Translate

10 Aralık 2015 Perşembe

Dr. Norman Bethune


Tarih, yeri ve zamanı geldiğinde emperyalizme, faşizme ve işgalcilere karşı barış, demokrasi, ulusal ve toplumsal kurtuluş için neşterlerini bırakıp, “kılıç kuşanarak”, emekçi halklara önderlik eden hekimlerle doludur. Dr. Ernesto Che Guevara, Dr. Hikmet Kıvılcımlı, Dr. Rudolf Virchow, Dr. Sun Yat-sen, Dr.Thomas Hodgkin, Dr. Salvador Allende, Dr. Şefik Hüsnü ve daha niceleri politik kimlikleriyle tarihte önemli roller aldılar. 

Kanadalı hekim Norman Bethune ise diğerlerinden farklı olarak, yaşamının sonuna kadar bir an elinden bırakmadığı neşterini, emperyalizme ve faşizme karşı savaşımında ve toplumsal ilerleme yolunda bir “kılıç” olarak kullandı.


Dr. Bethune'un mirası, düşmanlarını o kadar korkuttu ki, adının ülkesi Kanada dahil hiçbir yerde duyulmaması, barış, demokrasi ve sosyalizm uğruna yaşamını adadığı savaşımın belleklerden silinmesi için ellerinden geleni artlarına koymadılar. Oysa güneşi balçıkla sıvamak olanaksızdı. Yakın dostlarının ve yoldaşlarının yıllarca süren kararlı mücadeleleri sonucu ölümünden 33 yıl sonra da olsa Dr. Bethune efsanesi dünyanın dört bir yanına yayıldı ve anısı barıştan, demokrasiden ve toplumsal kurtuluştan yana olan hekimlere örnek oldu.

Dr. Bethune hekimlik yaparak, sadece “iyi hekimlik” yaparak, kısacık ömründe üç kıtada emekçi halkların savaşımına önder oldu. Hiçbir zaman meslek kuruluşları dışında, politik önderlik ya da yönetici görevler almadı. Katıldığı hiçbir savaşta neşterini bırakıp kılıç kuşanmadı. Gerek kendi ülkesinde, gerekse yardıma koştuğu İspanya ve Çin'de, düşmana karşı sadece “iyi hekimlik” yaparak savaştı, emekçilerin gönlünde “iyi hekimlik” pratiği ile taht kurdu.

Dr. Bethune'a göre faşizm, tüberküloz (verem hastalığı) gibi sosyal bir hastalıktı ve faşizme karşı aynı tüberküloza karşı mücadele edildiği gibi savaşılmalıydı. Nasıl tüberkülozu önlemek olanaklıysa, faşizmi önlemek de olanaklıydı. Dr. Bethune sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesini parası olmayan insanlara yardım edebilmek için istiyordu. Dr. Bethune kendisi için ücret talep etmeden yapacağı ameliyatların masraflarının, devlet tarafından karşılanması için savaştı.

Dr. Bethune’un bu saf ve soylu düşünceleri, “iyi hekimlik” yapabilmek için verdiği inatçı ve kararlı savaşımı düşmanlarını o kadar korkuttu ki, ölümünden 12 yıl sonra biyografisini kaleme alan dostları Ted Allen ve Sydney Gordon, kitaplarını (The Scalpel, The Sword) Kanada'da bastıracak matbaa bulamadılar, Amerika Birleşik Devletleri'nde (Boston) yayınlamak zorunda kaldılar.


Bu yazı bir yıllık bir arşiv taraması, Dr. Bethune biyografilerinin gözden geçirilmesi ve elde edilen verilerin, Kanada'da ve dünyada dönemin tarihsel olayları içinde yeniden değerlendirilmesinin bir ürünüdür. Yazıda Kanada Komünist Partisi ve Kanada Tabipler Birliği arşivlerinden ve hayatta olan, Dr. Bethune'u tanıma olanağı bulmuş yaşlı parti üyelerinin tanıklıklarından geniş ölçüde yararlanılmıştır. Dr. Bethune'un yaşamı hakkındaki kaynakların çoğu belgelere değil, tanıklıklara dayandığından, kaynaklar arasında kimi çelişkilerle karşılaşılmaktadır. Bu durumlarda, ya en güvenilir kaynak esas alınmış, ya da kaynakların çoğunda yer alan bilgilere yer verilmiştir. Ne yazık ki, İngilizce ya da diğer “batı” dillerine çevrilmemiş Çince eserlerden yararlanılamadığından, Dr. Bethune'un yaşamının Çin’de geçen bölümü için ikinci elden kaynaklara başvurulmuştur. Umulur ki, Dr. Bethune'un Çince bilen dostları bu eksikliği kısa zamanda giderirler.

Bu yazı 2007 yılında TTB yayın organı TOPLUM ve HEKİM dergisinde (Cilt 22, Sayı 4, Sayfa 291 – 305) yayınlanmıştır. 

GENÇLİK YILLARI

Henry Norman Bethune 3 Mart 1890'da Toronto'nun 160 kilometrekuzeyinde küçük bir kasaba olan Gravenhurst'de Evangelik bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi (Foto: doğduğu ev bugün müze haline getirilmiştir). 



Fotoğraf: At üzerindeki Norman Bethune, yanındaki babası Malcolm ve arabadakiler Malcolm Jr., annesi Elezabeth Ann (Goodwin) ve Janet Louise Bethune (1893).

Bir din adamı olan babasının sürekli yer değiştirmesi nedeniyle çocukluğu ve gençlik yılları (yandaki fotoğraf 1905 yılına aittir) Ontario eyaletinin değişik kentlerinde geçen Bethune, liseyi bitirdikten sonra 1907 yılında Algoma'da orman işçisi olarak odun kesiminde çalışmaya başladı (alttaki fotoğraf).


İki yıl sonra yaz tatili için çıktığı bir yolculukta uğradığı Winnipeg'de, Telgraf gazetesinde iş bularak gazeteciliğe başladı, fakat Winnipeg yaşantısının monotonluğuna dayanamayarak, aynı yılın (1912) sonbaharında Frontier Kolej'e geri dönmek için başvurdu. Başvuruda geciktiğinden işe alınmayınca, Toronto'ya geri dönerek tıp fakültesine kaydoldu.

Parlak bir öğrenci olmayan Bethune, derslerinde ancak sınıfını geçmesine yetecek kadar bir başarı gösteriyordu. Birinci Paylaşım Savaşı patlak verdiğinde (1914), dört yıllık tıp öğreniminin üçüncü yılında olan Bethune okulunu yarım bırakarak Toronto'da onuncu sırada askerlik hizmeti için gönüllü oldu ve sıhhiye eri olarak orduya katılarak Fransa'ya gitti (Foto: Askerlik belgesi). 


Cephede sedye taşıyıcı olarak görev alan Bethune, 29 Nisan 1915’te her üç Kanadalıdan birinin yaşamını yitirdiği kanlı Ypres muharebesinde sağ bacağına aldığı bir şarapnel yarasıyla İngiltere'de üç ay kadar tedavi gördükten sonra terhis edilerek Kanada'ya geri gönderildi ve burada yeniden tıp eğitimine döndü. Savaş nedeniyle artan hekim gereksinimini karşılamak üzere başlatılan hızlandırılmış eğitime alınan Bethune, 1916 Aralığında mezun olarak (yandaki fotoğraf), Stratford kasabasındaki bir özel muayenehanede, tatile çıkan aile dostu bir hekimin yerine hasta kabul etmeye başladı. 

Yeniden orduya katılma isteği kabul edilen Dr. Bethune iki aylık muayenehane hekimliği deneyiminin ardından İngiltere'de, Chatham Deniz Hastanesi'ne yardımcı cerrah olarak tayin edildi (yandaki fotoğraf). Pegasus uçak gemisinde 14 ay hekimlik yaptıktan sonra kasık fıtığı nedeniyle 1918'de hastaneye kaldırıldı ve ameliyat oldu.





(Foto: Hastaneden verilen taburcu belgesi).

Hastanede kaldığı süre içinde savaş sona erince taburcu olduktan sonra 1919 Şubat'ında Londra'da Çocuk Hastanesi'nde çalışmaya başladı (Foto: klinikteki mesai arkadaşlarıyla).






Burada altı aylık intörnlük eğitimini tamamlayarak Kanada'ya döndü ve Stratford'ta muayenehane açtı (yandaki fotoğraf). 






Dostlarının ısrarına rağmen bir türlü alışamadığı muayenehane hekimliğini bırakıp orduya başvurarak, bu kez 1920'de Kanada Hava Kuvvetleri'nde uçuş hekimi oldu. Yedi ay sonra bu görevinden ayrılarak Londra'ya gitti ve 1921 yılında Batı Londra Hastanesi’nde ikinci intörnlüğünü tamamladı. 1922 Şubat'ında Edinbourgh’ta meslek örgütünün lisans sınavını vererek cerrah oldu ve ayrı hastanede cerrah olarak göreve başladı.



İngiltere'deki cerrahi eğitimi sırasında varlıklı bir ailenin kızı olan Frances Penney ile tanışan Dr. Bethune, 1923 Ağustos'unda evlendi ve Avrupa ülkelerinde geçen beş aylık bir balayına çıktı. Balayı sırasında dolaştıkları ülkelerde Dr. Bethune'un zamanını hastanelerin cerrahi kliniklerini ziyaretle geçirmek istemesi çift arasında tatsızlıklara neden olduysa da, gezi ciddi bir sorun çıkmadan sona erdi (Foto: Eşiyle birlikte - eşiyle çekilmiş arşivlerdeki tek fotoğraf).



Balayından sonra 1924 başında Kanada'ya dönen Dr. Bethune, hekime en çok gereksinim duyulan ücra yerlerden birinde çalışmak istedi, fakat Frances bu fikre şiddetle karşı çıktı. Çift, Frances'in ısrarı ile 1924 sonbaharında, Ontario şehirlerine göre daha modern bir şehir olan Detroit'e (ABD’nin Kanada sınırında bir sanayi şehri) yerleşti (yandaki fotoğraf). Dr. Bethune eşini mutlu edebilmek için kısa yoldan başarıya ulaşmaya ve zengin olmaya karar verdi. ABD'de hekimlik yapabilmek için meslek örgütüne başvuran Dr. Bethune, Harper Hastanesi'nde yardımcı cerrah olarak göreve başladı. Aynı zamanda Detroit Tıp Fakültesi'ne yaptığı başvuru da kabul edilince, 1925 yılında burada da part-time öğretim görevlisi olarak görev aldı. Bu dönemde, Mayo Kliniği'nde (Minnesota) iki ay gözlemci cerrah olarak görev yaptı.

KUZEY AMERİKA: ABD VE KANADA

Zengin olabilmek için bütün olanaklara sahip olmuştu, fakat bir “kusuru” vardı; bir türlü hastalarından para istemeyi beceremiyordu. Karşılığında para alamayacağını bildiği halde kendisine başvuran fakir hastalan geri çeviremiyor, para alabildiklerinden de “piyasanın” oldukça altında ücret alıyordu. Varlıklı bir aileden gelen eşi ile para yüzünden arası açılmaya başladı. 1926 yılında eşinin evi terk etmesinin ardından, o yıllarda henüz tedavisi bulunamamış olan tüberküloz hastalığına yakalanan Dr. Bethune, doğum yeri olan Gravenhurst'te Calydor Sanatoryumu'na yatırıldı (yandaki fotoğraf).

Birkaç ay sonra New York'taki Trudeau Sanatoryumu'na nakledilen Dr. Bethune, burada 1927 Aralığına kadar yataklı tedavi gördü (yandaki fotoğraf). 

0 yıllarda muhafazakar hekimler tüberküloz tedavisinde yalnızca yatak istirahati öneriyor, yenilikçi hekimler ise geliştirdikleri suni pnömotoraks yöntemini (yandaki fotoğraf, temsili) denemeye çalışıyorlardı. Dr. Bethune bu yöntemin kendisinde denenmesi için gönüllü oldu. Tedavi olumlu sonuç verdi ve 10 Aralık'ta taburcu oldu.

Bu arada bütün zamanını tüberküloz konusuna ayıran Dr. Bethune'un bilimsel çalışmaları 1929 yılından itibaren Canadian Medical Association Journal, Journal of Bacteriology ve Journal of Thoracic Surgery'de yayınlanmaya başladı. Tüberkülozla savaşmayı kafasına koyan Dr. Bethune, toraks cerrahı olmaya karar vermişti. 1928 yılında başvurduğu Ray Brook Hastanesi'nde, Dr. Harry Bray'in hem hastası, hem de asistanı oldu. 

Burada fareler üzerinde deneyler yapan Dr. Bethune, araştırmasını tamamladıktan sonra, 1928 Nisan'ında Montreal'e geçerek, çalışmalarına McGill Üniversitesi Cerrahi Kürsüsü başkanı Dr. Edward Archibald ile birlikte Royal Victoria Hastanesi'nde devam etti (Foto: Archibald ile birlikte bir operasyon sırasında). 


Bu dönemde eski eşiyle yeniden bir araya gelen Dr. Bethune, 1929 Kasım'ında Frances Penney ile tekrar evlendi. Montreal'de göğüs cerrahisinde yeni yöntemler geliştirmeye başlayan Dr.Bethune, aynı zamanda ileride kendi adıyla anılacak olan cerrahi enstrümanlar icat etti. Philadelphia'da Pilling Company tarafından imal edilen enstrümanlar 1931 yılında piyasaya sürüldü. 1932 yılından itibaren Dr. Bethune tarafından tıbbın hizmetine sunulan cerrahi enstrümanlar, ABD cerrahi kataloglarında yer almaya başladı.

Dr. Bethune, 1930'lar boyunca Kanada, ABD ve İngiltere'de yeni gelişmeye başlayan toraks cerrahisi alanında öncü rol üstlendi ve geliştirdiği yöntemlerden bir kısmı, 1940’larda tüberkülozun ilaçlarla tedavisi bulunana kadar uygulamada kaldı. Dr. Bethune tarafından icat edilen “rib shears” (yandaki fotoğraf) gibi enstrümanlar bugün dahi kullanılmaya devam etmektedir.


1932 Ocağında frenisektomi operasyonu geçirdikten sonra suni pnömotoraks tedavisinden çıkartıldı. McGill Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde (yandaki fotoğraf) Akciğer ve Plevra Hastalıklarının Tanısı ve Cerrahi Tedavisi dersi vermeye başlayan Dr. Bethune, dönemin tıp eğitimindeki egemen pederşahi geleneği yıkarak, öğrencilerine demokratik bir ortam sağladı. Öğrencilerinin kendi geliştirdiği teori ve yöntemleri sorgulamasına izin verdi.

Tüberküloz tanısında salt stetoskoplarından medet uman muhafazakar hekimleri eleştirerek, öğrencilerine yeniliklere açık olmalarını ve tanıda yeni gelişmekte olan görüntüleme yöntemlerine başvurmalarını öğütledi. Dr. Bethune'un bu tutumu kendisine kısa zamanda muhafazakar üniversite çevresinde çok düşman kazandırdı ve bütün parlak başarılarına rağmen 1932 sonbaharında işini yitirdi.

Geçirdiği trafik kazası nedeniyle yerine cerrah arayan Detroit Herman Kiefer Hastanesi (yandaki fotoğraf) Toraks Cerrahi Bölümü şefi Dr. Edward O'Brien, Dr. Bethune'a kendisi iyileşene kadar görevini üstlenmesini teklif etti. Bu teklifi Montreal'de geliştirdiği yeni ameliyat tekniklerini Amerikalı meslektaşlarına öğretebilmek için bir fırsat olarak gören Dr. Bethune, Detroit yanında Northville ve Black Creek'te toraks cerrahlarına yeni teknikleri ve kendi geliştirdiği cerrahi enstrümanları tanıttı.

1933 başında Montreal'de 450 yataklı Sacre Coeur Hastanesi'nde (yandaki fotoğraf) şef toraks cerrahı ve bronkoskopist olarak yılda 1.200 dolar maaşla göreve başladı. Yine mali nedenlerle arasının açıldığı ikinci kez evlendiği eşinden 1933 yılında bir kez daha ayrıldı. Kliniğinde 1934 yılında 1.100 tüberkülozlu hasta kabul edildi, 300 ameliyat ve 73 torakoplasti gerçekleştirildi. Artık 45 yaşında, uluslararası tıp topluluklarında tanınan, “fakir” fakat saygın bir hekimdi.


1935 Haziran'ında Amerikan Toraks Cerrahi Birliği'nin yönetim kuruluna seçilmiş, Kanada Tabipler Birliği'nde kendi alanında konferanslar vermeye başlamıştı. Ancak hala hastalarından para almayı “beceremediği” için, konferans vermeye gittiği yerlerde kendisini “kötü” giyimi nedeniyle hekime benzetemeyip salona almak istemeyen görevlilere gerçekten Dr. Bethune olduğunu kanıtlamaya çalışıyor, yine de çevresinden gelen bütün baskılara rağmen muayenehane açmamakta direniyordu. Hastaneden aldığı maaşı ancak bir hekim arkadaşıyla birlikte tuttuğu apartman dairesinin kirasına ve zorunlu masraflarına yetiyordu.

Dr. Bethune 1930'lara, bir başka deyişle 40 yaşına kadar politikaya ilgisiz kaldı. Politika ile ilk tanışması yakalandığı tüberküloz hastalığı sayesinde oldu. Tüberküloz üzerine yaptığı çalışmalar sırasında tüberkülozun aslında “önlenebilir” bir hastalık olduğunu fark etti ve arkadaşlarına kaynakların tüberküloz tedavisinden çok, tüberkülozun önlenmesi için kullanılması gerektiğini anlatmaya başladı. 1932 yılında hastalıklar ve ekonomi arasındaki yakın ilişki konusunda yazdığı bir makalede düşünceleri iyice olgunlaşmış, “tüberküloza yakalanan zenginler iyileşirken, fakirler ölüyor” tespitinde bulunmuştu.

1930'lu yıllardan önce Kanada'da politikaya yalnız Dr. Bethune değil, hemen hiçbir aydın fazla ilgi göstermiyordu. 1929 bunalımına kadar göreli bir refah içinde yaşayan Kanadalılar, politikayı uzun yıllardır iktidarda olan Muhafazakar Parti'ye bırakmışlardı. 1930'lu yıllar ise Kanada'ya ekonomik yıkım, o güne kadar görülmemiş bir işsizlik ve “açlık” getirdi. Montreal nüfusunun yüzde 20 - 33'ü işsiz, halk panik içindeydi. Hükumet halktan gelen talepleri “kaynak yok” gerekçesiyle geri çeviriyordu. Oysa aynı hükumet birkaç yıl sonra İkinci Paylaşım Savaşı için milyarlarca doları bir çırpıda bulacak, savaştaki yerini almakta bir gün dahi geri kalmayacaktı.

Her on kişiden birinin devlet tarafından verilen yetişkin başına 1 dolar 20 sent, çocuk başına 80 sent haftalık yardımla açlıktan ölmemeye çalıştığı Kanada'nın her yerinde olduğu gibi Montreal'de de sol eğilimli dernekler yeşermeye, işçi ve işsiz hareketleri ortaya çıkmaya başladı. Devletin yardım olarak verdiği parayla hastalandığında hekime gitmek ya da ilaç almak değil, bir hafta boyunca günde üç öğün yemek yemek dahi olanaksızdı.

Dr. Bethune kiliselerin ve yardım kuruluşlarının toplantılarına katılıyor, parasızlık nedeniyle tedavi olamayan hastalarını anlatıyor, yoksulluğa çareler arıyordu. Katıldığı toplantılarda Montreal'in ilerici kesimleriyle ve komünistlerle tanıştı. 1934 yılında Montreal İlericiler Kulübü’nde tüberkülozdan ölen “John Bunyan” (hayali bir kişilik) üzerine yaptığı bir konuşmasında tüberkülozun “toplumsal” boyutlarını ayrıntılı olarak ortaya koydu.

Yoksul bir işçi olan John Bunyan'a birlikte yaşadığı annesinden tüberküloz geçer. Başvurduğu ilk hekim hastalığını teşhis edemez. Diğer bir hekim akciğer filmi ister ve tanı koyarak Bunyan'ı bir sanatoryuma sev eder. Sanatoryumdan erken sevk edilir ve eve döner. Ölmeden evvel tüberkülozu eşine ve çocuğuna geçirir. Bethune öyküyü anlattıktan sonra dinleyicilere Bunyan'ın ölümünden kimin sorumlu olduğunu sorar. Sonra kendi sorusunu kendisi yanıtlar: "evin fiziksel koşullarını iyileştirmeyen ev sahibi, hastalığı teşhis edemeyen ilk hekim, Bunyan'ın ailesini muayene etmeyen ikinci hekim, Bunyan'ı erken taburcu eden sanatoryum görevlileri, hasta insanları çalışmaya zorlayan hükumet". Son olarak Bethune çözüm önerilerini sıralar: "kamuoyunda tüberküloz hakkında farkındalık kampanyaları, hekimlerin tüberkülozu teşhis edebilmeleri için daha iyi eğitilmeleri, çocuklara radyolojik tarama, aktif vakaların izole edilmesi, tedavi olan hastaların iyileşene kadar daha hafif işlerde istihdamı".  

Bethune bir gün evine dönerken şehrin ana caddelerinden birinde kalabalık bir grubun ellerindeki beyaz bir bez üzerine siyah harflerle “çocuklara süt, kadınlara ekmek” yazılı bir pankartla yürüdüğünü gördü. Birden ortalık karıştı ve atlı polisler kalabalığın arasına dalarak insanları coplamaya başladılar. Şaşkınlık ve korkuyla bir apartman aralığına sığınan Dr. Bethune, polis vahşetini yaşamında ilk kez yakından gördü. Polisler kalabalığı caddenin diğer ucuna sürerken, saldırıda başından yaralanmış bir gencin etrafında küçük bir öbek oluşmuştu. Gruba yaklaşan Dr. Bethune hekim olduğunu söyleyerek yaralıya kaldırım üzerinde çantasındaki tıbbi malzemelerle ilk yardım yaptı.

Etrafındakilere kim olduklarını, ne yaptıkların sordu ve onları Montreal İşsizler Birliği üyeleri olduğunu öğrendi. Ertesi gün Montreal İşsizler Birliği yöneticilerinin bir araya geldikleri yeri bulan Dr. Bethune, yöneticilerden birine kartvizitini uzatarak, “Ben Dr. Bethune. Erkek, kadın ya da çocuk, sizin tarafınızdan bana gelecek herkes ücretsiz tıbbi yardım alacaktır. Gelecek haftaya kadar on hekim daha bulacağımı umuyorum” dedi. Artık ismi yalnız tıp çevreleri tarafından değil, Montreal'in ekmek kuyruklarında bekleyen on binler tarafından da biliniyordu.

Montreal'deki radikal çevrelerden, kiliselerden ve yardım kuruluşlarından destek alan Dr. Bethune, Montreal'in en yoksul mahallelerinden biri olan Verdun'da ilk ücretsiz tüberküloz kliniğini açtı. Kanadalı emekçiler sefaletle boğuşurken dünyada faşizm hızla yayılıyor, İspanya'da Primo de Riva, Çin'de Chiang Kai-shek muhaliflerine kan kusturuyor, Nazi Almanya’sı, faşist İtalya ve militarist Japonya dünyayı egemenlikleri altına alma planlarını adım adım uygulamaya koyuyorlardı.

Gelişen bu faşist hareketlerin yönünü Sovyetler Birliği’ne çevirmeye çalışan Amerika ve Batı Avrupa emperyalizmi, fırsattan yararlanarak emekçilerin Birinci Paylaşım Savaşı sonrasında elde ettikleri kazanımları yok etme çabası içindeydi. 1935 yılında bir Kulüp toplantısında dinleyicilerden birinin Sovyetler Birliği'nde aynı Dr. Bethune'un kliniğinde olduğu gibi sağlık hizmetlerinin ücretsiz olduğunu söylemesi üzerine, Dr. Bethune Sovyetler Birliği’ndeki sağlık sistemine ilgi duymaya başladı.

Okuduğu makalelerden Sovyetler Birliği’nde çocukların tüberkülin testiyle tarandığını, iş yerlerinde işçiler için sağlık birimleri olduğunu, dahası sağlık hizmetlerinin ücretsiz olduğunu öğrendi. Okuduklarının “abartı” olduğunu düşünen Dr. Bethune, çevresindekilere bunların doğru olup olmadığını sormaya başladı. Kanada dahi hiç değilse toplumun en fakir kesimlerine ücretsiz sağlık hizmeti sağlayamazken, Sovyetler Birliği gibi Kanada'dan çok geri bir ülke, Kanada nüfusunun neredeyse on katına nasıl ücretsiz sağlık hizmeti sunabilirdi? 1910'larda karşılaştığı Ukraynalı göçmen maden işçileri yiyecek ekmek bulamadıkları için ülkelerini terk etmek zorunda kalmamışlar mıydı? 20 yılda bir ülke, bu kadar kalkınabilir miydi?

Toplantılardan birinde karşılaştığı Quebec Komünist Partisi sekreteri Stanley Ryerson'ın, “inanmıyorsan git, kendi gözünle gör” demesi üzerine Sovyetler Birliği’ne gitmeye karar veren Dr. Bethune, 1935 Agustos'unda Moskova ve Leningrad'da düzenlenen 15. Uluslararası Fizyoloji Kongresi'ne insülini keşfederek Nobel Ödülü alan sınıf arkadaşı Dr. Frederick Banting (yandaki fotoğraf) ile birlikte katılmaya karar verdi.

Kongreye dünyanın her yerinden 1.200 bilim insanı, Sovyet bilim insanı İvan Pavlov'un “şartlı refleks” alanındaki çalışmalarını öğrenmek için gelmişti. Kongrede Pavlov ile tanışan Dr. Bethune, Pavlov'dan ve çalışmalarından çok etkilendi. Rusya Halk Sağlığı Komiserliği'nden aldığı özel izinle Sovyetler Birliği’nde hastane ve klinikleri inceleyerek, tüberküloz savaşımı ve sosyalleştirilmiş sağlık hizmetleri hakkında bilgi aldı (Foto: İvan Pavlov bir demonstrasyonda).

0 zamana kadar “batıda” tüberküloz hakkındaki yaygın kanı, hastalığın ancak yayılmasının durdurulabileceği yönündeydi. Sovyet istatistikleri ise 1917 – 1935 yılları arasında tüberküloz insidansının yarı yarıya azaltıldığını gösteriyordu. Ücretsiz sağlık hizmeti ise gereksinimi olanlara bir yardım olarak değil, bütün Sovyet yurttaşlarına verilmiş anayasal bir haktı. Sovyetler Birliği’nde kaldığı süre içinde sokaktaki insanlarla konuşmaya ve insanların gündelik yaşamları hakkında bilgi almaya gayret eden Dr. Bethune, Sovyetler Birliği hakkında merak ettiği her şeyi kendi gözleriyle gördü (Foto: Sovyetler Birliği'nin ilk yıllarında sağlık hizmetleri ve tıp eğitiminin örgütlenmesini konu alan Türkçe bir kaynak).

Montreal'e Sovyet sağlık sisteminden oldukça etkilenmiş olarak dönen Dr. Bethune, Sovyetler Birliği’nde gördüklerini anlatmaya başladı. Kanada'nın Sovyetler Birliği ile diplomatik ya da ticari bir bağlantısı olmadığından, Dr. Bethune'un konferansları bu ülkeyi merak eden, her siyasal görüşten insanla doluyordu. Dr. Banting de Toronto'da verdiği konferanslarda Sovyetler Birliği’nde gördüklerini anlattı. Biri Nobel ödüllü, dünyaca ünlü iki bilim insanının tanıklıkları karşısında anti-komünist muhafazakar çevreler ne yapacaklarını bilemez hale gelmişlerdi.

20 Eylül 1935'te Montreal Tıp-Cerrahi Cemiyeti, Sovyetler Birliği’ndeki Kongre'ye katılan hekimlerin konuşmacı olarak katıldığı bir toplantı düzenledi. Burada Kanadalı hekimlere hitap eden Dr. Bethune şunları söyledi: “Açıkçası ben Rusya'ya, diğerlerinden farklı olarak, Fizyoloji Kongresi için gitmedim. Oraya bundan daha önemli nedenlerle gittim. Birincisi, Rusları görmeye gittim. İkincisi, bulaşıcı hastalıklar arasında en kolay ortadan kaldırılabilecek bir hastalık olan tüberkülozu yok etmek için ne yaptıklarını görmeye gittim .... Sadece bir oturuma, açılış oturumuna katıldığım için, kongre hakkında bir şey söylemeyeceğim. Ben Neva'da yüzmekle, arka sokaklarda dolaşmakla, pencerelerden içeri bakmakla meşguldüm…”

Konuşmasının geri kalan kısmını Sovyetler Birliği’ne yaptığı ziyareti, Alice'in Harikalar Diyarı'na yaptığı ziyaretle analojiler kurarak sürdüren Dr. Bethune, sözlerini şöyle tamamladı: “Bugün Rusya bir doğum sürecinden geçiyor ve ebeler ile kadın-doğum uzmanları bebeği hayatta tutmakla meşgul olduklarından, henüz bebeğin üzerindeki doğumdan bulaşan artıkları temizleyememişler. Yaratma eylemi nazik bir eylem değildir ve hiçbir zaman olmamıştır. Yaratma kaba, hırçın ve devrimcidir. Fakat insanlığın sınırsız geleceğine, amacına ulaşmak için elinde tuttuğu ilahi kadere inanan cesur yürekler için Rusya bugün Reform hareketinden beri yeryüzünün gördüğü en heyecan verici manzaradır. Bunu inkar etmek, insana olan inancı inkar etmek demektir ve bu affedilmez bir günahtır”.

Bu ziyaret sonrasında 45 yaşında iken sosyalizme olan ilgisi artan Dr. Bethune, Montreal'de Quebec Komünist Partisi sekreteri Stanley Ryerson'ın Marksizm hakkındaki konferanslarını da izlemeye başladı. Tanıştığı komünistlerde Evangelist babası ve annesinin tutkulu karakterini buldu. Komünist Manifesto'yu, Engels'in “Ütopik ve Bilimsel Sosyalizm” ve Lenin'in “Devlet ve Devrim” kitabını okudu ve sosyalizmi öğrenmeye çalıştı.

0 yıllarda Kuzey Amerika'da anti-komünizmin revaçta olması, Bethune'u da herkes gibi ürkütüyordu. Komünist Partisi’ne üye olmak, ömür boyu polis takibini, sebepli sebepsiz tutuklanmayı, kamu sektöründe iş bulamamayı göze almak demekti. (2000'li yıllarda dahi, 1930'lardaki kadar şiddetli olmasa da, Kuzey Amerika'da varlığını hayatın her alanında hissettiren azgın anti-komünizm, Kanada ve ABD'de, Komünist Parti'ye üye olmayı bir cesaret sorunu haline getirmektedir). Bu nedenle Dr. Bethune'un 1930'larda ikirciklenmesini makul karşılamak gerekir.

Dr. Bethune Sovyetler Birliği Dostları Derneği'nin daveti üzerine Sovyetler Birliği'ndeki sağlık hizmetleri üzerine yaptığı bir konuşmadan sonra The Gazette muhabirinin bir sorusuna şu yanıtı verdi: “Marksizme inanıyorum, fakat Leninizm hakkında kuşkuluyum. Leninizmin, Marksizmin ruhunu yitirdiğini düşünüyorum. Marx, İsa ve Spinoza ile birlikte, dünyanın gerçek inanç liderlerinden biridir. Marx ve Engels'in öğretilerinde Lenin'in yaptığı değişiklikler gerekli mi bilmiyorum, fakat Rus komünizminin bize uyacağına inanmıyorum. (Rus komünizmi) çok katı ve acımasız. Bize uymaz, çünkü birinci olarak, kapitalistler güç kullanmadan iktidardan uzaklaştırılamazlar, fakat Kanadalıların güç kullanmaya hazır olduklarını sanmıyorum. İkinci olarak, komünizmin tek yaşam tarzı olduğuna tutkuyla inandığımızı sanmıyorum. Eğer ekonomik komünizm ile tinsel ve entelektüel bireyciliği birleştirebilseydik, bu sorunu çözebilirdik .... Bizim politik sistemimiz demokrasi ve ifade özgürlüğü üzerine kurulmuştur. Bunların özellikle Quebec'te sınırlı olduğunu kabul ediyorum, fakat bu sistemde komünist sistem altında söyleyemeyeceğim şeyleri söyleyebiliyorum”. Dr. Bethune bu dönemde kendisine önerilen Sovyetler Birliği'nin Dostları Derneği başkanlığı teklifini reddetti.

Kanada'da tarihsel olarak tıp ve hukuk eğitimi yalnızca toplumun üst tabakalarından gelen öğrencileri kabul ediyordu. (Bugün dahi bu gelenek, tıp ve hukuk fakültelerine başvuran öğrencilerden tanınmış hekim ya da hukuk insanlarından referans mektubu getirmeleri ve oldukça pahalı olan eğitim masraflarının aileleri tarafından karşılanması talepleriyle korunmaktadır). Dr. Bethune'un adını aldığı dedesi bir hekim, babası ise bütün Ontario'da tanınmış, önde gelen bir din adamıydı. Hekimlerin hemen tümü Kanada'nın elit kesiminden geliyordu. Bu ortamda Dr. Bethune Kanada'nın sağlık sorunlarına çözüm üretmekte birlikte hareket edebileceği meslektaş bulmakta zorlanıyordu. Buna rağmen 1936 yılında Montreal'de bir grup hekim, hemşire, diş hekimi ve sosyal çalışmacı ile birlikte, kendisinin başkanlığını üstlendiği “Halkın Sağlık Güvencesi İçin Montreal Grubu”nu kurarak, Kanada'da sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi için projeler üretmeye başladı.

Dr. Bethune yoğun bir araştırmanın içine atılmıştı. Halk sağlığı ile ilgili Kanada ve ABD'de yayınlanmış bütün çalışmaları topladı. Londra'daki arkadaşlarından İngiltere'deki halk sağlığı sistemi hakkında bilgi aldı. Başkentteki (Ottawa) ilgili devlet dairelerinden dokümanlar topladı, uzmanlarla görüştü. Uluslararası Emek Bürosu ve Uluslar Ligi'nin (Bugünkü Birleşmiş Milletler) ilgili dairelerinden istatistik yıllıkları getirtti. Bütün ülkelerin halk sağlığı sistemlerine, ekonomik ve sosyal durumlarına, ortalama ücretlerine, devlet yapılarına ilişkin verileri bir araya topladı. Bunların hepsini apartman dairesine davet ettigi Halkın Sağlık Güvencesi İçin Montreal Grubu'nun önüne koyarak, “haydi, iş başına” dedi.

Grup çalışmalarının sonunda ortaya şu öneriler çıktı: Ücretlileri kapsayan zorunlu bir sağlık sigortası; belediyeler ölçeğinde, hastanelerde görevlendirilecek hekim, hemşire ve diş hekimlerinden ekipler oluşturulması; her 500 işsizin yerel hekimlere bağlanması ve giderlerin devlet tarafından karşılanması. Aslında Dr. Bethune bir sosyalleştirme programı önermek istiyordu, fakat kabul edilmeyeceğinden çekindiği için yukarıdaki önerilerle yetinmek zorunda kaldı.

Öneriler Montreal Tıp-Cerrahi Cemiyeti'ne getirildiğinde, Cemiyet konu ile ilgili uzmanların katılacağı bir panel düzenledi. Panele katılan Dr. Gordon, devlete sağlık konusunda sorumluluk verilmesinin hekimlik mesleğinin temellerini tehdit edeceğini ileri sürdü. Dr. Cuddihy ise daha orta-yolcu bir çizgi izleyerek devletin değil, özel şirketlerin sağlık sigortası işine girmelerini önerdi. Dr. Bethune ise yukarıdaki önerilerini bir kenara bırakarak, doğrudan sosyalleştirmeyi savundu. Dr. Bethune konuşmasını şöyle tamamladı: “Bu gece önünüze, bugüne kadar bu Cemiyetin karşılaştığı en ilginç dava kondu. Bu, bir tarafta halkın, diğre tarafta hekimlerin olduğu bir davadır. Bu davada dengenin hekimlerden yana olduğunu vurgulamak gerekiyor. Ancak biz hem savunma, hem de hakim rolü oynuyoruz”. (Dr. Bethune'un sosyalleştirme hakkındaki düşünceleri yazının sonunda verilmiştir).

Bu çalışmalarının yanında kendi öz-eğitimine de ağırlık veren Dr. Bethune'un görüşleri kısa zamanda olgunlaştı ve sistematik bir hale gelmeye başladı. 1936 yılında ABD'nin Memphis - Tennessee kentinde katıldığı Göğüs Cerrahisinde Gelişmeler konulu bir toplantıda yaptığı konuşmada, ABD ve Kanada'da tıbbi uygulamaların kapitalizm tarafından belirlendiğini söylüyor, hastalardan para istenmesinin ahlaki olmadığını, sağlık hizmetlerinin devlet tarafından finanse edilmesi gerektiğini savunuyordu.

Yaşamı boyunca her zaman sanata ilgi duyan Dr. Bethune, boş zamanlarında D.H. Lawrence okur, şiirler, kısa öyküler yazar ve resim yapardı. 1936 başında Montreal'de kiraladığı apartman dairesini (yandaki fotoğraf) stüdyoya çevirerek, sanatsal çalışmalarına ağırlık vermeye başladı. Daha sonra stüdyosunu Montrealli çocukların Cumartesi günleri çalışabileceği Montreal Çocukları Yaratıcı Sanat Merkezi haline getirdi. Almanya'dan, Hitler zulmünden kaçarak Montreal'e yerleşen Fritz Brandtner yönetimindeki sanat merkezinde çalışmalara katılan çocuklar arasından ileride Kanada'da isim yapacak ressamlar yetişti.

Halkın Sağlık Güvencesi İçin Montreal Grubu Kanada'da sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi için dört ayrı plan hazırladı ve bir rapor halinde 1936 Temmuz'unda Quebec Başbakanı'na sundu. Raporun kopyaları tıp topluluklarına, sosyal yardım kuruluşlarına ve kiliselere gönderildi. Bütün çevrelerin raporda “komünizm propagandası” yapıldığı gerekçesiyle tepki göstermeleri Dr. Bethune'u hayal kırıklığına uğrattı. Diğer çevrelerin tepkilerini bir ölçüde kabullenen Dr. Bethune, hekim örgütlerinin rapora tepki göstermelerini kabullenemiyordu. Sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesinin, hekimlere yalnızca parası olanlara değil, sağlık hizmetine gereksinim duyan herkese hizmet etme olanağı getireceğini nasıl anlayamıyorlardı?

Aynı günlerde (18 Temmuz 1936) Madrid radyosu Fas'taki İspanyol ordusu içinde, 1936 Şubat'ında seçimleri kazanarak iktidara gelen Halk Cephesi'ne karşı, başını General Francisco Franco'nun çektiği bir ayaklanmanın patlak verdiğini duyurdu. Sendikalar Başbakan'dan işçileri orduya karşı silahlandırmasını istediler ve Cumhuriyetçi Ordu kuruldu. Faşist İtalya ve Nazi Almanya'sı desteğindeki Franco birlikleri Madrid'e doğru ilerliyorlardı. Sovyetler Birligi'nin Cumhuriyet Ordusu'na sağladığı savaş uçağı ve tank desteği çok yetersizdi (Foto: Cumhuriyetçilerin bayrağı).

Avrupa'da demokratik seçimlerle iktidara gelen ilk halk hükumetini korumak için 60'tan fazla ülkeden 40 bin gönüllü İspanya'ya koştu. Bunlar arasında çoğu komünist 1.448 Kanadalı, oluşturdukları Mackenzie-Papineau Bölüğü ile (yandaki fotoğraf) Uluslararası Tugay'a katıldılar. Kanada'nın o zamanki nüfusunun 12 milyon kadar olduğu ve Kanada hükumetinin gönüllülere pasaport vermediği anımsanırsa, Uluslararası Tugay’ın yaklaşık yüzde 4'ünü oluşturan Kanada'nın fedakarlığının boyutları daha iyi kavranabilir. İspanya İç Savaşında faşizme karşı savaşan 721 Kanadalı yaşamını yitirdi. (Bugün Ottawa'da ve Victoria'da bu kahramanlar anısına dikilmiş anıtlar bulunmaktadır).

AVRUPA: İSPANYA

Kanada'da ispanya'ya yardım çalışmaları 1936 Ekim'inde A.A. Mcleod'un başkanlığını yaptığı “Faşizme ve Savaşa Karşı Birlik Ligi”nin kurulmasıyla başlamıştı. Daha sonra Lig, Kanada Komünist Partisi sekreteri Tim Buck'ın (yandaki fotoğraf) girişimiyle “İspanyol Demokrasisine Yardım Komitesi”ni kurdu. Gelişmelerden çok etkilenen ve aynı günlerde Quebec Başbakanı tarafından hazırladığı sağlık hizmetlerini sosyalleştirme planı reddedilen Dr. Bethune, meşhur “Red Moon” (Kızıl Ay) şiirini kaleme aldı.


RED MOON

And the same pallid moon tonight,
Which rides so quietly, clear and high,
The mirror of our pale and troubled gaze
Raised to a cool Canadian sky.

Above the shattered Spanish troops
Last night rose low and wild and red,
Reflecting back from her illumined shield
The blood bespattered faces of the dead.

To that pale disc we raise our clenched fists,
And to those nameless dead our vows renew,
“Comrades, who fought for freedom and the future world,
Who died for us, we will remember you.”

Şiirin bestelenmiş formunu dinlemek için TIKLAYINIZ

Kanada'dan İspanya'ya gitmek, yol parasını ve masrafları karşılamak kolay değildi. 1936 Eylül'ünde İspanya'ya gitmeye karar veren Dr. Bethune Kızıl Haç’a başvurdu. Kızıl Haç, Cumhuriyetçilere yardım etmeyi düşünmüyordu. Bu sırada Kanada'da din adamları, aydınlar ve öğrenciler tarafından 1930'da kurulmuş olan Co-operative Commonwealth Federation'un (günümüzdeki sosyal demokrat eğilimli Yeni Demokrasi Partisi'nin öncülü) haftalık yayın organı New Commonwealth’te Toronto'da İspanya'ya tıbbi yardım için bir komite kurulduğunu okuyan Dr. Bethune hemen Toronto'ya geçti. Ancak Toronto'da kendisini kötü bir sürpriz bekliyordu, ortada ne örgüt ne de para vardı, her şey fikirden ibaretti. Bunun üzerine fikir sahipleriyle beraber çalışmaya başlayan Dr. Bethune, Toronto'da yönetiminde tanınmış iki Protestan rahibin de bulunduğu İspanyol Demokrasisine Yardım Komitesi'nin bağış toplama kampanyasına katıldı. (Resim: 1932 yılında CCF'ın kuruluş toplantısı. Calgary - Alberta).

Kanada'daki anti-komünist ortam komünistlerin bu tür faaliyetlerde perde arkasında kalmalarını gerektiriyordu. Komünistler bu örgütlerin organizasyonunda canla başla çalışıyor, fakat isimlerinin hiçbir yerde geçmemesine özen göstererek, örgütlerin yönetimini dürüstlükleriyle tanınmış din adamlarına bırakıyorlardı. Bu dönemde Kanada Komünist Partisi'ne üye olan Dr. Bethune'a, partiye üye olduğunu kimseye söylememesi talimatı verildi. İspanyol Demokrasisine Yardım Komiteleri, İspanya'da Uluslararası Tugay'a katılacak gönüllülerin masraflarını karşılamak üzere bağış toplamaya başladılar (yandaki fotoğraf). 17 Ekim'de hastanedeki görevinden ayrılan Dr. Bethune, 24 Ekim günü toplanan bağışlarla satın alınan tıbbi malzemeyle birlikte Quebec'ten gemiyle (SS Empress) yola çıktı.

2 Kasım'da Madrid'e ulaşan Dr. Bethune, aynı gün otel Gran Via'ya eşyalarını bırakarak Uluslararası Tugay komutanı Manfred Stern (takma adı General Kleber) ile görüşmeye gitti (yandaki fotoğraf). Komünist Enternasyonal'in kararı ile 1936 Eylül'ünde kurulan Uluslararası Tugay, başta Fransız ve İtalyan komünistlerden olmak üzere, dünyanın her yanından gelen gönüllülerden oluşuyordu. Gönüllüler arasında ileride Yugoslavya'nın başına geçecek olan Josip Broz (Tito) gibi isimler vardı. Dr. Bethune'a askeri durum hakkında bilgi veren General Kleber, Bethune'u Tugay'ın sağlık hizmetlerinden sorumlu olan Çek hekim Erwin Kisch ile tanıştırdı.

Madrid yakınlarındaki cephede ve sağlık kurumlarında incelemeler yapan Dr. Bethune, askeri cerrahlardan yaralanma tipleri, ameliyat sonrası ölüm ve iyileşme sayılarına ilişkin aldığı verileri değerlendirdi. Cumhuriyetçiler en çok zamanında kan nakli yapılamaması nedeniyle, cephede yaşamlarını yitiriyorlardı. 0 dönemin konsepti yaralıya yerinde müdahale etmek yerine, yaralıyı cephe gerisine, hastaneye getirmek olduğundan, askerler yolda kan kaybından yaşamlarını yitiriyorlardı. Sorunu tespit eden Dr. Bethune, Dr. Kisch ile görüşerek yaralılara cephede kan nakli yapabilecek bir düzenleme yapmaları gerektiğini bildirdi.

Dr. Kisch, Valencia'da ileri gelen Cumhuriyetçi hekimleri bir araya getirerek, Dr. Bethune’un düşüncesini tartışmaya açtı. Hekimler bunun çok iyi bir fikir olduğunu, fakat kanların uzun süre muhafazasının olanaksız olduğunu söylediler. Sonunda yaşlı bir İspanyol hekim, “belki olanaksız, fakat gerekli. Eğer gerekliyse, o zaman olanaksız değil. Eğer olanaksız değilse, gerçekleşebilir. Çünkü gereklilik, kendisini birine söyletti” diyerek tartışmaya noktayı koydu.

Dr. Bethune hemen Londra'ya geçerek hematoloji uzmanları ile temasa geçti ve kan nakli konusunda çalışmaya başladı. Çalışmalar sonucunda eğer belirli koşullarda muhafaza edilirse, bağışlanan kanların üç hafta saklanabileceğini ve böylece cepheye taşınarak, yolda kan nakli yapmaya olanak sağlanabileceğine karar verdi. Bunun için özel donatılmış araçlar gerekiyordu. Komite'nin parasıyla ileride İspanyol hekimlerin “la rubai” (sarışın) adını takacağı steyşın vagon bir Ford (yandaki fotoğraf) satın alan Dr. Bethune, aracın içini benzin ya da kerosene ile çalışan bir küçük buzdolabı, sterilizatör, inkubatör ve gerekli cerrahi malzemeyle donattı. Şimdi tek sorun tarihin ilk seyyar kan nakli ünitesini İngiltere'den, Fransa üzerinden İspanya'ya geçirebilmekti.

Fransız hükumetinden ücretsiz geçiş izni başvurusunda bulunan Dr. Bethune ummadığı bir yanıtla karşılaştı. Yetkililer Dr. Bethune'dan Kanada hükumetinin kendisine Dr. Bethune'un aracı insani amaçlarla İspanya'ya geçirdiğine ilişkin belge vermesini istiyorlardı. Bunun üzerine, Kanada'nın Londra'daki elçiliği aracılığı ile yaptığı başvuruya, Kanada Dışişleri Bakanlığı, her ne kadar başkanı bir din adamı olsa da, İspanyol Demokrasisine Yardım Komitesi'nin aslında komünist bir örgüt olduğu yanıtını verdi. Sonuçta Fransa'ya oldukça yüklü bir vergi ödeyerek aracı İspanya'ya geçirebilen Dr. Bethune, 6 Aralık'ta Madrid' e ulaştı.

Dr. Bethune, donörlerden aldığı kanlan 500 cc'lik şişelerde 1 derecede, pıhtılaşmayı önlemek için sodyum sitrat ekleyerek muhafaza ediyordu. İlk olarak çevredeki 6 hastane ile pilot bir çalışma başlatarak teorisini denedi. Aldığı başarılı sonuç üzerine 1937 Ocak ayında cepheye kan göndermeye başladı. Mart ayına gelindiğinde seyyar kan nakli birimi günde 100 yaralıya hizmet götürme kapasitesine ulaşmıştı. Dr. Bethune çalışmalarını belgelemek istedi ve tanıştığı genç Macar fotoğrafçı Geza Karpathi ile birlikte çalışarak “The Heart of Spain” (İspanya'nm Kalbi) isimli belgeseli çekti. (Film için TIKLAYINIZ).


İspanya'da gösterdiği yararlılıklar nedeniyle askeri sağlık hizmetlerinde görev alan bir yabancıya verilen en yüksek rütbe ile (albay) ödüllendirilen Dr. Bethune'un çalışmaları sonucu geliştirdiği “yaralıyı kana değil, kanı yaralıya getirmek” konsepti sayesinde birkaç yıl sonra patlak veren İkinci Paylaşım Savaşı’nda yüz binlerce askerin cephelerde kan nakli yapılamaması nedeniyle yaşamlarını yitirmesi önlendi.

Savaş her geçen gün kötüye gidiyordu. ABD, Fransa ve İngiltere, faşizme karşı savaşan Cumhuriyetçilere “tarafsızlık” adına silah satmıyor, Alman denizaltılarının engellemeleri nedeniyle de Sovyetler Birliği’nden yeterli silah yardımı alınamıyordu. Hitler ve Mussolini desteğindeki Franco, Madrid'e 169 km uzaklıktaki Malaga'yı kolayca ele geçirebilmişti. Dr. Bethune'un olay üzerine kaleme aldığı "The Crime on the Road Malaga - Almeria" isimli çalışması Cumhuriyetçi hükumet tarafından İngilizce ve İspanyolca olarak bir kitapçık halinde yayınlandı. (Kitapçık metni için TIKLAYINIZ). 

Madrid sokakları anne ve babaları katledilmiş yetim ve öksüzlerden geçilemez hale gelmişti. Dr. Bethune cepheden nispeten uzak olan Barcelona'da bir Çocuk Köyü açmaya karar vererek Katalonya'ya geçti ve Toronto İspanyol Demokrasisine Yardım Komitesi’nden masraflar için para istedi. Barcelona'da kurulan iki Çocuk Köyü’nü hizmete açan Dr. Bethune, yeniden Madrid'e görevinin başına döndü. Nisan başında, 30.000 faşist İtalyan askerinin saldırdığı Guadalajara'daki kan nakil birimlerini denetlemek için üç günlüğüne Brihuega'ya giden Dr. Bethune, burada Cumhuriyetçilerin ilk kez faşistleri dize getirişine tanık oldu ve yüksek bir moralle Madrid'e döndü.

Uluslararası Tugay'ın 5. Alay komutanı olan İtalyan komünist Vittorio Vidali (takma adı Carlos Cantreras) (yandaki fotoğraf), Dr. Bethune'un, ABD ve Kanada'dan yardım toplamak üzere ülkesine dönmesini önerdi. Komutan Carlos'a göre (TIKLAYINIZ) Dr. Bethune, İspanya'ya Kanada'da, İspanya'da olduğundan daha çok yararlı olacaktı. Cephede kan nakli yöntemi ile yaralılar arasında ölüm oranı yüzde 75 azalmış, Dr. Bethune, İspanya'da tıp tarihine yeni bir sayfa açmıştı. 




Dr. Bethune 6 Haziran'da tören!e evine uğurlandı. 14 Haziran 1937'de İspanyol Demokrasisine Yardım Komitesi için yardım toplamak üzere çektiği “İspanya'nın Kalbi” belgeseliyle Kanada'ya dönen Dr. Bethune'u hükumetin bütün anti-komünist baskılarına  rağmen Toronta'da beş bin kişi karşıladı. Dr. Bethune daha ilk günden çoğunluğunu işsizlerin, öğrencilerin ve aydınların oluşturduğu destekçilerinden iki bin dolar yardım toplamayı başardı.(Foto: Bethune İspanya'dan ülkesine dönerken - 1937).

Komite, Dr. Bethune'dan Atlantik'ten Pasifik'e bütün Kanada'yı ve ABD'nin Kanada'ya yakın eyaletlerini dolaşarak konuşmalar yapmasını ve yardım toplamasını istedi. Yoğun bir turneye çıkan Dr. Bethune Eylül ayına kadar 30 bin insana hitap etti. Başlarda topluluk önünde konuşmakta zorlanan Dr. Bethune, kısa zamanda bu yeteneğini geliştirerek ünlü bir hatip oldu.

15 Haziran'da Montreal'de yaptığı konuşmada Kanadalılara şöyle seslendi: “Ben bir doktor ve cerrahım. İşim insanların hayatlarını devam ettirmelerini sağlamak. Ben bir politikacı değilim. Fakat politikacılann İspanya'ya ihanet etmesi ve bizi de kendi ihanetlerine sürüklemeye çalışmaları nedeniyle İspanya'ya gittim. İkiyüzlü politikacıları demokratik İspanya'nın ölmesine karar verdiler. Ben demokratik İspanya'nın yaşaması gerektiğine inanıyorum”.

Yalan söylemekten hiç hoşlanmayan Dr. Bethune, Parti ve Komite'nin aldığı karar gereği gazetecilerin komünist olup olmadığı konusundaki sorulan karşısında sıkılıyor, Parti ve Komite'den komünist olduğunu açıklamasına izin vermelerini istiyordu. İsteği yardım çabalarını engelleyeceği gerekçesiyle reddedildi. İspanya'da faşizme karşı savaşanlara tıbbi yardım sağlamak için para gerekiyordu ve zaman uğursuzun zamanıydı. 0 günlerde Kanada'da da faşizm tırmanışa geçmiş, Ontario Başbakanı Hepburn, grevci işçilerin üzerine asker sürmeye başlamıştı.

Paramiliter faşist çeteler büyük şehirlerde Hitler yanlısı gösteriler düzenliyor, emekçilerin eylemlerinde provokasyonlar yaratıyorlardı. (Günümüzde sindirilmiş olsalar da bu örgütler, “özel güvenlik şirketi” görüntüsü altında halen yasa dışı olarak varlıklarını sürdürmektedirler). Konuşmalarında İkinci Paylaşım Savaşı’nın İspanya'da ve Japonya'nın Çin'i işgali ile Uzak Doğu'da başladığını iddia eden Dr. Bethune, eğer önlem alınmazsa bu savaşın kısa zamanda Birinci Paylaşım Savaşı’nda olduğu gibi yayılacağını savunuyordu. Dr. Bethune 1937 yazında dünyada bu gerçeği fark edebilen az sayıda insandan biriydi. Dr. Bethune'a göre “faşizm tüberküloz gibi bir sosyal hastalıktı ve faşizme karşı tüberkülozda olduğu gibi önleyici tedbirler alınmalıydı”.

Anti-komintern cephenin Uzak Asya kolu olan Japon emperyalizmi, yayılmacı politikalarının ilk hedefi olarak Çin'i seçmiş, 1931 yılında Mançurya bölgesini işgal etmişti. 1937 Ağustos'unda Peiping'i işgal eden Japonya'ya karşı Çinli milliyetçiler (Kuomintang) ve Çin Komünist Partisi, Emperyalizme Karşı Direniş Savaş’ı başlatmıştı. Dr. Bethune, 1937 Eylül'ünde Kanada Komünist Partisi sekreteri Tim Buck'dan kendisine artık İspanya'da gereksinim kalmadığını söyleyerek, Çin'e gitmesi için yardım etmesini istedi. Zaten ABD'deki kampanya sırasında bir grup Amerikalı cerrahı İspanya'ya gitmeleri için ikna etmiş, yeni cerrahlar çoktan kendi yerini doldurmuşlardı. Şimdi Çin'in İspanya'dan daha fazla doktora gereksinimi vardı.

ABD Komünist Partisi başkanı Earl Browder ile görüşen Tim Buck, Dr. Bethune'un masraflarını karşılayabilmek için ABD'li Komünistlerle birlikte Çin'e Yardım Konseyi'ni kurdu. 47 yaşındaki Dr. Bethune, artık savaşımına Kuzey Amerika ve Avrupa'dan sonra Uzak Asya'da devam edecekti.

EylüI ayında Saskatoon' da bir mitingde konuşurken bir provokatörün “sen Komünist misin?” diye bağırması üzerine sinirlenen Dr. Bethune, “evet, komünistim” diye yanıt vererek ilk kez Kanada Komünist Partisi üyesi olduğunu açıklamış oldu. Birkaç gün sonra bir başka mitingde, bir provokatörün kendisine “Moskova beslemesi” diye laf atması üzerine, sanki bugünleri gürmüş gibi şu yanıtı verdi: “Neden Moskova beslemesi diyorsun da, İngiliz beslemesi demiyorsun? Sosyalizm, Rus devriminden 60 yıl önce İngiltere'de ortaya çıktı. Yarın Sovyetler Birliği yeryüzünden silinse komünizmin yok olacağını mı düşünüyorsun? Eminim ki yarın İsa yeniden insanlığa kardeşlik çağrısı yapmak için ortaya çıksa, bu adam ona da Moskova beslemesi yaftası yapıştırırdı”.

ASYA: ÇİN

Dr. Bethune 1937 Kasım'ında New York'a geçerek Çin Direniş Ligi ile birlikte hareket eden Çin'e Yardım Konseyi ile ilişki kurdu. ABD'de Çin Direniş Ligi'ni, Çin Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı olan Dr. Sun Yat-sen'in dul eşi yönetiyordu. Bethune 2 Ocak 1938'de toplanan 6 bin dolarla gerekli tıbbi malzemeleri satın aldı ve kendisine katılan Kanadalı komünist önderlerden birinin kızı olan ve Çince bilen hemşire Jean Ewen (yandaki fotoğraf) ile birlikte Vancouver'a, buradan da 20 Ocak'ta o yıllarda bir İngiliz sömürgesi olan Hong Kong'a geçti. Dr. Bethune 23 Ocak'ta milliyetçi Chiang Kai-shek'in hükumet merkezini taşıdığı Hankow'daydı. (Jean Ewen videosu için TIKLAYINIZ)

İşgal altındaki Çin'e geçebilmek oldukça zordu ve direnişçilerle ilişki kurulamıyordu. Sonunda kapılarını her zaman ilericilere açık tutan ABD'li bir misyoner rahip yardımıyla 22 Şubat'ta Hankow'dan ayrılabildi. Şimdi sıra hizmetine gireceği Sekizinci Yol Ordusu'nu (Kızıl Ordu, Japonlara karşı milliyetçi hükumetle ittifak yapınca bu adı almıştı) bulmaya gelmişti. Dr. Bethune ve Hemşire Ewen, Chou En-lai (yandaki fotoğraf - Mao ile birlikte, 1935'de çekilmiş) ile bağlantı kurarak Han-Yang'daki Presbiteryan hastanesinin cerrahi kliniğinde misafir edildiler. Burada hazırlıklarını tamamlayarak, 800 kilometre ilerideki komünistlerin denetiminde olan bölgeye trenle hareket ettiler. Ancak yoğun Japon hava saldırısı altında ilerleyebilmek mümkün olmuyordu. Sonunda 3 Mart 1938’de yolun bir kısmını yürüyerek ve katır sırtında Ho-chin'e ulaşarak, Japon kuvvetleri karşısında geri çekilmekte olan General Yan Shi-san'a katıldılar.

Sarı Nehri geçerek Sekizinci Ordu'nun hakim olduğu bölgeye vardıklarında sığındıkları bir mağarada üç gün aralıksız devam eden Japon bombardımanın bitmesini beklemek zorunda kaldılar. Bombardımanın durmasının ardından yine yürüyerek Sian kentinde Sekizinci Ordu karargahına vardılar ve oldukça sıcak karşılandılar. Yolculuğu adım adım izleyen Amerika ve Kanada'nın ilerici gazeteleri Dr. Bethune'un sonunda Sekizinci Ordu'ya katıldığını okurlarına duyurdu.

Hong Kong'daki tıbbi malzemenin Sekizinci Ordu'ya ulaşmasının ardından 28 Mart'ta Dr. Bethune Sian'ın 200 km kuzeyindeki Yenan'a hareket etti. Üç gün süren yolculuktan sonra Mao'nun 1935 yılında Uzun Yürüyüş sonrası kurduğu karargaha ulaşan Dr. Bethune, Sekizinci Ordu hastanesinde görevli ABD'li Dr. George Hatem (Dr. Ma Hai-te) (yandaki fotoğraf) tarafından karşılandı. Karargah dağlara oyulmuş yüzlerce mağaradan oluşuyordu. 



Burada Mao Tse-tung'un mağarasına alınan Dr. Bethune, mum ışığı altında sabaha kadar Mao'dan durum hakkında bilgi aldı. Mao da İspanya'da çarpışan arkadaşları hakkında Dr. Bethune'a sorular sordu. Toplantıya Ordu'nun sağlık hizmetlerinden sorumlu Dr. Chiang ve bir tercüman da katıldı. Görüşmeler sonunda Dr. Bethune'un elli mağaradan oluşan Sınır Bölge Hastanesi'nde görev yapmasına karar verildi.

Hastanede yalnızca ameliyathaneye elektrik sağlanabiliyor ve su gereksinimi toplanan yağmur sularından karşılanıyordu. Dr. Bethune manzara karşısında hayal kırıklığına uğramış, Fransa ve İspanya'daki savaş deneyimlerinin burada işe yaramayacağını anlamıştı. Çin koşullarında seyyar kan nakli birimleri kurmak olanaksızdı. Dahası Çin' de “batıda” alışkın olduğu tıbbi malzemeyi de bulamayacaktı. Bunları satın alabilmek için ABD'deki Çin'e Yardım Konseyi'inden ayda en az bin dolar gelmesi gerekiyordu. Bunun üzerine yaralılara cephede ilk tıbbi müdahalede bulunabilecek seyyar sıhhiye birimleri kurmaya karar verdi. 1 Mayıs 1938'de, Dr. Bethune'un tasarısı ile hazırlanarak beraberlerinde gelirken getirdikleri tıbbi malzemelerle donatılmış küçük bir seyyar kliniğe çevrilen ilk askeri kamyon harekete hazırdı.

Çin'deki durum, İspanya'dakinden askeri açıdan da farklıydı. Burada İspanya'da olduğu gibi “savunma” savaşı değil, zafere ulaşmayı hedefleyen ve işgalci Japon birliklerini geri çekilmeye zorlayan bir saldırı savaşı veriliyordu. İspanya'daki cephe daha belirgin olduğundan, cephede sağlık hizmetlerini örgütlemek göreli olarak daha kolaydı, fakat Çin'de cephe diye bir şeyden söz etmek olası değildi. Komünist gerillalar (partizanlar) Japon işgali altındaki bölgelerde sabotajlar düzenliyor, Sekizinci Yol Ordusu'nun göreli düzenli birlikleri ise vur-kaç taktiği ile Japon saldırganlara nefes aldırmıyorlardı. Bu koşullar Dr. Bethune'un İspanya'da olduğundan daha çok yaratıcı olmasını gerektiriyordu.

İlk görevde Dr. Bethune seyyar sıhhiye birimlerinin düşlediği kadar etkin olmadığını gördü. Yenan'ın çamurlu patikalarında ikide bir batağa saplanan kamyonu hareket ettirebilmek için sıhhiye erleriyle birlikte kamyonu itmek zorunda kalıyordu. Sonunda kamyon katır arabalarıyla değiştirildi ve Dr. Bethune seyyar sağlık biriminde kendisine yardımcı olan bir Kanadalı cerrah ile birlikte günde ortalama 30 yaralıya hizmet götürmeye başladı. (Hankow'da Methodist Misyon Hastanesi'nde görev yapan Dr. Richard Brown, Dr. Bethune'a yardım etmeye karar vererek Yenan'a gelmişti). (Richard Brown yandaki fotoğrafta Dr. Bethune'un yanında). Hastaneye döndüklerinde ise ameliyata hazırlanmış yaralıları bekler buluyorlardı. Bütün bu zorlu çalışmaların yanında Dr. Bethune, cephede ilk yardım görevlisi olarak hizmet verecek Çinli sıhhiye erleri ile hastanede post-op koğuşunda görev alacak hemşireleri eğitmeye başladı. Bir yandan da Kanada ve ABD'deki hekim arkadaşlarına uzun mektuplar yazıyor, kendilerine asıl burada, Çin'de gereksinim olduğunu, yardıma gelmeleri gerektiğini söylüyordu.

ABD'deki Çin'e Yardım Konseyi’nden neredeyse 6 aydır ses seda çıkmıyor, kendisine New York'ta verilen sözler yerine getirilmiyordu. Mektuplarına yanıt alamayan Dr. Bethune umutsuzluğa kapılmıştı. Aslında Konsey'in sözünü tuttuğunu, fakat komünistlerle işgalcilere karşı sözde ittifak yapan milliyetçilerin gelen yardım ve mektuplara Hankow'da el koyduğunu hiçbir zaman öğrenemeyecekti.

Yardım hiç ummadığı bir yerden ve hiç ummadığı bir biçimde geldi. İngiltere'de yayınlanan Manchester Guardian gazetesi, Dr. Bethune'dan Çin'deki savaş hakkında makaleler istiyordu. Dr. Bethune buradan elde edeceği gelirle seyyar sıhhiye birimleri için gerekli tıbbi malzemenin bir kısmını sağlayabileceğini düşünerek, gazetenin teklifini hemen kabul etti. Fakat bir sorun vardi. Ne zaman yazmak için vakit bulacaktı?


Zorlu mücadele meyvelerini vermeye başlamış, savaş yaraları nedeniyle ölümler dramatik bir biçimde azalmıştı. Ancak Dr. Bethune yine de tatmin olmuyor, her gün daha fazla can kurtarabilmek için yeni planlar hazırlıyor, hizmet verdiği 15 bin kişilik ordunun koruduğu bölgedeki 13 milyon Çinliye de sağlık hizmeti ulaştırabilmenin yollarını arıyordu. Çatışmaların hafiflediği günlerde köylere giderek hasta bakmaya başlamıştı. Sonunda ABD ve Kanada'dan umudunu kesen Dr. Bethune, “Beş Hafta Kampanyası” açtı. Köylerde beş haftada küçük hastaneler kurulacak, bu hastanelerde Dr. Bethune tarafından eğitilecek sağlık personeli görev yapacaktı. İlk örnek hastane inşaatına 300 köylü ailesinin yardımıyla kendisi başladı. İki haftada 36 yataklı bir hastane kurmuş, bu süre içinde açacağı Tıp Okulu’nun müfredat programını da hazırlamıştı. Okulun sloganı “çalışırken öğren” olacaktı. Dersler iki günde bir akşamüzeri saat 5 ile 6 arasında verilecekti. 

11 Ağustos'ta Yenan'daki Askeri Konsey'e bir telgraf çekerek okulu bir hafta içinde açacağını ve 15 bin dolara gereksinimi olduğunu bildirdi. Bu paranın içinde kendi hazırladığı 200 çizimden oluşan İlk Yardım El Kitabı'nın basım masrafı da vardı. Askeri Konsey'in istediği paranın yanında kendisine ayda 100 dolar maaş bağladığını öğrenince bir telgraf çekerek, sigaradan başka masrafı olmadığını, maaşı reddettiğini, ancak gerektiğinde Tıp Okulu için gönderilen paradan kendisi için sigara alacağını bildirdi. (Aylık yüz dolar maaş Çin standartlarına göre değil, Dr. Bethune'un Kanada'da aldığı maaş göz önüne alınarak belirlenmişti).

Dersler, öğrencilerin bağdaş kurarak oturdukları bir avluda, Dr. Bethune’un imal ettiği bir kara tahta üzerinde yazdıklarını çevirmenlerin öğrencilere aktarması biçiminde veriliyordu. 







Dr. Bethune derslere anatomi ve fizyoloji ile başladı. Bütün illüstrasyonlar resme olan yeteneği Montreal yıllarına uzanan Dr. Bethune tarafından hazırlanmıştı. Bu arada Dr. Bethune da az çok Çince öğrenebilmiş, tercümanların yükünü az da olsa hafifletmişti. 

Temel eğitim kitabı Dr. Bethune'un iki ayda hazırladığı tarihin ilk “Gerilla Savaşı İçin Tıp” el kitabıydı. Hastanede ise bütün hekim ve hemşirelerin katıldığı Pazar günleri öğleden sonra düzenlenen haftalık klinik toplantılar rutine kondu ve hafta içinde karşılaşılan sorunlar tartışıldı. Başlangıçta bütün bu çabaları hayretle izleyen Çinli sağlık emekçileri, Dr. Bethune'un hala kendisini McGill Üniversitesi'nde sandığını, burada kimin yarına çıkacağının belirsiz olduğu bir ortamda hizmet içi eğitimin biraz lüks kaçtığını düşünmüşler, fakat her şey Mao tarafından onaylandığından seslerini çıkartamamışlardı. Birkaç ay sonra ise Dr. Bethune'un yokluğunda dahi klinik toplantılar aksatılmadan sürdürülmeye devam etti. 

Toplantılarda özellikle yitirilen vakalar ele alınıyor, büyük bir titizlikle seyyar sıhhiye biriminin ilk kayıtlarından başlayarak vaka ile ilgili bütün kayıtlar inceleniyor, bir daha bu tür bir vakanın yitirilmemesi için ne yapılması gerektiği tartışılıyordu. Cephe hastanesi maalesef hiçbir zaman tartışacak vaka sıkıntısı çekmiyordu.


Böyle bir toplantı sırasında bir keresinde de Dr. Bethune eleştirildi. Çalışma arkadaşları onun çok asabi olduğunu, en ufak kusurda parladığını söylediler. Dr. Bethune güncesine şu notu düştü: “İşler olması gerektiği gibi gitmediğinde çok asabileştiğimi söylediler. Benden bir hata bulduğumda sesimin tonunu azaltmamı istediler. Söz verdim. Söz verdim ve 15 dakika sonra gazlı bezi kabaca hazırlayan bir hemşireye yine çok aşırı tepki gösterdim. Asla öğrenemeyecek miyim? Hemşire tercümana bana verdiğim sözü hatırlatmasını söyledi. Evet anımsıyorum, fakat ona hatırlat, onun yaptığı iş de insan yaşamı ile ilgili dedim. Sonra hemşireye, kötü hazırlanmış gazlı bezi benim affedebileceğimi, fakat yaralının asla affedemeyeceğini söyledim. Bu sırada tartışmayı izleyen yaralı asker, hemşireye dönerek, seni affediyorum dedi. Hemşire neredeyse ağlayacaktı. Bir daha asla hemşirelere bağırmayacağım”.

Dr. Bethune'un Çin'de karşılaştığı en büyük sorun, kimsenin kan bağışlamaya gönüllü olmamasıydı. “Batıda”yıllardır başarıyla uygulamaya girmiş olan kan nakli, Çin'de büyük merkezler dışında henüz halk arasında duyulmamıştı. İnsanlara kan bağışlamanın, donöre bir zarar vermeyeceğini açıklamak, ikna etmek gerekiyordu. Kuşkusuz buna her dakika yeni bir yaralının kana gereksinim duyduğu bir ortamda, ne zaman, ne de sabır vardı. Dr. Bethune insanları ikna edebilmek için defalarca köylüleri bir meydanda toplamak ve kendisi kan verirken izlemelerini sağlamak zorunda kalmıştı. Ancak bu “gösteriden” sonra köylüler kan vermek için sıraya giriyorlardı.

Köylerden kan toplamaktan döndükleri bir gün Dr. Bethune'a, General Nieh'in (yandaki fotoğraf) kendisini hemen görmek istediğini bildirdiler. Dr. Bethune, General'i mağarasında burnundan solur buldu. Merhaba dahi demeden Dr. Bethune'a çıkışmaya başlayan General Nieh, Dr. Bethune'u kendi sağlığını hiçe saymakla suçladı. “Dolaştığın her köyden, her cepheden raporlar alıyorum. Yeterince uyumuyorsun, kendi yemeğini hastalarına verip aç kalıyorsun, sanki Japon kurşunları sana değmezmiş gibi cephede miğfersiz, manava alış veriş yapmaya gider gibi dolaşıyorsun” Dr. Bethune itiraz ederek yeterince uyuduğunu, yediğini ve gereksiz riskler almadığını söyledi. Bu sırada çevirmen lafa karışarak, General'in hakli olduğunu soyledi. Dr, Bethune'un ağzını açmasına fırsat vermeyen General Nieh, “yaşamak zorundasın, bu pratik bir sorun. Ordunun sana gereksinimi var” dedi. Daha sonra Dr.
Bethune'un, Askeri Konsey'e çektiği telgrafı göstererek, “sana bağlanan aylık 100 dolar maaşı alacak ve gerektiği gibi besleneceksin” diyerek konuşmayı bitirmek istedi. Dr. Bethune General'e, Chin-Cha-Chi bölge komutanı olarak maaşının ne kadar olduğunu sordu ve General'in yanıtını beklemeden, kendi sorusunu kendi yanıtladı: “Ayda beş dolar. Peki, bir askerin maaşı ne? Ayda bir dolar. Şimdi basit aritmetikle, sen ve ailen ayda beş dolarla geçinirken, ben tek başıma yüz dolar alacağım. Bu hesap doğru mu?”. General sesinin tonunu değiştirerek, Dr. Bethune'un uğraşılması zor bir insan olduğunu, aylık yüz doların Dr. Bethune adına hastane masrafları için harcanacağını, fakat ne zaman isterse maaşın Dr. Bethune'un tasarrufunda olduğunu söyledi. Dr. Bethune, Mao'nun bütün komutanlara, eğer Dr. Bethune'un başına bir şey gelirse, bizzat kendisine hesap vereceklerini bildirdiğini asla bilmeyecekti.

Dr. Bethune hayatından çok memnundu. General Nieh'le bu görüşmenin ardından güncesine şunları yazmıştı: “Bugün beşi çok ciddi, on hasta ameliyat ettim ve çok yorgunum. Yorgunum, fakat uzun zamandır bu kadar mutlu olmamıştım. Yapmak istediğimi yapıyorum. Neden mutlu olmayayım? Başta sabah 5.30'dan gece dokuza kadar zamanımın her dakikasını dolduran önemli bir işim var. Bana gereksinim duyuluyor. Dahası burjuva iştahımı tatmin etmek için bir aşçım, bir özel hizmetlim (Sekizinci Ordu tarafından hizmetine verilen emir eri Ho Tzu-hsin'i -yandaki fotoğraf- kastediyor), kendi evim, bir Japon atım ve eğerim var. Param da yok, paraya gereksinimim de. Her ihtiyacım karşılanıyor. Yerine gelmemiş hiç bir dileğim, arzum kalmadı. Hayal edilebilecek her türlü saygı ve sevgiyle, bir kral yoldaş muamelesi görüyorum”. 

15 Ağustos 1938'de ilk “örnek” hastane törenle hizmete açıldı (yandaki fotoğraf bu hastanenin açılış töreninden). Eski bir Budist tapınağında yapılan hastane açılış törenine çevre köylerden iki bin kadar köylü katıldı. Ayrıca törene Hopei Sağlık Hizmetleri'nden sorumlu Dr. Yeh, Sekizinci Ordu temsilcileri ve Chin Cha Chi Birleşik Cephe Hükumeti'nin sivil temsilcileri katıldı. Törende bir konuşma yapan Bölge Parti yöneticisi Liu, Dr. Bethune'a hizmetleri için şükran duygularını sundu. Daha sonra alana ellerinde üzerlerinde İngilizce ve Çince yazılar bulunan yedi kızıl pankart taşıyan bir hemşire korteji girdi. Her pankartın arkasındaki grup alana girerken, pankartta yazlı metni okuyordu:

“Dr. Bethune, oğretmenimiz.
Dr. Bethune, kavga arkadaşımız.
Dr. Bethune, sağlık danışmanımız.
Dr. Bethune, doktorumuz.
Dr. Bethune, arkadaşımız.
Dr. Bethune, örneğimiz.
Dr. Bethune, yoldaşımız”.

Bu örnek hastaneyi bölgenin değişik yerlerinde kurulan yenileri izledi. Uzak yerlerden gelen köylüler örnek hastaneyi inceliyor, daha sonra köylerine geri dönerek “Beş Hafta Kampanyası” başlatıp kendi hastanelerini inşa ediyorlardı. Yeni gelen Japon birliklerinin saldırısı sırasında hastanesinin de
bombalanarak yıkıldığını öğrenen Dr. Bethune çok üzüldü. Uzun zamandır tercümanlığını yapan ve Dr. Bethune'un anestezi teknisyeni olarak eğittiği Tung, “onlar bir tane yıkacaklar, biz yerine on tane inşa edeceğiz, sonuçta yine biz karlıyız” diyerek Dr. Bethune'u teselli etti. Eylül'de iki Çinli hekim, bir anestezi teknisyeni, bir ameliyat hemşiresi, bir ahçı, iki hizmetli ve iki emir eriyle birlikte Dr. Bethune, seyyar sağlık birimiyle, yeniden cepheye gidiyordu.

Kasım'a girilirken politik durumda ciddi gelişmeler yaşandı. Kanton dahil önemli şehirleri ve endüstri merkezlerini ele geçiren Japon'lar, Chiang Kai-shek hükumetine barış teklifleri iletiyorlardı. Tekliflerin tek şartı komünistlerin denetimindeki Chin Cha Chi bölgesinin boşaltılmasıydı ve bu sağlanırsa Japonya askeri harekatını durduracaktı. Hankow düşmüş, Milliyetçi Hükumet Chungking'e taşınmak zorunda kalmıştı. Özetle, eğer Milliyetçi Hükumet ittifak yaptığı komünistleri feda ederse, barış sağlanacaktı. Yenan ile Chungking arasındaki ilişkiler soğumaya, Kuomintang denetimindeki bölgelerde komünistler, hatta liberaller tutuklanmaya başladılar.

Japonların üzerine gitmesi gereken Kuomintang ordularının yönlerini değiştirip, komünistlerin denetimindeki Chin Cha Chi'ye doğru ilerlemeye başlamaları üzerine Mao'nun ordusu Japonlar ile milliyetçiler arasında sıkıştı. Bütün bunlar Dr. Bethune'un işlerinin iki kat artması anlamına geliyordu. Kışın bastırmasıyla birlikte Dr. Bethune, seyyar sağlık birimindeki çalışmalarına ara vermek ve Yenan'daki Askeri Hastane'ye dönmek zorunda kaldı. Dönüş yolunda 22 Kasım'da ziyaret ettiği 359. Alay Karargahı'nda cephede ilk müdahale yapılmadan, üç gün sedyede taşınarak getirilen iki askerin yaralarının gangrene dönüşmüş olduğunu görünce, yanına seyyar sıhhiye birimi almadan sefere çıkan General Wang Chen'i şiddetle eleştirdi ve bir daha seyyar sıhhiye birimi almadan sefere çıkmayacağı üzerine kendisinden söz aldı.


Artık bütün komutanlar sefere çıkmadan evvel planlarını Dr. Bethune ile paylaşıyorlar, Dr. Bethune cephede sunulacak sağlık hizmetleri için gerekli düzenlemeleri yapıyordu. Tuttuğu kayıtlardan yaralanan bir askerin en erken 7 ve en çok 40 saat içinde tıbbi bakım gördüğü, ortalamanın ise 24 saat olduğu anlaşılıyordu. Dr. Bethune'un sağlık hizmetlerinin yönetimine geçmesinden önce 7 gün olan ortalama süre şimdi 1 güne inmiş, ikincil enfeksiyon oranı ise yok denecek seviyelere düşmüştü. Yaralı askerlerin üçte biri bir ay içinde cepheye dönebiliyordu. Bu oran gerilla savaşı konsepti içinde inanılmaz bir başarıyı simgeliyordu. Dr. Bethune cephe sağlık hizmetlerine yeni bir konsept getirmişti: “yaralı hekime değil, hekim yaralıya gidecek”.

29 Kasım'da General Chen'in komuta ettiği 359. Alay'ın Kuan Lin-Lin Chu yoluna düzenleyeceği operasyona Dr. Bethune bizzat katıldı. Yaralıların geriye taşınma planlarını yaparak beklemeye başladı. Saldırı öğleden sonra saat 5.15'te başladı. Saldırının başlamasından 7 saat 15 dakika sonra gelen ilk yaralı 15 dakika sonra anestezisini almış, ameliyata hazır bekliyordu. Ertesi sabah saat 8'de Dr. Bethune 25. yaralının ameliyatını tamamlamıştı. Ameliyatı tamamlanan yaralılar 10 mil gerideki Chu Hui Tse hastanesine naklediliyordu.

Seyyar sıhhiye birimindeki durum hakkında yaralıları taşıyan sıhhiye erlerinden sürekli bilgi alan General Weng, saldırıya devam edip etmemek konusunda karar vermeden önce Dr. Bethune'a bir haberci göndererek, daha fazla yaralı kabul edip edemeyeceğini sordu. Dr. Bethune yaralı geldiği sürece seyyar sıhhiye biriminin görevine devam edeceğini bildirdi. 50. ameliyattan sonra yirmi dört saattir aralıksız görev yapan anestezi teknisyeni Tung'un elleri titremeye başladı. Dr. Yo anesteziye geçti ve Dr. Bethune ameliyata devam etti. 0 sırada hastaneden gelen Dr. Wang, Dr. Bethune'un yerini alarak ameliyat masasında 12 saat daha çalıştı. Sonunda Japon takviyelerinin gelmek üzere olduğu haberinin alınması üzerine saldırı durduruldu ve 359. Alay geri çekildi.

Operasyon, o güne kadar 359. Alay'ın en az kayıp verdiği operasyon olmuştu. 0 günden sonra askerlerini hücuma kaldıran komünist komutanlar, askerlerine şöyle seslenmeye başladılar: “Pin ba! Pai Chu En -tchu tsai- wo men ho mien!' (Hücum! Bethune, yaralılara bakmak için burada! Hücum! Bethune bizimle!)”.

Çin'e ayak basalı daha bir yıl olmamasına rağmen bir efsane haline gelen Dr. Bethune, 1938 sonunda Chin Cha-Chi Smir bölgesine sağlık danışmanı olarak atandı. Pratikte ise bütün komünist Çin ordusunun sağlık birimlerine komuta ediyordu. Burada 3 Ocak 1939'da açtığı Özel Cerrahi Uygulama Okulu'na çeşitli bölgelerden gelen ve döndüklerinde bölgelerindeki sağlık personelini eğitecek olan 30 öğrenci katıldı. 3 Mart 1939' da Dr. Bethune günlüğüne şunları yazdı: “Bugün benim 49. doğum günüm. Cephedeki en yaşlı asker olmaktan gurur duyuyorum. Dün gece saat 7'den bu sabah 6'ya kadar ameliyattaydım ve bugünü yatarak geçirdim. 40 yaralı arasından ciddi durumda olan 19 tanesini ameliyat ettik .... Ameliyat ettiklerim arasında iki Japon yaralı vardı. Onlar da bizim askerlerimizle aynı muameleyi gördü. Onlarla beraber fotoğrafım çekildi .... Düşmanı püskürttük. Düşman savaş alanında 50 ölü bıraktı. 40 tüfek ele geçirdik, 40 asker yitirdik. Bir cana, bir tüfek! İşte silahlarımızı böyle sağlıyoruz”.

Wutai dağlarında nekahat dönemindeki hastaların köylülerin Beş Hafta Kampanyaları ile inşa ettikleri hastanelere dağıtımını tamamlayan Dr. Bethune, 1939 yılı Şubat – Haziran dönemi raporunu hazırlamaya başladı. General Nieh'e verdiği rapor öfke doluydu: “Neden Çin hükumetinden ve dışarıdan yardım almıyoruz? Düşün! Burada 20 bin asker var. Hastanelerde her zaman en az 2.500 yaralı oldu. Geçen yıl binin üzerinde çarpışma oldu. Bütün bunlarla başa çıkabilmek için sadece 5 Çinli doktor, 50 kendi kendine yetişmiş hemşire ve bir yabancı doktor ... Tıbbi malzeme desteği yok ...” (Dr. Bethune'un Kuomintang'ın komünistlere karşı başlattığı ambargodan henüz haberi yoktu).

Dr. Bethune artık dışarıdan bir yardım gelmeyeceğine, eğer bir şey gerekiyorsa bunu kendi başına halletmesi gerektiğine inanmıştı. Doktor mu lazım dı? Kendi yetiştirecekti. Demek ki artık sıra cephe şartlarında bir de “Tıp Fakültesi” kurmaya gelmişti. Dr. Bethune Temmuz ortasında 100 öğrenci kapasiteli bir tıp fakültesi için taslak raporunu tamamladı. Bu okulda 6 ayda hemşire, 18 ayda hekim ve 2 yılda cerrah yetiştirilecekti. Ancak bütün bunlar için para gerekiyordu.

Raporu ve tıp fakültesi tasarısını okuyan General Nieh (Devrim sonrası başbakan yardımcısı oldu) Dr. Bethune'a bunları hangi parayla yapacağını sordu. Dr. Bethune gelecek 5 yıI için toplam 50 bin dolar gerektiğini, bunu sağlamak için Aralık ayında Kanada'ya dönerek yardım toplayacağını söyledi. General Nieh bunun Yenan' da görüşülmesi gerektiğini, kendisinin orduyu bir kaç ay dahi olsa Dr. Bethune'suz bırakmaya yetkili olmadığını söyledi.

Bir kaç hafta sonra Eylül ortasında Dr. Bethune'un planı onaylandı. Kanada ve ABD'yi kapsayan bir yardım toplama gezisine çıkacaktı. Ekim ayında gitmesine karar verildi. Dr. Bethune Kanada'ya gitmeden “Gerilla Savaşında Sahra Hastaneleri” el kitabını tamamlamaya çalışacaktı. Bu arada, gazlı bez ve protez bacak üretimi için çalışmalar tamamlanmış, iş para bulunmasına kalmıştı.

Ekim geldiğinde Batı Hopei'de 20 yeni hastane inşaatının tamamlandığını öğrenen Dr. Bethune, Kanada'ya gidişini bu hastaneleri denetlemek için Kasım başına erteledi. 20 Ekim'de denetimlerinin sonuna yaklaştığında Japonlar 50 bin kişilik bir kuvvetle Chin Cha Chi üzerine saldırıya geçtiler. Saldırıların en yoğununu alan Batı Hopei cephesi komutanı General Lu Cheng-tsao acilen seyyar sıhhiye birimi takviyesi istedi. Elde personel kalmadığından Dr. Bethune'un bizzat gitmesi gerekiyordu. Çevirmeni Tung eğer cepheye giderlerse Kasım başına kadar geri dönemeyeceklerini söyledi. Harita üzerinde durumu inceleyen Dr. Bethune, eğer Batı Hopei düşerse, bütün Chin Cha Chi bölgesinin tehlikeye düşeceğini anlayınca, “Chin Cha Chi'yi yitirirsek, zaten gitmemin anlamı kalmayacak” dedi ve geziyi iptal etti.

Ekim'in son haftasında seyyar sıhhiye birimiyle savaşı en çok yoğunlaştığı Lai Yuan - Mo Tien Ling cephesine hareket eden Dr. Bethune, 2 Kasım'da Mo Tien Ling yakınlarında bir köye ulaştı. General Lu hemen karargahı ile seyyar sıhhiye birimi arasında sahra telefonu hattı çektirdi. Pai Chu En'in (Dr. Bethune) cephede olduğu hemen asker arasında yayılmış, cepheye moral gelmişti.

Ameliyathanesini kuran Dr. Bethune cepheden ilk yaralıların gelmesini beklemeye başladı. Öğleden sonra tepenin yamacından bir grup köylünün onun seyyar sıhhiye birimine ilerlediği görüldü. Bunlann köylü kılığında Japon askeri olduğu anlaşılınca seyyar sıhhiye biriminin hemen yer değiştirmesi gerekti. Ancak Dr. Bethune ameliyatın ortasındaydı. Sıhhiye erleri ameliyat bitene kadar Japonları oyalamayı başardılar ve ardından köy boşaltıldı. Akşamüzeri seyyar sıhhiye birimi Tang nehri yanındaki bir köye taşındı.

28 Ekim'de bir kırık bacağı ameliyat ederken kullandığı cerrahi enstrüman Dr. Bethune'un sol elinin orta parmağını çizmişti. Anestezi teknisyeni Tung'un eli iyileşene kadar ameliyatlara ara vermesi gerektiği uyarısına rağmen, malzeme yokluğundan eldivensiz olarak ameliyatlarını sürdüren Dr. Bethune'un parmağı 5 Kasım'da enfekte oldu ve ateşi yükseldi. Hala inatla elinin iyi olduğunu iddia ediyor, ameliyatlara devam etmek istiyordu. Ateşi 40'ın üzerine çıktı. Streptokoksik septisemi gelişiyordu, fakat elde antibiyotik yoktu. Tung, Dr. Bethune'u zorla yatağa yatırdı ve komutayı ele alarak seyyar sıhhiye birimini Sarı Taş köyüne nakletti. Artık Dr. Bethune kendi seyyar sağlık biriminin hastalarından biriydi. Dr. Bethune, yatağında ölümü beklemek zorunda kaldı. 12 Kasım sabahı saat 5.20'de 49 yaşında, bir köylünün tek oda evinde yaşama gözlerini yumdu.

DR. BETHUNE EFSANESİ

Dr. Bethune'un naaşı önce hastaneye yürüyerek dört gün uzaklıktaki bir köye taşınarak, geçici bir mezara gömüldü, daha sonra 1940 Ocağında Chu-cheng'e nakledildi. Katafalkının yanına cerrahi enstrümanları ve bazı özel eşyaları kondu. Katafalkın üzerine çelenkler ve başına Çin ve Amerikan bayrakları (Kanada bayrağı bulunamadığından) asıldı. 5 Ocak 1940'ta savaşın en şiddetli günlerinde 10 bin kişi, yumruklan havada, sessiz saygı duruşunda bulundu. Daha sonra cenaze bir tepenin yamacına gömüldü. Mezarın yanına örülen duvarın üzerine fotoğraflar asıldı, mumlar dikildi. Gece Dr. Bethune'un Çin'deki hizmetlerini sergileyen bir oyun sahneye kondu.

Ertesi gün köylüler mezarın başına bir anıt inşa etmeye başladılar. Anıt, 1 Mayıs 1940'ta tamamlandı ve törenle açıldı. Birkaç ay sonra bölge Japonların eline geçince köylüler Dr. Bethune'un cesedini ve anıtı kaçırarak sakladılar. 1952 yılında, Dr. Bethune'un naaşı ve anıt Shih-chia Chuang'a, Kuzey Çin Askeri Bölgesi Şehitleri Anıtı'nın bulunduğu parka nakledildi ve en merkezi yere gömüldü.

Parkın karşısına 800 yataklı Norman Bethune Uluslararası Barış Hastanesi açıldı. Dr. Bethune'nun kurdugu tıp fakültesinin hastanesine Chin-Ch'a-Chi Sınır Bölgesi Norman Bethune Hastanesi adı verildi. Hastanenin giriş katı müze haline getirilerek, Dr. Bethune'un fotografları, yazı makinesi, cerrahi enstrümanları ve özel eşyaları ile donatıldı. Bugün müze ve anıt mezar yüz binlerce ziyaretçinin uğrak yeridir.

Çin devriminin lideri Mao Tse-tung, Dr. Norman Bethune'un anısına 21 Aralık 1939'da yazdığı makalesinde (taziye) Betune'un Japon emperyalizmine karşı direnişte Sekizinci Yol Ordusu sağlık birimindeki hizmetlerine büyük değer biçti. Çin Dr. Bethune'u komünistlerin 1949 yılında Kuomintang'ı yenmesinden sonra bu makale ile tanıdı (Makaleyi yazının sonunda bulabilirsiniz).

Dr. Bethune'un yaşam öyküsü Çin okullarının müfredatına alındı. Dr. Bethune anısına sayısız heykeller dikildi ve pullar basıldı. Çin Komünist Partisi Dr. Bethune'u her zaman bir fedakarlık, adanmışlık ve sorumluluk sembolü olarak gördü. Bugün Çin'de Dr. Bethune ismi (Çince Pai-ch'iuen: yabancı), Mao Tse-tung'dan sonra en çok bilinen isimdir.


Kanada'da ise Dr. Bethune geniş halk yığınları için uzun süre bilinmezliğini sürdürdü. Gazetelerde çıkan birkaç taziye sayılmazsa, komünist basın dışında hemen hiç yer almadı. Dr. Bethune'un anısını yaşatmak üzere Ontario'da Komünist Partisi tarafından yayınlanan Canadian Tribune gazetesi 1942 Aralığında KızıI Haç' a Dr. Bethune anısına bir seyyar kan nakli aracı bağışladı. Bir yıl sonra komünist üyelerin teklifi ile Kanada Emek Kongresi hükumetten Dr. Bethune adına bir anıt dikilmesini istedi, fakat Başbakan MacKenzie King artık Kanada ile Sovyetler Birliği'nin birlikte savaşıyor olmalarına rağmen, bir Komünist hekimin anıtının dikilmesi isteğine kulak asmadı.

12 yıI sonra ABD'de Dr. Bethune adına ilk biyografi (Neşter, Kılıç) yayınlandı (yandaki fotoğraf) ve birçok dile çevrildi. Canadian Broadcasting Corporation'un (CBC) doğumunun 25. yılında anısına bir radyo belgeseli yayınlaması ve Kanada Ulusal Film Kurulu'nun (NFB) Bethune isimli bir belgesel yapmasıyla Dr. Bethune, 1964 yılında Kanada'da geniş kitlelere ulaşabildi. Ancak yayınların hemen ardından Federal Hükumet bu kurumları komünizm propagandası yaptıkları gerekçesiyle şiddetle kınadı ve yayınların dağıtımını yasakladı.

Dr. Bethune'u Kanadalılara duyurma mücadelesine Çin de omuz verdi. 1960 yılında Çin operasının Dr. Bethune anısına bir konser vermesi ve konser gelirini Dr. Bethune'un Montreal'de görev yaptığı Royal Victoria Hastanesi'ne bağışlaması, hastane yöneticilerinin bir Çin – Kanada karşılıklı hekim değişimi programı başlatmasına vesile oldu. 1964 yılında McGill Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Bölüm Başkanı Dr. K. Elliot misafir öğretim üyesi olarak Pekin'e gitti.

Kanada'da Dr. Bethune adını duyulmasında Çin'e giden Kanadalı turistlerin de büyük katkısı oldu. Ziyaret ettikleri her yerde Dr. Bethune heykelleri ile karşılaşan ve konuştukları her Çinlinin kendilerinin Dr. Bethune adını duymadığını öğrendiklerinde hayretler içinde kalmalarına şaşıran Kanadalı turistler, ülkelerine döndüklerinde durumu yakınlarına anlattılar, gazetelerin editörlerine mektuplar gönderdiler. Sonunda 1971 yılında Ulusal Tarihi Alanlar ve Anıtlar Kurulu Dr. Bethune'un “tarihsel önemi olan kişilikler” arasına alınması teklifini görüşmek zorunda kaldı, ancak teklif Dr. Bethune'un niteliklerinin kurum standartlarını karşılamadığı gerekçesiyle reddedildi.

Kanada bu dönemde olağanüstü bir politik değişim yaşamaya başlamıştı. Avrupayı kasıp kavuran 68 hareketi ABD'de Vietnam savaşına karşı gelişen muhalefet uzun ve zorlu savaşımlar sonucu dünyada sömürge sisteminin yıkılması, Amerika kıtasını sarsan Küba devriminin kalıcılığının kesinleşmesi ve ABD' de siyahların ırkçılığa karşı elde ettiği kazanımlar Kanada'da da yankılanmış, uzun yıllar süren Muhafazakar iktidar yıkılmış, Liberal parti, Pierre Trudeau liderliğinde hükumet kurmayı başarmıştı. ABD'nin bütün baskılarına karşın Çin ile diplomatik ilişkiler kuran Trudeau hükumeti döneminde Dr. Bethune Ulusal Tarihi Alanlar ve Anıtlar Kurulu tarafından “tarihi ulusal kişilikler” arasına ve Dr. Bethune'un Gravenhurst'te doğduğu ev koruma altına alındı. 17 Ağustos 1972'de bu kararın açıklanması Kanada'da haftalarca süren şiddetli tartışmalara yol açtı. Sol basın bu kararın Dr. Bethune'un ölümünden 33 yıI sonra alınmasının affedilmez bir gecikme olduğunu savunurken, sağ basın bir komünistin kahraman ilan edilmesinin “Kanada değerlerini” yıktığını yazdı. Oysa daha sonra Kanada hükumetinin bu kararı almasının arkasında, Kanada'nın Çin'e buğday satma teklifini, Çin'in ancak Kanada'nın Dr. Bethune'u onurlandırması karşılığında kabul edeceğini bildirmesi olduğu anlaşıldı.

Son olarak Dr. Bethune hakkında bu kadar uzun bir süre yeterli bilgiye ulaşılamamasının nedenlerinden biri de, ölümünden sonra Dr. Bethune'un çalışmalarını arşivleyen Ted Allan'ın (Neşter, Kılıç kitabının yazarı), bu çalışmaları 1993 yılına kadar kamuoyuna -bilmediğimiz nedenlerle- sunmaması ve 1993 yılında Kanada Ulusal Arşivi'ne devrettiği bu koleksiyona yine kısıtlı erişim şerhi vermesidir. Ancak ölümünden kısa bir süre önce 1995 yılında bu çalışmalardan bir kısmının yayınlanmasına izin vermiş ve bu sayede Norman Bethune'un Yazıları ve Sanatı (1998) isimli yayın okurlarıyla buluşabilmiştir. Dr. Bethune'un diğer çalışmaları ise halen Arşivde copyright süresinin dolmasını beklemektedir.


KAYNAKLAR

Allan, T. ve Gordon, S. (1952). The Scalpel, The Sword. Boston: Little, Brown and Company.

Anderson, M.R., Smith, L. ve Sidel, V.W. (2005). What is Social Medicine? Monthly Review. Erişim: 1 Temmuz 2007. http://www.monthlyreview.org/0105anderson.htm

Barlow, M. (2002). Profit Is Not The Cure: A Citizen's Guide To Saving Medicare. Toronto: McCelland & Stewart.

Buck, T. (1948). Canada: The Communist Party Viewpoint. Toronto: Progress Books.

Buck, T. (1977). Years in Struggle. Toronto: NC Press.

Dimitrov, G. (1935). Unity of the Working Class Against Fascism. Selected Works, V. 2. Sofia Press. Sofia. Erişim: 1 Temmuz2007. 

Hannant, L. (1998). The Politics of Passion: Norman Bethune's Writing and Art. Toronto: University of Toronto Press.

Johnston, F. (2006). A Great Restlessness. Winnipeg: University of Manitoba Press.

Kanada Tabipler Birligi Dergisi Arşivi. Canadian Medical Association Journal. 1929 - 1935.

Kanada Komünist Partisi Arşivi. 1934 – 2007.

Macleod, W., Park, L., Ryerson, S. (1978). Bethune, The Montreal Years. Toronto: James Lorimer & Company.

Ryan, 0. (1975). Tim Buck: A Conscience of Canada. Toronto: Progress Books.

Ryerson, S.S. (1980). French Canada: A Study in Canadian Democracy. Toronto: Progress Books.

Shephard, D. (Ed.) (1982). Norman Bethune. Ottawa: The Canadian Public Health Association.

Stewart R. (1973). Bethune. Toronto: New Press.

Stewart R. (2002). The Mind of Norman Bethune. Markham: Fitzhenry & Whiteside.

Tse-tung, M. (ı939). In Memory of Norman Bethune. Selected Works. Erişim: 1 Temmuz 2007.

Wilson, J. (1999). Norman Bethune: A Life of Passionate Conviction. Montreal: XYZ Publishing.


Bu yazı 2007 yılında TTB yayın organı TOPLUM ve HEKİM dergisinde (Cilt 22, Sayı 4, Sayfa 291 – 305) yayınlanmıştır. Dergiye erişmek için TIKLAYINIZ.


BETHUNE VE SOSYALLEŞTİRME

Dr. Bethune bir konuşmasında sosyalleştirmeye ilişkin düşüncelerini şöyle açıklamıştır:

1. Sağlığı korumanın en iyi yolu hastalık üreten; cehaleti, yoksulluğu ve işsizliği yaygınlaştıran ekonomik sistemin değiştirilmesi olabilir. Her bireyin kendi sağlık bakım hizmetini satın alması uygulaması yürümemektedir. Bu adaletsiz, verimsiz, savurgan ve tamamen zamanı geçmiş bir uygulamadır. Doktorlar, yardımseverler ve hayır kurumlan bu uygulamayı sürdürebildikleri kadar sürdürdüler. Bu uygulama yüz yıl önce 19. yüzyıl başında sanayi devriminin başlamasıyla eceliyle gitmeliydi. Oldukça ileri modern sanayi toplumumuzda özel sağlık diye bir şey yoktur, sağlık kamusaldır. Kitlenin bir biriminin hastalık ve rahatsızlıkları,  bütün diğer üyelerini etkilemektedir. Halkın sağlığının devlet tarafından korunması, devletin yurttaşlarına karşı temel yükümlülüğü ve görevi olarak kabul edilmelidir. Sosyalleştirilmiş sağlık hizmetleri ve özel sağlık hizmetlerinin kısıtlanması ya da ortadan kaldırılması, soruna gerçekçi çözüm olarak görünmektedir.

Gelin sağlık hizmetlerinden karı, kişisel ekonomik kazancı çıkartalım ve mesleğimizi açgözlü bireycilikten arındıralım. Gelin hemşehrilerimizin sefaleti pahasına zenginleşmemizi bir ayıp haline getirelim. Gelin örgütlenelim ki politikacılar bizi sömüremesinler. Gelin tıbbi etiği yeniden tanımlayalım - hekimler arasında bir mesleki görgü kuralları olarak değil, tıp ile halk arasında temel ahlak ve adalet kuralları olarak tanımlayalım. Meslek odamızda enteresan vakaları değil, çağımızın büyük sorunlarını, sağlık ile devlet ilişkisini, mesleğimizin halka karşı ödevlerini, içinde yaşadığımız ekonomik ve sosyolojik yapıyı daha sık tartışalım. En önemli gündelik sorunlarımızın dar anlamıyla teknik ve bilimsel değil, ekonomik ve toplumsal olduklarını kabul edelim.

2. Tıp günümüzdeki diğer kurumlar gibi -Kilise ve Baro gibi - liderlerini güncel sosyal ve ekonomik sorunlara karşı tutumlarıyla yargılıyor. Modern tıpta daha az önde giden hekime ve meşhur cerraha, daha çok uzak görüşlülere, toplum tasarımcılarına gereksinimiz var. Hekimler halkın sağlığının geleneksel, tarihsel ve fedakar koruyucuları olarak bunu yapmak zorunda. Gelin hükumete bütün halk için bütüncül, kapsayıcı, planlı bir sağlık programı sunalım. Bu planın değerlendirilmesinden sonra hekimlik kendisini ne konumda bulursa bulsun, bunu kabullenmelidir. Halk sağlığı sunağına sunulacak bu apaçık fedakarlık, şanlı Anka kuşunun küllerinden dirilmesi gibi hekimliğin yükselişi ile sonuçlanacaktır.

Hastalıklara kolektif olarak hücum edebilmek ve bütün elemanlarının mevcut bilimsel bilgisinden sonuna kadar yararlanabilmek için sağlık baştan aşağı yeniden yapılandırılmalı ve hekim, diş hekimi, hemşire, teknisyen ve sosyal çalışmacı ordusu kaynaştırılmalı ve bütünleştirilmelidir. Gelin insanlara kaç paran var diye değil, sana en iyi nasıl hizmet edebilirim diye soralım. Sloganımız, “sizin sağlığınız için varız” olmalıdır.

3. Sosyalleştirilmiş sağlık hizmetleri sağlık hizmetlerinin postane, ordu, donanma, mahkemeler ve okullar gibi kamusal mülk haline gelmesi demektir. İkinci olarak, sağlık hizmetleri kamusal fonlardan karşılanır. Üçüncüsü, hizmetler gelire göre değil, gereksinime göre, herkes içindir. Hayır, hayırseveri de, yardım alanı da yoldan çıkartır. Dördüncüsü, sağlık çalışanlarının ücretleri ve emeklilik gelirleri devlet tarafından ödenmelidir. Beşincisi, sağlık çalışanlarına demokratik özerklik verilmelidir.

25 yıI önce sosyalist olarak adlandırılmanın nefret uyandıracağı düşünülürdü. Bugün sosyalist olmamak gülünçtür. Sınırlı sağlık sigortası gibi sağlık reformları, sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi değildir. Bunlar, gereksinimler karşısında günümüzde hayırseverliğin ürettiği dejenere sosyalizm biçimleridir. Sosyalleştirilmiş sağlık hizmetlerine muhalif olanların üç ana itiraz noktası şunlardır: Birincisi, inisiyatif yitimi. Bu modern barbarlık çağında eşek muhtemelen burnunun önünde bir yeşil sebzenin sallandırılmasına gereksinim duyar. İnsan için de havuç yerine, prestij demeti aynı işi görür. İkincisi, bürokrasi. Bu, kurumun aşağıdan yukarıya demokratik kontrolüyle düzeltilebilir. Üçüncüsü, hastanın hekimini seçebilmesinin önemi. Bu bir mittir. Bunun tek savunucusu hekimlerdir, hastalar değil. Sınırlı bir seçme hakkı var - diyelim 2, 3 hekim. Sonra eğer hasta tatmin olmazsa, gönder onu bir ruh sağlığı uzmanına! Erkek kazın sosu, dişi kazın sosudur. (Ha Ali, ha Veli anlamında). Doktorlara da hasta seçme hakkı (!) verilmelidir! Hastaların yüzde 99'u sonuca bakıyor, kişilere değil.

4. Mesleğimiz kendisini birey-yoğun bilimsel bir iş olmaktan çıkartmalı, sağlığın ekonomik güvenceden ayrılamayacağını kavrayan, toplumcu bir hale gelmelidir. Sırça köşklerimizi terk edelim ve mevcut ekonomik krizin gerçekliğini kavrayalım. Dünya gözlerimizin önünde değişiyor ve Aesculapius'un ahşap gövdesi, omurgasının altındaki eski oluşumları silip, süpüren, yok eden büyük dalgayı ve yükselen dünyanın hareketini hissetmeye başlıyor. Dalga ile birlikte gitmek zorundayız, yoksa enkaz haline geleceğiz.

5. Bugün dünyadaki çatışma vahşi bireyciliğe inananlarla, yaşamı herkes için daha iyi bir hale getirmek için kolektif çaba harcamak gerektiğine inananlar arasındadır. İnsanlar sosyalleştirmeye hazır. Halkın sağlık güvencesine kavuşmasını engelleyenler, bu mesleğin içindekilerdir. Bunu kabul edelim. Bu mevcut durumun en önemli gerçeğidir. Bu insanlar gericinin sahtekar yüzü ya da boş vermişin umursamazlığı ile kendi prensiplerini, hekim ile hasta arasındaki kutsal ilişkinin sürdürülmesi, kar amacı gütmeyen millileştirilmiş işletmelerin verimsizliği, sosyalizm tehlikesi, bireyin bağımsızlığı arkasına gizliyorlar.

Hekimliğin bugün yüz yüze olduğu durum hekimlik içindeki iki gücün çatışmasıdır. Biri tarihsel çıkarlarımızı, özel mülkiyetimizi, sağlık hizmetinin dağıtımı üzerindeki tekelimizi sürdürmenin önemli olduğunu savunuyor. Diğeri hekimliğin fonksiyonunun hekimin konumunu sürdürmekten daha önemli olduğunu, halk sağlığının güvence altına alınmasının hekimlerin temel ödevi olduğunu, bizlerin insanların efendisi değil hizmetkarı olduğumuzu ve insan haklarının, mesleki imtiyazlardan daha üstün olduğunu savunuyor. Yüzyıllar ötesinden gelen Shakespeare karakterinin dördüncü Henry'deki meydan okuması hala kulaklarımızda yankılanıyor: "Hangi Kralın altında alçak? Konuş ya da öl!".

Kanada'da din adamları, aydınlar ve öğrenciler tarafından 1932'de kurulmuş olan Co-operative Commonwealth Federation'a (CCF) karşı o dönemde Komünist Enternasyonal'in izlediği “sınıfa karşı sınıf” politikası nedeniyle soğuk bakan Kanada Komünist Partisi, 1935 yılında Komünist Enternasyonal'in 7. Kongresi'nde Georgi Dimitrov tarafından yapılan faşizm analizi sonrasında bu politikasını değiştirmiş, Kanada'da faşizme karşı olan herkesle işbirliği siyaseti gütmeye başlamıştı.

Bu dönemde CCF içinde yer alan komünistler, partinin sağlık politikasının Dr. Bethune'un Kanada'da sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi tezleri üzerine kurulmasını sağladılar. 1944 yılında bir din adamı olan T. Douglas liderliğinde Saskatchewan eyaletinde iktidara gelen CCF'un ilk uygulaması Saskatchewan'da sağlık hizmetlerini Dr. Bethune ve arkadaşlarının önerileri çerçevesinde, fakat Dr. Bethune’a referans vermeden sosyalleştirmek oldu. Sosyalleştirmenin eyalette kısa sürede kazandığı başarılar diğer eyaletlerdeki Kanadalıların da sosyalleştirme taleplerini yükseltmesine yol açınca, Federal hükumet 1960'larda bütün Kanada'da sağlık hizmetlerini sosyalleştirmek zorunda kaldı. Kanada bugün birçok yönü neo-liberal saldırı altında tırpanlanmış olsa da hala yürürlükte olan sosyalleştirmeyi Dr. Bethune ve arkadaşlarının çalışmalarına borçludur.

NORMAN BETHUNE ANISINA – MAO ZEDUNG (21 Aralık 1939)

Kanada Komünist Partisi üyesi Norman Bethune yoldaş Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri Komünist Partileri tarafından Çin’e gönderildiğinde elli yaşlarındaydı; Japonya’ya Karşı Direnme Savaşımızda bize yardım için binlerce kilometrelik yolu bir çırpıda kat etti. Geçen yılın ilkbaharında Yenan’a gelerek Vutay Dağları’nda çalışmaya başladı ve bizi büyük bir üzüntü içinde bırakarak görev başında şehit oldu.

Bu nasıl bir ruhtur ki, bir yabancının hiç kendini düşünmeden Çin halkının kurtuluşu davasını kendi davası olarak benimsemesine sebep oluyor? Bu, her Çinli Komünistin ders alması gereken enternasyonalizm ruhu, komünizm ruhudur. Leninizm bize, dünya devriminin, ancak kapitalist ülkelerin proletaryasının sömürge ve yarı-sömürge halkların kurtuluş mücadelesini desteklemesiyle ve sömürge ve yarı-sömürgelerin proletaryasının da kapitalist ülkelerin proletaryasını desteklemesiyle başarıya ulaşacağını öğretir.

Bethune yoldaş, bu Leninist çizgiyi pratiğe uyguladı. Biz Çin Komünistleri de pratiğimizde bu çizgiyi izlemeliyiz. Bütün kapitalist ülkelerin proletaryasıyla, Japonya’nın, İngiltere’nin, Amerika Birleşik Devletleri’nin, Almanya’nın, İtalya’nın ve bütün diğer kapitalist ülkelerin proletaryasıyla birleşmeliyiz. Çünkü emperyalizmi alt etmenin, milletimizi ve halkımızı kurtarmanın, dünyanın diğer milletlerini ve halklarını kurtarmanın tek yolu budur. Dar anlamda milliyetçiliğe ve dar anlamda yurtseverliğe karşı çıkan enternasyonalizm, bizim enternasyonalizmimiz budur.

Bethune yoldaşın ruhu, kendini hiç düşünmeksizin tamamen başkalarına adaması, çalışmasındaki yüce sorumluluk duygusunda ve bütün yoldaşlara ve halka gösterdiği içtenlikte ifadesini bulur. Her komünist ondan ders almalıdır. Çalışmalarında sorumsuz hareket eden, ağırdan kaçıp hafifi seçen ve zor görevleri başkalarının üzerine atarak kendilerine kolay görevleri seçen kişiler az değildir. Bunlar daima başkalarından önce kendilerini düşünürler. Ufak bir katkıda bulundukları zaman, gururla kabarırlar ve başkalarının gözünden kaçacak korkusuyla böbürlenir dururlar. Yoldaşlara ve halka karşı hiç yakınlık duymazlar; soğuk, ilgisiz ve duygusuzdurlar. Aslında bunlar komünist değildirler ya da en azından kendilerini davaya adamış komünistler olarak görülemezler. Cepheden dönenler arasında, Bethune’un adı geçtiğinde hayranlığını belirtmeyen ve onun ruhu karşısında etkilenmeyen yoktu. Şansi-Cahar-Hopey sınır bölgesinde, asker ya da sivil, Dr. Bethune tarafından tedavi edilen ya da onun nasıl çalıştığını gören herkes ondan etkilenmişti. Her komünist, bu gerçek komünist ruhunu Bethune yoldaştan öğrenmelidir.

Bethune yoldaş bir hekimdi, tedavi sanatı onun mesleğiydi ve Sekizinci Yol Ordusunun tıbbî hizmetinde önemli bir yer tutan bu hünerini sürekli olarak mükemmelleştiriyordu. Yeni bir şey gördükleri anda işlerini değiştirmek isteyen, teknik işleri yararsız ve istikbal vaat etmeyen işler olarak gören kimselere, onun ortaya koyduğu örnek çok iyi bir derstir.

Bethune yoldaşla sadece bir kere karşılaştım. Daha sonraları bana birçok mektup yazdı. Ama çok meşguldüm, ona ancak bir tek mektup yazabildim ve onun da eline geçip geçmediğini bilmiyorum. Ölümüne çok üzüldüm. Şimdi hepimiz onu anıyoruz. Bu onun ruhunun, bize nasıl derin bir ilham kaynağı olduğunu gösterir. Hepimiz, ondan, ne olursa olsun kendimizi hiç düşünmemeyi öğrenmeliyiz. Bu ruha sahip olan herkes halka çok yararlı olabilir. Bir kimsenin yeteneği az ya da çok olabilir; ama o kimse bu ruha sahipse, daha şimdiden mert, dürüst, sağlam bir ahlaka sahip, adi çıkarlardan arınmış ve halka yararlı bir insandır.

BETHUNE ADINA BASTIRILAN ANI PULLARINDAN BAZILARI



BETHUNE ADINA BASTIRILAN ANI SİKKELERİNDEN BAZILARI







DR. HENRY NORMAN BETHUNE 1890 - 1939

Uluslararası üne sahip bir insansever, cerrah ve devrimci. Bethune bu evde doğdu. Birinci Paylaşım Savaşı sırasında Toronto Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun oldu ve savaşta kapsamlı hizmet sundu. 1929 - 1933 arasında Motreal Royal Victiroa Hastanesi'ndeyken göğüs cerrahı olarak geniş ün kazandı. Sosyal ve politik konulara ilgisi onu 1936'da Cumguriyetçi birliklere tıbbi yardım örgütlediği ve dünyanın ilk seyyar kan nakli birimini kurduğu İspanya'ya götürdü. İki yıl sonra Çin'e gitti ve ölümüne dek yorulmaksızın 8. Yol Ulusal Devrimci Ordu'sunda bir cerrah ve tıbbi danışman olarak çalıştı.  Çin'de Shih Cha Chuang'da Şehitler Mozolesi'nde gömüldü.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder