Translate

20 Mayıs 2021 Perşembe

BioNTech CEO’sunun Bilim Kurulu’na faydası olur mu?

 


Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bu hafta yapılacak Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısına, BioNTech CEO’su Uğur Şahin'in de katılacağını müjdeledi. Acaba Şahin Türkiye’nin salgınla mücadelesine bir artı sağlayabilir mi? BioNTech CEO’su salgın mücadelesinde bizim bilmediğimiz bir şey biliyor olabilir mi?

 

KORONAVİRÜS YENİ, FAKAT SALGIN MÜCADELESİ ÇOK ESKİ

 

COVID 19 hastalığına neden olan SARS – CoV – 2, namı diğer “yeni koronavirüs”, insanın bugüne kadar karşılaşmadığı “yeni” bir virüs. Fakat insanlığın bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadelesi binlerce yıl eskilere dayanıyor.

 

İnsanlık, tarih boyunca cüzzam, veba, kolera gibi salgınlarla boğuştu. Mikrop nedir, aşı nedir, ilaç nedir bilinmeyen bu çağlarda, bulaşıcı ve salgın hastalıklarla nasıl mücadele edileceğini sınama – yanılma yöntemiyle öğrendi ve başarıyla uyguladı.

 

İZOLASYON TEVRAT’TAN, KARANTİNA ORTAÇAĞDAN BERİ BİLİNİYOR

 

Bugün bilim insanlarının “izolasyon” adını verdiği tedbir, günümüzden 4 bin yıl önce Tevrat’ta vardı. Tevrat insanlara, cüzzam hastalığının toplum içinde yayılmaması için cüzzamlı hastaları ayırmaları gerektiğini söylüyordu. Aynı bugün PCR testi pozitif çıkanların toplum içinde girmelerine izin verilmediği gibi.

 

Yine “karantina” denen tedbir de, ilk kez ortaçağda Venedik’te kullanılmıştı. Veba salgını olan ülkelerden gelen gemiler kıyıya yanaşmadan önce 40 gün açıkta bekletiliyordu. Aynı bugün İngiltere’ye gelenlerin 10 gün bir otelde bekletildiği gibi.

 

SOSYAL MESAFE YÜZ YILDIR BİLİNEN BİR TEDBİR

 

Bugün herkesin diline pelesenk olan ve çoğumuzun “yeni” bir uygulama sandığı “sosyal mesafe” tedbiri de, ilk kez yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde patlak veren İspanyol Gribi ile mücadelede kullanılan bir halk sağlığı tedbiridir.

 

Bilindiği gibi grip hastalığı, cüzzam, veba ve kolera gibi hastalıklardan farklı olarak “solunum yolu” ile bulaşır. Bu nedenle İspanyol Gribi ile mücadelede, virüsün hastalardan sağlamlara bulaşmasını önlemek amacıyla, 1918’de insanların toplu halde bulundukları işyeri ve okul gibi yerler kapatılmış, toplu ulaşıma ve seyahate kısıtlamalar getirilmiştir.

 

PEKİ, YENİ OLAN NE?

 

Görüldüğü gibi atalarımız, bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadelenin temel ilkelerini binlerce yıl önce oluşturmuşlardı. Ancak izolasyon ve karantina tedbirlerini yeterince “etkin” biçimde kullanamıyorlardı.

 

Bunun nedeni kimi izole edeceklerini, kimi karantinaya alacaklarını tam olarak bilememeleriydi. Enfekte birinin, hastalık belirtileri ortaya çıkmadan önce de hastalığı başkalarına bulaştırmaya başladığını bilmiyorlardı.  

 

Bilim ve teknolojideki ilerlemeler sayesinde atalarımızdan bir adım öne geçtik ve “tanı testleri” geliştirdik. Artık hiçbir şikâyeti olmayan, tamamen sağlıklı görünen “hastaları” tespit edebiliyorduk. Salgınlarla mücadelede izolasyon ve karantina tedbirlerinin etkinliğini arttıran yeni bir tedbir daha eklenmiş oldu: “test”.

 

Böylece yirminci yüzyılda birçok bulaşıcı hastalık etkin sürveyans ve filyasyon uygulamalarıyla kontrol altına alınabildi.

 

BİLMEMEKTEN DEĞİL, UYGULAMAMAKTAN

 

Şimdi Sağlık Bakanı, BioNTech CEO’sunun bu hafta “Bilim Kurulu” toplantısına katılacağını söylüyor. BioNTech CEO’su, bizim Bilim Kurulu üyelerinin bilmediği bir şey biliyor olabilir mi? Bizim sorunumuz bilgisizlik değil ki, insanlığın salgınlarla mücadele üzerine dört bin yıldır biriktirdiği bilgileri “kullanmamak”.

 

Örneğin geçen yıl Umre’den dönenlerin karantinaya alınmamalarının nedeni, Bilim Kurulu üyelerimizin ortaçağdan kalma “cordon sanitaire” tedbirini bilmemelerinden kaynaklanıyor olabilir mi?

 

Ya da Bilim Kurulu üyelerinin Avrupa’da günümüzden 700 yıl önce bulaşıcı hastalığı olanları toplumdan ayırmak için “lazaretto” denen hastaneler kurduğundan haberdar olmadıklarına inanabilir misiniz?

 

Sizce bir Bilim Kurulu üyesi PCR testinin asıl hiçbir şikâyeti olmayanlara yapılması gerektiğini bilmiyor olma ihtimali var mıdır?


Hangi birini söyleyelim? Bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterir, pandeminin başından beri salgınla mücadelede tek bir doğru tedbir alınmaması tesadüf olabilir mi? Hastalara yan etkileriyle ölüme yol açabilen hidroksiklorokin verilmesi mi, bir yıldır 65 yaş üstündekilere kesintisiz eziyet edilmesi mi, eğitimin oyuncak edilmesi mi?

 

Peki, BioNTech CEO’su başka ne söyleyecek? Salgınla nasıl mücadele edileceğini bizim Bilim Kurulu da gayet iyi biliyor. Türkiye’nin dünya üzerinde pandemi sürecini “en kötü” yöneten ülkeler arasında olmasının nedeni, Bilim Kurulu üyelerinin salgınla nasıl mücadele edileceğini bilmemesi değil, 4 bin yıldır bilinen tedbirlerin alınmamasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder