Translate

21 Ekim 2014 Salı

Ebola’nın politik ekonomisi

Ebola, çözmek karlı olmadığından, çözülmeyecek bir sorundur.
Geçtiğimiz yıl yayınladığı Socialize Big Pharma başlıklı makalesiyle tanıdığımız gazeteci Leigh Phillips, bu kez Ebola’nın politik ekonomisiyle karşımıza çıktı. Yazar makalesine oldukça provokatif bir tümceyle başlıyor: Ebola sorunu, çözmek karlı olmadığı için çözülemeyecek bir sorundur.

Ebola ilk olarak 1976 yılında tanımlanmış ve bugüne kadar 2.400 kadar insanın yaşamını almış. Hastalığın çeyrek yüzyıldan fazla bir süredir biliniyor olmasına kaşın, büyük ilaç firmalarının bu konuda bir şey yapmamasının nedeni, Ebola için bir tedavi geliştirmenin maliyetinin yüksek, buna karşın tedaviden elde edilecek gelirin (karın) çok düşük olması.
Aslında geçtiğimiz on yıl içinde Ebola tedavisine yönelik araştırmalarda muazzam ilerlemeler sağlanmış. Bu araştırmalar genellikle kamu sektörünün veya kamudan büyük mali destek alan özel sektör şirketleri tarafından yapılmış. Nükleik asit tabanlı ürünler, antikor tedavileri ve bir dizi aşı (bunlardan beşi insan-dışı primatlarda başarıyla korunma sağlamış) geliştirilmiş.
Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü başkanı Anthony Fauci, ısrarla Ebola aşısının “iki adım mesafede” durduğunu, sorunun şirketlerin “cimriliği” olduğunu söylüyor: “kendi Ebola aşımız üzerine çalışıyoruz fakat şirketlerden hiç destek alamıyoruz” (USA Today).
Fauci bir başka demecinde, konuya daha da açıklık getiriyor: “bir adayımız var, maymunlarda denedik ve iyi görünüyor, fakat 30 veya 40 yılda bir görülen küçük salgınları tedavi eden bir aşı geliştirmek ilaç şirketleri için çok teşvik edici değil” (Scientific American).
Konuya aşina herkes, sorunun know-how (yapabilme bilgisi) sorunu olduğunu söylüyor. Salgın çok nadir görülüyor ve çok az sayıda insanı etkiliyor; bu nedenle büyük ilaç şirketleri için Ebola ile ilgilenmek karlı değil. Peru’dan bir uzman, Daniel Bausch, “bu salgınlar gezegendeki en yoksul toplumları etkiliyor. İnanılmaz çalkantı yaratmalarına karşın, göreli nadir olaylar … Bu nedenle ilaç şirketlerinin çıkarlarına bakarsanız, bir Ebola ilacını denemenin bir, iki ve üç evresinden geçirmek ve belki birkaç onbin veya yüzbin insanın kullanacağı bir Ebola aşısı yapmak için muazzam bir coşku yoktur” (Vox).  
İngiltere Halk Sağlığı Fakültesi başkanı John Ashton, Independent gazetesine yazığı bir makalede ilaç şirketlerinin tedavi ve aşı üretmek için yatırım yapmakta isteksiz olmalarını bir “skandal” olarak niteliyor ve bunun “etik ve toplumsal bir çerçeveden uzak davranan kapitalizmin ahlaki iflası” olduğunu söylüyor.
Bu durum Ebola’ya özgü değil. 30 yıldır büyük ilaç şirketleri yeni sınıf antibiyotikler üzerine araştırma yapmayı da reddediyorlar. Klinisyenler bu nedenle, önümüzdeki 20 yıl içinde rutin enfeksiyonlara karşı etkin ilaçların tamamen tükeneceğini söylüyorlar. Dünya Sağlık örgütü, Nisan ayında ilk kez dünya ölçeğinde antimikrobiyal direnci izleyen bir rapor yayınladı: “bu ciddi tehdit, artık bir gelecek öngörüsü değil, tehdit şimdi dünyanın her bölgesinde ve her ülkede, her yaştan, herkesi etkileme potansiyeline sahip”.
Bunun nedeni apaçık; şirketlerin kendileri itiraf ediyorlar: insanların yaşamları boyunca yalnızca bir enfeksiyona yakalandıklarında birkaç kez kullanacakları bir ilaç için 870 milyon dolar (sermaye maliyeti hesaba katıldığında 1.8 milyar dolar) yatırım yapmanın bir anlamı yok; bu para diyabet veya kanser gibi hastaların genellikle yaşamları boyunca her gün almak zorunda olduğu yüksek karlı ilaçların geliştirilmesine yatırıldığında daha fazla kazanç getiriyor. Sonuç olarak ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezine göre, ABD’de her yıl iki milyon insan antibiyotiklere dirençli bakterilere maruz kalıyor ve bunlardan 23 bini yaşamını yitiriyor.  
Aynı durumu aşı geliştirmede de görüyoruz. İnsanlar örneğin astım ilaçlarını veya insülini onyıllarca satın alırken, aşıların bütün yaşam boyunca genellikle yalnızca birkaç kez satın alınması gerekiyor. Bu nedenle birçok ilaç şirketi onyıllardır yalnızca aşılar üzerine araştırma yapmayı terk etmediler, aşı üretmeyi de bıraktılar. Bugün ABD’de birçok çocukluk çağı aşısının kıtlığı çekiliyor.
Phillips makalesini, sorunların çözümünün Socialize Big Pharma makalesinde savunduğu gibi, ancak ilaç şirketlerinin kamulaştırılmasıyla mümkün olduğunu vurguluyor.
Akif Akalın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder