Translate

30 Nisan 2020 Perşembe

Ütopya'da sağlık

Ütopya (1), Thomas MORE (2) tarafından 16. yüzyılın başlarında ortaya konmuş bir toplumsal projedir. ' Toplumsal yaşamdaki bütün kötülüklerin kaynağının özel mülkiyet olduğu savunan More, ideal bir toplumun, ancak özel mülkiyetin ortadan kaldırılmasıyla gerçekleşebileceğini, böylece herkesin genel fayda için çalışacağını, kişisel çıkarın halkın ortak çıkarı ile birleşeceğini düşünmüştür. 

More, projesini, Portekizli bir gezgin olan ve Amerigo Vespucci 'nin (3) Yeni Dünya yolculuklarına katılan öykü kahramanı Raphael Hytloday ın ağzından anlatır. Raphael bu yolculuklardan birinde Ütopya adasına gitmiş ve burada beş yıl yaşadıktan sonra, "yeni" dünyayı "eskisine" anlatmak için geri dönmüştür. 

Ütopya bir tarım toplumudur. Her şey toplumun ortaklaşa mülkiyetindedir. Bütün zenginlikler ve ürünler, herkesin ortaklaşa emeğiyle yaratılmakta ve herkese gereksinimi ölçüsünde, eşit olarak paylaştırılmaktadır. Ülkenin bütün kurumları (politika, hukuk, eğitim, sağlık, askerlik, din vb.) bu ilişkiler temelinde yükselmekte ve gündelik yaşam, bu ilişkilerin birer fonksiyonu olarak kendisini göstermektedir. 

Çalışmamızın amacı, More'un Ütopya'sında ortaya konan sağlık alanındaki görüşleri incelemek ve 16. yüzyıl başlarında ortaya atılmış olan, ancak üzerinden beş yüzyıl geçmiş olmasına rağmen henüz aşılamamış bulunan ülkülere yeniden dikkat çekmektir. 


Sağlığın Ütopyası: 

Thomas More'un sağlık alanındaki ütopyası, sağlığın herkes için bir hak olması ve bu alanda da toplumsal bir eşitlik sağlanması ilkesine dayanmaktadır. Özellikle, sağlık hizmetlerinden herkesin gereksindiği kadar yararlanabilmesi için önerdiği örgütlenme modeli, bu konuda ne kadar duyarlı olduğunun en açık göstergesidir. Diğer yandan More'un yaşamın amacı konusundaki düşünceleri de, ütopya içinde sağlık alanının özel bir yer tutmasına ve toplum projesinin neredeyse temel taşlarından biri olmasına zemin oluşturmuştur. 

More'a göre insanların tüm davranış ve erdemlerinin amacı, yaşamdan keyif almaktır. Keyif sözcüğünü, insanın doğal bir zevk aldığı her türlü ruh ve beden durumu" olarak tanımlayan More, insanların duygularıyla değil, akıllarıyla doğal zevklere, keyiflere ulaşacağını savunmuştur. Bu anlamda, insanlar için, yalnızca iyi ve dürüst zevkler (gerçek zevkler) mutluluk kaynağı olabilir.

More, gerçek zevkleri, ruha ve bedene ait zevkler olmak üzere iki kısımda toplamaktadır. Düşüncenin eğitimi ve gerçeği anlamanın verdiği keyif ruhun zevklerini oluştururken, bedensel zevkler de ikiye ayrılmaktadır: 

1. Yemek, içmek, barsak salgıları, cinsel boşalım vb. gibi bedenin fizyolojik gereksinimlerinin yanıtlandığı, duyularımızda ivedi ve açık bir etkide bulunan zevkler. 

2. Müziğin verdiği keyif gibi, insanın içindeki coşkulu, etkileyici ve çekici, ilginç bir güçten kaynağını alan zevkler. 

More, bu noktada, bedensel zevkler ile sağlık arasında doğrudan bir ilişki kurmakta ve bu ilişki, More'un sağlığa yaklaşımının felsefi boyutunu oluşturmaktadır. Yaşamdan keyif almanın önemli bir unsuru olan bedensel zevkler, More'a göre, "Organlar arasındaki sürekli bir dengeden ve düzenli bir sağlıktan kaynaklanırlar." Ağrısı olmayan bir insan, bir dış etken olmadan da, kendiliğinden bir rahatlık içindedir. Sonuç olarak şöyle bir mantık kurulmaktadır: 

"Yaşamın amacı keyiftir. Keyfin önemli kaynaklarından biri bedensel zevklerdir. Bedensel zevkleri n kaynağı sağlıktır"

Bu zincir, More'u, Sağlıklı olmak, gerçek mutluluğun (yaşamın amacının) esas kaynağıdır" düşüncesine götürür. Çünkü, insan sağlıklı değilse, yaşamın tadı ve zevki kalmaz. Sağlıklı olunmadan hiçbir keyif yaşanamaz. Sağlıklı olmayan bir kişinin bedeni, bir ölüden farksızdır. 

Sağlık ve Hastalık: 

More'a göre hasta bir insanın duyduğu elem, zevkin baş düşmanıdır. Bu nedenle hastalık da, sağlığın baş düşmanıdır. insanlar, sağlıklarını tehlikeye atacak her şeyden 'kaçınmalı ve hastalık etmenleriyle savaşmalıdırlar. Bu düşünce tarzıyla More, sağlık konusunda bütünsel bir kavrayışa ulaşmakta ve sağlık hizmetlerini "koruyucu, geliştirici, tedavi ve rehabilite edici" hizmetlerin bireşimi olarak görmektedir. 

Beden, baş düşmanı olan açlık ile, yemekler aracılığıyla sağladığı faydalı besinlerin yardımıyla savaşmakta ve besinler sayesinde düşmanı kovarak mutlu olmaktadır. More'a göre akıllı biri, hastalandıktan sonra ilaç derdine düşeceğine, önceden hastalığın önüne geçmeli ve elemi dindirmeye çalışmaktan çok, önlemeye çalışmalıdır. 

Sağlık sorunlarına ilişkin referanslarını Hippokrates (4) ve Galenos'tan (5) alan More'a göre hastalıkların iki kaynağı vardır. Bunlardan birincisi dış etkenlerdir. Doğada var olan ve insanların sağlıklarını korumak için kaçınmak zorunda oldukları her şey bu gruba girer. ikincisi ise zamandır. Yaşlılığı da bir tür hastalık olarak kabul eden More, zamanla bedenin yıprandığını düşünür. 

İnsanlar, sağlıklarına zarar verebilecek her şeyden kaçınmanın ötesinde, bedenlerinin (fiziklerinin) düzgünlüğünü, atikliğini ve sağlıklı olmasını, yaratılışlarını en güzel ve en sevindirici ödülü olarak görmeli ve bedenlerini büyük bir zevkle geliştirmelidirler. Bedenlerinin zevklerini karşılarken, daha büyük bir zevkin yaşanmasına engel olabilecek ve sonuçta elem getirecek her türlü zevkten uzak durmalıdırlar. 

More, sağlıklı bir insanın, sağlığının değerinin farkında olamayacağı düşüncesine katılmaz . Ona göre insan, ancak uyurken ya da hastaysa sağlığının bilincinde olamaz. Sağlıklı olmaktan haz duymaması için insanın, put kesilmesi ya da kendinden geçmiş olması lazımdır. 

More, Ütopya'da, insanların sağlıklarının korunması için, bir dizi kamusal tedbir öngörmekte ve bunları bir devlet yükümlülüğü olarak ortaya koymaktadır. Sağlığın korunması ve bedenin hastalıklarla savaşmasında beslenmeye büyük değer biçen More, gıda maddelerinin üretiminden tüketimine kadar bütün süreçlerde, toplumsal fayda ve eşitlik ilkeleri yanında, bu süreçlerin sağlık koşullarına uygun olması noktasında büyük bir titizlik göstermektedir. 

Ütopya'da şehirlerin ve köylerin tüketecekleri yiyecek ve içecekler, önceden ayrıntılı hesaplarla saptanır ve böylece baş düşman olan açlığa karşı tedbir alınır. Ürünler, şehir pazarına (dağıtım noktası) getirilmeden önce kontrolden geçirilmektedir. Eğer ürün, "Kokusu ile havayı bozarak, salgın hastalıklara neden olabilecek" ise, şehre sokulmasına izin verilmez. Sağlığa uygun besinler, şehir dışında, akarsularda yıkanıp temizlendikten sonra pazara getirilebilir. Ürünleri tüketmek için alanlar da, yemeden önce yıkayıp temizlerler. 

More, insanların su gereksinimlerinin yanıtlanması için, modern bir şebeke öngörür. Kaynaklardan borularla alınacak olan su, en kıyıda kalmış yerlere kadar şebeke ile ulaştırılacak, bunun mümkün olmadığı yerlerde, yağmur sularının biriktirildiği sarnıçlar kullanılacaktır.

More, Ütopya'da insanların kerpiç vb. evlerde oturmalarına izin vermez. Evlerin duvarları taş ya da tuğladan olmalı, çatısı yağmura dayanıklı olmalı, ışık alabilmesi ve rüzgardan korunabilmesi için pencereleri camdan olmalıdır. Evlerde bebekler için bir oda ayrılmalıdır . Bu odada ocaklar, temiz su ve beşikler olmalıdır . insanların emekleri boşa akıtılmamalı ve insanlar gereksiz işlerde fazla çalıştırılarak yorulmamalıdır. 

İnsanların bir günde altı saat çalışmaları yeterlidir. More, çocukların pratik eğitim için tarımda çalıştırılmalarında onların fiziksel gelişmelerine katkı sağlaması bakımından da bir fayda görmektedir. 

Ölüm ya da hastalık dışında, her anne çocuğunu kendisi emzirmelidir. Anne hastalanır ya da ölürse, bebeğe bir sütnine bulunması, yöneticilerin eşlerinin görevidir. 

More, tedavi edici sağlık hizmetlerinin, bir devlet hizmeti olarak örgütlenmesini öngörmektedir. Nüfus ve coğrafyaya dayalı bir model sunar. Buna göre altı bin ailenin yaşadığı şehirler, dört eşit mahalleye bölünmüş ve her bin beş yüz ailenin yaşadığı mahalle için, surların dışında bir hastane planlanmıştır. Bu hastaneler de küçük birer şehir gibidirler. Sayıları ne kadar çok olursa olsun, hastalar bu geniş hastanelerde sıkışık ve rahatsız edici bir duruma düşmezler. Bulaşıcı hastalıkları olanlar ayrı bir bölümde yatabilirler. 

Hastalar, hastanede yatarak tedavi olmaları için asla zorlanmazlar, fakat özendirilirler. Hastaneler o kadar iyi düzenlenmiş ve hekimler hastaları ile o kadar ilgilidir ki, hastalar, büyük bir şefkat ve özenle bakım göreceklerini, iyileşmeleri için, ne ilaçlardan ne de yiyeceklerden sakınılmayacağını bildiklerinden, evlerinde yatmak yerine, hastaneleri tercih ederler. 

More'un Eşitlik" anlayışının, basit bir aritmetik eşitlikten öte çağdaş bir eşitlik anlayışı olduğunun, eşitlik kavramından, gereksinimi kadar sonucunu çıkarttığının en somut örneği, yiyeceklerin dağıtımında, hastalara öncelik verilmesinde görülür. Pazara gelen yiyecekler dağıtılmadan önce, hekimlerin hastalar için talep ettikleri yiyecekler hastane sorumluları tarafından alınmakta, geri kalan yiyecekler sağlıklı insanlar arasında paylaştırılmaktadır. 

More, sakat ve özürlü insanları da hem yasal, hem de ahlaki yönden korunmaları için tedbirler öngörmektedir. Ütopya'da sakat ya da özürlü bir insanla, bu eksiklikleri yüzünden dalga geçmek, büyük suç oluşturan davranışlar arasında başta gelmektedir. Bir kişi yalnızca hasta ya da sakat olduğu gerekçesiyle eşinden ayrılamaz. Yine bir kimsenin yardıma ve bakıma en çok gereksinim duyulduğu bir zamanda kenara itilmesi, yaşlıların hor görülmesi (yaşlılıkta bir hastalık olarak kabul edilmektedir) bir hakaret olarak kabul edilmektedir. 

Ölüm ve Ötanazi: 

Sağlıklı olmayan bir bedenin ölüden farksız olacağını düşünen More, ölümden sonra farklı " bir yaşam ümidiyle avunur. Böylelikle tanrının istek ve iradesinin bir ürünü olan ölüm, biraz daha kabullenilebilir bir hale gelir. Hastaları için ağlayan Ütopyalılar, cenazeleri için ağlamazlar. Çünkü, insanları ölümden sonra sonsuz bir mutluluk beklemektedir. Ancak kişiler, bu mutluluğa kavuşmak için, kendi canlarına kıyamazlar. Böyle bir davranış tanrının arzusuna karşı gelmek olur. İntihar edenler, gömülmek ya da yakılmak hakkından mahrum kalırlar ve cesetleri bir bataklığa atılır . 

Ölüme ilişkin bu düşüncelerini, yaşama ilişkin düşünceleri ile senteze ulaştıran More, tedavisi olanaksız hastalıklar için çözümü "Ötanazi"de bulur. More'a göre, tedavisi olanaksız bir hastanın, ölmek yoluyla bu illetten kurtulması ahlaka uygun bir davranıştır. Böyle bir ölüm intihar sayılamaz, ancak yönetici ve rahibin de onayının alınması gereklidir. More, daha da ileri giderek, zaten umarsız hastalığı nedeniyle yaşamdan keyif alamayan, bir bakıma ölmüş olan ve yaşamı bir işkenceye dönüşen bir hastanın ötanazi için ikna edilmesi, cesaretlendirilmesi yönünde tavsiyelerde bulunur. Ancak bu düşüncesini, böyle hastaların öldürülmeleri gerekliliğine kadar vardırmaz ve bütün ikna çabalarına rağmen ölümü kabul etmeyen hastalara da, şefkat ve özenle, hiçbir fedakarIıktan kaçınmadan bakılması gerektiğini söyler. 

Ötanaziye ikna olan hasta, isteği yönünde, ya aç kalmasına izin verilerek ya da uyuşturucu bazı ilaçlar yardımıyla, uykudayken, acısız bir ölümle, hastalıktan kurtarılır. 

Tıp ve Hekimlik: 

Alınacak bütün tedbirler sonucu, bireylerin ve toplumun zaten sağlıklı bir yaşam sürdüreceklerine inanan More'a göre hekimlik, saygın olan ancak pek de gerekli olmayan bir meslektir. Bu konuyu açabilmek için More'un eğitime bakışına değinmek gerekir. 

More, eğitimi tamamen üretime yönelik bir eylem olarak alır. Öte yandan More'a göre çalışmak, bir hak olduğu kadar bir görevdir de. Toplumda herkes çalışmak zorundadır. Bu nedenle kadın-erkek herkes, çocukluk çağından itibaren, temel üretim etkinliği olan tarım alanında eğitim almak zorundadır. Bu eğitim dışında herkesin özel bir mesleği de olmalıdır. Bu meslek, bilim ya da temel zanaat alanlarından birinde (dokumacılık, duvarcılık, testicilik, demircilik, dülgerlik vb.) zorunlu eğitimle kazanılacaktır. Ancak More, bu "Formel" eğitimle sınırlı kalmamış, dileyen herkesin, sabahları gün doğmadan önce verilen dersleri izleyebilmelerini sağlayan bir model öngörmüştür. Boş zamanlarında kendisini yetiştiren örneğin bir tarımcı-dülger işçi, yöneticilerin ve rahiplerin izinlerini almak şartıyla, bilim dallarında çalışanların arasına katılabilir . Bilimde gelişmeleri istenilen kişiler kol gücüyle çalışmak zorunda değillerdir, ancak aralarından biri, beklenilen başarıyı sağlayamazsa tekrar işçiler arasına gönderilir. 

Sağlık hizmetleri sektörünün diğer bir eleman kaynağı da rahiplerdir. Ütopya'da rahipler, dini görevleri dışında hizmetler sektörünün bir alanında da çalışmak zorundadırlar ki, bunlardan birisi de hastabakıcılıktır. 

Tıbbı, doğa felsefesinin en faydalı ve en asil branşlarından biri olarak gören More'a göre, yaşamın gizemini araştıran hekim, büyük zevklere ulaşmakla birlikte, yaşam mucizesini yaratan o ulu ustanın da takdirini kazanmaktadır . More'un, iki büyük hekime, Hippokrates ve Galenos'a çok değer verdiği daha önce belirtilmişti.

DİPNOTLAR

(1) Ütopya, yaşayanlarına kusursuz bir düzen içinde var olma olanağım ağladığı kabul edilen ideal ülkedir. 

(2) Sir Thomas More (07.02.1477 - 06.07.1535) mesleği avukatlık olan ve geçimini ticari anlaşmalar yapmaktaki ustalığına borçlu bir İngiliz aydındır. Yaşamının ikinci yarısını devlet adamı olarak sürdürmüştür. Adını günümüze taşıyan Ütopya'yı, 1526 yılında yazmıştır. Terimi, Yunanca ou (değil) ve topos (yer) sözcüklerinden türeten More, "hiçbir yer" ya da "olmayan yer" anlamına gelen Ütopyayı, bütünüyle akıl yoluyla yönetilen bir devlet olarak betimlemiştir. F. Engels'in deyimiyle, Yunanlılara yeniden dönüşle başlayan Yeniçağ'da, bütün aydınlar gibi Thomas More da, gereksindiği referansları, Eski Yunan'da aramış, Epikuros'un etkisinde .kalmıştır. 

MÖ 341 - 270 yıllan arasında yaşamış olan ve Atina'da 306 yılında kendi okulunu kuran Epikuros'a göre felsefenin amacı, mutluluğa (eudaimonia) ulaşmaktır. Ahlak (ethik), insana neyi mutluluk diye anlaması, neden kaçması, kaçınması gerektiğini, neyi arayacağını, yaşayışım nasıl düzenleyeceğini gösterecektir. Epikuros burada hazcılığı (hedonizm) canlandırmaktadır. Haz, canımın her türlü çaba ve isteminin doğal amacıdır. Haz; acısızlıktır, acılar karşısında özgürlüktür. 

(3) Amerigo Vespucci (1454 - 1512); Yeni Dünya'ya yaptığı yolculuklarla büyük heyecan yaratan bir denizci olup, yolculukları More'un Ütopya'sını oluşturmasında esin kaynağı olmuştur. 

Akif Akalın

TOPLUM ve HEKİM.  Mart - Nisan 1997 • Cilt 12 • Sayı 78: 62 - 65. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder