Toplumlar içinde
zenginliğin adaletsiz paylaşımı, toplum içinde yoksul bir kesimin ortaya çıkmasına
neden olur. Yoksulluğun derinleştiği ve tabanının genişlediği dönemlerde, yoksul
kesimlere “el uzatmak” toplumsal bir zorunluluk halini alır. “El uzatma”
biçimi, toplumların ekonomik, sosyal ve siyasal örgütlenmesine göre değişir
(Akalın, 2008: 24). Bu çerçevede yoksulluğa
üç farklı “kurumsal” yaklaşım tanımlanabilir: hayırseverlik, sosyal devlet ve
sosyalizm.
Hayırseverlik ve
sosyal devlet yaklaşımları yoksulluğa neden olan sosyal ve ekonomik koşullardan
çok, yoksulluğun sonuçlarıyla ve yoksulların durumlarının iyileştirilmesiyle
ilgiliyken, sosyalist yaklaşım yoksulluğun çözümünü yoksulluk üreten sosyoekonomik
koşulların ortadan kaldırılmasında aramaktadır.
Kuşkusuz tarih
boyunca yoksullara yardım eli uzatan “bireyler” her zaman var olmuştur, ancak
yoksulluğa karşı ilk “kurumsal” yanıt kendisini “hayırseverlik” olarak
göstermiştir. Dinlerin kurumsallaştığı coğrafyalarda yoksullara kilise ve cami
gibi kurumlar aracılığıyla ulaşılmıştır. Ortaçağın sonlarına doğru üretici
güçlerin gelişmesiyle birlikte feodal düzen çözülürken yoksulluk yaygınlaşmaya
başlamış ve dinsel kurumların yanıt veremeyeceği bir büyüklüğe ulaşmıştır. Devlet
tarafından “ne olacak bu yoksulların hali” sorusunun ilk kez kapitalizme
beşiklik eden İngiltere’de onyedinci yüzyıl başında sorulmuş olması bir tesadüf
değildir (Kovancı, 2003: 26).
İngiltere’de
devletin çalışamayacak ve dolayısıyla kendi geçimini sağlayamayacak olanlara “sosyal
yardım” yapması Townsend ve Malthus gibi liberal düşünürler tarafından
eleştirilmişse de (Akalın, 2014), hükumetler onsekizinci ve ondokuzuncu
yüzyıllarda yoksullara sosyal yardımlar yapmayı sürdürmüşlerdir.
Yoksulluğa “sosyalist”
yaklaşım ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’da ortaya çıkmıştır. İşçi
sınıfının bilinçlenmesi ve örgütlenmesiyle birlikte patlak veren 1848
ayaklanmaları ve 1871 Paris Komünü, işçi sınıfının Avrupa’da en güçlü olduğu
ülke olan Almanya’da devleti “sosyal güvenlik sistemi” kurmaya zorlamıştır.
Yirminci yüzyılın başlarında Avrupa kıtasının tümüne yayılan sosyal sigorta
uygulamaları, giderek yoksulluk yardımlarının yerini almaya başlamıştır (Akalın,
2014).
Ancak okyanusun
diğer yanında yirminci yüzyılın başlarında farklı bir gelişme yaşanmaktadır.
ABD’de kendilerini “insanlığa adadıkları” iddiasıyla ortaya çıkan Rockefeller,
Vanderbilt ve Carnegie gibi dolar milyarderleri, dünya yoksullarının hamisi
ilan edilmişlerdir. Özellikle eğitim ve sağlık alanlarındaki gönüllü çalışmalarıyla
dikkat çeken Amerikalı zenginler, Asya, Afrika ve Latin Amerika’da
destekledikleri misyoner etkinliklerle geçmişin “hayırseverliği” yeniden
canlandırmışlardır. Kısa zamanda “yeni hayırseverlik” çabalarının ardında
başka motivasyonların yattığı ortaya çıkmış, hayırsever etkinliklerle yoksul
ülkelerin sömürülmesinin üzerinin örtüldüğü veya tıp eğitimi reformunun
(Flexner reformu) asıl amacının tıbbı sermayenin hizmetine sokmak olduğu öne
sürülmüştür.
İkinci Paylaşım
Savaşı sonrasında sosyalizmin bir dünya sistemi haline gelmesi, sömürge
imparatorluklarının çözülmesiyle birçok ülkenin bağımsızlıklarını kazanması ve kapitalist
ülkelerde “sosyal devlet” uygulamalarının yaygınlaşmasıyla, “hayırsever”
girişimler bir kez daha gölgede kalmaya başlamıştır. Yirminci yüzyılın ikinci
yarısında sosyal güvenlik bir “insan hakkı” olarak görülmeye başlamış, fakat
yirminci yüzyılın sonuna doğru sosyalizmin çözülmesiyle birlikte sosyal
devletin de erimeye başlamasıyla “yardımseverler” yeniden sahne almışlardır.
Yirmibirinci
yüzyılın başında Bill Gates, George Soros, Warren Buffett, Oprah Winfrey, David
Rockefeller, Ted Turner gibi ünlüler ile Eli ve Edythe Broad gibi çok medyatik
olmayan dolar milyarderleri, yirminci yüzyılın başında olduğu gibi “insanlığı kurtarmaya”
soyunmuşlardır. Ancak bu kez kapsam çok daha büyüktür. Kapsamın büyüklüğüne bir
örnek vermek gerekirse, tek başına Gates Vakfı, Dünya Sağlık Örgütü’nün üçüncü
büyük bağışçısıdır ve bu durum Gates Vakfı’nı küresel ölçekte sağlık
politikalarının oluşturulmasında söz sahibi yapmaktadır (Global Health Watch,
2008: 250).
2008 kriziyle
birlikte dünyaya dayatılan “kemer sıkma” politikalarıyla yoksulluğun gelişmiş
batılı ülkelerde de yaygınlaşmaya başlaması, başta ABD olmak üzere (Occupy Wall
Street) emperyalizmin merkezlerinde sistemin sorgulanmasına yol açmıştır. Bu
durum karşısında “hayırseverler” hemen harekete geçerek duruma el koymuşlardır.
Dünyanın en zengin milyarderleri Good Club’de bir araya gelerek, dünyayı kurtarma
mesajları vermişlerdir (Harris, 2009).
Sermayenin kendi
ürettiği yoksulluğa “çözüm” olma iddiası bir ironi olmanın ötesinde, sözcüğün
tam anlamıyla trajiktir. Önce insanları yardıma muhtaç hale getirenlerin, daha
sonra “kurtarıcı” maskesi takarak servetlerinin bir kısmından yoksullar için
vazgeçtiklerini açıklamaları, yoksulların önünden dahi geçemediği lüks
mekanlarda “ne olacak bu yoksulların hali” diye timsah gözyaşları dökmeleri
inandırıcı olmaktan çok uzaktır. Hayırsever etkinliklere katılarak
servetlerinin bir kısmını bağışlayanların toplam servetlerinin her yıl
katlanarak artıyor oluşu ise hayır işlerinin günümüzün en karlı sektörlerinden
biri haline geldiğini kanıtlamaktadır.
“Ne olacak bu
yoksulların hali” sorusuna gerçek yanıtı yalnızca yoksullar ve emekçiler
verebilir. Yoksulluk hayırseverler veya sosyal devlet tarafından yoksullara
yardım edilerek değil, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyete son verilerek
ortadan kaldırılabilir.
Akif Akalın
http://haber.sol.org.tr/blog/sinifin-sagligi/akif-akalin/ne-olacak-bu-yoksullarin-hali-108381
Kaynaklar
Akalın, A.
(2008). Sosyal politikalar ve toplumsal muhalefet. Hekim Forumu, 176: 24 – 25.
Akalın, A.
(2014). Açlık endeksini toklar yaparsa. soL Portal. Sınıfın Sağlığı. 6 Aralık
2014. http://haber.sol.org.tr/blog/sinifin-sagligi/akif-akalin/aclik-endeksini-toklar-yaparsa-102419
Kovancı, O.
(2003). Kapitalizm, Yoksulluk ve Yoksullukla Mücadelede Tarihsel Bir Deneyim: İngiliz
Yoksul Yasaları. Ankara: Mülkiyeliler Birliği Vakfı Yayınları.
Global Health
Watch. (2008). Global Health Watch 2: An Alternative World Health Report. http://www.ghwatch.org/sites/www.ghwatch.org/files/ghw2.pdf
Harris, P.
(2009). They're called the Good Club - and they want to save the world. The
Guardian. May 31, 2009. http://www.theguardian.com/world/2009/may/31/new-york-billionaire-philanthropists
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder