Translate

9 Ekim 2013 Çarşamba

Ana-çocuk sağlığına toplumcu yaklaşım

Günümüzde bireylerin erken yaşam sürecindeki sağlık durumlarının erişkin yaşamlarındaki sağlık durumlarını önemli ölçüde belirlediğinin anlaşılması, çocuk sağlığının aynı zamanda geleceğin sağlığı olduğu anlayışının gelişmesinde önemli bir katkıda bulunmuştur (1). Bu bağlamda erken yaşam dönemindeki sağlık durumunun belirleyicileri olan biyolojik gelişim ile sosyal ve çevresel koşullar daha yakından izlenmeye başlamıştır.




Erişkin yaşamımızda karşılaşabileceğimiz sağlık sorunlarının şifreleri, ana rahmine düşülen andan itibaren kodlanmaya başlamaktadır. Bebeğin doğumdan sonraki büyümesinin esas olarak yeni hücreler gelişiminden değil, var olan hücrelerin büyümesinden kaynaklandığının anlaşılmasından sonra erken çocukluk dönemine ilgi daha da artmıştır. Gebelikleri sırasında yeterli beslenemeyen annelerin rahmindeki fetüsün beslenme yetersizliğine karşı fizyolojik, metabolik ve yapısal olarak değişim gösterdiği ve bu değişimlerin yaşamın sonraki evrelerinde hastalık riskini arttırdığı düşünülmektedir. Fetüsün yetersiz beslenmesinin, bazı organlarda hücre sayısında kalıcı bir azlığa yol açabileceği ve bu durumun çocuğun doğumdan sonra büyümesi üzerine olumsuz etkide bulunabileceği savunulmaktadır.

Erken yaşam döneminde - genetik etmenler bir yana bırakılırsa - fetüsün sağlığını belirleyen en önemli etmen anne sağlığıdır. En önemli çocuk sağlığı sorunlarından biri olan düşük doğum ağırlığı fetüse yeterli besin ve oksijen ulaşamamasının doğrudan bir sonucudur. Bu durum hemen tümüyle annenin sağlığı, sosyo-ekonomik durumu ve çevresiyle ilgili bir sorundur (2). Ancak daha geniş bir açıdan bakıldığında, aslında annenin hamile kalmadan önceki durumunun da düşük doğum ağırlıklı bebek sahip olmasıyla doğrudan ilişkili olduğu görülecektir. Annenin kendi çocukluğundaki ve ergenliğindeki sağlık durumu örneğin annede hipertansiyon ve aşırı kilo riskleri yaratarak, bebeğin fetal gelişimi üzerinde olumsuz etkilerde bulunabilir.

Çocuk sağlığının diğer önemli belirleyicileri toplumsal belirleyicilerdir. Doğum öncesi ve bebeklik döneminde büyümeyi olumsuz etkileyen sosyal etmenler arasında yoksulluk, annenin tütün kullanımı, aşırı alkol alması, ilaçları yanlış kullanması ve yetersiz beslenmesi ilk sıralarda yer almaktadır. Bu etmenler çocuklukta ve ergenlikte de büyüme ve gelişimi olumsuz yönde etkilemeye devam etmektedir. Çocukluk döneminde maruz kalınan kötü sosyo-ekonomik koşullar ile gençlik ve erişkinlikte obezite gelişmesi arasında ilişkiler kurulmaktadır. Çocukluk çağında yetersiz beslenmenin bilişsel gelişim ve solunum sisteminin gelişimi üzerinde de olumsuz etkileri olduğu savunulmaktadır.

Olumsuz duygusal çevrenin erken çocukluk dönemi üzerindeki etkilerini araştıran bilim insanları, glukokortikoid – hipokampus – hipotalamus yolağı üzerinden çocuklarda boy uzamasının gerilediğini ortaya koymuşlardır. Çocuklukta maruz kalınan kronik stres, sempato – adrenal sistem ile hipotalamo – hipofizer – adrenal sitemin kronik ve aşırı uyarılması üzerinden belli sağlık sorunlarına yatkınlığı arttırabilir.

Bazı bilim insanları, çocukluk döneminde yaşanan yoksunlukların etkilerinin bir yandan birbirlerini tetiklediğini, diğer yandan bu etkilerin birikerek ortaya çıktığını öne sürmektedirler. Örneğin çocuğun ailesinin düşük sosyo-ekonomik konumu çocuğun iyi bir eğitimden mahrum kalmasına veya eğitim yaşamında başarısız olmasına yol açmakta, bunların birikimli etkileri çocuğun sağlıksız alışkanlıklar (örneğin tütün, alkol veya uyuşturucu kullanımı) edinmesine neden olabilmekte, böyle bir süreçten geçen çocuk genellikle erişkinlik döneminde yoksulluk halkasının dışına çıkamamakta bir anlamda yoksunluklar sonraki nesillere aktarılmaktadır.

Son olarak, erken yaşam döneminde maruz kalınan enfeksiyonların da erişkin yaşamda karşılaşılan sağlık sorunları üzerinde önemli bir etkisi bulunmaktadır.

Ancak buraya kadar yazılanlar kaderci bir yaklaşımla değerlendirilmemelidir. Anneden, çevreden hatta genetikten kaynaklanan olumsuzlukların çocukluk ve erişkinlik döneminde sağlık sorunlarına yol açması bir kader değildir. Bu olumsuzlukların ortaya koyduğu riskler nedeniyle ortaya çıkabilecek sağlık sorunları uygun bir gebelik bakımı ve doğumdan itibaren yeterli bir bakımla asgariye indirilebilir. Başta ailenin çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesi ve sağlık hizmetlerine erişimin önündeki engellerin kaldırılması yoluyla geçmişten gelen dezavantajların geleceğe uzanması önlenebilir. Örneğin sadece hamile kadının beslenmesinin düzeltilmesi dahi, fetüsün annenin geçmişinden kaynaklanan olumsuzluklardan daha az etkilenmesini sağlayabilir. Yine doğum sonrası yeterli bir beslenmenin sağlanması, büyümeyi desteklemenin yanında birçok çocukluk çağı hastalığına karşı koruyucu bir etki yapacaktır (3).  


Sovyetler Birliği’nde ana – çocuk sağlığı

Sovyetler Birliği ana-çocuk sağlığı hizmetlerini kadınlara ve çocuklara “anayasal hak” olarak tanıyan ilk ülkedir. Kadınlara da erkeklerle eşit haklar sağlayan Sovyetler Birliği Anayasası’nın 122. maddesi şöyledir:

“SSCB’de kadınlar, ekonomik, yönetimsel, kültürel, toplumsal ve siyasal yaşamın bütün alanlarında erkeklerle eşit haklara sahiptir. Bu hakların kullanılması; kadınlara erkeklere eşit çalışma, ücret, dinlenme ve tatil, sosyal sigorta ve eğitim hakları tanınarak ve annelerin ve çocukların çıkarları, çok çocuklu annelere ve evli olmayan annelere devlet yardımı, ücretli gebelik izni, doğumların yapılacağı gebelik evleri ve çocukların bakılacağı kreşler ve anaokulları sistemi devlet güvencesine alınarak sağlanmaktadır” (4).


Böylece kadınlara çalışmak istedikleri takdirde bütün işler anayasal bir hak olarak açılmış, hiçbir iş veya meslek erkek işi veya mesleği olarak ayrıcalıklı tutulmamıştır (kuşkusuz sağlık ve güvenlik kaygılarıyla kadınların bazı sektörlerde istihdamı kısıtlıdır). Her kadına doğumda 200 ruble ve bebek 5 aylık olduğunda 50 ruble olmak üzere toplam 250 ruble doğum yardımı yapılmaktadır. Bu yardım ayda 50 ruble olmak üzere çocuk 12 yaşına gelene kadar devam eder. Gerektiğinde bu miktar arttırılabilir. Kadınlar doğumdan sonra daha iyi barınma koşulları (daha geniş bir ev) isteme hakkına sahiptir.

Ana ve çocuk sağlığı hizmetlerinin Sovyet sağlık örgütlenmesi içinde çok önemli bir yeri vardır. Henüz ülkede bir Sağlık Bakanlığı dahi kurulmadan önce Lenin tarafından 19 Aralık 1917 tarihinde Ana Çocuk Sağlığı Departmanı kurulmasına ilişkin bir kararname yayınlanmıştır:

“Kamu Sağlığı Halk Komiserliği’nin çocukların gereksinimlerine hizmet eden başkentteki yetimhanelerden köydeki kreşlere kadar küçük ve büyük bütün kurumları, tek bir devlet örgütünde, Ana ve Çocuk Sağlığı Departmanı’nda, birleştirilmiştir. Böylece gebe kadınlara ve annelere hizmet eden kurumlarla tek bir bütüncül sistem oluşturulmuştur” (5).

Sovyet ana-çocuk sağlığı hizmeti yalnızca çocukları doğumdan erişkinlik dönemine kadar izlemeyi ve korumayı değil aynı zamanda kadınları da izlemeyi ve korumayı amaçlamaktadır. Bütün toplumlarda nüfusun büyük çoğunluğunu kadınların ve çocukların oluşturduğu düşünüldüğünde, ana-çocuk sağlığı hizmetleri neredeyse toplumun üçte ikisine sağlık hizmeti götürmeyi hedeflemektedir. Sovyetler Birliği’nde genel dispanserler yanında, ana ve çocuk sağlığı dispanserleri ve kreşler, anaokulları ve diğer öğretim kurumlarında da okul hekimlikleri oluşturulmuştur.

1931 yılında sayıları üç bini bulan ana-çocuk sağlığı dispanserlerinin çoğunda süt mutfakları bulunmaktadır. Kırsal alanlarda da sovhoz (devlet çiftliği) ve kolhozlarda (kollektif çiftlik) örgütlenen ana-çocuk sağlığı dispanserlerinde hekimler, hemşireler, hukuksal danışmanlar, Emeğin ve Yaşam Standartlarının İyileştirilmesi Komisyonu üyeleri görev almaktadırlar.

Sovyetler Birliği’nde ana ve çocuk sağlığı hizmetlerinin başlıca özellikleri şunlardır (6):

  • “İdari bakımdan ana ve çocuk sağlığı hizmetleri ayrı programlar olarak ele alınır ve erişkin bakımı hizmetlerinden ayrıdır.
  • Ana çocuk sağlığı programları her birinden bir hekimin sorumlu olduğu birimlerde yürütülür.
  • Programlar önleyici, klinik, eğitimsel, toplumsal, hukuksal ve çevresel etkinlikleri içeren kapsamlı programlar olup anne ve çocuğun sağlığını ve iyiliğini sağlamaya yöneliktir. Polikliniklerde anneler çocuk bakımı konusunda eğitilirler. 1960’larda farklı yaş gruplarındaki çocuklar için 5 ayrı eğitim programı vardır.
  • Anne ve çocuk sağlığı programları bütün bireyleri kapsayacak şekilde tasarlanmıştır.
  • Bütün ana ve çocuk sağlığı hizmetleri ücretsizdir.
  • Temel ana çocuk sağlığı hizmetleri merkezi olarak planlanmıştır ancak bu temel programlar yerel koşullara uyarlanabilir”
.
Bir ana-çocuk sağlığı dispanserinde bulunan bölümler şunlardır (7):

  • “Bebek kliniği
  • Bir-üç yaş çocuk kliniği
  • Hamile kadın kliniği
  • Tüberküloz uzmanı ofisi
  • Cinsel yolla bulaşan hastalıklar uzmanı ofisi
  • Beslenme istasyonu
  • Süt istasyonu
  • Hukuksal danışmanlık
  • Danışma bürosu”.

27 Haziran 1936’da boşanma mevzuatında yapılan bir değişiklikle kürtaj yasaklanmıştır. Ancak 1955 yılında kadınların kendi yaşamları üzerinde kendilerinin söz sahibi olmaları gerektiği düşüncesiyle bu yasak kaldırılmıştır. Gebelere ve annelere sağlanan yardımlar arttırılmış, çocuklarına tek başına bakan anneler için ek ödemeler getirilmiş, gebe evleri, kreşler, anaokulları ve kadınların hizmet aldığı diğer kurumlar sistemi genişletilmiştir.

8 Temmuz 1944’te gebelere ve annelere (evli olmayanlar dahil) sunulan hizmetlerin kapsamı arttırılmıştır. 25 Kasım 1947 Kararnamesi, çok çocuklu ve evli olmayan annelere verilen ödemeleri yükseltmiştir. Bütün bu çabalar meyvelerini, arada bir iç savaş, uzun kıtlık yılları ve 20 milyon Sovyet yurttaşının yaşamına mal olan İkinci Paylaşım Savaşı bulunmasına ve özellikle bu savaş sırasında ülkenin Avrupa bölümü neredeyse Nazi işgali altında olmasına rağmen, 40 yıl kadar kısa bir sürede vermiştir. 1913 yılında binde 275 olan bebek ölüm hızı, 1960’lara doğru binde 40’a geriletilmiştir.

Merkezi örgütlenme

Cumhuriyetlerin Sağlık Bakanlıklarında ana ve çocuk sağlığı hizmetleri, erişkin sağlığı hizmetleri ve epidemiyoloji ve hijyen hizmetleriyle aynı düzeydedir. Departmanda kadın doğum uzmanı ve pediatrik hekimler görevlidir. Aynı yapı oblast ve rayon düzeylerinde de bulunmaktadır.

Ana ve çocuk sağlığı hizmetleri sağlık kurumları dışında Kızılhaç ve Kızılay, Sendikalar, Sovyet Kadın Komitesi, Pioneer Örgütleri ve Genç Komünistler Ligi gibi çeşitli mesleki veya gönüllü kuruluşlar tarafından da desteklenmektedir.

Kentsel Alanlarda Ana-Çocuk Sağlığı Hizmetleri

Kadın Danışma Merkezleri:

3 - 4 bin kadının bulunduğu bir belli bölgeye hizmet sunan yaygın örgütlenmiş kurumlardır. Kadınlar bu merkezlere jinekolojik sorunları için ve gebelik dönemlerinde başvururlar. Merkezlerdeki “Anne Okulları” (anaokulu değil) gebelik hijyeni ve bebek bakımı dersleri verir. Gebeliğin son ayında bebeğin bakımından sorumlu olacak pediatrik hekim ve hemşire, anneyi evinde ziyaret ederek ev koşullarını değerlendirir.

Gebe kadın doğuma kadar, başkaca bir sağlık sorunu olmadığı takdirde, 8-12 kez evinde ebe veya kadın danışma merkezinde hekim tarafından izlenir. Bu merkezlerde görevli avukatlardan babanın çocuğa ilişkin yükümlülükleri ve anne ve çocuğun haklarına ilişkin hukuksal danışmanlık alınabilir. Kadın Danışma Merkezleri, gebe evleri veya hastaneleri içinde yer alırlar ve kadın hastalıkları polikliniği ile bağlantılıdırlar. Bu merkezlerde mesai sabah 08.00 ile akşam 20.00 arasındadır. Hekimlerin günlük mesaisi 6 saat olduğundan, iki vardiya halinde çalışırlar.

1960’ların başında rutin gebe izleme hizmetleri şöyledir:

  • Gebeliğin tespit edildiği 2. veya 3. ayda hekim tarafından genel ve jinekolojik muayene. İdrarda albumin ve glukoz testi, kanda serolojik testler, akciğer grafisi, diş muayenesi.
  • Gebeliğin son ayına kadar ebe tarafından düzenli ev ziyaretleri
  • Gebeliğin son ayında bölge pediatrik hekimi ve hemşiresi tarafından evde ziyaret
  • Gebeliğin gidişinde bir anormallik tespit edildiği takdirde kadın-doğum hekimi tarafından muayene
  • Gerekli durumlarda kadının gebeliğini bir sanatoryum veya dinlenme evinde sürdürmesinin sağlanması
  • Doğumun sancısız geçirilmesi için gebeliğin 7. ayından itibaren kadın- doğum uzmanları tarafından psikoproflaktik eğitim verilmesi (8).

Kiev Shevchenko Rayonu Kadın Danışma Kliniği:

Rayon bölgesinde yaşayan 35 bin kadına hizmet sunmaktadır. Rayon 15 sağlık bölgesine ayrılmıştır. Bir başhekim, bir genel tıp hekimi, her bölge için bir kadın-doğum uzmanı (toplam 15), 32 ebe ve 9 genel hizmetler görevlisi bulunmaktadır. Kızılhaç görevlileri de aktif destek vermektedir.

Gebe Evleri ve Hastaneleri:

Komplikasyonsuz doğumların yaptırıldığı hastanelerdir. Sovyetler Birliği kurulduğu günden itibaren kadınların güvenli ellerde doğum yapabilmesi için tedbirler almaya başlamıştır. Bütün yataklı tedavi kurumlarındaki yatakların % 12,7’si gebeler için ayrılmıştır. Bu rakam 1959 yılı için her bin nüfus için bir gebe yatağına karşılık gelmektedir. Gebe evlerinde kalma süresi 9 gündür, ancak gerektiğinde uzatılabilmektedir. Bütün doğumların gebe evlerinde yapılması için azami gayret gösterilmiştir. Bu çabalar sonunda 1913 yılında bin doğumda 10 olan anne ölüm hızı, 1959 yılında bin doğumda 0,49’a geriletilmiştir.

Gebe evleri şu bölümlerden oluşur:

  • Normal doğum: Resepsiyon, doğuma hazırlık koğuşu, doğum koğuşu, loğusa koğuşu, yenidoğan koğuşu, doğum odası. Koğuşlarda 6-10 yatak bulunur.
  • Komplikasyonlu doğum koğuşu
  • Jinekoloji polikliniği

Kiev Podolsky Rayonu 2 No’lu Gebe Evi:

Uzmanlık eğitimi veren Kiev İleri Tıp Enstitüsü’nün Jinekoloji ve Obstetrik Bölümü için klinik olarak da hizmet etmektedir. 110 yataklı olup, yılda ortalama 3 bin normal doğum gerçekleşmektedir. Yılda ortalama 600 kadar komplikasyonlu doğum yaptırılmaktadır.

Moskova İli Sağlık Departmanı 25 No’lu Gebe Hastanesi:

25 No’lu Gebe Hastanesi Moskova’nın 15 yaş üzeri 60.000 kadının yaşadığı bir bölgesine hizmet sunar. Bölge 7 yerleşim birimine bölünmüştür ve her bölümden bir hekim sorumludur. Hastanede bir Kadın Danışma Merkezi, radyoloji bölümü dahil kapsamlı bir klinik vardır ve ayrıca psikoproflaktik dersler verilir. Pavlov’un ilkelerinin uygulandığı teknikle koşullu refleksten yararlanılır. Tekniğin başarı oranı % 86’dır. Geri kalan % 14 vakada ağrı medikasyonla giderilmektedir. 1959 yılında hastanede 3.459 kadın, 3.510 bebek dünyaya getirmiştir. Doğumları 68’i sezaryen doğum (% 2) şeklinde gerçekleşmiş, 8 yenidoğan ölümü (binde 2,8), 3 ölü doğum (binde 0,8), 12 prematür doğum (binde 3,4) olmuştur. Ana ölümü yoktur. Ayrıca 132 jinekolojik ameliyat gerçekleşmiştir.

Gebe kadın, Kadın Danışma Merkezi’ne doğum öncesi bakım için kaydolduğunda annenin kaydı Form 111 ile tutulur. Gebeliğin 32. Haftasında kadın işyerinden ücretli izne ayrılır. Gebe kadın doğum zamanı geldiğinde evinden ambulansla alınarak hastaneye nakledilir.

Hastanede normal gebelikler için 120, komplikasyonlu gebelikler için 30 ve jinekolojik sorunlar için 50 yatak ve normal bebekler için 120 beşik bulunmaktadır.

Kadın-Doğum uzmanları günde 6 saat mesai yaparlar ve ortalama 10 – 20 hasta kabul ederler. Ayda iki gün doğum odasında görevlendirilirler ve bu nöbet ertesinde izin kullanırlar. Servikal smear ve kolposkopik muayene rutin kanser önleme programı çerçevesinde yürütülür.

Çocuk Danışma Merkezleri:

Her merkez belirli bir bölgeye hizmet sunar. Bu bölge, her birine bir pediatrik hekimin verildiği, 800-1000 çocuk barındıran alt-bölgelere (uçastok) ayrılmıştır. Her iki hekim için üç hemşire bulunur. Bu merkezler 3 yaş altı çocukların bakımı için kurulmuştur ve 3 yaşından büyük çocuklar polikliniklerden hizmet almaktadır. Ancak daha sonra büyük çocuklar da kabul edilmeye başlanmıştır. Bebekler doğumdan itibaren pediatrik hekimlerin gözetimindedir ve annenin doğum sonrası izninin bittiği 2. ayın sonundan itibaren yine pediatrik hekimlerin görev yaptıkları kreşlere kabul edilirler. Çocuklar 15 (dahil) yaşına kadar pediatrik hekimler tarafından kabul edilirler.

Gebe hastanelerinde doğum sonrası taburcu edilen bebekler, hastane tarafından Çocuk Danışma Merkezleri’ne bildirilir. Üç gün içinde bir pediatrik hekim ve bir hemşire bebeği evde ziyaret eder ve bu ziyaretler yenidoğan dönemi boyunca, anne bebeğini Çocuk Danışma Merkezi’ne getirebilecek duruma gelene kadar devam eder. Bu merkezde bebek, adolesan döneme kadar izlenir. Bebekler 1 aylık olana kadar dört kez izlenir. Bir ay ile 12 ay arasında bebekler ayda bir kez izlenirler. Çocuklar 1 yaşından itibaren yılda 4-5 kez fiziksel muayeneden geçirilirler.

Çocuk Danışma Merkezleri çocuk hastaneleri içinde yer alır ve aynı zamanda bölgedeki kreşler, anaokulları ve okullardan da sorumludurlar. Çocuk Danışma Merkezleri’nde görevli pediatrik hekimler ve hemşireler, kreş, anaokulu, okullar ve çocukların gittiği diğer kurumlarda da günün belli saatlerinde sağlık hizmeti sunarlar.

Çocuk Danışma Merkezleri’nde emziremeyen annelerin bebekleri için süt mutfakları bulunur. Bebeklere 1 yaşına kadar süt ve ek gıdalar ücretsiz olarak sağlanır. Bu merkezlerde anne sütü de toplanmakta ve dağıtılmaktadır.

Çocuk danışma merkezlerinde görevli diş hekimleri tarafından çocuklara ağız sağlığı hizmetleri sunulur. Bu hizmetler arasında florlama gibi koruyucu hizmetler de yer alır.

Çocuklar 7 yaşında ilkokula başlamadan önce pediatrik hekimler tarafından tıbbi muayeneden geçirilirler ve gerekli aşılamaları yapılır. Daha sonra okul hekimiyle işbirliği içinde yılda iki kez diş muayenesini de içeren genel muayeneler yapılır. Okullarda ayrıca çocuklar tüberküloz yönünden düzenli tarama programlarından geçirilirler.

Çocuk Hastaneleri ve Poliklinikleri:

Bu kurumlar genellikle Çocuk Danışma Merkezleri’ni de içlerinde barındırırlar. Kural olarak çocuklar kendi bölgelerindeki hastaneye giderler ve gerektiğinde daha özelleşmiş hastanelere gönderilirler. Pediatrik hekimler polikliniklerde hasta kabul etmek yanında ev ziyaretleri yaparlar ve sağlık eğitimi verirler. 1957 yılı itibariyle toplam 45 bin pediatrik hekim olup, ortalama her bin çocuğa bir pediatrik hekim düşmektedir. En küçük hastanelerde dahi çocuk koğuşları bulunmaktadır.

Polikliniklerde çocuk hekimleri dışında şu klinikler ayaktan bakım hizmeti sunar: nöroloji, göz, ortopedi, dermatoloji, KBB, diş, cerrahi. Ayrıca konuşma tedavisi (speech therapy), beden eğitimi ve fizyoterapi bölümleri bulunmaktadır. Çocuk sanatoryumları ve diğer özel durumlar için bakım kurumları ayrı örgütlenmişlerdir.

Moskova İli Sağlık Departmanı 32 No’lu Çocuk Polikliniği:

Sovyetler Birliği’nde Çocuk Poliklinikleri 15 yaşına kadar çocuklara hizmet sunarlar. 32 No’lu Poliklinik Moskova’nın belli bir bölgesindeki 15.000 çocuğa hizmet sunmaktadır. Aynı zamanda bölgede yer alan 4 kreş, 12 anaokulu, 2 yatılı okul ve 9 okuldan sorumlu olup, bu okullara hekim ve hemşire desteği verir. Bölge, 20 yerleşim birimine (uçastok) bölünmüştür ve her birimden bir hekim ve hemşire sorumludur. Bir hekim 750-800 çocuktan sorumludur.

Poliklinikte 65 hekim, 117 hemşire, birkaç diş hekimi ve yardımcı sağlık emekçileri vardır. Önleyici sağlık hizmetleri, fizik muayene, konsültasyon ve tedavi hizmetleri sunulur. Günlük ortalama sağlam çocuk poliklinik sayısı 500’dür. Hasta çocuklar poliklinikte değil, uçastoktan sorumlu hekim tarafından çocuğun evinde ziyaret edilir ve tedavileri yapılır. Hastane tedavisinin gerekli olduğu durumlarda hasta çocuk hastaneye sevk edilir. Hastane taburcu ettiği çocukları polikliniğe bildirir.

Bir gebe kadın doğum öncesi bakım için Gebe Danışma Merkezi’ne kaydolduğunda, Merkez Çocuk Polikliniği’ne bildirimde bulunur. Çocuk Polikliniği’nden bir halk sağlığı hemşiresi gebeyi evinde ziyaret ederek beslenme ve bebek bakımı eğitimine başlar. Bebek doğduğunda, doğumun yapıldığı merkez bebeği taburcu ederken Çocuk Polikliniği’ne bildirir. Bebek, en geç üç gün içinde evinde pediatrik hekim ve hemşire tarafından ziyaret edilir. İki hafta sonra anne bebeğini polikliniğe getirmeye başlar. Bu ziyaretler 1 yaşına kadar ayda bir sürdürülür. Anneleri tarafından getiril(e)meyen bebekler evlerinde izlenir. İkinci yıl anne bebeği yılda 4 kez polikliniğe götürür. Üçüncü yıl da yılda iki kez ve sonra 16 yaşına kadar yılda bir kez hekim muayenesi yapılır. Her bebek ayrı ayrı kaydedilir ve vizitelerde bu kayıtlar hazır bulundurulur. Çocuk başka bir bölgeye taşındığında, kayıtlar bölgesine gönderilir. 16 yaşına gelen çocukların kaydı erişkin kliniğine nakledilir.

Smolny Rayonu Çocuk Hastanesi:

Smolny Rayonu’nda 15 yaş altı çocuk nüfusu 14.000’dir. Bu çocukların gereksinimlerini karşılamak üzere 150 yatağı bulunan bu hastaneye prematür bebekler sevk edilir. Rayon 16 bölgeye ayrılmıştır. Her bölgenin hekim ve hemşireleri vardır.

Evde Tıbbi Bakım:

Hamile kadın veya çocuk hasta olduğunda eve hekim çağrılabilir. Hastanın tedavisine evde mi, hastanede mi devam edileceğine hekim karar verir. Çocuğun tedavisinin evde devam etmesine karar verilmesi durumunda evde hemşire hizmeti sağlanır.

Ambulans Hizmeti:

Hamile kadın doğum için ambulans çağırdığında, bir ambulans içinde bir ebe ile evine giderek kadını doğum yapacağı hastaneye nakleder. Benzer bir hizmet hastaneye gidemeyecek durumda olan çocuklar için de sağlanır.

Gebe Sanatoryumları:

Genellikle sendikalar tarafından kurulmuş ve doğum öncesi izin (56 gün) alan gebe emekçilerin hamileliklerini geçirdikleri kurumlardır.

Kırsal Alanlarda Ana-Çocuk Sağlığı Hizmetleri

Kırsal alanda koruyucu ve iyileştirici hizmetler tamamen birleştirilmiştir. Kırsal bölge hastanesinin başhekimi aynı zamanda halk sağlığı programlarının olduğu gibi, ana ve çocuk sağlığı programlarının da sorumlusudur. Başhekime ana ve çocuk sağlığı hizmetleri konusunda bir kadın-doğum uzmanı ve bir pediatrik hekim yardımcı olur.

Kırsal alanlarda ana rayon hastaneleri yanında, coğrafi nedenlerle (ulaşım, nüfusun dağınıklığı vb.) daha küçük ikincil hastaneler de olabilir. Bu hastanelerde de Kadın Danışma Merkezleri ve Çocuk Danışma Merkezleri bulunur. Doğum ve çocuk yatakları da bulunan genel hastanelerde ayrıca süt mutfağı, sanepid istasyonu ve ambulans hizmeti de bulunur.

Hastane çevresinde birçok noktada Gebe Evleri olup bu evlerde 2 – 4 yatak, anneler için ayaktan bakım kliniği ve çocuklar için ayaktan bakım kliniği vardır. Gebe Evleri’nde bir feldsher ve bir ebe görevlidir. Aşılama – bağışıklama hizmetleri ebe tarafından yürütülür.

Kırsal alanlarda sürekli ve geçici (mevsimlik) kreşler ve anaokulları vardır. Bunlar köylerde olabildikleri gibi, kolektif çiftliklerde de örgütlenmiş olabilirler. Kırsal kesimde tarım sektöründe çalışmak isteyen her anne için, bebeğini veya çocuğunu çalışırken güvenle emanet edebileceği bir bakım sistemi Sovyetler Birliği’nin en ücra köşelerine kadar uzanmaktadır.

Özetlemek gerekirse kırsal kesimde örgütlenme dört düzeyde gerçekleşir:

  • Rayon hastaneleri: Genel hastaneler olup bir kadın-doğum klinikleri vardır.
  • Bölge hastaneleri: Rayonlarda ihtiyaca göre kurulan, rayon hastanelerine bağlı daha küçük hastanelerdir. Bu hastanelerde gebe kadınlar için doğum yatakları ve jinekolojik hastalar için yataklar bulunur.
  • Kolektif çiftlik gebe evleri: Büyüklükleri kolektif çiftliğin büyüklüğüne göre değişir. En küçük gebe evi bir resepsiyon, bir muayene odası, bir doğum öncesi ve iki doğum sonrası yatağı olan bir doğum koğuşu içerir. Bu evlerde ebeler ve diğer yardımcı sağlık emekçileri görevlidir. Gebe evinin faaliyeti en yakın hastanedeki kadın-doğum uzmanının yakın gözetimi altındadır. Gebelerin gerekli tetkikleri de bu hastanelerde yapılır. Bu evlerde anormal gebelikler kabul edilmez ve hastaneye sevk edilir. Evlerde aynı zamanda Anne Okulları da bulunur. Gebe evleri bebeklerin de 1 yaşına kadar izleminden sorumludur.
  • Feldsher/Ebe istasyonları: Genellikle kolektif çiftliklerde örgütlü en küçük kırsal ana-çocuk sağlığı birimidir.

Sağlık Eğitimi

Anne Danışma Merkezleri’nde çalışma saatleri annelerin çalışma saatlerine uyarlanmış Anne Okulları bulunur. Bu kurslara katılamayanlar için evlerinden katılabilecekleri mektupla öğrenim kursları vardır. Kırsal alanlarda eğitim görevini ebeler üstlenir ve kadınların eşlerine de eğitim verilir. Gebe Hastanesi’nde loğusalık döneminde kadınlara hijyen, bebek bakımı ve beslenme eğitimi verilir. Eğitimlerde kitapçıklar ve görsel eğitim araçları kullanılır.

Bebek hastaneden taburcu olduktan sonra üç gün içinde pediatrik hekim ve hemşire tarafından yapılan ev ziyaretleri sağlık eğitimi bakımından çok önemlidir. Daha sonra anne eğitimi Çocuk Danışma Merkezleri’nde sürdürülür. Bu eğitimlerde çocukların değişik yaşlarda giysi kullanımı, oyuncaklar ve beslenmelerine ilişkin demonstrasyonlar yapılır. Anneye çocuğu için beden eğitimi bilgileri verilir.


Kadınların ve Çocukların Sağlığını Korumak İçin Toplumsal Tedbirler

Gebeler ve emziren kadınlar özel koruma altındadır. Kadınlara gebeliğin 4. ayından itibaren fazla mesai verilemez. Emziren kadınlara her 3 – 4 saatte bir ücretli süt izni verilir ve geceleri çalıştırılmazlar. Hamile kadınlar istekleri dışında işlerinden çıkartılamazlar, ancak gerektiğinde daha hafif bir işe nakledilebilirler. Evli olmayan hamile kadınlara maddi yardım yapılır. Bütün gebeler doğum öncesinde ve sonrasında 56’şar gün (toplam 112 gün) ücretli izinlidir. Bu izin ikiz gebelik veya komplikasyon durumlarında doğum sonunda 70 güne uzatılabilir. Çocuklarına kendileri bakmak isteyen annelere ilaveten üç ay daha izin verilir.

Bebek bakımı hizmetleri, annenin doğum sonrası izni bittikten sonra kreşlerde sürdürülmektedir. Çalışan annelerin bebeklerini ikinci ayın sonundan itibaren bırakabilecekleri kreşler Lenin tarafından, “kadını özgürleştiren ve komünist toplumun tohumu olan kurumlar” olarak tanımlanmışlardır. Kreşler fabrikalarda ve yerleşim yerlerinde örgütlenmişlerdir. Çocukları hastalanan annelere istekleri halinde, çocuğu muayene eden hekim tarafından çocuğuna hastalığı süresince bakabilmesi için ücretli izin verilir. Annenin işten uzun süre uzak kalması gereken durumlarda bu ücret sendika tarafından karşılanır.

Ayrıca annelerin özgürce seyahat edebilmelerini sağlamak için demiryolu istasyonu kreşleri, geceleri sosyal yaşama katılabilmeleri için gece kreşleri açılmıştır. Kolhoz ve sovhozlarda yaz aylarında açılan kreşler bulunmaktadır. Fabrikalarda 1928 yılındaki 33 bin kreş yatağı sayısı, 1931 yılında 130 bine yükselmiştir. Kolhozlarda 1928 yılındaki 135 bin kreş yatağı sayısı, 1931 yılında 1,5 milyona yükselmiştir. Kreşlerden sonra çocuklar, ilkokula başlayana kadar sağlık bakımlarının sürdürüldüğü anaokullarına devam etmektedirler.

Küba’da ana – çocuk sağlığı programı (9)

Küba’da da, diğer birçok geri bıraktırılmış ülkede olduğu gibi ana ve çocuk sağlığı hizmetleri devrim öncesinde yok denecek düzeydedir. Ana ölüm hızı ve bebek ölüm hızının oldukça yüksek olduğu ülkeler arasında yer alan Küba, devrim sonrasında bu durumu düzeltmek için büyük bir çaba içine girmiştir.

Küba’da ana-coçuk sağlığı alanındaki ilk girişimler 1965 yılında anne sütünün teşvik edilmesi, ishalli hastalıklardan ve solunum yolları enfeksiyonlarından ve menenjitten korunma çalışmalarıyla başlamıştır. Bu çalışmaları yürütmek üzere örgütlenen birimler aynı zamanda bebek ve çocuk izlemlerini de düzenlemişlerdir.

1970 yılında ana ve bebek ölümlerini azaltmaya yönelik ikinci bir program başlatılmış ve 1977 yılında Kamu Sağlığı Bakanlığı içinde ana çocuk sağlığı çalışmalarını yürütmek üzere ayrı bir birim oluşturulmuştur. Ulusal, eyalet ve belediye düzeylerinde ana ve çocuk sağlığı hizmetlerinin örgütlenmesiyle birlikte 1980 yılından itibaren Küba’nın Ana – Çocuk Sağlığı Programı başlamıştır.  Program kapsamına 1989 yılında düşük doğum ağırlıklı bebek insidansının düşürülmesi çalışmaları eklenmiştir. 1992 yılında yapılan Dünya Çocuk Konferansı’nda alınan kararlar benimsenmiştir. 
  

Küba’da Ana – Çocuk Sağlığı Programı’nın kapsamı şöyle tanımlanmıştır: erken gebelik hizmetleri, gebelik riskleri, bebek ölümleri, anne ölümleri ve gebeliğe bağlı sağlık sorunları, düşük doğum ağırlığı, sezaryen, gebelerde hipertansiyon, düşük, doğumsal anomaliler, üreme riskleri, akut solunum yolları enfeksiyonları, hipoksi ve hiyalin membran hastalığı, meme kanser, uterus kanseri, emzirme.

Bu hizmetler esas olarak aile hekiminin yönetim ve izleminde olup, kadın hastalıkları ve doğum, pediatri, genetik, beslenme, diş hekimliği, psikoloji uzmanlarıyla birlikte çok-disiplinli bir yaklaşımla yürütülmektedir. Bir kadın hamile kaldığının anlaşılmasıyla birlikte aile hekimi tarafından bu programa alınır.

Program Kamu Sağlığı Bakanlığı tarafından yürütülür. Hamile kadınların, hamilelikleri boyunca programda belirtilen muayene ve kontrollere katılması gereklidir. Bu programda kadınlara şu gebelik, doğum ve bebek bakımı konularında eğitimler verilir.

Programın Amaçları:

·     Annelere, yeni doğanlara, anne sütü emen veya biberonla beslenen bebeklere, okul öncesi çocuklara, okul çocuklarına ve gençlere, yüksek risk altında olanlara özel dikkat gösterilerek bütüncül (fiziksel, ruhsal ve sosyal) tıbbi bakım
·         Anne, prenatal, okul öncesi, okul çocuğu ve genç morbidite ve mortalitesini azaltmak
·         Düşük doğum ağırlıklı bebek (2.5 kg altı) insidansını azaltmak
·         Anne sütünü teşvik
·         Bağışıklama (13 hastalığa karşı)
·         Bebek, okul öncesi, okul çocuğu ve genç morbiditesi ve mortalitesinin önlemek üzere prenatal enfeksiyonlar, sepsis, doğumsal anomaliler, akut solunum yolları hastalıkları, ishal, malnutrisyon, merkezi sinir sistemi enfeksiyonlarını önlemek için somut eylemleri teşvik
·         Bütün ailenin ve toplumun yaşam tarzlarını iyileştirmek için sağlık eğitimi almasını teşvik
·         Pediatrik hastalara rehabilitasyon sağlanması, gebe kadının sınırlılıklarının araştırılması
·         Engelli çocuklara özel bakım sağlanması
·         Bütün sağlık merkezlerinde yüksek nitelikli hizmet
·         Anne ve çocukların beslenme durumlarının iyileştirilmesi
·    Doğumsal malformasyonlar ve metabolik anomalilerin erken tanısı için daha ileri teknolojik programların geliştirilmesi
·         Kesin istatistiksel bilgiler sağlanması
·         Anne ve bebek sağlık bakımı ve genetik hastalıklar üzerine daha fazla araştırma yapılmasını teşvik
·         Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanları, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanları ve Aile Hekimleri (Kapsamlı Tıp Uzmanları) arasındaki tıbbi eşgüdümün arttırılması
·         Ana-çocuk sağlığı programından sorumlu öğretim görevlilerinin niteliklerinin yükseltilmesi

Küba’da 1980 yılında başlatılan Ana-Çocuk Sağlığı Programı ile eşzamanlı olarak bu program çerçevesinde yeni pediatrik ve jineko-obstetrik bakım rehberleri yayınlanmıştır. Programın sosyal bileşenleri şunlardır:

·         Beslenme evleri
·         Tıbbi sorunları olan hamileler için evler
·         Astım, obezite ve diyabet sorunu olan çocuklar için kamplar

Programın tıbbi bileşeni içinde yürütülen erken tanı çalışmaları kapsamında Down Sendromu, Fenilketonüri, Depranositik Anemi gibi doğumsal anomaliler ve Doğumsal Hipotiroidi ile Doğumsal metabolizma Bozukluklarına yönelik tetkikler yapılmaktadır.

Doğumların hepsinin hastane ortamında yapılmasını garanti altına almak için bütün ülkede yeterli sayıda Doğumevi kurulmuştur. Ancak ülkenin çok ücra yerlerinde (kırsal alanlar) yaşayan ve Doğumevlerine ulaşamayan kadınlar için, yaşadıkları yerlerde sadece doğum hizmeti sunan Anne Evleri açılmıştır. Kadınların bu evlerde kaldıkları süre içinde uygun beslenmeleri ve eğitimleri sağlanmaktadır. 

İleri tıbbi bakım kapsamında pediatrik kardiyoloji gibi uzmanlıklar teşvik edilmekte, çocuk hastanelerinde yoğun bakım birimlerinin ve fiziksel rehabilitasyon birimlerinin kurulmaktadır.

Küba Kadınlar Federasyonu’nun (KKF) Rolü

Bir sivil toplum örgütü olan KKF’nun 3.896.000 üyesi olup, 14 yaş üzeri kadınların % 84.46’sını temsil etmektedir. KKF, Ulusal Sağlık Konseyi içindeki temsilcisi aracılığı ile Başından itibaren Program’ın örgütlenmesine katılmıştır. Program çerçevesindeki eğitim etkinliklerinin bir kısmını Federasyon üstlenmiştir: su ve sütün kaynatılması, ev hijyeni, çocuk bakımı, enfeksiyon hastalıklarından korunma.

Federasyon’un sağlık aktivistleri toplum düzeyindeki etkinliklerde rol almışlardır: eğitim etkinlikleri, enjeksiyon yapma, tansiyon ölçümü. Kurumsal düzeyde hamile kadınlara evlerinde, gebe evlerinde ve hastanelerde sağlık eğitimi sunmakta, aşılama kampanyalarında görev almaktadırlar. Bu kapsamdaki en önemli etkinliklerden biri anne sütünün teşvik edilmesidir. Anneler bebeklerini iki yaşına kadar emzirmeye teşvik edilmektedir. Bu amaçla Anne Sütü Destekleme Grupları oluşturulmuştur. Bebeklerini emzirmiş veya halen emzirmekte olan kadınlardan oluşan bu gruplar hamile kadınları ve yeni doğum yapanları ziyaret ederek deneyimlerini paylaşmakta ve kadınları emzirme konusunda yüreklendirmektedir.

Federasyon’un yayın etkinlikleri de vardır. Erişkin kadınlara yönelik WOMEN ve genç kadınlara yönelik GIRLS dergilerinde sağlık konularına da yer verilmektedir: kadınların kendi sağlık bakımlarında sorumlulukları, cinsel yaşam, üreme sağlığı, aile planlaması, stereotipiler ve tabular, kazalar, hijyen önlemleri.

KKF’nun önerisiyle ülkede Kamu Sağlığı Bakanlığı, Eğitim Bakanlığı ile koordinasyon içinde bir Ulusal Cinsel Eğitim Merkezi kurulmuştur. Ailelere, öğretmenlere, sağlık emekçilerine ve genelde kadınlara hizmet sunmak için kurulan Merkez, bu alandaki politikaların ve eğitim programlarının oluşturulmasında, sağlık emekçilerinin oryantasyonunda, cinsel tedaviler üzerine araştırmaların arttırılmasında sorumluluk üstlenmiştir.    
Federasyon anne ve çocuk sağlığını tehdit eden diğer bir neden olan ev kazaları üzerine özgün çalışmalar yürütmektedir. Ev kazalarının önlenmesi için eğitimler verilmektedir.

Kadın ve Aile Oryantasyon Evleri

Her belediyede bir tane olmak üzere ülke çapında örgütlü olan bu kurumlar (toplam 176 adet) hamile kadınların ve ailelerinin eğitimlerine katkı sunmaktadır. Bu projeye Kamu Sağlığı Bakanlığı, KKF ve Ulusal Cinsel Eğitim Merkezi de katılmaktadır. Kadınlar ve aile bireyleri ile gebelik süreci, doğum ve bebek bakımına ilişkin konular tartışılmaktadır.

Sorumlu Annelik ve Babalık Programı

KKF’nin önerisiyle 1992 yılında Kamu Sağlığı Bakanlığı tarafından başlatılan bu program, müstakbel anne ve babaları ebeveynlik sürecine hazırlamayı amaçlamaktadır. Anne ve baba adaylarını çocuklarının sağlık bakımındaki sorumlulukları, hastalıkların önlenmesi ve çocuklarının eğitimi konularında hazırlamaktadır. Bu programın bebeğin ruhsal, motor ve entelektüel gelişimine büyük katkısı olduğu düşünülmektedir.

Program 3 düzeyde yürütülmektedir:

  • Aile hekimi: hekimin kadının hamile olduğunu tespit etmesiyle birlikte başlayan program çerçevesinde anne ve baba adayı için bir gebelik izlem takvimi çıkartılmaktadır
  • Kadın ve Aile Oryantasyon Evleri: Anne adayının yaşadığı bölgenin özelliklerine göre Ulusal Spor ve Rekreasyon Enstitüsü ile işbirliği içinde gebelik egzersizlerinin yapılabileceği alanlar belirlenmekte ve müstakbel ebeveynlerin bu programlara katılımı sağlanmaktadır
  • Doğumevi ve Anne Evleri: Hekimler, hemşireler ve sağlık görevlileri kadını ve aileyi doğuma hazırlamaktadırlar. 
Giron Kahramanları Polikliniği

Havana’daki Giron Kahramanları (10) Polikliniği’nin ana – çocuk sağlığı çalışmaları esas olarak önleyici hizmetlere dayalıdır: kadınların kendi yaşamları üzerindeki kontrollerini sağlamak için yürütülen sosyal çalışmalar, gebelik öncesi ve gebelik sırasında kadın sağlığını etkileyebilecek ana risk etmenlerine yönelik çalışmalar.

Polikliniğin öncelikli amaçlarının başında, aile hekimleriyle yakın işbirliği içinde kadınların hamileliklerinin ilk 14 haftası içinde tespit edilmesi gelmektedir. Gebelik tespit edildiğinde, bir jinekolog veya aile hekimi tarafından kadının gebeliğinin 40. haftasına kadar düzenli olarak polikliniğe gelmesini sağlamak için ortalama 8 ziyaret planlanır. Bu ziyaretler poliklinikte değil, aile hekimi ofisinde yapılır; bu uygulamanın amacı poliklinik hekimlerinin kadının evini ve yaşam koşullarını görmesini sağlamaktır. Ayrıca aile hekimi kadını ayda bir kez evinde ziyaret eder. Poliklinik hekimi ve aile hekimi birbirlerini ziyaretleri üzerine bilgilendirirler.

İlk ziyarette hamile kadın bir diş hekimine yönlendirilir, tetanos aşıları planlanır ve laboratuar tetkikleri yapılır (kan sayımı, kan grubu, kan glukozu, serolojik tetkikler, anne ve babada HIV testleri, vajinal kültür, dışkı ve idrar tetkikleri, alfa-feto protein).

İkinci ziyaret ilk ziyaretten 14 gün sonra yapılır. Tetkiklerin sonuçları değerlendirilir ve jinekolojik muayene yapılır. Anemiyi önleyici tedbirler alınır, doğum tarihi beklentisine göre doğum öncesi izin hesaplanır, beslenme ve hijyen tavsiyeleri ile giyim, fiziksel postür, yürüyüş ve cinsel ilişki konularında tavsiyeler verilir. Doğum ve anne sütü ile ilgili eğitimler yapılır.

Beşinci ziyarette bütün ekip (aile hekimi, jinekolog, genetik uzmanı, beslenme uzmanı, dahiliye uzmanı ve psikolog) gebe kadının durumu üzerine genel bir değerlendirme toplantısı yapar. Bazı tetkikler yinelenir, doğum tarihi daha kesin olarak tahmin edilir, kadının bir başka uzman tarafından görülmesi gerekiyorsa sevki yapılır.

Altıncı ve yedinci ziyaretler 34 ve 37. Haftalar arasında gerçekleştirilir. Bir sorun yoksa artık kadın doğum için hazırdır. Kadın doğum hastanesine kabul edilir.  

Genetik Danışmanlık

Hamileliğin erken dönemlerinde yapılan genetik danışmanlıkta yalnızca kadın genetik riskler bakımından değerlendirilmez, aynı zamanda kadına hamileliği dönemin boyunca dikkat etmesi gereken konular (ilaç kullanımı, röntgen çektirme vb) anlatılır. Doğumsal malformasyonlar tespit edilirse hasta ve ailesiyle gebeliğin sonlandırılması konusu tartışılır.

Jinekolojik Danışmanlık

Serviks sitolojisi taramasının yanında üreme sistemi ileride doğumu olumsuz etkileyebilecek herhangi bir anomali yönünden değerlendirilir.

Beslenme Danışmanlığı

Öncelikle bir besin eksikliği olup olmadığı değerlendirilir. Gebelik sürecinde beslenme eğitimi yapılır. Özellikle düşük doğum ağırlıklı bebek dünyaya getirme riskine karşı tedbirler alınır. Yine emzirme dönemi beslenmesine ilişkin eğitim verilir.

Dahiliye Danışmanlığı

Kronik hastalığı olanlar başta olmak üzere bütün hamile kadınlar gebelikleri sürecinde bir dahiliye muayenesinden geçirilir. Anne ve bebeği etkileyebilecek durumlar kontrol altına alınır.

Psikolojik Danışmanlık

Ailenin gebeliği kabul etmesi ve aileye bu süreçte psikolojik destek sağlanması amaçlanır. Aile içinde herkesin kendi rolünü (eş, baba, kardeş vb) benimsemesine yardımcı olunur.

Akif AKALIN
9 Ekim 2013

  
Dipnotlar

1. Son yıllarda erişkin yaşamda ortaya çıkan kardiyovasküler sorunlar, kronik obstrüktif akciğer hastalığı, şizofreni, strese yatkınlık, diyabet, hiperkolesterolemi, atopi ve meme kanseri gibi sağlık sorunlarını, erken yaşamda büyümenin zayıf olmasıyla ilişkilendiren çok sayıda çalışma yayınlanmıştır.

2. Bunlar arasında ilk akla gelenler annenin yetersiz beslenmesi, gebelik döneminde karşılaşılan maruziyetler (tütün, alkol, hava kirliliği, mesleki maruziyetler, enfeksiyonlar vb), egzersiz yapamamaktır.

3. Beslenme ile başta pnömoni olmak üzere erişkin yaşamdaki sağlık durumu üzerine etkisi olan birçok hastalıktan korunma arasındaki ilişki çok iyi belgelenmiştir.

4. Holmberg, B. ve Winell, M. (1977). Occupational Health Standards: An International Comparison. Scandinavian Journal of Work, Environment and Health, 3: 1 – 15.

5. WHO. (1963). Health Education in the USSR. World Health Organization. (İsviçre’de basılmıştır).

6. WHO. (1960). Health Services in the USSR. World Health Organization Public Health Papers No. 3. (İsviçre’de basılmıştır).

7. Gregg, A. (1927). Medical Education in Russia. Rockefeller Archive Center. Rockefeller Foundation Archives. http://profiles.nlm.nih.gov/FS/B/B/P/Q/ (Erişim: 08 Haziran 2010).

8. Psikoproflaksi, doğum sırasında ağrının hafifletilmesi tekniğidir.

9. Muñoz Rodríguez, M. (2006). The Cuban Mother-Child Attention Program Aiming at Fulfil the Ambition of the Comprehensive Concept of Health: A Study Through the Practice of the Community Policlinic "Héroes de Girón" in Havana City.  http://brage.bibsys.no/hibo/retrieve /32/ Munoz_Rodriguez_Mariana.pdf  (Erişim: 9 Mayıs 2013).

10. 1961 yılında ABD destekli Domuzlar Körfezi çıkartmasına karşı ülkelerini savunan Playa Giron kahramanları.

Sovyetler Birliği deneyimi için bkz: Akalın, MA. (2010). Toplumcu Tıp: Sovyetler Birliği Deneyimi. İstanbul: Yazılama.

Sağlığın sosyal belirleyicileri için bkz: Marmot, M. ve Wilkinson, RG. (2009). Sağlığın Sosyal Belirleyicileri. İstanbul: İnsev.
          

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder