Dün Sputnik’te “Rusya, Sovyetler
Birliği’yle yasal bağlarını koparıyor: Anlamını yitiren kanunlar giyotine
gönderilecek” başlıklı bir haber yayınlandı. Haberde “Rus hükümeti, Sovyetler
Birliği döneminde kanunlaştırılan ve günümüz modern Rusya’sının gelişimine ayak
bağı olan, ’anlamını yitiren’ yasalardan kurtulmaya hazırlanıyor” deniyor.
Merak edip “günümüz modern Rusya’sının
gelişimine ayak bağı olan, anlamını yitiren” yasaların neler olduğuna göz
attığınızda, örneklerin “işçi sağlığı ve iş güvenliği” mevzuatına ve “halk
sağlığı” mevzuatına ilişkin olduğu görülüyor. Demek Sovyetler Birliği’nin işçi
sağlığı ve iş güvenliği düzenlemeleri, günümüzün modern Rusya’sı için (bunu
Rusya’nın egemen sınıfları olarak da okuyabilirsiniz) artık ayak bağı haline
gelmiş.
İlk örnek çok çarpıcı: “Rusya’nın
dört bir yanındaki iş yerlerinde kanepe ve tüylü halılar kullanılabilir hale
gelecek. Zira geçtiğimiz 60 yıl boyunca iş yerlerine söz konusu eşyaları
koyanların, teknik olarak yasaları ihlal ettiği kabul ediliyordu”.
Gerçi haberde işyerlerinde kanepe ve
tüylü halı kullanılması yasağının gerekçesi olarak “1958 yılında Rusya Sovyet
Federatif Sosyalist Cumhuriyeti (RSFSC) Bakanlar Kurulu, gösterişle mücadele
etmek adına kamu kurum ve kuruluşlarında dekorasyon amacıyla yumuşak
mobilyalarla beraber yün ve ipekten dokunmuş kumaşların kullanılmasını
yasaklamıştı” deniyor, fakat işin aslının başka olduğunu ve bu yasağın dünyanın
bütün uygar ülkelerinde bir işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbiri olarak
konduğunu biliyoruz.
İşyerlerinin dekorasyonunda kolayca
alev alabilen ve basıldığında kayılıp düşülebilen malzemelerin kullanılmaması
gerektiği, çok sayıda üzücü deneyim sonunda elde edilen bir “bilimsel”
bilgidir. Bu bilgi önce işçi sınıfının egemen olduğu sosyalist ülkelerde, daha
sonra 1970’li yıllarda dünyanın işçi sınıfının güçlü olduğu kapitalist
ülkelerinde “mevzuata” girmiştir. Gerçi bu yasağın kaldırılarak, işyerlerinde
kanepe ve tüylü halılar kullanılabilmesinin modern Rusya için nasıl bir ayak
bağı oluşturduğunu hayal dahi edemiyoruz. Acaba işyerlerine tüylü halı
döşenince üretim mi artacak?
Diğer örnekte de “Sovyetler
Birliği’ndeki tüm ürünler, hatta ekmek bile GOST standartlarına (devlet
standartlarına) uygun olarak üretilmek durumundaydı. Tahıl Ürünleri
Bakanlığı’nın 1990 yılında yürürlüğe koyduğu düzenlemede, her çeşit ekmek
somununun üzerine atılacak kesik sayısı dahi belirlenmişti. Ancak bu yılın
şubat ayından itibaren, Rus fırıncılar yasaları ihlal etme kaygısı gütmeksizin
ürettikleri ekmeklerin üzerine istedikleri kadar kesik atabilecek” deniyor.
Sputnik editörünün bir önceki örnekte
olduğu gibi gerçekleri nasıl çarpıtıp, işi “mizaha” vurarak meseleyi nasıl
gizlediği açıkça görülüyor. Kuşkusuz bahsedilen standartlar, “ekmek üzerindeki
kesik sayısı” gibi soytarılıklara değil, halkın gıda güvenliliğine ilişkin.
Ruslar, sosyalizmin çözülmesinden 30 yıl sonra dahi hala pazardan aldıkları
ürünleri güvenle yiyebiliyorsa, bunu Sovyetler Birliği’nden kalan yasalara
borçlular.
Bu durumu en iyi biz biliyoruz. Her
hafta medyaya Rusya’dan iade edilen gıda ürünlerimize ilişkin haberler okumuyor
muyuz? Hastalıklı, üzerinde kabul edilebilir sınırın çok üzerinde zirai ilaç
kalıntısı bulunan meyve ve sebzeler, şimdi “ayak bağı” olarak görünen yasalar
sayesinde kapıdan geri çevriliyor. Daha bu hafta Rusya alabalıkta kadmiyum ve
çipurada cıva, levrekte de Listeria bakterisi tespit ettiği deniz ürünlerini
bize iade etti. Bu iadeleri “kim yiyor” sorusu bir başka yazı konusu, biz devam
edelim.
Haberde “RSFSC Halk Komiserleri
Konseyi’nin 1917 yılında gerçekleşen Bolşevik Devrimi’nden hemen sonra
imzaladığı karara göre, günlük 8 saat, haftada 48 saat çalışma programı
belirlenmişti. Ancak bu yasa da haftalık çalışma saatinin 40 saati
geçemeyeceğini öngören İşçi Yasası’na aykırı olduğu için bıçak altına girecek”
ifadesi var. Bunun kuyruklu bir yalan olduğunu bilmeyen var mıdır acaba?
Evet, Sovyetler Birliği’nin 1917
yılında dünyada 8 saatlik işgününü ilk yasalaştıran ülke olduğu doğrudur. Fakat
işgünü, daha devrimin ilk yıllarında (1920 – 1927) çeşitli işkollarında
kademeli olarak azaltılmaya başlanmış, 1927’de, Ekim Devrimi’nin 10. Yıldönümünde
köklü bir değişikliğe gidilerek yeni İş Yasası kabul edilmiştir. Sputnik Rusya’da
1990’larda karşı devrimin hemen ardından Rus sermayesinin ilk olarak işgünü
düzenlemelerine saldırdığını unutmuş görünüyor.
Sonuç olarak Rusya’nın Sovyetler
Birliği ile yasal bağlarını kopartması, Rus emekçilerinin ve işçi sınıfının
buna izin verip vermeyeceğiyle ilgilidir. Elbette Rus işçileri çalıştıkları
işyerlerinin kolayca yanabilen malzemelerle dekore edilmesine, Türkiye’den
giden sağlıksız gıdaların Rusya’ya serbestçe girmesine sesini çıkartmazsa, eski
Sovyet yasaları “bir sonraki devrime kadar” iptal edilebilir. Fakat olan Rus
emekçilere olur, fabrikalarda onlar yanar, pazardan aldıkları gıdalardan onlar
zehirlenir.
Seçim Rus emekçilerin.
Akif Akalın
Akif Akalın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder