Translate

4 Ocak 2022 Salı

Aşı yetmez

 


Dün bilim insanları İngiliz Tıp Dergisi’nde (British Medical Journal) bir “açık mektup” yayınladılar. Mektupta birçok ülkenin pandemiyle “sadece aşı” yaparak mücadele ettiğini, fakat bunun yeterli olmadığını, aşı yanında halk sağlığı tedbirlerinin de alınması gerektiğini ifade ettiler.


HALK SAĞLIĞI TEDBİRLERİ OLMADAN OLMAZ

 

Aslında mektupta bilmediğimiz hiçbir şey yok. Pandeminin başından beri söylediklerimiz Omikron vesilesiyle bir kez daha yineleniyor. Bulaşı önlemek için sıkı tedbirler alınan ülkelerde hem ölümlerin, hem de ekonomik zararın daha düşük olduğu anlatılıyor.

 

Uzmanlar pandemiyle mücadele için önerdikleri “aşı yetmez” (vaccines-plus) stratejisi çerçevesinde özetle şunların yapılması gerektiğini savunuyorlar: aşının yanında halk sağlığı tedbirlerinin uygulanması, üretim kısıtlamasına ilişkin ölçütler getirilmesi ve testlerde pozitif bulunarak izole edilenlerin mali yönden desteklenmeleri.

 

Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü’nün artık COVID 19 enfeksiyonunun “damlacık yoluyla” değil, “hava yoluyla” bulaştığını açıklaması ve halk sağlığı tedbirlerinin hava yoluyla bulaşı önleyecek tarzda güçlendirilmesi gerektiğini söylüyorlar.  

 

ÖLÜMLERDEN ÖLÜM BEĞENMEK

 

Mektup yayınlanır yayınlanmaz sosyal medyada büyük tepkiyle karşılaştı. Aşı yetmez, “halk sağlığı tedbirleri” de aşıya eşlik etmeli ifadesinin, şu veya bu ölçüde yeni kapanmaları davet anlamına geldiğini bilenler veya “hissedenler” hemen mektuba karşı saldırıya geçtiler.

 

Aşı yetmez stratejisini “yeni bir fantezi” olarak niteleyenler, her zamanki gibi “sol gösterip, sağ vuruyor”. Günümüzde hükumetlerin izole edilen yurttaşları mali olarak desteklemelerinin mümkün olmadığını, böyle bir talebin asla karşılan(a)mayacağını ifade ediyorlar.

 

Halk sağlığı tedbirleri uygulandığında, yani virüsün yayılmasını önlemek için sıkı tedbirler alınması halinde çocukların okullarından geri kalacağını, emekçilerin evlerine ekmek götüremeyeceklerini savunuyorlar.

 

Özetle söyledikleri şu: evet, belki halk sağlığı tedbirleri alın(a)madığı için “virüsten” ölüyoruz, fakat halk sağlığı tedbirleri alınırsa bu kez “açlıktan” öleceğiz.

 

Ve ölümlerden ölüm beğeniliyor, açlıktan ölmektense, virüsten ölmek tercih ediliyor.  

 

Bu “tercih”, eve ekmek götürülemediği takdirde açlıktan ölümün “kesin” olduğu, fakat COVID 19’a yakalanan herkesin ölmediği şeklinde “rasyonelleştiriliyor”.

 

DÜŞEREK Mİ, AÇLIKTAN MI ÖLEYİM?

 

Neredeyse tıpa tıp aynı bir rasyonelleştirmeye on yıl kadar önce katıldığım bir toplantıda da tanık olmuştum.

 

Tuzla tersanelerindeki işçi cinayetlerine karşı bir İşçi Sağlığı Platformu oluşturulmuştu. Platform, Petrol-İş Sendikası’nda bir toplantı düzenlemişti. Toplantıda söz alan bir tersane işçisi aynen şu cümleleri kurmuştu:

 

“Ben biliyorum, o direğin tepesine çıkarsam düşüp ölürüm. Bilmediğimden değil! Çıkmazsam işten atılırım, açlıktan ölürüm. Ben direkten düşerek mi öleyim yoksa açlıktan mı öleyim; bu ikisi arasında tercih yapmak durumundayım. Benim önümde yaşam tercihi yok zaten!”

 

EMEKÇİLERİN ÖNÜNE YAŞAM SEÇENEĞİ KOYMAK ZORUNDAYIZ

 

Pandemi, işçi cinayeti, sel felaketi, deprem... Adını siz koyun. İstisnasız bütün felaketlerin dönüp dolaşıp, yoksulun ve emekçinin başında patladığını biliyoruz.

 

Emekçi çaresiz. Çünkü 1980’lerden beri dünyaya egemen olan neoliberal sağcı politikalar emekçinin önünden “yaşam” seçeneğini kaldırıyor.  Önünde bir “yaşam” seçeneği göremeyen emekçi, her zaman ölümlerden ölüm beğenmek zorunda kalıyor.

 

Emekçi bu ruh hali içindeyken birisi çıkıp “aşı yetmez, halk sağlığı tedbiri de alınsın” deyince, çılgına dönüyor. Çünkü binlerce yıldır “açlıkla terbiye edildi”. Aç kalmanın ne demek olduğunu çok iyi biliyor.

 

Çünkü binlerce yıldır açlıkla terbiye edilmiş bu insanlar, “gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan” günlerin gelebileceğine inanamıyor.


1 yorum:

  1. Değerli meslektaşım Dr. Akalın,

    Yazınızdaki saptamalar çok yerinde...

    Sağ, seçenek üretmiyor / üretemiyor..

    Sol bu boşluğu doldurmalı, dolduracak.

    Saygı ile. 04.01.22

    Dr. Ahmet SALTIK

    YanıtlaSil