TTB yayın organı TOPLUM ve HEKİM dergisinde (Cilt 22, Sayı 4, Sayfa 291 – 305) yayınlanmıştır.
Bu yazı 2007 yılında TTB yayın organı TOPLUM ve HEKİM dergisinde (Cilt 22, Sayı 4, Sayfa 291 – 305) yayınlanmıştır.
GENÇLİK YILLARI
Henry Norman Bethune 3 Mart 1890'da Toronto'nun 160 kilometrekuzeyinde küçük bir kasaba olan Gravenhurst'de Evangelik bir ailenin çocuğu
olarak dünyaya geldi (Foto: doğduğu ev bugün müze haline getirilmiştir).
Fotoğraf: At üzerindeki Norman Bethune, yanındaki babası Malcolm ve arabadakiler Malcolm Jr., annesi Elezabeth Ann (Goodwin) ve Janet Louise Bethune (1893).
Bir din adamı olan babasının sürekli yer değiştirmesi
nedeniyle çocukluğu ve gençlik yılları (yandaki fotoğraf 1905 yılına aittir) Ontario eyaletinin değişik kentlerinde
geçen Bethune, liseyi bitirdikten sonra 1907 yılında Algoma'da orman işçisi
olarak odun kesiminde çalışmaya başladı (alttaki fotoğraf).
İki yıl sonra yaz tatili için çıktığı bir yolculukta uğradığı Winnipeg'de,
Telgraf gazetesinde iş bularak gazeteciliğe başladı, fakat Winnipeg yaşantısının
monotonluğuna dayanamayarak, aynı yılın (1912) sonbaharında Frontier Kolej'e
geri dönmek için başvurdu. Başvuruda geciktiğinden işe alınmayınca, Toronto'ya
geri dönerek tıp fakültesine kaydoldu.
Parlak bir öğrenci olmayan Bethune, derslerinde ancak sınıfını geçmesine
yetecek kadar bir başarı gösteriyordu. Birinci Paylaşım Savaşı patlak verdiğinde
(1914), dört yıllık tıp öğreniminin üçüncü yılında olan Bethune okulunu yarım
bırakarak Toronto'da onuncu sırada askerlik hizmeti için gönüllü oldu ve sıhhiye
eri olarak orduya katılarak Fransa'ya gitti (Foto: Askerlik belgesi).
Cephede sedye taşıyıcı olarak görev alan Bethune, 29 Nisan 1915’te her üç Kanadalıdan birinin yaşamını yitirdiği kanlı Ypres muharebesinde sağ bacağına aldığı bir şarapnel yarasıyla İngiltere'de üç ay kadar tedavi gördükten sonra terhis edilerek Kanada'ya geri gönderildi ve burada yeniden tıp eğitimine döndü. Savaş nedeniyle artan hekim gereksinimini karşılamak üzere başlatılan hızlandırılmış eğitime alınan Bethune, 1916 Aralığında mezun olarak (yandaki fotoğraf), Stratford kasabasındaki bir özel muayenehanede, tatile çıkan aile dostu bir hekimin yerine hasta kabul etmeye başladı.
Cephede sedye taşıyıcı olarak görev alan Bethune, 29 Nisan 1915’te her üç Kanadalıdan birinin yaşamını yitirdiği kanlı Ypres muharebesinde sağ bacağına aldığı bir şarapnel yarasıyla İngiltere'de üç ay kadar tedavi gördükten sonra terhis edilerek Kanada'ya geri gönderildi ve burada yeniden tıp eğitimine döndü. Savaş nedeniyle artan hekim gereksinimini karşılamak üzere başlatılan hızlandırılmış eğitime alınan Bethune, 1916 Aralığında mezun olarak (yandaki fotoğraf), Stratford kasabasındaki bir özel muayenehanede, tatile çıkan aile dostu bir hekimin yerine hasta kabul etmeye başladı.
Yeniden orduya katılma isteği kabul edilen
Dr. Bethune iki aylık muayenehane hekimliği deneyiminin ardından İngiltere'de,
Chatham Deniz Hastanesi'ne yardımcı cerrah olarak tayin edildi (yandaki fotoğraf). Pegasus uçak
gemisinde 14 ay hekimlik yaptıktan sonra kasık fıtığı nedeniyle 1918'de
hastaneye kaldırıldı ve ameliyat oldu.
Hastanede kaldığı süre içinde savaş sona erince taburcu olduktan sonra 1919 Şubat'ında Londra'da Çocuk Hastanesi'nde çalışmaya başladı (Foto: klinikteki mesai arkadaşlarıyla).
Burada altı aylık intörnlük eğitimini tamamlayarak Kanada'ya döndü ve Stratford'ta muayenehane açtı (yandaki fotoğraf).
Dostlarının ısrarına rağmen bir türlü alışamadığı muayenehane hekimliğini bırakıp orduya başvurarak, bu kez 1920'de Kanada Hava Kuvvetleri'nde uçuş hekimi oldu. Yedi ay sonra bu görevinden ayrılarak Londra'ya gitti ve 1921 yılında Batı Londra Hastanesi’nde ikinci intörnlüğünü tamamladı. 1922 Şubat'ında Edinbourgh’ta meslek örgütünün lisans sınavını vererek cerrah oldu ve ayrı hastanede cerrah olarak göreve başladı.
Burada altı aylık intörnlük eğitimini tamamlayarak Kanada'ya döndü ve Stratford'ta muayenehane açtı (yandaki fotoğraf).
Dostlarının ısrarına rağmen bir türlü alışamadığı muayenehane hekimliğini bırakıp orduya başvurarak, bu kez 1920'de Kanada Hava Kuvvetleri'nde uçuş hekimi oldu. Yedi ay sonra bu görevinden ayrılarak Londra'ya gitti ve 1921 yılında Batı Londra Hastanesi’nde ikinci intörnlüğünü tamamladı. 1922 Şubat'ında Edinbourgh’ta meslek örgütünün lisans sınavını vererek cerrah oldu ve ayrı hastanede cerrah olarak göreve başladı.
İngiltere'deki cerrahi eğitimi sırasında varlıklı bir ailenin kızı
olan Frances Penney ile tanışan Dr. Bethune, 1923 Ağustos'unda evlendi ve
Avrupa ülkelerinde geçen beş aylık bir balayına çıktı. Balayı sırasında dolaştıkları
ülkelerde Dr. Bethune'un zamanını hastanelerin cerrahi kliniklerini ziyaretle
geçirmek istemesi çift arasında tatsızlıklara neden olduysa da, gezi ciddi bir
sorun çıkmadan sona erdi (Foto: Eşiyle birlikte - eşiyle çekilmiş arşivlerdeki tek fotoğraf).
Balayından sonra 1924 başında Kanada'ya dönen Dr. Bethune, hekime en çok gereksinim duyulan ücra yerlerden birinde çalışmak istedi, fakat Frances bu fikre şiddetle karşı çıktı. Çift, Frances'in ısrarı ile 1924 sonbaharında, Ontario şehirlerine göre daha modern bir şehir olan Detroit'e (ABD’nin Kanada sınırında bir sanayi şehri) yerleşti (yandaki fotoğraf). Dr. Bethune eşini mutlu edebilmek için kısa yoldan başarıya ulaşmaya ve zengin olmaya karar verdi. ABD'de hekimlik yapabilmek için meslek örgütüne başvuran Dr. Bethune, Harper Hastanesi'nde yardımcı cerrah olarak göreve başladı. Aynı zamanda Detroit Tıp Fakültesi'ne yaptığı başvuru da kabul edilince, 1925 yılında burada da part-time öğretim görevlisi olarak görev aldı. Bu dönemde, Mayo Kliniği'nde (Minnesota) iki ay gözlemci cerrah olarak görev yaptı.
KUZEY AMERİKA:
ABD VE KANADA
Zengin olabilmek için bütün olanaklara sahip olmuştu, fakat bir “kusuru”
vardı; bir türlü hastalarından para istemeyi beceremiyordu. Karşılığında para
alamayacağını bildiği halde kendisine başvuran fakir hastalan geri çeviremiyor,
para alabildiklerinden de “piyasanın” oldukça altında ücret alıyordu. Varlıklı
bir aileden gelen eşi ile para yüzünden arası açılmaya başladı. 1926 yılında
eşinin evi terk etmesinin ardından, o yıllarda henüz tedavisi bulunamamış olan
tüberküloz hastalığına yakalanan Dr. Bethune, doğum yeri olan Gravenhurst'te
Calydor Sanatoryumu'na yatırıldı (yandaki fotoğraf).
Birkaç ay sonra New York'taki Trudeau Sanatoryumu'na nakledilen
Dr. Bethune, burada 1927 Aralığına kadar yataklı tedavi gördü (yandaki fotoğraf).
0 yıllarda
muhafazakar hekimler tüberküloz tedavisinde yalnızca yatak istirahati öneriyor,
yenilikçi hekimler ise geliştirdikleri suni pnömotoraks yöntemini (yandaki fotoğraf, temsili) denemeye çalışıyorlardı.
Dr. Bethune bu yöntemin kendisinde denenmesi için gönüllü oldu. Tedavi olumlu sonuç
verdi ve 10 Aralık'ta taburcu oldu.
Bu arada bütün zamanını tüberküloz konusuna ayıran Dr. Bethune'un bilimsel
çalışmaları 1929 yılından itibaren Canadian Medical Association Journal,
Journal of Bacteriology ve Journal of Thoracic Surgery'de yayınlanmaya başladı.
Tüberkülozla savaşmayı kafasına koyan Dr. Bethune, toraks cerrahı olmaya karar
vermişti. 1928 yılında başvurduğu Ray Brook Hastanesi'nde, Dr. Harry Bray'in
hem hastası, hem de asistanı oldu.
Burada fareler üzerinde deneyler yapan Dr.
Bethune, araştırmasını tamamladıktan sonra, 1928 Nisan'ında Montreal'e geçerek,
çalışmalarına McGill Üniversitesi Cerrahi Kürsüsü başkanı Dr. Edward Archibald ile
birlikte Royal Victoria Hastanesi'nde devam etti (Foto: Archibald ile birlikte bir operasyon sırasında).
Bu dönemde eski eşiyle yeniden bir araya gelen Dr. Bethune, 1929 Kasım'ında
Frances Penney ile tekrar evlendi. Montreal'de göğüs cerrahisinde yeni yöntemler
geliştirmeye başlayan Dr.Bethune, aynı zamanda ileride kendi adıyla anılacak
olan cerrahi enstrümanlar icat etti. Philadelphia'da Pilling Company tarafından
imal edilen enstrümanlar 1931 yılında piyasaya sürüldü. 1932 yılından itibaren
Dr. Bethune tarafından tıbbın hizmetine sunulan cerrahi enstrümanlar, ABD cerrahi
kataloglarında yer almaya başladı.
Dr. Bethune, 1930'lar boyunca Kanada, ABD ve İngiltere'de yeni
gelişmeye başlayan toraks cerrahisi alanında öncü rol üstlendi ve geliştirdiği yöntemlerden
bir kısmı, 1940’larda tüberkülozun ilaçlarla tedavisi bulunana kadar uygulamada
kaldı. Dr. Bethune tarafından icat edilen “rib shears” (yandaki fotoğraf) gibi enstrümanlar bugün dahi
kullanılmaya devam etmektedir.
1932 Ocağında frenisektomi operasyonu geçirdikten sonra suni pnömotoraks
tedavisinden çıkartıldı. McGill Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde (yandaki fotoğraf) Akciğer ve
Plevra Hastalıklarının Tanısı ve Cerrahi Tedavisi dersi vermeye başlayan Dr.
Bethune, dönemin tıp eğitimindeki egemen pederşahi geleneği yıkarak, öğrencilerine
demokratik bir ortam sağladı. Öğrencilerinin kendi geliştirdiği teori ve yöntemleri
sorgulamasına izin verdi.
Tüberküloz tanısında salt stetoskoplarından medet uman muhafazakar
hekimleri eleştirerek, öğrencilerine yeniliklere açık olmalarını ve tanıda yeni
gelişmekte olan görüntüleme yöntemlerine başvurmalarını öğütledi. Dr. Bethune'un
bu tutumu kendisine kısa zamanda muhafazakar üniversite çevresinde çok düşman
kazandırdı ve bütün parlak başarılarına rağmen 1932 sonbaharında işini yitirdi.
Geçirdiği trafik kazası nedeniyle yerine cerrah arayan Detroit
Herman Kiefer Hastanesi (yandaki fotoğraf) Toraks Cerrahi Bölümü şefi Dr. Edward O'Brien, Dr.
Bethune'a kendisi iyileşene kadar görevini üstlenmesini teklif etti. Bu teklifi
Montreal'de geliştirdiği yeni ameliyat tekniklerini Amerikalı meslektaşlarına
öğretebilmek için bir fırsat olarak gören Dr. Bethune, Detroit yanında
Northville ve Black Creek'te toraks cerrahlarına yeni teknikleri ve kendi geliştirdiği
cerrahi enstrümanları tanıttı.
1933 başında Montreal'de 450 yataklı Sacre Coeur Hastanesi'nde (yandaki fotoğraf) şef
toraks cerrahı ve bronkoskopist olarak yılda 1.200 dolar maaşla göreve başladı.
Yine mali nedenlerle arasının açıldığı ikinci kez evlendiği eşinden 1933 yılında
bir kez daha ayrıldı. Kliniğinde 1934 yılında 1.100 tüberkülozlu hasta kabul
edildi, 300 ameliyat ve 73 torakoplasti gerçekleştirildi. Artık 45 yaşında,
uluslararası tıp topluluklarında tanınan, “fakir” fakat saygın bir hekimdi.
1935 Haziran'ında Amerikan Toraks Cerrahi Birliği'nin yönetim
kuruluna seçilmiş, Kanada Tabipler Birliği'nde kendi alanında konferanslar
vermeye başlamıştı. Ancak hala hastalarından para almayı “beceremediği” için, konferans
vermeye gittiği yerlerde kendisini “kötü” giyimi nedeniyle hekime benzetemeyip
salona almak istemeyen görevlilere gerçekten Dr. Bethune olduğunu kanıtlamaya
çalışıyor, yine de çevresinden gelen bütün baskılara rağmen muayenehane açmamakta
direniyordu. Hastaneden aldığı maaşı ancak bir hekim arkadaşıyla birlikte
tuttuğu apartman dairesinin kirasına ve zorunlu masraflarına yetiyordu.
Dr. Bethune 1930'lara, bir başka deyişle 40 yaşına kadar
politikaya ilgisiz kaldı. Politika ile ilk tanışması yakalandığı tüberküloz
hastalığı sayesinde oldu. Tüberküloz üzerine yaptığı çalışmalar sırasında tüberkülozun
aslında “önlenebilir” bir hastalık olduğunu fark etti ve arkadaşlarına kaynakların
tüberküloz tedavisinden çok, tüberkülozun önlenmesi için kullanılması gerektiğini
anlatmaya başladı. 1932 yılında hastalıklar ve ekonomi arasındaki yakın ilişki konusunda
yazdığı bir makalede düşünceleri iyice olgunlaşmış, “tüberküloza yakalanan
zenginler iyileşirken, fakirler ölüyor” tespitinde bulunmuştu.
1930'lu yıllardan önce Kanada'da politikaya yalnız Dr. Bethune
değil, hemen hiçbir aydın fazla ilgi göstermiyordu. 1929 bunalımına kadar göreli
bir refah içinde yaşayan Kanadalılar, politikayı uzun yıllardır iktidarda olan Muhafazakar
Parti'ye bırakmışlardı. 1930'lu yıllar ise Kanada'ya ekonomik yıkım, o güne
kadar görülmemiş bir işsizlik ve “açlık” getirdi. Montreal nüfusunun yüzde 20 -
33'ü işsiz, halk panik içindeydi. Hükumet halktan gelen talepleri “kaynak yok”
gerekçesiyle geri çeviriyordu. Oysa aynı hükumet birkaç yıl sonra İkinci
Paylaşım Savaşı için milyarlarca doları bir çırpıda bulacak, savaştaki yerini
almakta bir gün dahi geri kalmayacaktı.
Her on kişiden birinin devlet tarafından verilen yetişkin başına 1
dolar 20 sent, çocuk başına 80 sent haftalık yardımla açlıktan ölmemeye çalıştığı
Kanada'nın her yerinde olduğu gibi Montreal'de de sol eğilimli dernekler yeşermeye,
işçi ve işsiz hareketleri ortaya çıkmaya başladı. Devletin yardım olarak
verdiği parayla hastalandığında hekime gitmek ya da ilaç almak değil, bir hafta
boyunca günde üç öğün yemek yemek dahi olanaksızdı.
Dr. Bethune kiliselerin ve yardım kuruluşlarının toplantılarına
katılıyor, parasızlık nedeniyle tedavi olamayan hastalarını anlatıyor, yoksulluğa
çareler arıyordu. Katıldığı toplantılarda Montreal'in ilerici kesimleriyle ve
komünistlerle tanıştı. 1934 yılında Montreal İlericiler Kulübü’nde tüberkülozdan
ölen “John Bunyan” (hayali bir kişilik) üzerine yaptığı bir konuşmasında tüberkülozun
“toplumsal” boyutlarını ayrıntılı olarak ortaya koydu.
Yoksul bir işçi olan John Bunyan'a birlikte yaşadığı annesinden tüberküloz geçer. Başvurduğu ilk hekim hastalığını teşhis edemez. Diğer bir hekim akciğer filmi ister ve tanı koyarak Bunyan'ı bir sanatoryuma sev eder. Sanatoryumdan erken sevk edilir ve eve döner. Ölmeden evvel tüberkülozu eşine ve çocuğuna geçirir. Bethune öyküyü anlattıktan sonra dinleyicilere Bunyan'ın ölümünden kimin sorumlu olduğunu sorar. Sonra kendi sorusunu kendisi yanıtlar: "evin fiziksel koşullarını iyileştirmeyen ev sahibi, hastalığı teşhis edemeyen ilk hekim, Bunyan'ın ailesini muayene etmeyen ikinci hekim, Bunyan'ı erken taburcu eden sanatoryum görevlileri, hasta insanları çalışmaya zorlayan hükumet". Son olarak Bethune çözüm önerilerini sıralar: "kamuoyunda tüberküloz hakkında farkındalık kampanyaları, hekimlerin tüberkülozu teşhis edebilmeleri için daha iyi eğitilmeleri, çocuklara radyolojik tarama, aktif vakaların izole edilmesi, tedavi olan hastaların iyileşene kadar daha hafif işlerde istihdamı".
Yoksul bir işçi olan John Bunyan'a birlikte yaşadığı annesinden tüberküloz geçer. Başvurduğu ilk hekim hastalığını teşhis edemez. Diğer bir hekim akciğer filmi ister ve tanı koyarak Bunyan'ı bir sanatoryuma sev eder. Sanatoryumdan erken sevk edilir ve eve döner. Ölmeden evvel tüberkülozu eşine ve çocuğuna geçirir. Bethune öyküyü anlattıktan sonra dinleyicilere Bunyan'ın ölümünden kimin sorumlu olduğunu sorar. Sonra kendi sorusunu kendisi yanıtlar: "evin fiziksel koşullarını iyileştirmeyen ev sahibi, hastalığı teşhis edemeyen ilk hekim, Bunyan'ın ailesini muayene etmeyen ikinci hekim, Bunyan'ı erken taburcu eden sanatoryum görevlileri, hasta insanları çalışmaya zorlayan hükumet". Son olarak Bethune çözüm önerilerini sıralar: "kamuoyunda tüberküloz hakkında farkındalık kampanyaları, hekimlerin tüberkülozu teşhis edebilmeleri için daha iyi eğitilmeleri, çocuklara radyolojik tarama, aktif vakaların izole edilmesi, tedavi olan hastaların iyileşene kadar daha hafif işlerde istihdamı".
Bethune bir gün evine dönerken şehrin ana caddelerinden birinde kalabalık
bir grubun ellerindeki beyaz bir bez üzerine siyah harflerle “çocuklara süt,
kadınlara ekmek” yazılı bir pankartla yürüdüğünü gördü. Birden ortalık karıştı ve
atlı polisler kalabalığın arasına dalarak insanları coplamaya başladılar. Şaşkınlık
ve korkuyla bir apartman aralığına sığınan Dr. Bethune, polis vahşetini yaşamında
ilk kez yakından gördü. Polisler kalabalığı caddenin diğer ucuna sürerken, saldırıda
başından yaralanmış bir gencin etrafında küçük bir öbek oluşmuştu. Gruba yaklaşan
Dr. Bethune hekim olduğunu söyleyerek yaralıya kaldırım üzerinde çantasındaki tıbbi
malzemelerle ilk yardım yaptı.
Etrafındakilere kim olduklarını, ne yaptıkların sordu ve onları
Montreal İşsizler Birliği üyeleri olduğunu öğrendi. Ertesi gün Montreal İşsizler
Birliği yöneticilerinin bir araya geldikleri yeri bulan Dr. Bethune, yöneticilerden
birine kartvizitini uzatarak, “Ben Dr. Bethune. Erkek, kadın ya da çocuk, sizin tarafınızdan
bana gelecek herkes ücretsiz tıbbi yardım alacaktır. Gelecek haftaya kadar on
hekim daha bulacağımı umuyorum” dedi. Artık ismi yalnız tıp çevreleri tarafından
değil, Montreal'in ekmek kuyruklarında bekleyen on binler tarafından da
biliniyordu.
Montreal'deki radikal çevrelerden, kiliselerden ve yardım kuruluşlarından
destek alan Dr. Bethune, Montreal'in en yoksul mahallelerinden biri olan
Verdun'da ilk ücretsiz tüberküloz kliniğini açtı. Kanadalı emekçiler sefaletle
boğuşurken dünyada faşizm hızla yayılıyor, İspanya'da Primo de Riva, Çin'de Chiang
Kai-shek muhaliflerine kan kusturuyor, Nazi Almanya’sı, faşist İtalya ve
militarist Japonya dünyayı egemenlikleri altına alma planlarını adım adım uygulamaya
koyuyorlardı.
Gelişen bu faşist hareketlerin yönünü Sovyetler Birliği’ne çevirmeye
çalışan Amerika ve Batı Avrupa emperyalizmi, fırsattan yararlanarak emekçilerin
Birinci Paylaşım Savaşı sonrasında elde ettikleri kazanımları yok etme çabası içindeydi.
1935 yılında bir Kulüp toplantısında dinleyicilerden birinin Sovyetler Birliği'nde
aynı Dr. Bethune'un kliniğinde olduğu gibi sağlık hizmetlerinin ücretsiz
olduğunu söylemesi üzerine, Dr. Bethune Sovyetler Birliği’ndeki sağlık sistemine
ilgi duymaya başladı.
Okuduğu makalelerden Sovyetler Birliği’nde çocukların tüberkülin
testiyle tarandığını, iş yerlerinde işçiler için sağlık birimleri olduğunu,
dahası sağlık hizmetlerinin ücretsiz olduğunu öğrendi. Okuduklarının “abartı” olduğunu
düşünen Dr. Bethune, çevresindekilere bunların doğru olup olmadığını sormaya
başladı. Kanada dahi hiç değilse toplumun en fakir kesimlerine ücretsiz sağlık
hizmeti sağlayamazken, Sovyetler Birliği gibi Kanada'dan çok geri bir ülke,
Kanada nüfusunun neredeyse on katına nasıl ücretsiz sağlık hizmeti sunabilirdi?
1910'larda karşılaştığı Ukraynalı göçmen maden işçileri yiyecek ekmek bulamadıkları için ülkelerini terk etmek zorunda kalmamışlar mıydı? 20 yılda bir ülke, bu
kadar kalkınabilir miydi?
Toplantılardan birinde karşılaştığı Quebec Komünist Partisi
sekreteri Stanley Ryerson'ın, “inanmıyorsan git, kendi gözünle gör” demesi üzerine
Sovyetler Birliği’ne gitmeye karar veren Dr. Bethune, 1935 Agustos'unda Moskova
ve Leningrad'da düzenlenen 15. Uluslararası Fizyoloji Kongresi'ne insülini keşfederek
Nobel Ödülü alan sınıf arkadaşı Dr. Frederick Banting (yandaki fotoğraf) ile birlikte katılmaya
karar verdi.
Kongreye dünyanın her yerinden 1.200 bilim insanı, Sovyet bilim
insanı İvan Pavlov'un “şartlı refleks” alanındaki çalışmalarını öğrenmek için
gelmişti. Kongrede Pavlov ile tanışan Dr. Bethune, Pavlov'dan ve çalışmalarından
çok etkilendi. Rusya Halk Sağlığı Komiserliği'nden aldığı özel izinle Sovyetler
Birliği’nde hastane ve klinikleri inceleyerek, tüberküloz savaşımı ve sosyalleştirilmiş
sağlık hizmetleri hakkında bilgi aldı (Foto: İvan Pavlov bir demonstrasyonda).
0 zamana kadar “batıda” tüberküloz hakkındaki yaygın kanı, hastalığın
ancak yayılmasının durdurulabileceği yönündeydi. Sovyet istatistikleri ise 1917
– 1935 yılları arasında tüberküloz insidansının yarı yarıya azaltıldığını gösteriyordu.
Ücretsiz sağlık hizmeti ise gereksinimi olanlara bir yardım olarak değil, bütün
Sovyet yurttaşlarına verilmiş anayasal bir haktı. Sovyetler Birliği’nde kaldığı
süre içinde sokaktaki insanlarla konuşmaya ve insanların gündelik yaşamları
hakkında bilgi almaya gayret eden Dr. Bethune, Sovyetler Birliği hakkında merak
ettiği her şeyi kendi gözleriyle gördü (Foto: Sovyetler Birliği'nin ilk yıllarında sağlık hizmetleri ve tıp eğitiminin örgütlenmesini konu alan Türkçe bir kaynak).
Montreal'e Sovyet sağlık sisteminden oldukça etkilenmiş olarak dönen
Dr. Bethune, Sovyetler Birliği’nde gördüklerini anlatmaya başladı. Kanada'nın Sovyetler
Birliği ile diplomatik ya da ticari bir bağlantısı olmadığından, Dr. Bethune'un
konferansları bu ülkeyi merak eden, her siyasal görüşten insanla doluyordu. Dr.
Banting de Toronto'da verdiği konferanslarda Sovyetler Birliği’nde gördüklerini
anlattı. Biri Nobel ödüllü, dünyaca ünlü iki bilim insanının tanıklıkları karşısında
anti-komünist muhafazakar çevreler ne yapacaklarını bilemez hale gelmişlerdi.
20 Eylül 1935'te Montreal Tıp-Cerrahi Cemiyeti, Sovyetler
Birliği’ndeki Kongre'ye katılan hekimlerin konuşmacı olarak katıldığı bir
toplantı düzenledi. Burada Kanadalı hekimlere hitap eden Dr. Bethune şunları söyledi:
“Açıkçası ben Rusya'ya, diğerlerinden farklı olarak, Fizyoloji Kongresi için
gitmedim. Oraya bundan daha önemli nedenlerle gittim. Birincisi, Rusları görmeye
gittim. İkincisi, bulaşıcı hastalıklar arasında en kolay ortadan kaldırılabilecek
bir hastalık olan tüberkülozu yok etmek için ne yaptıklarını görmeye gittim
.... Sadece bir oturuma, açılış oturumuna katıldığım için, kongre hakkında bir
şey söylemeyeceğim. Ben Neva'da yüzmekle, arka sokaklarda dolaşmakla,
pencerelerden içeri bakmakla meşguldüm…”
Konuşmasının geri kalan kısmını Sovyetler
Birliği’ne yaptığı ziyareti, Alice'in Harikalar Diyarı'na yaptığı ziyaretle analojiler
kurarak sürdüren Dr. Bethune, sözlerini şöyle tamamladı: “Bugün Rusya bir doğum
sürecinden geçiyor ve ebeler ile kadın-doğum uzmanları bebeği hayatta tutmakla
meşgul olduklarından, henüz bebeğin üzerindeki doğumdan bulaşan artıkları
temizleyememişler. Yaratma eylemi nazik bir eylem değildir ve hiçbir zaman
olmamıştır. Yaratma kaba, hırçın ve devrimcidir. Fakat insanlığın sınırsız
geleceğine, amacına ulaşmak için elinde tuttuğu ilahi kadere inanan cesur
yürekler için Rusya bugün Reform hareketinden beri yeryüzünün gördüğü en
heyecan verici manzaradır. Bunu inkar etmek, insana olan inancı inkar etmek demektir
ve bu affedilmez bir günahtır”.
Bu ziyaret sonrasında 45 yaşında iken
sosyalizme olan ilgisi artan Dr. Bethune, Montreal'de Quebec Komünist Partisi
sekreteri Stanley Ryerson'ın Marksizm hakkındaki konferanslarını da izlemeye
başladı. Tanıştığı komünistlerde Evangelist babası ve annesinin tutkulu karakterini
buldu. Komünist Manifesto'yu, Engels'in “Ütopik ve Bilimsel Sosyalizm” ve
Lenin'in “Devlet ve Devrim” kitabını okudu ve sosyalizmi öğrenmeye çalıştı.
0 yıllarda Kuzey Amerika'da
anti-komünizmin revaçta olması, Bethune'u da herkes gibi ürkütüyordu. Komünist Partisi’ne
üye olmak, ömür boyu polis takibini, sebepli sebepsiz tutuklanmayı, kamu
sektöründe iş bulamamayı göze almak demekti. (2000'li yıllarda dahi, 1930'lardaki
kadar şiddetli olmasa da, Kuzey Amerika'da varlığını hayatın her alanında
hissettiren azgın anti-komünizm, Kanada ve ABD'de, Komünist Parti'ye üye olmayı
bir cesaret sorunu haline getirmektedir). Bu nedenle Dr. Bethune'un 1930'larda
ikirciklenmesini makul karşılamak gerekir.
Dr. Bethune Sovyetler Birliği Dostları
Derneği'nin daveti üzerine Sovyetler Birliği'ndeki sağlık hizmetleri üzerine
yaptığı bir konuşmadan sonra The Gazette muhabirinin bir sorusuna şu yanıtı
verdi: “Marksizme inanıyorum, fakat Leninizm hakkında kuşkuluyum. Leninizmin,
Marksizmin ruhunu yitirdiğini düşünüyorum. Marx, İsa ve Spinoza ile birlikte, dünyanın
gerçek inanç liderlerinden biridir. Marx ve Engels'in öğretilerinde Lenin'in
yaptığı değişiklikler gerekli mi bilmiyorum, fakat Rus komünizminin bize uyacağına
inanmıyorum. (Rus komünizmi) çok katı ve acımasız. Bize uymaz, çünkü birinci
olarak, kapitalistler güç kullanmadan iktidardan uzaklaştırılamazlar, fakat Kanadalıların
güç kullanmaya hazır olduklarını sanmıyorum. İkinci olarak, komünizmin tek yaşam
tarzı olduğuna tutkuyla inandığımızı sanmıyorum. Eğer ekonomik komünizm ile
tinsel ve entelektüel bireyciliği birleştirebilseydik, bu sorunu çözebilirdik
.... Bizim politik sistemimiz demokrasi ve ifade özgürlüğü üzerine kurulmuştur.
Bunların özellikle Quebec'te sınırlı olduğunu kabul ediyorum, fakat bu sistemde
komünist sistem altında söyleyemeyeceğim şeyleri söyleyebiliyorum”. Dr. Bethune
bu dönemde kendisine önerilen Sovyetler Birliği'nin Dostları Derneği başkanlığı
teklifini reddetti.
Kanada'da tarihsel olarak tıp ve
hukuk eğitimi yalnızca toplumun üst tabakalarından gelen öğrencileri kabul ediyordu.
(Bugün dahi bu gelenek, tıp ve hukuk fakültelerine başvuran öğrencilerden tanınmış
hekim ya da hukuk insanlarından referans mektubu getirmeleri ve oldukça pahalı
olan eğitim masraflarının aileleri tarafından karşılanması talepleriyle
korunmaktadır). Dr. Bethune'un adını aldığı dedesi bir hekim, babası ise bütün
Ontario'da tanınmış, önde gelen bir din adamıydı. Hekimlerin hemen tümü
Kanada'nın elit kesiminden geliyordu. Bu ortamda Dr. Bethune Kanada'nın sağlık
sorunlarına çözüm üretmekte birlikte hareket edebileceği meslektaş bulmakta zorlanıyordu.
Buna rağmen 1936 yılında Montreal'de bir grup hekim, hemşire, diş hekimi ve sosyal
çalışmacı ile birlikte, kendisinin başkanlığını üstlendiği “Halkın Sağlık Güvencesi
İçin Montreal Grubu”nu kurarak, Kanada'da sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi
için projeler üretmeye başladı.
Dr. Bethune yoğun bir araştırmanın içine
atılmıştı. Halk sağlığı ile ilgili Kanada ve ABD'de yayınlanmış bütün çalışmaları topladı. Londra'daki arkadaşlarından İngiltere'deki halk sağlığı sistemi hakkında
bilgi aldı. Başkentteki (Ottawa) ilgili devlet dairelerinden dokümanlar topladı,
uzmanlarla görüştü. Uluslararası Emek Bürosu ve Uluslar Ligi'nin (Bugünkü Birleşmiş
Milletler) ilgili dairelerinden istatistik yıllıkları getirtti. Bütün ülkelerin
halk sağlığı sistemlerine, ekonomik ve sosyal durumlarına, ortalama ücretlerine,
devlet yapılarına ilişkin verileri bir araya topladı. Bunların hepsini apartman
dairesine davet ettigi Halkın Sağlık Güvencesi İçin Montreal Grubu'nun önüne
koyarak, “haydi, iş başına” dedi.
Grup çalışmalarının sonunda ortaya şu
öneriler çıktı: Ücretlileri kapsayan zorunlu bir sağlık sigortası; belediyeler
ölçeğinde, hastanelerde görevlendirilecek hekim, hemşire ve diş hekimlerinden
ekipler oluşturulması; her 500 işsizin yerel hekimlere bağlanması ve giderlerin
devlet tarafından karşılanması. Aslında Dr. Bethune bir sosyalleştirme programı
önermek istiyordu, fakat kabul edilmeyeceğinden çekindiği için yukarıdaki
önerilerle yetinmek zorunda kaldı.
Öneriler Montreal Tıp-Cerrahi
Cemiyeti'ne getirildiğinde, Cemiyet konu ile ilgili uzmanların katılacağı bir
panel düzenledi. Panele katılan Dr. Gordon, devlete sağlık konusunda sorumluluk
verilmesinin hekimlik mesleğinin temellerini tehdit edeceğini ileri sürdü. Dr.
Cuddihy ise daha orta-yolcu bir çizgi izleyerek devletin değil, özel şirketlerin
sağlık sigortası işine girmelerini önerdi. Dr. Bethune ise yukarıdaki önerilerini
bir kenara bırakarak, doğrudan sosyalleştirmeyi savundu. Dr. Bethune konuşmasını
şöyle tamamladı: “Bu gece önünüze, bugüne kadar bu Cemiyetin karşılaştığı en
ilginç dava kondu. Bu, bir tarafta halkın, diğre tarafta hekimlerin olduğu bir
davadır. Bu davada dengenin hekimlerden yana olduğunu vurgulamak gerekiyor.
Ancak biz hem savunma, hem de hakim rolü oynuyoruz”. (Dr. Bethune'un sosyalleştirme
hakkındaki düşünceleri yazının sonunda verilmiştir).
Bu çalışmalarının yanında kendi öz-eğitimine
de ağırlık veren Dr. Bethune'un görüşleri kısa zamanda olgunlaştı ve sistematik
bir hale gelmeye başladı. 1936 yılında ABD'nin Memphis - Tennessee kentinde katıldığı
Göğüs Cerrahisinde Gelişmeler konulu bir toplantıda yaptığı konuşmada, ABD ve Kanada'da
tıbbi uygulamaların kapitalizm tarafından belirlendiğini söylüyor, hastalardan para
istenmesinin ahlaki olmadığını, sağlık hizmetlerinin devlet tarafından finanse
edilmesi gerektiğini savunuyordu.
Yaşamı boyunca her zaman sanata ilgi
duyan Dr. Bethune, boş zamanlarında D.H. Lawrence okur, şiirler, kısa öyküler
yazar ve resim yapardı. 1936 başında Montreal'de kiraladığı apartman dairesini (yandaki fotoğraf) stüdyoya çevirerek, sanatsal çalışmalarına ağırlık vermeye başladı. Daha sonra
stüdyosunu Montrealli çocukların Cumartesi günleri çalışabileceği Montreal Çocukları
Yaratıcı Sanat Merkezi haline getirdi. Almanya'dan, Hitler zulmünden kaçarak
Montreal'e yerleşen Fritz Brandtner yönetimindeki sanat merkezinde çalışmalara
katılan çocuklar arasından ileride Kanada'da isim yapacak ressamlar yetişti.
Halkın Sağlık Güvencesi İçin Montreal
Grubu Kanada'da sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi için dört ayrı plan
hazırladı ve bir rapor halinde 1936 Temmuz'unda Quebec Başbakanı'na sundu.
Raporun kopyaları tıp topluluklarına, sosyal yardım kuruluşlarına ve kiliselere gönderildi.
Bütün çevrelerin raporda “komünizm propagandası” yapıldığı gerekçesiyle tepki göstermeleri
Dr. Bethune'u hayal kırıklığına uğrattı. Diğer çevrelerin tepkilerini bir
ölçüde kabullenen Dr. Bethune, hekim örgütlerinin rapora tepki göstermelerini
kabullenemiyordu. Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesinin, hekimlere yalnızca
parası olanlara değil, sağlık hizmetine gereksinim duyan herkese hizmet etme
olanağı getireceğini nasıl anlayamıyorlardı?
Aynı günlerde (18 Temmuz 1936) Madrid
radyosu Fas'taki İspanyol ordusu içinde, 1936 Şubat'ında seçimleri kazanarak
iktidara gelen Halk Cephesi'ne karşı, başını General Francisco Franco'nun çektiği
bir ayaklanmanın patlak verdiğini duyurdu. Sendikalar Başbakan'dan işçileri orduya
karşı silahlandırmasını istediler ve Cumhuriyetçi Ordu kuruldu. Faşist İtalya
ve Nazi Almanya'sı desteğindeki Franco birlikleri Madrid'e doğru ilerliyorlardı.
Sovyetler Birligi'nin Cumhuriyet Ordusu'na sağladığı savaş uçağı ve tank
desteği çok yetersizdi (Foto: Cumhuriyetçilerin bayrağı).
Avrupa'da demokratik seçimlerle
iktidara gelen ilk halk hükumetini korumak için 60'tan fazla ülkeden 40 bin gönüllü
İspanya'ya koştu. Bunlar arasında çoğu komünist 1.448 Kanadalı, oluşturdukları Mackenzie-Papineau Bölüğü ile (yandaki fotoğraf) Uluslararası Tugay'a katıldılar. Kanada'nın o
zamanki nüfusunun 12 milyon kadar olduğu ve Kanada hükumetinin gönüllülere
pasaport vermediği anımsanırsa, Uluslararası Tugay’ın yaklaşık yüzde 4'ünü
oluşturan Kanada'nın fedakarlığının boyutları daha iyi kavranabilir. İspanya İç Savaşında
faşizme karşı savaşan 721 Kanadalı yaşamını yitirdi. (Bugün Ottawa'da ve
Victoria'da bu kahramanlar anısına dikilmiş anıtlar bulunmaktadır).
AVRUPA: İSPANYA
Kanada'da ispanya'ya yardım çalışmaları 1936 Ekim'inde A.A. Mcleod'un başkanlığını yaptığı “Faşizme ve Savaşa Karşı
Birlik Ligi”nin kurulmasıyla başlamıştı. Daha sonra Lig, Kanada Komünist
Partisi sekreteri Tim Buck'ın (yandaki fotoğraf) girişimiyle “İspanyol Demokrasisine Yardım
Komitesi”ni kurdu. Gelişmelerden çok etkilenen ve aynı günlerde Quebec Başbakanı
tarafından hazırladığı sağlık hizmetlerini sosyalleştirme planı reddedilen Dr.
Bethune, meşhur “Red Moon” (Kızıl Ay) şiirini kaleme aldı.
RED MOON
And the same pallid moon tonight,
Which rides so quietly, clear and high,
The mirror of our pale and troubled gaze
Raised to a cool Canadian sky.
Above the shattered Spanish troops
Last night rose low and wild and red,
Reflecting back from her illumined shield
The blood bespattered faces of the dead.
To that pale disc we raise our clenched fists,
And to those nameless dead our vows renew,
“Comrades, who fought for freedom and the future world,
Who died for us, we will remember you.”
Şiirin bestelenmiş formunu dinlemek için TIKLAYINIZ
Kanada'dan İspanya'ya gitmek, yol
parasını ve masrafları karşılamak kolay değildi. 1936 Eylül'ünde İspanya'ya gitmeye
karar veren Dr. Bethune Kızıl Haç’a başvurdu. Kızıl Haç, Cumhuriyetçilere yardım
etmeyi düşünmüyordu. Bu sırada Kanada'da din adamları, aydınlar ve öğrenciler
tarafından 1930'da kurulmuş olan Co-operative Commonwealth Federation'un (günümüzdeki
sosyal demokrat eğilimli Yeni Demokrasi Partisi'nin öncülü) haftalık yayın
organı New Commonwealth’te Toronto'da İspanya'ya tıbbi yardım için bir komite
kurulduğunu okuyan Dr. Bethune hemen Toronto'ya geçti. Ancak Toronto'da
kendisini kötü bir sürpriz bekliyordu, ortada ne örgüt ne de para vardı, her şey
fikirden ibaretti. Bunun üzerine fikir sahipleriyle beraber çalışmaya başlayan
Dr. Bethune, Toronto'da yönetiminde tanınmış iki Protestan rahibin de bulunduğu
İspanyol Demokrasisine Yardım Komitesi'nin bağış toplama kampanyasına katıldı. (Resim: 1932 yılında CCF'ın kuruluş toplantısı. Calgary - Alberta).
Kanada'daki anti-komünist ortam komünistlerin
bu tür faaliyetlerde perde arkasında kalmalarını gerektiriyordu. Komünistler bu
örgütlerin organizasyonunda canla başla çalışıyor, fakat isimlerinin hiçbir yerde
geçmemesine özen göstererek, örgütlerin yönetimini dürüstlükleriyle tanınmış
din adamlarına bırakıyorlardı. Bu dönemde Kanada Komünist Partisi'ne üye olan
Dr. Bethune'a, partiye üye olduğunu kimseye söylememesi talimatı verildi. İspanyol
Demokrasisine Yardım Komiteleri, İspanya'da Uluslararası Tugay'a katılacak gönüllülerin
masraflarını karşılamak üzere bağış toplamaya başladılar (yandaki fotoğraf). 17 Ekim'de
hastanedeki görevinden ayrılan Dr. Bethune, 24 Ekim günü toplanan bağışlarla satın
alınan tıbbi malzemeyle birlikte Quebec'ten gemiyle (SS Empress) yola çıktı.
2 Kasım'da Madrid'e ulaşan Dr.
Bethune, aynı gün otel Gran Via'ya eşyalarını bırakarak Uluslararası Tugay komutanı
Manfred Stern (takma adı General Kleber) ile görüşmeye gitti (yandaki fotoğraf). Komünist
Enternasyonal'in kararı ile 1936 Eylül'ünde kurulan Uluslararası Tugay, başta
Fransız ve İtalyan komünistlerden olmak üzere, dünyanın her yanından gelen gönüllülerden
oluşuyordu. Gönüllüler arasında ileride Yugoslavya'nın başına geçecek olan Josip
Broz (Tito) gibi isimler vardı. Dr. Bethune'a askeri durum hakkında bilgi veren
General Kleber, Bethune'u Tugay'ın sağlık hizmetlerinden sorumlu olan Çek hekim
Erwin Kisch ile tanıştırdı.
Madrid yakınlarındaki cephede ve sağlık
kurumlarında incelemeler yapan Dr. Bethune, askeri cerrahlardan yaralanma
tipleri, ameliyat sonrası ölüm ve iyileşme sayılarına ilişkin aldığı verileri
değerlendirdi. Cumhuriyetçiler en çok zamanında kan nakli yapılamaması
nedeniyle, cephede yaşamlarını yitiriyorlardı. 0 dönemin konsepti yaralıya
yerinde müdahale etmek yerine, yaralıyı cephe gerisine, hastaneye getirmek olduğundan,
askerler yolda kan kaybından yaşamlarını yitiriyorlardı. Sorunu tespit eden Dr.
Bethune, Dr. Kisch ile görüşerek yaralılara cephede kan nakli yapabilecek bir
düzenleme yapmaları gerektiğini bildirdi.
Dr. Kisch, Valencia'da ileri gelen
Cumhuriyetçi hekimleri bir araya getirerek, Dr. Bethune’un düşüncesini tartışmaya
açtı. Hekimler bunun çok iyi bir fikir olduğunu, fakat kanların uzun süre
muhafazasının olanaksız olduğunu söylediler. Sonunda yaşlı bir İspanyol hekim, “belki
olanaksız, fakat gerekli. Eğer gerekliyse, o zaman olanaksız değil. Eğer
olanaksız değilse, gerçekleşebilir. Çünkü gereklilik, kendisini birine söyletti”
diyerek tartışmaya noktayı koydu.
Dr. Bethune hemen Londra'ya geçerek
hematoloji uzmanları ile temasa geçti ve kan nakli konusunda çalışmaya başladı. Çalışmalar
sonucunda eğer belirli koşullarda muhafaza edilirse, bağışlanan kanların üç hafta
saklanabileceğini ve böylece cepheye taşınarak, yolda kan nakli yapmaya olanak
sağlanabileceğine karar verdi. Bunun için özel donatılmış araçlar gerekiyordu.
Komite'nin parasıyla ileride İspanyol hekimlerin “la rubai” (sarışın) adını takacağı
steyşın vagon bir Ford (yandaki fotoğraf) satın alan Dr. Bethune, aracın içini benzin ya da kerosene
ile çalışan bir küçük buzdolabı, sterilizatör, inkubatör ve gerekli cerrahi malzemeyle
donattı. Şimdi tek sorun tarihin ilk seyyar kan nakli ünitesini İngiltere'den,
Fransa üzerinden İspanya'ya geçirebilmekti.
Fransız hükumetinden ücretsiz geçiş
izni başvurusunda bulunan Dr. Bethune ummadığı bir yanıtla karşılaştı.
Yetkililer Dr. Bethune'dan Kanada hükumetinin kendisine Dr. Bethune'un aracı insani
amaçlarla İspanya'ya geçirdiğine ilişkin belge vermesini istiyorlardı. Bunun
üzerine, Kanada'nın Londra'daki elçiliği aracılığı ile yaptığı başvuruya,
Kanada Dışişleri Bakanlığı, her ne kadar başkanı bir din adamı olsa da, İspanyol
Demokrasisine Yardım Komitesi'nin aslında komünist bir örgüt olduğu yanıtını verdi.
Sonuçta Fransa'ya oldukça yüklü bir vergi ödeyerek aracı İspanya'ya geçirebilen
Dr. Bethune, 6 Aralık'ta Madrid' e ulaştı.
Dr. Bethune, donörlerden aldığı
kanlan 500 cc'lik şişelerde 1 derecede, pıhtılaşmayı önlemek için sodyum sitrat
ekleyerek muhafaza ediyordu. İlk olarak çevredeki 6 hastane ile pilot bir çalışma
başlatarak teorisini denedi. Aldığı başarılı sonuç üzerine 1937 Ocak ayında
cepheye kan göndermeye başladı. Mart ayına gelindiğinde seyyar kan nakli birimi
günde 100 yaralıya hizmet götürme kapasitesine ulaşmıştı. Dr. Bethune çalışmalarını
belgelemek istedi ve tanıştığı genç Macar fotoğrafçı Geza Karpathi ile birlikte
çalışarak “The Heart of Spain” (İspanya'nm Kalbi) isimli belgeseli çekti. (Film
için TIKLAYINIZ).
İspanya'da gösterdiği yararlılıklar
nedeniyle askeri sağlık hizmetlerinde görev alan bir yabancıya verilen en yüksek
rütbe ile (albay) ödüllendirilen Dr. Bethune'un çalışmaları sonucu geliştirdiği
“yaralıyı kana değil, kanı yaralıya getirmek” konsepti sayesinde birkaç yıl sonra patlak veren İkinci Paylaşım Savaşı’nda yüz binlerce askerin cephelerde
kan nakli yapılamaması nedeniyle yaşamlarını yitirmesi önlendi.
Savaş her geçen gün kötüye gidiyordu.
ABD, Fransa ve İngiltere, faşizme karşı savaşan Cumhuriyetçilere “tarafsızlık”
adına silah satmıyor, Alman denizaltılarının engellemeleri nedeniyle de Sovyetler
Birliği’nden yeterli silah yardımı alınamıyordu. Hitler ve Mussolini desteğindeki
Franco, Madrid'e 169 km uzaklıktaki Malaga'yı kolayca ele geçirebilmişti. Dr.
Bethune'un olay üzerine kaleme aldığı "The Crime on the Road Malaga - Almeria" isimli çalışması Cumhuriyetçi
hükumet tarafından İngilizce ve İspanyolca olarak bir kitapçık halinde yayınlandı. (Kitapçık metni için TIKLAYINIZ).
Madrid sokakları anne ve babaları
katledilmiş yetim ve öksüzlerden geçilemez hale gelmişti. Dr. Bethune cepheden
nispeten uzak olan Barcelona'da bir Çocuk Köyü açmaya karar vererek
Katalonya'ya geçti ve Toronto İspanyol Demokrasisine Yardım Komitesi’nden
masraflar için para istedi. Barcelona'da kurulan iki Çocuk Köyü’nü hizmete açan
Dr. Bethune, yeniden Madrid'e görevinin başına döndü. Nisan başında, 30.000
faşist İtalyan askerinin saldırdığı Guadalajara'daki kan nakil birimlerini
denetlemek için üç günlüğüne Brihuega'ya giden Dr. Bethune, burada
Cumhuriyetçilerin ilk kez faşistleri dize getirişine tanık oldu ve yüksek bir
moralle Madrid'e döndü.
Uluslararası Tugay'ın 5. Alay
komutanı olan İtalyan komünist Vittorio Vidali (takma adı Carlos Cantreras)
(yandaki fotoğraf), Dr. Bethune'un, ABD ve Kanada'dan yardım toplamak üzere
ülkesine dönmesini önerdi. Komutan Carlos'a göre (TIKLAYINIZ) Dr. Bethune, İspanya'ya
Kanada'da, İspanya'da olduğundan daha çok yararlı olacaktı. Cephede kan nakli
yöntemi ile yaralılar arasında ölüm oranı yüzde 75 azalmış, Dr. Bethune,
İspanya'da tıp tarihine yeni bir sayfa açmıştı.
Dr. Bethune 6 Haziran'da tören!e
evine uğurlandı. 14 Haziran 1937'de İspanyol Demokrasisine Yardım Komitesi için
yardım toplamak üzere çektiği “İspanya'nın Kalbi” belgeseliyle Kanada'ya dönen
Dr. Bethune'u hükumetin bütün anti-komünist baskılarına rağmen Toronta'da beş bin kişi karşıladı. Dr.
Bethune daha ilk günden çoğunluğunu işsizlerin, öğrencilerin ve aydınların
oluşturduğu destekçilerinden iki bin dolar yardım toplamayı başardı.(Foto: Bethune İspanya'dan ülkesine dönerken - 1937).
Komite, Dr. Bethune'dan Atlantik'ten Pasifik'e
bütün Kanada'yı ve ABD'nin Kanada'ya yakın eyaletlerini dolaşarak konuşmalar
yapmasını ve yardım toplamasını istedi. Yoğun bir turneye çıkan Dr. Bethune
Eylül ayına kadar 30 bin insana hitap etti. Başlarda topluluk önünde konuşmakta
zorlanan Dr. Bethune, kısa zamanda bu yeteneğini geliştirerek ünlü bir hatip
oldu.
15 Haziran'da Montreal'de yaptığı
konuşmada Kanadalılara şöyle seslendi: “Ben bir doktor ve cerrahım. İşim
insanların hayatlarını devam ettirmelerini sağlamak. Ben bir politikacı değilim.
Fakat politikacılann İspanya'ya ihanet etmesi ve bizi de kendi ihanetlerine
sürüklemeye çalışmaları nedeniyle İspanya'ya gittim. İkiyüzlü politikacıları demokratik
İspanya'nın ölmesine karar verdiler. Ben demokratik İspanya'nın yaşaması
gerektiğine inanıyorum”.
Yalan söylemekten hiç hoşlanmayan Dr.
Bethune, Parti ve Komite'nin aldığı karar gereği gazetecilerin komünist olup
olmadığı konusundaki sorulan karşısında sıkılıyor, Parti ve Komite'den komünist
olduğunu açıklamasına izin vermelerini istiyordu. İsteği yardım çabalarını
engelleyeceği gerekçesiyle reddedildi. İspanya'da faşizme karşı savaşanlara tıbbi
yardım sağlamak için para gerekiyordu ve zaman uğursuzun zamanıydı. 0 günlerde
Kanada'da da faşizm tırmanışa geçmiş, Ontario Başbakanı Hepburn, grevci
işçilerin üzerine asker sürmeye başlamıştı.
Paramiliter faşist çeteler büyük
şehirlerde Hitler yanlısı gösteriler düzenliyor, emekçilerin eylemlerinde provokasyonlar
yaratıyorlardı. (Günümüzde sindirilmiş olsalar da bu örgütler, “özel güvenlik şirketi”
görüntüsü altında halen yasa dışı olarak varlıklarını sürdürmektedirler). Konuşmalarında
İkinci Paylaşım Savaşı’nın İspanya'da ve Japonya'nın Çin'i işgali ile Uzak Doğu'da
başladığını iddia eden Dr. Bethune, eğer önlem alınmazsa bu savaşın kısa
zamanda Birinci Paylaşım Savaşı’nda olduğu gibi yayılacağını savunuyordu. Dr.
Bethune 1937 yazında dünyada bu gerçeği fark edebilen az sayıda insandan biriydi.
Dr. Bethune'a göre “faşizm tüberküloz gibi bir sosyal hastalıktı ve faşizme
karşı tüberkülozda olduğu gibi önleyici tedbirler alınmalıydı”.
Anti-komintern cephenin Uzak Asya
kolu olan Japon emperyalizmi, yayılmacı politikalarının ilk hedefi olarak Çin'i
seçmiş, 1931 yılında Mançurya bölgesini işgal etmişti. 1937 Ağustos'unda
Peiping'i işgal eden Japonya'ya karşı Çinli milliyetçiler (Kuomintang) ve Çin Komünist
Partisi, Emperyalizme Karşı Direniş Savaş’ı başlatmıştı. Dr. Bethune, 1937 Eylül'ünde
Kanada Komünist Partisi sekreteri Tim Buck'dan kendisine artık İspanya'da
gereksinim kalmadığını söyleyerek, Çin'e gitmesi için yardım etmesini istedi.
Zaten ABD'deki kampanya sırasında bir grup Amerikalı cerrahı İspanya'ya gitmeleri
için ikna etmiş, yeni cerrahlar çoktan kendi yerini doldurmuşlardı. Şimdi Çin'in
İspanya'dan daha fazla doktora gereksinimi vardı.
ABD Komünist Partisi başkanı Earl
Browder ile görüşen Tim Buck, Dr. Bethune'un masraflarını karşılayabilmek için ABD'li
Komünistlerle birlikte Çin'e Yardım Konseyi'ni kurdu. 47 yaşındaki Dr. Bethune,
artık savaşımına Kuzey Amerika ve Avrupa'dan sonra Uzak Asya'da devam edecekti.
EylüI ayında Saskatoon' da bir
mitingde konuşurken bir provokatörün “sen Komünist misin?” diye bağırması üzerine
sinirlenen Dr. Bethune, “evet, komünistim” diye yanıt vererek ilk kez Kanada
Komünist Partisi üyesi olduğunu açıklamış oldu. Birkaç gün sonra bir başka mitingde,
bir provokatörün kendisine “Moskova beslemesi” diye laf atması üzerine, sanki
bugünleri gürmüş gibi şu yanıtı verdi: “Neden Moskova beslemesi diyorsun da, İngiliz
beslemesi demiyorsun? Sosyalizm, Rus devriminden 60 yıl önce İngiltere'de
ortaya çıktı. Yarın Sovyetler Birliği yeryüzünden silinse komünizmin yok olacağını
mı düşünüyorsun? Eminim ki yarın İsa yeniden insanlığa kardeşlik çağrısı yapmak
için ortaya çıksa, bu adam ona da Moskova beslemesi yaftası yapıştırırdı”.
ASYA: ÇİN
Dr. Bethune 1937 Kasım'ında New
York'a geçerek Çin Direniş Ligi ile birlikte hareket eden Çin'e Yardım Konseyi ile
ilişki kurdu. ABD'de Çin Direniş Ligi'ni, Çin Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı
olan Dr. Sun Yat-sen'in dul eşi yönetiyordu. Bethune 2 Ocak 1938'de toplanan 6
bin dolarla gerekli tıbbi malzemeleri satın aldı ve kendisine katılan Kanadalı
komünist önderlerden birinin kızı olan ve Çince bilen hemşire Jean Ewen (yandaki fotoğraf) ile
birlikte Vancouver'a, buradan da 20 Ocak'ta o yıllarda bir İngiliz sömürgesi olan
Hong Kong'a geçti. Dr. Bethune 23 Ocak'ta milliyetçi Chiang Kai-shek'in hükumet
merkezini taşıdığı Hankow'daydı. (Jean Ewen videosu için TIKLAYINIZ)
İşgal altındaki Çin'e geçebilmek
oldukça zordu ve direnişçilerle ilişki kurulamıyordu. Sonunda kapılarını her zaman
ilericilere açık tutan ABD'li bir misyoner rahip yardımıyla 22 Şubat'ta Hankow'dan
ayrılabildi. Şimdi sıra hizmetine gireceği Sekizinci Yol Ordusu'nu (Kızıl Ordu,
Japonlara karşı milliyetçi hükumetle ittifak yapınca bu adı almıştı) bulmaya
gelmişti. Dr. Bethune ve Hemşire Ewen, Chou En-lai (yandaki fotoğraf - Mao ile birlikte, 1935'de çekilmiş) ile bağlantı kurarak
Han-Yang'daki Presbiteryan hastanesinin cerrahi kliniğinde misafir edildiler.
Burada hazırlıklarını tamamlayarak, 800 kilometre ilerideki komünistlerin
denetiminde olan bölgeye trenle hareket ettiler. Ancak yoğun Japon hava saldırısı
altında ilerleyebilmek mümkün olmuyordu. Sonunda 3 Mart 1938’de yolun bir kısmını
yürüyerek ve katır sırtında Ho-chin'e ulaşarak, Japon kuvvetleri karşısında
geri çekilmekte olan General Yan Shi-san'a katıldılar.
Sarı Nehri geçerek Sekizinci Ordu'nun
hakim olduğu bölgeye vardıklarında sığındıkları bir mağarada üç gün aralıksız
devam eden Japon bombardımanın bitmesini beklemek zorunda kaldılar. Bombardımanın
durmasının ardından yine yürüyerek Sian kentinde Sekizinci Ordu karargahına
vardılar ve oldukça sıcak karşılandılar. Yolculuğu adım adım izleyen Amerika ve
Kanada'nın ilerici gazeteleri Dr. Bethune'un sonunda Sekizinci Ordu'ya katıldığını
okurlarına duyurdu.
Hong Kong'daki tıbbi malzemenin
Sekizinci Ordu'ya ulaşmasının ardından 28 Mart'ta Dr. Bethune Sian'ın 200 km kuzeyindeki
Yenan'a hareket etti. Üç gün süren yolculuktan sonra Mao'nun 1935 yılında Uzun
Yürüyüş sonrası kurduğu karargaha ulaşan Dr. Bethune, Sekizinci Ordu
hastanesinde görevli ABD'li Dr. George Hatem (Dr. Ma Hai-te) (yandaki fotoğraf) tarafından karşılandı.
Karargah dağlara oyulmuş yüzlerce mağaradan oluşuyordu.
Burada Mao Tse-tung'un mağarasına alınan Dr. Bethune, mum ışığı altında sabaha kadar Mao'dan durum hakkında bilgi aldı. Mao da İspanya'da çarpışan arkadaşları hakkında Dr. Bethune'a sorular sordu. Toplantıya Ordu'nun sağlık hizmetlerinden sorumlu Dr. Chiang ve bir tercüman da katıldı. Görüşmeler sonunda Dr. Bethune'un elli mağaradan oluşan Sınır Bölge Hastanesi'nde görev yapmasına karar verildi.
Burada Mao Tse-tung'un mağarasına alınan Dr. Bethune, mum ışığı altında sabaha kadar Mao'dan durum hakkında bilgi aldı. Mao da İspanya'da çarpışan arkadaşları hakkında Dr. Bethune'a sorular sordu. Toplantıya Ordu'nun sağlık hizmetlerinden sorumlu Dr. Chiang ve bir tercüman da katıldı. Görüşmeler sonunda Dr. Bethune'un elli mağaradan oluşan Sınır Bölge Hastanesi'nde görev yapmasına karar verildi.
Hastanede yalnızca ameliyathaneye
elektrik sağlanabiliyor ve su gereksinimi toplanan yağmur sularından karşılanıyordu.
Dr. Bethune manzara karşısında hayal kırıklığına uğramış, Fransa ve
İspanya'daki savaş deneyimlerinin burada işe yaramayacağını anlamıştı. Çin koşullarında
seyyar kan nakli birimleri kurmak olanaksızdı. Dahası Çin' de “batıda” alışkın
olduğu tıbbi malzemeyi de bulamayacaktı. Bunları satın alabilmek için ABD'deki Çin'e
Yardım Konseyi'inden ayda en az bin dolar gelmesi gerekiyordu. Bunun üzerine
yaralılara cephede ilk tıbbi müdahalede bulunabilecek seyyar sıhhiye birimleri
kurmaya karar verdi. 1 Mayıs 1938'de, Dr. Bethune'un tasarısı ile hazırlanarak
beraberlerinde gelirken getirdikleri tıbbi malzemelerle donatılmış küçük bir
seyyar kliniğe çevrilen ilk askeri kamyon harekete hazırdı.
Çin'deki durum, İspanya'dakinden
askeri açıdan da farklıydı. Burada İspanya'da olduğu gibi “savunma” savaşı
değil, zafere ulaşmayı hedefleyen ve işgalci Japon birliklerini geri çekilmeye
zorlayan bir saldırı savaşı veriliyordu. İspanya'daki cephe daha belirgin olduğundan,
cephede sağlık hizmetlerini örgütlemek göreli olarak daha kolaydı, fakat Çin'de
cephe diye bir şeyden söz etmek olası değildi. Komünist gerillalar
(partizanlar) Japon işgali altındaki bölgelerde sabotajlar düzenliyor,
Sekizinci Yol Ordusu'nun göreli düzenli birlikleri ise vur-kaç taktiği ile Japon
saldırganlara nefes aldırmıyorlardı. Bu koşullar Dr. Bethune'un İspanya'da olduğundan
daha çok yaratıcı olmasını gerektiriyordu.
İlk görevde Dr. Bethune seyyar sıhhiye
birimlerinin düşlediği kadar etkin olmadığını gördü. Yenan'ın çamurlu
patikalarında ikide bir batağa saplanan kamyonu hareket ettirebilmek için sıhhiye
erleriyle birlikte kamyonu itmek zorunda kalıyordu. Sonunda kamyon katır
arabalarıyla değiştirildi ve Dr. Bethune seyyar sağlık biriminde kendisine yardımcı
olan bir Kanadalı cerrah ile birlikte günde ortalama 30 yaralıya hizmet götürmeye
başladı. (Hankow'da Methodist Misyon Hastanesi'nde görev yapan Dr. Richard
Brown, Dr. Bethune'a yardım etmeye karar vererek Yenan'a gelmişti). (Richard Brown yandaki fotoğrafta Dr. Bethune'un yanında). Hastaneye döndüklerinde
ise ameliyata hazırlanmış yaralıları bekler buluyorlardı. Bütün bu zorlu çalışmaların
yanında Dr. Bethune, cephede ilk yardım görevlisi olarak hizmet verecek Çinli sıhhiye
erleri ile hastanede post-op koğuşunda görev alacak hemşireleri eğitmeye başladı.
Bir yandan da Kanada ve ABD'deki hekim arkadaşlarına uzun mektuplar yazıyor,
kendilerine asıl burada, Çin'de gereksinim olduğunu, yardıma gelmeleri
gerektiğini söylüyordu.
ABD'deki Çin'e Yardım Konseyi’nden
neredeyse 6 aydır ses seda çıkmıyor, kendisine New York'ta verilen sözler yerine
getirilmiyordu. Mektuplarına yanıt alamayan Dr. Bethune umutsuzluğa kapılmıştı.
Aslında Konsey'in sözünü tuttuğunu, fakat komünistlerle işgalcilere karşı sözde
ittifak yapan milliyetçilerin gelen yardım ve mektuplara Hankow'da el koyduğunu
hiçbir zaman öğrenemeyecekti.
Yardım hiç ummadığı bir yerden ve hiç
ummadığı bir biçimde geldi. İngiltere'de yayınlanan Manchester Guardian
gazetesi, Dr. Bethune'dan Çin'deki savaş hakkında makaleler istiyordu. Dr.
Bethune buradan elde edeceği gelirle seyyar sıhhiye birimleri için gerekli tıbbi
malzemenin bir kısmını sağlayabileceğini düşünerek, gazetenin teklifini hemen
kabul etti. Fakat bir sorun vardi. Ne zaman yazmak için vakit bulacaktı?
Zorlu mücadele meyvelerini vermeye
başlamış, savaş yaraları nedeniyle ölümler dramatik bir biçimde azalmıştı.
Ancak Dr. Bethune yine de tatmin olmuyor, her gün daha fazla can kurtarabilmek
için yeni planlar hazırlıyor, hizmet verdiği 15 bin kişilik ordunun koruduğu bölgedeki
13 milyon Çinliye de sağlık hizmeti ulaştırabilmenin yollarını arıyordu. Çatışmaların
hafiflediği günlerde köylere giderek hasta bakmaya başlamıştı. Sonunda ABD ve
Kanada'dan umudunu kesen Dr. Bethune, “Beş Hafta Kampanyası” açtı. Köylerde beş
haftada küçük hastaneler kurulacak, bu hastanelerde Dr. Bethune tarafından eğitilecek
sağlık personeli görev yapacaktı. İlk örnek hastane inşaatına 300 köylü
ailesinin yardımıyla kendisi başladı. İki haftada 36 yataklı bir hastane kurmuş,
bu süre içinde açacağı Tıp Okulu’nun müfredat programını da hazırlamıştı.
Okulun sloganı “çalışırken öğren” olacaktı. Dersler iki günde bir akşamüzeri
saat 5 ile 6 arasında verilecekti.
11 Ağustos'ta Yenan'daki Askeri Konsey'e bir
telgraf çekerek okulu bir hafta içinde açacağını ve 15 bin dolara gereksinimi
olduğunu bildirdi. Bu paranın içinde kendi hazırladığı
200 çizimden oluşan İlk Yardım El Kitabı'nın basım masrafı da vardı. Askeri
Konsey'in istediği paranın yanında kendisine ayda 100 dolar maaş bağladığını öğrenince
bir telgraf çekerek, sigaradan başka masrafı olmadığını, maaşı reddettiğini, ancak
gerektiğinde Tıp Okulu için gönderilen paradan kendisi için sigara alacağını
bildirdi. (Aylık yüz dolar maaş Çin standartlarına göre değil, Dr. Bethune'un
Kanada'da aldığı maaş göz önüne alınarak belirlenmişti).
Dersler, öğrencilerin bağdaş kurarak
oturdukları bir avluda, Dr. Bethune’un imal ettiği bir kara tahta üzerinde yazdıklarını
çevirmenlerin öğrencilere aktarması biçiminde veriliyordu.
Dr. Bethune derslere anatomi ve fizyoloji ile başladı. Bütün illüstrasyonlar resme olan yeteneği Montreal yıllarına uzanan Dr. Bethune tarafından hazırlanmıştı. Bu arada Dr. Bethune da az çok Çince öğrenebilmiş, tercümanların yükünü az da olsa hafifletmişti.
Dr. Bethune derslere anatomi ve fizyoloji ile başladı. Bütün illüstrasyonlar resme olan yeteneği Montreal yıllarına uzanan Dr. Bethune tarafından hazırlanmıştı. Bu arada Dr. Bethune da az çok Çince öğrenebilmiş, tercümanların yükünü az da olsa hafifletmişti.
Temel eğitim kitabı Dr. Bethune'un
iki ayda hazırladığı tarihin ilk “Gerilla Savaşı İçin Tıp” el kitabıydı.
Hastanede ise bütün hekim ve hemşirelerin katıldığı Pazar günleri öğleden sonra
düzenlenen haftalık klinik toplantılar rutine kondu ve hafta içinde karşılaşılan sorunlar tartışıldı. Başlangıçta bütün bu çabaları hayretle izleyen Çinli sağlık
emekçileri, Dr. Bethune'un hala kendisini McGill Üniversitesi'nde sandığını,
burada kimin yarına çıkacağının belirsiz olduğu bir ortamda hizmet içi eğitimin
biraz lüks kaçtığını düşünmüşler, fakat her şey Mao tarafından onaylandığından
seslerini çıkartamamışlardı. Birkaç ay sonra ise Dr. Bethune'un yokluğunda dahi
klinik toplantılar aksatılmadan sürdürülmeye devam etti.
Toplantılarda özellikle yitirilen
vakalar ele alınıyor, büyük bir titizlikle seyyar sıhhiye biriminin ilk kayıtlarından
başlayarak vaka ile ilgili bütün kayıtlar inceleniyor, bir daha bu tür bir
vakanın yitirilmemesi için ne yapılması gerektiği tartışılıyordu. Cephe
hastanesi maalesef hiçbir zaman tartışacak vaka sıkıntısı çekmiyordu.
Böyle bir toplantı sırasında bir
keresinde de Dr. Bethune eleştirildi. Çalışma arkadaşları onun çok asabi olduğunu,
en ufak kusurda parladığını söylediler. Dr. Bethune güncesine şu notu düştü: “İşler
olması gerektiği gibi gitmediğinde çok asabileştiğimi söylediler. Benden bir
hata bulduğumda sesimin tonunu azaltmamı istediler. Söz verdim. Söz verdim ve 15
dakika sonra gazlı bezi kabaca hazırlayan bir hemşireye yine çok aşırı tepki gösterdim.
Asla öğrenemeyecek miyim? Hemşire tercümana bana verdiğim sözü hatırlatmasını söyledi.
Evet anımsıyorum, fakat ona hatırlat, onun yaptığı iş de insan yaşamı ile
ilgili dedim. Sonra hemşireye, kötü hazırlanmış gazlı bezi benim affedebileceğimi,
fakat yaralının asla affedemeyeceğini söyledim. Bu sırada tartışmayı izleyen
yaralı asker, hemşireye dönerek, seni affediyorum dedi. Hemşire neredeyse ağlayacaktı.
Bir daha asla hemşirelere bağırmayacağım”.
Dr. Bethune'un Çin'de karşılaştığı en
büyük sorun, kimsenin kan bağışlamaya gönüllü olmamasıydı. “Batıda”yıllardır
başarıyla uygulamaya girmiş olan kan nakli, Çin'de büyük merkezler dışında henüz
halk arasında duyulmamıştı. İnsanlara kan bağışlamanın, donöre bir zarar
vermeyeceğini açıklamak, ikna etmek gerekiyordu. Kuşkusuz buna her dakika yeni
bir yaralının kana gereksinim duyduğu bir ortamda, ne zaman, ne de sabır vardı.
Dr. Bethune insanları ikna edebilmek için defalarca köylüleri bir meydanda
toplamak ve kendisi kan verirken izlemelerini sağlamak zorunda kalmıştı. Ancak
bu “gösteriden” sonra köylüler kan vermek için sıraya giriyorlardı.
Köylerden kan toplamaktan döndükleri
bir gün Dr. Bethune'a, General Nieh'in (yandaki fotoğraf) kendisini hemen görmek istediğini bildirdiler.
Dr. Bethune, General'i mağarasında burnundan solur buldu. Merhaba dahi demeden
Dr. Bethune'a çıkışmaya başlayan General Nieh, Dr. Bethune'u kendi sağlığını hiçe
saymakla suçladı. “Dolaştığın her köyden, her cepheden raporlar alıyorum. Yeterince
uyumuyorsun, kendi yemeğini hastalarına verip aç kalıyorsun, sanki Japon kurşunları sana değmezmiş gibi cephede miğfersiz, manava alış veriş yapmaya gider gibi dolaşıyorsun”
Dr. Bethune itiraz ederek yeterince uyuduğunu, yediğini ve gereksiz riskler
almadığını söyledi. Bu sırada çevirmen lafa karışarak, General'in hakli olduğunu
soyledi. Dr, Bethune'un ağzını açmasına fırsat vermeyen General Nieh, “yaşamak
zorundasın, bu pratik bir sorun. Ordunun sana gereksinimi var” dedi. Daha sonra
Dr.
Bethune'un, Askeri Konsey'e çektiği telgrafı göstererek, “sana bağlanan aylık 100 dolar maaşı alacak ve gerektiği gibi besleneceksin” diyerek konuşmayı bitirmek istedi. Dr. Bethune General'e, Chin-Cha-Chi bölge komutanı olarak maaşının ne kadar olduğunu sordu ve General'in yanıtını beklemeden, kendi sorusunu kendi yanıtladı: “Ayda beş dolar. Peki, bir askerin maaşı ne? Ayda bir dolar. Şimdi basit aritmetikle, sen ve ailen ayda beş dolarla geçinirken, ben tek başıma yüz dolar alacağım. Bu hesap doğru mu?”. General sesinin tonunu değiştirerek, Dr. Bethune'un uğraşılması zor bir insan olduğunu, aylık yüz doların Dr. Bethune adına hastane masrafları için harcanacağını, fakat ne zaman isterse maaşın Dr. Bethune'un tasarrufunda olduğunu söyledi. Dr. Bethune, Mao'nun bütün komutanlara, eğer Dr. Bethune'un başına bir şey gelirse, bizzat kendisine hesap vereceklerini bildirdiğini asla bilmeyecekti.
Bethune'un, Askeri Konsey'e çektiği telgrafı göstererek, “sana bağlanan aylık 100 dolar maaşı alacak ve gerektiği gibi besleneceksin” diyerek konuşmayı bitirmek istedi. Dr. Bethune General'e, Chin-Cha-Chi bölge komutanı olarak maaşının ne kadar olduğunu sordu ve General'in yanıtını beklemeden, kendi sorusunu kendi yanıtladı: “Ayda beş dolar. Peki, bir askerin maaşı ne? Ayda bir dolar. Şimdi basit aritmetikle, sen ve ailen ayda beş dolarla geçinirken, ben tek başıma yüz dolar alacağım. Bu hesap doğru mu?”. General sesinin tonunu değiştirerek, Dr. Bethune'un uğraşılması zor bir insan olduğunu, aylık yüz doların Dr. Bethune adına hastane masrafları için harcanacağını, fakat ne zaman isterse maaşın Dr. Bethune'un tasarrufunda olduğunu söyledi. Dr. Bethune, Mao'nun bütün komutanlara, eğer Dr. Bethune'un başına bir şey gelirse, bizzat kendisine hesap vereceklerini bildirdiğini asla bilmeyecekti.
Dr. Bethune hayatından çok memnundu.
General Nieh'le bu görüşmenin ardından güncesine şunları yazmıştı: “Bugün beşi çok
ciddi, on hasta ameliyat ettim ve çok yorgunum. Yorgunum, fakat uzun zamandır
bu kadar mutlu olmamıştım. Yapmak istediğimi yapıyorum. Neden mutlu olmayayım?
Başta sabah 5.30'dan gece dokuza kadar zamanımın her dakikasını dolduran önemli
bir işim var. Bana gereksinim duyuluyor. Dahası burjuva iştahımı tatmin etmek için
bir aşçım, bir özel hizmetlim (Sekizinci Ordu tarafından hizmetine verilen emir
eri Ho Tzu-hsin'i -yandaki fotoğraf- kastediyor), kendi evim, bir Japon atım ve eğerim var. Param
da yok, paraya gereksinimim de. Her ihtiyacım karşılanıyor. Yerine gelmemiş hiç
bir dileğim, arzum kalmadı. Hayal edilebilecek her türlü saygı ve sevgiyle, bir
kral yoldaş muamelesi görüyorum”.
15 Ağustos 1938'de ilk “örnek”
hastane törenle hizmete açıldı (yandaki fotoğraf bu hastanenin açılış töreninden). Eski bir Budist tapınağında yapılan hastane açılış
törenine çevre köylerden iki bin kadar köylü katıldı. Ayrıca törene Hopei Sağlık
Hizmetleri'nden sorumlu Dr. Yeh, Sekizinci Ordu temsilcileri ve Chin Cha Chi
Birleşik Cephe Hükumeti'nin sivil temsilcileri katıldı. Törende bir konuşma
yapan Bölge Parti yöneticisi Liu, Dr. Bethune'a hizmetleri için şükran duygularını sundu. Daha sonra alana ellerinde üzerlerinde İngilizce ve Çince yazılar
bulunan yedi kızıl pankart taşıyan bir hemşire korteji girdi. Her pankartın arkasındaki
grup alana girerken, pankartta yazlı metni okuyordu:
“Dr. Bethune, oğretmenimiz.
Dr. Bethune, kavga arkadaşımız.
Dr. Bethune, sağlık danışmanımız.
Dr. Bethune, doktorumuz.
Dr. Bethune, arkadaşımız.
Dr. Bethune, örneğimiz.
Dr. Bethune, yoldaşımız”.
Dr. Bethune, yoldaşımız”.
Bu örnek hastaneyi bölgenin değişik
yerlerinde kurulan yenileri izledi. Uzak yerlerden gelen köylüler örnek
hastaneyi inceliyor, daha sonra köylerine geri dönerek “Beş Hafta Kampanyası”
başlatıp kendi hastanelerini inşa ediyorlardı. Yeni gelen Japon birliklerinin
saldırısı sırasında hastanesinin de
bombalanarak yıkıldığını öğrenen Dr.
Bethune çok üzüldü. Uzun zamandır tercümanlığını yapan ve Dr. Bethune'un
anestezi teknisyeni olarak eğittiği Tung, “onlar bir tane yıkacaklar, biz
yerine on tane inşa edeceğiz, sonuçta yine biz karlıyız” diyerek Dr. Bethune'u
teselli etti. Eylül'de iki Çinli hekim, bir
anestezi teknisyeni, bir ameliyat hemşiresi, bir ahçı, iki hizmetli ve iki emir
eriyle birlikte Dr. Bethune, seyyar sağlık birimiyle, yeniden cepheye gidiyordu.
Kasım'a girilirken politik durumda
ciddi gelişmeler yaşandı. Kanton dahil önemli şehirleri ve endüstri merkezlerini
ele geçiren Japon'lar, Chiang Kai-shek hükumetine barış teklifleri iletiyorlardı.
Tekliflerin tek şartı komünistlerin denetimindeki Chin Cha Chi bölgesinin boşaltılmasıydı
ve bu sağlanırsa Japonya askeri harekatını durduracaktı. Hankow düşmüş,
Milliyetçi Hükumet Chungking'e taşınmak zorunda kalmıştı. Özetle, eğer Milliyetçi
Hükumet ittifak yaptığı komünistleri feda ederse, barış sağlanacaktı. Yenan ile
Chungking arasındaki ilişkiler soğumaya, Kuomintang denetimindeki bölgelerde
komünistler, hatta liberaller tutuklanmaya başladılar.
Japonların üzerine gitmesi gereken
Kuomintang ordularının yönlerini değiştirip, komünistlerin denetimindeki Chin
Cha Chi'ye doğru ilerlemeye başlamaları üzerine Mao'nun ordusu Japonlar ile milliyetçiler
arasında sıkıştı. Bütün bunlar Dr. Bethune'un işlerinin iki kat artması anlamına
geliyordu. Kışın bastırmasıyla birlikte Dr. Bethune, seyyar sağlık birimindeki çalışmalarına
ara vermek ve Yenan'daki Askeri Hastane'ye dönmek zorunda kaldı. Dönüş yolunda
22 Kasım'da ziyaret ettiği 359. Alay Karargahı'nda cephede ilk müdahale yapılmadan,
üç gün sedyede taşınarak getirilen iki askerin yaralarının gangrene dönüşmüş olduğunu
görünce, yanına seyyar sıhhiye birimi almadan sefere çıkan General Wang Chen'i şiddetle
eleştirdi ve bir daha seyyar sıhhiye birimi almadan sefere çıkmayacağı üzerine
kendisinden söz aldı.
Artık bütün komutanlar sefere çıkmadan
evvel planlarını Dr. Bethune ile paylaşıyorlar, Dr. Bethune cephede sunulacak
sağlık hizmetleri için gerekli düzenlemeleri yapıyordu. Tuttuğu kayıtlardan
yaralanan bir askerin en erken 7 ve en çok 40 saat içinde tıbbi bakım gördüğü,
ortalamanın ise 24 saat olduğu anlaşılıyordu. Dr. Bethune'un sağlık
hizmetlerinin yönetimine geçmesinden önce 7 gün olan ortalama süre şimdi 1 güne
inmiş, ikincil enfeksiyon oranı ise yok denecek seviyelere düşmüştü. Yaralı
askerlerin üçte biri bir ay içinde cepheye dönebiliyordu. Bu oran gerilla savaşı
konsepti içinde inanılmaz bir başarıyı simgeliyordu. Dr. Bethune cephe sağlık hizmetlerine
yeni bir konsept getirmişti: “yaralı hekime değil, hekim yaralıya gidecek”.
29 Kasım'da General Chen'in komuta
ettiği 359. Alay'ın Kuan Lin-Lin Chu yoluna düzenleyeceği operasyona Dr.
Bethune bizzat katıldı. Yaralıların geriye taşınma planlarını yaparak beklemeye
başladı. Saldırı öğleden sonra saat 5.15'te başladı. Saldırının başlamasından 7
saat 15 dakika sonra gelen ilk yaralı 15 dakika sonra anestezisini almış,
ameliyata hazır bekliyordu. Ertesi sabah saat 8'de Dr. Bethune 25. yaralının ameliyatını
tamamlamıştı. Ameliyatı tamamlanan yaralılar 10 mil gerideki Chu Hui Tse
hastanesine naklediliyordu.
Seyyar sıhhiye birimindeki durum
hakkında yaralıları taşıyan sıhhiye erlerinden sürekli bilgi alan General Weng,
saldırıya devam edip etmemek konusunda karar vermeden önce Dr. Bethune'a bir
haberci göndererek, daha fazla yaralı kabul edip edemeyeceğini sordu. Dr.
Bethune yaralı geldiği sürece seyyar sıhhiye biriminin görevine devam edeceğini
bildirdi. 50. ameliyattan sonra yirmi dört saattir aralıksız görev yapan
anestezi teknisyeni Tung'un elleri titremeye başladı. Dr. Yo anesteziye geçti
ve Dr. Bethune ameliyata devam etti. 0 sırada hastaneden gelen Dr. Wang, Dr.
Bethune'un yerini alarak ameliyat masasında 12 saat daha çalıştı. Sonunda Japon
takviyelerinin gelmek üzere olduğu haberinin alınması üzerine saldırı durduruldu
ve 359. Alay geri çekildi.
Operasyon, o güne kadar 359. Alay'ın
en az kayıp verdiği operasyon olmuştu. 0 günden sonra askerlerini hücuma
kaldıran komünist komutanlar, askerlerine şöyle seslenmeye başladılar: “Pin ba!
Pai Chu En -tchu tsai- wo men ho mien!' (Hücum! Bethune, yaralılara bakmak için
burada! Hücum! Bethune bizimle!)”.
Çin'e ayak basalı daha bir yıl
olmamasına rağmen bir efsane haline gelen Dr. Bethune, 1938 sonunda Chin Cha-Chi
Smir bölgesine sağlık danışmanı olarak atandı. Pratikte ise bütün komünist Çin
ordusunun sağlık birimlerine komuta ediyordu. Burada 3 Ocak 1939'da açtığı Özel
Cerrahi Uygulama Okulu'na çeşitli bölgelerden gelen ve döndüklerinde bölgelerindeki
sağlık personelini eğitecek olan 30 öğrenci katıldı. 3 Mart 1939' da Dr.
Bethune günlüğüne şunları yazdı: “Bugün benim 49. doğum günüm. Cephedeki en yaşlı
asker olmaktan gurur duyuyorum. Dün gece saat 7'den bu sabah 6'ya kadar
ameliyattaydım ve bugünü yatarak geçirdim. 40 yaralı arasından ciddi durumda
olan 19 tanesini ameliyat ettik .... Ameliyat ettiklerim arasında iki Japon
yaralı vardı. Onlar da bizim askerlerimizle aynı muameleyi gördü. Onlarla
beraber fotoğrafım çekildi .... Düşmanı püskürttük. Düşman savaş alanında 50 ölü
bıraktı. 40 tüfek ele geçirdik, 40 asker yitirdik. Bir cana, bir tüfek! İşte
silahlarımızı böyle sağlıyoruz”.
Wutai dağlarında nekahat dönemindeki
hastaların köylülerin Beş Hafta Kampanyaları ile inşa ettikleri hastanelere dağıtımını
tamamlayan Dr. Bethune, 1939 yılı Şubat – Haziran dönemi raporunu hazırlamaya
başladı. General Nieh'e verdiği rapor öfke doluydu: “Neden Çin hükumetinden ve
dışarıdan yardım almıyoruz? Düşün! Burada 20 bin asker var. Hastanelerde her
zaman en az 2.500 yaralı oldu. Geçen yıl binin üzerinde çarpışma oldu. Bütün
bunlarla başa çıkabilmek için sadece 5 Çinli doktor, 50 kendi kendine yetişmiş
hemşire ve bir yabancı doktor ... Tıbbi malzeme desteği yok ...” (Dr.
Bethune'un Kuomintang'ın komünistlere karşı başlattığı ambargodan henüz haberi
yoktu).
Dr. Bethune artık dışarıdan bir yardım
gelmeyeceğine, eğer bir şey gerekiyorsa bunu kendi başına halletmesi gerektiğine
inanmıştı. Doktor mu lazım dı? Kendi yetiştirecekti. Demek ki artık sıra cephe
şartlarında bir de “Tıp Fakültesi” kurmaya gelmişti. Dr. Bethune Temmuz ortasında
100 öğrenci kapasiteli bir tıp fakültesi için taslak raporunu tamamladı. Bu
okulda 6 ayda hemşire, 18 ayda hekim ve 2 yılda cerrah yetiştirilecekti. Ancak
bütün bunlar için para gerekiyordu.
Raporu ve tıp fakültesi tasarısını
okuyan General Nieh (Devrim sonrası başbakan yardımcısı oldu) Dr. Bethune'a bunları hangi parayla yapacağını sordu. Dr. Bethune gelecek 5 yıI için toplam 50 bin
dolar gerektiğini, bunu sağlamak için Aralık ayında Kanada'ya dönerek yardım toplayacağını
söyledi. General Nieh bunun Yenan' da görüşülmesi gerektiğini, kendisinin
orduyu bir kaç ay dahi olsa Dr. Bethune'suz bırakmaya yetkili olmadığını söyledi.
Bir kaç hafta sonra Eylül ortasında
Dr. Bethune'un planı onaylandı. Kanada ve ABD'yi kapsayan bir yardım toplama gezisine
çıkacaktı. Ekim ayında gitmesine karar verildi. Dr. Bethune Kanada'ya gitmeden
“Gerilla Savaşında Sahra Hastaneleri” el kitabını tamamlamaya çalışacaktı. Bu
arada, gazlı bez ve protez bacak üretimi için çalışmalar tamamlanmış, iş para
bulunmasına kalmıştı.
Ekim geldiğinde Batı Hopei'de 20 yeni
hastane inşaatının tamamlandığını öğrenen Dr. Bethune, Kanada'ya gidişini bu
hastaneleri denetlemek için Kasım başına erteledi. 20 Ekim'de denetimlerinin
sonuna yaklaştığında Japonlar 50 bin kişilik bir kuvvetle Chin Cha Chi üzerine
saldırıya geçtiler. Saldırıların en yoğununu alan Batı Hopei cephesi komutanı
General Lu Cheng-tsao acilen seyyar sıhhiye birimi takviyesi istedi. Elde
personel kalmadığından Dr. Bethune'un bizzat gitmesi gerekiyordu. Çevirmeni
Tung eğer cepheye giderlerse Kasım başına kadar geri dönemeyeceklerini söyledi.
Harita üzerinde durumu inceleyen Dr. Bethune, eğer Batı Hopei düşerse, bütün
Chin Cha Chi bölgesinin tehlikeye düşeceğini anlayınca, “Chin Cha Chi'yi
yitirirsek, zaten gitmemin anlamı kalmayacak” dedi ve geziyi iptal etti.
Ekim'in son haftasında seyyar sıhhiye
birimiyle savaşı en çok yoğunlaştığı Lai Yuan - Mo Tien Ling cephesine hareket
eden Dr. Bethune, 2 Kasım'da Mo Tien Ling yakınlarında bir köye ulaştı. General
Lu hemen karargahı ile seyyar sıhhiye birimi arasında sahra telefonu hattı çektirdi.
Pai Chu En'in (Dr. Bethune) cephede olduğu hemen asker arasında yayılmış,
cepheye moral gelmişti.
Ameliyathanesini kuran Dr. Bethune
cepheden ilk yaralıların gelmesini beklemeye başladı. Öğleden sonra tepenin yamacından
bir grup köylünün onun seyyar sıhhiye birimine ilerlediği görüldü. Bunlann köylü
kılığında Japon askeri olduğu anlaşılınca seyyar sıhhiye biriminin hemen yer değiştirmesi
gerekti. Ancak Dr. Bethune ameliyatın ortasındaydı. Sıhhiye erleri ameliyat
bitene kadar Japonları oyalamayı başardılar ve ardından köy boşaltıldı. Akşamüzeri
seyyar sıhhiye birimi Tang nehri yanındaki bir köye taşındı.
28 Ekim'de bir kırık bacağı ameliyat
ederken kullandığı cerrahi enstrüman Dr. Bethune'un sol elinin orta parmağını çizmişti.
Anestezi teknisyeni Tung'un eli iyileşene kadar ameliyatlara ara vermesi
gerektiği uyarısına rağmen, malzeme yokluğundan eldivensiz olarak ameliyatlarını
sürdüren Dr. Bethune'un parmağı 5 Kasım'da enfekte oldu ve ateşi yükseldi. Hala
inatla elinin iyi olduğunu iddia ediyor, ameliyatlara devam etmek istiyordu.
Ateşi 40'ın üzerine çıktı. Streptokoksik septisemi gelişiyordu, fakat elde
antibiyotik yoktu. Tung, Dr. Bethune'u zorla yatağa yatırdı ve komutayı ele
alarak seyyar sıhhiye birimini Sarı Taş köyüne nakletti. Artık Dr. Bethune
kendi seyyar sağlık biriminin hastalarından biriydi. Dr. Bethune, yatağında ölümü
beklemek zorunda kaldı. 12 Kasım sabahı saat 5.20'de 49 yaşında, bir köylünün
tek oda evinde yaşama gözlerini yumdu.
DR. BETHUNE EFSANESİ
Dr. Bethune'un naaşı önce hastaneye yürüyerek
dört gün uzaklıktaki bir köye taşınarak, geçici bir mezara gömüldü, daha sonra 1940
Ocağında Chu-cheng'e nakledildi. Katafalkının yanına cerrahi enstrümanları ve bazı
özel eşyaları kondu. Katafalkın üzerine çelenkler ve başına Çin ve Amerikan
bayrakları (Kanada bayrağı bulunamadığından) asıldı. 5 Ocak 1940'ta savaşın en
şiddetli günlerinde 10 bin kişi, yumruklan havada, sessiz saygı duruşunda
bulundu. Daha sonra cenaze bir tepenin yamacına gömüldü. Mezarın yanına örülen
duvarın üzerine fotoğraflar asıldı, mumlar dikildi. Gece Dr. Bethune'un Çin'deki
hizmetlerini sergileyen bir oyun sahneye kondu.
Ertesi gün köylüler mezarın başına
bir anıt inşa etmeye başladılar. Anıt, 1 Mayıs 1940'ta tamamlandı ve törenle açıldı.
Birkaç ay sonra bölge Japonların eline geçince köylüler Dr. Bethune'un cesedini
ve anıtı kaçırarak sakladılar. 1952 yılında, Dr. Bethune'un naaşı ve anıt
Shih-chia Chuang'a, Kuzey Çin Askeri Bölgesi Şehitleri Anıtı'nın bulunduğu
parka nakledildi ve en merkezi yere gömüldü.
Parkın karşısına 800 yataklı Norman
Bethune Uluslararası Barış Hastanesi açıldı. Dr. Bethune'nun kurdugu tıp fakültesinin
hastanesine Chin-Ch'a-Chi Sınır Bölgesi Norman Bethune Hastanesi adı verildi.
Hastanenin giriş katı müze haline getirilerek, Dr. Bethune'un fotografları, yazı
makinesi, cerrahi enstrümanları ve özel eşyaları ile donatıldı. Bugün müze ve
anıt mezar yüz binlerce ziyaretçinin uğrak yeridir.
Çin devriminin lideri Mao Tse-tung,
Dr. Norman Bethune'un anısına 21 Aralık 1939'da yazdığı makalesinde (taziye) Betune'un
Japon emperyalizmine karşı direnişte Sekizinci Yol Ordusu sağlık birimindeki
hizmetlerine büyük değer biçti. Çin Dr. Bethune'u komünistlerin 1949 yılında Kuomintang'ı
yenmesinden sonra bu makale ile tanıdı (Makaleyi yazının sonunda
bulabilirsiniz).
Dr. Bethune'un yaşam öyküsü Çin
okullarının müfredatına alındı. Dr. Bethune anısına sayısız heykeller dikildi
ve pullar basıldı. Çin Komünist Partisi Dr. Bethune'u her zaman bir fedakarlık,
adanmışlık ve sorumluluk sembolü olarak gördü. Bugün Çin'de Dr. Bethune ismi (Çince
Pai-ch'iuen: yabancı), Mao Tse-tung'dan sonra en çok bilinen isimdir.
Kanada'da ise Dr. Bethune geniş halk
yığınları için uzun süre bilinmezliğini sürdürdü. Gazetelerde çıkan birkaç
taziye sayılmazsa, komünist basın dışında hemen hiç yer almadı. Dr. Bethune'un
anısını yaşatmak üzere Ontario'da Komünist Partisi tarafından yayınlanan
Canadian Tribune gazetesi 1942 Aralığında KızıI Haç' a Dr. Bethune anısına bir
seyyar kan nakli aracı bağışladı. Bir yıl sonra komünist üyelerin teklifi ile
Kanada Emek Kongresi hükumetten Dr. Bethune adına bir anıt dikilmesini istedi,
fakat Başbakan MacKenzie King artık Kanada ile Sovyetler Birliği'nin birlikte
savaşıyor olmalarına rağmen, bir Komünist hekimin anıtının dikilmesi isteğine
kulak asmadı.
12 yıI sonra ABD'de Dr. Bethune adına
ilk biyografi (Neşter, Kılıç) yayınlandı (yandaki fotoğraf) ve birçok dile çevrildi.
Canadian Broadcasting Corporation'un (CBC) doğumunun 25. yılında anısına bir
radyo belgeseli yayınlaması ve Kanada Ulusal Film Kurulu'nun (NFB) Bethune
isimli bir belgesel yapmasıyla Dr. Bethune, 1964 yılında Kanada'da geniş
kitlelere ulaşabildi. Ancak yayınların hemen ardından Federal Hükumet bu kurumları
komünizm propagandası yaptıkları gerekçesiyle şiddetle kınadı ve yayınların dağıtımını
yasakladı.
Dr. Bethune'u Kanadalılara duyurma
mücadelesine Çin de omuz verdi. 1960 yılında Çin operasının Dr. Bethune anısına
bir konser vermesi ve konser gelirini Dr. Bethune'un Montreal'de görev yaptığı
Royal Victoria Hastanesi'ne bağışlaması, hastane yöneticilerinin bir Çin – Kanada
karşılıklı hekim değişimi programı başlatmasına vesile oldu. 1964 yılında
McGill Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Bölüm Başkanı Dr. K. Elliot misafir öğretim üyesi olarak Pekin'e gitti.
Kanada'da Dr. Bethune adını duyulmasında
Çin'e giden Kanadalı turistlerin de büyük katkısı oldu. Ziyaret ettikleri her
yerde Dr. Bethune heykelleri ile karşılaşan ve konuştukları her Çinlinin
kendilerinin Dr. Bethune adını duymadığını öğrendiklerinde hayretler içinde
kalmalarına şaşıran Kanadalı turistler, ülkelerine döndüklerinde durumu yakınlarına
anlattılar, gazetelerin editörlerine mektuplar gönderdiler. Sonunda 1971 yılında
Ulusal Tarihi Alanlar ve Anıtlar Kurulu Dr. Bethune'un “tarihsel önemi olan kişilikler”
arasına alınması teklifini görüşmek zorunda kaldı, ancak teklif Dr. Bethune'un
niteliklerinin kurum standartlarını karşılamadığı gerekçesiyle reddedildi.
Kanada bu dönemde olağanüstü bir
politik değişim yaşamaya başlamıştı. Avrupayı kasıp kavuran 68 hareketi ABD'de
Vietnam savaşına karşı gelişen muhalefet uzun ve zorlu savaşımlar sonucu dünyada
sömürge sisteminin yıkılması, Amerika kıtasını sarsan Küba devriminin kalıcılığının
kesinleşmesi ve ABD' de siyahların ırkçılığa karşı elde ettiği kazanımlar
Kanada'da da yankılanmış, uzun yıllar süren Muhafazakar iktidar yıkılmış,
Liberal parti, Pierre Trudeau liderliğinde hükumet kurmayı başarmıştı. ABD'nin
bütün baskılarına karşın Çin ile diplomatik ilişkiler kuran Trudeau hükumeti
döneminde Dr. Bethune Ulusal Tarihi Alanlar ve Anıtlar Kurulu tarafından “tarihi
ulusal kişilikler” arasına ve Dr. Bethune'un Gravenhurst'te doğduğu ev koruma
altına alındı. 17 Ağustos 1972'de bu kararın açıklanması Kanada'da haftalarca
süren şiddetli tartışmalara yol açtı. Sol basın bu kararın Dr. Bethune'un ölümünden
33 yıI sonra alınmasının affedilmez bir gecikme olduğunu savunurken, sağ basın
bir komünistin kahraman ilan edilmesinin “Kanada değerlerini” yıktığını yazdı. Oysa
daha sonra Kanada hükumetinin bu kararı almasının arkasında, Kanada'nın Çin'e
buğday satma teklifini, Çin'in ancak Kanada'nın Dr. Bethune'u onurlandırması
karşılığında kabul edeceğini bildirmesi olduğu anlaşıldı.
Son olarak Dr. Bethune hakkında bu
kadar uzun bir süre yeterli bilgiye ulaşılamamasının nedenlerinden biri de, ölümünden
sonra Dr. Bethune'un çalışmalarını arşivleyen Ted Allan'ın (Neşter, Kılıç kitabının
yazarı), bu çalışmaları 1993 yılına kadar kamuoyuna -bilmediğimiz nedenlerle- sunmaması
ve 1993 yılında Kanada Ulusal Arşivi'ne devrettiği bu koleksiyona yine kısıtlı
erişim şerhi vermesidir. Ancak ölümünden kısa bir süre önce 1995 yılında bu çalışmalardan
bir kısmının yayınlanmasına izin vermiş ve bu sayede Norman Bethune'un Yazıları
ve Sanatı (1998) isimli yayın okurlarıyla buluşabilmiştir. Dr. Bethune'un diğer
çalışmaları ise halen Arşivde copyright süresinin dolmasını beklemektedir.
KAYNAKLAR
Allan, T. ve Gordon, S. (1952). The Scalpel, The Sword. Boston: Little, Brown and Company.
Anderson, M.R., Smith, L. ve Sidel, V.W. (2005). What is Social Medicine? Monthly Review. Erişim: 1 Temmuz 2007. http://www.monthlyreview.org/0105anderson.htm
Barlow, M. (2002). Profit Is Not The Cure: A Citizen's Guide To Saving Medicare. Toronto: McCelland & Stewart.
Buck, T. (1948). Canada: The Communist Party Viewpoint. Toronto: Progress Books.
Buck, T. (1977). Years in Struggle. Toronto: NC Press.
Dimitrov, G. (1935). Unity of the Working Class Against Fascism. Selected Works, V. 2. Sofia Press. Sofia. Erişim: 1 Temmuz2007.
Hannant, L. (1998). The Politics of Passion: Norman Bethune's Writing and Art. Toronto: University of Toronto Press.
Johnston, F. (2006). A Great Restlessness. Winnipeg: University of Manitoba Press.
Kanada Tabipler Birligi Dergisi Arşivi. Canadian Medical Association Journal. 1929 - 1935.
Kanada Komünist Partisi Arşivi. 1934 – 2007.
Macleod, W., Park, L., Ryerson, S. (1978). Bethune, The Montreal Years. Toronto: James Lorimer & Company.
Ryan, 0. (1975). Tim Buck: A Conscience of Canada. Toronto: Progress Books.
Ryerson, S.S. (1980). French Canada: A Study in Canadian Democracy. Toronto: Progress Books.
Shephard, D. (Ed.) (1982). Norman Bethune. Ottawa: The Canadian Public Health Association.
Stewart R. (1973). Bethune. Toronto: New Press.
Stewart R. (2002). The Mind of Norman Bethune. Markham: Fitzhenry & Whiteside.
Tse-tung, M. (ı939). In Memory of Norman Bethune. Selected Works. Erişim: 1 Temmuz 2007.
Wilson, J. (1999). Norman Bethune: A Life of Passionate Conviction. Montreal: XYZ Publishing.
Bu yazı 2007 yılında TTB yayın organı TOPLUM ve HEKİM dergisinde (Cilt 22, Sayı 4, Sayfa 291 – 305) yayınlanmıştır. Dergiye erişmek için TIKLAYINIZ.
BETHUNE VE SOSYALLEŞTİRME
Dr. Bethune bir konuşmasında
sosyalleştirmeye ilişkin düşüncelerini şöyle açıklamıştır:
1. Sağlığı korumanın en iyi yolu
hastalık üreten; cehaleti, yoksulluğu ve işsizliği yaygınlaştıran ekonomik sistemin
değiştirilmesi olabilir. Her bireyin kendi sağlık bakım hizmetini satın alması
uygulaması yürümemektedir. Bu adaletsiz, verimsiz, savurgan ve tamamen zamanı geçmiş
bir uygulamadır. Doktorlar, yardımseverler ve hayır kurumlan bu uygulamayı sürdürebildikleri
kadar sürdürdüler. Bu uygulama yüz yıl önce 19. yüzyıl başında sanayi
devriminin başlamasıyla eceliyle gitmeliydi. Oldukça ileri modern sanayi
toplumumuzda özel sağlık diye bir şey yoktur, sağlık kamusaldır. Kitlenin bir
biriminin hastalık ve rahatsızlıkları, bütün
diğer üyelerini etkilemektedir. Halkın sağlığının devlet tarafından korunması,
devletin yurttaşlarına karşı temel yükümlülüğü ve görevi olarak kabul
edilmelidir. Sosyalleştirilmiş sağlık hizmetleri ve özel sağlık hizmetlerinin kısıtlanması
ya da ortadan kaldırılması, soruna gerçekçi çözüm olarak görünmektedir.
Gelin sağlık hizmetlerinden karı, kişisel
ekonomik kazancı çıkartalım ve mesleğimizi açgözlü bireycilikten arındıralım.
Gelin hemşehrilerimizin sefaleti pahasına zenginleşmemizi bir ayıp haline
getirelim. Gelin örgütlenelim ki politikacılar bizi sömüremesinler. Gelin tıbbi
etiği yeniden tanımlayalım - hekimler arasında bir mesleki görgü kuralları olarak
değil, tıp ile halk arasında temel ahlak ve adalet kuralları olarak tanımlayalım.
Meslek odamızda enteresan vakaları değil, çağımızın büyük sorunlarını, sağlık
ile devlet ilişkisini, mesleğimizin halka karşı ödevlerini, içinde yaşadığımız
ekonomik ve sosyolojik yapıyı daha sık tartışalım. En önemli gündelik sorunlarımızın
dar anlamıyla teknik ve bilimsel değil, ekonomik ve toplumsal olduklarını kabul
edelim.
2. Tıp günümüzdeki diğer kurumlar
gibi -Kilise ve Baro gibi - liderlerini güncel sosyal ve ekonomik sorunlara karşı
tutumlarıyla yargılıyor. Modern tıpta daha az önde giden hekime ve meşhur
cerraha, daha çok uzak görüşlülere, toplum tasarımcılarına gereksinimiz var. Hekimler
halkın sağlığının geleneksel, tarihsel ve fedakar koruyucuları olarak bunu
yapmak zorunda. Gelin hükumete bütün halk için bütüncül, kapsayıcı, planlı bir
sağlık programı sunalım. Bu planın değerlendirilmesinden sonra hekimlik
kendisini ne konumda bulursa bulsun, bunu kabullenmelidir. Halk sağlığı sunağına
sunulacak bu apaçık fedakarlık, şanlı Anka kuşunun küllerinden dirilmesi gibi
hekimliğin yükselişi ile sonuçlanacaktır.
Hastalıklara kolektif olarak hücum
edebilmek ve bütün elemanlarının mevcut bilimsel bilgisinden sonuna kadar
yararlanabilmek için sağlık baştan aşağı yeniden yapılandırılmalı ve hekim, diş
hekimi, hemşire, teknisyen ve sosyal çalışmacı ordusu kaynaştırılmalı ve bütünleştirilmelidir.
Gelin insanlara kaç paran var diye değil, sana en iyi nasıl hizmet edebilirim
diye soralım. Sloganımız, “sizin sağlığınız için varız” olmalıdır.
3. Sosyalleştirilmiş sağlık hizmetleri
sağlık hizmetlerinin postane, ordu, donanma, mahkemeler ve okullar gibi kamusal
mülk haline gelmesi demektir. İkinci olarak, sağlık hizmetleri kamusal
fonlardan karşılanır. Üçüncüsü, hizmetler gelire göre değil, gereksinime göre, herkes
içindir. Hayır, hayırseveri de, yardım alanı da yoldan çıkartır. Dördüncüsü, sağlık
çalışanlarının ücretleri ve emeklilik gelirleri devlet tarafından ödenmelidir.
Beşincisi, sağlık çalışanlarına demokratik özerklik verilmelidir.
25 yıI önce sosyalist olarak adlandırılmanın
nefret uyandıracağı düşünülürdü. Bugün sosyalist olmamak gülünçtür. Sınırlı sağlık
sigortası gibi sağlık reformları, sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi değildir.
Bunlar, gereksinimler karşısında günümüzde hayırseverliğin ürettiği dejenere
sosyalizm biçimleridir. Sosyalleştirilmiş sağlık hizmetlerine muhalif olanların
üç ana itiraz noktası şunlardır: Birincisi, inisiyatif yitimi. Bu modern barbarlık
çağında eşek muhtemelen burnunun önünde bir yeşil sebzenin sallandırılmasına
gereksinim duyar. İnsan için de havuç yerine, prestij demeti aynı işi görür. İkincisi,
bürokrasi. Bu, kurumun aşağıdan yukarıya demokratik kontrolüyle düzeltilebilir.
Üçüncüsü, hastanın hekimini seçebilmesinin önemi. Bu bir mittir. Bunun tek
savunucusu hekimlerdir, hastalar değil. Sınırlı bir seçme hakkı var - diyelim
2, 3 hekim. Sonra eğer hasta tatmin olmazsa, gönder onu bir ruh sağlığı uzmanına!
Erkek kazın sosu, dişi kazın sosudur. (Ha Ali, ha Veli anlamında). Doktorlara
da hasta seçme hakkı (!) verilmelidir! Hastaların yüzde 99'u sonuca bakıyor, kişilere
değil.
4. Mesleğimiz kendisini birey-yoğun
bilimsel bir iş olmaktan çıkartmalı, sağlığın ekonomik güvenceden ayrılamayacağını
kavrayan, toplumcu bir hale gelmelidir. Sırça köşklerimizi terk edelim ve
mevcut ekonomik krizin gerçekliğini kavrayalım. Dünya gözlerimizin önünde değişiyor
ve Aesculapius'un ahşap gövdesi, omurgasının altındaki eski oluşumları silip, süpüren,
yok eden büyük dalgayı ve yükselen dünyanın hareketini hissetmeye başlıyor.
Dalga ile birlikte gitmek zorundayız, yoksa enkaz haline geleceğiz.
5. Bugün dünyadaki çatışma vahşi
bireyciliğe inananlarla, yaşamı herkes için daha iyi bir hale getirmek için kolektif
çaba harcamak gerektiğine inananlar arasındadır. İnsanlar sosyalleştirmeye hazır.
Halkın sağlık güvencesine kavuşmasını engelleyenler, bu mesleğin içindekilerdir.
Bunu kabul edelim. Bu mevcut durumun en önemli gerçeğidir. Bu insanlar gericinin
sahtekar yüzü ya da boş vermişin umursamazlığı ile kendi prensiplerini, hekim
ile hasta arasındaki kutsal ilişkinin sürdürülmesi, kar amacı gütmeyen
millileştirilmiş işletmelerin verimsizliği, sosyalizm tehlikesi, bireyin bağımsızlığı
arkasına gizliyorlar.
Hekimliğin bugün yüz yüze olduğu
durum hekimlik içindeki iki gücün çatışmasıdır. Biri tarihsel çıkarlarımızı,
özel mülkiyetimizi, sağlık hizmetinin dağıtımı üzerindeki tekelimizi sürdürmenin
önemli olduğunu savunuyor. Diğeri hekimliğin fonksiyonunun hekimin konumunu sürdürmekten
daha önemli olduğunu, halk sağlığının güvence altına alınmasının hekimlerin
temel ödevi olduğunu, bizlerin insanların efendisi değil hizmetkarı olduğumuzu
ve insan haklarının, mesleki imtiyazlardan daha üstün olduğunu savunuyor. Yüzyıllar
ötesinden gelen Shakespeare karakterinin dördüncü Henry'deki meydan okuması hala
kulaklarımızda yankılanıyor: "Hangi Kralın altında alçak? Konuş ya da öl!".
Kanada'da din adamları, aydınlar ve
öğrenciler tarafından 1932'de kurulmuş olan Co-operative Commonwealth Federation'a
(CCF) karşı o dönemde Komünist Enternasyonal'in izlediği “sınıfa karşı sınıf” politikası
nedeniyle soğuk bakan Kanada Komünist Partisi, 1935 yılında Komünist
Enternasyonal'in 7. Kongresi'nde Georgi Dimitrov tarafından yapılan faşizm
analizi sonrasında bu politikasını değiştirmiş, Kanada'da faşizme karşı olan
herkesle işbirliği siyaseti gütmeye başlamıştı.
Bu dönemde CCF içinde yer alan komünistler,
partinin sağlık politikasının Dr. Bethune'un Kanada'da sağlık hizmetlerinin
sosyalleştirilmesi tezleri üzerine kurulmasını sağladılar. 1944 yılında bir din
adamı olan T. Douglas liderliğinde Saskatchewan eyaletinde iktidara gelen CCF'un
ilk uygulaması Saskatchewan'da sağlık hizmetlerini Dr. Bethune ve arkadaşlarının
önerileri çerçevesinde, fakat Dr. Bethune’a referans vermeden sosyalleştirmek oldu.
Sosyalleştirmenin eyalette kısa sürede kazandığı başarılar diğer eyaletlerdeki
Kanadalıların da sosyalleştirme taleplerini yükseltmesine yol açınca, Federal
hükumet 1960'larda bütün Kanada'da sağlık hizmetlerini sosyalleştirmek zorunda
kaldı. Kanada bugün birçok yönü neo-liberal saldırı altında tırpanlanmış olsa
da hala yürürlükte olan sosyalleştirmeyi Dr. Bethune ve arkadaşlarının
çalışmalarına borçludur.
NORMAN BETHUNE ANISINA – MAO ZEDUNG (21 Aralık 1939)
Kanada Komünist Partisi üyesi Norman
Bethune yoldaş Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri Komünist Partileri
tarafından Çin’e gönderildiğinde elli yaşlarındaydı; Japonya’ya Karşı Direnme
Savaşımızda bize yardım için binlerce kilometrelik yolu bir çırpıda kat etti.
Geçen yılın ilkbaharında Yenan’a gelerek Vutay Dağları’nda çalışmaya başladı ve
bizi büyük bir üzüntü içinde bırakarak görev başında şehit oldu.
Bu nasıl bir ruhtur ki, bir yabancının
hiç kendini düşünmeden Çin halkının kurtuluşu davasını kendi davası olarak
benimsemesine sebep oluyor? Bu, her Çinli Komünistin ders alması gereken
enternasyonalizm ruhu, komünizm ruhudur. Leninizm bize, dünya devriminin, ancak
kapitalist ülkelerin proletaryasının sömürge ve yarı-sömürge halkların kurtuluş
mücadelesini desteklemesiyle ve sömürge ve yarı-sömürgelerin proletaryasının da
kapitalist ülkelerin proletaryasını desteklemesiyle başarıya ulaşacağını
öğretir.
Bethune yoldaş, bu Leninist çizgiyi
pratiğe uyguladı. Biz Çin Komünistleri de pratiğimizde bu çizgiyi izlemeliyiz.
Bütün kapitalist ülkelerin proletaryasıyla, Japonya’nın, İngiltere’nin, Amerika
Birleşik Devletleri’nin, Almanya’nın, İtalya’nın ve bütün diğer kapitalist
ülkelerin proletaryasıyla birleşmeliyiz. Çünkü emperyalizmi alt etmenin,
milletimizi ve halkımızı kurtarmanın, dünyanın diğer milletlerini ve halklarını
kurtarmanın tek yolu budur. Dar anlamda milliyetçiliğe ve dar anlamda yurtseverliğe
karşı çıkan enternasyonalizm, bizim enternasyonalizmimiz budur.
Bethune yoldaşın ruhu, kendini hiç
düşünmeksizin tamamen başkalarına adaması, çalışmasındaki yüce sorumluluk
duygusunda ve bütün yoldaşlara ve halka gösterdiği içtenlikte ifadesini bulur.
Her komünist ondan ders almalıdır. Çalışmalarında sorumsuz hareket eden,
ağırdan kaçıp hafifi seçen ve zor görevleri başkalarının üzerine atarak
kendilerine kolay görevleri seçen kişiler az değildir. Bunlar daima
başkalarından önce kendilerini düşünürler. Ufak bir katkıda bulundukları zaman,
gururla kabarırlar ve başkalarının gözünden kaçacak korkusuyla böbürlenir
dururlar. Yoldaşlara ve halka karşı hiç yakınlık duymazlar; soğuk, ilgisiz ve
duygusuzdurlar. Aslında bunlar komünist değildirler ya da en azından
kendilerini davaya adamış komünistler olarak görülemezler. Cepheden dönenler
arasında, Bethune’un adı geçtiğinde hayranlığını belirtmeyen ve onun ruhu
karşısında etkilenmeyen yoktu. Şansi-Cahar-Hopey sınır bölgesinde, asker ya da
sivil, Dr. Bethune tarafından tedavi edilen ya da onun nasıl çalıştığını gören herkes
ondan etkilenmişti. Her komünist, bu gerçek komünist ruhunu Bethune yoldaştan
öğrenmelidir.
Bethune yoldaş bir hekimdi, tedavi
sanatı onun mesleğiydi ve Sekizinci Yol Ordusunun tıbbî hizmetinde önemli bir
yer tutan bu hünerini sürekli olarak mükemmelleştiriyordu. Yeni bir şey gördükleri
anda işlerini değiştirmek isteyen, teknik işleri yararsız ve istikbal vaat
etmeyen işler olarak gören kimselere, onun ortaya koyduğu örnek çok iyi bir
derstir.
Bethune yoldaşla sadece bir kere
karşılaştım. Daha sonraları bana birçok mektup yazdı. Ama çok meşguldüm, ona
ancak bir tek mektup yazabildim ve onun da eline geçip geçmediğini bilmiyorum.
Ölümüne çok üzüldüm. Şimdi hepimiz onu anıyoruz. Bu onun ruhunun, bize nasıl
derin bir ilham kaynağı olduğunu gösterir. Hepimiz, ondan, ne olursa olsun kendimizi
hiç düşünmemeyi öğrenmeliyiz. Bu ruha sahip olan herkes halka çok yararlı
olabilir. Bir kimsenin yeteneği az ya da çok olabilir; ama o kimse bu ruha
sahipse, daha şimdiden mert, dürüst, sağlam bir ahlaka sahip, adi çıkarlardan
arınmış ve halka yararlı bir insandır.
BETHUNE ADINA BASTIRILAN ANI PULLARINDAN BAZILARI
BETHUNE ADINA BASTIRILAN ANI SİKKELERİNDEN BAZILARI
DR. HENRY NORMAN BETHUNE 1890 - 1939
Uluslararası üne sahip bir insansever, cerrah ve devrimci. Bethune bu evde doğdu. Birinci Paylaşım Savaşı sırasında Toronto Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu ve savaşta kapsamlı hizmet sundu. 1929 - 1933 arasında Motreal Royal Victiroa Hastanesi'ndeyken göğüs cerrahı olarak geniş ün kazandı. Sosyal ve politik konulara ilgisi onu 1936'da Cumguriyetçi birliklere tıbbi yardım örgütlediği ve dünyanın ilk seyyar kan nakli birimini kurduğu İspanya'ya götürdü. İki yıl sonra Çin'e gitti ve ölümüne dek yorulmaksızın 8. Yol Ulusal Devrimci Ordu'sunda bir cerrah ve tıbbi danışman olarak çalıştı. Çin'de Shih Cha Chuang'da Şehitler Mozolesi'nde gömüldü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder