Sınıfın Sağlığı’nda Ağustos ayında
yayınlanan “Küba’da sosyalizm yalnız sağlıkta mı?” başlıklı yazımızda “Küba’da sadece sağlıkta
değil, yaşamın bütün alanlarında başarılı bir sosyalizm” olduğunu belirtmiş,
“Küba’da sosyalizmin tarımdan eğitime, enerjiden mimariye kadar diğer
alanlardaki başarılarından yeterince haberdar değilsek, bu yalnızca tembelliğimizden”
şeklinde serzenişte bulunmuştuk. Serzenişimize yanıt çabuk geldi ve geçen ay
Yeni İnsan yayınevi, “Küba’da Sürdürülebilir Kent Tarımı” başlıklı bir çeviri
kitap yayınladı.
Yazar Sinan Kurt ABD’ye yerleşmiş bir
ekonomi profesörü. 1993’den beri Küba’ya yaptığı araştırma gezilerinde tarımsal
reformlar, gıda güvencesi (kitapta gıda “güvenliği” olarak çevrilmiş, biz
bireylerin “uygun ve yeterli miktarda gıda arzına kolayca erişimini” gıda
“güvencesi” olarak tercüme etmeyi daha doğru buluyoruz) ve bağımsızlığı ile
kentsel tarım üzerinde incelemeler yapmış ve birikimlerini birçok makaleye ve
kitabına aktarmış. Kitabın orijinali 2011 yılında ABD’de İngilizce dilinde
yayınlanmış. Havana Üniversitesi’nden geniş destek alan yazar, Küba’daki
kentsel tarım hareketinin önde gelen liderleriyle de yakın ilişkiler kurmuş.
Elbette bunlar kitabın değerini arttırıyor ve kitabın kaynakçasından da
anlaşılabileceği gibi Küba tarımı üzerine çok geniş bir kaynak taraması
yanında, doğrudan tanıklıklarla bezenmiş bir eser ortaya koyuyor.
Giriş bölümüyle birlikte on bölümden
oluşan kitap Küba tarımını “tarihsel ve toplumsal” bir yaklaşımla ele alıyor.
Küba’da “kentsel tarımın” ortaya çıkışı ve gelişmesine, bu sürecin en önemli
unsuru olarak eğitim etkinliklerine, yenilikçi yaklaşımlara ve tarımdaki
başarının değerlendirilmesine geniş yer verilen kitapta, Küba’nın “toplumcu ve eşitlikçi”
karakterinin başarı üzerindeki belirleyici rolüne özel bir vurgu yapılmış.
Diğer bir deyişle Küba’nın “kentsel tarım” devriminin “teknik” değil, “politik”
bir olgu olduğu ve “toplumcu” karakteri açık bir şekilde gözler önüne serilmiş.
AMAÇ HALKIN BESLENMESİ
Kapitalist ülkelerde tarım halkın
besin gereksinimini karşılamaktan çok tarımsal etkinlikler üzerinden kazanç
elde etmek amacıyla yapılır. Amaç kar sağlamak olunca, elde edilecek karı
azamileştirecek yöntemler benimsenir. Çoğu gıda güvenliğini ve güvencesini
tehdit eden bu yöntemlerin insan sağlığı üzerine de birçok yoldan olumsuz
etkileri vardır. Örneğin ihracat odaklı tarımsal üretimde, ülkede yaşayan
insanların gereksindiği besinler yerine ihraç edilebilecek ürünlere (çoğunlukla
sanayi hammaddeleri) ağırlık verilmesi, beslenmeyle ilişkili sağlık
sorunlarının artmasına yol açabilir.
Küba tarımında kaynakların
karşılanmasında ve ürünlerin dağıtımında “yerele” dayanmak esastır. Bu tercihin
(politik bir tercihtir) sağlık üzerinde birçok yönden olumlu etkileri vardır. Sağladığı
en önemli avantaj fosil yakıt tüketiminin azaltılmasıdır ki, kanserlerden,
solunum ve dolaşım sistemi hastalıklarına kadar birçok sağlık sorunu üzerinde
etkilidir. Diğer bir avantaj tarım yapılırken başta toprak olmak üzere
kaynakların “korunması” politikası çerçevesinde kimyasallardan kaçınılmasıdır.
Böylece hem tarım işçilerinin, hem de tüketicilerin zararlı kimyasallara
maruziyeti azaltılmakta, dahası doğal çevre korunmaktadır.
BAŞARININ SIRRI
Yazar Küba’nın tarım devriminin
başarısının ardında yatan etmenleri iki grupta topluyor: Birincisi örgütsel
yapı ve politikalardaki yenilikler ve ikincisi insan kaynakları ve yetenekleri.
Örgütsel olarak “özerk” birimler, “merkezi” bir yönetim altında yönlendirilmekte
ve sistem gücünü işçi sendikaları, Küba Kadınlar Federasyonu, öğrenci
örgütleri, yerel komiteler ve çiftçi birliklerinden almaktadır. Diğer bir
deyişle tarım sadece tarımla uğraşan kesimlerin değil, bütün toplumun bir
şekilde “katıldığı” bir etkinlik haline gelmiştir. İnsan kaynağı noktasında ise
Küba’nın başarılı eğitim politikasının sağladığı yüksek okur-yazarlık düzeyi ve
“anlama kapasitesine sahip daha ileri öğretim ve mesleki eğitim alabilecek
durumda bir iş gücü” bulunması çok önemlidir.
Bunlar “politik kararlılıkla” bir
araya gelerek tarımda “Küba mucizesini” yaratmıştır. Yazar kitabında tarımın
başarılarına somut örnekler sunmaktadır: tarımsal üretim artışı, tarım
emekçilerinin gelirlerinde artış, zararlı kimyasalların kullanımında dramatik
azalma somut rakamlarla ortaya konmaktadır.
BİLİM TOPLUMUN HİZMETİNDE
Küba’nın tarım devriminde bilimin
tartışmasız bir rol oynadığı kitabın her bölümünde açıkça görülmektedir. Fakat
burada özellikle altı çizilmesi gereken, bilimin kime ve neye hizmet ettiğidir.
Diğer bir deyişle bilginin hangi amaçla kullanıldığıdır. Açıkçası Küba’nın
tarım alanında kapitalist ülkelerden farklı bilgilere veya daha üstün bir
teknolojiye sahip olduğu söylenemez. Ancak kapitalist ülkelerde bilim ve
teknoloji sermayenin hizmetindeyken, Küba’da toplumun hizmetindedir. Bu durumda
kapitalist ülkelerde bilimsel – teknolojik ilerlemelerden sermaye kazanç
sağlarken, Küba’da bütün toplum fayda görmektedir.
Küba’da 1994 – 2006 yılları arasında
gıda üretimi, yıllık ortalama yüzde 78’lik bir artışla 4,200 tondan, 4.200.000
tona yükselmiştir (bin kat artış). Bu süreçte dünyanın bütün kapitalist
coğrafyalarında tarım alanları azalırken, Küba’nın tarım alanları artmıştır ve
bu “dünya için” önemli bir kazanımdır. Metrekare başına elde edilen ürün
miktarındaki artış bakımından Küba’nın başarısı kapitalist ülkelerin başarısıyla
kıyaslanabilir, fakat bu noktada da çok önemli farklar vardır. Kapitalist
ülkelerde elde edilen artış genellikle doğanın acımasızca talan edilmesine,
tarım emekçilerinin daha fazla sömürülmesine ve insan sağlığının tehlikeye
atılmasına dayanırken, Küba’daki artış bilim ve teknolojinin toplum yararına
kullanımına dayanmaktadır. Dahası kapitalist ülkelerdeki üretim artışından esas
olarak gıda tekelleri karlı çıkarken, Küba’daki artıştan hem üreticiler, hem de
tüketiciler yarar sağlamıştır.
KÜBA TARIMI ÖRNEK OLABİLİR Mİ?
Yazar Küba’da tarım alanında elde
edilen başarıların başka ülkelerde yinelenebileceğinden kuşkuludur. Bunun
nedeni kapitalist ülkelerdeki tarım paradigmasıdır. Örneğin kapitalist bir
ülkede toprağın gıda üretimi amacıyla kullanımını önceleyen bir imar mevzuatı
çıkartmak neredeyse olanaksızdır. Kapitalist ülkelerdeki tarım paradigması, bu
ülkelerdeki güç ilişkilerinin bir ürünüdür ve bu ilişkiler değişmeden, tarım
politikalarında köklü değişimler beklemek saflık olur.
Öte yandan Küba, uygun bir “politik”
iklimde ekotarımsal bir gıda üretim sisteminin “mümkün” olduğunu kanıtlamıştır.
Bu en azından “ideolojik” mücadelede önemli bir mevzidir. Küba deneyimi, dünyanın
dört bir yanında özellikle öğrenciler ve aydınlar arasında oldukça popüler olan
permakültür yaklaşımının “gerçekçi” bir zemine oturabilmesi ve başarısı için de
önemlidir. Kitapta da özellikle vurgulandığı gibi Küba’nın “yerel”
inisiyatiflerinin başarısında “merkezi” yönlendirmenin, başta sendikalar olmak
üzere demokratik kitle örgütlerinin “kilit” bir rolü vardır.
DAHA ÇOK YAYINA İHTİYACIMIZ VAR
Sinan Kunt’un kitabı bizi Küba’nın
“tarım devrimi” konusunda bilgilendirerek önemli bir açığımızı kapatıyor. Değerli
hocamıza, kitabı dilimize kazandıran Cengiz Yücel’e, Yeni İnsan yayınevine ve
kitabın okurlara ulaşmasını sağlayan bütün emekçilere şükranlarımızı sunuyoruz.
Fakat Küba’nın eğitim, enerji, ulaşım, mimari gibi birçok alanda
gerçekleştirdiği devrimlere ilişkin bilgi açlığımız sürüyor. Aydınlarımızın en
kısa zamanda bu açığımızı kapatmak için harekete geçeceklerini, telif eserler
ve/veya çevirilerle bizi Küba’nın yaşamın diğer alanlarındaki başarıları
konusunda bilgilendireceklerini umuyoruz.
Akif Akalın
Kaynak: Kunt, S. (2015). Küba’da
sürdürülebilir kent tarımı. Çev. Cengiz Yüksel. İstanbul: Yeni İnsan Yayınevi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder