Erişkin
yaşamımızda karşılaşabileceğimiz sağlık sorunlarının şifreleri, ana rahmine
düşülen andan itibaren kodlanmaya başlamaktadır. Bebeğin doğumdan sonraki
büyümesinin esas olarak yeni hücreler gelişiminden değil, var olan hücrelerin
büyümesinden kaynaklandığının anlaşılmasından sonra erken çocukluk dönemine
ilgi daha da artmıştır. Gebelikleri sırasında yeterli beslenemeyen annelerin
rahmindeki fetüsün beslenme yetersizliğine karşı fizyolojik, metabolik ve
yapısal olarak değişim gösterdiği ve bu değişimlerin yaşamın sonraki
evrelerinde hastalık riskini arttırdığı düşünülmektedir. Fetüsün yetersiz
beslenmesinin, bazı organlarda hücre sayısında kalıcı bir azlığa yol
açabileceği ve bu durumun çocuğun doğumdan sonra büyümesi üzerine olumsuz
etkide bulunabileceği savunulmaktadır.
Erken yaşam
döneminde - genetik etmenler bir yana
bırakılırsa - fetüsün sağlığını belirleyen en önemli etmen anne sağlığıdır. En önemli çocuk sağlığı sorunlarından biri olan
düşük doğum ağırlığı fetüse yeterli besin ve oksijen ulaşamamasının doğrudan
bir sonucudur. Bu durum hemen tümüyle annenin sağlığı, sosyo-ekonomik durumu ve
çevresiyle ilgili bir sorundur (2). Ancak daha geniş bir açıdan bakıldığında,
aslında annenin hamile kalmadan önceki durumunun da düşük doğum ağırlıklı bebek
sahip olmasıyla doğrudan ilişkili olduğu görülecektir. Annenin kendi
çocukluğundaki ve ergenliğindeki sağlık durumu örneğin annede hipertansiyon ve
aşırı kilo riskleri yaratarak, bebeğin fetal gelişimi üzerinde olumsuz
etkilerde bulunabilir.
Çocuk
sağlığının diğer önemli belirleyicileri toplumsal
belirleyicilerdir. Doğum öncesi ve bebeklik döneminde büyümeyi olumsuz
etkileyen sosyal etmenler arasında yoksulluk, annenin tütün kullanımı, aşırı
alkol alması, ilaçları yanlış kullanması ve yetersiz beslenmesi ilk sıralarda
yer almaktadır. Bu etmenler çocuklukta ve ergenlikte de büyüme ve gelişimi
olumsuz yönde etkilemeye devam etmektedir. Çocukluk döneminde maruz kalınan
kötü sosyo-ekonomik koşullar ile gençlik ve erişkinlikte obezite gelişmesi
arasında ilişkiler kurulmaktadır. Çocukluk çağında yetersiz beslenmenin bilişsel
gelişim ve solunum sisteminin gelişimi üzerinde de olumsuz etkileri olduğu
savunulmaktadır.
Olumsuz
duygusal çevrenin erken çocukluk dönemi üzerindeki etkilerini araştıran bilim
insanları, glukokortikoid – hipokampus – hipotalamus yolağı üzerinden çocuklarda
boy uzamasının gerilediğini ortaya koymuşlardır. Çocuklukta maruz kalınan
kronik stres, sempato – adrenal sistem ile hipotalamo – hipofizer – adrenal
sitemin kronik ve aşırı uyarılması üzerinden belli sağlık sorunlarına
yatkınlığı arttırabilir.
Bazı bilim
insanları, çocukluk döneminde yaşanan yoksunlukların
etkilerinin bir yandan birbirlerini tetiklediğini, diğer yandan bu etkilerin
birikerek ortaya çıktığını öne sürmektedirler. Örneğin çocuğun ailesinin düşük
sosyo-ekonomik konumu çocuğun iyi bir eğitimden mahrum kalmasına veya eğitim
yaşamında başarısız olmasına yol açmakta, bunların birikimli etkileri çocuğun
sağlıksız alışkanlıklar (örneğin tütün, alkol veya uyuşturucu kullanımı)
edinmesine neden olabilmekte, böyle bir süreçten geçen çocuk genellikle
erişkinlik döneminde yoksulluk halkasının dışına çıkamamakta bir anlamda
yoksunluklar sonraki nesillere aktarılmaktadır.
Son olarak,
erken yaşam döneminde maruz kalınan enfeksiyonların da erişkin yaşamda
karşılaşılan sağlık sorunları üzerinde önemli bir etkisi bulunmaktadır.
Ancak buraya
kadar yazılanlar kaderci bir
yaklaşımla değerlendirilmemelidir. Anneden, çevreden hatta genetikten
kaynaklanan olumsuzlukların çocukluk ve erişkinlik döneminde sağlık sorunlarına
yol açması bir kader değildir. Bu olumsuzlukların ortaya koyduğu riskler
nedeniyle ortaya çıkabilecek sağlık sorunları uygun bir gebelik bakımı ve
doğumdan itibaren yeterli bir bakımla asgariye indirilebilir. Başta ailenin
çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve sağlık hizmetlerine erişimin
önündeki engellerin kaldırılması yoluyla geçmişten
gelen dezavantajların geleceğe
uzanması önlenebilir. Örneğin sadece hamile kadının beslenmesinin düzeltilmesi
dahi, fetüsün annenin geçmişinden
kaynaklanan olumsuzluklardan daha az etkilenmesini sağlayabilir. Yine doğum
sonrası yeterli bir beslenmenin sağlanması, büyümeyi desteklemenin yanında
birçok çocukluk çağı hastalığına karşı koruyucu bir etki yapacaktır (3).
Sovyetler Birliği’nde ana – çocuk sağlığı
Sovyetler
Birliği ana-çocuk sağlığı hizmetlerini kadınlara ve çocuklara “anayasal hak” olarak tanıyan ilk
ülkedir. Kadınlara da erkeklerle eşit haklar sağlayan Sovyetler Birliği
Anayasası’nın 122. maddesi şöyledir:
“SSCB’de kadınlar, ekonomik,
yönetimsel, kültürel, toplumsal ve siyasal yaşamın bütün alanlarında erkeklerle
eşit haklara sahiptir. Bu hakların kullanılması; kadınlara erkeklere eşit
çalışma, ücret, dinlenme ve tatil, sosyal sigorta ve eğitim hakları tanınarak
ve annelerin ve çocukların çıkarları, çok çocuklu annelere ve evli olmayan
annelere devlet yardımı, ücretli gebelik izni, doğumların yapılacağı gebelik
evleri ve çocukların bakılacağı kreşler ve anaokulları sistemi devlet güvencesine
alınarak sağlanmaktadır” (4).
Böylece
kadınlara çalışmak istedikleri takdirde bütün işler anayasal bir hak olarak
açılmış, hiçbir iş veya meslek erkek işi veya mesleği olarak ayrıcalıklı
tutulmamıştır (kuşkusuz sağlık ve güvenlik kaygılarıyla kadınların bazı
sektörlerde istihdamı kısıtlıdır). Her kadına doğumda 200 ruble ve bebek 5
aylık olduğunda 50 ruble olmak üzere toplam 250 ruble doğum yardımı
yapılmaktadır. Bu yardım ayda 50 ruble olmak üzere çocuk 12 yaşına gelene kadar
devam eder. Gerektiğinde bu miktar arttırılabilir. Kadınlar doğumdan sonra daha
iyi barınma koşulları (daha geniş bir ev) isteme hakkına sahiptir.
Ana
ve çocuk sağlığı hizmetlerinin Sovyet sağlık örgütlenmesi içinde çok önemli bir
yeri vardır. Henüz ülkede bir Sağlık Bakanlığı dahi kurulmadan önce Lenin
tarafından 19 Aralık 1917 tarihinde Ana
Çocuk Sağlığı Departmanı kurulmasına ilişkin bir kararname yayınlanmıştır:
“Kamu Sağlığı Halk Komiserliği’nin
çocukların gereksinimlerine hizmet eden başkentteki yetimhanelerden köydeki
kreşlere kadar küçük ve büyük bütün kurumları, tek bir devlet örgütünde, Ana ve
Çocuk Sağlığı Departmanı’nda, birleştirilmiştir. Böylece gebe kadınlara ve
annelere hizmet eden kurumlarla tek bir bütüncül sistem oluşturulmuştur” (5).
Sovyet
ana-çocuk sağlığı hizmeti yalnızca çocukları doğumdan erişkinlik dönemine kadar
izlemeyi ve korumayı değil aynı zamanda kadınları da izlemeyi ve korumayı
amaçlamaktadır. Bütün toplumlarda nüfusun büyük çoğunluğunu kadınların ve
çocukların oluşturduğu düşünüldüğünde, ana-çocuk sağlığı hizmetleri neredeyse
toplumun üçte ikisine sağlık hizmeti götürmeyi hedeflemektedir. Sovyetler
Birliği’nde genel dispanserler yanında, ana ve çocuk sağlığı dispanserleri ve
kreşler, anaokulları ve diğer öğretim kurumlarında da okul hekimlikleri oluşturulmuştur.
1931
yılında sayıları üç bini bulan ana-çocuk sağlığı dispanserlerinin çoğunda süt mutfakları bulunmaktadır. Kırsal
alanlarda da sovhoz (devlet
çiftliği) ve kolhozlarda (kollektif çiftlik) örgütlenen ana-çocuk sağlığı
dispanserlerinde hekimler, hemşireler, hukuksal danışmanlar, Emeğin ve Yaşam Standartlarının
İyileştirilmesi Komisyonu üyeleri görev almaktadırlar.
Sovyetler
Birliği’nde ana ve çocuk sağlığı hizmetlerinin başlıca özellikleri şunlardır
(6):
- “İdari bakımdan ana ve çocuk sağlığı hizmetleri
ayrı programlar olarak ele alınır ve erişkin bakımı hizmetlerinden
ayrıdır.
- Ana çocuk sağlığı programları her
birinden bir hekimin sorumlu olduğu birimlerde yürütülür.
- Programlar önleyici, klinik, eğitimsel,
toplumsal, hukuksal ve çevresel etkinlikleri içeren kapsamlı programlar
olup anne ve çocuğun sağlığını ve iyiliğini sağlamaya yöneliktir.
Polikliniklerde anneler çocuk bakımı konusunda eğitilirler. 1960’larda
farklı yaş gruplarındaki çocuklar için 5 ayrı eğitim programı vardır.
- Anne ve çocuk sağlığı programları bütün
bireyleri kapsayacak şekilde tasarlanmıştır.
- Bütün ana ve çocuk sağlığı hizmetleri
ücretsizdir.
- Temel ana çocuk sağlığı hizmetleri
merkezi olarak planlanmıştır ancak bu temel programlar yerel koşullara
uyarlanabilir”
.
Bir
ana-çocuk sağlığı dispanserinde bulunan bölümler şunlardır (7):
- “Bebek kliniği
- Bir-üç yaş çocuk kliniği
- Hamile kadın kliniği
- Tüberküloz uzmanı ofisi
- Cinsel yolla bulaşan hastalıklar uzmanı
ofisi
- Beslenme istasyonu
- Süt istasyonu
- Hukuksal danışmanlık
- Danışma bürosu”.
27
Haziran 1936’da boşanma mevzuatında yapılan bir değişiklikle kürtaj yasaklanmıştır.
Ancak 1955 yılında kadınların kendi yaşamları üzerinde kendilerinin söz sahibi
olmaları gerektiği düşüncesiyle bu yasak kaldırılmıştır. Gebelere ve annelere
sağlanan yardımlar arttırılmış, çocuklarına tek başına bakan anneler için ek
ödemeler getirilmiş, gebe evleri, kreşler, anaokulları ve kadınların hizmet
aldığı diğer kurumlar sistemi genişletilmiştir.
8
Temmuz 1944’te gebelere ve annelere (evli olmayanlar dahil) sunulan hizmetlerin
kapsamı arttırılmıştır. 25 Kasım 1947 Kararnamesi, çok çocuklu ve evli olmayan
annelere verilen ödemeleri yükseltmiştir. Bütün bu çabalar meyvelerini, arada
bir iç savaş, uzun kıtlık yılları ve 20 milyon Sovyet yurttaşının yaşamına mal
olan İkinci Paylaşım Savaşı bulunmasına ve özellikle bu savaş sırasında ülkenin
Avrupa bölümü neredeyse Nazi işgali altında olmasına rağmen, 40 yıl kadar kısa
bir sürede vermiştir. 1913 yılında binde 275 olan bebek ölüm hızı, 1960’lara doğru
binde 40’a geriletilmiştir.
Merkezi örgütlenme
Cumhuriyetlerin
Sağlık Bakanlıklarında ana ve çocuk sağlığı hizmetleri, erişkin sağlığı
hizmetleri ve epidemiyoloji ve hijyen hizmetleriyle aynı düzeydedir.
Departmanda kadın doğum uzmanı ve pediatrik hekimler görevlidir. Aynı yapı
oblast ve rayon düzeylerinde de bulunmaktadır.
Ana
ve çocuk sağlığı hizmetleri sağlık kurumları dışında Kızılhaç ve Kızılay,
Sendikalar, Sovyet Kadın Komitesi, Pioneer Örgütleri ve Genç Komünistler Ligi
gibi çeşitli mesleki veya gönüllü kuruluşlar tarafından da desteklenmektedir.
Kentsel
Alanlarda Ana-Çocuk Sağlığı Hizmetleri
Kadın
Danışma Merkezleri:
3 -
4 bin kadının bulunduğu bir belli bölgeye hizmet sunan yaygın örgütlenmiş
kurumlardır. Kadınlar bu merkezlere jinekolojik sorunları için ve gebelik
dönemlerinde başvururlar. Merkezlerdeki “Anne Okulları” (anaokulu değil)
gebelik hijyeni ve bebek bakımı dersleri verir. Gebeliğin son ayında bebeğin
bakımından sorumlu olacak pediatrik hekim ve hemşire, anneyi evinde ziyaret
ederek ev koşullarını değerlendirir.
Gebe
kadın doğuma kadar, başkaca bir sağlık sorunu olmadığı takdirde, 8-12 kez
evinde ebe veya kadın danışma merkezinde hekim tarafından izlenir. Bu
merkezlerde görevli avukatlardan babanın çocuğa ilişkin yükümlülükleri ve anne
ve çocuğun haklarına ilişkin hukuksal danışmanlık alınabilir. Kadın Danışma
Merkezleri, gebe evleri veya hastaneleri içinde yer alırlar ve kadın
hastalıkları polikliniği ile bağlantılıdırlar. Bu merkezlerde mesai sabah
08.00 ile akşam 20.00 arasındadır. Hekimlerin günlük mesaisi 6 saat olduğundan,
iki vardiya halinde çalışırlar.
1960’ların
başında rutin gebe izleme hizmetleri şöyledir:
- Gebeliğin tespit edildiği 2. veya 3. ayda hekim tarafından
genel ve jinekolojik muayene. İdrarda albumin ve glukoz testi, kanda serolojik
testler, akciğer grafisi, diş muayenesi.
- Gebeliğin son ayına kadar ebe tarafından düzenli ev
ziyaretleri
- Gebeliğin son ayında bölge pediatrik hekimi ve hemşiresi
tarafından evde ziyaret
- Gebeliğin gidişinde bir anormallik tespit edildiği takdirde
kadın-doğum hekimi tarafından muayene
- Gerekli durumlarda kadının gebeliğini bir sanatoryum veya
dinlenme evinde sürdürmesinin sağlanması
- Doğumun sancısız geçirilmesi için gebeliğin 7. ayından
itibaren kadın- doğum uzmanları tarafından psikoproflaktik eğitim verilmesi
(8).
Kiev
Shevchenko Rayonu Kadın Danışma Kliniği:
Rayon
bölgesinde yaşayan 35 bin kadına hizmet sunmaktadır. Rayon 15 sağlık bölgesine ayrılmıştır.
Bir başhekim, bir genel tıp hekimi, her bölge için bir kadın-doğum uzmanı
(toplam 15), 32 ebe ve 9 genel hizmetler görevlisi bulunmaktadır. Kızılhaç
görevlileri de aktif destek vermektedir.
Gebe
Evleri ve Hastaneleri:
Komplikasyonsuz
doğumların yaptırıldığı hastanelerdir. Sovyetler Birliği kurulduğu günden
itibaren kadınların güvenli ellerde doğum yapabilmesi için tedbirler almaya
başlamıştır. Bütün yataklı tedavi kurumlarındaki yatakların % 12,7’si gebeler
için ayrılmıştır. Bu rakam 1959 yılı için her bin nüfus için bir gebe yatağına
karşılık gelmektedir. Gebe evlerinde kalma süresi 9 gündür, ancak gerektiğinde uzatılabilmektedir.
Bütün doğumların gebe evlerinde yapılması için azami gayret gösterilmiştir. Bu
çabalar sonunda 1913 yılında bin doğumda 10 olan anne ölüm hızı, 1959 yılında
bin doğumda 0,49’a geriletilmiştir.
Gebe
evleri şu bölümlerden oluşur:
- Normal doğum: Resepsiyon, doğuma
hazırlık koğuşu, doğum koğuşu, loğusa koğuşu, yenidoğan koğuşu, doğum
odası. Koğuşlarda 6-10 yatak bulunur.
- Komplikasyonlu doğum koğuşu
- Jinekoloji polikliniği
Kiev
Podolsky Rayonu 2 No’lu Gebe Evi:
Uzmanlık
eğitimi veren Kiev İleri Tıp Enstitüsü’nün Jinekoloji ve Obstetrik Bölümü için klinik
olarak da hizmet etmektedir. 110 yataklı olup, yılda ortalama 3 bin normal doğum
gerçekleşmektedir. Yılda ortalama 600 kadar komplikasyonlu doğum
yaptırılmaktadır.
Moskova
İli Sağlık Departmanı 25 No’lu Gebe Hastanesi:
25
No’lu Gebe Hastanesi Moskova’nın 15 yaş üzeri 60.000 kadının yaşadığı bir bölgesine
hizmet sunar. Bölge 7 yerleşim birimine bölünmüştür ve her bölümden bir hekim
sorumludur. Hastanede bir Kadın Danışma Merkezi, radyoloji bölümü dahil kapsamlı
bir klinik vardır ve ayrıca psikoproflaktik dersler verilir. Pavlov’un ilkelerinin
uygulandığı teknikle koşullu refleksten yararlanılır. Tekniğin başarı oranı %
86’dır. Geri kalan % 14 vakada ağrı medikasyonla giderilmektedir. 1959 yılında
hastanede 3.459 kadın, 3.510 bebek dünyaya getirmiştir. Doğumları 68’i sezaryen
doğum (% 2) şeklinde gerçekleşmiş, 8 yenidoğan ölümü (binde 2,8), 3 ölü doğum
(binde 0,8), 12 prematür doğum (binde 3,4) olmuştur. Ana ölümü yoktur. Ayrıca
132 jinekolojik ameliyat gerçekleşmiştir.
Gebe
kadın, Kadın Danışma Merkezi’ne doğum öncesi bakım için kaydolduğunda annenin
kaydı Form 111 ile tutulur. Gebeliğin 32. Haftasında kadın işyerinden ücretli
izne ayrılır. Gebe kadın doğum zamanı geldiğinde evinden ambulansla alınarak
hastaneye nakledilir.
Hastanede
normal gebelikler için 120, komplikasyonlu gebelikler için 30 ve jinekolojik
sorunlar için 50 yatak ve normal bebekler için 120 beşik bulunmaktadır.
Kadın-Doğum
uzmanları günde 6 saat mesai yaparlar ve ortalama 10 – 20 hasta kabul ederler.
Ayda iki gün doğum odasında görevlendirilirler ve bu nöbet ertesinde izin
kullanırlar. Servikal smear ve kolposkopik muayene rutin kanser önleme programı
çerçevesinde yürütülür.
Çocuk
Danışma Merkezleri:
Her
merkez belirli bir bölgeye hizmet sunar. Bu bölge, her birine bir pediatrik hekimin
verildiği, 800-1000 çocuk barındıran alt-bölgelere (uçastok) ayrılmıştır. Her
iki hekim için üç hemşire bulunur. Bu merkezler 3 yaş altı çocukların bakımı
için kurulmuştur ve 3 yaşından büyük çocuklar polikliniklerden hizmet
almaktadır. Ancak daha sonra büyük çocuklar da kabul edilmeye başlanmıştır.
Bebekler doğumdan itibaren pediatrik hekimlerin gözetimindedir ve annenin doğum
sonrası izninin bittiği 2. ayın sonundan itibaren yine pediatrik hekimlerin görev
yaptıkları kreşlere kabul edilirler. Çocuklar 15 (dahil) yaşına kadar pediatrik
hekimler tarafından kabul edilirler.
Gebe
hastanelerinde doğum sonrası taburcu edilen bebekler, hastane tarafından Çocuk
Danışma Merkezleri’ne bildirilir. Üç gün içinde bir pediatrik hekim ve bir
hemşire bebeği evde ziyaret eder ve bu ziyaretler yenidoğan dönemi boyunca,
anne bebeğini Çocuk Danışma Merkezi’ne getirebilecek duruma gelene kadar devam
eder. Bu merkezde bebek, adolesan döneme
kadar izlenir. Bebekler 1 aylık olana kadar dört kez izlenir. Bir ay ile 12 ay
arasında bebekler ayda bir kez izlenirler. Çocuklar 1 yaşından itibaren yılda
4-5 kez fiziksel muayeneden geçirilirler.
Çocuk
Danışma Merkezleri çocuk hastaneleri içinde yer alır ve aynı zamanda bölgedeki
kreşler, anaokulları ve okullardan da sorumludurlar. Çocuk Danışma
Merkezleri’nde görevli pediatrik hekimler ve hemşireler, kreş, anaokulu,
okullar ve çocukların gittiği diğer kurumlarda da günün belli saatlerinde
sağlık hizmeti sunarlar.
Çocuk
Danışma Merkezleri’nde emziremeyen annelerin bebekleri için süt mutfakları
bulunur. Bebeklere 1 yaşına kadar süt ve ek gıdalar ücretsiz olarak sağlanır.
Bu merkezlerde anne sütü de toplanmakta ve dağıtılmaktadır.
Çocuk
danışma merkezlerinde görevli diş hekimleri tarafından çocuklara ağız sağlığı
hizmetleri sunulur. Bu hizmetler arasında florlama gibi koruyucu hizmetler de
yer alır.
Çocuklar
7 yaşında ilkokula başlamadan önce pediatrik hekimler tarafından tıbbi
muayeneden geçirilirler ve gerekli aşılamaları yapılır. Daha sonra okul
hekimiyle işbirliği içinde yılda iki kez diş muayenesini de içeren genel
muayeneler yapılır. Okullarda ayrıca çocuklar tüberküloz yönünden düzenli
tarama programlarından geçirilirler.
Çocuk
Hastaneleri ve Poliklinikleri:
Bu
kurumlar genellikle Çocuk Danışma Merkezleri’ni de içlerinde barındırırlar.
Kural olarak çocuklar kendi bölgelerindeki hastaneye giderler ve gerektiğinde
daha özelleşmiş hastanelere gönderilirler. Pediatrik hekimler polikliniklerde
hasta kabul etmek yanında ev ziyaretleri yaparlar ve sağlık eğitimi verirler.
1957 yılı itibariyle toplam 45 bin pediatrik hekim olup, ortalama her bin
çocuğa bir pediatrik hekim düşmektedir. En küçük hastanelerde dahi çocuk
koğuşları bulunmaktadır.
Polikliniklerde
çocuk hekimleri dışında şu klinikler ayaktan bakım hizmeti sunar: nöroloji,
göz, ortopedi, dermatoloji, KBB, diş, cerrahi. Ayrıca konuşma tedavisi (speech
therapy), beden eğitimi ve fizyoterapi bölümleri bulunmaktadır. Çocuk
sanatoryumları ve diğer özel durumlar için bakım kurumları ayrı
örgütlenmişlerdir.
Moskova
İli Sağlık Departmanı 32 No’lu Çocuk Polikliniği:
Sovyetler
Birliği’nde Çocuk Poliklinikleri 15 yaşına kadar çocuklara hizmet sunarlar. 32
No’lu Poliklinik Moskova’nın belli bir bölgesindeki 15.000 çocuğa hizmet
sunmaktadır. Aynı zamanda bölgede yer alan 4 kreş, 12 anaokulu, 2 yatılı okul
ve 9 okuldan sorumlu olup, bu okullara hekim ve hemşire desteği verir. Bölge,
20 yerleşim birimine (uçastok) bölünmüştür ve her birimden bir hekim ve hemşire
sorumludur. Bir hekim 750-800 çocuktan sorumludur.
Poliklinikte
65 hekim, 117 hemşire, birkaç diş hekimi ve yardımcı sağlık emekçileri vardır.
Önleyici sağlık hizmetleri, fizik muayene, konsültasyon ve tedavi hizmetleri
sunulur. Günlük ortalama sağlam çocuk poliklinik sayısı 500’dür. Hasta çocuklar
poliklinikte değil, uçastoktan sorumlu hekim tarafından çocuğun evinde ziyaret
edilir ve tedavileri yapılır. Hastane tedavisinin gerekli olduğu durumlarda hasta
çocuk hastaneye sevk edilir. Hastane taburcu ettiği çocukları polikliniğe
bildirir.
Bir
gebe kadın doğum öncesi bakım için Gebe Danışma Merkezi’ne kaydolduğunda,
Merkez Çocuk Polikliniği’ne bildirimde bulunur. Çocuk Polikliniği’nden bir halk
sağlığı hemşiresi gebeyi evinde ziyaret ederek beslenme ve bebek bakımı
eğitimine başlar. Bebek doğduğunda, doğumun yapıldığı merkez bebeği taburcu
ederken Çocuk Polikliniği’ne bildirir. Bebek, en geç üç gün içinde evinde
pediatrik hekim ve hemşire tarafından ziyaret edilir. İki hafta sonra anne bebeğini
polikliniğe getirmeye başlar. Bu ziyaretler 1 yaşına kadar ayda bir sürdürülür.
Anneleri tarafından getiril(e)meyen bebekler evlerinde izlenir. İkinci yıl anne
bebeği yılda 4 kez polikliniğe götürür. Üçüncü yıl da yılda iki kez ve sonra 16
yaşına kadar yılda bir kez hekim muayenesi yapılır. Her bebek ayrı ayrı
kaydedilir ve vizitelerde bu kayıtlar hazır bulundurulur. Çocuk başka bir
bölgeye taşındığında, kayıtlar bölgesine gönderilir. 16 yaşına gelen çocukların
kaydı erişkin kliniğine nakledilir.
Smolny
Rayonu Çocuk Hastanesi:
Smolny
Rayonu’nda 15 yaş altı çocuk nüfusu 14.000’dir. Bu çocukların gereksinimlerini
karşılamak üzere 150 yatağı bulunan bu hastaneye prematür bebekler sevk edilir.
Rayon 16 bölgeye ayrılmıştır. Her bölgenin hekim ve hemşireleri vardır.
Evde
Tıbbi Bakım:
Hamile
kadın veya çocuk hasta olduğunda eve hekim çağrılabilir. Hastanın tedavisine
evde mi, hastanede mi devam edileceğine hekim karar verir. Çocuğun tedavisinin
evde devam etmesine karar verilmesi durumunda evde hemşire hizmeti sağlanır.
Ambulans
Hizmeti:
Hamile
kadın doğum için ambulans çağırdığında, bir ambulans içinde bir ebe ile evine
giderek kadını doğum yapacağı hastaneye nakleder. Benzer bir hizmet hastaneye
gidemeyecek durumda olan çocuklar için de sağlanır.
Gebe
Sanatoryumları:
Genellikle
sendikalar tarafından kurulmuş ve doğum öncesi izin (56 gün) alan gebe
emekçilerin hamileliklerini geçirdikleri kurumlardır.
Kırsal
Alanlarda Ana-Çocuk Sağlığı Hizmetleri
Kırsal
alanda koruyucu ve iyileştirici hizmetler tamamen birleştirilmiştir. Kırsal
bölge hastanesinin başhekimi aynı zamanda halk sağlığı programlarının olduğu
gibi, ana ve çocuk sağlığı programlarının da sorumlusudur. Başhekime ana ve
çocuk sağlığı hizmetleri konusunda bir kadın-doğum uzmanı ve bir pediatrik
hekim yardımcı olur.
Kırsal
alanlarda ana rayon hastaneleri yanında, coğrafi nedenlerle (ulaşım, nüfusun
dağınıklığı vb.) daha küçük ikincil hastaneler de olabilir. Bu hastanelerde de
Kadın Danışma Merkezleri ve Çocuk Danışma Merkezleri bulunur. Doğum ve çocuk
yatakları da bulunan genel hastanelerde ayrıca süt mutfağı, sanepid istasyonu
ve ambulans hizmeti de bulunur.
Hastane
çevresinde birçok noktada Gebe Evleri olup bu evlerde 2 – 4 yatak, anneler için
ayaktan bakım kliniği ve çocuklar için ayaktan bakım kliniği vardır. Gebe
Evleri’nde bir feldsher ve bir ebe görevlidir. Aşılama – bağışıklama hizmetleri
ebe tarafından yürütülür.
Kırsal
alanlarda sürekli ve geçici (mevsimlik) kreşler ve anaokulları vardır. Bunlar
köylerde olabildikleri gibi, kolektif çiftliklerde de örgütlenmiş olabilirler.
Kırsal kesimde tarım sektöründe çalışmak isteyen her anne için, bebeğini veya
çocuğunu çalışırken güvenle emanet edebileceği bir bakım sistemi Sovyetler
Birliği’nin en ücra köşelerine kadar uzanmaktadır.
Özetlemek
gerekirse kırsal kesimde örgütlenme dört düzeyde gerçekleşir:
- Rayon hastaneleri: Genel hastaneler olup
bir kadın-doğum klinikleri vardır.
- Bölge hastaneleri: Rayonlarda ihtiyaca
göre kurulan, rayon hastanelerine bağlı daha küçük hastanelerdir. Bu
hastanelerde gebe kadınlar için doğum yatakları ve jinekolojik hastalar
için yataklar bulunur.
- Kolektif çiftlik gebe evleri:
Büyüklükleri kolektif çiftliğin büyüklüğüne göre değişir. En küçük gebe
evi bir resepsiyon, bir muayene odası, bir doğum öncesi ve iki doğum
sonrası yatağı olan bir doğum koğuşu içerir. Bu evlerde ebeler ve diğer
yardımcı sağlık emekçileri görevlidir. Gebe evinin faaliyeti en yakın
hastanedeki kadın-doğum uzmanının yakın gözetimi altındadır. Gebelerin
gerekli tetkikleri de bu hastanelerde yapılır. Bu evlerde anormal
gebelikler kabul edilmez ve hastaneye sevk edilir. Evlerde aynı zamanda
Anne Okulları da bulunur. Gebe evleri bebeklerin de 1 yaşına kadar
izleminden sorumludur.
- Feldsher/Ebe istasyonları: Genellikle kolektif
çiftliklerde örgütlü en küçük kırsal ana-çocuk sağlığı birimidir.
Sağlık
Eğitimi
Anne
Danışma Merkezleri’nde çalışma saatleri annelerin çalışma saatlerine uyarlanmış
Anne Okulları bulunur. Bu kurslara katılamayanlar için evlerinden katılabilecekleri
mektupla öğrenim kursları vardır. Kırsal alanlarda eğitim görevini ebeler
üstlenir ve kadınların eşlerine de eğitim verilir. Gebe Hastanesi’nde loğusalık
döneminde kadınlara hijyen, bebek bakımı ve beslenme eğitimi verilir. Eğitimlerde
kitapçıklar ve görsel eğitim araçları kullanılır.
Bebek
hastaneden taburcu olduktan sonra üç gün içinde pediatrik hekim ve hemşire
tarafından yapılan ev ziyaretleri sağlık eğitimi bakımından çok önemlidir. Daha
sonra anne eğitimi Çocuk Danışma Merkezleri’nde sürdürülür. Bu eğitimlerde
çocukların değişik yaşlarda giysi kullanımı, oyuncaklar ve beslenmelerine
ilişkin demonstrasyonlar yapılır. Anneye çocuğu için beden eğitimi bilgileri
verilir.
Kadınların
ve Çocukların Sağlığını Korumak İçin Toplumsal Tedbirler
Gebeler
ve emziren kadınlar özel koruma altındadır. Kadınlara gebeliğin 4. ayından
itibaren fazla mesai verilemez. Emziren kadınlara her 3 – 4 saatte bir ücretli
süt izni verilir ve geceleri çalıştırılmazlar. Hamile kadınlar istekleri
dışında işlerinden çıkartılamazlar, ancak gerektiğinde daha hafif bir işe
nakledilebilirler. Evli olmayan hamile kadınlara maddi yardım yapılır. Bütün
gebeler doğum öncesinde ve sonrasında 56’şar gün (toplam 112 gün) ücretli
izinlidir. Bu izin ikiz gebelik veya komplikasyon durumlarında doğum sonunda 70
güne uzatılabilir. Çocuklarına kendileri bakmak isteyen annelere ilaveten üç ay
daha izin verilir.
Bebek
bakımı hizmetleri, annenin doğum sonrası izni bittikten sonra kreşlerde sürdürülmektedir.
Çalışan annelerin bebeklerini ikinci ayın sonundan itibaren bırakabilecekleri
kreşler Lenin tarafından, “kadını özgürleştiren ve komünist toplumun tohumu
olan kurumlar” olarak tanımlanmışlardır. Kreşler fabrikalarda ve yerleşim
yerlerinde örgütlenmişlerdir. Çocukları hastalanan annelere istekleri halinde,
çocuğu muayene eden hekim tarafından çocuğuna hastalığı süresince bakabilmesi
için ücretli izin verilir. Annenin işten uzun süre uzak kalması gereken
durumlarda bu ücret sendika tarafından karşılanır.
Ayrıca
annelerin özgürce seyahat edebilmelerini sağlamak için demiryolu istasyonu
kreşleri, geceleri sosyal yaşama katılabilmeleri için gece kreşleri açılmıştır.
Kolhoz ve sovhozlarda yaz aylarında açılan kreşler bulunmaktadır. Fabrikalarda
1928 yılındaki 33 bin kreş yatağı sayısı, 1931 yılında 130 bine yükselmiştir.
Kolhozlarda 1928 yılındaki 135 bin kreş yatağı sayısı, 1931 yılında 1,5 milyona
yükselmiştir. Kreşlerden sonra çocuklar, ilkokula başlayana kadar sağlık
bakımlarının sürdürüldüğü anaokullarına devam etmektedirler.
Küba’da ana – çocuk sağlığı programı (9)
Küba’da da,
diğer birçok geri bıraktırılmış ülkede olduğu gibi ana ve çocuk sağlığı
hizmetleri devrim öncesinde yok denecek düzeydedir. Ana ölüm hızı ve bebek ölüm
hızının oldukça yüksek olduğu ülkeler arasında yer alan Küba, devrim sonrasında
bu durumu düzeltmek için büyük bir çaba içine girmiştir.
Küba’da
ana-coçuk sağlığı alanındaki ilk girişimler 1965 yılında anne sütünün teşvik
edilmesi, ishalli hastalıklardan ve solunum yolları enfeksiyonlarından ve menenjitten
korunma çalışmalarıyla başlamıştır. Bu çalışmaları yürütmek üzere örgütlenen
birimler aynı zamanda bebek ve çocuk izlemlerini de düzenlemişlerdir.
1970 yılında
ana ve bebek ölümlerini azaltmaya yönelik ikinci bir program başlatılmış ve
1977 yılında Kamu Sağlığı Bakanlığı içinde ana çocuk sağlığı çalışmalarını
yürütmek üzere ayrı bir birim oluşturulmuştur. Ulusal, eyalet ve belediye
düzeylerinde ana ve çocuk sağlığı hizmetlerinin örgütlenmesiyle birlikte 1980
yılından itibaren Küba’nın Ana – Çocuk Sağlığı
Programı başlamıştır. Program
kapsamına 1989 yılında düşük doğum ağırlıklı bebek insidansının düşürülmesi
çalışmaları eklenmiştir. 1992 yılında yapılan Dünya Çocuk Konferansı’nda alınan
kararlar benimsenmiştir.
Küba’da Ana – Çocuk
Sağlığı Programı’nın kapsamı şöyle tanımlanmıştır: erken gebelik hizmetleri,
gebelik riskleri, bebek ölümleri, anne ölümleri ve gebeliğe bağlı sağlık
sorunları, düşük doğum ağırlığı, sezaryen, gebelerde hipertansiyon, düşük,
doğumsal anomaliler, üreme riskleri, akut solunum yolları enfeksiyonları,
hipoksi ve hiyalin membran hastalığı, meme kanser, uterus kanseri, emzirme.
Bu hizmetler
esas olarak aile hekiminin yönetim ve izleminde olup, kadın hastalıkları ve
doğum, pediatri, genetik, beslenme, diş hekimliği, psikoloji uzmanlarıyla
birlikte çok-disiplinli bir yaklaşımla yürütülmektedir. Bir kadın hamile
kaldığının anlaşılmasıyla birlikte aile hekimi tarafından bu programa alınır.
Program Kamu
Sağlığı Bakanlığı tarafından yürütülür. Hamile kadınların, hamilelikleri
boyunca programda belirtilen muayene ve kontrollere katılması gereklidir. Bu
programda kadınlara şu gebelik, doğum ve bebek bakımı konularında eğitimler
verilir.
Programın
Amaçları:
· Annelere, yeni doğanlara, anne sütü
emen veya biberonla beslenen bebeklere, okul öncesi çocuklara, okul çocuklarına
ve gençlere, yüksek risk altında olanlara özel dikkat gösterilerek bütüncül
(fiziksel, ruhsal ve sosyal) tıbbi bakım
·
Anne, prenatal, okul öncesi, okul
çocuğu ve genç morbidite ve mortalitesini azaltmak
·
Düşük doğum ağırlıklı bebek (2.5 kg
altı) insidansını azaltmak
·
Anne sütünü teşvik
·
Bağışıklama (13 hastalığa karşı)
·
Bebek, okul öncesi, okul çocuğu ve
genç morbiditesi ve mortalitesinin önlemek üzere prenatal enfeksiyonlar,
sepsis, doğumsal anomaliler, akut solunum yolları hastalıkları, ishal,
malnutrisyon, merkezi sinir sistemi enfeksiyonlarını önlemek için somut
eylemleri teşvik
·
Bütün ailenin ve toplumun yaşam
tarzlarını iyileştirmek için sağlık eğitimi almasını teşvik
·
Pediatrik hastalara rehabilitasyon
sağlanması, gebe kadının sınırlılıklarının araştırılması
·
Engelli çocuklara özel bakım
sağlanması
·
Bütün sağlık merkezlerinde yüksek
nitelikli hizmet
·
Anne ve çocukların beslenme
durumlarının iyileştirilmesi
· Doğumsal malformasyonlar ve metabolik
anomalilerin erken tanısı için daha ileri teknolojik programların
geliştirilmesi
·
Kesin istatistiksel bilgiler
sağlanması
·
Anne ve bebek sağlık bakımı ve
genetik hastalıklar üzerine daha fazla araştırma yapılmasını teşvik
·
Kadın Hastalıkları ve Doğum
uzmanları, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanları ve Aile Hekimleri (Kapsamlı
Tıp Uzmanları) arasındaki tıbbi eşgüdümün arttırılması
·
Ana-çocuk sağlığı programından
sorumlu öğretim görevlilerinin niteliklerinin yükseltilmesi
Küba’da 1980
yılında başlatılan Ana-Çocuk Sağlığı Programı ile eşzamanlı olarak bu program
çerçevesinde yeni pediatrik ve jineko-obstetrik bakım rehberleri
yayınlanmıştır. Programın sosyal bileşenleri şunlardır:
·
Beslenme evleri
·
Tıbbi sorunları olan hamileler için
evler
·
Astım, obezite ve diyabet sorunu olan
çocuklar için kamplar
Programın tıbbi
bileşeni içinde yürütülen erken tanı çalışmaları kapsamında Down Sendromu,
Fenilketonüri, Depranositik Anemi gibi doğumsal anomaliler ve Doğumsal
Hipotiroidi ile Doğumsal metabolizma Bozukluklarına yönelik tetkikler
yapılmaktadır.
Doğumların
hepsinin hastane ortamında yapılmasını garanti altına almak için bütün ülkede
yeterli sayıda Doğumevi kurulmuştur. Ancak ülkenin çok ücra yerlerinde (kırsal
alanlar) yaşayan ve Doğumevlerine ulaşamayan kadınlar için, yaşadıkları
yerlerde sadece doğum hizmeti sunan Anne Evleri açılmıştır. Kadınların bu
evlerde kaldıkları süre içinde uygun beslenmeleri ve eğitimleri
sağlanmaktadır.
İleri tıbbi
bakım kapsamında pediatrik kardiyoloji gibi uzmanlıklar teşvik edilmekte, çocuk
hastanelerinde yoğun bakım birimlerinin ve fiziksel rehabilitasyon birimlerinin
kurulmaktadır.
Küba Kadınlar
Federasyonu’nun (KKF) Rolü
Bir sivil
toplum örgütü olan KKF’nun 3.896.000 üyesi olup, 14 yaş üzeri kadınların %
84.46’sını temsil etmektedir. KKF, Ulusal Sağlık Konseyi içindeki temsilcisi
aracılığı ile Başından itibaren Program’ın örgütlenmesine katılmıştır. Program
çerçevesindeki eğitim etkinliklerinin bir kısmını Federasyon üstlenmiştir: su
ve sütün kaynatılması, ev hijyeni, çocuk bakımı, enfeksiyon hastalıklarından
korunma.
Federasyon’un
sağlık aktivistleri toplum düzeyindeki etkinliklerde rol almışlardır: eğitim
etkinlikleri, enjeksiyon yapma, tansiyon ölçümü. Kurumsal düzeyde hamile
kadınlara evlerinde, gebe evlerinde ve hastanelerde sağlık eğitimi sunmakta,
aşılama kampanyalarında görev almaktadırlar. Bu kapsamdaki en önemli
etkinliklerden biri anne sütünün teşvik edilmesidir. Anneler bebeklerini iki
yaşına kadar emzirmeye teşvik edilmektedir. Bu amaçla Anne Sütü Destekleme
Grupları oluşturulmuştur. Bebeklerini emzirmiş veya halen emzirmekte olan
kadınlardan oluşan bu gruplar hamile kadınları ve yeni doğum yapanları ziyaret
ederek deneyimlerini paylaşmakta ve kadınları emzirme konusunda
yüreklendirmektedir.
Federasyon’un
yayın etkinlikleri de vardır. Erişkin kadınlara yönelik WOMEN ve genç kadınlara
yönelik GIRLS dergilerinde sağlık konularına da yer verilmektedir: kadınların
kendi sağlık bakımlarında sorumlulukları, cinsel yaşam, üreme sağlığı, aile planlaması,
stereotipiler ve tabular, kazalar, hijyen önlemleri.
KKF’nun önerisiyle
ülkede Kamu Sağlığı Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı ile koordinasyon içinde bir
Ulusal Cinsel Eğitim Merkezi kurulmuştur. Ailelere, öğretmenlere, sağlık
emekçilerine ve genelde kadınlara hizmet sunmak için kurulan Merkez, bu
alandaki politikaların ve eğitim programlarının oluşturulmasında, sağlık
emekçilerinin oryantasyonunda, cinsel tedaviler üzerine araştırmaların
arttırılmasında sorumluluk üstlenmiştir.
Federasyon anne
ve çocuk sağlığını tehdit eden diğer bir neden olan ev kazaları üzerine özgün
çalışmalar yürütmektedir. Ev kazalarının önlenmesi için eğitimler
verilmektedir.
Kadın ve Aile
Oryantasyon Evleri
Her belediyede
bir tane olmak üzere ülke çapında örgütlü olan bu kurumlar (toplam 176 adet)
hamile kadınların ve ailelerinin eğitimlerine katkı sunmaktadır. Bu projeye
Kamu Sağlığı Bakanlığı, KKF ve Ulusal Cinsel Eğitim Merkezi de katılmaktadır. Kadınlar
ve aile bireyleri ile gebelik süreci, doğum ve bebek bakımına ilişkin konular
tartışılmaktadır.
Sorumlu Annelik
ve Babalık Programı
KKF’nin önerisiyle
1992 yılında Kamu Sağlığı Bakanlığı tarafından başlatılan bu program, müstakbel
anne ve babaları ebeveynlik sürecine hazırlamayı amaçlamaktadır. Anne ve baba
adaylarını çocuklarının sağlık bakımındaki sorumlulukları, hastalıkların
önlenmesi ve çocuklarının eğitimi konularında hazırlamaktadır. Bu programın
bebeğin ruhsal, motor ve entelektüel gelişimine büyük katkısı olduğu
düşünülmektedir.
Program 3
düzeyde yürütülmektedir:
- Aile hekimi: hekimin kadının hamile olduğunu tespit etmesiyle
birlikte başlayan program çerçevesinde anne ve baba adayı için bir gebelik
izlem takvimi çıkartılmaktadır
- Kadın ve Aile Oryantasyon Evleri: Anne adayının yaşadığı
bölgenin özelliklerine göre Ulusal Spor ve Rekreasyon Enstitüsü ile
işbirliği içinde gebelik egzersizlerinin yapılabileceği alanlar
belirlenmekte ve müstakbel ebeveynlerin bu programlara katılımı
sağlanmaktadır
- Doğumevi ve Anne Evleri: Hekimler, hemşireler ve sağlık
görevlileri kadını ve aileyi doğuma hazırlamaktadırlar.
Giron
Kahramanları Polikliniği
Havana’daki
Giron Kahramanları (10) Polikliniği’nin ana – çocuk sağlığı çalışmaları esas
olarak önleyici hizmetlere dayalıdır: kadınların kendi yaşamları üzerindeki kontrollerini
sağlamak için yürütülen sosyal çalışmalar, gebelik öncesi ve gebelik sırasında
kadın sağlığını etkileyebilecek ana risk etmenlerine yönelik çalışmalar.
Polikliniğin
öncelikli amaçlarının başında, aile hekimleriyle yakın işbirliği içinde
kadınların hamileliklerinin ilk 14 haftası içinde tespit edilmesi gelmektedir.
Gebelik tespit edildiğinde, bir jinekolog veya aile hekimi tarafından kadının
gebeliğinin 40. haftasına kadar düzenli olarak polikliniğe gelmesini sağlamak
için ortalama 8 ziyaret planlanır. Bu ziyaretler poliklinikte değil, aile
hekimi ofisinde yapılır; bu uygulamanın amacı poliklinik hekimlerinin kadının
evini ve yaşam koşullarını görmesini sağlamaktır. Ayrıca aile hekimi kadını
ayda bir kez evinde ziyaret eder. Poliklinik hekimi ve aile hekimi birbirlerini
ziyaretleri üzerine bilgilendirirler.
İlk ziyarette hamile
kadın bir diş hekimine yönlendirilir, tetanos aşıları planlanır ve laboratuar
tetkikleri yapılır (kan sayımı, kan grubu, kan glukozu, serolojik tetkikler,
anne ve babada HIV testleri, vajinal kültür, dışkı ve idrar tetkikleri,
alfa-feto protein).
İkinci ziyaret
ilk ziyaretten 14 gün sonra yapılır. Tetkiklerin sonuçları değerlendirilir ve
jinekolojik muayene yapılır. Anemiyi önleyici tedbirler alınır, doğum tarihi
beklentisine göre doğum öncesi izin hesaplanır, beslenme ve hijyen tavsiyeleri
ile giyim, fiziksel postür, yürüyüş ve cinsel ilişki konularında tavsiyeler
verilir. Doğum ve anne sütü ile ilgili eğitimler yapılır.
Beşinci
ziyarette bütün ekip (aile hekimi, jinekolog, genetik uzmanı, beslenme uzmanı,
dahiliye uzmanı ve psikolog) gebe kadının durumu üzerine genel bir
değerlendirme toplantısı yapar. Bazı tetkikler yinelenir, doğum tarihi daha
kesin olarak tahmin edilir, kadının bir başka uzman tarafından görülmesi
gerekiyorsa sevki yapılır.
Altıncı ve
yedinci ziyaretler 34 ve 37. Haftalar arasında gerçekleştirilir. Bir sorun
yoksa artık kadın doğum için hazırdır. Kadın doğum hastanesine kabul edilir.
Genetik
Danışmanlık
Hamileliğin
erken dönemlerinde yapılan genetik danışmanlıkta yalnızca kadın genetik riskler
bakımından değerlendirilmez, aynı zamanda kadına hamileliği dönemin boyunca
dikkat etmesi gereken konular (ilaç kullanımı, röntgen çektirme vb) anlatılır.
Doğumsal malformasyonlar tespit edilirse hasta ve ailesiyle gebeliğin
sonlandırılması konusu tartışılır.
Jinekolojik
Danışmanlık
Serviks
sitolojisi taramasının yanında üreme sistemi ileride doğumu olumsuz
etkileyebilecek herhangi bir anomali yönünden değerlendirilir.
Beslenme
Danışmanlığı
Öncelikle bir
besin eksikliği olup olmadığı değerlendirilir. Gebelik sürecinde beslenme
eğitimi yapılır. Özellikle düşük doğum ağırlıklı bebek dünyaya getirme riskine
karşı tedbirler alınır. Yine emzirme dönemi beslenmesine ilişkin eğitim
verilir.
Dahiliye
Danışmanlığı
Kronik
hastalığı olanlar başta olmak üzere bütün hamile kadınlar gebelikleri sürecinde
bir dahiliye muayenesinden geçirilir. Anne ve bebeği etkileyebilecek durumlar
kontrol altına alınır.
Psikolojik
Danışmanlık
Ailenin
gebeliği kabul etmesi ve aileye bu süreçte psikolojik destek sağlanması
amaçlanır. Aile içinde herkesin kendi rolünü (eş, baba, kardeş vb)
benimsemesine yardımcı olunur.
Akif AKALIN
9 Ekim 2013
Akif AKALIN
9 Ekim 2013
Dipnotlar
1. Son yıllarda
erişkin yaşamda ortaya çıkan kardiyovasküler sorunlar, kronik obstrüktif
akciğer hastalığı, şizofreni, strese yatkınlık, diyabet, hiperkolesterolemi,
atopi ve meme kanseri gibi sağlık sorunlarını, erken yaşamda büyümenin zayıf
olmasıyla ilişkilendiren çok sayıda çalışma yayınlanmıştır.
2. Bunlar
arasında ilk akla gelenler annenin yetersiz beslenmesi, gebelik döneminde
karşılaşılan maruziyetler (tütün, alkol, hava kirliliği, mesleki maruziyetler,
enfeksiyonlar vb), egzersiz yapamamaktır.
3. Beslenme ile
başta pnömoni olmak üzere erişkin yaşamdaki sağlık durumu üzerine etkisi olan
birçok hastalıktan korunma arasındaki ilişki çok iyi belgelenmiştir.
4. Holmberg, B.
ve Winell, M. (1977). Occupational Health Standards: An International
Comparison. Scandinavian Journal of Work, Environment and Health, 3: 1 – 15.
5. WHO. (1963).
Health Education in the USSR. World Health Organization. (İsviçre’de
basılmıştır).
6. WHO. (1960).
Health Services in the USSR. World Health Organization Public Health Papers No.
3. (İsviçre’de basılmıştır).
7. Gregg, A.
(1927). Medical Education in Russia. Rockefeller Archive Center. Rockefeller
Foundation Archives. http://profiles.nlm.nih.gov/FS/B/B/P/Q/ (Erişim: 08
Haziran 2010).
8. Psikoproflaksi,
doğum sırasında ağrının hafifletilmesi tekniğidir.
9. Muñoz Rodríguez, M. (2006). The Cuban Mother-Child
Attention Program Aiming at Fulfil the Ambition of the Comprehensive Concept of
Health: A Study Through the Practice of the Community Policlinic "Héroes
de Girón" in Havana City. http://brage.bibsys.no/hibo/retrieve
/32/ Munoz_Rodriguez_Mariana.pdf
(Erişim: 9 Mayıs 2013).
10. 1961
yılında ABD destekli Domuzlar Körfezi çıkartmasına karşı ülkelerini savunan
Playa Giron kahramanları.
Sovyetler
Birliği deneyimi için bkz: Akalın, MA. (2010). Toplumcu Tıp: Sovyetler Birliği
Deneyimi. İstanbul: Yazılama.
Sağlığın sosyal
belirleyicileri için bkz: Marmot, M. ve Wilkinson, RG. (2009). Sağlığın Sosyal
Belirleyicileri. İstanbul: İnsev.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder