Translate

21 Ocak 2024 Pazar

İki, üç, daha fazla Lenin


Bugün (21 Ocak) Lenin’in aramızdan ayrılışının 100. yıldönümü.


2024 yılını Lenin’in anısına “Lenin Yılı” olarak anacağımızı duyurmuştuk. Sloganımız “İki, üç, daha fazla Lenin”, çünkü Rosa Luksemburg’un “ya sosyalizm, ya barbarlık” öngörüsünün bütün acımasızlığıyla doğrulandığı günümüzde, dünyanın yeni Leninlere yüz yıl öncesinden çok daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz.


LENİN’İN KURAMA KATKILARI


Sosyalizm tarihinde Lenin, hem Marksizmin en çalışkan ve en başarılı öğrencisi, hem de en büyük öğretmeni olarak öne çıkan bir figür. Komünist Manifesto’yu, Erfurt Programı’nı ve dönemin önde gelen Marksistlerinin makalelerini Rusçaya bizzat kendisi çevirerek yayınlamış. Lenin’in yazıları ölümünden sonra 55 cilt halinde toplanmış.


Bugün sosyalizm kuramı “Marksizm – Leninizm” olarak anılıyor. Bunun nedeni Lenin’in Marksist kurama katkılarıdır.


Kuşkusuz katkılarının hepsi çok değerlidir, fakat Lenin’in sosyalizm kuram ve pratiğine en büyük katkısı, Marx ve Engels’in Paris Komünü deneyiminden çıkarttığı en önemli ders olan kapitalizmden sosyalizme geçişte “proletarya diktatörlüğü” meselesini geliştirmesi ve sistemleştirmesidir.


Bugün sol içinde proletarya diktatörlüğünü reddeden “Çin tipi sosyalizm” anlayışı yaygınlaşırken, sosyalistlerin Leninizme sahip çıkması ve ustamızın “Devlet ve Devrim” ile “Proleter Devrimi ve Dönek Kautsky” kitaplarını yeniden okumaları çok önemli.


Lenin’in Marksizm’e diğer önemli katkısı “Leninist Parti” anlayışıdır. “Ne Yapmalı” başlıklı kitabında işçi sınıfının sermayeye karşı mücadelesinde “politik” mücadelenin önemini vurguluyordu. “Öncü” parti kararlarını “demokratik merkeziyetçilik” yöntemiyle alacak, işçi sınıfıyla Lenin’in “kolektif örgütleyici” olarak tanımladığı gazetesi aracılığıyla ilişki kuracaktı.


Ne yazık ki günümüzde solda Leninist Parti modelini benimseyen partiler göremiyoruz. Oysa Arşimet için dünyayı yerinden oynatmakta “dayanak noktası” neyse, işçi sınıfı için devrim yapmakta parti odur. Bugün sosyalistlerin “Ne Yapmalı” kitabını yeniden okuması ve “kendi partilerini” Lenin’in tarif ettiği parti ile kıyaslamaları çok önemli.


Lenin’in tıbbın ve sağlığın “toplumcu” bir perspektifle yeniden örgütlenmesindeki katkısı da pek anılmayan, fakat çok önemli bir katkısıdır. Lenin’in 1901 yılında kaleme aldığı “Başka Bir Katliam” başlıklı makalesinde yer alan cümleler, toplumcu tıp düşüncesine ne kadar hakim olduğunun somut kanıtıdır.


Bu makalesinde Lenin, kapitalist toplumlarda bütün yaşamlarını başkalarını zengin etmek için harcayan on binlerce erkek ve kadının, (1) açlıktan ve sürekli beslenme yetersizliğinden perişan olmalarının, (2) iğrenç çalışma ve sefil barınma koşullarının, (3) aşırı çalışmalarının neden olduğu hastalıklar nedeniyle vakitsiz öldüğünü söylüyordu.


Lenin’i aramızdan 1918 yılında uğradığı bir suikastte boynuna aldığı kurşun yarasının neden olduğu komplikasyonlar ayırdı. 1920’lerde dahi “yaşlı” olarak nitelenemeyecek bir yaşta, 53 yaşında yaşamını yitirdi.


Kapitalizmin neredeyse ölümün eşiğinden döndüğü 1930 bunalımında veya İtalya’da, Almanya’da ve diğer ülkelerde faşizm tırmanırken işçi sınıfına yol gösteremedi. İnsan, acaba bir 15 yıl daha yaşayabilseydi, bugün nasıl bir dünyada yaşıyor olurduk diye düşünmekten kendisini alamıyor.


 

NOT: Bugün yayınladığımız "Türkiye'de 1940'lı Yıllarda Toplumcu Tıp" başlıklı derlememizi Lenin'in ölümünün 100. yıldönümüne ithaf ediyoruz. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder