Bu hafta Pepe'yi yitirdik. 2010 – 2015 yılları arasında Uruguay'da devlet başkanlığı görevini üstlenen ve “dünyanın en fakir devlet başkanı” unvanıyla ünlenen José Alberto Mujica Cordano ülkemizde de çok sevilen bir politikacıydı.
Eski bir Tupamaros Ulusal
Kurtuluş Hareketi gerillası olan Pepe, Uruguay sol partilerinin
oluşturduğu Geniş Cephe adayı olarak Cumhurbaşkanı seçilip,
maaşının yüzde 90'ını hayır kurumlarına bağışlayınca
meşhur oldu.
Oldukça mütevazı bir
yaşam süren Pepe, hayatı boyunca “düşündüğü gibi
yaşayarak”, 1970'li yıllarda türeyen solculardan çok farklı
bir profil çiziyordu. Meydanlarda "eğitimde fırsat eşitliği" derken çocuğunu özel okullara göndermekte veya kitlelere "herkese eşit ücretsiz sağlık" diye slogan attırırken hastalandığında
özel hastanelere koşmakta beis görmeyen solcu liderlerden değildi.
Jacobin dergisi Pepe'nin
ölümü üzerine 14 Mayıs 2025 tarihli dijital nüshasında “Pepe
Mujica: Benim Neslim Naif Bir Hata Yaptı” başlıklı bir yazı
yayınlandı. Yazı José Mujica'nın Noam Chomsky ile birlikte
yazdığı, Eylül 2025'te Verso tarafından yayınlanacak olan
“Surviving the 21st Century” başlıklı kitabından uyarlanmış.
Açıkçası “düşündüğü
gibi yaşayan” Pepe'ye çok büyük saygı beslemekle birlikte,
bazı konularda ondan farklı düşünüyoruz. Yine Jakobin
dergisinde yayınlanan yazısındaki görüşlerin de hepsine
katılmıyoruz. Fakat bu yazısındaki sola yönelik eleştirilerinin
çok kıymetli olduğunu ve solun 21. yüzyılda emekçilerle yeniden
buluşmak istiyorsa bu eleştirileri dikkate alması gerektiğini
düşünüyoruz.
Pepe yazısında kendi
neslinin toplumsal değişimin yalnızca toplumdaki üretim ve
dağıtım biçimlerine meydan okuma meselesi olduğuna inandığını
ve kültürün toplumsal değişimdeki rolünü küçümsediğini
ileri sürüyor.
Kapitalizmin bir
“bencillik” kültürü olduğunu ve sosyalistlerin kapitalizme
“dayanışma” kültürüyle karşılık vermesi gerektiğini
savunan Pepe, “tüketimciliğin” kapitalist bencillik kültürünün
bir parçası olduğunu savunuyor. Pepe'ye göre “tüketimcilik”,
kapitalizmin sonsuz birikim mücadelesinde ihtiyaç duyduğu bir
“etiktir”.
Pepe'ye göre kapitalist
bir toplumsal sistem yalnızca “mülkiyet ilişkilerinden” ibaret
değildir, kapitalizmi ayakta tutan ana güç “kapitalist
değerlerdir” ve bu değerler “ordulardan daha güçlüdür”.
Pepe yazısında
“kapitalist duvar ustalarıyla sosyalist bir bina inşa
edemezsiniz” diyor. Çünkü kapitalist değerlere sahip duvar
ustaları yalnızca “kendi” çıkarlarını düşündüklerinden,
malzemeden, çimentodan çalacaklardır.
Pepe kendi neslinin
insanların genellikle “içgüdüleriyle” karar verdiğini ve
ardından vicdanlarının kararlarını haklı çıkarmak için
argümanlar oluşturduğunu anlamadığını söylüyor.
Pepe günümüzde
“solcu liderlerin” de kapitalist kültüre bulandıklarını ve
bu nedenle mücadeleleri ile yaşam tarzlarının insanlara tutarlı
görünmediğini, solun farklı bir düşünce çizgisi inşa etmesi
gerektiğini söylüyor. Pepe'ye göre bu kapitalizmle olan
bağlantının çöpe atılması demek. Yani kapitalizmde var
olanların daha eşit paylaşımı sosyalizm değildir. Solun başka
bir değerler dizisine ihtiyacı vardır.
Pepe “Başka bir yaşam
biçimi önermeliyiz!” diyor. Pepe'ye göre bu “Düşündüğünüz
gibi yaşamak” anlamına geliyor, aksi halde “yaşadığımız
gibi düşünmeye başlarız”.
Pepe'ye göre içine gömüldüğümüz, etrafımızı saran kültür sadece bireysel kârın çoğaltılması için işlevseldir ve bu kültür dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca sıradan insanın ilişkilerini belirlemektedir. Bu kültür atom bombasından çok daha güçlüdür!
Pepe, “nostaljiye çok
fazla bağlı eski bir solun” egemen olduğu bir dünyada
olduğumuzu düşünüyor. Yeni bir sistem ve buna paralel olarak
yeni bir kültür, yeni bir etik inşa edilmelidir. Aksi takdirde
Sovyetler Birliği'nde gördüğümüz şey tekrar yaşanacaktır.
Umalım ki solcular
Pepe'nin uyarılarına kulak versin.
KAYNAK:
https://jacobin.com/2025/05/pepe-mujica-uruguay-capitalism-solidarity
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder