Sınıfın Sağlığı okurları, geçtiğimiz
yıllarda yayınlanan birçok yazımızda, ülkemizde bebek ölümlerine ilişkin
açıklanan rakamların “güvenilir olmadığını” belirttiğimizi ve neden böyle
düşündüğümüzü detaylı olarak anlattığımızı anımsayacaklar. Bizden sonra Prof.
Dr. Muzaffer Eskiocak gibi Türkiye’nin önde gelen halk sağlığı uzmanları da bu
konudaki şüphelerini ifade etmişlerdi.
Yetkililer bu eleştirilerimizi “görmemeyi”
tercih ettiler. Fakat daha önemlisi, içeride ve dışarıda birçok bilim insanı,
kurum ve kuruluş, doğruluklarına ilişkin ciddi şüpheler olan rakamları
yayınlarında kullanmayı, referans almayı sürdürdüler.
Bu durum bir dereceye kadar anlayışla
karşılanabilir. “Ne yapsınlar, elde başka veri / kaynak yok” denebilir. Fakat
dediğimiz gibi “bir dereceye kadar”. O dereceden sonra artık hala bu şüpheli
rakamları kullanmayı sürdürmek “işbirlikçiliğe” girer. Artık bu rakamları
kullanmaya devam etmek, rakamları üretenlerin toplumu yanıltma suçlarına “ortak”
olmak haline gelmeye başlar.
Aynısı Dünya Sağlık Örgütü ve UNICEF
gibi uluslararası kuruluşlar için de söylenebilir. Bu kuruluşlar, “ne yapalım
Türkiye bize bu verileri verdi, biz de yayınladık” diyemez. Bu kuruluşların “dünyaya”
karşı sorumlulukları vardır. En azından yayınladıkları verilerin yanına bir
yıldız işareti koyup, “bu verilerin güvenilirliğine ilişkin şüpheler vardır”
diye belirtmeleri gerekir.
Yayınlarında güvenilir olmayan verileri
kullananlar, giderek kendilerini “güvenilmez” kılmaya başlarlar. Makalesinin
veya kitabının bir bölümünde güvenilmez verilere rastladığınız birinin makale
veya kitabının geride kalan kısımlarına güvenebilir misiniz? Diyelim ki tıp
fakültesinde bir hoca öğrencilerine derste “Türkiye’nin bebek ölüm hızı resmi
kurumların açıkladığı şu rakamdır” diyor, fakat bu konuda şüpheler bulunduğunu
söylemiyor. Yarın öğrenciler bu rakamın gerçeğini yansıtmadığını anladığında
hocaları hakkında be düşünecekler?
Bu anımsatmayı yapmamıza, TÜİK’in
açıkladığı son enflasyon rakamı neden oldu. Ekonomistler de, açıkladığı bebek
ölümü istatistiklerine ilişkin şüphelerimiz olduğunu ifade ettiğimiz TÜİK’in
enflasyon rakamlarına şüpheyle bakıyorlar. Bir yazar “inanılmaz ama
elektrikten, doğalgaza, akaryakıttan, giyime, ekmekten suya zam üstüne zam
yapılır, vatandaş pahalılıktan yakınırken, TÜİK mucize yarattı” diyor.
Aslında bu konuda da yukarıda
yazdıklarımız geçerli. Bebek ölümlerine ilişkin istatistikleri şüpheli olan bir
kurumun enflasyon istatistiklerine güvenilebilir mi? Sadece enflasyon da değil,
başka konulardaki yayınlarına güvenebilir misiniz? CHP Genel Başkan Yardımcısı
Aykut Erdoğdu da kurumun “TÜFE hesaplaması şaibelidir” demiş. Az söylemiş…
Bir ülkenin yetkilileri neden bebek
ölüm hızını ve/veya enflasyonu olduğundan daha düşük göstermeye çalışır? Siz bebek
ölüm hızını değil düşürmek “sıfırlasanız”, o bebekler ölmemiş mi sayılacak? Bebeğini
yitiren bir anne, “bebeğim TÜİK ölmedi dediyse ölmemiştir” mi diyecek? Siz enflasyonu
değil düşük göstermek “sıfırlasanız”, insanların gelirleri erimeyecek mi? İnsanlar
ceplerindeki paranın eskiden olduğu kadar değerli olmadığını fark etmeyecek mi?
Biz yine başa dönelim. TÜİK’in bu
rakamları neden böyle açıkladığı ayrı bir konu, fakat bir “bilim insanının”,
şüpheli olduğunu bile bile bu rakamları kullanması, hele hele bu rakamlar
üzerinden kendisinin de bir şeyler üretmesi kabul edilemez. Artık yaptığı “bilim”
olmaktan çıkar, “işbirlikçilik” olur. İşbirlikçilik bilim insanlarına yakışmaz.
Akif Akalın
Akif Akalın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder