Türkiye’de Küba’ya ilişkin yayınlar
genellikle sağlık üzerine yapılıyor. Sağlık dışındaki alanlarda gerçekten çok
az yayın var. Bu durum kimilerinde Küba’da sosyalizmin yalnızca sağlık alanında
başarılı olduğu yanılsaması yaratabilir. Oysa gerçek böyle değil. Küba’da
sadece sağlıkta değil, yaşamın bütün alanlarında başarılı bir sosyalizm var ve
eğer biz Küba’da sosyalizmin tarımdan eğitime, enerjiden mimariye kadar diğer
alanlardaki başarılarından yeterince haberdar değilsek, bu yalnızca
tembelliğimizden.
Kuşkusuz sağlık sosyalizmin ilk
öncelikleri arasında yer alıyor. Paris Komünü’nden beri sosyalistler iktidara
geldikleri andan itibaren ilk iş olarak sağlığa el atmışlardır. Sovyetler
Birliği’nde devrimin gerçekleşmesinden yalnızca iki gün sonra ilk
kararnamelerin sağlık alanında çıkartılması tesadüf değildir. Bu durum Çin’den
Küba’ya, yeryüzünde sosyalistlerin iktidara geldikleri bütün coğrafyalarda
böyle olmuştur. Türkiye’de de bir gün sosyalistler iktidara geldiğinde, ilk el
atacakları alanların başında sağlık gelecektir. Çünkü sosyalizm demek insan
demek ve insan demek her şeyden önce yaşam demektir.
Ancak bu durum, sosyalistlerin
yalnızca sağlıkta iddialı oldukları anlamına gelmez. Dahası sağlıkta başarı
sadece “sağlık hizmetleri” iyileştirilerek elde edilemez. Örneğin tarımda ve
hayvancılıkta başarılı olamayan, nüfusunu yeterli besleyemeyen bir ülkede,
sağlık hizmetleri ne kadar başarılı olursa olsun, biyoteknolojide ne kadar
ileri gidilirse gidilsin, insanlar sağlıklı olamaz. Aynı durum eğitim, enerji veya
imar için de geçerlidir.
Ulaşımı ele alalım. Bir ülkede ulaşım
politikaları o ülkede yaşayan insanların sağlığı üzerine çok etkilidir. Örneğin
Türkiye’de trafik kazaları nedeniyle meydana gelen ölümler ve yaralanmalar,
birçok hastalığın sağlık üzerine oluşturduğu yükten çok daha büyüktür. Açıkçası
Küba’nın ulaşım politikası hakkında hiçbir bilgim yok, fakat eğer Küba’da
insanı önceleyen, toplumcu bir ulaşım politikası olmasaydı, Küba’da da her yıl
binlerce insan yaşamını vakitsiz yitirecek veya sakat kalacak ve bu durum
kendisini Küba’nın sağlık göstergelerinde de olumsuz olarak gösterecekti
diyebiliriz. Keşke Küba’da sosyalizmin ulaşım güvenliği alanında getirdiği
yeniliklerden haberdar olabilseydik.
Eğer yıllardır ABD ambargosu altında
olan küçücük bir adada sosyalizmin insanları nasıl besleyebildiğini
bilmiyorsak, Küba’nın sağlıktaki başarısını da tam olarak anlayabilmemiz
olanaksızdır. Peki, bunu nasıl öğreneceğiz? Şüphesiz bu konuda ziraat mühendislerimizin,
gıda mühendislerimizin, veterinerlerimizin bize yardımcı olması lazım. Onlar da
hekimlerimizin Küba’da sosyalizmin sağlıktaki başarılarına ilgi duyduğu kadar
Küba’daki tarım uygulamalarına ilgi duymalı ve bizi aydınlatmalılar.
Küba’da eğitimin bizim Türkiye’de
anladığımız eğitimden çok farklı bir şey olduğunu Küba’daki tıp eğitiminden
biliyoruz. Sosyalizmin dünyaya armağan ettiği “duvarsız tıp eğitimi” modeli,
Küba’da (ve Küba’nın katkılarıyla Venezuela’da) aile hekimi ofislerinin nasıl
birer tıp fakültesine dönüştürülebildiğini öğretti. Küba hekimlerine, onları
aynı zamanda “eğitimci” olarak yetiştirerek tıp literatürüne “altı yıldızlı
hekim” konseptini kazandırdı. Acaba Küba’da sosyalizmin eğitime tek armağanı bu
mu? Acaba Küba’da çocuklara matematik veya yabancı dil nasıl öğretiliyor? Küba
bugün Latin Amerika’da geliştirdiği yeni eğitim teknikleriyle cehaletin kökünü
kazıyor, erişkinlere inanılmayacak kadar kısa sürede okuma - yazma öğretiyor.
Elbette eğitimin sağlığa da devasa katkıları oluyor. Belki öğretmen dostlarımız
Küba’da sosyalizmin eğitim alanındaki başarılarını bize aktarırlar.
Barınma sorunu bütün toplumların
temel sorunlarından biridir ve sağlığın da en önemli belirleyicileri
arasındadır. Acaba Küba’da sosyalizm barınma sorununu nasıl çözdü? Açıkçası bu
konuda da hiçbir şey bilmiyorum, fakat çözdüğünden eminim, çünkü çözemeseydi
örneğin tüberküloz mücadelesinde dünya şampiyonu olması olanaksızdı. Yine
dünyanın en çok doğal afetlere (kasırgalar) maruz kalan ülkelerinden biri olan
Küba’da bu felaketler büyük can kayıplarıyla sonuçlanmıyorsa, Küba’da sosyalizm
mimaride bir şeyleri farklı yapıyor olmalı. Acaba Küba’nın bütün nüfusuna
sağlıklı ve güvenli konutlar sağlayabilmesinin sırrı ne? Belki mimar
dostlarımızdan biri bizleri bu konuda aydınlatmak ister.
Bugün Küba’nın permakültür alanında
dünyaya liderlik ettiğini duyuyoruz. Aslında bu konu Türkiye’de de aydınlar
arasında oldukça popüler bir konu. Sağlıkla da yakından ilişkili. Tarımcı dostlarımız
sosyalizmin permakültür alanındaki yaklaşımlarını, Küba’daki permakültür
uygulamalarının başarılarını anlatabilirler. Biz Türkiye’de permakültür
dendiğinde yalnızca “organik tarımı” anlıyoruz. Oysa Avrupa Permakültür
Konseyi’nin “Küba Raporu”nu okuduğumuzda, permakültürün organik tarımın çok
ötesinde bir şey olduğunu görüyoruz.
Buradan sağlık dışındaki meslek
gruplarından dostlara bir çağrı yapmak istiyorum. Küba’nın sağlıktaki
başarılarını tam olarak anlayabilmemiz için, sosyalizmin diğer alanlarda da
neler söylediğini ve yaptığını bilmeye gereksinimimiz var. Sosyalist Küba’da
neden maden faciaları yaşanmadığını anlayabilmemiz için, mühendis
arkadaşlarımızın bize Küba’nın toplumcu enerji politikalarını anlatması lazım.
Maden faciaları yalnızca iş güvenliği tedbirleriyle önlenemez. İnternette
Küba’nın “Enerji Devrimi” konusunda çok sayıda makale var. Bu devrimden biz de
haberdar olsak fena mı olur?
Belki soL Portal’da Sınıfın Eğitimi,
Sınıfın Tarımı, Sınıfın Mühendisliği… gibi bloglar açmak, insanları sosyalizmin
bu alanlara bakışı ve geçmişteki ve günümüzdeki başarıları hakkında
bilgilendirmek istersiniz. Acaba bunun ideolojik mücadeleye de bir katkısı olur
mu?
Akif Akalın
Not: Umuyorum yukarıda bahsi geçen
konularda çalışmaları olan dostlarımız alınganlık göstermezler. Bu alandaki
literatürün zenginleşmesi ve nasıl sağlıkta başarı dendiğinde akla önce Küba
geliyorsa, diğer alanlarda da bunun sağlanmasında hepimizin sorumluluğu var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder