Translate

28 Mart 2021 Pazar

Ölümlere dahi itiraz yoksa

 

On beş gün önce Türkiye’de yeni “kontrollü normalleşme” süreci başladığında, değerli gazeteci Ferhan Şaylıman ile bir video söyleşi yapmıştık. Hükumetin esnafın isyanı karşısında uygulamadaki yarım – yamalak tedbirleri de gevşetmesinin sonuçlarının neler olabileceğini konuşmuştuk.

 

Video kaydına Yurtseverlik.com arşivinden erişilebilecek olan söyleşide aynen şu cümleleri kurmuşuz:

 

“Üçüncü pikte vaka sayıları 30 binlere, daha da yukarılara çıkacak. Vaka sayısı ile ölümler arasında bir ilişki olduğunu biliyoruz. Yani vaka sayısındaki artış demek, maalesef ölümlerde de artış demek”.

 

Söyleşinin yapıldığı günlerde Sağlık Bakanlığı’nın bildirdiği ortalama vaka sayısı 15 bin ve ölüm sayısı 60’lar civarında.

 

Söyleşide, hükumetin yeni “kontrollü normalleşme” politikasının sonuçlarının bu tabloya virüsün kuluçka süresi olan iki haftalık sürenin sonunda yansımaya başlayacağını söylemiş ve üçüncü pikin başladığını belirtmişiz.

 

Aradan geçen süre içinde bütün öngörülerimiz gerçekleşmiş, günlük vaka sayısı 30 bini bulurken, Sağlık Bakanlığı günde ortalama 150 yurttaşımızın hayatını yitirdiğini açıklamaya başlamış. Prof. Dr. Ahmet Saltık gibi “dürüst” bilim insanları, yaşamını yitirenlerin sayısının aslında günde ortalama 500 civarında olduğunu, Sağlık Bakanlığı’nın ölümlerin üçte veya beşte birini açıkladığını söylüyorlar.

 

Bu söyleşide hükumetin artık salgınla mücadelesinde tamamen “sürü bağışıklığı” politikasına geçtiğini belirtmiş ve bu politikanın “ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” politikası olduğunu söylemişiz.

 

Söyleşide şöyle bir cümle kurmuşuz:

 

“Toplam 100 bin civarında bir ölüyle biz bu salgını atlatırız diye hesap yapılıyorsa, yani buna itiraz eden de yoksa gerçekten konuşacak bir şey kalmıyor”.   

 

Evet, bugün konuşulması ve tartışılması gereken mesele budur.

 

Bugün salgın nedeniyle dünyada 3 milyona yakın ve Türkiye’de “resmi” açıklamalara göre 30 binin üzerinde insan yaşamını yitirdi. Salgına karşı mücadelede “bilim” rehber alınmazsa, “bilimin” önerdiği tedbirler alınmayıp, “sürü bağışıklığı” stratejisi benimsenirse ölümlerin “katlanarak” artabileceğini biliyoruz.

 

Ancak buna rağmen ölümler karşısında sessiz kalmaya, yeni koronavirüs nedeniyle ölümleri aynı iş kazalarında veya trafik kazalarında olduğu gibi “kader” olarak görmeye devam edeceksek, hükumetleri ölümleri durdurmak için sürü bağışıklığı politikasından vazgeçirmeye çalışmayacaksak, söyleşide de belirttiğimiz gibi gerçekten yapılacak bir şey yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder