Translate

9 Şubat 2019 Cumartesi

Dürüst doktorlar şirketleri yendi

Sınıfın Sağlığı okurları, iki yıl önce yayınladığımız “Dürüst doktorlar” başlıklı makalemizi anımsayacaklardır. Makalemizde ABD’nde bir doktorun 2000 yılında başlattığı “No Free Lunch” hareketinden esinlenen bir grup Almanyalı doktorun 2007 yılında kurduğu MEZİS (Mein Essen Zahl Ich Selbst – Öğle Yemeğimin Parasını Ben Veririm) örgütünü tanıtmıştık.


İlaç endüstrisinin halk sağlığını tehlikeye atan ve sağlıkçıları yozlaştıran etkilerine karşı mücadele eden Almanyalı doktorlar, kendilerini “dürüst doktorlar” olarak tanımlıyorlar ve ilaç şirketlerinin doktorlara “hediyeler” vermesini, tıp kongrelerine maddi destek sağlamalarını “rüşvet” olarak görüyor, ilaç şirketlerinin bu tür faaliyetlerinin yasaklanmasını talep ediyorlardı.

Elbette sorunun asıl çözümü, devletin yalnızca ilaç şirketlerinin tıp kongresi düzenlemesini ve hekimlere “hediye” vermesini yasaklaması değil, sağlıkta özel sektörün yasaklanarak, insanların hastalıkları ve acıları üzerinden para kazanılmasına son verilmesi ve kimsenin sağlık hizmeti veya sağlıkla ilgili ilaç, malzeme, gereç satarak para kazanmasına izin verilmemesidir.

Ancak yine de MEZIS’in etkinliklerini bu yönde atılmış doğru bir adım olarak görüyor, destekliyor ve belki bir gün Türkiye’de de doktorları, meslek örgütlerini ve sendikaları bu tür girişimler için teşvik edebileceğini umuyoruz.

ŞİRKETLERİN SÜREKLİ TIP EĞİTİMİ ETKİNLİKLERİNE KATILMASI NEDEN YASAKLANMALI?

MEZIS bu konuda oldukça kapsamlı bir rapor hazırlayarak, Almanya’daki meslek örgütlerine ve uzmanlık derneklerine sunmuş. Raporda ilaç şirketleri tarafından sponsorluk yapılan etkinliklerde doktorları yanıltıcı bilgilerin nasıl sunulduğuna birçok örnek verilmiş.

Doktorları yanıltmanın başlıca yöntemi, yanlış bilgi vermek değil, eksik bilgi vermek veya bilgilerin ilaç şirketlerinin işine gelmeyen kısımlarını gizlemek. Şöyle örnekleyelim: diyelim ki bir araştırmada iki değişken arasında ilaç şirketinin işine gelen “güçlü” bir ilişki bulunmuş olsun. Fakat başka araştırmalarda söz konusu ilişkinin çok güçlü olmadığına, hatta belki de hiç ilişki olmadığına ilişkin bulgular elde edilmiş olsun. MEZIS, ilaç şirketlerinin sponsorluğunu yaptığı oturumlarda, doktorlara ilaç şirketinin istemediği sonuçların duyurulmadığını kanıtlamış.

Konuya yabancı dostlarımız için bunun ne anlama geldiğini daha açık ifade etmeye çalışalım. Kongreler ve sürekli eğitim etkinliklerinin en önemli işlevi, doktorları güncel gelişmeler konusunda bilgilendirmektir. Günümüzde dünyanın her köşesinde binlerce araştırma yürütülmektedir ve bu araştırmaları konunun uzmanlarının dahi yakından izleyebilmesi olanaksızdır. Kongreler ve sürekli eğitim etkinlikleri bu eksiği gidermeye çalışır.

Özetle, bir doktorun Kongre’de dinlediği bilginin ne kadar güvenilir olduğunu sınayabilme şansı çok azdır. İlaç şirketleri doktorların bu durumunu kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak, kongrelerde ve sürekli eğitim etkinliklerinde doktorlara “tek yanlı” bilgiler sunulmasını sağlamaktadırlar. Daha sonra bunların bir kısmı ortaya çıksa bile, skandalların üzeri örtülerek, şirketler doktorlar yanıltılmayı sürdürebilmektedir.  

İLAÇ ŞİRKETLERİNİN DESTEĞİ OLMADAN KONGRE YAPMAK MÜMKÜN MÜ?

MEZIS’İN Almanya’daki 10 yılı aşan deneyimi, birçokları için inanmak çok zor olsa da, doktorların ilaç şirketlerinden bağımsız kongreler ve sürekli tıp eğitimi etkinlikleri düzenleyebileceklerini gösteriyor. MEZIS bunun için gerekli olan tek şeyin “dürüstlük” olduğunu söylüyor.

Almanya Genel Pratisyenlik ve Aile Hekimliği Uzmanlık Derneği (Deutsche Gesellschaft für Allgemeinmedizin und Familienmedizin) bunu başardı. Kongresini ilaç şirketlerinden ve tıbbi sanayi kompleksin bileşenlerinden hiçbir maddi destek almadan düzenledi ve bu Kongre, bugüne kadar düzenlenen kongrelerin en başarılısı oldu. Dernek bu yıl da, 12–14 Eylül tarihlerinde Erlangen’de düzenleyeceği 53. Kongresi için, ilaç şirketleri ve tıbbi cihaz satan şirketlerin sponsorluğunu kabul etmeyeceğini açıkladı (1).

Almanya’nın “toplumcu tıbbın” beşiği, Rudolf Virchow’un ve Solomon Neumann’ın memleketi olduğunu unutmamak lazım. 1848 Devrimi sürecinde sosyalizmin sağlık programının oluşturulmasında ve Almanya Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin programına alınmasında Almanyalı hekimlerin büyük rolü var. İşçi sınıfı, Sovyetler Birliği’nden başlayarak yeryüzünde iktidara geldiği bütün coğrafyalarda bu sağlık programını uyguladı ve bugün de Küba sağlıkta bu programı izliyor. Böyle bir hareketin Almanya’dan yükselmesi tesadüf değil.

Almanya’da tıbbi sanayi kompleks, tıp kongrelerini genellikle, bu alanda “tekelleşmiş” olan OmniaMed şirketi (2) üzerinden düzenliyor. 2018 Ağustos’unda Stuttgart Tabip Odası, OmniaMed tarafından düzenlenen kongrelerden alınan Sürekli Eğitim Sertifikalarını tanımadığını ilan etti (3). Bu hareket, Almanya’da ilaç şirketlerinin sürekli tıp eğitimindeki rolüne indirilmiş en ağır darbe oldu ve OmniaMed, Aralık ayında Almanya’daki faaliyetlerine son verdiğini açıkladı (4).

KAPİTALİST İLAÇ ŞİRKETLERİNE KARŞI KAZANILAN ZAFER NASIL KORUNACAK?

MEZIS, Almanya’da tıp kongrelerinin tıbbi sanayi kompleksten destek alınmadan yapılabilmesi için bir Eylem Birliği çağrısı yaptı (Tıp Eğitimi 2020). Sürekli tıp eğitimi etkinliklerini tıbbi sanayi kompleks desteği olmaksızın yürütmek isteyenleri bir araya gelmeye çağıran MEZIS, meslek örgütlerini bu çabaya katılmaya davet etti (5).

Eylem Birliği’nin amacı hekimlere “bağımsız” sürekli tıp eğitimi sağlamak. Hastaneleri, meslek örgütlerini ve uzmanlık derneklerini sorumluluk almaya davet eden Eylem Birliği, Almanya’da kapitalist “tıp eğitimi kültürünün” değiştirilmesi gerektiğini savunuyor.   

Eylem Birliği’ni Almanya Tabipler Birliği İlaç Komisyonu (Arzneimittelkommission der deutschen Ärzteschaft – AkdÄ), Almanya Genel Pratisyenlik ve Aile Hekimliği Uzmanlık Derneği (DEGAM), Nöroloji uzmanları tarafından kurulan NeurologyFirst hareketi ve iki bağımsız sürekli eğitim örgütü bir araya gelerek kurmuşlar.

Eylem Birliği 2020 yılına kadar bütün bağımsız sürekli eğitim organizasyonlarını bir araya getirmeyi, sürekli eğitim için bu etkinliklerin nasıl finanse edileceğini de içeren bir rehber oluşturmayı, ortak bir internet platformu oluşturmayı (6) planlıyor.

Ne diyelim, darısı başımıza…

Akif Akalın


KAYNAKLAR


2. https://www.omniamed.de/


4. https://www.omniamed.de/ueber-uns/pressebereich




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder