Alma Ata Bildirgesi eleştirmenlerden
karmaşık değerlendirmeler aldı. Bazı eleştirmenler bildirgeyi sağlık
sorunlarını çözmek için bir araç olarak görürken, diğerleri çözüm öneremediğini
öne sürdü. Bazıları bildirgeye sağlığa ilerici bir yaklaşım, bazıları işçi
sınıfına ihanet eden bir uzlaşma dedi. Oysa Bildirge, zamanın sınıf mücadelesi
bağlamında değerlendirilmelidir.
The Alma Ata Declaration has received
mixed reviews from critics. Some critics have seen it as a tool for solving
health problems, while others asserted that it was not capable of proposing
solutions. Some called it a progressive approach to health, and some called it
a compromise, betraying the working class. However, the Declaration has to be
evaluated in the context of class struggle of the time.
Geçtiğimiz aylarda Alma Ata
Bildirgesi’nin 40. yıldönümü nedeniyle birçok ülkede toplantılar düzenlendi.
Alma Ata Bildirgesi’nin mimarları olan Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF de,
Kazakistan’ın “yeni” başkenti Astana’da, 40 yıl önce düzenledikleri konferansın
adıyla (Temel Sağlık Hizmetleri) yeni bir konferans örgütlediler (WHO, 2018).
The Lancet (2018) ve British Medical Journal gibi prestijli tıp dergileri ve
birçok saygın yazar, Bildirge’yi çeşitli yönleriyle bir kez daha
değerlendirdiler (Birn ve Krementsov, 2018). Değerlendirmelerin bir bölümü
Bildirge’yi 1978’de olduğu gibi bugün de sağlık sorunlarının çözümü için bir
umut ışığı olarak görürken (Baum, 2007; Gillam, 2008; Pandey, 2018), başka
değerlendirmelerde Bildirge’nin ne geçmişte, ne de bugün sorunlara çözüm
öneremediği öne sürüldü (Soyer, 1991).
Aslında birbirine taban tabana zıt
görünen bu değerlendirmelerin her ikisi de oldukça meşru temellere dayanıyordu
ve Bildirge bu değerlendirmeler için yeterli kanıtlar sunuyordu (Navarro,
2008). Sorun, Bildirge’ye “nereden” ve “hangi mercekten” bakıldığından, diğer
bir deyişle “dünya görüşünden” kaynaklanıyordu. Sorunların çözümünü “teknik”
müdahalelerde arayanlar, Bildirge’de “mükemmel” bir plan görürken (Pandey,
2018), çözümü “devrimde” görenler, Bildirge’yi “uzlaşmacı” (Navarro, 1984;
Soyer, 2018), hatta “ihanet belgesi” olarak yorumluyorlardı (Hamzaoğlu, 2018).
Oysa tarihi “sınıf savaşımı” perspektifinden değerlendirenler için Bildirge,
sınıf savaşımının Bildirge’nin kaleme alındığı dönemdeki durumunu yansıtan bir
belgeden başka bir şey değildi ve Bildirge’de herkesin “aradığını”
bulabilmesinin nedeni buydu (Akalın, 2018).
Yirminci yüzyılın son çeyreğinde,
çağın “proleter devrimler ve ulusal kurtuluş mücadeleleri çağı” olarak
nitelendiği, sosyalizmin bir “dünya sistemi” haline geldiği, kapitalist
ülkelerde işçi sınıfının örgütlülüğünün zirveye ulaştığı ve ulusal kurtuluş
mücadelelerinin “toplumsal kurtuluşa” evrildiği bir dönemde, emeğin talepleri
Bildirge’ye “barış ve silahsızlanma” ve sömürülen halkları kayıran Yeni
Uluslararası Ekonomik Düzen (uluslararası ilişkilerde eşitlik) çağrıları
biçiminde yansımıştı (WHO, 1978).
Diğer yandan yirminci yüzyılın ilk
çeyreğinden itibaren, önce 1917 Ekim Devrimi ile çok büyük bir darbe almış,
1929 bunalımıyla geniş kesimlerin güvenini yitirmiş, iki büyük paylaşım
savaşından pazarlarının (dünyanın) üçte birini yitirerek çıkmış olmasına
rağmen, sermaye düzeni, kapitalist – emperyalist sistem hala yıkılmamıştı,
ayaktaydı. Bu durum Bildirge’ye, emeğin taleplerinin olabildiğince
“muğlaklaştırılması” ve çözüm önerilerinin politikadan arınmış “teknik
müdahalelere” indirgenmesi biçiminde yansıyor, Bildirge’nin sağlıkta
eşitsizliklerin, toplumsal eşitsizliklerden kaynaklandığını açıkça ifade
etmesine olanak vermiyordu.
Alma Ata Bildirgesi’nin, 1946 yılında
kabul edilen DSÖ Anayasası’nda yer alan sağlık tanımını, sağlığın yalnızca
hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, aynı zamanda bedensel, ruhsal ve
toplumsal bakımdan tam bir iyilik hali ve temel insan haklarından biri
olduğunu, “32 yıl sonra” bir kez daha teyit etmesi çok anlamlıdır. Çünkü bu
sağlık tanımıyla, tıpta ve sağlıkta biyomedikal yaklaşım reddedilerek,
biyopsikososyal yaklaşımın benimsemesine ve sağlığın bir insan hakkı olduğu
vurgulanmasına rağmen, geçen 32 yıl içinde dünya üzerinde sosyalist ülkeler ve
sosyalizme yönelmiş bir dizi 3. Dünya Ülkesi dışında çok az ülke bunların
gereğini yerine getirmiştir.
Bildirge’nin kabul edildiği 1970’li
yıllarda, kapitalist batının ileri teknoloji ve uzmanlığa bağımlı, hastane
temelli sağlık sistemleri, bağımsızlıklarını yeni kazanan eski sömürgelere
sağlık sistemlerini örgütlerken “model” olamamaktadır. Oysa Çin’de “Yalınayak
Doktorlar” girişimi, Küba’nın hastalıklarla mücadelede “milyonları” seferber
etmesi gibi örnekler, hem 3. Dünya ülkelerinin sosyoekonomik “gerçeklerine”
uygun düşmekte, hem de bu ülkelerin de paylaştığı sağlık sorunlarını çok kısa
süre, büyük bir başarıyla çözmektedir (Akalın, 2013; WHO, 1983).
DSÖ’ne egemen olan güçler, Çin ve
Küba gibi ülkelerin sağlık alanındaki başarılarını, bu ülkelerin sosyoekonomik
ve politik yapılarındaki emekten yana değişimleri görmezden gelerek, “teknik”
müdahalelere indirgeme eğilimindedir. DSÖ’nün başına getirilen Halfdan Mahler
(Kaprio, 1991), örgütün Sağlık Hizmetlerini Güçlendirme bölümü başkanı Kenneth
Newell, 3. Dünya ülkelerine Çin ve Küba modellerini, eşitlikçi politik
içeriklerinden tamamen “arındırılmış” formüllere indirgeyerek sunmaktadır
(Gish, 1979). Örneğin Çin ve Küba’da sözcüğün tam anlamıyla “milyonları” sağlık
için seferber eden “toplum katılımı”, toplumun yalnızca sağlıkta değil, hayatın
bütün alanlarında yönetime örgütlü bir şekilde katılmalarıyla mümkündür. Dahası
bu ülkelerde bugün sağlığın toplumsal belirleyicileri olarak tanımlanan
sağlığın “ön koşulları” alanında, eğitim, barınma, beslenme gibi temel
alanlarda çok kritik adımlar atılmış, sağlık hizmetleri bu “zeminde” etkili
olabilmiştir. Nitekim sosyalist ülkelerde uygulandığında çok büyük başarılar
elde edilen uygulamalar, kapitalist ülkelerde aynı başarıyı gösterememektedir
(Akalın, 2015).
Alma Ata Bildirgesi’nin önerilerine
uyarak, Dünya Sağlık Örgütü’nün “2000 Yılında Herkese Sağlık” hedeflerine, hem
de öngörülenden 5 yıl önce erişebilen ve ülkesini sağlık alanındaki
göstergeleriyle başta ABD olmak üzere dünyanın en zengin ülkeleriyle yarışır
hale getiren tek ülke, Alma Ata Bildirgesi’ni 1978’de desteklemiş olan ve bugün
de Bildirge’ye bağlılığının sürdüğünü Sağlık Bakanı’nın ağzından ifade eden
Küba’dır (Miranda, 2018).
Küba’nın başarısının sırrı, bugün
Alma Ata Bildirgesi üzerine yapılan olumlu ve olumsuz eleştirilerin diyalektik
– maddeci bir sentezini yapabilme becerisidir. Alma Ata Bildirgesi’nde yer alan
“teknik” öneriler, doğru ve yerinde önerilerdir. Ancak bu öneriler ancak
“eşitlikçi” bir toplumda uygulanabilir ve başarılı olabilir. Küba 1980’li
yıllarda sağlık örgütlenmesini Alma Ata Bildirgesi’nin önerileri doğrultusunda
gözden geçirmiş, bütün ülkeyi kapsayan bir kapsamlı aile hekimi – aile
hemşiresi modeli örgütlemiş ve temel sağlık hizmetleri üzerinde yükselen bir
sağlık sistemi kurmuştur (Keck ve Reed, 2012; Marquez ve ark, 2011).
Şüphesiz bugün sosyalistler, kendi
sağlık programlarını bir kenara itip, Alma Ata Bildirgesi’ni sağlıkta
sorunların çözümü olarak öner(e)mezler. Böyle bir tutum, her şeyden önce
kendini inkar etmek olur. Sosyalizmin sağlık alanında 1917’den bugüne önemli
bir birikimi vardır. Bugün Küba tarafından temsil edilmekte olan bu birikim,
“herkese” sağlığın ancak sosyalist bir toplumda mümkün olduğunun somut
kanıtıdır.
Akif Akalın
http://bilimveaydinlanma.org/alma-ata-bildirgesi-nasil-degerlendirilmeli/
KAYNAKLAR
Akalın, A. (2013). Toplumcu tıbba
giriş: Toplumcu tıp ders notları. İstanbul: Yazılama.
Akalın, A. (2015). Sağlığa ve
hastalığa toplumcu yaklaşım. İstanbul: Yazılama.
Akalın, A. (2018). Alma Ata
Bildirgesi kapitalistlerin miydi? Sınıfın Sağlığı. 26.11.2018.
http://haber.sol.org.tr/blog/sinifin-sagligi/akif-akalin/alma-ata-bildirgesi-kapitalistlerin-miydi-251553.
Baum, F. (2007). Health for All Now!
Reviving the spirit of Alma Ata in the twentyfirst century: An Introduction to
the Alma Ata Declaration. Social Medicine, 2, 1, 34 – 41.
Birn, A.E. ve Krementsov, N. (2018).
'Socialising' primary care? The Soviet Union, WHO and the 1978 Alma-Ata
Conference. BMJ Glob Health. 2018 Oct
24;3(Suppl 3):e000992. doi: 10.1136/bmjgh-2018-000992.
Gillam, S. (2008). Is the declaration
of Alma Ata still relevant to primary health care? BMJ, 336(7643): 536–538.
doi: 10.1136/bmj.39469.432118.AD
Gish, O. (1979). The political
economy of primary care and “Health by the 'People'”: An historical
exploration. Social Science and Medicine, 13C, 4, 203 – 211.
Hamzaoğlu, O. (2018). Reel
sosyalizmin çözülüşünün ipucu: Alma Ata bildirgesi. Toplum ve Hekim, 33, 5, 379
– 383.
Kaprio, L.A. (1991). Forty years of
WHO in Europe: the development of a common health policy. World Health
Organization. Regional Office for Europe.
Keck, C.V., Reed, G.A. (2012). The
curious case of Cuba. AJPH, 102, 8, e-13 – e22.
Márquez, M., Soberats, F., Galbán,
P.A. (2011). Medicina general, Medicina familiar: Experiencia internacional y
enfoque cubano. Habana: Ecimed.
Miranda, J. (2018). A pesar del
bloqueo, voluntad política de elevar niveles de salud. Cubadebate. 24.9.2018.
Navarro, V. (1984). A critique of the
ideological and political positions of the Willy Brandt Report and the WHO Alma
Ata Declaration. Social Science and Medicine, 18, 467 – 474.
Navarro, V. (2008). Neoliberalism and
its consequences: The world health situation since
Alma Ata. Glob. Soc. Policy, 8,
152–154.
Pandey, K.R. (2018). From health for
all to universal health coverage: Alma Ata is still relevant. Globalization and
Health, 14,1, 62. doi:10.1186/s12992-018-0381-6.
Soyer, A. (1991). Yeni dönem - eski
dönem tartışmaları: Alma Ata bildirgesi ve Dünya Sağlık Örgütü Üçüncü Dünya'ya
alternatif öner(ebil)iyor mu? Birikim, 32, 61 – 68.
Soyer, A. (2018). Dünya Sağlık
Örgütü, Alma Ata bildirgesi, ideoloji vb. üzerine. Toplum ve Hekim, 33, 5, 384
– 390.
The Lancet. (2018). The NHS at 70 and
Alma-Ata at 40. The Lancet, 391,1. doi: 10.1016/S0140-6736(18)30003-5.
WHO. (1978). Declaration of Alma-Ata,
International Conference on Primary Health Care, Alma-Ata, USSR, September
6–12, 1978.
WHO. (1983). Primary health care the
Chinese experience. Geneva: WHO.
WHO. (2018). New global commitment to
primary health care for all at Astana conference. Erişim: 25 Aralık 2018.
https://www.who.int/news-room/detail/25-10-2018-new-global-commitment-to-primary-health-care-for-all-at-astana-conference.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder